ÖMER & GÜNDAĞ KAYAOĞLU; AİLESİ VE SEVENLERİYLE BİRLİKTE ANILDI.

İstanbul, Fatih, Ali Emiri Kültür Merkezinde; Ömer Kayaoğlu ve Gündağ Kayaoğlu için İzzet Kaya ve Ailesi tarafından anma toplantı gerçekleştirildi.

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

ÖMER & GÜNDAĞ KAYAOĞLU;

 AİLESİ VE SEVENLERİYLE BİRLİKTE ANILDI.

İstanbul, Fatih, Ali Emiri Kültür Merkezinde; Ömer Kayaoğlu ve Gündağ Kayaoğlu için İzzet Kaya ve Ailesi tarafından anma toplantı gerçekleştirildi.

İstanbul, Fatih, Ali Emiri Kültür Merkezinde; Ömer Kayaoğlu ve Gündağ Kayaoğlu için İzzet Kaya ve Ailesi tarafından gerçekleştirilen anma toplantısında Mustafa Parlak kemençesiyle Trabzon türküleri söyledi.

Cem Tarım ise Bağlama ile söylediği yöresel türküsüyle anmaya katıldı.

#www.medyagunebakis.com, #toplumsalmuhalefet, #ökkeşbölükbaşı,

ÖMER & GÜNDAĞ KAYAOĞLU’

Halk şairi Ömer Kayaoğlu, ölümünün 24. Yıldönümünde; Anıldı

ÖMER KAYAOĞLU, (d. 1916, Maçka, Trabzon - ö. 3 Kasım 2001, İstanbul)

Trabzonlu; Türk asker, şair.

 

Araştırmacı-yazar İzzet Gündağ Kayaoğlu, ölümünün 22. Yıldönümünde; Anıldı

İZZET GÜNDAĞ KAYAOĞLU

Trabzonlu, Araştırmacı-yazar (D. 6 Aralık 1945, Gelibolu - Ö. 8 Mayıs 2003, İstanbul). Şair Ömer Kayaoğlu'nun oğlu.

 

Cem Tarım; kaliteli halk müziği albümlerinden birine imza atmış bir müzisyen. Karadeniz halk müziğini alışılmışın dışında bir yorumla ve bağlama ve sazlarla tellendiriyor. Yöre türkülerini bağlama ile yorumlarken orijinal düzenlemelere sadık kalmaya gayret etmiş.

Cem Tarım’ın Karadeniz müziğine yeni bir soluk getiren ilk solo albümü *Lodos* kalan müzik tarafından yayınlandı. Karadeniz müziğinin sadece eğlence müziğinden ibaret olmadığını, gurbet, sıla özlemi, aşk, göç, ölüm gibi çeşitli konulara farklı bir pencereden bakılabileceğini göstermeye çalışılan albümde, yöre tavrına uygun çalındığında, Karadeniz bölgesi müziğinde bağlamanın önemli bir yer tuttuğu vurgulanıyor.
Karadeniz ritmik ve ezgisel öğelerinin zenginliğinden yola çıkarak çokseslilikle birlikte farklı renklerin ön plana çıkartılmaya çalışıldığı albümün yapılma amacı, Karadeniz müziğinin yağmalandığının, kültürünün ise erozyona uğratıldığının düşünülmesi.
Kayıtları Trabzon’da, miskleri İstanbul’da yapılan albümde Trabzonlu müzisyenler ve müzik öğretmenleri yer alıyor. Ayrıca konuk sanatçı olarak nikos michailidis ile iki parçada düet yapılıyor.
Albümde, genellikle karadeniz müziğinde kullanılmayan bağlama, diğer yöre çalgılarıyla birlikte kullanılıyor. bağlamaları cem tarım tarafından çalınan albümde, özellikle 2 telli bağlama ilk kez karadeniz müziğiyle tanıştırılıyor. albümdeki bağlama çalım biçimi karadeniz tavrını yansıtacak şekilde icra ediliyor.
Marmara üniversitesi müzik bölümü’nü bitiren ve haliç üniversitesi türk müziği devlet konservatuarı’nda master yapan tarım’ın aynı zamanda çeşitli araştırma ve derleme çalışmaları bulunmakta."

LODOS adlı albümü mutlaka dinlenmelidir. karadeniz halk müziğini mükemmel bir biçimde icra etmektedir. halk müziğine çok aşina olan biri değilim ama bu albüm nereden geldiyse bilgisayarımda yerini almış ve kendini dinletir olmuştur. albümün ilk şarkısı yayla bulutu favorim.

 

CEM TARIM.!

Geçtiğimiz cumartesi akşamı KTÜ’nün AKM salonunda Cem Tarım konserini izledim.
Sanat konusunda değerlendirme yapabilmek için “sanatçı olmak” gerektiğine inananlardanım. Sanatçı olmadığım için de bu konserle ilgili yapabileceğim sadece bir izleyici değerlendirmesi olacak.
Öncelikle Cem Tarım’ın saz çalma tarzına değineyim. Yöremiz halkının binlerce yıllık duygularını kemençe aracılığıyla seslendirmiş olmasının, genlerimize sindiği hepimizin malumudur. Cem Tarım; soyadının da etkisi ile Uygur Türkeri’nden bu yana var olan “duyguların saz sanatı ile anlatılmış olması gerçeği” ile buluşmuş. Cem Tarım; yöremiz halkının duygularının iki nehir aracılığıyla derelere dönüşmüş olması gerçeğini, saz çalma tarzına aktararak bir yerde “bu topraklardan çıkarılmış bütün seslerin” ortak müziğini üretmiş.
Bu öylesine çetin ve kararlı bir çalışma ki; mızrapsız parmak hareketlerinin oluşturduğu ses dalgalarının tellere yansımasıyla oluşan müzik, izleyicilere “tüm yaşanmışlıkların ortak sesi” duygusunu yaşatıyor.
Sanki yöremiz insanının ruhuna saz, kemençe ve tulum aracılığıyla yansımış olan seslerin buluşması gibi bir şey.
Cem Tarım; konserinde zaman zaman, kemençe ve tulum çalgılarını ayrı ayrı izleyicileriyle buluşturarak, sazı ile yansıttığı özgün seslerin tanınmasına yardımcı oluyor.
Cem Tarım aracılığıyla ortaya çıkarılan bu ses dünyasının kulaklarda kalıcı etkileri süreç içinde mümkün olacak. İnsanın, alışkanlıklarından kurtularak değişmesi gibi bir süreç gerekiyor. Bilinçaltımızı bilinç haline getirme zorluğu gibi.
Yöremiz insanlarının konser salonunu doldurmuş olması bu sürecin çok uzun olmayacağını göstermesi bakımından anlamlıydı.
İzleyiciler; klasik saz ve kemençe aracılığıyla gerçekleştirilen etkinliklerdeki kadar bu sanat icrasına fiziken katılmadılar.
Cem Tarım’ın saz ile çaldığı efsanevi horon havaları dahi izleyicileri yerinden kaldırmaya yetmedi. Saz, kemençe ve tulum seslerinin buluşmasından oluşan ses dünyası, sadece ritimle sınırlı bir horona davetiye çıkarmadı diye düşündüm.
Böylesine özgün bir çalışmayı esas alması ve emeğinden dolayı Cem Tarım arkadaşı kutluyor, 21. Yüzyıl’ın bu özgün tarzıyla tüm insanlarımızın buluşmasını diliyorum.
Cem Tarım; Maslow’un insan tanımında söylediği “güzel özellikleri açığa çıkarma” anlamında değerli bir işi yapıyor.

 

İZZET GÜNDAĞ KAYAOĞLU

Araştırmacı-yazar (D. 6 Aralık 1945, Gelibolu / Çanakkale - Ö. 8 Mayıs 2003, İstanbul). Şair Ömer Kayaoğlu’nun oğlu. Subay olan babasının görevi nedeniyle ilk ve ortaokulu yurdun çeşitli yerlerinde okudu. Haydarpaşa Lisesi (1963) ve Galatasaray Yüksek İktisat ve Ticaret Okulu (1969) mezunu. 1964-69 yılları arasında amatör ve profesyonel olarak tiyatro ile uğraştı. 1962’den itibaren İstanbul’da, dede mesleği olan bakırcılıkla ilgili bir şirketin hissedarlığı ve yöneticiliğini yaptı. Ayrıca, 1983 yılında kurduğu Anadolu Sanat Yayınlarının genel yayın yönetmenliğini ölümüne kadar sürdürdü. Kanserden öldü, Karacaahmet Mezarlığında toprağa verildi.

Bakırcılıkla ilgili ilk yazsı 1979 yılında “Bakır İbrikler” adıyla Turing dergisinde İngilizce olarak yer aldı. Sanat Tarihi Yıllığı, Türk Folklor Araştırmaları, Türk Folkloru, Arkeoloji ve Sanat, Folklor ve Etnoğrafya Araştırmaları (1984), Halk Kültürü, Journal of Turkish Studies, Antika, Türk Folklorcu Belleten, İmage, Kıyı, Antik Dekor, İş Bankası Kültür Sanat Dergisi, Tarih ve Toplum, İstanbul gibi dergi ve yıllıklarda makaleleri yayımlandı. Yaklaşık otuz yıl kadar Anadolu’da bakır el sanatlarıyla ilgili olarak düzenli araştırmalar yaptı. Farklı coğrafi bölgelere göre karakteristik özellikler gösteren bakır kapkacak formlarını tespit ederek örnekler topladı. Bakırcılık sanatında kullanılan ve her geçen gün biraz daha azalan el aletlerini toplayarak zengin bir koleksiyon meydana getirdi. Bunun yanı sıra, Orta Avrupa’da ve Balkanlar’da yok olmakta olan Türk bakırcılık sanatının yayılma alanını tespit amacıyla Bulgaristan, Yunanistan, Makedonya, Kosova ve Bosna-Hersek’te araştırmalar yaptı. Bu ülkelerde Türk bakırcılık sanatının derin izlerini taşıyan önemli bakırcılık merkezlerini dolaşarak karşılaştırmalı inceleme ve tespitlerde bulundu.

Ana Britannica  ile Büyük Larousse ansiklopedilerine “bakırcılık” maddesini ve bakırcılıkla ilgili terimleri yazdı ve görsel malzeme ile katkıda bulundu. İstanbul Ansiklopedisi’ne de aynı konuda maddeler yazdı. İki yıl Folklor ve Etnografya Araştırmaları (1984-85) yıllığını yayımladı, ayrıca Türk Folkloru Belleten adlı yayını (1986-88) yönetti. Folklor Araştırmalar Kurumu tarafından İhsan Hınçer Türk Folkloruna Hizmet Ödülü 1984’te kendisine verildi. Birçok sosyal hizmet derneğinin yanında Türkiye Yazarlar Sendikası, Tarih Vakfı, PEN Yazarlar Derneği üyesi, TAMEV-Trabzon Araştırmalar Merkezi Vakfı kurucu üyesi, TAÇ - Türkiye Anıt-çevre-Turizm Değerlerini Koruma Vakfı şeref üyesi, ÇEKÜL Vakfı Yüksek Danışman Kurulu üyesi idi.

 

ESERLERİ

Folklor ve Etnoğrafya Araştırmaları 1984 (İ. Aslanoğlu, A. Oy ve S. Koz ile 1984), Folklor ve Etnoğrafya Araştırmaları 1985 (İ. Aslanoğlu, A. Oy ve S. Koz ile 1985), Türk Folkloru Belleten 1986 / 1 (E. Aslonoğlu ile 1986), Türk Folkloru Belleten 1986 / 2 (E. Aslanoğlu ile 1986), Türk Folkloru Belleten 1987 1- 2 (E. Aslonoğlu ile 1987), Trabzon Kültür Yıllığı 1987 (M. Duman, Ş. Şatıroğlu ile 1987), Trabzon Kültür Yıllığı 1988-89 (M. Duman, Ş. Şatıroğlu ile 1989), Türk Halkbilimi ile İlgili Kitaplar İçin Bir Bibliyografya Denemesi / 1985-1990 (1991), Eski İstanbul’da Gündelik Hayat (Ersu Pekin ile 1992), 

Tombak (1992), Anadolu’da Türk Bakırcılık Sanatının Gelişimi - Bakır Yatakları Üretimi ve Atölyeleri (Doç. Dr. Oktay Belli ile 1993), Atatürk ve Kurtuluş Şiirleri Antolojisi (Ö. Ciravoğlu ile 1996), Bir Tutkudur Trabzon (Öner Ciravoğlu, Cüneyt Akalın ile, 1997)

 

HAKKINDA

İzzet Gündağ Kayaoğlu [Bibliyografya-Bibliyografya] (broşür, 1998), Öner Ciravoğlu / Daha Çok Araştırma, Daha Çok Ürün. (Virgül, sayı: 19, Mayıs 1999), Dr. Mustafa Duman / Trabzon’u Anlatan Birkaç Kitap (Cumhuriyet Kitap, 11.7.2002)

 

HALK ŞAİRİ ÖMER KAYAOĞLU, ÖLÜMÜNÜN 24. YILDÖNÜMÜNDE ANILIYOR.

Ömer Kayaoğlu, (d. 1916, Maçka, Trabzon - ö. 3 Kasım 2001, İstanbul) Türk asker, şair.

İlkokulu Maçka'da bitirmesinin ardından, ortaokul eğitimini Vefa Lisesi'nde tamamlayarak 1937 yılında Kuleli Askeri Lisesi'ni ve akabimde 1939 yılında Kara Harp Okulu'ndan Topçu Subayı olarak mezun olan Kayaoğlu, 1962 yılına dek birçok askeri birlikte kıt’a subayı olarak çalıştı. 1962 yılında yarbay rütbesindeyken kendi isteğiyle emekli oldu ve ticaret ile uğraştı.[1] Kariyeri ve yaşamı boyunca birçok şiir kaleme alan Kayaoğlu’nun şiirleri dönemin gazete be dergilerinde yayınlandı. Çoğu şiiri Nusret Dişo, Ülkü Emin ve İlhami Emin tarafından Makedonca'ya çevrildi. İlhami Emin'in Kayaoğlu'na ait şiirlerini derlediği "Zlatka Deboyka" adlı kitap Makedonya Çevirmenler Birliği dil ödülünü almıştır. Bazı şiirleri Volkan Konak tarafından bestelenerek okunmuştur.

Ömer Kayaoğlu.?

Ömer Kayaoğlu, Trabzon’un Maçka ilçesine bağlı Örnekalan (Mağura) köyünde 1916’da doğmuştur. İlkokulu Maçka’da, ortaokulu İstanbul’da Vefa Lisesi’nde bitirdikten sonra Kuleli Askeri Lisesi’ne girer ve 1937’de liseyi, 1939’da Kara Harp Okulu’nu bitirir. Topçu subayı olarak orduya katılır. Türkiye’nin birçok yerinde görev yapar. Yarbay rütbesinde ve tabur komutanıyken kendi isteğiyle 1962’de emekliliğe ayrılır. Ömer Kayaoğlu, bakırcı bir ailedendir. Baba, dede mesleği bakırcılıktır. Kendisi de subaylıktan emekliliğe ayrılınca İstanbul’da Beyazıt Bakırcılar Çarşısı’nda baba sanatını, bakır eşya ticareti yaparak sürdürür. Ayilkin ve Sonay adında iki kızı Gündağ adında ise bir oğlu vardır. Eşi Yegâne Hanım, 16 Mayıs 1986 tarihinde vefat eder. Kayaoğlu, çok küçük yaşlarda çevresindeki “atma türkü” geleneğinden esinlenerek maniler söyler ve ilkokuldayken mevsimlerle ilgili bir şiir yazar. Kendisinin söylediğine göre bu manzumeden sonra öğretmenlerinin yüreklendirmesiyle şiire başlar. Ortaokul yıllarında sürekli okuyan Kayaoğlu’nun ilk şiirleri, Doğuş Dergisi’nde yayımlanır. Henüz lise öğrencisiyken yayımladığı Bir Avuç Köpük (1936) ilk şiir kitabıdır. Uzun bir aradan sonra 1962’de ikinci şiir kitabı Kabuk’u yayımlar. 1982 yılı sonlarında 1935 ile 1979 yılları arasında yazdıklarından seçtiği 83 şiiri Şah Katı Düşleri adlı eserinde bir araya getirir. Ömer Kayaoğlu, şiirlerini çeşitli dergi ve yıllıklarda yayımlar. Doğuş, Yücel, İstanbul, Yirminci Asır, Aydabir, Kemalizm, Çağrı, Yeni Fırat, Ajans-Türk, Varlık Yıllıkları, Halay, Tarla, Türk Folkloru, Ekin, Karınca, Kıyı, Bando, Yugoslavya’da yayımlanan Birlik gazetesi ve Sevinç dergisinde şiirleri yayımlanan Kayaoğlu’nun şiirleri, Yugoslavya’da Türkçe okul kitaplarına da girmiştir. Ayrıca kendisi 1988’de, tanınmış şiir festivali “Struga Şiir Akşamları”na çağrılır (Duman 1995: 90; Kayaoğlu 1998a: 6-13; Duman 2011: 317). Ömer Kayaoğlu, 3 Kasım 2001 tarihinde İstanbul’da vefat etmiştir (Işık 2006: 2107).

Kayaoğlu’nun şiiri, yalın anlam dolu ve çok rahatlıkla söylenen, bellekte kalan dizelerden oluşur. Çoğu yerde ulusal nazım şekli hece ölçüsünü kullanır. Serbest ölçüyle de şiirler yazar. Fakat şiirlerinin çoğunluğunu hece ölçüsüyle yazdıkları oluşturur. Bazı şiirlerini, halk şiirlerinden esinlenerek koşma veya türkü, mani tarzında yazar. Koşma tarzında yazdıklarında çoğu kez Kayaoğlu tapşırmasını kullanır (Duman 1995: 91). Karadeniz’deki atma türkü biçiminden etkilendiği açıktır (Kayaoğlu 1998a: 9).

Ömer Kayaoğlu kendi yöresinin dilini ve deyimlerini şiirlerinde kullanır (Kayaoğlu 1998a: 7). Kendisi Trabzonlu olduğu hâlde mesleği gereği asker olarak gezdiği her Anadolu kentinin dilini, her Anadolu evlâdının dilini kapa kapa erite erite, İstanbul efendiliği içinde özümlediği bir dil oluşturur (Kayaoğlu 1998a: 8). Kısaca Kayaoğlu’nun şiirlerinde zengin bir kelime dağarcığının varlığı hemen anlaşılır. Yerli yerinde kullanılmış dizelerinde bir örgü vardır. Sade, açık, içten söyleyiş ön plandadır (Kayaoğlu 1998a: 8).

Ömer Kayaoğlu şiirlerinde halk kültürü ögelerine çokça yer vermiş, özellikle Trabzon yöresinin birçok âdet inanış ve geleneklerini şiirleriyle geleceğe taşımıştır. Kayaoğlu’nun şiirlerinde bölgedeki kutlama ve ritüellerin ayrıntılı olarak yer aldığı görülür. Ömer Kayaoğlu kemençe dinlemeyi çok sever. İstanbul’da yapılan Karadeniz şenliklerini hiç kaçırmaz. Her fırsatta kemençe dinler, duygulanır, kemençecileri tebrik eder, teşvik eder. Kayaoğlu birçok şiirinde kemençeyi anlatır. Ayrıca şiirlerinde meslek olarak ilgilendiği bakır kaplar ve bakırcılık da önemli bir yer tutar (Duman 2011: 320).

Ömer Kayaoğlu, Cumhuriyet Döneminin her türlü şiir akımının içinde bulunmuş, kiminden etkilenmiştir. Hem halk nazımıyla hem de yenilik tarzıyla şiirler yazmış bir şairdir. O şiire başladığı yıllarda (1934) divan şairleri vardı. Birinci Yeni, Garipçiler, İkinci Yeni vb. şiir akımlarını görür ve şiirin her türlüsünü dener (Kayaoğlu 1998a: 8-9).

 

 

MUSTAFA PARLAK;

BABA, OĞUL KAYAOĞULLARI İÇİN KEMENÇESİYLE TÜRKÜ SÖYLEDİ.

Mustafa Parlak; Hayat Hikâyesi ve Vücut Geliştirme Dalında Türkiye birincilikleriyle ünlü,

Kemençe Ustası ve sanatçısı. Ömer Kayaoğlu ve İzzet Gündağ Kayaoğlu anmasına 3 türkü söyleyerek katıldı.

 

CEM TARIM,

BABA, OĞUL KAYAOĞULLARI İÇİN BAĞLAMASIYLA TÜRKÜ SÖYLEDİ.

Cem Tarım; Uygur Türkeri’nden bu yana var olan *duyguların saz sanatı ile anlatılmış olması gerçeği* ile Karadeniz, Trabzon yöresi halkının duygularının iki nehir aracılığıyla derelere dönüşmüş olması gerçeğini, Kemençe yerine; bağlama, saz tellendirme tarzına aktararak bir yerde *bu topraklardan çıkarılmış bütün seslerin* ortak müziğini üretti.

Haber: Ali Mustafa, izzet Kayaoğlu,

Fotoğraf. Ökkeş Bölükbaşı





#www.medyagunebakis.com,

#toplumsalmuhalefet,

#ökkeşbölükbaşı,

 


Diğer Haberler

  • DARBE KİMDEN GELİRSE GELSİN KARŞIYIZ..
  • TRABZONLULAR BİRLEŞİNİZ
  • SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI…
  • KUL VE MAHLÛKAT HAKKI..
  • ADAM OLMAK–OLAMAMAK VE GAZETECİLİK
  • SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI..
  • DERNEKLER KANUNUNA MUHALEFET
  • TrabzonSporKlübü

    Nasa

    Kentim_İstanbul

    Doga_İcin_Sanat

    ABD_USA

    Department_State

    TelerehberCom

    Google_Blog

    Kemencemin_Sesi

    Kafkas_Music

    Horon_Hause

    Vakıf_Ay

    Dogal Hayatı_Koruma

    Seffaflık_Dernegi

    Telerehber

    Sosyal_Medya

    E-Devlet

    Türkiye Cumhuriyeti

    BACK TO TOP