GELENEKSEL PERPA ŞİİR GÜNLERİ

Geçtiğimiz hafta 104.sü yapıldı, İstanbul’un değişik yerlerinden Katılımlar oluyor. Her yıl Mart ayında özel Âşık Veysel anmasını yapıyorlar.

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

GELENEKSEL PERPA ŞİİR GÜNLERİ

Perpa’da şiir günleri, Perpa’da şiir akşamları etkinliklerini; Ali Örs, Hakan Gültekin, Hasan Basri Kurtuluş, Cengiz Turan, Erhan Yılmaz Beylerle beraber 10 yıl önce başlattılar aşkla ve şevkle yapmaya da devam ediyorlar. Bu guruba yeni çalışma arkadaşı olarak Dilara Tapan ve Şeyda Bozkurt katıldılar.

Geçtiğimiz hafta 104.sü yapıldı, İstanbul’un değişik yerlerinden Katılımlar oluyor. Her yıl Mart ayında özel Âşık Veysel anmasını yapıyorlar.

Daha önceki anma toplantılarında Âşık Veysel’in Damadı, kızı, oğlu, tanıyanlar, öğrencilerinden, ailesinden değişik akrabaları katıldılar.

PERPA ŞİİR GÜNLERİ MİKROFONU HERKESE AÇIK

Necip Fazıl, Nazım Hikmet, Mehmet Akif, Sabahattin Ali gibi çok şairlere de anma programı düzenliyorlar. Örneğin Ahmet Selçuk İlhan için de bir anma programı düzenlemişler ve kendisi de katılmış.

 

MART.2024 PERPA ŞİİR GÜNLERİ

Mart.2024 Perpa şiir günlerinin kurucusu ve organizatörü Erhan Yılmaz yaptığı başlama ve hoş geldin konuşmasında;

“Ben bugün şiir dostları diye başlamak istemiyorum, kıymetli Veysel dostları Veysel baba dostları diye başlamak istiyorum.

Çünkü biz burada 10 yılımızda, 104. şiir programımızda hemen hemen her Mart ayında Âşık Veysel Şatıroğlu'nu burada saygıyla hürmetle ve minnetle Andık ve onunla gurur duyuyoruz.

Ben ayrıca Sivaslı olduğum için ayrı bir gurur duyuyorum, bugün çok farklı konuklar var aramızda. Kıymetli Cumhuriyet üniversitesi rektörümüz Prof. Dr. İlyas hocamız aynı zamanda Enfeksiyon hastalıkları Bölüm Başkanı olarak hala görev yapmaktadır. Şeref verdiler, aramıza hoş geldiniz, Kıymetli hocam.

Ve çok özel bir konuğumuz var her yıl gelecekti ama hep programlarında bir değişiklik oldu o kadar özel biri geldi ki bugün buraya Âşık Veysel Şatıroğlu Vakfı başkanı ve aynı zamanda Âşık Veysel'in Torunu Özlem hanımefendi. Hoş geldiniz Şeref verdiniz. Ve yine Âşık Veysel'im dizinin dibinde saz çalmış türkü söylemiş Ve onun yetiştirdiği ozanımız Ali Sultan Siz de hoş geldiniz.

Sayın Salih Aydoğdu ve eşi Rabia Hanım hoş geldiniz. Zeytindalı grubundan Sevgili Ramazan Gecen oğlu beyefendi ve bütün dostlar gene basından Radyocu samimi ide beyefendi Hoş geldiniz. Allah olsun memleketimizin gururu Sayın Zara’lı Can Hoş geldiniz.

İlçe kaymakamımız valilikte toplantısı devam ettiği için yetişirse gelmeye çalışacaklar. Ahmet Gazi Beyefendinin hepinize selamları var gelmeye çalışacak belediye başkan adayımız Emrah Şahan Bey de programının yoğunluğundan dolayı yetişemedi onun da hepinize çok selamları var.

Ben acaba kıymetli hocamı çağırsam Âşık Veysel hakkında bizlere ne der böyle hazırlıksız oldu ama evet İyi akşamlar efendim hepinize Veysel deyince duruyoruz tabii ama biz Veysel'i tanımadık. Biz vereli yaşamadık. Biz Veysel’i bilmedik. Biz Veysel’i kaybettikten sonra tanıdık, bildik. Hani diyoruz ya yaşarken insanın değerini bilmek, onurlandırmak lazım. Bazen ikinci bir kişi olmuyor. Veysel de onlardan biri yani Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulalı 100 Yıl Oldu. Veysel adına 100 Yıl etkinlikleri düzenlendi ama biz yeni bir Veysel yetiştirebilir miyiz.?

Ben zannetmiyorum nice Can’lar çıkar. Nice insanlar çıkar, nice şairler çıkar, mutlaka farklı farklı bir kırda, bozkırda, dağda çeşit çeşit çiçekler çıkabilir ve hepsi güzeldir.

Bazen o çiçeklerin dikenleri de olur biz dikeniyle beraber çiçeği sevmemiz gerekiyor hele Veysel'in gözündeki o Çiğdem torunu burada Çiğdem Hanım yeni bir Çiğdem çıkmıyor.

Ben evvelki yıl Kazakistan'a gittim, Kazakistan'da Türkistan eyaleti var orada Ahmet Yesevi Üniversitesi'ne gittim Ahmet Yesevi Hazretlerinin kabrini ziyaret ettik. Ondan önce de Aslan Baba'ya gittik Aslan babayı ziyaret ettik. orada Çiğdem Hanım'dan öğrencilerimize beraber dedim ki şu kara toprağı bir toprak şiirini lütfen dedim bana bir gönderir misin buraya O da başkurdistan’daki sanatçılarımızın şey yaptığı o şiirini ve o şarkısını bana gönderdi, oradaki öğrencilerimiz de oradaki insanlar da bir başka oldu. 

Onu Dinleyince toprak kokuyor ülke kokuyor Vatan kokuyor insanlık kokuyor hele hele derin düşündüğünüz anda her şey kokuyor *Yaratılanı Yaratandan Ötürü Sev* diyor, Senlik benlik nedir bunu bırak diyor, dört dinin dördü de hak diyor, ne için bu varvarası diyor. Ne Türk’ü ne Kürt'ü, ne Laz’ı, ne Çerkez’i diyor. Şu anda bizi sıkıntıya sokan, bizi yakan birçok şeyi özür diliyorum, hanımefendiler halt etmeyin ya diyor, şu benlik duygularınız bir vazgeçin diyor.

Şu küçük siyasi oyunlarınızdan vazgeçin diyor, topraktan geldik, toprağa döneceğiz, diyor kul hakkı yemeyin diyor. Yani Veysel üzerine Belki 100 tane doktora yazılması lazım bizim dünyaya sunabileceğimiz şeyler çok fazla değil, yani bir anımız var apayrı bir Fazıl sayımız var. Bu dönemlerde çok farklı ama bir Sinan’ım çok çok farklı o Sinan’ı biz böyle pamuk şeylere ipeklere beley belirli yerleri taşımamız lazımdı yaşarken ama Sinan'ın hayatında 1930'lu yıllar okuyoruz geçmişi.

Ankara'ya gelişi kadar kıyafetine söz vuruluyor iletişim kurulamıyor ve onun verilerinin de bir kısmı bizde yok sonradan aldığımız okuduğumuz şeyler Bununla ilgili herhalde bir 101 Belki de daha fazla kitap yazılmıştır Sivas platformun hazırladığı

da bir kitap var, diğerleri de var farklı şeyler Ben onların bir kısmını okudum bir kısmını eşe dosta gidince hediye ediyorum. Bir rektörümüzün ziyaretine gittim Veysel kitabını hediye ettim Bana en büyük hediye bu dedi hani giderken çiçek götürürsünüz çikolata götürürsünüz onlar geçici şeyler soluyor çikolata eriyor çiçek kuruyor ama o kitap onun için öyle.

Bu sene de Özbekistan'a gittim, Buhara'ya Semerkant'a, Türkistan'ın Türkistan'a gitmedim özür diliyorum Buhara Semerkant, Taşkent ve hiye Hive bir başka bizim atalarımızın geldiği yer Buhara'da ziyaret ettik.

Ah ah daha uzun konuşmayacağım ben bu programı yaptığınız için çok teşekkür ediyorum ben Erhan'ı geç tanıdım, yani durmadan şiirler okudu durmadan şeyler okudu ya dedim bu doluluk nereden geliyor.? Biz kendi kabuğumuza çekiliyoruz, ben bir hekimim şu anda Şişli Etfal hastanesin'de çalışıyorum.

Sivas Cumhuriyet Üniversitesi'nde görev yaptım Zara’ya işte Meslek Yüksekokulu ve Yüksekokul açılmasına vesile olduk o bölgeye kendi insanımıza bir şeyler yapmaya çalıştık ama daha sonra İstanbul'a geldik. Küçük kızımız hukuk fakültesindeydi Onun için geldik şimdi Sağlık Bilimleri üniversitesi ‘deyim

Şişli Etfal Hastanesi'ndeyim ama daha çok hastalarla ve hastaneyle öğrencilerle uğraşıyoruz ama bu tür etkinlikler olunca da zaman zaman katılıyoruz fakat ben biraz Sivaslılardan şikâyetçiyim.

Ben Zara’lıyım, Sivaslıyım ama biz 2 yıl önceydi Kubilay Dökmetaş benim kuzenim kuzen kelimesini de çok kullanmak istemiyorum hem dayıoğludur, hem halaoğludur, annesi de akrabamdan. Akkale şehitleri ile ilgili Cemal Reşit Rey’de bir program yapıldı, salonun üçte biri doluydu daha sonra Veysel ilgili bir program yapıldı Onda da yine doluluk iyiydi ama böyle biz şunu bekliyoruz insanlar ayakta olsun oralar dolsun gelen giden şey olsun bizde sanat sevgisi mi yok bizde iletişim eksikliği mi var, ihmalkarlık mı var.?  

Yani birçok şey var Çok da uzatmayacağım Çünkü şiirleri dinlememiz lazım. Herhalde Çiğdem Hanım konuşması lazım Saygılar şimdi Âşık Veysel Vakfı başkanımız ve aynı zamanda veys Elimizin bizim için Biricik Veysel'im çok özel torunu Aileyi de temsilen hem Vakıf Başkanı Bence Aslında Âşık Veysel'den biraz o bahsetse dedesinden daha iyi olur diye düşünüyorum Çiğdem Özel’i sahneye davet ediyorum.

 

BİRAZ UZUN KONUŞAYIM MI, VAKTİNİZ VAR MI.?

Sayın hocam çok kıymetli hemşerilerim hanımefendiler beyefendiler çok değerli sanatçı dostlarımız. Hepinizi Saygıyla sevgiyle selamlıyorum. Bugün bu samimi ortamda aranızda olmaktan dolayı ne kadar hocam söylese de az, öz diyorum, anlayanlar olsun kuru kalabalıklardan daha çok her zaman anlayan insanlar başımızın tacı. Onun için ayaklarınıza sağlık Sizler de burada olduğunuz için dedemin Hakka yürüdüğü yılda Ben daha doğmamıştı, ama kendimi yine de şanslı hissediyorum. Çünkü onu sadece kitaplardan değil Annemin babamın teyzelerimin Dayılarımın hatta Gülizar ninemin anlattıklarıyla anılarıyla tanıyorum dedem Şair demiş. Ama hep bir toprak adamı bir üretici bir köylü olmuş toprağı da zaten böyle övmüyor mu, böyle anlatmıyor mu.?

*karnın yardım, kazmayınan belinen,

Yüzün yırttım, tırnağınan elinen,

Yine beni karşıladı gülünen,

Benim sadık yârim kara topraktır.*

Çok da şakacıydı dedem, başından geçen bir olayı anlattıktan sonra Yalanım varsa yalan söylüyorsam iki gözüm birden kör olsun diyerek ellerini hafifçe dizine vurur sonra da gülümsermiş gözü görmezmiş ama kulakları çok güçlüymüş yılanı deliğinden hışırtısını duyup çıkarırmış. Bir de parmak uçlarıyla görürmüş usta evi yapınca dedem parmak uçlarıyla kerpiçler tek tek kontrol etmiş ve tuğlalardan birinin yerine iyi oturmadığını anlayınca ustaya Usta bu delikte Gülizar'la ikimiz Saklambaç mı oynayacağız demiş Gülizar Anneannem, Gülizar ninemden dinledim ninemi kızdırmayı pek bir severmiş. Hatta bir şiirinde sırf onu kızdırmak için şunları yazmış nice auu içtim dosteliyle kafa çatlak gözü perdeli ile 43 yıl eğlendim bir deliyle.

Cumhuriyet ozanı olan dedem Atatürk milliyetçiliğini vatanseverliği, Atatürk'ün çağdaşlaşma hareketini yürekten özümsemiş bunun en güzel kanıtları şiirleridir Dedem 39 yaşında Türkiye'nin ihyası haz Gazi mısraı ile başlayan ilk şiirini cumhuriyetin 10 yılı için Mustafa Kemal Atatürk'e yazmıştır. Cumhuriyet Destanı adını verdiği bu şiiri Atatürk'e okumak için o tarihteki yol arkadaşı İbrahim'le birlikte Sivas'tan Ankara'ya yürüyerek gitmişse de 3 ayda ne yazık ki atamızla görüşme fırsatını yakalayamamıştır. Cumhuriyet Destanı Yeni kurulan Cumhuriyetimizin halk gözüyle nasıl göründüğünü anlatan bir destan olması nedeniyle o tarihlerde çıkan hâkimiyet-i Milliye gazetesinde *halk şiiri değil, halk şuuru* manşetiyle günlerce gazetede yayımlanmıştır.

Âşık Veysel vatan sevgisini yüreğinde duyan sağduyu sahibi bir şairdir.

Vatan bizim ülke bizim el bizim,

Emin ol ki her çalışan kol bizim,

Ay yıldızlı bayrak bizim, al bizim,

 

Söyle Veysel övünerek överek. 

Gülizar ninem Dedem için bir atayı göremediğini bir de Vatan hizmeti için askere gidemediğini çok üzülürdü.  Aşık derdi ulusal Kurtuluş Savaşı'nda askere gidemeyiz Sivrialan' çocuklar gençler ve yaşlılarla kalmak onu derinden etkilemiş ve duygularını şöyle ifade etmiştir.

İftihar ettiğim büyük muradım,

Türk oğluyum temiz Türk’tür ecdadım

Şehit ismi yazılsaydı soyadım,

 

kanım mezarımın taşına .

DEĞERLİ DOSTLAR 

Çağımız gaflet çağı değildir Çağımız bilim ve teknoloji alanlarında büyük ilerlemelerin kaydedildiği Bilgi çağı enformasyon çağıdır. Âşık Veysel bu gelişmeleri çok önceden görmüş ve söylemiştir.

Devri Cumhuriyet asrı 20 Uyan bu gafletten uyuma Yurttaş dünya ayaklanmış aya gidiyor. Uyan bu gafletten uyuma Yurttaş daha da önemlisi Veysel gafletten kurtulmak için oku diyor okul diyor, eğitim diyor çocuklarımızı yetiştiren kadınlarımızı okutunuz diyor.

Dedem hiç okula gitmemiş fakat o dönemin Milli Eğitim Müdürü Ahmet Kutsi Tecer aracılığıyla 6 tane köy enstitüsünde öğretmenlik yaparak eğitim ve öğretime dikkat

Çekmiştir.

Dünyanın en zengin aklını gördüm sordum Dedi ki okul insanlığa hizmet yaptığın yardım merhametim Duygum dedi ki okul Âşık Veysel cahil insanları vız vız eden sineklere benzetirmiş.

Aldanma cahilin kuru lafına,

Kültürsüz adamın gülü yalandır.

Hükmetse dünyanın her tarafına,

Arzusu hedefi yolu yalandır.

Bilgi çağı ve evrensel değerlerle bağdaşmayan mezhep kavgalarının yarattığı acı sonuçlara derinden üzülen Âşık Veysel bu kavgaların son bulması halkımızın birlik ve beraberlik içerisinde yaşaması için sazının tenine vurmuş dil din ırk ve mezhep ayrımı yapmaksızın insan onurunu ön planda tutmuş ve bu konulara fevkalade hassasiyet göstermiştir.

Biraz önce hocamın da bahsettiği gibi birlik ve beraberliğe tüm dünyada ihtiyacımız olan bugünlerde gelin hep beraber Âşık Veysel’in sözlerine kulak verelim.

Allah birdir peygamber hak, rabbül alemindir mutlak,

senlik benlik nedir.? Bırak söyleyim geldi sırası.

Kürdü Türkü ne Çerkez’i, hep Adem'in oğlu kızı,

Beraberce şehit gazi, yanlış var mı ve neresi,

Kur'an'a bak, incil'e bak, DT kitabın dördü de hak,

Hakir görüp ırk ayırmak, hakikat yüz karası,

Şu Âlemi yaradan bir odur, külli şeye kadir,

Alevi Sünnilik nedir.? Menfaattir varvarası,

Son kıtasında da diyor ki Veysel;

Sapma sağa sola sen Allah'tan Birlik dile,

İkilikten gelir Bela dava insanlık davası.

Bana göre dedemin en güzel şiirlerinden biri olan Birlik Destanıdır. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi niteliği nedir ve 21 yüzyılın insanlık ideali olmalıdır.

Dinlerin mezheplerin inançların birbirine alabildiğince hoşgörüden uzak davrandığı günümüzde Âşık Veysel'im birlik ve beraberliğim için söylediği 50 Yıl önce söylediği Birlik destanındaki bu sözler bizim yolumuzu aydınlatmalı ve bizlere rehber olmalıdır. Dedemin, hocamın dediği gibi, Dedemi âşıklık geleneğinin içerisinde sadece bir ozan olarak görmek bana göre; ona haksızlık olur. O her bir şiirinden bir kitap çıkacak kadar derinliğe ve bilgeliğe sahiptir, ülke olarak yüzyılda belki Hocam daha fazla çıkmıyor, dediniz biraz önce biz de dedemden sonra bu halk şiir halk edebiyatı geleneğinde dedemden sonra onun kadar güçlü bir ozan filozof diyeyim görmedik. Bana göre Âşık Veysel’i anlayan yani benim Ben şimdi bir Âşık Veysel Vakfı kurdum uzun zamandır kurumsallaşmak istiyordum. O vakıfta da yapmak istediğim şeylerden bizlerin yaşları yetiyor ama işte bu küçük kızımız öğrensin diye ve ondan sonraki gelecek nesil öğrensin diye Âşık Veysel’i, daha da gençlere aktarabilecek programlar düzenlemek ve onunla ilgili onu anlatabilmek anlayabilecek ölçüde projeler gerçekleştirmek için yola çıktık. Umarım başarılı oluruz ve onlar da bizim kadar en azından bir parça bile, Hz Ali'nin söylediği gibi bana bir kelime öğretenin 40 yıl kölesi olurum, umarım Onun da bugün bir parça bir söz aklında kalırsa belki hayatını şekillendirir diye düşünüyorum.

Âşık Veysel’ime anlayan duygu ve düşüncelerini anlayan insan sayısı arttıkça Veyseller çoğalmış ülkemiz daha da güzelleşmiş olur diye düşünüyorum Bu nedenle de işte Aşık Veysel'im geleceğimizin garantisini oluşturan gençlere tanıtılması onun dizelerinde yer alan öğüt ve gerçeklerin genç ve gelecek kuşaklara aktarılması Bence

Devletimizin ve milletimizin yararına olacaktır diye düşünüyorum Devletimiz Veysel’i yaşatmak için adını okullara parklara vermiş heykel ve büstleri dikilmiştir dedemin doğup büyüdüğü bizim köyümüz Sivas'ın Şarkışla ilçesine bağlı Sivrialan köyündeki evi yaşadığı ev müze haline getirilmiş köyde adına bir de orman oluşturulmuştur.

Aşık Veysel 2022 yılında Vefa kategorisinde Cumhurbaşkanlığı kültür ve sanat büyük ödülüne layık görülmüş Ayrıca Cumhurbaşkanlığı genelgesi ile 2023 yılı aşk Veysel yılı olarak ilan edilmiştir Kültür ve Turizm Bakanlığı ki keza Ali Sultan büyüğümüz de o programların içerisindeydi geçtiğimiz sene Aşık Veysel le ilgili pek çok programda Kendisi de Kültür Bakanlığının korosu içerisinde yer aldı.

Ayrıca önemli bir gelişme daha var, geçen sene gerçekleşen Birleşmiş Milletler eğitim Bilim ve Kültür örgütü UNESCO hümanist ve zengin İç dünya yapısıyla hem kendi dünyasını aydınlatan hem de bugünlere ışık tutan tüm insanlığı Sadece bizim insanımız değil, sadece Sivas değil, tüm Türkiye değil, tüm dünya insanlığını ilgilendiren sevgi ve barış dolu verdiği mesajlar nedeniyle tüm dünyada 2023 yılını Aşık Veysel’i Anma ve kutlama yılı olarak ilan edilmiştir.

Bu arada tabii biz de Paris'te bir program yaptık ve Unesco'nun merkezinde çok güzel bir binada ilk kez ben şahit oldum ben pek çok Âşık Veysel programına gittim. Bu bugüne kadar ama Unesco'nun çok büyük bir konferans salonu var ve çok zor program yapılıyor orada siyahi bir Unesco'nun direktörü Âşık Veysel'i anlattı.  

İngilizce o kadar gurur vericiydi ki yani müthişti benim için aynı zamanda Prag'da bir Programa gittim ilk defa Âşık Veysel'i İngilizce anlattım. o da benim için İlk kez değişik bir deneyimdi ve orada da konukların 30 kişi ya da 20 kişisi Türk’tü geri kalan ateşe İşte o Prag’da yaşayan büyükelçiler onlar da aşık Veysel'im öğrenmek için heyecanlıydı ve onlar da programa katıldılar Bu da benim için çok hoş bir gelişmeydi ben sözü fazla uzatmak istemiyorum aslında Belki başka konuşmacılarımız daha vardır yine eğitimden bahsetmişken dedemin hoşuma giden bir anısını sizlerle paylaşmak istiyorum.

Az önce bahsetmiştim Âşık Veysel 6 tane köy enstitüsünde öğretmenlik yapmış Çifteler köy enstitüsündeyken hocam bilirsiniz Çifteler köy enstitüsünde orada öğretmenlik yaptığı zaman kendisi gibi sanat derslerine giren Raşit Toygar adında başka bir öğretmen daha varmış. Raşit Hoca ne zaman Dedemi görse Âşık bana bir şiir yazmazsan sazının sarı telleri kırılsın diyerek ona takılırmış. Dedem de kimseyi kıran yani Ali Sultan çok iyi tanıyor çocukluğunda dedemle de vakit geçirdiği için Hiç Kimseyi kırmamak için elinden geleni yapan bir mizaca sahip. Fakat diyor ki Raşit Ben seni çok seviyorum ama durup dururken de adama şiir mi yazılır diyor.

Hatta Raşit Hoca dedeme ona göre bir şey yazsın söylesin diye tulumunun cebine ellerini götürüyor, bak diyor param yok ona göre bir şey yaz bir şeyler vermeye çalışıyor ki o şiiri yazabilsem Günlerden bir gün Raşid Hoca enstitüden çıkıyor şehre gidiyor şehirde işini hallediyor, hallettikten sonra dönüyor.

Fakat dönerken arabası yolda bozuluyor bozulunca harv dalı diye bir köyden bir çift büyükbaş hayvanla aracını çeke çeke enstitüye getiriyor. Tabii Anadolu tabiriyle motorlu araca hayvan koşuyor bu tuhaflık dedeme beklenen ilhamı veriyor ve şöyle bir şiir yazıyor. Uzun bir şiir bu sabah şiirin ismi Raşit tam kendi ismine uygun bir şekilde şiiri de tam Ona göre yazıyor.

 

Sabah sabah bana Çatma ne istersin Bay Raşit,

Uzun kısa laf uzatma sözlerimi duy Raşit.

Ceplerinin dibi delik nedir sendeki bebel,

Ne serhoş ne semelik sanki içmiş mey Raşit.

 

SON KITASI DİYOR Kİ

Raşit çoktur adın gibi,

Hiç bir tat yok tadın gibi,

Yontulmadan çok mutlu,

Çünkü ömür boyu kalacak.

Âşık Bey sen ona bir şiir yazmış ama sorusu var diyor ki. Âşık diyor, ben sana diyor el yordamıyla ceplerim delik olduğunu göstermiştim diyor, fakat diyor boyumun uzun olduğunu nereden anladın diyor. Dedem de diyor ki, konuşurken ses yukarıdan geliyordu.

Teşekkür ederim dedem annesi onu bizim Sivrialan’ı hocam bilirsiniz düz bir arazi biraz yürüdüğünüz zaman böyle yukarıda bir Tepe var, annesi onu koyun sağdan gelirken yol üzerinde doğurmuş ölürken de yani hastalandığında teyzelerimi, dayılarımı, evlatlarını yanına çağırmış ve bir vasiyette bulunmuş.

Demiş ki beni doğduğum yere gömün. Annesinin onu doğurduğu o tepedeki alana gömülmek istemiş. Sonra da herhalde Kendisinin ne kadar meşhur olacağını biliyordu benim demiş mezarımı anıt mezar yapmayın. Toprak Olsun o toprağın üzeri yetişen çiçeklerden otlardan koyun yesin et olsun kuzu götürsün süt olsun arı götürsün Bal olsun benim o taşın altında yatmakla bir istifadem yok. Benim toprağa karışan bedenim de ülkeme Vatanıma hizmet etsin, demiş.

Nurlarda uyusun Allah da bize ülkemize Vatanımıza hizmet etmeyi e nasip eden vatandaşlar eylesin diye düşünüyorum. Bir şiirinde de bunu şöyle güzel bir şekilde ifade ediyor.

Aslıma karışıp Toprak olunca,

Çiçek olur Mezarımı süslerim.

Dağlar Yeşil Giyer bulutlar ağlar,

Gökyüzünde dalgalanır seslerim.

Cumhuriyetimizin 101 yılında Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ü vefatının 51 yılında hepimizin dedesi olan Âşık Veysel’ime ben bu program vesilesiyle sevgiyle saygıyla rahmetle ve minnetle anıyorum. Bize ışıkları ile her daim rehber olmalarını gönülden diliyorum.

Aynı zamanda âşıklık ozanlık geleneğinin geçmişe intikal etmiş tüm temsilcilerini de huzurlarınızda sevgiyle saygıyla rahmetle anıyorum. Bana göre bu ülkenin sanatçılarını Sevmek ozanlarını sevmek bu ülkeyi sevmekle eşdeğerdir.

Onun için kültürel değerlerimizi temsil eden kişilerin sadece dedem değil çok kıymetli şahsiyetler var ülkemizin yetiştirdiği onların bu şekilde anılması gündeme getirilmesi, eserlerinin dile getirilmesi, çok ama çok kıymetlidir. Beni bu programa Erhan Bey davet etti, bana bir sitemde de bulundu hep çağırıyoruz gelmiyorsun dedi.

Gelemememin sebebi mart ayı dedemin ölüm yıl dönümü ve çok yoğun bir ay oluyor. Ve çok fazla program oluyor, geçtiğimiz yıllarda daha da yoğundu bu sene seçimlerden dolayı diye düşünüyorum. Herhalde biraz daha az bir yoğunluk var ama seçimlerden sonra senenin işte ramazan bayram derken senenin ikinci yarısında kültür ve sanat sezonu açıldığında daha farklı programlar yapılacağına inanıyorum.

O zaman yoğunluk olacak onun için de bugün aranızda olabildim. Rahatlıkla Onun için bugün aranızda olmaktan dolayı ben kıymetli hemşerilerim çok değerli hanımefendiler beyefendiler değerli hocamla kıymetli dostumuz Ali amcayla sizlerle beraber ol Bir de küçük misafirimiz var tabii sen de beni çok mutlu ettin İyi ki geldin Burada olmaktan dolayı çok mutluyum. Bu şiir günün 104.sü Yapılan bu 10.yılı, anladığım kadarıyla yüz dönüsü yapılan programların daha nicelerine devamları diliyorum.

Çiğdem Özel, Aşık Veyselin Torunu.

 

Diğer Haberler

  • DARBE KİMDEN GELİRSE GELSİN KARŞIYIZ..
  • TRABZONLULAR BİRLEŞİNİZ
  • SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI…
  • KUL VE MAHLÛKAT HAKKI..
  • ADAM OLMAK–OLAMAMAK VE GAZETECİLİK
  • SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI..
  • DERNEKLER KANUNUNA MUHALEFET
  • TrabzonSporKlübü

    Nasa

    Kentim_İstanbul

    Doga_İcin_Sanat

    ABD_USA

    Department_State

    TelerehberCom

    Google_Blog

    Kemencemin_Sesi

    Kafkas_Music

    Horon_Hause

    Vakıf_Ay

    Dogal Hayatı_Koruma

    Seffaflık_Dernegi

    Telerehber

    Sosyal_Medya

    E-Devlet

    Türkiye Cumhuriyeti

    BACK TO TOP