DEVLETİN EN TEPESİNE SESLENİYORUM
Gazetecilik Mesleği Yapılamaz Hale
Getirildi.
Gazetecilik mesleği yapılamaz hale getirildi.
Öylesine komik, tuhaf, ne anlama geldiği anlaşılamayan şikayetler yüzünden ya
karakolda, ya da adliyede mesai yapıyoruz. Mesela İsrafil Kurtcephe’nin oğlu
Tuğrul Kurtcephe’nin, FETÖ’cü olduğu iddiasıyla 667 sayılı KHK ile kapatılan
ACCA isimli derneğin kurucusu ve başkan yardımcısı olduğunu yazmıştım bir
yazımda. “Bana iftira attı” diye şikayet etmiş. Şikayet dilekçesinde ise,
“ACCA’nın kurucusu ve başkan yardımcısıyım” diyor. Biz ne dedik.? Aynı şeyi.
Devamında ise derneğin Mustafa Madanoğlu’nun bir projesi olduğunu, zaman içinde
aralarının açıldığını ve dernekte aktif görev almayı bıraktığını söylüyor.
Tamam da kardeşim, ben ne söylüyorum, sen ne anlatıyorsun.? Benim aktardığım bilgiyi
doğruluyorsun, sonra da ‘iftira’ diyorsun.
FETÖ’NÜN
GEMİSİ YÜZÜYOR
Böylesi bir
dolu şikayet var. Şahsın biri, yine aynı kararnameyle kapatılan AKDİM’in bir
dönem meşhur ‘diyalog iftarları’nda boy göstermiş, görev üstlenmiş, “AKDİM
iftarı adı gibi diyaloglara sahne oldu” türünden mesajlar sallamış, “Bu
derneğin adını bile duymadım” diye hakkımızda şikayetçi oluyor.
Rahmetli
babamın, “Doğru yalan söyle” diye bir lafı vardı. Ya hu Antalya’da siyasetle,
ticaretle, bürokrasiyle, medyayla haşır neşir herhangi birinin AKDİM’i duymamış
olması mümkün değil. Sağır sultan bile biliyordu bu derneği. FETÖ’nün
Antalya’daki amiral gemisi olduğunu bilmeyen yalan söylüyordur. Sokaktaki insan
habersiz olabilir, bunu anlarım; ama yazılarımıza konu edindiğimiz şahıslar yoldan
geçen birileri değil. Cemaat’in koynuna girmenin prim yaptığı dönemde her türlü
düşüp kalktılar, şimdi de gizlenmek için siyasetçileri araya sokuyor, şikayet
üstüne şikayet patlatarak bizleri yıldırmaya çalışıyorlar. Bu işler o kadar
kolay, o kadar ucuz değil.
BİR DE
ASAT FURYASI ÇIKTI
Bunları bir de
son günlerde ASAT furyası eklendi. ASAT’tan gelen mektupları yayınladıkça
birileri hop oturup hop kalkıyorlar. Fakat arkası da var bu mektupların.
Fırtına durmuş değil yani. Hatta artık birer mektup olmaktan çıkıp, kallavi
haberlere, dosyalara dönüşecekler.
Üstelik böyle şeylerle bırakın yılmayı, daha
da bilenen bir gazetecinin elinden. Zaten biz yazdıkça da arkası geliyor
iddiaların. Bu iddiaların her birinin savcılar tarafından mercek altına
alınması gerekirken, tam aksine her şikayet üstümüze salınıyor. İlgili, ilgisiz
birileri ya noterden tekzip gönderiyor, ya savcılığa şikayet ediyor, savcılık
da karakola havale ediyor, onca işin gücün arasında kalk git, ifade ver,
tebligat imzala, abuk sabuk şikayet dilekçelerini çözmeye çalış, cevap yaz,
hakim karşısına çık. İşkence yani.!
BUNLARI
ÜZERİMİZE SALIYORLAR
Antalya’daki
yetkilileri geçtim, devletin en tepesine sesleniyorum: FETÖ’cüleri yazıyoruz,
fakat hiçbirine ‘gel beri’ diyen yok. Onlardan bilgi isteneceğine, tam aksine
bizi çağırıp “Niye bunları yazdın.?” diye hesap soruluyor.
Antalya’daki FETÖ
sarmalını ortaya çıkartmaya, ip uçlarını yakalamaya çalışan bir gazeteci
verdiği FETÖ mücadelesinden dolayı yargı eliyle susturulmaya, linç edilmeye
çalışılıyor. Hiçbir savcının da bu işe dur dediği, ‘ne oluyor.?’ diye sorduğu
yok. Şimdiye kadar onlarca yazı yazdım. Her biri kanıtlı, belgeli… Fakat iddia
makamı bu belgeleri ne istedi, ne merak etti. O nedenledir ki ben artık FETÖ
ile bir mücadele verildiği söylemine inanmıyorum. FETÖ’nün kullandığı insanların
başı ezilirken, FETÖ’yü ikbal için, mevki için, para pul için, şan şöhret için,
devlet kapılarını açmak için kullanmış olanlara hesap soran yok. Bank Asya’da
hesabı olanın tepesine binen devlet, danışma kurullarında fink atmış,
iftarlarda boy göstermiş, hazine arazisini iç etmiş, oraya buraya danışman
olarak kaktırılmış tiplere telefon bile açmıyor. Hesap soranlara da cefa
çektiriyor.
İdris Özyol - 07 Aralık 2016 Çarşamba
Ökkeş
Bölükbaşı, İstanbul – Aralık.2016 – okkesb61@gmail.com,
http://www.medyagunebakis.com/ –okkesb@turkfreezone.com,
Ökkeş
Bölükbaşı, İstanbul – Aralık.2016 – okkesb61@gmail.com,
http://www.medyagunebakis.com/ –okkesb@turkfreezone.com,
|