TARİHTE 3 ÖNEMLİ YAHUDİ VE HAİM NAHUM DOKTRİNİ

Theodor Herzl, Emanuel Karaso, Haim Nahum; Siyonizm ve İsrail Devletinin Kurucusu 3 Irkçı Emperyalist.!

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

TARİHTE 3 ÖNEMLİ YAHUDİ

VE HAİM NAHUM DOKTRİNİ.!

Theodor Herzl, Emanuel Karaso, Haim Nahum; Siyonizm ve İsrail Devletinin Kurucusu 3 Irkçı Emperyalist.!


OSMANLI'NIN HAİM NAHUM EFENDİSİ

Haim Nahum (1873, Manisa, Osmanlı Devleti-1960, Kahire,  Mısır), Türkiye  (1908-19) ve Mısır (1925-60) hahambaşısı   ve siyasetçi.

Babası küçük bir memurdu. Genç yaşta büyükbabasıyla  Filistin'e giderek İbranice ve Arapça öğrendi.

Ülkeye döndüğünde arzusu  İstanbul'da İslam hukuku ve  diplomatlık  eğitimi görmekti.

Ailesinin maddi olanakları yeterli olmadığından 1891'de Alliance Israelite Universelle kuruluşuna başvurarak; hukuk,  teoloji ve diplomatik öğrenimi görmek için yardım istedi.

İsteği kabul edilen Nahum, 1893-1897 arasında Paris Ruhani Okulu'nda öğrenim gördü.

1897'de haham tayin edilmeden 1895'te Teoloji Yüksek Okulu'ndan; 1896'da ise yaşayan Doğu dillerinden edebi Arapça ve Farsça bölümlerinden diploma almayı başardı. Aynı yıllarda Paris'teki Yahudi okullarında ders verdi.

 Paris'te bulunduğu sürece sürgündeki Jön Türklerin çevresine katıldı. Kurmuş olduğu ilişkiler, İstanbul'a döndüğünde politik yaşamında büyük yararlar sağladı.

Nahum 1897'de İstanbul'a dönüşünde Ruhani Okulu'nda ders vermeye başladı. Aynı zamanda hahambaşılığın yönetiminde de görev aldı.

Çalışmaları, Alliance tarafından desteklenen Nahum 1898'de  Bulgaristan, 1902'de ise Roma baş hahamlığına aday gösterildiyse de seçilemedi.

1908'de II. Meşrutiyet'in ilanıyla görevinden istifa eden Moşe Levi'nin yerine hahambaşı seçilen Haim Naum bu görevini 1919'a kadar sürdürdü.

Seçimler sırasında Alliance ve yandaşlarının politik yönü zayıf ve silik bir kişiliğe sahip kayınpederi Abraham Danon'u desteklemiş olmaları, Nahum'un hahambaşı seçilmesini engellememiştir.

Haim Nahum'un hahambaşı seçilmesi Osmanlı Yahudileri  tarafından coşkuyla karşılandı. 

Osmanlı topraklarında ve Doğu'daki çoğu hahamın dindarlıklarının bağnazlık mertebesine ulaştığı bir ortamda seçilen Nahum görevinde başarı elde edebilmek için o dönemde bağnazlıkla savaşan en önemli Yahudi kuruluşu Alliance'dan destek aldı. Böylece Türk Yahudilerinin tarihinde Fransız cephesi ve Alliance, Alman cephesi ve Hilfsverein karşısında önemli bir zafer elde etmiş oldu.

Görevde bulunduğu süre zarfında özellikle Alliance karşıtı Yahudi Cemaati Konseyi üyelerinin engelleriyle karşı karşıya kaldı. Siyonizmi benimseyen ve Osmanlı İmparatorluğu'nun o günkü zor koşullarında Filistin'de Yahudilerin bağımsız bir yönetimle yaşamalarına karşı olan Hahambaşı Nahum, tüm görev süresi boyunca bir Yahudi devleti fikrini savunan Siyonist Yahudi liderlerle Osmanlı yetkilileri arasında iletişimi sağlamaya çalıştı. Siyonizm'e karşı dernekler kurarak ve yazılar yazarak mücadele ettiği için Siyonistler tarafından düşman olarak görülmüştür.

Osmanlı İmparatorluğu'nun en zor ve en hassas döneminde görev yapan Nahum, Fransa'ya ve Fransız kültürüne olan yakınlığıyla bilinmesine rağmen cemaatinin ve ülkesinin menfaatleri için Amerikan diplomatik çevrelerine de girmeyi başarmıştır. 1909-1917 arasında Amerika Birleşik Devletleri'nin üç Yahudi büyükelçiyi İstanbul'a atamasının, Nahum'un bu ülke diplomatik çevreleriyle kurmuş olduğu iyi ilişkilerin bir neticesi olduğu bilinmektedir.

Bu ilişkileri Osmanlı yönetiminin dikkatini çekti. Nahum'un Amerika büyükelçisi olarak tayin edilmesi birkaç kez gündeme geldiyse de bu gerçekleşmedi.

Nahum'un hahambaşılık görevi öncesinde, sırasında ve sonrasında sarayla ve hükümet yetkilileriyle kurmuş olduğu ilişkiler 1910'da kendisine mebusluk teklif edilmesini sağladı. Ancak Yahudi cemaati ileri gelenleri iki görevi yürütmesinin imkânsız olduğunu ileri sürerek Haim Nahum'un bu görevi kabul etmemesini sağladılar.

Nahum 1918'de Sadrazam Ahmed İzzet Paşa tarafından Amerika Birleşik Devletleri'ne gönderildi. 1917'den beri kesilmiş olan ilişkilerin canlandırılması gerekmekteydi. Temaslarına Avrupa'dan başlayan Nahum gerekli ülkelerin giriş vizesi vermemesi üzerine görevini tamamlayamadı.

Nahum 1919'da, Amerika Birleşik Devletleri'nin eski İstanbul büyükelçisi Henry Morgenthau'yla görüşmek üzere Avrupa'ya gitti. Konu Türkiye'nin geleceğiydi.

Seyahatinde yeni devletin sınırları, Kemalistlerin fikirleri ve  Mustafa Kemal'in kişiliği hakkında sayısız temaslarda bulundu, basın toplantıları düzenledi.

Fransız basınında röportajları yayımlandı. Nahum ayrıca Fransa ile Türk milliyetçi hareketi arasında yapılabilecek bir antlaşmayı muhtelif defalar dile getirdi.

Görevinden istifa ettiği 1919'dan Kahire başhahamı seçildiği 1926'ya kadar Paris'te oturan Nahum, bu dönemde de siyasetle ilgilendi.

Özellikle Fransız basınında kurulmakta olan Türkiye Cumhuriyeti ve Kemalist akımla ilgili demeç ve röportajları yayımlandı. 1922'de Cumhuriyet'in ilanından önce yeni bir kampanyayla büyük güçlerin Ankara hükümetiyle barış anlaşmaları imzalamaları için çaba gösterdi.

Kemalistlerin propagandasını yaptı. 1923'te Milli Mücadele'ye verdiği destekten, Avrupa'da geniş çevresi olduğundan ve çok iyi Fransızca bilgisinden ötürü Türk heyetinde yer alarak Lozan Barış Konferansı'na katıldı.

Bu hizmetinden ötürü Türk hükümeti tarafından Efendi unvanı verilerek ödüllendirildi.

Nahum 1926'da başhamam seçilmesi üzerine Kahire'ye yerleşti. Kısa bir süre sonra senatör tayin edildi. Mısır'daki Yahudi  Etütleri kuruluşunun kurucularından olan Nahum'un 1934'te iki eseri yayımlandı; Administration des biens privés et des palais royaux (Kraliyet Saraylarının ve Özel Mülkiyetinin Yönetimi) ve Recueil des firmans impériaux ottomans (Osmanlı İmparatorluğu Fermanları).

Mısır toplumu tarihi üzerine çalışmaları özel önem taşır. 1944'te Mısır Yahudileri Tarih Araştırmaları Derneği'nin (Société d'Etudes Historiques Juives d'Egypte) yeniden kurulmasına yardım etti ve onursal liderliğini yaptı. Dünya Yahudilerinin birbirleriyle ilişki kurmasına yardımcı oldu.

İsrail'in kurulmasından sonra 1940'ların sonlarında ve 1950'lerin başlarında Mısır'da yükselişe geçen Arap milliyetçiliği Mısır Yahudilerini zor durumda bıraktı. Nahum bu dönemde Yahudilere dönük yaptırımların ve baskıların yumuşatılması için uğraştı.


Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul – Şubat.2017 okkesb61@gmail.com,

http://www.medyagunebakis.com/ -okkesb@turkfreezone.com,

https://twitter.com/okkesb E.mail: okkesb@telmar.net,

https://www.facebook.com/okkes.bolukbasi,- okkesb@gmail.com,

Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul – Şubat.2017 okkesb61@gmail.com,

 

 

IRKÇI EMPERYALİZMİN HAİM NAHUM DOKTRİNİ

Irkçı emperyalizm faizci kapitalizmi kullanarak parayı eline geçirdikten sonra Ortadoğu'da Büyük İsrail Devleti'ni kurma çalışmalarına hız verdi.

İlk önce devletin kurulacağı topraklara ihtiyaç duyulmasından ötürü bu toprakları parayla satın almak istediler.

Aslen Avusturyalı olan ve o dönemin en ünlü Yahudisi ve Siyonizm'in de kurucusu olarak bilinen Theodor Herzl Osmanlı padişahı Ulu Hakan Abdulhamid Han'a bir elçi gönderir. Şimdiki Filistin çevresinde bir miktar toprak talebinde bulunur.

O dönemde Osmanlı Devleti Ruslarla savaş halindedir ve Paraya  şiddetle ihtiyaç duyar.

Buna rağmen Sultan Abdulhamid böyle bir teklifin gerçekleşmesinin asla mümkün olmayacağını elçiye bildirir ve elçi huzurdan ayrılır.

Sultan Abdulhamid'in huzurundan ayrılan elçi , Theodor Herzl'in yanına dönerek Sultan'ın teklifi kabul etmediğini bildirir.

Bunun üzerine Theodor Herzl kendisini bu konu için görevlendirenlere.! giderek hesap vermeye başlar.

Söylediği sözler oldukça manidardır. ''Bu adam hayatta iken bırakın devlet kurmayı bizim yerimizden kıpırdamamız mümkün değil'' der.
Tüm bu olayların ardından Siyonistlerin sarf ettiği 3 başlık Theodor Herzl liderliğinde toplanan 1897 Basel Konferansı'nda karar haline getirildi.

Bu kararlar; Birincisi, eğer müsaade etmez ise Sultan Abdulhamid'i tahttan indirmek.

İkincisi, Abdulhamid'in ardından tahta geçecek olan yeni Osmanlı Padişahı da aynı tutumu sergilerse yani Büyük İsrail'i kurmamız konusunda bize mani olursa Osmanlıyı yıkmak.

Üçüncüsü ise Büyük İsrail kurulduğunda etrafındaki Müslüman ülkeler başkaldırırsa 100 sene içerisinde İslam'ı ortadan kaldırmak.

Photo; Sultan Abdulhamid Han


Bu kararların 1897 Basel Konferansı'nda onaylanmasının ardından uygulanmaları için aranan isim ise Emanuel Karoso (Emanuel Karasu) oldu.

Emanuel Karoso İtalyan Hahambaşısıdır.Aynı zamanda İttihat ve Terakki'yi bir cemiyet olarak kuran kişidir. Karoso bu 3 maddenin uygulanabilmesi için 5 sene etüt çalışmalarında bulundu. İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin içerisinden bulunan birçok asker ve subayı mason yapmış ve cemiyet içindeki gücünü en yüksek seviyeye çıkarmıştır.

Karoso'nun Sultan Abdulhamid'i saltanattan göndermek için ilk vazifesi saltanata rakip bir yapı oluşturmaktı. Bu amacını gerçekleştirebilmek için 1908 yılında büyük uğraşlar sonucu (Meclis-i Milli) Millet Meclisi'ni açtırdı. İttihat ve Terakki Cemiyeti'ni meclis açıldıktan sonra bir parti haline getirdi ve kendisi de Selanik milletvekili oldu.

Böylece elinde tuttuğu askeri gücün yanı sıra siyasi gücü de kendi bünyesine almış oldu. Meclis açıldıktan sadece 1 yıl sonra 1909'da Sultan Abdulhamid'in halline yönelik kararı meclisten çıkarmayı başardı.Bu kararın Sultan'a tebliği için meclis tarafından görevlendirilen ve 27 Nisan 1909 Salı günü sarayı ziyaret eden 4 kişilik heyetin başında bizzat Emanuel Karaso bulunuyordu.

Photo; Necmettin Erbakan


Bugüne kadar öğrendiğimiz tarihin aksine !!! Libya'nın İtalyanlara bırakılmasında Karoso'nun etkisi büyüktür.

Balkan harbinin çıkmasında da en etkili isimlerden olan Karoso Yunanları,Rusları ve Rumları bir arada toplamayı başarmış ve onların Yeşilköy'e kadar ilerlemelerine ortam hazırlamıştır. Hiç lüzum yok iken Osmanlı'nın 1.Dünya Harbi'ne girmesinde de Karoso'nun etkisi tartışılamayacak şekilde fazladır.

Bunun sonucu olarak Osmanlı 4 sene boyunca 30 cephede savaşmak zorunda kaldı. Fransızların Maraş'a, İngilizlerin Ürdün'e girmesinin amacının kendi hesapları için değil İsrail Devleti'nin oluşumuna zemin sağlamak olduğunu da unutmamak gerekir.
Theodor Herzl ve Emanuel Karaso'nun ardından Haim Nahum 3.ırkçı emperyalist olarak kabul edilir.

Haim Nahum İnönü'nün 'sözde' müşavirliğini yapmış, İttihatçıların Mısır Hahambaşısıdır. Haim Nahum Lozan'da ileriye sürdüğü doktrin ile ön plana çıkmıştır. 1.Dünya Savaşı sonrasında galip devletlerin '' biz Dünya Harbini Büyük İsrail'i kurmak için yaptık.Madem galip de geldik. Neden galip olduğumuz halde İsrail'i küçük kurup büyütmeye çalışalım, kurmuşken büyüğünü kuralım.'' diyerek Lozan'ı imzalamak istememesinin ardından Nahum, önerdiği doktrin ile galipleri ikna etmeyi başarır.

Önerisinde Lozan'ı bir timeout anlaşması olarak görmelerini aslolanın zaten Sevr olacağını anlatır.Yaptıkları hesaba göre uzun vadede de olsa Büyük İsrail kurulduğunda etrafında ona tehdit unsuru olabilecek güçlü bir devlet olmayacaktır.


Haim Nahum Doktrini'nde Şu 6 Madde Dikkat Çekicidir.

Anadolu insanını aç ve işsiz bırak, borçlandır, dininden uzaklaştır, böl, birbiriyle çarpıştır, yumuşak lokma haline getirerek kolayca yut. Öne sürülen bu doktrine rağmen siyonizmin kontrolünde olan Amerikanın Lozan'ı imzalamaması da dikkat çekicidir.
Theodor Herzl'in 1897'de I.Siyonist Kongrede ''Ben Basel'de İsrail Devleti'ni kurdum.En geç 50 yıl içinde bu gerçek olacak demesinden 50 yıl sonra 14 Mayıs 1948'de İsrail Devleti'nin kuruluş deklerasyonu ilan edilmiştir.
O dönemlerden bugüne, bizlere öğretilen tarihin ne derece doğru olduğunu anlamaya çalışmak herkesin üzerine düşen sorumluluklardan bir tanesidir. Yukarıda anlatılan Haim Nahum Doktrini'ni her Türk evladı büyük bir titizlikle analiz etmek ve tarihten günümüze yaşanan olayları bu bağlamda değerlendirmek zorundadır.

 

Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul – Şubat.2017 okkesb61@gmail.com,

http://www.medyagunebakis.com/ -okkesb@turkfreezone.com,

https://twitter.com/okkesb E.mail: okkesb@telmar.net,

https://www.facebook.com/okkes.bolukbasi,- okkesb@gmail.com,

Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul – Şubat.2017 okkesb61@gmail.com,

 


HAİM NAHUM DOKTRİNİ

Haim Nahum doktrini; şu ana fikir kümelerinden oluşmaktadır. Türkleri savaşla yıkamazsınız. Türkleri yıkmak için;

*Türk Milleti’ni aç bırakacaksınız. Yani ekonomik üretkenlikten el çektirerek kendisine özgüveni olmayan bir topluluk yapacaksınız.

*Türk Milleti’ni işsiz bırakacaksınız. Yani üretkenlik melekelerini yok edeceksiniz. Gerekirse onlara bir tarım toplumu olmayı bile çok göreceksiniz. Onların ahırlarla, sığırlarla ve hayvanlarla meşgalesine bile yani hayvancılık yapmalarına bile meşakkatler getireceksiniz.

*Türk Milleti’ni borca esir edeceksiniz. Türk Devleti’ni borçlandırmak yetmez.

Fert fert bu milleti borçlandıracaksınız. Onurum, ömrümden uzun olsun şuur sadeliğindeki bir millet borçlandırılabilirse, yok edilmesi kolay olacaktır.

*Türk Milleti’ni dininden yani gerçek İslam’dan uzaklaştıracaksınız.

İşte bu dört şartı yerine getirmeden Türk Milleti’ni tarih sahnesinden silmek için savaşmayınız. Eğer bu şartlar tekâmül etmeden savaşırsanız, kazanamaz yenilirsiniz.

Türkiye’yi pazarlıyoruz mantığı ve devleti küçültüyoruz iddiasının neticesinde, emperyalist ülkelerin şirketleri ülkemizde ezici ve orantısız bir boyutta devleşmiştir.

Milletimiz ekemez, biçemez, dikemez ve üretemez olmuştur. Bu gün milletimiz her türlü üretme becerisi unutturularak, himaye mantığı ile hayat sürdürmenin eğilme kolaycılığına alıştırılarak çok mübalağalı bir sadaka anlayışına terk edilmiştir. Milletimizin büyük çoğunluğunun zihin ve midesi; kapısına bırakılacak erzak ve iaşe ile geçinmenin zorluğuna terk edilmiştir.

Ülkemizde; üretimin önüne, tarımın önüne, hayvancılığın önüne, sanayileşmenin önünde son dokuz seneden beri takozlar inşa edilmiş, ancak emperyalizmi kanlandıracak tüketim sarhoşluğu ise adeta teşvik edilmiştir. Ülkemizde üretim ve tüketim dengeleri arasına müzakere edilmeyen ve tedbirine yanaşılmayan bir karakter öldürücü yaban virüsü girmiştir ve tüm bedeni her geçen gün daha da zayıf düşürmektedir.

Tüm bu nedenlerin neticesi olarak ülkemizde işsizlik oranları dağlar kadar yüksek seviyelere oturmuştur.

Bunlara ilaveten, ülkemizde özel teşebbüsün 200 milyar dolar borcu, devletin 220 milyar dolar borcu, millet olarak ferdin 110 milyar dolar borcu ve bu ülkenin nihai olarak toplam 530 milyar dolarlık devasa bir borç stoku her geçen gün daha da artarak yükselmektedir.

Avrupa Ülkeleri yaklaşık 200 yıldan bu yana, insan haklarını, adaleti, eşitliği, özgürlüğü ve kalkınmayı ulaşabildikleri tüm dünya ülkelerine cömertçe sunmanın gayreti içerisinde olduklarını, demokrasi bahanesini de öne sürerek kullanmışlardır. Gerçek olan ise, tüm bu çaba ve söylemleri ile sömürge karakterlerini tüm mazlum milletler üzerinde acımasızca icra etmekten başka bir kaygı taşımamışlardır.

Photo; Abdulhamid Han


Mısır hahamı olan Siyonist Haim NAHUM 1923 yılında Lozan antlaşması öncesinde Avrupalı dostlarına ve mason loca şeflerine şöyle seslenmiştir. ''

Yanlış yapıyorsunuz; Anadolu'yu işgal etmekle Müslüman Türkleri sindireceğinizi mi sanıyorsunuz.?

Hayır, birkaç yıl içinde bu milletin yeniden dirileceğini, toparlanıp derleneceğini hesaba katmıyorsunuz.!

Öyleyse yapılacak şey;

Lozan antlaşmasıyla bunlara bir fırsat tanıyıp, bu zaman içinde İslamiyet'ten uzaklaştıracak, din ve tarih şuurunu unutturacaksınız.

Müslüman Türkler, bir iman ve ahlak tahribatı süreci geçirmelidirler.

Ekonomileri çökertilmeli, siyasi partilerden gazetecilere, hepsi ele geçirilmelidir.

Onlar, ülkelerini parsel parsel satacak hale getirilmelidirler. Yumuşak ve kolay lokma yapıldıktan sonra ise, Türkiye parçalanıp büyük İsrail'e katılmalıdır.'' demiştir.

Bu kocaman cümle tamamen Siyonist Haim NAHUM’a aittir. Korkulacak bir şey yoktur. Korkudan bayılıp ölünecek bir durum vardır.

Çünkü bizlerden hariç herkes görevini yapıyor. Yine çok korkunuz ve korkudan ölünüz.!

Çünkü herkeslerin haricindeki bu sessiz yığınlar, uyku suskunluğundadırlar. Çünkü bu ölüm uykusuna yatmış sessiz yığınlar ölümün sekaret nöbetindeler. Hoşça kalın…

Kaynak; Fahrettin Korkmaz

 

Phot; Abdulhamid Han


Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul – Şubat.2017 okkesb61@gmail.com,

http://www.medyagunebakis.com/ -okkesb@turkfreezone.com,

https://twitter.com/okkesb E.mail: okkesb@telmar.net,

https://www.facebook.com/okkes.bolukbasi,- okkesb@gmail.com,

Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul – Şubat.2017 okkesb61@gmail.com,

" title="YouTube video player" frameborder="0" allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture" allowfullscreen>

Diğer Haberler

  • DARBE KİMDEN GELİRSE GELSİN KARŞIYIZ..
  • TRABZONLULAR BİRLEŞİNİZ
  • SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI…
  • KUL VE MAHLÛKAT HAKKI..
  • ADAM OLMAK–OLAMAMAK VE GAZETECİLİK
  • SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI..
  • DERNEKLER KANUNUNA MUHALEFET
  • TrabzonSporKlübü

    Nasa

    Kentim_İstanbul

    Doga_İcin_Sanat

    ABD_USA

    Department_State

    TelerehberCom

    Google_Blog

    Kemencemin_Sesi

    Kafkas_Music

    Horon_Hause

    Vakıf_Ay

    Dogal Hayatı_Koruma

    Seffaflık_Dernegi

    Telerehber

    Sosyal_Medya

    E-Devlet

    Türkiye Cumhuriyeti

    BACK TO TOP