Basın Ahlak İlkelerine uymaya söz vermiştir. Sitede yayınlanan yazılar ve yorumlardan yazarları sorumludur.
*EY.! EYY.!* DİYEREK GÜÇLÜ DEVLET OLUNMAZ.!
Ankara'da
Mansur Bey'e, Mansur Başkanımıza, İstanbul'da bize yönelik bu itibar
suikastlarına üzülerek, yani biraz da bu pespaye hallerine gülerek izliyorum”
dedi.
İMAMOĞLU’NDAN ‘KONSER’
ELEŞTİRİLERİNE ‘UÇAKLI’ YANIT:
Sözünü Ettikleri Rakam, Tek Bir Uçuşun Maliyeti Kadar Bile Değil.! Cumhuriyet Bayramı’nda Yüz Binlerce İnsanın Toplandıklarını Gördüler mi, Bunlara Bir Şeyler Oluyor.
DERTLERİ MİLLETİ GERÇEK SORUNLARINDAN UZAKLAŞTIRMAK
TBB ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, ‘3. İstanbul Kariyer ve
İstihdam Fuarı’ açılışında konuştu. İktidar
kanadından gelen “konser harcamaları” eleştirilerine yanıt veren İmamoğlu,
“Ülkenin gerçek sorunlarının ele alınmadığı uydurma, hatta dönem dönem
birilerinin karalanması, kirletilmesi üzerine kurulu safsataların saatlerce,
günlerce tartışılmasını sağlayıcı bir dönemi ne yazık ki utanarak, üzülerek
yaşıyoruz. ‘Milleti tamamen gerçek sorunlardan uzaklaştıralım. Milletin
uyanmasını sağlamayalım. Biz milleti aldatalım. Biz kendi işimizi görelim,
koltuğumuzu koruyalım’ anlayışı, işte tam da o gerçek sorunların görülmemesi için
yapılan uydurma işlerin sebebi. Son günlerde konser harcamaları üzerinden
gündem yaratma çabası içindeler.
DEVLET; ÖYLE ‘EY.! EY.!’ DİYEREK
GÜÇLÜ OLMAZ
Bahsettikleri o bir yıllık ya da bir konserlik rakam, ne yazık
ki bir uçağın, bir uçağın derken arkasında 5-6 tane uçağın dizilerek gittiği
tek bir uçuşun maliyeti kadar bile değil.
Ankara'da
Mansur Bey'e, Mansur Başkanımıza, İstanbul'da bize yönelik bu itibar
suikastlarına üzülerek, yani biraz da bu pespaye hallerine gülerek izliyorum”
dedi.
Devlet kurumu olarak teftiş edilmekten onur
duyduklarını vurgulayan İmamoğlu, “Biz kamusal iş yapıyoruz. Bizi teftiş edin.
Bizi denetleyin. Ama buradan teftiş eden akla, denetleyen akla diyorum ki; alın
Cumhuriyet Halk Partili Ekrem İmamoğlu'nu ya da Mansur Yavaş'ı; İstanbul'u ne
kadar denetlediniz? Türkiye'deki bütün kendi partinize ait belediyeleri 10
senede ne kadar denetlediniz? Geçtiğimiz 10 seneyi de katın, bu 5 yıla eşitse
görevi bırakacağım. Ama biliyorum neye kızdıklarını. Niye kızıyorlar biliyor
musunuz? Cumhuriyet Bayramı'nda yüz binlerce insanın toplandıklarını gördüler
mi, bunlara bir şeyler oluyor. Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı'nda yüz
binlerce insan coşkuyla yollara, caddelere, meydanlara yığıldığında bunların
tüyleri diken diken oluyor. Bizim gibi heyecandan değil, onlara başka bir şey oluyor”
diye konuştu.
Tüm operasyonların, yargı eliyle ve
‘yargı tacizi’ şeklinde yapıldığının altını çizen İmamoğlu, “Bizim
üzerimize uygulanan bir tacizdir. Yargı tacizidir. Emir ve talimatla yapıldığı
nettir. Milletimiz, kendisine geçmişte de bu kötü uygulamaları yapan haksız ve
hukuksuz yere insanlarımızı Per perişan eden hiçbir insanı hafızasından
silmemiştir. Günü geldiğinde, hukuk eliyle, bu milletin ferasetiyle, vicdanıyla
ama sandıkta ama yargının adil olduğu bir biçimle hesabını sormuştur. Sorma konusunda
kararlılığını buradan herkese duyuruyorum. Yine soracaktır. Bir devletin, kadim
devlet geleneği olan bu toplumun ayırmacılık, kayırmacılık, bölerek,
parçalayarak insanını yönetme anlayışı olabilir mi? Devlet öyle; ‘Ey! Ey!’
diyerek güçlü olmaz” ifadelerini kullandı.
3.İSTANBUL *KARİYER ve İSTİHDAM FUARI* AÇILDI…
TBB, Türkiye
Belediyeler Birliği ve İBB, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem
İmamoğlu, Yenikapı’daki Dr. Mimar Kadir Topbaş
Gösteri ve Sanat Merkezi’nde gerçekleştirilen “3. İstanbul Kariyer ve *İstihdam
Fuarı*nın açılış konuşmasını yaptı. Türkiye’deki genç ve kadın işsizliği
rakamlarıyla ilgili çarpıcı bilgiler paylaşan İmamoğlu, “Türkiye'nin gerçek
sorunları var ve gerçek sorunlarının üzerine hep birlikte gitmeliyiz. Biz bu
göreve geldiğimizde, ‘Bu sizin işiniz değil, cümlelerini ben kurmadım. 2019
seçimleri öncesinde, rakibim olan anlayış, bunu defalarca televizyonlarda dile
getirdiler. ‘Sen ne anlarsın iş bulmaktan? İşin mi? Bu iş bulma işinin seninle
ne ilgisi var? Buna gücün mü yeter?’ diye bana laf yetiştirdiklerini dün gibi
hatırlıyorum. Ama bugün gelinen noktada, onların geçmişten bugüne farkına
varmadıkları bir toplumsal gücü barındıran kurumun başında olduğumuzun, biz
daha göreve gelmeden farkındaydık” dedi.
İBB, İSTANBUL'UN KOORDİNASYON GÜCÜ EN YÜKSEK KURUMU.! İBB’yi, “İstanbul'un
koordinasyon gücü en yüksek kurumu” olarak niteleyen İmamoğlu, gündemdeki
konulara da değindiği konuşmasında özetle şunları söyledi:
“Her
kapıyı çalabilecek kabiliyete sahiptir. Her insanına erişme konusunda en
maharetli kurumdur. Bunu bildiğimiz için, böyle bir fırsatı, biz, toplum lehine
nasıl çevirebilirize baktığımızda, eğer en temel sorun işsizlikse, sokakta beni
gören anneler, babaanneler, anneanneler, bırakın sadece anneyi, dedeler
torununa, çocuğuna iş arama konusunda nasıl yalvarırcasına… Üzülerek
kullanıyorum bu sözü. Kimse bana yalvaramaz. Benim vatandaşım ancak benden rica
eder. Ama yalvarırcasına bunu ifade ettiğini yaşayan bir yönetici olarak, işte
biz, ‘Evet, bu sorun da bizim sorunumuzdur’ diyen sorumluluk anlayışı olan bir
kurum, bir belediye başkanı, bir yönetici olmayı hedef koymuştuk 2019’da.
Rakibimiz ve o rakip olan anlayış, bunu anlayamadı, kavrayamadı. Ama bugün
artık 300 bin insana iş bulmaya doğru hızla koşan kocaman bir ekosistemin
koordinasyonunu sağlamış olduk Bölgesel İstihdam ofisleriyle. Emeği geçen
herkese teşekkür ediyorum.”
BU ÜLKE NİYE SAHTE BEKA MESELELERİYLE UĞRAŞTIRILIYOR.?
“Peki,
bu kadar önemli meseleler varken, bu ülke niye sahte beka meseleleriyle
uğraşır? Beka meselesi, tam da işte bu gençliğin meselesidir. Gençliğin umutlu
olduğu bir yerde, gençliğin umutla ülkesine tutunduğu, sarıldığı, sarmaladığı
bir yerde beka sorununuz kalmaz. Ama gençliğin başını öne eğdiğinizde,
umutsuzlaştığını gördüğünüzde, sırtını dönüp yavaş yavaş sizden uzaklaştığı anı
yaşayan bir yönetici olduğunuzda, işte gerçek beka sorunuyla karşı karşıyasınız
demektir. Bu ülkenin genç nüfusundan faydalanamıyoruz. Genç işsizliğindeki
önlenemez artış, kesinlikle can yakıcı, can acıtıcı bir beka meselesidir. Peki
televizyonlarda siz bu beka meselesiyle ilgili tartışmalar ya da bunu
geliştirici ya da buna yön verici çalışmaların yapıldığı kamuoyuna açık
birtakım etkinlikler, faaliyetler görüyor musunuz? Hayır görmüyorsunuz.
Ülkenin, tıpkı bu konu gibi gerçek sorunlarının ele alınmadığı uydurma, hatta
dönem dönem birilerinin karalanması, kirletilmesi üzerine kurulu safsataların
saatlerce, günlerce tartışılmasını sağlayıcı bir dönemi ne yazık ki utanarak,
üzülerek yaşıyoruz. ‘Milleti tamamen gerçek sorunlardan uzaklaştıralım. Milletin
uyanmasını sağlamayalım. Biz milleti aldatalım. Biz kendi işimizi görelim,
koltuğumuzu koruyalım’ anlayışı, işte tam da o gerçek sorunların görülmemesi
için yapılan uydurma işlerin sebebi.”
GENÇLER; BU ESKİ VE UCUZ SİYASİ MÜHENDİSLİK OYUNLARINA ASLA
ALDANMAYIN.!
“Siz kıymetli gençler, bu eski ve ucuz siyasi mühendislik
oyunlarına asla aldanmazsınız. Algı kampanyalarının hiçbirine inanmazsınız;
inanmayın. Son
günlerde biliyorsunuz bir konser harcamaları üzerinden gündem yaratma çabası
içindeler. Bahsettikleri o bir yıllık ya da bir konserlik rakam, ne yazık ki
bir uçağın, bir uçağın derken arkasında 5-6 tane uçağın dizilerek gittiği tek
bir uçuşun maliyeti kadar bile değil. O kadar bile değil. Ankara'da Mansur
Bey'e, Mansur Başkanımıza, İstanbul'da bize yönelik bu itibar suikastlarına
üzülerek, yani biraz da bu pespaye hallerine gülerek izliyorum. Tabii 5,5
yıldır, gün geçmeden yapılan bu itibar suikastlarını göğüsleme konusunda
elbette son derece idmanlıyım. Hani ‘vız gelir tırıs gider’ sözü çok
kullanılsın istemem ama tam bunlara göre. Gerçekten vız gelir tırıs gider.
İtibar suikastı yaparken… Bakın; teftiş edilmekten onur duyarız onu söyleyeyim.
Biz kamusal iş yapıyoruz. Bizi teftiş edin. Bizi denetleyin. Ama buradan teftiş
eden akla, denetleyen akla diyorum ki; alın Cumhuriyet Halk Partili Ekrem
İmamoğlu'nu ya da Mansur Yavaş'ı, İstanbul'u ne kadar denetlediniz?
Türkiye'deki bütün kendi partinize ait belediyeleri 10 senede ne kadar
denetlediniz? Geçtiğimiz 10 seneyi de katın, bu 5 yıla eşitsei görevi
bırakacağım. Bak bu kadar ileri söylüyorum. Bütün bunlara rağmen diyorum ki;
denetleyin bizi kardeşim.”
AMA BİLİYORUM NEYE KIZDIKLARINI.!
“Ama biliyorum neye kızdıklarını. Niye kızıyorlar biliyor
musunuz? Cumhuriyet Bayramı'nda yüz binlerce insanın toplandıklarını gördüler
mi, bunlara bir şeyler oluyor. Atatürk'ü
Anma Gençlik ve Spor Bayramı'nda yüz binlerce insan coşkuyla yollara,
caddelere, meydanlara yığıldığında bunların tüyleri diken diken oluyor. Bizim
gibi heyecandan değil, onlara başka bir şey oluyor. Bakın bu kadar net. Bu
bakımdan bu operasyon bir teftiş, denetleme, keşke olsa. Ama bu operasyon hem
medya üzerinden hem siyasi kurum ve kuruluşları üzerinden, ne yazık ki
hepimizin kendimizi emanet ettiğimiz yargı üzerinden yapılıyor.
Bunun adı net olarak söyleyeyim, bu literatüre
geçmiştir ve bundan sonra da inşallah bir daha ülkenin gündemine gelmeyecek
şekilde ne yazık ki o anlayışın iktidara geleceği ana kadar da devam edeceği
belli; bu, düpedüz yargı tacizidir. Bizim üzerimize uygulanan bir tacizdir.
Yargı tacizidir. Emir ve talimatla yapıldığı nettir.”
SÖZDE YOLSUZLUĞU ORTAYA ÇIKARMAYA ÇALIŞAN BU HÜKÜMETİN İTİBARINA
BİR GÖZ ATALIM MI.?
“Peki, bu sözde yolsuzluğu ortaya çıkarmaya çalışan bu hükümetin
itibarına bir göz atalım mı.? Türkiye'yi
uluslararası yolsuzluk endeksinde 180 ülke arasında 115. sıraya oturtan
hükümet, bu hükümet. O kötü ligde, dünyanın hangi ülkeleriyle yan yana
anıldığımızı sıralasam, utanç duyarız her birimiz. Yakıştırmayız kendimize.
Hukukun üstünlüğü endeksinde 142 ülke arasında, Türkiye'yi en diplere, 117.
sıraya düşüren arkadaşlar, bu yargı tacizini yapan arkadaşlar. Bu hükümet, bu
ülkeye kötülük yapıyor artık. Hukuk görevini yapsın istiyoruz; yok. Onlar;
‘hukuk, iktidar ne istiyorsa onu yapsın’ anlayışına sahip. Milletimizin hukuka
ve adalete olan güvenini sorduğunuzda, Cumhuriyetimiz hiçbir döneminde, en
vahşi dönemlerinde dahi bu kadar diplere inmediği bir süreci yaşamadı.
İhtilallerin olduğu süreçlerde dahi ya da bizi ihtilale götürdükleri darbe
girişimlerine götürdükleri, değirmenlerine su taşıdıkları o süreçlerde dahi bu
kadar dibe vurmamıştı.”
EMİR VE TALİMATLA ADALETE MÜDAHALE EDENLERİ YAKINDAN TAKİP
EDİYORUM.!
“O bakımdan ‘yargısal taciz’ dediğimiz bu süreçte hukuku
istismar edenleri, emir ve talimatla adalete müdahale edenleri ben yakından
takip ediyorum. Eminim
bu ülkenin milyonlarca insanı da onları yakından takip ediyor ne yapıyor, ne
ediyorlar diye. Çünkü milletimiz, kendisine geçmişte de bu kötü uygulamaları
yapan haksız ve hukuksuz yere insanlarımızı per perişan eden hiçbir insanı
hafızasından silmemiştir. Günü geldiğinde, hukuk eliyle, bu milletin
ferasetiyle, vicdanıyla ama sandıkta ama yargının adil olduğu bir biçimle
hesabını sormuştur. Sorma konusunda kararlılığını buradan herkese duyuruyorum.
Yine soracaktır. Dolayısıyla, bertaraf etmek için
bizleri, adaleti bir yargı tacizi biçiminde kullanan aklı, buradan uyarıyorum.
Çok da uzak olmayan bir zamanda gideceksiniz. Ve yerinize gelen adil
anlayış; akılcı, gençliğinin işsizlik sorununu çözme konusunda kararlı,
dünyanın en evrensel duygularını, değerlerini, hukukun en üstün biçimde
uygulama konusunda kararlılığını ortaya koyacak bir dönem, hiç de uzak olmayan
bir süreçte başlayacak ve sizlerin toplum huzurunda hesap vereceğiniz adil
yargılama süreçlerini bu ülkede başlatacaktır. Ve aynı şekilde, en güçlü bir
demokrasi ve adalet hesabını da sizinle vatandaşımız, tek tek, eliyle sandıkta
görecektir. Hem de sağcısı-solcusu, ocusu-bucusu olmadan, milletçe bu hesabı
sizinle görecektir.”
BÖLEREK, PARÇALAYARAK
İNSANINI YÖNETME ANLAYIŞI OLABİLİR
Mİ.?
“Sevgili gençler böyle bir giriş yaptım. ‘Beni bu niye
ilgilendiriyor’ sakın demeyin. Bugün yaşadığınız işsizlik, ‘Ben niye çalışayım ki? Ne kadar çok çalışırsam
çalışayım, hakkımı elde edemem ki’ anlayışının zihninize yerleşmesinin yegane
sebebi, bugünkü o yargı tacizini uygulayan o iktidarın, basiretsiz insanların
ülkeye yaptığı bu kötülük ve bu kötü uygulamaların sonucudur. Adil bir ortamda,
101. yılını kutladığımız Cumhuriyetimizin bize emaneti nettir: Eşit ve adaletli
bir memleket var etmek. Her insanımıza güzel bir gelecek sunabilme çabası;
benden, senden, ondan değil, ayrıştırarak değil, Allah kalbimi biliyor, vallahi
de billahi de bana oy versin vermesin, her vatandaşımı candan, gönülden
sevmiyorsam namerdim. Çünkü ben, insanımı seviyorum. Nasıl bu kötülük
yapılabilir? Bir devletin, kadim devlet geleneği olan bu toplumun ayırmacılık,
kayırmacılık, bölerek, parçalayarak insanını yönetme anlayışı olabilir mi? Bu
mümkün mü? ‘İnsanını yaşat ki devlet yaşasın.’ Sözün asaletine bakar mısınız?
Yani insan. Demiyor ki ‘benden olan.’ İnsanını yaşat, bireyini yaşat. Yani yeni
doğan bir bebeğe, çocuğa, hayat boyu ‘bu topraklarda çalışırsan hakkını
alırsın’ bilincini ver. Ve onu ona hissettir, yaşat. O zaman devlet, güçlü bir
devlet olur. Devlet öyle; ‘Ey! Ey!’ diyerek güçlü olmaz.”
DEVLET, HER İNSANINA ŞEFKATLE GÜÇLENİR.!
“Devlet, her insanına şefkatle güçlenir. Devlet, muktedirdir.
Devlet, güçlüdür. Ama gücünü, kudretini vatandaşına göstermez. Vatandaşına
adaletini, şefkatini gösterir. Kudretini
ve muktedir olduğunu, ona karşı olan tehditlere karşı gösterir, vatandaşına değil.
Vatandaşına parmak sallamaz. Oy vermeyene ‘bertarafsın’ demez, diyemez. Bunu bu
millet biliyor. Ve bunu diyenlere, gereken dersi verecek. Onun için bunları
anlatıyorum sevgili gençler. Çünkü ülkemizin genç, dinamik ve yaratıcı nüfusu
var. En büyük avantajımız. Gençler, yeni fikirlere açık, teknolojiye yatkın,
enerjik, dinamik ve yaratıcı. Bütün bu güçleriyle, bu ülkenin kalkınmasının
motor gücü. Bunu biliyoruz.
Dolayısıyla yeni teknolojilerin,
sizin çok etkin, çok yaratıcı ve aynı zamanda kabiliyetli olduğunuz bu sahanın
gittikçe dünyada en önde meseleler olduğunu, dünyanın en kalkınmacı sürecinin en lokomotif süreci olduğunu
biliyoruz. Dolayısıyla değerimizin farkındayız. Dolayısıyla size yapılacak bir
kötülüğün önünü kesmeye gayret ediyoruz. Ve sizin önünüze burada konan
fırsatları koyarak, kalkınmacı ve gerçekten insanlarımızı müreffeh bir geleceğe
hazırlama konusunda, bir refah toplumu yaratma konusunda eşit paylaşımın, adil
paylaşımın olduğu bir ülke geleceği var etme konusunda kararlılığımızı ortaya
koyuyoruz.”
157 FİRMA 20 BİN GENCİ BEKLİYOR
14-15
Kasım tarihleri arasında düzenlenen 2. İstanbul Kariyer ve İstihdam Fuarı’nda
157 işveren markasıyla, 20 bine yakın gencin buluşması sağlanacak.
Katılımcılara, binlerce açık pozisyon ve iş fırsatının olduğu bu fuarda,
mühendislikten bilgi teknolojilerine, sağlıktan lojistiğe kadar pek çok
sektörden işverenle bir araya gelme fırsatı sunulacak. 50’yi aşkın firma, 2 gün
boyunca, birebir mülakatlar gerçekleştirecek.
Video
Linki: https://we.tl/t-
Fotoğraf
Linki: https://box.ibb.gov.tr/
#www.medyagunebakis.com, #Toplumsalmuhalefet,
Trabzonlular Birleşiniz. Trabzonlu İşadamları, İşkadınları, Çalışanlar, Genç Kızlar-Erkekler, Okuyan çocuklar Birlik ve Bütünlüğü Sağlamak Sizin Ellerinizde..!
Yazının devamı »Copyright 2022 - MEDYA GÜNEBAKIŞ
Designed by TELMAR
BACK TO TOP