MİMARBAŞI’NIN SUSUZ ÖLÜMÜ.!.
Koca İstanbul’a, 40 Dereden Su Getir, 40 Çeşmeden Akıt,
Sen Ölürken Bir Bardak Suya Hasret Git.! Yalan Dünya.! 
Mimar Sinan atını dizginler yanına da yaverlerini alır, Çekmece kıyılarını
başlar dolaşmaya. Beşiktaş'a kadar İstanbul'un kıyılarında dereleri, akan
suları tespit eder. Bu suların önü örüldüğü, baraj yapıldığı takdirde nereye
kadar yükselir, nereden nereye kemer yapılarak İstanbul'a getirilebilir, bunun
günlerce hesabını yapar ve Kanuni'nin huzuruna çıkar.
Kanuni Sultan Süleyman Han sorar: "Mimarbaşı, ne oldu İstanbul'a su
getirmek mümkün müdür acep.?"
Mimar Sinan, "Belki sultanım mümkündür. Ancak çok büyük masrafı var
." der...
Kanuni'nin, Mimar Sinan'a "Mimarbaşı sen İstanbul'a su getirmenin
mümkün olup olmadığını söyle. Eğer mümkünse ben altın keselerini suyoluna uç
uca dizmeye razıyım." dediği rivayet edilir...
Bunun üzerine Mimar Sinan kolları sıvar ve İstanbul'un dışındaki suları Kâğıthane
civarında belli yerlerde toplar, orada da dere içlerine büyük geçitler yararak
İstanbul'a getirir ve şehrin belli meydanlarında umumi çeşmeler yaparak suyu
akıtır. Bu çeşmelerin tamamı da kırkı bulur. Ve kırk Çeşme suları akmaya
başlar. O güne gelinceye kadar, musluk gibi bir adet olmadığı için sular boşa
akıp gider. O gün çok pahalıya mal olan suyu artık bostanlara, yollara akıtmak
istemezler ve ilk defa İstanbul'da "lüle" dedikleri musluğu çeşmelere
koyarlar. 
Su böylesine pahalıya geldiği ve kıymet kazanmaya başladığı için Kanuni
Sultan Süleyman Han bir ferman çıkarır ve "İstanbul meydanlarındaki umumi
çeşmeler halkın malıdır. Hiç kimse bu çeşmelerden gizlice yeraltlarından evine
su alamayacaktır." Bu umumi kaidenin bir istisnasını da koyar Kanuni o da
özel olarak Mimar Sinan'a iletilir. Denilir ki: "Sen İstanbul'a böylesine
güzel bir çalışma sonunda kırk çeşme sularını getirdin. Sen evine özel olarak
bir lüle su alabilirsin." Süleymaniye civarındaki meydan çeşmesinden Mimar
Sinan'ın evine özel olarak yol yapılır ve su akıtılır. Böylece Mimar Sinan
evinde özel suyu olan tek kişi olur. Mimar Sinan Şehzadepaşa Camii, Süleymaniye
Camii ve Edirne'deki Selimiye Camii'ni yaptıktan sonra vücudu yorgun düşer ve
yaşlanır. Devir değişir dünyadan herkes göçtüğü gibi Kanuni Sultan Süleyman
Han'da vefat eder ve yerine başka bir padişah geçer. Osmanlı İmparatorluğu'nun
baş Mimarı olan Mimar Sinan yorgun vücudunda takati kalmadığı için artık
yerindenkalkamaz hale gelir ve birçok talebeye bilgileri akseder.
Bir gün Mimar Sinan'ın kapısı çalınır. Vücudunda derman kalmayan Mimar
Sinan binbir zorlukla gider kapıyı açar. Gelen kişiyi içeri davet eder. Ama
adam; "Ben Sarayın postacısıyım. Sizin için emir aldım. Sizi divana
çağırıyorlar. Zannedersem bir soruşturmaya tabi tutulacaksınız" der. 99
yaşındaki Mimar Sinan ihtiyarlığına rağmen hazırlanır. "Acaba Saraya niye
çağırılıyorum" düşüncesi ile dalgın dalgın gider. 
Saraya girince bakar ki
bir soruşturma heyeti kurulmuş onu bekliyor. Bütün kadılar, ulemalar, müftüler
hepsi bir ağızla Başmimara şöyle derler: "Senin hakkında şikayet var. Eve
su almak yasak olmak yasak olduğu için, hiç kimse evinde özel olarak su
almasın" diye padişah fermanı olduğu halde, sizin evinizde özel su
varmış." Mamir Sinan'da doğrudur der ve devam eder: "Cihan padişahı
bana özel olarak müsaade etmişti. İstanbul'a yaptığım su hizmetinden dolayı
sadece benim şahsıma su müsaade etmişti de almıştım." Mahkeme heyeti:
"Peki o halde şu müsaadenizi yani fermanı görelim de ses çıkarmayalım.
Kimseye verilmemesine rağmen sizinki devam etsin." Mimar Sinan: "Ben
o zaman Cihan Padişahından ferman istemekten hicap etmiştim. Fermanım yok, ama
su benim evimde akıyor." Divanda konuşmalar alır başını gider ve şöyle bir
kanıya varılır; "Mimar Sinan Baş Mimar olarak büyük hizmetler yapmıştır,
evinde suyu aksın." Tam o esnada başkaları cevap verir: "Al-i Osman'a
hizmet eden sadece Sinan değildir. Sinan gibi daha nice hizmet edenler vardır.
Ya onlarında evine özel su gitsin ya da Sinan'a bu ayrıcalık tanınmasın."
Derken münakaşalar olur uzun süren bu münakaşaların ardından Divan şöyle bir
karara varır: "Sinan gibi diğer hizmet etmiş insanların da evlerine su
bağlanamayacağı gibi Sinan'a verilen su kesilmeli, fakat şimdiye kadar
kullandığı suyu fermansız kullandığı için bir cezaya mucip olmamalıdır."
99 yaşındaki Mimar Sinan Hazretleri Divan'dan çıkar elinde bastonu çok
üzgün olduğu halde evine gelir. Bu hizmetini Allah için yapan Baş Mimar
Kendisine bir ayrıcalık tanınsın, özel bir mükâfat verilsin duygularını
kesinlikle benimsememişti.
Mimar Sinan 100 yaşına geldikten sonra ağır hastalanır yatağa düşer. Vefatı
esnasında bir bezi suya batırıp dudağına çalmak isterlerken bakarlar ki,
evindeki musluktan su akmıyor. İstanbul'a su getiren Mimar Sinan susuz evde
vefat eder. Vefatı sırasında bu olay başında konuşulunca şu cevabı verir:
"Biz hizmetimizi dünyada bir bardak suya satacak kadar menfaat düşkünü
değiliz. Biz hizmetimizi Allah için yaptık ve mükâfatını da ahirette
bekliyoruz. Dünyada evimize su verilmediği için müteessir değiliz.” 
BU GÜN O'NUN ÖLÜM YIL DÖNÜMÜ...
*İz Bırakanlar... Sedef Dinkçi...
Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul - Ağusos.2020 - okkesb61@gmail.com,
http://www.medyagunebakis.com/ -okkesb@turkfreezone.com
|