Basın Ahlak İlkelerine uymaya söz vermiştir. Sitede yayınlanan yazılar ve yorumlardan yazarları sorumludur.
CAMİLERİ *AHIR* YAPAN; GERİCİ-YOBAZ ZİHNİYETTİR.!
20 Nisan 1936 tarihli Cumhuriyet gazetesinde bir haber:
“Bu ne insafsızlık, Seferihisar'da tarihi cami ahır yapılmış.” (01) Haber doğru. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün isteği üzerine kurulan Kuvayı Milliye'nin gazetesi Cumhuriyet'te atılmış bu başlık.
Haber yazıldığında yıl 1936'ydı ve Ulu Önderimizin ölmesine 2 seneden daha fazla zaman vardı... Gerçekten de camiyi ahır yapmış namussuzlar...
OLAYIN ASLI ŞÖYLEDİR:
Gazetede haber olan cami, İzmir-Seferihisar'ın Hereke-Düzce
Köyündeki (02) Kasım Çelebi Camii'dir.
Düzce
Köyünün, Osmanlı döneminde nüfusunun yüzde 60-70'i Rum'dur.
İşgal
sırasında neredeyse köyde hiç Türk kalmamıştı.
Yunanlılar
köyü yakıp yıktılar.
Müslüman
halkı köyden göç etmek zorunda bırakmışlardı.
Yunan
işgali sırasında, Anadolu'daki pek çok cami gibi Hereke Köyündeki camiyi de
tahrip ederek, hangi akla hizmetse ahır haline getirdiler...
TÜRK HALKININ EN BÜYÜK
DÜŞMANI CEHALETTİR...
Şimdi can yakıcı soruyu soruyorum:
İçeriğinde
gerçek durum olduğu gibi aktarılan bu haberin başlığından yola çıkarak; tek
parti döneminde “din düşmanlığı” yapıldığı algısı yaratılabilir mi veya bu kara
propaganda ile Atatürk veya İnönü karalanabilir mi?
Yanıt:
Evet,
bu yalanla 88 yıl boyunca vatanımızı kurtaran ve devletimizi kuran milli
kahramanlara karşı her türlü karaçalınmış ve itibarsızlaştırma yapılmıştır.
Türk halkının beynini yalanlarla iğfal eden gerici-yobaz zihniyet,
işgalcilerden daha fazla zarar vermiştir ve vermeye de devam etmektedir...
İkinci
soru şudur:
Türk
halkının en büyük düşmanı, emperyalizmin öncü kuvveti işgalci Yunan mıdır,
yoksa “keşke Yunan kazansaydı” diyen ihanet çizgisini takip eden gerici-yobaz
işbirlikçiler midir.?
Doğru
yanıt şudur: Her ikisi de değildir!
Türk halkının en büyük
düşmanı cehalettir...
Gerici-yobaz tayfası, Konya'daki Alaattin Camii'nin de *ahır*
yapıldığı yalanını söyler dururlar.
GERÇEK ŞÖYLEDİR:
1940-45
yıllarında Hitler'in milyonlarca insanı katlettiği günlerde Mareşal Fevzi
Çakmak, bu camiyi askerlere tahsis etmişti.
Daha
önce Osmanlı döneminde de aynı uygulama yapılmıştır:
1914-18 yıllarında Sultan Vahdettin camiyi askeri işlerde
kullanılmak üzere tahsis etmişti.
1920-23
döneminde Kuvayı Milliye’ciler aynı camiyi askeri amaçla kullanmışlardır. (03)
İkinci
Cumhurbaşkanımız Garp Cephesi Komutanı İsmet Paşa, İkinci Dünya Savaşı
sırasında (1939-1946) Türkiye'deki bazı camileri “depo” olarak kullanmıştır.
Depo
alarak kullanılan camilere; kilit vurulmuş ve içeriye kimse girmesin diye de
kapılarına nöbetçi asker konulup ibadete kapatılmışlardır.
Oldukça
akıllıca ve doğru bir karardır...
AHLÂKSIZLIK... TÜRK HALKINI
“AHMAK” YERİNE KOYMAKTIR.!
İsmet
Paşa ve arkadaşları olası bir saldırıda, camilerin hedef alınmayacağını
öngörmüşlerdi.
Nereden
bilebilirlerdi ki, kurtuluştan sonra, camiler işbirlikçilerin sürekli hedefi
haline geleceklerini.
Tarihi
ve dini değeri olan bazı eserler, Alman bombardıman uçaklarının menzili
dışındaki Anadolu’daki bazı camilere taşıdılar.
Niğde'deki üç cami ile Sivas'taki Ulu Cami bu nedenle kapatıldılar.
İçerlerine
Topkapı Sarayı'ndaki Kutsal Emanetler yerleştirilmişti...
Bu tarihi gerçekleri ters-yüz ederek, tek parti döneminde camilerin kapatıldığı yalanı üzerinden siyasi yarar elde etmeye çalışmak en hafif tabiri ile ahlâksızlıktır... Türk halkını “ahmak” yerine koymaktır.
İSLÂM'DA 'CAMİ FETİŞİZMİ'
EMEVİLER DÖNEMİNDE BAŞLAMIŞTIR
İsminin
başında *profesör* unvanı bulunan MEB Yusuf Tekin'in, laiklik tanımını yaparken
aynı yalana başvurması ne büyük talihsizliktir.
Gerçekten
de Türk milletinin en talihsiz olduğu anlar, Yusuf gibilerin ana rahmine
düştüğü anlardır.!
20.
Yüzyılın ön önemli 100 bilim insanının ilk 10'u arasında yer alan (04) Prof.
Dr. Yaşar Nuri Öztürk, şu tespiti yapmıştır:
*İslâm'da 'cami fetişizmi' Emeviler döneminde başlamıştır. Dini siyasete alet
eden Emeviler, ibadetleri 'şov aracı' haline getirirken, büyük boyutlu ve çok
sayıda cami yapmışlardır. Bunun adı 'dindarlık' değil, 'israf' ve 'gösteriştir'
ve İslâm dinine göre her ikisi de haramdır.* (05)
Öztürk,
gösterişli camilerle ilgili olarak “haram” vurgusunu yaptıktan sonra, Muhammed
İkbal'den (06) şu alıntıyı yapar:
“Bu
mantıkla hareket edildiğinde, camiler sömürgecilerin hapishanelerine,
kutsallaştırılmış hapishanelere dönerler. Öyle hapishaneler ki, kapısına kilit
vurmanıza da gerek yok. İçeri soktuklarınız zaten orada kendilerini bağlarlar.”
Sırası
gelmişken bu iki büyük düşünürü; şükran, minnet, özlem ve saygıyla anıyorum...
ENGEL; GERİCİ-YOBAZ
ZİHNİYETTİR.!
Cahil bıraktırılmış Türk halkının en temel sorunlarından biri de
laikliğin ne olduğunu ve ne olmadığını bir türlü kavrayamamış olmasıdır.
Kuşkusuz
üzerinde “bilim insanı” etiketi taşıyan Yusuf Tekin gibi insanların beyanları (07)
bu konudaki kafa karışıklığını artırmaktadır.
Bununla
birlikte, laikliğin kolaylıkla anlaşılan tanımını yapan bilim adamlarımız da
vardır; fakat iletişim araçlarının çoğuna egemen olan gerici-yobaz zihniyet, bu
fikirlerinin kitlelere ulaşmasına engel olmaktadır.
Prof. Dr. Ahmet Taner
Kışlalı:
“Laiklik
toplum ve devlet düzeninin akla ve bilime dayalı olmasıdır. Din-devlet ayrımı
ya da din ve vicdan özgürlüğü bu bütünün birer parçasıdır. Laikliğin ortaya
çıkışını zorunlu kılan iki temel neden vardır. Birincisi; farklı inançtan
insanların barış içinde bir arada yaşamalarını sağlamak. İkincisi; değişen
koşullara aklın ve bilimin ışığında çözüm arama yolunu açık tutmaktır” diyerek
(08) evrensel bir tanım yapmıştır.
AYİN HÜRRİYETİ DOKUNULMAZDIR.
Laikliğin ne olduğu ve ne olmadığını en anlaşılır şekilde Gazi
Mustafa Kemal Atatürk yapmıştır:
“Her
birey istediğini düşünmek, istediğine inanmak, kendine özgü siyasi bir fikre
sahip olmak, seçtiği bir dinin gereklerini yapmak veya yapmamak hak ve
hürriyetine sahiptir. Kimsenin fikrine veya vicdanına hâkim olunamaz. Vicdan
hürriyeti kesin ve saldırılmaz olup, bireyin doğal haklarının en önemlilerinden
sayılmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti'nde her yetişkin dinini seçmekte özgür olduğu
gibi belirli bir dinin merasimini de serbestçe yapabilir; yani ayin hürriyeti dokunulmazdır.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NİN RESMİ
DİNİ YOKTUR.
Türkiye Cumhuriyeti'nde herkes Allah'a istediği gibi ibadet eder. Hiç kimseye dini
fikrinden dolayı bir şey yapılmaz. Türkiye Cumhuriyeti'nin resmi dini yoktur.
Devlet idaresindeki bütün kanunlar, kurallar ilmin çağdaş uygarlığa sağladığı
esas ve şekillere, dünya içtihatlarına göre yapılır ve uygulanır. Din anlayışı
vicdan olduğundan Cumhuriyet din fikirlerini devlet ve dünya işlerinden ve
siyasetten ayrı tutmayı milletimizin çağdaş ilerlemesinin başlıca başarı etkeni
görür.” (9)
SONUÇ OLARAK SÖYLEYEBİLİRİZ
Kİ:
Camileri ibadethane olmaktan çıkarıp, düğün-dernek yerine çevirenler, fırsatçı,
gerici-yobaz zihniyetin köleleridir.(10)
İşgal
yıllarında ahır olarak kullanılan veya bakımsızlık nedeniyle harabeye dönen 126
cami ve mescid-i şerif ile 31 medrese ve mektep; 22 suyolu ve çeşme, 175 akar
ve 26 hamam, tek parti döneminde tamir edilip yeniden hizmete sunulmuştur. (11)
Dinlerin ve dini kurum ve kuruluşların, kurnaz kasaba politikacılarının istismar aracı olmaktan kurtarıldığı ve “kutsal hapishaneler” olarak işlev görmediği aydınlık günlere ulaşmak dileğiyle...
Av.
Cemil Can
https://www.facebook.com/cemil.can.94009
DİPNOTLAR:
(01) https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/yilmaz-ozdil/mustafa-kemal-camiyi-ahir-yapti-oyle-mi-20413966
(02) Eski adıyla
Hereke yeni adıyla Düzce Köyü, İzmir-Seferihisar karayolu üzerinde,
Seferihisar'ın yaklaşık 5 km kuzeybatısındadır. Kasım Çelebi Camiinin (Medrese) yaklaşık 200 m güneydoğusunda “ahır” olarak kullanılan, yıkılma tehlikesi
ile karşı karşıya bulunan bir de hamam vardır. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/298278
(3) Bakınız İslâm
Ansiklopedisi s.325
(04) Prof. Dr. Yaşar
Nuri Öztürk, Time Dergisi’nin gerçekleştirdiği ‘20. Yüzyılın En Önemli Kişileri’
(The Most Important People of 20th. Century) anketinin ‘En Önemli Bilim
Adamları ve Islahatçılar’ (The Most Important Scientists and Healers)
listesinde, dünya kamuoyunca belirlenmiş yüz ismin ilk onu arasında yer
almıştır. https://www.ynovakfi.org/hayati/
(05) Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk, Kur'an
Penceresinden Kurtuluş Savaşı'na Bir Bakış, (s.396)
(06) Muhammed İkbal;
(9 Kasım 1877 - 21 Nisan 1938), Pakistanlı İslam âlimi, şair, filozof ve
politikacıdır. Hindistan'daki Müslümanların bağımsızlık mücadelesini ilk defa
dile getiren kişidir.
https://tr.wikipedia.org/wiki/Muhammed_%C4%B0kbal
(07) https://www.youtube.com/watch?v=7IMw0gTmKbU
(08) http://kentgazetesi.biz/ahmet-taner-kislaliyi-anarken/
(09) Mustafa Kemal
Atatürk, Vatandaş İçin Medeni Bilgiler, (s.95-97)
(Aşağıdaki bağlantıdan
kitabın tamamını indirebilirsiniz.)
(10) https://x.com/genco_1923/status/1859930098365063611
(11) https://www.yenimesaj.com.tr/ataturkun-tamir-ettirdigi-camiler-H1385959.htm
,
#www.medyagunebakis.com, #Toplumsalmuhalefet,
Trabzonlular Birleşiniz. Trabzonlu İşadamları, İşkadınları, Çalışanlar, Genç Kızlar-Erkekler, Okuyan çocuklar Birlik ve Bütünlüğü Sağlamak Sizin Ellerinizde..!
Yazının devamı »Copyright 2022 - MEDYA GÜNEBAKIŞ
Designed by TELMAR
BACK TO TOP