İNSAN KISIM KISIM, YER DAMAR DAMAR.!

İnsan Kısım Kısım Yer Damar Damar, Kaşların Lâmelif Yüz Şemsi Kamer, Güzelim Beline Olayım Kemer, Yakışır Sevdiğim Sar Beni Beni

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

İNSAN KISIM KISIM, YER DAMAR DAMAR.! 

İnsan Kısım Kısım Yer Damar Damar,

Kaşların Lâmelif Yüz Şemsi Kamer,

Güzelim Beline Olayım Kemer,

Yakışır Sevdiğim Sar Beni Beni


Kızılırmak Şarkışla’nın kuzeyinden geçer. Kızılırmak’tan sonraki bölgeye bu yörede Emlek yöresi denir. Bu yörenin köylerin büyük çoğunluğunda yaşayan halkımız Alevî inancına sahiptir. 
Emlek yöresi köylerinin yirmisini Mayıs sonlarında dolaşmıştım. İki aydır birkaç yerel kanalda yayınlanan, bu günlerde de bir ulusal kanalda yayınlanmaya başlayacak olan “Ozanların İzinde” adlı bir belgeselde görev almıştım.

Şarkışla’nın Sarıkaya köyünde anlattığım ozanlardan biri Âşık Hüseyin Gürsoy’du. Eskiden beri Hüseyin Gürsoy beni etkilemiştir. Birincisi çok acıklı bir hayat hikâyesi vardır.

İkincisi, tam anlamıyla yağmalanan bir şairdir.

Çok genç yaşta ölümü, eşinin köy çevresinden dışarı çıkamaması ve çocuklarının küçük olması sebebiyle Âşık Veysel dışında çevrede yaşayan aşıklar, Hüseyin Gürsoy’un şiirlerini, türkülerini yağmalamış, üzerlerine geçirmiş, TRT repertuarına kendi adlarına kaydettirmişlerdir. 


Yalnız Aşık Veysel: “Bu okuduğum türkü,

Aşık Hüseyin Gürsoy’a aittir,” açıklamasını yapmıştı:


 

Ne Haldeyim Ela Gözlü Sevdiğim,
Nolur Suna Boylum Gör Beni Beni,
Yarinden Ayrılan Yaslı Gezmez mi,
Her Sabah Her Seher Gör Beni Beni.!

 

Yatamıyom Hayal Meyal Düşlerden,
Gözüm Görmez Oldu Kanlı Yaşlardan,
Sevdiğim Üstünde Uçan Kuşlardan,
Nolur Suna Boylum Sor Beni Beni.!

 

İnsan Kısım Kısım Yer Damar Damar,
Kaşların Lâmelif Yüz Şemsi Kamer,
Güzelim Beline Olayım Kemer,
Yakışır Sevdiğim Sar Beni Beni.!

 

Değişmiş Donunu Olmuş Üveyik,
Şahine Benziyon Ey Gözü Büyük,
Sen Bir Avcı Ol Bende Bir Geyik,
Doldur Tüfeğini Vur Beni Beni.!

 

Konuşursan Sohbet Olam Dil Olam,
Değmen Bana Yana Yana Kül Olam,
Sen Bir Bahçivan Ol Bende Gül Olam,
Uzat Ağ Ellerin Der Beni Beni.!

 

Hüseynim Der Üstadımı Bulayım,
Değmen Bana Yana Yana Öleyim,
Sevdiğim Kapında Köle Olayım,
Müşterim Bulursan Ver Beni Beni.!

 

Hüseyin Gürsoy’un birkaç cümleyle hayatıyla birlikte, Âşık Veysel’den dinlediğim yukarıda sözlerini okuduğunuz türküsünün hikâyesini anlatacağım.

Âşık Hüseyin, 1902 yılında Şarkışla’nın Sarıkaya köyünde doğdu. Babasının adı İsmail, annesinin adı Bassey’di. Çocukken babasını kaybetti. Yoksulluk içinde yaşadı. Şehriban hanımla evlendi. Savaş yıllarının sonucu olarak çevre köylerinde yaşayanlar gibi sıkıntılı ve çileli yıllar yaşadı. TRT’nin emektarlarından Yaşar Özürküt, ne güzel öyküleştirmiş Hüseyin Gürsoy’u. Aşık Veysel’in sesinden türküyü de CD’ye almış. Aşağıya özetlemeden önce tekrar tekrar okudum. Türküyü dinledim.

Hüseyin Ankara’da konserler verdi. Bu konserlerden birinde dinleyicilerden Ayşe adındaki kız Hüseyin’e âşık oldu. Tanıştılar. Ayşe, Hüseyin’den kendisini almasını istedi. Hüseyin de Ayşe’yi ilgi duymaya başladı. Bu ilgi zamanla aşka dönüştü.

Ancak. Köyünde eşi ve çocukları vardı. Her şeyi açık acık Ayşe’ye anlattı. Ama kız, Hüseyin’i öyle seviyordu ki, gözü ondan başkasını görmüyordu. Israrla Hüseyin’le evlenmek istiyordu. Her şeye razıydı. Aldı köyüne götürdü.

Ne yazık ki Hüseyin’in korktuğu başına gelmişti. Hoş karşılanmadı. Ayşe’yi hor görenler, Hüseyin’le selâmı sabahı kesenler oldu. Öyle bir an geldi ki Hüseyin baskılara dayanamadı.

“Anneni, babanı özlemişsindir. Seni Ankara’ya götüreyim” diyerek Ayşe’yi köyden Şarkışla’ya getirdi.

Birlikte Ankara trenine bindiler. Tren hareket etmek üzereydi. Hüseyin, “Sen otur, ben hemen geliyorum” diyerek trenden indi. Tren hareket etti. Hüseyin, acı acı düdüğünü çalarak gitmekte olan trenin arkasından bakarken ağlıyordu. 
Hüseyin’in ağıtı hiç bitmedi. Hem yaptığı işin ağırlığı, hem Ayşe’ye duyduğu sevginin ağırlığı altında eziliyordu.

İşte bu günlerde yukarıya iki dörtlüğünü aldığım türküyü yaktı:

“İnsan Kısım Kısım Yer Damar Damar,

Kaşların Lâmelif Yüz Şemsi Kamer,

Güzelim Beline Olayım Kemer,

Yakışır Sevdiğim Sar Beni Beni.”

Hüseyin bu ağırlığa ve acıya dayanamadı. Verem oldu. 22 Temmuz 1942’de bu dünyadan göçtü.

Her âşık Veysel gibi değildi. Hüseyin’in türküleri kapanın elinde kaldı.

Ahmet Özdemir

 

 

@ #Medya Günebakış

 

Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul – Haziran.2017 okkesb61@gmail.com,

http://www.medyagunebakis.com/ - okkesb@turkfreezone.com,

https://twitter.com/okkesb E.mail: okkesb@telmar.net,

https://www.facebook.com/okkes.bolukbasi,- okkesb@gmail.com,

Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul – Haziran.2017 okkesb61@gmail.com,

Diğer Haberler

  • DARBE KİMDEN GELİRSE GELSİN KARŞIYIZ..
  • TRABZONLULAR BİRLEŞİNİZ
  • SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI…
  • KUL VE MAHLÛKAT HAKKI..
  • ADAM OLMAK–OLAMAMAK VE GAZETECİLİK
  • SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI..
  • DERNEKLER KANUNUNA MUHALEFET
  • TrabzonSporKlübü

    Nasa

    Kentim_İstanbul

    Doga_İcin_Sanat

    ABD_USA

    Department_State

    TelerehberCom

    Google_Blog

    Kemencemin_Sesi

    Kafkas_Music

    Horon_Hause

    Vakıf_Ay

    Dogal Hayatı_Koruma

    Seffaflık_Dernegi

    Telerehber

    Sosyal_Medya

    E-Devlet

    Türkiye Cumhuriyeti

    BACK TO TOP