1100 AKADEMİSYEN BİLDİRİSİNE İTİRAZ VAR

Kemal Üçüncü; 1100 Akademisyenin O Bildirisine İtirazım Var Dedi

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

1100 AKADEMİSYEN BİLDİRİSİNE İTİRAZ VAR

Kemal Üçüncü; 1100 Akademisyenin O Bildirisine İtirazım Var Dedi

Şuna Kızıyorlar; Karşı Taraf Ok Kullanıyorsa Siz De Ok Kullanın Canım Müsabaka Yapıyoruz Burada Hiç Oldu Mu Şimdi.? Tank Felan Olur mu Hiç.?.

1100 Akademisyen kendi ifadeleriyle "Türkiye Cumhuriyeti devletinin  Sur'da Nusaybin'de, Cizre'de, Silopi'de başta Kürt halkı olmak üzere bölge halklarına gerçekleştirdiği katliam" üzerine bir bidiri kaleme alarak Türkiye Cumhuriyeti devletinİ  kınadılar ve ard arda taleplerini sıraladılar.

"İngilizce, Fransızca deklarasyon metniyle Türkçe metni karşılaştırınca arada ciddi farklılıklar olduğunu müşahade etmemek mümkün değil.

Yabancılara imzalatılan metinlerde Kürdistan illeri ibaresi geçerken Türkçe metinde bu yok mesela...

Türkçe metinde Türkiye Cumhuriyeti denirken, Yabancı dildeki metinlerde Türk devleti ibaresi geçiyor;

Türkçe metinde Kürt siyasi iradesi denilirken (artık ne demekse) Yabancı dildeki metinlerde Kürt siyasi hareketi geçiyor.

Türkçe metinde Devletin işlediği suçlar denilirken, yabancı dillerdeki metinde hükümetin işlediği suçlar olmuş bu iddia ve benzeri...

Bu nüanslar iki metnin çok farklı algılanması için kurgulandığının apaçık göstergesidir."

BİLDİRİYİ TETKİK EDELİM

"Türkiye Cumhuriyeti; vatandaşlarını Sur'da, Silvan'da, Nusaybin'de, Cizre'de, Silopi'de ve daha pek çok yerde haftalarca süren sokağa çıkma yasakları altında fiilen açlığa ve susuzluğa mahkûm etmekte, yerleşim yerlerine ancak bir savaşta kullanılacak ağır silahlarla saldırarak, yaşam hakkı, özgürlük ve güvenlik hakkı, işkence ve kötü muamele yasağı başta olmak üzere anayasa ve taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ile koruma altına alınmış olan hemen tüm hak ve özgürlükleri ihlal etmektedir.

İTİRAZ

Bölgede ve bu yerleşim yerlerinde Türkiye Cumhuriyeti devletinin siyasal iradesini ortadan kaldırmaya ve yeni bir siyasi otoriteyi ihdas etmeye çalışan bir terör örgütün varlığını bu ifadelerde göremiyoruz, biz başka bir ülkede mi yaşıyoruz yoksa .

Devlet olmanın gereği  hakim olduğu alanda asayişi tesis etmektir. Makineli tüfek ve havan, her türden patlayıcıyı, uçaksavarları kullanan terör  örgütünün kullandığı silahların hafif silahçıklar.! olduğunu anlıyoruz sayın arkadaşlarımızın ifadesinden.

Şuna kızıyorlar karşı taraf ok kullanıyorsa siz de ok kullanın canım müsabaka yapıyoruz burada hiç oldu mu şimdi.? Tank filan.

Operasyonlar sebebiyle sivil halkın temel ihtiyaçlarının ve eksikliklerinin aksatılmamasından bahsediyorsanız buna vicdan sahibi herkes evet diyecektir.

Terör örgütü kötü muamele yapmıyor mu.? o mahallelerde çocukları teröre zorlanan anne ve babaların yüzüne bakarak bunu söyleyebilir misiniz.?

Bu kasıtlı ve planlı kıyım Türkiye'nin kendi hukukunun ve  Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası antlaşmaların, uluslararası teamül hukukunun ve uluslararası hukukun emredici kurallarının da ağır bir ihlali niteliğindedir.

Kasıtlı kıyım.! Kasıtlı planlı bir kıyım yaptığı halde 1 milyon ordu 500.000  polis 50 bin korucu bir o kadar sair unsurla 30 yıldır tüketemedi.!

Terör örgütünün sayısından fazla o bölgede bu unsurlarla mücadele eden kahraman yurttaşımız var. Onca evladını, yurttaşlarını korumak uğruna şehid verdi.Bu nasıl bir vicdandır.?

Kurşunlanan  kundaktaki bebeler, hemşireler, öğretmenlerimiz de mi aklınıza bir an düşmez.

Terörü ve şiddeti meşru bir hak gibi sunmayı da bu hukuk mu söylüyor.? Kamacı hukuku, keser gibi hep kendine yontuyor, ne ilginç değil mi.?

Devletin başta Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarına karşı gerçekleştirdiği katliam ve uyguladığı bilinçli sürgün politikasından derhal vazgeçmesini, sokağa çıkma yasaklarının kaldırılmasını, gerçekleşen insan hakları ihlallerinin sorumlularının tespit edilerek cezalandırılmasını, yasağın uygulandığı yerde yaşayan vatandaşların uğradığı maddi ve manevi zararların tespit edilerek tazmin edilmesini, bu amaçla ulusal ve uluslararası bağımsız gözlemcilerin yıkım bölgelerinde giriş, gözlem ve raporlama yapmasına izin verilmesini talep ediyoruz.

Kimdir bu halklar.? ben bir halk bilimci olarak bilmek isterim. Bu değerli arkadaşlarım akademisyen olduğuna göre "katliam" kelimesinin uluslararası hukuktaki karşılığını biliyor olmaları gerekir. Kendi ülkesine dış gözlemci isteyen bu ekipler 100 yıl önce İngiliz mandası önerenlerle aynı üsluptalar, ne tesadüf.!

"Boğaza nazır bakımlı parklardan o ruh hiç silinmedi zaten."

Müzakere koşullarının hazırlanmasını ve kalıcı bir barış için çözüm yollarının kurulmasını, hükümetin Kürt siyasi iradesinin taleplerini içeren bir yol haritasını oluşturmasını talep ediyoruz. Müzakere görüşmelerinde toplumun geniş kesimlerinden bağımsız gözlemcilerin bulunmasını talep ediyor ve bu gözlemciler arasında gönüllü olarak yer almak istediğimizi beyan ediyoruz. Siyasi iktidarın muhalefeti bastırmaya yönelik tüm yaptırımlarına karşı çıkıyoruz.

EMREDERSİNİZ, "RAKI, ÇİĞ KÜFTE"  DE  GETİREK Mİ.?

Yeni anayasocular/anayasayı yenilemeciler  pek seviyor, belki sizin de canınız çeker. Kimle kim  müzakere edecek.?

Türk milletini nerede ne zaman yendiniz.?

Yenince, listenizi getirirsiniz o iradeyle..Bu ülkede, Türkiye Cumhuriyetinin yurttaşları ve Türk siyaseti vardır.

Bu sözlerinizi İngilizce ve Almancaya ve Fransızcaya çevirip orada okusak ülkenin ismini İngiltere, Almanya ve Fransa yapsak orada demokrat aydınlar entelektüeller size ne derler.?

İlk komünün Fransa'sında  Korsika siyaseti, Alzas siyaseti diyebilir misiniz.?

Herkesi Haso ve Memo profilinde mi değerlendiriyorsunuz, Nedir bu kantin geyiği.?

Devletin vatandaşlarına uyguladığı şiddete hemen şimdi son vermesini talep ediyor, bu ülkenin akademisyen ve araştırmacıları olarak sessiz kalıp bu katliamın suç ortağı olmayacağımızı beyan ediyor, bu talebimiz yerine gelene kadar siyasi partiler, meclis ve uluslararası kamuoyu nezdinde temaslarımızı durmaksızın sürdüreceğimizi taahhüt ediyoruz."

Çok önemli bir bühtanda bulunuyorsunuz.

BUNUN ADI İFTİRADIR

Sizleri vicdanlı ve hakkaniyetli olmaya davet ediyorum.Aydın sadece bilimden ve doğrulardan yana taraftır.Uygulanan sokağa çıkma yasağı ve sair asayiş tedbirleri sebebiyle yaşam koşullarının zorlaştığı sıkıyönetimi yaşamış bütün bu ülke insanları tarafından bilinir.

Buna vurgu yapmak başka bir şeydir. Bu vurgu ile dile getirilseydi hepimiz katılabilrdik. Lakin bu dil kurulmuş bir dil, başka bir şeyi hedefliyor, besbelli. "Ağız büzmesinden Osman diyeceği" besbelli.

Gerçek bir çağrı, "her türlü şiddeti hangi gerekçe ile olursa olsun araç olarak kullanmayı reddetmekten ve kınamaktan geçer."

Neden bundan imtina ettiniz.? Bu haliyle bildiri siyasi bir taraf izlenimi vermektedir.

Emepryalizmin 150 yıldır ve hâlen bölgede uygulamakta olduğu tahakküm politikalarını dile getirmeyerek, hakikati örtüyorsunuz. İnsan hakları ve hukuku, bütün sıfatlarından arınmış insana  ve yurttaşa hitap eder. Böyle bir vurgunuz olmadığı için Türk milletinin maşeri vicdanına ve sağduyusuna hitap edemiyorsunuz.

Evet, ülkemde akademi suskundur, yüksek idarecileri <çok uzun zamanlardan beri> [şimdi değil] bitki çayı içip gülmsemekle, labrient gibi,  gizem ve sırlarla dolu akademik  teşvik yönetmeliği ile meşgul.

Ekipler 500 tl ödenek için puan topluyor,helâk vaziyette.2000 dolara profesörün 1000-1500 dolar diğer kadroların ücretle istihdam edildiği bir maişet temin yeri burası, dünyada örneği yok. insanları anlamak lazım, homo sapiensin ihtiyaçları önceliklidir.Buna hiçkimse kızmıyor, habire puan topluyor.

Hal böyle olunca topluma önderlik edecek, yol gösterecek, bilgi, tutum, çözüm ve öneriler de gelmiyor.

SAATLERİ AYARLAMA ENSTİTÜSÜ ROLLERİ

Eskiden samimiyetsiz dalcı, kabakçı takımı tabak kadar  Atatürk rozetini jakete  takarak onun millî devletine taarruz ediyorlardı, şimdi sessiz kalarak.Nerde o büyük rozetliler, şimdi hiçbiri ortada yok.

Her ikisi için de yegane düşman gerçek milli/ulusal birikimdi oysa.

Bizi bekliyorlar, milli laik devleti kurup kurtarıp arkadaşlara teslim edeceğiz , onlar resepsiyon vakti bedeva rakı içmeye , hanımlarla ayaküstü sohbet etmeye gelecekler.

Hiçkimse kalmayınca acizane bizler vicdan ve tarihe not düşmek adına dile getirmek durumunda kalıyoruz. Küçük ,gizli kızmalar böyle başlıyor.

EY RİCÂL-İ DEVLET

Evet, sokaklar patlayıcılarla tahkim edilirken, kepçelerle kazınırken barikatlar kurulurken her nedense.? müdahale etmeyince tablo bu hale geldi.Kimse görmedim, bilmiyordum,  diyemez herşey ortada.

Limonlu büyük çaylar içilip dizi seyredildi. Yara küçükken pansumanla tedavi edilebilecekken şimdi büyük ameliyat gerekebiliyor, durum budur.

Cevat Fehmi Başkut'un "Buzlar Çözülmeden" isimli tiyatro eserindeki gibi buzlar çözülür yeni kaymakam gelirse bu limonlu büyük çayların hukuk önünde hesabı sorulur gibime geliyor.Yanılıyor da olabilirim.Hepsi ya da hiçbiri.Vazgeçtim, demedim sayın en iyisi.

Tarihin hiçbir döneminde kurnaz orta şut karışımı [ ne orta ne şut , ya tutarsa] "dayama poltikaları" ile sonuç alındığı görülmemiştir.Kurnazlık zekanın düşmanıdır.

İNGİLİZCE METİN

The Turkish state has effectively condemned its citizens in Sur, Silvan, Nusaybin, Cizre, Silopi, and many other towns and neighborhoods in the Kurdish provinces to hunger through its use of curfews that have been ongoing for weeks.

It has attacked these settlements with heavy weapons and equipment that would only be mobilized in wartime.

As a result, the right to life, liberty, and security, and in particular the prohibition of torture and ill-treatment protected by the constitution and international conventions have been violated.

This deliberate and planned massacre is in serious violation of Turkey’s own laws and international treaties to which Turkey is a party.

These actions are in serious violation of international law.

We demand the state to abandon its deliberate massacre and deportation of Kurdish and other peoples in the region.

We also demand the state to lift the curfew, punish those who are responsible for human rights violations, and compensate those citizens who have experienced material and psychological damage.

For this purpose we demand that independent national and international observers to be given access to the region and that they be allowed to monitor and report on the incidents.

We demand the government to prepare the conditions for negotiations and create a road map that would lead to a lasting peace which includes the demands of the Kurdish political movement.

We demand inclusion of independent observers from broad sections of society in these negotiations. We also declare our willingness to volunteer as observers. We oppose suppression of any kind of the opposition.

We, as academics and researchers working on and/or in Turkey, declare that we will not be a party to this massacre by remaining silent and demand an immediate end to the violence perpetrated by the state. We will continue advocacy with political parties, the parliament, and international public opinion until our demands are met.

Prof. Dr. Kemal Üçüncü - Odatv.com

 

 

AKADEMİSYENLERİN BİLDİRİSİ SARSINTI YARATTI

Peki Kıyametler Kopartan Akademisyenlerin Bildirisinin Tam Metninde Ne Var. Akademisyenlerin Bildirisinin Tamamı Ve İmza Atanların Listesi.

14 Ocak 2016 Perşembe 16:58
Güneydoğu'daki operasyonlar için akademisyenlerin yayınladığı bildiri kıyameti koparttı. Önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan akademisyenlerin bildirisine ateş püskürdü, ardından kamuoyunda kıyametler koptu.

Peki gündeme oturan akademisyenlerin bildirisi neden bu kadar tepki çekti.? Bildiriye hangi akademisyenler imza attı.? İşte Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi tarafından yayınlanan "Bu Suça Ortak Olmayacağız" başlıklı bildirinin tam metni:

"Bu suça ortak olmayacağız.!

Em ê nebin hevparên vî sûcî.!

Bu ülkenin akademisyen ve araştırmacıları olarak bu suça ortak olmayacağız.!

Türkiye Cumhuriyeti; vatandaşlarını Sur'da, Silvan'da, Nusaybin'de, Cizre'de, Silopi'de ve daha pek çok yerde haftalarca süren sokağa çıkma yasakları altında fiilen açlığa ve susuzluğa mahkûm etmekte, yerleşim yerlerine ancak bir savaşta kullanılacak ağır silahlarla saldırarak, yaşam hakkı, özgürlük ve güvenlik hakkı, işkence ve kötü muamele yasağı başta olmak üzere anayasa ve taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ile koruma altına alınmış olan hemen tüm hak ve özgürlükleri ihlal etmektedir. Bu kasıtlı ve planlı kıyım Türkiye'nin kendi hukukunun ve Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası antlaşmaların, uluslararası teamül hukukunun ve uluslararası hukukun emredici kurallarının da ağır bir ihlali niteliğindedir.

Devletin başta Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarına karşı gerçekleştirdiği katliam ve uyguladığı bilinçli sürgün politikasından derhal vazgeçmesini, sokağa çıkma yasaklarının kaldırılmasını, gerçekleşen insan hakları ihlallerinin sorumlularının tespit edilerek cezalandırılmasını, yasağın uygulandığı yerde yaşayan vatandaşların uğradığı maddi ve manevi zararların tespit edilerek tazmin edilmesini, bu amaçla ulusal ve uluslararası bağımsız gözlemcilerin yıkım bölgelerinde giriş, gözlem ve raporlama yapmasına izin verilmesini talep ediyoruz.

Müzakere koşullarının hazırlanmasını ve kalıcı bir barış için çözüm yollarının kurulmasını, hükümetin Kürt siyasi iradesinin taleplerini içeren bir yol haritasını oluşturmasını talep ediyoruz.

Müzakere görüşmelerinde toplumun geniş kesimlerinden bağımsız gözlemcilerin bulunmasını talep ediyor ve bu gözlemciler arasında gönüllü olarak yer almak istediğimizi beyan ediyoruz. Siyasi iktidarın muhalefeti bastırmaya yönelik tüm yaptırımlarına karşı çıkıyoruz.

Devletin vatandaşlarına uyguladığı şiddete hemen şimdi son vermesini talep ediyor, bu ülkenin akademisyen ve araştırmacıları olarak sessiz kalıp bu katliamın suç ortağı olmayacağımızı beyan ediyor, bu talebimiz yerine gelene kadar siyasi partiler, meclis ve uluslararası kamuoyu nezdinde temaslarımızı durmaksızın sürdüreceğimizi taahhüt ediyoruz."


AKADEMİSYENLERİN BİLDİRİSİNE İMZA ATANLAR.!


Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul – Ocak.2016okkesb61@gmail.com,

http://www.medyagunebakis.com/ –– okkesb@turkfreezone.com,

https://twitter.com/okkesb ––––––– E.mail: okkesb@telmar.net,

https://www.facebook.com/okkes.bolukbasi,- okkesb@gmail.com,

Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul – Ocak.2016okkesb61@gmail.com,

Diğer Haberler

  • BERAT’A BERAT.!,
  • TÜRKİYE'NİN MEDYA HALİ & BALKAN ÜLKELERİ
  • ÜÇ YILDIR DİRENEN BOĞAZİÇİLİLER VE NAZIM
  • İSKİ'YE HAK ARAMAYA GİTTİLER, KOVULDULAR
  • MEDYA DÜNYASINI ÜZEN ÜÇ KAYIP
  • YENİ “DOSTUMUZ” İNGİLTERE... HAYIRLI OLSUN.!
  • 100’ÜNCÜ YILINDA TÜRKİYE FOTOĞRAFI
  • TÜRKİYE’DE SOSYAL DEMOKRASİ
  • LGBT VE 250 BİN KİŞİLİK GÖSTERİ
  • FELAKETİN DEMOGRAFİK ETKİSİ
  • TrabzonSporKlübü

    Nasa

    Kentim_İstanbul

    Doga_İcin_Sanat

    ABD_USA

    Department_State

    TelerehberCom

    Google_Blog

    Kemencemin_Sesi

    Kafkas_Music

    Horon_Hause

    Vakıf_Ay

    Dogal Hayatı_Koruma

    Seffaflık_Dernegi

    Telerehber

    Sosyal_Medya

    E-Devlet

    Türkiye Cumhuriyeti

    BACK TO TOP