IRAK’A DEMOKRASİ GELDİ (.!.) SIRADA İRAN VAR

Diyanet ile siyaset arasına mesafe koyan ve bunu başarılı bir şekilde uygulayan Prof. Dr. Ali Bardakoğlu’nu da sonunda ‘türban’ yedi…

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

IRAK’A DEMOKRASİ GELDİ (.!.) SIRADA İRAN VAR

 

19-20 Kasım’da Lizbon’da yapılan NATO zirvesinde, son on yıldır yürürlükte olan ‘stratejik konsept’ in(1) yenisinin onaylanması bekleniyordu. Güvenlik ve tehdit algılamalarını belirleyecek kararların alındığı zirvenin en önemli konusu Türkiye’ye kurulmak istenen “Füze Kalkanı”,(2) resmi adıyla “Füze Savunma Sistemi”dir. Sistemin amacı, NATO ülkelerinin nüfus ve topraklarına olası bir füze saldırısına karşı korunmalarını sağlamakmış! Kalkan aynı zamanda saldırı amaçlı füze rampaları olarak da kullanılabilecek. Hem saldırı hem de savunma amaçlı kullanılabilecek olan sistemin adında, sadece “savunma” sözcüğünün bulunması onun saldırı niteliğini gizlemek içindir.!

Bu projede aynı eylemle, hem İran’a şirin görünmek hem de ABD’nin isteğini yerine getirmek çok kolay değildir, bayağı bir kıvraklık ister. Projenin sahibinin ABD yerine NATO olması,  tehditler arasında ülke ismi zikredilmemesi ve füze kalkanının Türkiye’nin bütün sınırlarını kapsaması gibi koşulların öne sürülmesi, Türkiye’nin bu konuda üstünlük sahibi olduğunu göstermek için özenle seçilmiş ve sonuca etkisi olmayan koşullardır. 1 Mart Tezkeresi’nin çıkartılamamasının ezikliği, bugün ‘füze kalkanı’na kayıtsız ve koşulsuz olarak “evet” demekle, giderilmek isteniyor.!

‘Füze Kalkanı’nın hedefinde füze geliştirmekte olan İran ve füze sahibi İsrail’den başka ülke yok. Füze kalkanı İsrail’e karşı kurulmayacağına göre, geriye bir tek İran kalıyor. Öyleyse İran’a BM Güvenlik Konseyinde yaptırım uygulanması için yapılan oylamada verdiğimiz “Hayır” oyu ne anlama geliyordu.?  Gerçekte bu “Hayır”ın “Evet” anlamında olduğunu söyleyen ABD’nin, Terörizm ve Finansal İstihbarat’tan sorumlu müsteşarı Levey’in haklı olduğu kanıtlandı!  Bizim dış politikadaki bu kıvraklığımız ile, Kılıçdaroğlu’nun dansöz karikatürünü yan yana getirdiğimizde, ikinci karikatür neden çizilmemiş anlamak mümkün değil.!  Böyle bir çizim, türbansız AKP milletvekili endüstri mühendisi Mesude Nursuna Memecan’ın karikatürcü eşi Salih Memecan’ın aklına gelmemiş galiba. Belki de o kadar ileri gitmekten çekinmiştir beyefendi. Ne de olsa siyasette  hanım efendi  daha ileri bir noktada.! Kıvırmak gerekiyor ya, bu işi en iyi kıvrak kalemi ile Salih yapabilir.!

  

Diyanet ile siyaset arasına mesafe koyan ve bunu başarılı bir şekilde uygulayan Prof. Dr. Ali Bardakoğlu’nu da sonunda ‘türban’ yedi… Çankaya’daki AKP’li ile  Başbakan’ın arasını açan da aynı ‘türban’.! Anlaşılan Başbakan 2012’de  yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçiminde “türban”dan bir ekmek daha yemeyi planlamış.! Hiç sırası değilken, ‘firstlady’nin ilkokuldaki kızlar için ‘türban’ takmanın “cehalet” olduğunu açıklaması şok etkisi yaptı.!

Muş Alpaslan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nihat İnanç, türban sorunu nedeniyle okula devam edemeyen öğrencileri “sürgün edilen öğrenciler” olarak nitelendirdikten sonra:”Bugün sürgün edilen öğrencilerden özür dileme zamanı gelmiştir” dedi…

Gerek Hayrünnisa ve gerekse Nihat doğruyu söylemişler. Türbanı sorun haline getirerek biri ‘firstlady’ oldu, diğeri rektör.! AKP de 8 yıllığına iktidar. Karşı devrim ise, tamamlanmak üzere… Oysa türbanlı kızları sürgüne gönderen de kendileri, geri çağıran da…

 

Yargıtay Başkanlığı, Birleşmiş Milletler Teşkilatı ve İşbirliği Ajansı’nın ortaklaşa düzenlediği “Uluslararası Yüksek Mahkemeler Zirvesi” 19 yüksek mahkeme başkanının katılımıyla gerçekleşti.

Sonuç bildirisinde:” Yargı bağımsızlığının demokratik toplumun, temel dayanağı olarak öneminin göz ardı edilmemesi ve bundan dolayı saygı gösterilmesi, devletin tüm kurumları tarafından ihtiyatla korunması üzerinde mutabık kalınmıştır” denilerek bugün için temel eksikliğimizin olan ‘yargı bağımsızlığı’na bir kez daha vurgu yapıldı...

Yargılama sürecinin ve tutuklu kalma süresinin uzunluğu konusunda AİHM’ne yapılan başvurularda geçen yıldan bu yana artış % 34. Şu anda Türkiye için bekleyen 18 bin 500 dava var. En çok başvuru yapan ülke sıralamasında Türkiye ikinci sırada.! Cumhuriyet Gazetesi’nin Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay 620 gündür tutuklu. Tutuklu olduğu davanın ‘asli failler’i olduğu iddia edilen komutanlar serbest, Balbay ‘fer’i fail’ olarak tutuklu yargılanıyor. Neden? Yanıtı ezberledik:Burası Türkiye.!

Balbay içeriden karşı iddianame yazıyor. Üstelik değme hukukçulara taş çıkartacak cinsten muhakeme yaparak.  Mahkeme Balbay’ı yargılıyor, Balbay mahkeme’yi…

Mahkeme başkanı tutuklama sebepleri ortadan kalktı deyip, tahliye yönünde oyunu kullanıyor ama diğer iki üye aksi kanaatte. Başkan’ın tahliye kararı vermek için kullandığı yasa maddesini diğer üyeler tutuklama sebeplerinin varlığı için kullanıyorlar. Komik ama öyledir. Burası Türkiye.!

Bir başka rezillik de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden gösterildi. Makul yargılanma süresinin fazlasıyla aşıldığı bir dava var önlerinde. Sanık Şahap Doğan ‘örgüt üyeliği’nden 14 yıldır tutuklu olarak yargılanıyor. Örgüt üyeliğinden mahkûm olsaydı en fazla alacağı ceza 10 yıl olabilirdi.(3) Ve şu an dışarıda olacaktı.  Ne yazık ki, yargılama sürdürüldüğü için hala içeride… Var mı küre-i arzda böyle başka bir ülke.? Burası Türkiye.!

Acaba diyorum PKK’dan rica etsek, “ateşkes” için ileri sürdüğü koşullar arasına bizim için hayati öneme sahip bir iki koşul daha ekleyebilirler mi? Örneğin;

“-Ülkede eksiksiz demokrasi uygulanacak,

-Laik devlet ilkesinden taviz verilmeyecek,

-Siyasi partiler içinde ‘parti içi demokrasi’ işletilecek,

-Siyasi Partiler Kanununda ve seçim kanunlarındaki antidemokratik hükümler de kaldırılacak” dese, AKP iktidarı bu koşullar için ‘olmaz’ diyebilir mi.?

Demokratik toplumun temel dayanaklarından biri de “çok partili sistem”dir. Demokratik olmayan partilerin varlığı,  demokratik sistemin varlığını göstermeye yetmez.

‘Parti içi demokrasi’nin işlemediği partilerin demokratik olduğu söylenemez. Hal böyle olunca, önümüzdeki mücadele programının ilk sırasını ‘demokrasi mücadelesi’ alır. Doğal olarak bu mücadelenin başlatılacağı yer: siyasi partilerdir. Anlaşıldığına göre,  biz bu talebimizi yüksek sesle dile getiremeyeceğiz.!.? Hiç değilse bu temel talep  PKK’nın ‘ateşkes’ koşulları arasında yer alsın, belki onlar isteyince  hükümet ciddiye alabilirler.!

Söz PKK’dan açılmışken, geçen haftalarda yaşanan bazı olayları görmezden gelemeyiz:

Başbakan Apo ile cezaevinde görüşüldüğünün ortaya çıkması üzerine: “Devletin kurumları bu tür görüşmeler yapar, devlet işi veya bir kilidi çözüme kavuşturmak istiyorsa bu tür adımları atacak. Bunlar atılmıştır, atılır, atılacaktır da” demiş.. Peki maden öyle, MHP Genel Başkanı’na ne hakla “şerefsiz” denildi.? Bunun hesabını birinin vermesi lazım değil mi? Başbakan’a ‘omurgasız’ diyene dava açılıyor ama.  Muhalefet partisinin genel başkanına ‘şerefsiz’ diyene bir şey yapılmaz mı bu memlekette.?

Karayılan’ın “özür dileyebiliriz” şeklindeki açıklaması ile seçimlere kadar PKK’nın aldığı “eylemsizlik kararı” inisiyatifin terör örgütüne terk edildiğini gösteriyor… Hükümetin üçüncü dönem seçimleri garantileyebilmek için terör örgütü ile pazarlığa girmeyi göze alması çok önemli bir gelişmedir. Birincisi iktidardan gitmeyi göze alamıyor. İlk akla gelen Yüce Divan’da yargılanmalarını gerektirecek kim bilir ne kadar büyük suçlar işlemişler? İkinci olasılık ‘karşı devrim’i tamamlayamamalarıdır. TSK’ni ve yargıyı hala engel olarak görmektedirler. Anayasa değişiklikleri ile istedikleri sonuçları tam olarak elde edememişler. Üçüncü demem de gelirlerse durum felakettir.!

Stratejik-model ortak ABD ‘ayırımcılık’ yapmaya başlamış. Taksim’de yapılacak olan bombalı saldırıyı sadece kendi vatandaşlarına haber vermiş.

Bize üvey evlat muamelesi yapıyor.  Cumhuriyet Gazetesi Taksim’deki Rumeli Han’da Hallowen Party (Cadılar bayramı) kutlamalarına katılacak olan ABD vatandaşlarının uyarıldığını yazmış. Haberin kaynağı etkinliği düzenleyen kişi!.. Daha sonra ABD Elçiliği haberi yalanlamış. Biz ABD elçiliklerinin hatta CIA’nın ne yalanlamalarını ve yalanlarını gördük.!

Stratejik ortağımız PKK ile TC’nin ‘müzakere sürecini’ zorunlu hale getirmek isteyebilir. Eylemi kimin yaptığından çok kimin yaptırdığı daha önemli… PKK’nın daha önce yaptığı fakat sahip çıkmadığı birçok eylemi var. Bu tür eylemleri PKK’nın yaptığı kanıtlanınca bu defa da, suçu kendilerine bağlı fakat ‘kontrolsüz’ grupların üzerine atmaları ilk değil. Tokat saldırısında da öyle yapmışlardı.

Bir de PKK içindeki liderlik çekişmesinden söz ediliyor. Bir tür örgüt içinde inisiyatifi ele alma yarışı.  O olasılık pek inandırıcı değil.

Terör örgütlerinde kolay kolay iktidar mücadelesi görülmez. Olsa da kanlı biter. Onları geçelim de, TC’nin muhatabı kim olacak ona bakalım. İmralı mı, Kandil mi? Bir de Öcalan’ın şu sözlerini bir yere not etmek gerekir: ”Devlet barıştan yana, siyasilerde sorun var” Peki  Öcalan bu ayırımı AKP’yi kurtarmak için yapılmış olabilir mi.? AKP’nin kendisi ile görüşmediğine kanıt hazırlar gibi. Samimiyetin bu kadarı da fazla değil mi.?

 

Av. Cemil Can

 

DİPNOTLAR:

1.)Konsept: a.) Kavram, b.) Anlayış, görüş, c.)Tarz, d.) Düzen

2.)Kalkan: Toplum olaylarında güvenlik görevlilerinin çeşitli saldırı araçlarından kendilerini ve başkalarını korumak için kullandıkları, özel olarak yapılmış korumalık.

3.) Türk Ceza Kanunu

Silâhlı örgüt

MADDE 314. - (1) Bu kısmın dördüncü ve beşinci bölümlerinde yer alan suçları işlemek amacıyla, silâhlı örgüt kuran veya yöneten kişi, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Birinci fıkrada tanımlanan örgüte üye olanlara, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir.

(3) Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin diğer hükümler, bu suç açısından aynen uygulanır.

   

http://www.medyagunebakis.com/ - http://www.tdfajans.com/

TDFAJANSToplum Dinamikleri Fikir Ajansı

Sosyal, Kültürel, Ticari, Eğitim ve Sanatsal Alanlarda;

Düşünce Üretimi. Paylaşımı. Toplum Yararına kullanımı.

Bilgi Sahibi Olunmadan Fikir Sahibi Olunamaz.! Olunsa olunsa;

Ancak başkalarının fikirlerini tekrarlayan papağan olunur.

 

TEK YOL DEVRİM

YA İSTİKLAL YA ÖLÜM

KURTULUŞA KADAR SAVAŞ

YAŞASIN TAM BAĞIMSIZ VE GERÇEKTEN DEMOKRATİK TÜRKİYE

 

 

 

Diğer Haberler

  • İMAMOĞLU GÖREVDEN AFFINI İSTESİN*MİŞ.!
  • TOPRAKLARIMIZ SATILMAMALI
  • SELOCAN & SELAHATTİN DEMİRTAŞ ve SİYASET
  • DEPREMDE YIKIMIN SUÇLUSU KİM.?
  • YENİ TÜRKİYE FİYASKOSU, K9 KADAR FAYDA YOK
  • BU ÜLKEDE HEM SOLCU, HEM ERMENİ OLMAK.!
  • *VATANDAŞLIK VERİLİRKEN, VATAN DA VERİLİYOR.!*
  • LAİK DEMOKRATİK CUMHURİYET
  • *SİYASETİN ANADOLU FIRTINASI OSMAN BÖLÜKBAŞI*
  • İSKİLİPLİ ATIF'IN OSMANLI SİCİLİ DE BOZUKTU.!
  • TrabzonSporKlübü

    Nasa

    Kentim_İstanbul

    Doga_İcin_Sanat

    ABD_USA

    Department_State

    TelerehberCom

    Google_Blog

    Kemencemin_Sesi

    Kafkas_Music

    Horon_Hause

    Vakıf_Ay

    Dogal Hayatı_Koruma

    Seffaflık_Dernegi

    Telerehber

    Sosyal_Medya

    E-Devlet

    Türkiye Cumhuriyeti

    BACK TO TOP