Basın Ahlak İlkelerine uymaya söz vermiştir. Sitede yayınlanan yazılar ve yorumlardan yazarları sorumludur.
Türkiye’de Sosyal Demokrasinin Dünü, Bugünü ve Yarınını konuştular.
SODEV- Sosyal
Demokrasi Vakfı, 30. kuruluş yılını kutlamak amacıyla Türkiye genelinde
düzenlediği ‘Sosyal Demokrasi ve Türkiye’ panel serisinin sonuncusunu İstanbul’da
gerçekleştirildi.
*Türkiye’de Sosyal
Demokrasinin Dünü, Bugünü ve Yarını* başlığıyla
düzenlenen sempozyumda sosyal demokrasinin eşitlik ve özgürlük mücadelesindeki
rolü ile toplumsal sorunlara sunduğu çözümler detaylı bir şekilde ele alındı.
Etkinliğin
açılış konuşmalarını, Sodev Başkanı Rasim Şişman ve FES- Friedrich Ebert Vakfı Türkiye Temsilcisi Tina
Blohm yaptı.
Panele konuşmacı olarak; CHP- Cumhuriyet Halk
Partisi’nin önceki dönem genel başkanı Altan Öymen, Murat Karayalçın, Prof. Dr.
Burhan Şenatalar. Dev Sağlık-İş Sendikası Genel Sekreteri Erdoğan Demir. Eski Sodev
Başkanı Aydın Cıngı, Prof. Dr. Pınar Uyan Semerci. Prof. Dr. Şule Özsoy
Boyunsuz ve CHP İstanbul Milletvekili Doç. Dr. Yunus Emre katıldı.
Kapanış
oturumunu ise Prof. Dr. Cem Okan Tuncel gerçekleştirdi.
Ankara’daki yoğun
programı nedeniyle etkinliğe katılamayan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı
ve Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı Ekrem İmamoğlu, gönderdiği video mesajla
katılımcılara seslenerek sosyal demokrasinin Türkiye için önemine dikkat çekti.
Türkiye’de
demokrasiye geçiş sürecinin çok sancılı olduğunu ve bu nedenle sosyal
demokrasinin toplumun tamamı tarafından tam anlamıyla içselleştirilemediğini
vurgulayan İmamoğlu şunları söyledi:
Türkiye’de demokrasiye geçiş süreci çok sancılı olmuştur. Sosyal demokrasi toplumun tamamı tarafından tam anlamıyla içselleştirilmemiş, güçlü ve bağımsız demokratik kurumların oluşturulması ve var olanların korunması ne yazık ki her zaman mümkün olmamıştır. Tüm bunların sonucunda Türkiye gittikçe derinleşen ve derinleştikçe çözümü daha da zorlaşan sorunlarla karşı karşıya kalmıştır.
30 YILLIK ONURLU GEÇMİŞİN SORUMLULUĞU Bu önemli etkinlikte emeği geçen herkese Sodev’e ve Friedrich-Ebert-Stiftung Derneği Türkiye Temsilcisi Tina Blohm’a teşekkür ediyorum. Sodev’in kuruluşundan bugüne kadar emeği geçen tüm başkanlarına, yöneticilerine saygıdeğer isimlere de ayrıca Türkiye sosyal demokrasisi açısından teşekkürlerimi iletiyorum.”
Açılış konuşmalarının devamında söz alan Sodev
Başkanı Rasim Şişman, konuşmasında vakfın 30 yıllık geçmişine duyduğu bağlılık
ve sosyal demokrasiye olan inancını şu sözlerle ifade etti:
Bugün burada, Sodev'in 30. yılında sizlere hitap
ederken tarif edilmez duygular yaşıyorum. Ben bu vakıfla neredeyse yaşıt
sayılırım. Sodev kurulduğunda henüz iki yaşındaydım. Bu vakıfla büyüdüm, bu
vakıfla olgunlaştım. Bu kutsal çatı altında önce gönüllü, sonra genel sekreter,
ardından başkan vekili olarak hizmet ettim.
Ve
şimdi, vakfımızın en genç başkanı olarak, 30. yılımızda sizlerin karşısındayım.
Bu onur benim için tarifsiz. Çünkü ben bu vakfın sadece başkanı değil, bir
evladıyım. Sodev'in koridorlarında attığım her adımda, bu vakfa emek vermiş
büyüklerimin ayak izlerini görüyorum. 30 yıllık bu onurlu geçmişi geleceğe
taşımanın sorumluluğunu omuzlarımda hissediyorum.”
Vakfın kuruluşundan bugüne sosyal demokrasinin Türkiye’deki
köklü geleneğini hatırlatan Şişman, sözlerine şöyle devam etti:
SOSYAL DEMOKRASİMİZ, KURULUŞ DEĞERLERİYLE HARMANLI Türkiye'de sosyal demokrasi* Cumhuriyetimizin kuruluş değerleriyle harmanlanan, Köy Enstitüleri'nden halkevlerine, kooperatiflerden sendikalara uzanan derin bir geleneğin mirasçısıdır. Bu topraklarda sosyal adalet mücadelesi, sadece siyasi partilerin değil, toplumun en derinlerinde kök salmış bir dayanışma kültürünün ifadesidir.
30
yıl önce, Türkiye'nin en zorlu dönemlerinden birinde, bir avuç cesur insan bu
vakfı kurduğunda, aslında sadece bir vakıf kurmuyorlardı. Onlar, bu topraklarda
adalet, eşitlik ve özgürlük mücadelesinin meşalesini yakıyorlardı. Çünkü
biliyorlardı ki sosyal demokrasi, yalnızca o günlerin sorunlarını çözmek için
değil, geleceğin umudunu yeşertmek için de elzemdi. O gün yükselen ses,
yalnızca bir ideolojinin değil, bir vicdanın, bir umudun sesiydi. Bugün bu ses,
artık geleceği aydınlatan bir ışık, toplumun yeniden inşasına rehberlik eden
bir yol haritasıdır.!
Rasim Şişman, vakfın bugüne kadar gerçekleştirdiği
çalışmalara da dikkat çekti: *Bugün burada sosyal demokrasinin sadece dününü
değil, bugününü ve yarınını da konuşuyoruz. Çünkü sosyal demokrasi, bu
toprakların en köklü siyasi geleneklerinden biridir. Bu gelenek,
Cumhuriyetimizin kuruluşundan bu yana, her dönem kendini yenilemiş,
güçlendirmiş ve toplumun ihtiyaçlarına cevap vermiştir. Sosyal demokrasinin bu
topraklardaki serüveni, aslında bir modernleşme, demokratikleşme ve adaleti
tesis etme mücadelesinin de tarihidir. Bu mücadele: 1960'larda ortanın solu
hareketiyle toplumsal bir uyanışa, 1970'lerde demokratik sol hareketle kitlesel
bir güce, 1980'lerde sosyal demokrat hareketle yeni bir kimliğe, 1990'larda
yeni sol arayışlarla çağdaş bir vizyona kavuştu.
Sodev'in
30 yıllık mirası, işte bu büyük geleneğin önemli bir parçasıdır. Bu miras,
yalnızca bir geçmiş değil; aynı zamanda geleceğe uzanan bir ışık, bir umut
meşalesidir. Bu meşale, zorluklar ve mücadelelerle dolu bir yolculuğun, ama
aynı zamanda büyük başarılara imza atmış bir hikâyenin adıdır. 1994'te Sodev'in
kuruluşuyla başlayan ve günümüze uzanan dönemde, vakfımız pek çok başarıya imza
attı:
Onlarca raporumuz, politika belgemiz ile politika yapıcılara yol
gösterdik; rehber olduk. Yerel Yönetimler Okulumuzda 1000'den fazla yönetici ve
karar alıcı eğitim aldı. Sosyal Demokrasi Okulumuzla 10.000'den fazla
yurttaşımıza ulaştık. Uluslararası işbirlikleri ile sosyal demokrat deneyimleri
Türkiye'ye taşıdık.
SODEV, EMEKÇİ ve İŞÇİNİN SESİ, ÇEVRE ve DOĞANIN KORUYUCUSU Bu vakıf, kurulduğu günden bu yana demokrasinin ve özgürlüklerin savunucusu oldu. Toplumsal dayanışmanın öncüsü oldu. Kadın haklarının yılmaz bekçisi oldu. Gençliğin umutlarının sözcüsü oldu. Emekçinin, işçinin sesi oldu. Çevrenin ve doğanın koruyucusu oldu.
Konuşmasında sosyal demokrat belediyelerin karşılaştığı
zorluklara da değinen Rasim Şişman, şunları söyledi: Bu 30 yıllık birikim
ve deneyim, bugün bize çok önemli bir sorumluluk yüklüyor. Çünkü ülkemiz,
tarihinin en zorlu dönemlerinden birinden geçiyor. Ekonomik kriz derinleşiyor,
toplumsal kutuplaşma artıyor, demokratik kazanımlarımız tehdit altında. İşte
böyle bir dönemde, sosyal demokrat hareketin sesi daha gür çıkmalı. Bu nedenle,
bugün buradan haykırıyorum: *Yoksulun sofrasından çalınan her kuruş,
geleceğimizden çalınan bir umuttur.!*
Bu
acı gerçekle her gün yüzleşiyoruz. Ama asla boyun eğmiyoruz.!
Çünkü
bizim hikâyemiz, yalnızca başarılarla dolu bir hikâye değil; aynı zamanda
zorluklarla mücadele eden bir direniş destanıdır. Bu destan, bugün Türkiye'nin
dört bir yanında yazılmaya devam ediyor. Bakın görüyoruz: Sosyal demokrat
belediyelerimiz, tüm engellemelere rağmen halkın yarasına merhem oluyor. Onlar,
sağlıklı ve ucuz gıdaya erişim için kent lokantaları kuruyor. Çocuklarımıza
ücretsiz öğün sağlıyor. Kadınların işgücüne katılımı ve çocukların
desteklenmesi için kreş hizmeti veriyor. Gençlerimize barınma olanağı sunuyor.
Yaşlılarımıza evde bakım hizmeti götürüyor. Ekolojik dengeyi gözeten yeşil
alanlar oluşturuyor. Kültür merkezleriyle sanatın gelişimine katkı sunuyor.
SOSYAL DEMOKRASİ, ÇÖZÜM ÜRETEN BİR GÜÇTÜR Ama ne yazık ki, bu hizmetler engellenmeye çalışılıyor. Halkın teveccühünü kazanan başkanlarımızı kumpas davalarıyla susturmak istiyorlar. İstanbul'dan Ovacık'a, seçilmiş belediye başkanlarımız üzerinde Demokles'in kılıcı gibi sallanan tehditler, demokrasimize vurulan en büyük darbelerden biridir. Buradan açıkça ilan ediyorum: Sandıkta kazanamadıklarını hukuksuz yollarla gasp etmeye çalışanlara asla boyun eğmeyeceğiz! Biz bu toprakların sosyal demokratlarıyız. Bizim genlerimizde direniş var, mücadele var.!”
Şişman, konuşmasının son bölümünde sosyal demokrasinin yalnızca
geçmişin değil, Türkiye’nin geleceğinin de anahtarı olduğunu vurgulayarak şöyle
devam etti:
*Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına adım attığımız bugün, yeni
yüzyılın sosyal demokrasi ile şekilleneceğine dair inancımız tamdır. Çünkü bu
yeni yüzyıl, toplumsal barışı, ekonomik adaleti ve özgürlüğü yeniden inşa etmek
için benzersiz bir fırsattır. Sosyal demokrasi, yalnızca eleştiren değil, çözüm
üreten bir güçtür. Bugün toplumumuzun karşı karşıya olduğu sorunlara
baktığımızda:
DERİNLEŞEN YOKSULLUK HALKIMIZI EZDİKÇE EZİYOR. Gençlerimiz gelecek kaygısıyla yurt dışına göç ediyor. Kadınlarımız öldürülme korkusuyla yaşıyor. Emekçilerimizin alın teri her gün daha da değersizleşiyor. Çocuklarımız yetersiz beslenmeden dolayı gelişim geriliği yaşıyor. Her üç gencimizden biri işsiz. Enflasyon dar gelirlinin belini büküyor. Ama biz diyoruz ki: Bir kentin zenginliği, en yoksul mahallesindeki yaşam kalitesi kadardır! Her çocuğun iyi bir eğitim alması, lüks değil haktır! Kadınların eşit ve özgür yaşaması, bir lütuf değil zorunluluktur! İşçinin, emekçinin alın terinin karşılığını alması, sadaka değil adalettir! Gençlerimizin yurt dışına göç etmek zorunda kalmaması, bir hayal değil gerekliliktir!
Bu sorunların çözümü için Sodev olarak: Bilimsel araştırmalar yapıyor, politika önerileri geliştiriyor, yerel yönetimlere destek oluyor, uluslararası işbirlikleri kuruyoruz. Gençlik çalışmaları yürütüyor, Kadın hakları için mücadele ediyor, çevre politikaları üretiyor, sosyal politika modelleri geliştiriyoruz.
İNSAN ONURUNA DAYALI BİR YAŞAM BİR
HAKKIMIZDIR
Konuşmasında geleceğin sosyal demokrasi etrafında
şekilleneceğinin altını çizen Şişman sözlerini şöyle noktaladı:
*Ben, Sodev'in bir evladı olarak şuna yürekten inanıyorum: Gelecek sosyal demokrasidir! Çünkü gelecek, adaletin, eşitliğin ve özgürlüğün yanında saf tutanların olacaktır. Çünkü bu toprakların mayasında dayanışma var, paylaşma var, adalet var! Çünkü bugün Türkiye’nin her köşesinde umuda olan ihtiyaç daha fazla hissedilmektedir ve sosyal demokrasi, bu umudu yeniden inşa edecek güçtür. 30 yıl önce yakılan meşale, bugün her zamankinden daha parlak yanıyor. O meşaleyi daha da yükseğe taşımak, bizim en öncelikli görevimiz. Çünkü insan onuruna dayalı bir yaşam bir haktır. Dayanışma, toplumların ayakta kalabilmesi için vazgeçilmezdir. Eşitlik, geleceği adil bir şekilde inşa etmenin tek yoludur.
Friedrich Ebert Vakfı (FES) Türkiye Temsilcisi Tina Blohm ise
burada yaptığı konuşmada sosyal demokrat temellerin sarsıldığı dünyada sosyal
demokrat vakıfların rolüne değindi. Blohm, SODEV’in sosyal demokrat düşünceleri
geniş toplumsal tabana yayılması için kurulduğunu anımsatarak şu ifadeleri
kullandı:
Bu görev, yani sosyal demokrat değerler üzerine geniş kitlelerle
tartışma, o zaman olduğu gibi bugün de çok önemli. Bu, sosyal demokrasi
eğitimini eski söylemleri tekrarlamak olarak anlamak yerine, başardıklarımız ya
da başaramadıklarımız üzerine eleştirel fikir alışverişini gerçekleştirebilmek
anlamına gelmektedir. Bunu da sosyal demokratlar olarak ikna ettiklerimizle ve
kendilerini bizler tarafından ihmal edilmiş hissedenlerle birlikte yapmalıyız.
Tüm zorluklara ve düşmanlaştırmalara karşı politik olarak aktif olanları
desteklemeliyiz ve bu iyi örnekleri görünür kılmalıyız ki başkaları da bundan
esinlensin. Daha iyi edimleri mümkün kılmak ve iyi etkiler yaratmak için
birlikte düşünmeliyiz.
ZAMANIMIZIN SORUNLARINA YANITLAR BULMAYA ÇALIŞIYORUZ Bu nedenle biz Friedrich-Ebert-Vakfı olarak dün olduğu gibi bugün de SODEV’le birlikte çalışıyoruz. Birlikte yıllardır Sosyal Demokrasi Okulu’nu ve Yerel Yönetimler Okulu’nu düzenliyoruz; güncel politik gelişmeler üzerine araştırmalar yapıyoruz; fikir alışverişini sınırların ötesine taşıyabilmek için eleştirel metinleri bir dilden diğerine çeviriyoruz ve yayımlıyoruz ya da bu konferans gibi etkinlikler düzenliyoruz. Bu çalışmalarla güçlerimizi birleştiriyoruz ve zamanımızın sorunlarına yanıtlar bulmaya çalışıyoruz.
SODEV’Lİ MİLLETVEKİLİ YUNUS EMRE;
Sodev’in 30. yıl etkinlikleri kapsamında düzenlenen; *Türkiye’de Sosyal Demokrasinin Dünü, Bugünü ve Yarını Sempozyumu*na katıldık.
Yeni Yüzyılda Sosyal Demokrasi konulu oturumda konuşma yaptım.
Etkinliğe ev sahipliği yapan Sodev Başkanı Rasim Şişman’a, vakıf yönetimine ve emeği geçenlere teşekkür ediyorum.
Bugün dünyada güçlü bir demokrasiye ve demokratik kurumlara sahip olduğu düşünülen ülkelerde bile otoriterliğe eğilimin arttığını görüyoruz. Bunun sonucunda dünya yeniden savaşlara, çatışmalara, kutuplaşmaya, açlığa, yoksulluğa yol açan ve ne yazık ki git gide büyüyen devasa sorunlarla karşı karşıya. Hem ülkemizdeki hem dünyadaki sorunların çözümünde sosyal demokrasinin güçlenmesinin çok büyük rol oynayacağına inanıyorum.
Bu anlamda bu sempozyumu ve 30 yıldır Türkiye’de sosyal demokrasinin güçlenmesi hedefiyle çalışan Sodev’i çok önemsiyorum ve varlığı bizleri elbette her zaman mutlu etmiştir ve ediyor.
@sosyaldemokrasivakfi, @medyagunebakis, @rasimsimsek, @burhansenatalar, @yunusemre, @muratkarayalcin, @pinaruyansemerci, @ertanaksoy, @suleozsoyboyunsuz, @aydincingi, @arzucerkezoglu, @baburatila, @altanoumen, @cemokantuncel, @yunusemre, @ercankarakas, @fredericebertstiftung, @okkesbolukbasi, @tinablohm, @dursunbulut, @kamerdemir, @kenankayis, @ahmetsalman,
#www.medyagunebakis.com, #Toplumsalmuhalefet,
Trabzonlular Birleşiniz. Trabzonlu İşadamları, İşkadınları, Çalışanlar, Genç Kızlar-Erkekler, Okuyan çocuklar Birlik ve Bütünlüğü Sağlamak Sizin Ellerinizde..!
Yazının devamı »Copyright 2022 - MEDYA GÜNEBAKIŞ
Designed by TELMAR
BACK TO TOP