TÜRK GAZETECİYE SINIR DIŞI
TEHDİDİ
Adil Yiğit, 35
Yıldan Bu Yana Yaşamını Sürdürdüğü Almanya’dan Sınır Dışı Edilmek İsteniyor...
Almanya’daki
G-20 Zirvesi’ndeki akreditasyon skandalının yasaklı 32 gazeteci arasındaki tek
Türk olarak gündeme gelen Adil Yiğit, 35 yıldan bu yana yaşamını sürdürdüğü
Almanya’dan sınır dışı edilmek isteniyor.
Federal
Kriminal Dairesi ve Alman Basın Dairesi’ne akreditasyon yasağı ile uğradıkları
haksızlık dolayısı ile dava açan 32 gazeteciden biri olan Yiğit, oturma iznini
uzatmak için gittiği Hamburg Merkez Yabancılar Dairesi’nde “ülkede kalmasını sağlayan nedenlerin
ortadan kalktığı” uyarısı ile karşılaşınca şaşkına döndü.
Adı geçen Daire, sınır dışı ihtimalini “aile birliğinin sona erdiği, artık
çocuklarıyla birlikte yaşamadığı ve işsiz olduğu” gerekçeleriyle
açıkladı.
“SİNİRİMDEN VE UTANCIMDAN OTURUP AĞLAMAK
İSTEDİM”
İtiraz
ettiği günden iki gün sonra yani 23 Kasım tarihinde, sosyal pedagog olarak 6
aylık bir projede işe başlayacağını belirtmesine rağmen, Yabancılar Dairesi’nin
söz konusu tespiti öne sürmekten vazgeçmediğini kaydeden gazeteci Adil Yiğit,
konuyla ilgili ayrıntıları hafta.eu ile paylaştı. “Şimdiye kadar başkalarının
sorunları ile ilgilendim. Basında bu konuyla ilgili gündeme gelmeye çok
içerledim. Sinirimden hem uğradığım haksızlıktan dolayı hem de yıllardır
başkalarının sınır dışı edilmesinin engellenmesi için mücadele veren bir kişi
olarak şimdi aynı şeyin başıma gelmesinden dolayı oturup ağlamak istedim” diyen
ve halen Hamburg merkezli “Avrupa Postası” adlı haber sitesini genel yayın
koordinatörlüğünü yürüten Yiğit, başına gelenleri şöyle anlattı: 
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ KONUSUNDA SINIFTA
KALDILAR
“Avrupa
Postası haber sitesi olarak her görüşe eşit mesafede haber politikası
izliyoruz. Cinsiyetçi ve ırkçı olmamak kaydıyla her kesimden habere yer
veriyoruz. Bu arada Almanya’da sosyal pedagog olarak da görev yapıyorum. Dört
çocuğum var, hepsi de Alman vatandaşı. 35 yıldır Hamburg’da yaşıyorum. G-20
Zirvesi’nde hem Alman hükümeti hem de Türk hükümeti temsilcileri basın
özgürlüğü konusunda sınıfta kaldı. Akreditasyonların Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan'ın talebiyle iptal edildiği iddialarımızı dile getirmiştik. Söz konusu
akreditasyon skandalının yaşanmasında Başbakan Angela Merkel’in Almanya’daki
genel seçimler öncesi için koltuğunu kaptırma endişesinin de etkili olduğunu da
bildirmiştim.
Kamuoyu baskısı sonucu, Federal Kriminal
Daire, akreditasyon yasağı ile ilgili uğradığımız mağduriyetten dolayı bizden
özür dilemek zorunda kaldı. Ve daha sonra topu Eyalet Kriminal Dairesi’ne (LKA)
ve Hamburg Polisi’ne attı.
Sosyal demokratların (SPD) ve Yeşiller'in
kalesi olarak bilinen Hamburg gibi bir yerde böyle bir şey yaşanması rezalet.
Bir taraftan demokrasi diyorlar, habire Türkiye’ye insan hakları ve demokrasi
dersi veriyorlar, diğer taraftan da ikiyüzlü politikalar izliyorlar. Her zaman
olduğu gibi oturma iznimi uzatmaya gittiğimde 3 ay oturum verdiler, 20 Şubat’a
kadar. Almanya'ya yeni gelenlere bile 6 aylık oturum izni veriyorlar. Ben 35
yıldır buradayım. Kamuoyu G-20 olayında da bizi sahiplendi. Türk ve Alman
kamuoyu bize arka çıktı. Alman derin devletine, NSU cinayetlerine ve
bağlantılarına yıllardır susanlar beni cezalandırmak istiyorlar. Bunu aşacağıma
inanıyorum. 
GEZİ OLAYLARINDA HATA YAPTIM, TÜRK PASAPORTU İSTEDİM
Gezi olaylarına kadar mülteci pasaportu ile
yaşıyordum, ancak Türkiye’de değişim rüzgarları estiğini görünce heyecanlandım,
en büyük hatayı yaptım, gittim Türk pasaportu almak için başvurdum. 1996’ya
kadar seyahat acentam vardı. Bir sol örgüt mensubuydum. O dönemde yaşanan bir
olay dolayısıyla cezaevinde yatmak zorunda kaldım. Bugünden yarına acentam
kapatıldı. Bu konuyla ilgili Almanya’da yaklaşık 3 yıl hapis cezası aldım.
Ondan sonra da süresiz oturumum iptal edildi ve süreli oturuma çevirdiler.
Üzerinden 17 yıl geçti. G-20’ye kadar hiç
problemim yoktu. Tekrar uzatmaya gittiğimde bu kez memur gözü bilgisayarda
benimle konuştu. Ben itiraz edince, kovdu. Hiç ilgilenmeden araştırmadan
hareket etmeleri bende danışıklı dövüş şüphesi uyandırdı. Şaşırtıcı olan
BKA’nın G-20 ile ilgili resmen özür dilemesinin ardından böyle bir sınır dışı
kararının alınması. Akreditasyon yasağı davasını geri çekmedik. Bilemiyorum,
belki de o yüzden.
Avukatım elbette Yabancılar Dairesi’nin
“Almanya’da kalmasını gerektirecek nedenler ortadan kalkmıştır” şeklindeki
tespitine itiraz etti. Hamburg, Köln, Frankfurt ve Berlin’den sınır dışı
ihtimaline karşı kampanya teklifleri geldi. Kamuoyunun da vicdanına sığmıyor bu
konu. Kamuoyu baskısı olmadan geri adım atmazlar zaten.
Almanya zaten 12 Eylül darbesinde bile Türkiye
ile ilişkisini hiç kesmedi. Almanya’yı o zamandan tanıyoruz. Demokrasi dersi
vermeye kalkıyor. Silah ticareti lobileri ise bu ilişkileri yönlendiriyor.
Almanya’da yani yargıda ve resmi dairelerde Hitler faşizminin köklü etkileri
halen var. 8'i Türkiye kökenli 10 kişiyi öldüren ırkçı NSU davası kaplumbağa
hızıyla gidiyor. Derin devlet burada da var.” 
ÖZEL HAYAT BAHANESİ
Türk gazeteci Adil Yiğit’e göre, Almanya’daki
siyasi faaliyetleri MİT tarafından büyüteç altına alınan birçok demokrasi
taraftarı ve özgürlükçünün Türkiye’ye iade edilme operasyonundan kendisinin
payına da özel hayatı bahane edilerek bu sınır dışı tehdidi düştü.
Avrupa Sürgünler Meclisi’nin de kurucu
üyelerinden olan Adil Yiğit, söz konusu tespitin dairedeki memur tarafından
yapılmadığı görüşünde.
G-20 Zirvesi sırasında akredite edilmesine
rağmen basın merkezine sokulmayan, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ve gizli
servislerinin isteği üzerine gerçekleşen bu yasağı kamuoyuna duyurduğu için
sürgün edilmek istediğini ileri süren Adil Yiğit, Almanya’daki muhalif
sürgünlerin asla rehavete kapılmaması gerektiğini, mücadelelerini sürdürürken
dikkatli olmaya da devam etmelerinin önemli olduğunu söyledi. 
ASM KAMPANYA BAŞLATIYOR, ATGB TAKİPÇİ
Avrupa Sürgünler Meclisi (ASM) ise konuya
ilişkin yaptığı basın açıklamasında, “Adil Yiğit yıllardır sürdürdüğü sol
politik duruşuyla özellikle Hamburg’da tanınan bir isimdir. Türk, Kürt ve Alman
çok sayıda kişinin kendisiyle gerekli dayanışmayı göstereceğinden eminiz. ASM
de bu konuda elinden geleni yapacaktır” ifadesine yer verdi.
Aynı zamanda Avrupa Türk Gazeteciler Birliği
(ATGB) üyesi olan Adil Yiğit’in 35 yıllık sürecin ardından Almanya’dan sınır
dışı edilme tehdidiyle karşı karşıya kalmasını, bağlı olduğu meslek örgütü de
kınadı. İlgili Daire’nin Adil Yiğit’in bir ömür geçirdiği Almanya’da 3 ayda bir
oturum izni almakla yükümlü tutulmasının bile yeterince psikolojik terör
olduğunu söyleyen ATGB Başkanı Işın Toymaz, bir de sınır dışı ihtimali ile
karşıya kalmasını, her fırsatta demokrasi ve insan hakları vurgusu yapan
Almanya’nın bir ayıbı olarak tanımladı.
Toymaz ilgili makamların
yanlıştan döneceklerine inanmak istediklerini ve konunun takipçisi olduklarını
belirtti. 09.12.2017

@ #MedyaGünebakış
Ökkeş
Bölükbaşı,
İstanbul–Aralık.2017- okkesb61@gmail.com,
http://www.medyagunebakis.com/ -
okkesb@turkfreezone.com,
|