“YARGI REFORMU”

HER TÜRLÜ İDDİAYI AKP’LİLER ORTAYA ATACAK; YARGILAMA GÖREVİ ‘ULEMA’ NIN OLACAK.!

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

“YARGI REFORMU”

(HER TÜRLÜ İDDİAYI AKP’LİLER ORTAYA ATACAK;

YARGILAMA GÖREVİ  ‘ULEMA’ NIN OLACAK!..)

 

‘Laiklik karşıtı eylemlerin odağı’ haline geldiği yüksek mahkeme kararı ile sabit olan AKP Anayasa değişikliği yapamaz!?..Çünkü hükümlüdür!..

Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmamış olması bir şeyi değiştirmez… Sonuç itibariyle  sabıkası var!..

Hükümlüye kendi mahkûmiyet kararını da ortadan kaldıracak şekilde yasal düzenleme yapma yetkisi verilemez!..

Tıpkı tilkiye tavukları bekleme görevi verilemeyeceği gibi…

 

AKP’nin Anayasa değişikliği yapabileceğini savunmak; bundan böyle hangi eylemlerin ‘laiklik karşıtı’ olduğunun belirlemesini ona bırakmak demektir. Bu belirleme yapılırken AKP’nin kendini aklaması ve daha önceki eylemlerini ‘laiklik karşıtı’ olmaktan çıkarması sürpriz sayılmaz.

Kaldı ki AKP’nin ileri gelenleri bu düşüncelerini gizlemiyorlar. AKP’nin çoğunluğu teşkil ettiği bir mecliste yapılacak olan yeni bir Anayasa’da, laiklik tanımının değiştirilmesi yoluyla AKP’nin kapatılma davasından önceki ve daha sonraki –laiklik karşıtı- tüm eylemlerini ‘suç’ olmaktan çıkarması teknik olarak mümkündür.

Bu değişiklikle Anayasa Mahkemesi’nin AKP ile ilgili vermiş olduğu ‘laiklik karşıtı eylemlerin odağı olma’ şeklindeki karar da işlevsiz hale getirilerek; AKP’nin bozuk sicili temizlenmiş olacaktır. Bu duruma AKP’ye çıkartılmış özel bir aftan da söz etmek yanlış değildir!..

Sırası gelmişken belirtmek gerekir ki, sil baştan bir anayasa yapabilmek için bir ‘darbe’ olmasını beklemek şart değildir!?..

Böyle bir fikri savunmak hukuka ve ahlaka da aykırıdır. Toplumun bütün kesimlerini temsil eden ve seçmen tarafından yeni bir Anayasa yapacağı da bilinerek seçilmiş olan yeni meclisin, yeni bir anayasa yapması son derece doğaldır.

Yeni bir anayasa ile devletin temel kurumları da değiştirilebileceğinden, doğal olarak rejim tartışmaları da yaşanacaktır.

Cumhuriyet ile sorunu olduğunu bilinen bir siyasal iktidarın, anayasayı değiştirmek suretiyle rejimle oynaması kabul edilemez.

Kaldı ki, seçimlerden önce bu meclisin yeni bir anayasa yapmak üzere halktan yetki aldığı söylemek gerçekçi bir yaklaşım olamaz.

Genel seçimlerde verilmiş olan yetkinin anayasayı değiştirmeyi de kapsadığını ileri sürmek doğru ve yerinde bir düşünce değildir.

Halk AKP’ye, ülkeyi iyi yönetsin diye yetki vermiştir. Ülkeyi yönetmek üzere yapılacak yasal düzenlemeler içinde (AB’ye uyum sağlamak için) kısmi Anayasa değişikliklerinin de bulunacağı kuşkusuzdur. Ama Cumhuriyetin temel niteliklerini değiştirici değişikler söz konusu olduğunda, orada durmak gerekir. Öyle ki, bu defa da karşımıza yürütmeye egemen olan partinin sabıkasından başka, bir de milletvekillerinin ‘sabıkalı’ olma durumları çıkmaktadır.

550 üyeli mecliste 668 sanıklı 587 kamu davası dokunulmazlıkların kaldırılması için beklemektedir. Yargılanmaktan kaçan bir meclis için ‘sabıkalı’ sözcüğünü kullanmak abartı sayılamaz. Biri çıkıp da Türkiye’de milletvekili seçilme koşulları arasında ‘seçilmeden önce hakkında kamu davası açılmış olmak’ da vardır dese, inanmamak mümkün değildir?!.. Hükümet kanadının dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda verdiği sözü tutmadığı da bütün bunlara eklenirse;  sil baştan bir anayasa yapma görevinin bu meclis tarafından yapılmaya kalkışılması bile skandal sayılır.

Üstelik AKP’lilerin dosyaları önemsiz suçlarla da ilgili değildir; tam aksine dosyaların çoğu milletvekilliğine seçilmeye engel teşkil eden suçlarla ilgilidir.(AKP’lilerin ihaleye fesat karıştırmak, evrakta sahtecilik, nitelikli zimmet, kalpazanlık, dolandırıcılık gibi ağır hapis cezasını gerektiren suçlar işledikleri ileri sürülmektedir. Başbakan Erdoğan’ın hakkında zimmet, kamu taşıma biletlerinde kalpazanlık, evrak ve kayıtlarda sahtecilik ve cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak suçlarından dosyalar bulunmaktadır.) Dosyası bulunan milletvekilleri AKP’nin sicilini temizlerken kendi sicillerini de temizleme girişiminde bulunabilirler. Bu olasılık yabana atılacak gibi değildir. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın bu durumu  ‘ciğeri kendiye teslim etme’ olarak nitelendirmesi haksız sayılmaz.

Sonuç itibariyle şunu söylemek mümkündür:

Bu yapısı ile TBMM’nin yeni bir anayasa yapmaya girişmesi etik olmadığı gibi, hükümlü ve sanıklara ‘ceza kanununu değiştirme’ yetkisi vermek kadar mantık dışıdır.

AKP’nin giderayak değiştirmek istediği konulara bakarak asıl niyetini anlamak çok zor değildir. Değişiklik paketinde HSYK’ nun üye sayısının 17 çıkartılması ve 9 üyenin TBMM tarafından (hükümet tarafından) seçilmesi basına sızdırılmıştır. Bunun anlamı  yargının tepesinin hükümet tarafından  atanması gibi bir şeydir!..

Tepesi hükümet tarafından seçilmiş yargının bağımsızlığından söz etmek inandırıcı değildir.! Bu haliyle bile bağımsız olmadığı belli olan bu kurulu,  iyice yürütmeye bağlamakla;  devletin temeli olan ‘adalet’  siyasal görüşlere göre değişir hale gelecektir… Geri kalan üyelerin Yargıtay;  Danıştay, hâkimler ve savcılar ile TBB tarafından seçilecek olması ise, sonuca etkili olamayacaktır…

Yapılmak istenen bir diğer değişiklik de siyasi partilerin kapatılmasının zorlaştırılmasıdır.

Bu değişiklikle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının kapatma davası açabilmesi için,  TBMM Genel Kurulundan izin alması gerekecektir. Bugünkü meclisten somut bir örnek vermek gerekirse, durum karşımıza şu şekilde gelecektir: AKP hakkında ikinci bir kapatma davası açılabilmesi için,  Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın AKP’den izin alınması gerekecektir.

Zira TBMM’nde çoğunluğu teşkil eden parti AKP’dir. ‘Yargıda reform’ dedikleri değişiklikler gerçekleşirse, olacaklar aynen bu şekilde gelişecektir. Böyle bir anayasa değişikliğinin ‘referanduma’ sunulması halinde halkın EVET diyeceği de kesindir?!.. İlginç ama öyledir. Halkın %30’luk bir kesimi kayıtsız koşulsuz olarak Erdoğan’ı desteklemektedir!?..

Erdoğan onları sanki büyülemiş ve bir hayal dünyası içinde gezdirmektedir. O ne derse altında bir hikmet arayacakları çeşitli örnekleri ile ortaya çıkmıştır. Bu sayıya bir de referandum öncesinde estirilecek rüzgarları ekleyin, sonuç daha şimdiden beli gibidir!.. Yabancı birinin Türk halkı için ‘çıldırmış’ nitelemesi yapmasına da artık kızmayın; çünkü söylediği çok da yanlış değildir!?.. 

Dilerseniz ‘yargı reformu’ adı altında yapılmak istenen diğer düzenlemelere de kısaca bir göz atalım. HSYK ile YAŞ kararlarına ‘yargı yolunun’ açılması ve askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasını sağlayacak değişikliklerin de yapılması düşünülmektedir.

Genel olarak bir ülkede yargının iki başlı olması hatalı olmakla birlikte, bu değişikliğin de yeni seçilecek bir meclis tarafından yapılması daha isabetli olacaktır. Zira bu noktada AKP’nin TSK ile görülmekte olan ‘özel’ bir hesabı olduğu gözden ırak tutulmamalıdır!..

Aynı zamanda ABD ve AB emperyalistlerinin Ortadoğu ve Ön Asya’daki enerji kaynaklarını ele geçirme ve taşıma yollarını kontrol altında tutma savaşının, önündeki en önemli engel olan Türk Silahlı Kuvvetlerinin caydırıcılığı bu operasyonla birlikte ortadan kaldırılmak istenmektedir.

Buna ilaveten hükümet, siyaset üzerinden ‘askerin vesayetini’ kaldırıyoruz derken, TSK’nin komşu ülkeler üzerindeki ‘caydırıcılığı’ nı da yok etmektedir...

Bütün bu hususlar göz önünde tutulduğunda bu köklü değişikliklerin Büyük Ortadoğu Projesi’nin eş başkanlığını kabul eden bir başbakanın yetkisine bırakılması, ulusal güvenlik açısından da sakıncalar doğurabilir.

Bu arada belirtmek gerekir ki, DGM’lerin yerini alan ‘özel yetkili ağır ceza mahkemeleri’ ile ‘özel yetkili cumhuriyet savcılıkları’ da kaldırılıp;  işlerinin tek başlı yargı sistemi içinde görülmesi ayrı bir zorunluluk olarak karşımıza gelmektedir.

Yargının bağımsız olduğu bir ülkede HSYK ile Yüksek Askeri Şura kararlarına yargı yolunun açılmasında bir sakınca yoktur.  Ne var ki, bizde yapılmak istenen değişiklikle yargı daha da bağımlı hale getirilmek istendiğinden bu değişiklik, ülkeyi hukuki bir ‘kaosa’ sürükleyebilir.

Bu girişimin iyi niyetle yapıldığını kabul etmek de safdilliktir.

Söz konusu değişikliklerin bir an için yürürlükte olduğunu düşünelim. Şimdi de olacakları göz önüne getirelim. Yapılacak olan değişikliklerle, Van Cumhuriyet Başsavcısı gibi görevini kötüye kullandığı için meslekten ihraç edilen hâkim ve savcılar ile komuta kademesi yerine, tarikat şeyhine bağlı oldukları için ordu ile ilişiği kesilen askerlere,  hükümete ‘tam bağımlı’ olan bir mahkemede dava açma hakkı verilmek istenmektedir.

Bu davaların da ‘kazanılacağı’ kesindir!.. Nereden mi belli?..

Bu uygulamalar nedeniyle görevinden alınanlara, hükümetin kol kanat germesinden elbette. Ayrıca onları adeta taltif eder şekilde, başka kamu görevlerine atamalarından tabii ki.

Bugün meslektaşları arasına çıkacak yüzü olmayan ve herkesten köşe bucak kaçanlara, yargı kararı ile aklanarak daha da etkin görevlere gelebilme olanağı verilmek istenmektedir. Kuşkusuz hükümetin böyle kişiler için yaptığının bedeli de bir şekilde hükümete geri ödenecektir!..

Hükümetin etkisinde olan bağımlı bir mahkemenin bu tür kişileri aklayarak görevlerine geri göndereceğini anlamamak için aptal olmak gerekir.

İşte size hükümetin ‘yargı reformu’ sonunda olacaklardan birkaç örnek… 

AKP’liler her türlü ‘iddiayı’ ortaya atmaya ehliyetlidir.(!) asıl zor olan iş ‘ulema’ya bırakılmaktadır!.. Yargı görevi bu, öyle kolay iş değildir. Kırk defa ölçüp bir defa biçmek gerekir... Sonra kantarın topuzunu da kaçırmamak şarttır!..

‘Ulema’nın abdest tazeleyerek Hz. Ömer devrini  gözden geçirmeye başlaması bu nedenledir?!...

Bir gün AKP’nin ‘yargı reformu’ gerçekleşirse; ‘güçler ayrılığı ilkesi’ de ağır yara alarak, bütün erkler iktidar partisinin elinde toplanacaktır.  Bununla beraber yargının üç temel ayağı olan tez (iddia), antitez (savunma) ve sentez (yargılama) de ‘bağımlı’ yargıçlara verilerek, Orta Çağın ‘Engizisyon Sistemi’ne (*) geri dönülmüş olacaktır. HSYK’na iddia (savcı) ve yargılama (hâkim) makamlarını bağlamak bu nedenle özünde yanlıştır. Uygulama bu benzerliği nedeniyle biraz da  “Engizisyon Sistemi”ni çağrıştırmaktadır.

 Dünyanın her yerinde geriye dönüşün adı ‘irtica’ iken, bizde buna nedense  ‘reform’ denilmiştir!..

Halkın oyuna başvurulduğunda bu ‘reform’ da geçecektir!?..

Şehir içi taşıma ücretlerine yapılan zamla ilgili olarak, Danıştay’ın halkın iyiliğine verdiği bir  kararı haksız yere eleştiren Başbakan’ın, nasıl alkışlandığını hiçbir zaman unutmayın!..

Danıştay’a verip veriştirenleri alkışlayanlar, referandumda da oy kullanacak olanlardır!..

 Av. Cemil CAN 

 

DİPNOT:

(*) Engizisyon Sistemi (Systeme İnquisitoire): Tez, antitez ve sentez görevinin hakime verildiği, ferde hiçbir hak tanımayan bu sistem, mutlak ve müstebit hükümdarların, otoriter rejimlerin iltifat ettiği sistemdir. Sanık bu sistemde bir “şahıs”, bir “suje” değil, bir “şeydir”, “eşya”dır.

Otoriter rejimlerle ilgili olan bu sistemin, Avrupa’da krallıkların kurulması ile genelleştiği bilinmektedir. “Engisizyon Sistemi” Katolik Kilisesi’nin din aleyhine suç işleyenleri yargılamak üzere kurduğu, işkenceleri ile tarihe geçen ve 13-19. Yüzyıllar arasında faaliyet gösteren “Engizisyon” mahkemelerinden adını almıştır. .(Muhkeme Hukuku Dalı Olarak Ceza Muhakemesi Hukuku, Pdof. Dr. Nurullah Kunter, sy. 56-57)

 

http://www.medyagunebakis.com/ - http://www.tdfajans.com/

TDF-TARGET23 DÜŞÜNCE FORUMU - http://www.target23.org/

TDFAJANSToplum Dinamikleri Fikir Ajansı

Sosyal, Kültürel, Ticari, Eğitim ve Sanatsal Alanlarda;

Düşünce Üretimi, Paylaşımı ve Toplum Yararına kullanımı.

 

 

Diğer Haberler

  • KADINLARA BİR DÜŞMANLIK YOLU DAHA
  • BAŞIMIZIN BELASI CEZASIZLIK KÜLTÜRÜ.!
  • MÜŞTERİLERİ DOLANDIRICILIKTAN KORUMA TİMİ.
  • KEMERBURGAZ RANT PLANLARINI YARGI ONAYLAMADI.!
  • *İMAM"ın POLİSLERİ ve TARİKATLAR*
  • BU YARGIYLA SİVİL ANAYASA YAPILIR MI.?
  • PTT ve KURUMSAL SOYGUN
  • AKP; 17 ADAMIZI, YUNANİSTA’A VERDİ.!
  • KUZU; KURTLUK YAPARKEN YAKALANDI.!
  • NADİRA KADİROVA İNTİHAR MI ETTİ, ÖLDÜRÜLDÜ MÜ.?
  • TrabzonSporKlübü

    Nasa

    Kentim_İstanbul

    Doga_İcin_Sanat

    ABD_USA

    Department_State

    TelerehberCom

    Google_Blog

    Kemencemin_Sesi

    Kafkas_Music

    Horon_Hause

    Vakıf_Ay

    Dogal Hayatı_Koruma

    Seffaflık_Dernegi

    Telerehber

    Sosyal_Medya

    E-Devlet

    Türkiye Cumhuriyeti

    BACK TO TOP