"Sinema Kültürdür." Metin Erksan..

Türk sinemasının efsane yönetmenlerinden Metin Erksan, rahatsızlığı nedeniyle tedavi gördüğü hastanede 83 yaşında hayata veda etti.

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

Metin Erksan hayatını kaybetti

Türk sinemasının efsane yönetmenlerinden Metin Erksan, rahatsızlığı nedeniyle tedavi gördüğü hastanede 83 yaşında hayata veda etti.

Türk sinemasının önemli yapıtlarına imza atan ünlü yönetmen Metin Erksan, 83 yaşında rahatsızlığı dolayısıyla tedavi gördüğü Bahçelievler MedicalPark Hastanesi'nde bu akşam hayatını kaybetti.

 

"Sinema Kültürdür." Metin Erksan.. O Artık Anılarımızda Yaşayacak

Sinema ustası Prof. Dr. Metin ERKSAN -01.01.1929 - 04.08.2012-

Uluslararası ünlü yönetmenimiz Metin Erksandün aramızdan ayrılmış bulunuyor. 1929’da Çanakkale'de doğan Metin Erksan 11 Ekim 2009 günü yitirdiğimiz Halit Refiğ’le birlikte ülkemizdeki Ulusal Sinema kuramının ve uygulamalarının kurucusudur. Bugün Mimar Sinan Üniversitesi çatısı altına bulunan Türk Sinema Arşivi ile İletişim Fakültesinin kuruluşunda da O’nun katkıları büyüktür. Bu yüzden olsa gerek yıllar önce Mimar Sinan Üniversitesi’nce haklı olarak kendisine verilen ‘profesörlük’ ünvanı da O’na çok yakışmıştı.

SİNEMA USTASI METİN ERKSAN KİMDİR.?

Kendisinden de dinlediğim gibi Metin Erksan’ın Karaman kökenli ataları yüzyıllar önce Midilli’ye göçmüş. Midillili Barbaros Hayrettin Paşa'nın da uzaktan akrabası olduğunu söylemişti 1981'de. Ayrıca 1922-1995 yılları arasında yaşamış olan ağabeyi Çetin Karamanbey de 1944’te sinemaya atılan bir yönetmendi.

Atalarının Karaman Beyliği dönemine kadar uzandığını bildiğinden Karamanbey soyadını aldığını Ankara’da bulunduğu sırada kendisinden dinlemiştim. Metin Erksan 1929’da Çanakkale’de doğmuş,Pertevniyal Lisesi'nden sonra 1952’de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi bölümünü bitirdikten sonra sinema çalışmalarına başlamıştır.

KARAMAN'DAN MİDİLLİ’YE UZANAN GÖÇ YOLU

Özgün senaryosunu kendisinin yazmış olduğu Preveze Öncesi 1538 adlı dört bölümlük TV dizisi için İstanbul’da bir yıl kadar birlikte çalışmıştık. Ayrıca İbiş’in Rüyası dizisinde birlikte çalıştığım kız kardeşinin oğluMengü Yeğin usta bir kameramandı. Rahmeti Çetin Beyin kızı Tulip Karamanbey de sinema yönetmendir.

1980 sonuda Ankara’ya geldiğinde Prevez Öncesi 1538 dizisi için kendisine başrol oynaması için önerdiğimSüha Tuna ile Stad Otel’deki görüşmesinde o da Midilli kökenli olduğunu öğrendiğinde ne kadar sevindiğini anlatamam.

1964 yılında Susuz Yaz adlı sinema filmi ile Berlin’de Altın Ayı ödülü alan Metin Erksan ayrıca;

Sevmek Zamanı, Acı Hayat, Suçlular Aramızda, Feride, Şeytan, Kuyu, Yılanların Öcü, Yol Palas Cinayeti, Dokuz Dağın Efesi, Hicran Yarası, Gecelerin Ötesi, Şoför Nebahat, Kadın Hamlet gibi Türk Sineması'nın unutulmaz filmlerini yöneten Metin Erksan ‘böbrek yetmezliği’ nedeni ile İstanbul’da bulunan Medical Park Bahçelievler Hastanesi’nde dün hayatını kaybetmiş.

Metin Erksan 1964 Berlin Film Şenliği'nde Susuz Yaz adlı siyah beyaz filmi ile Altın Ayı Büyük Ödülü'nü, 1966’da Yılanların Öcü filmi ile Tunus’ta düzenlenen Kartaca Film Şenliğinde birincilik ödülünü almıştır. Ayrıca 1969’da görüntü yönetmenliğini en verimli yaşında yitirdiğimiz yeğeni Mengü Yeğin’in üstlendiği Kuyu filmi ile 1. Adana Film Şenliği'nde de birincilik ödülüne layık görülmüştü.

Metin Erksan kendileri ile tanışmak onuruna da erdiğim Halit Refiğ, Ömer Lütfi Akad ve Atıf Yılmaz gibi bize nice unutulmaz filmler bırakarak gitti öte dünyaya.

Gurur kaynağımız usta yönetmen Prof. Dr. Metin Erksan kendisini sevenlerinin de onun filmlerini izleyenlerin de yanında değil artık. Üzüntümüz büyüktür. Çok sevdiği Türk Ulusunun da Türk gençlerinin de başı sağ olsun.

İlk uluslararası ödül sahibi Metin Erksan dört büyük sinema ustamızdan biridir

Metin Erksan ticaret için her şeyin tek çıkar ol olarak görüldüğü Yeşilçam Sineması'nın içine sürüklendiği bataktan kurtulması için Halit Refiğ ile birlikte toplum bilimsel yaklaşımları ve tarih bilinci içerikli düşünce özleri bakımından savundukları Ulusal Sinema anlayışının temsilcisi olarak Türk Sinemasının ilk iki ustasıdır. Bugün onların izinde yürmekte olan onlarca sinema yönetmeniz ile ne kadar övünsek azdır.

YÜREĞİMİZ YANIYOR

Onun ölümü ile birlikte Hülya Koçyiğit’in, ‘Duyduğumdan beri yüreğim yanıyor.

Atıf Yılmaz, Halit Refiğ, Ömer Lüffi Akat ve şimdi de Metin Erksan. Ulusal sinemamızın temellerini kuran gerçek kahramanlar... Kendi yaşamlarından ödün vererek çok başarılı işleri imza attılar. Benim ilk öğretmenim aslında, yeteneğimi keşfeden kişi. Dediğim gibi yüreğim yanıyor’ sözleri Metin Ersan’ın önemini anlamamızı sağlayacak bir açıklamadır.

Ayrıca büyük sinema ustamız Metin Ersan için Fatma Girik’in, ‘Eyvah o da mı gitti. Türk sinemasına hayatını adayanlar bir bir gidiyor. Değeri bilindi mi bilmiyorum. Ama onlar sinemamızı çok sevdiler. Sinemaya hayatlarını adadılar. Eminin eski ve yeni jenarasyon oyuncular Atıf Yılmaz, Halit Refiğ, Ömer Lüffi Akat ve  Metin Erksan'ı hiç unutmayacak, unutmamalıdırlar’ açıklaması da O’nun değerini anlatan özlü sözler olarak anılacaktır diye düşünüyorum.

METİN ERKSAN FİLMLERİ VE DÜŞÜNCELERİ İLE TÜRKİYE’DE ÇIĞIR AÇMIŞTIR

Metin Erksan sinemayı bütün sanatların ve bütün bilimlerin bir bileşkesi olarak görürdü. Bu konuda yazmış olduğu Sinema Kültürdür adlı makalesi dünyada örneği bulumayan içerikte bir düşünce ürünüdür bence. Ona göre ‘On dokuzuncu yılın sonunda doğan 7. Sanat sinemanın oluşmasında da bütün sanatlar vardır.’

Metin Erksan özgün senaryolardan yana olsa da Batı’da da olduğu gibi sinemanın edebiyattan da yararlanması gerektiğine inanırdı. Tek sorun senaryo yazarı ile senaryoya kafa yorması gereken yönetmenin çok seçici ve çok titiz olması gerekmektedir.

Bu amaçla Metin Erksan özgün senaryolu filmerinden başka kendisine göre önemli bulduğu Türk Edebiyatının bazı eserlerini de sinemaya aktarmaya yönelmiştir.

Bu amaçla Türkiye’de çığır açmıştır da diyebiliriz onun için.

1975'te TRT Kurumu içine siyah beyaz olarak çektiği Sabahattin Ali'nin Hanende Melek, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Geçmiş Zaman Elbiseleri, Samet Ağaoğlu'nun Bir İntihar, Sait Faik Abasıyanık'ın Müthiş Bir Tren ve Kenan Hulusi Koray'ın Sazlık adlı filmleri Türk Sinema Arşivi için çok önemli örnek çalışmalardan sayılmalıdır.

En büyük isteği A. Hamdi Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Estitüsü ile araştırmalarına göre özgün senaryosunu yazmayı tasarladığı Fahrettin Paşa ile askerlerinin 1918’deki Medine Müdafaası konusundaki direnişini anlatmaktı.

Ona göre eser sayısı az olsa bile Türk Edebiyatı kendisine eğilecekler için çok önemli bir sinema kaynağı idi. Ancak bu konuda yazılacak olan özgün uyarlamalarda her bir yönetmen de kendi yaratıcılığı ile sinema sanatını yükseltebilirdi.

TÜRK SİNEMASININ İLK ULUSLARARASI ÖDÜLÜ NASIL ALINDI?

Tük Sinemasını tiyatro oyunları biçiminden kurtararak 7. Sanat biçimine kavuşturan Metin Erksan artık aramızda değil.  Necati Cumalı'nın Susuz Yaz adlı öyküsünden uyarladığı filmi ile Metin Erksan 1964 yılında Türk Sinemasının ilk uluslararası yönetmeni olmaya hak kazanmıştı. Berlin’de kazanmış olduğu Altın Ayı ödülü o yıllarda dünya sineması için Oscar’dan sonra gelen en önemli ödüldür. Kaldı ki Türk Sineması özellikle 1940’lardan sonra büyük bir Devlet Sansürü altında inliyordu.

Bu yüzden Metin Erksan Türkiye’de ilk gösterime İçişleri Bakanlığı’nın Sansür Heyeti’nin kırpmaları ile giren Susuz Yaz 1964’ün başında ‘sansürlenmemiş’ bir biçimde özgün kurgusu ile götürür Berlin’e.

O günlerde neler yaşamış olduğunu kendi ağzından dinlemiş olduğum için bugün özellikle sinema filmi çekmek konusundaki bazı kolaylıkların sağlanmasında Metin Ersan’ın da payı olduğunu düşünüyorum.

METİN ERKSAN’IN SİNEMA YOLCULUĞU

İstanbul Üniversitesi’nde Sanat Tarihi okuyan Metin Erksan 1947'de İstanbul’da yayınlanan bazı gazetelere sinema tanıtımları ve eleştirler yazarak sinema sanatına yönelir. Onun bu çabasında Ağabeyi Çetin Beyin katkılarının olduğu da unutulamaz. 1950'de heniz öğrenci iken ‘Atlas Film için Yusuf Ziya Ortaç'ın Binnaz adlı filmini senaryolaştırarak sinema’ çevresinde adını duyurmaya başlar.

1952'de Sanat Tarihi Bölümü'nden mezun olan Metin Erksan, aynı yıl Dünya gazetesinde film eleştirileri yazmaya başlar. 1952'de senaryosunu Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun yazdığı Karanlık Dünya: Aşık Veysel'in Hayatı rejisörlüğünü üstlendiği ilk filmidir. Ona göre sinema sanatına damgasını vuran ya da bir teknisyen olmaktan öte işinde sanat kaygıları taşıyan kişi ‘rejisör’ olarak anılmalıdır.

Ancak sinema kavramlarının Türkçeleştirilmesi de gerektiği için kendisi de ister istemez ‘yönetmen’ kelimesini de kullanırdı. Bir gün TRT’de bu işi üstlenen görevlilere ‘yönetmen’ denilebileceğini, oysa sinemada sinema filmi çeken kişilere de ‘rejisör’ denilmesi gerektiğini söylemişti. 1958’de Dünya Havacıları Türkiye'de 1959’da ise Büyük Menderes Vadisi adlı iki belgesel film ile ülkemizde bu konuda ilk eser veren rejisör olur.

METİN ERKSAN İLE ÇALIŞMAK

Metin Erksan ile 1980'de TRT Kurumuna sunduğu Preveze Öncesi 1538 adlı dört bölümlük TV Dizisinin yapımcılığını kabul ettikten sonra tanışmıştım ikinci kez. Çünkü kendisi ile 1973 Ekim ayı başında Türk Sinema Arşivi'nin Harbiye'deki ilk yönetim yerinde verdiği iki saatlik dersin sonunda tanışmıştım ilk olarak. Preveze Öncesi 1538 dizisi O’nun için çok önem taşırdı. Özgün senaryosunu en az dört kere değiştirdiğini söyleyebilirim. Senaryosunu büyük, deri kaplı, çizgili beyaz bir deftere yazardı kurşun kalemle. Bu değişiklik bazı konuşmaların eklenmesi ile bazı levetlerin getirdiği bilgiler yanında Barbaros’un diğer kaptan arkadaşları ile değişik içerikli tartışmalara kalkıştığı anları kapsıyordu. Eğer İstanbul’a gittiğimde kendisi ile görüşebilseydim o dizinin senaryosunun bir kopyasını isteyecektim yeniden okumak için.

Bu konuları da içeren Metin Erksan ile çalışmak, Metin Erksan Kimdir ya da Türk Sineması neden gelişemedi, Halit Refiğ gönlümüzde anılarımızda yaşayacak,Çok gizli ya da hayda vira ile Türk Sineması kimin umurunda başlıklı yazılarımda ilgilenenler için bazı bilgiler vardır sanırım.

ONU GÖRMEYE GİDEMEDİM

Haziran başında İstanbul’a gittiğimde ilk ve son en büyük ustam Metin Ağabeyimi de görmeyi istiyordum. Üç yıldan beri ulaşamadığım cep telefonu yüzünden bir türlü konuşamamıştık. Gerçekte O’nu hasta yatağında görmek gibi bir durumla karşılaşmak da beni uyuşturmuştu. Bir yılı aşkın bir süre birlikte sohbetlere daldığımız, puro tüttürdüğümüz o kendine güvenli Dev Usta’yı bir yatakta görmek, sanırım beni göz yaşlarına boğabilirdi.

Benzeri durumu çok az yaşamış olsam da böylesi bir karşılaşmadan korktuğum için sora sora O’nun evini bulmak isteğim de kor bir ateş gibi söndü usul usul. Belki kendisine telefonla ulaştığımda ya da kapısına dayandığımda O da rahmetli Tarık BUĞRA Ağabeyim gibi, ‘Ömerciğim yataktayım. Zor kalkıyorum. Seni görmek isterdim. İyileşeyim bir. O zaman gelirsin. Üzülme, kırılma’ diye dertlenirdi sanırım.

1980’lerde en geç iki ayda bir olsa da 1990’larda yılda üç beş kez 2000’lerde ise ancak yılda bir kez konuşurduk. Rahmetli uzun konuşmayı severdi. Güzel konuşurdu. Öyle bir anlatışı vardı ki O’nun dinlemek O’nun yanında imişcesine çaklıp kalmak zorunda hissederdiniz kendisini. 1981 bir konuşmamız sırasında kendisine; bir ara oluşuveren sessizliğimiz anında annemle yaşıt olduğunu söylediğimde çok şaşırmış, ‘Bu da nerden çıktı Hazreti Ömer.!’ deyivermişti.

Benim yüzüm pancar gibi olurken O da o unutulmaz güzel kahkahalarından birini patlatmıştı.

Onunla en son 2007, 2008 ve 2009’da konuşmuştuk. Onun ‘Ömerciğim’ deyişi kadar güzel bir deyiş olamazdı benim için. Evinde yalnız olmadığında telefonunu ya evindeki bir arkadaşına ya da kendisi ile bir tez ya da bir dergi için konuşmaya gelenlere verirdi, arayanın kim olduğunu öğrenmek için. Anladığım kadarı ile birileri aradığında okuma gözlüğünü takıp da bakmayı sevmiyordu.

PROF. DR. METİN ERKSAN GURUR KAYNAĞIMIZDIR

Son olarak Işık Üniversitesi’nde Sinema Dersleri verdiğini öğrenmiştim cep telefonuna ulaşamayınca 2010’da. 1990’larda kendisine Mimar Sinan Üniversitesi’nce haklı olarak verilen profesörlük ünvanı ile Işık Üniversitesi’nde Türk Sinemasının bir ‘gurur kaynağı’ olarak ders vermesi büyük bir değerbilirlik örneği olmuştur. Kendisi kuruluşunda Prof. Dr. Sami Şekeroğlu ile birlikte büyük emeği geçen Türk Film Arşivi’nin düzenlediği kurslardan başka kurulan Sinema Televizyon Enstitüsü’nde de yıllarca hocalık yapmıştır.

Ne yazık ki bugün O’nun sinema ve televizyon alanında çalışan eski öğrencileri O’na gerektiği gibi yaklaşmamışlardır, diyorum.

Artık ne desek boştur. Bize düşen yeri geldiğinde O’nu anmak ve çalışmalarından kendimize göre güzel dersler çıkartmaya çalışmaktır.

Çok sevdiği Türk Ulusunun da Türk gençlerinin de başı sağ olsun.

NUR İÇİNDE UYU METİN AĞABEYİM.

O güzel ellerinden bir kez daha öpmek isterdim...

Ne desem boş Metin Ağabeyim. Dualarım seninledir.

Takdir-i İlahi böyle imiş... Amentü…

 

Fatih Bacak Antalya – Temmuz.2012

http://www.medyagunebakis.com/ -http://www.tdfajans.com/

TDFAJANSToplum Dinamikleri Fikir Ajansı

Sosyal, Kültürel, Ticari, Eğitim ve Sanatsal Alanlarda;

Düşünce Üretimi. Paylaşımı. Toplum Yararına kullanımı.!

Bilgi Sahibi Olunmadan Fikir Sahibi Olunamaz.! Olunsa olunsa;

Ancak Başkalarının Fikirlerini Tekrarlayan Papağan Olunur.

Diğer Haberler

  • CEM YILMAZ ÇIKARDI, HABERİN YOK TERBİYESİZ.!
  • TİYATRO, MİYATRO, YASSAH HEMŞERİM.!
  • KRİSTAL KAYISI”LAR SAHİPLERİNİ BULDU
  • ŞOFÖR NEBAHAT HAK'KIN RAHMETİNE KAVUŞTU
  • KOMEDİ KRALİÇESİ SERRA YILMAZ
  • VEZİR PARMAĞI FİLMİNE YASAK.!
  • MURAT CÜREKLİBATUR, NİHATIN AĞZININ PAYINI VERDİ
  • HOLLYWOOD'DA BİR TÜRK.!
  • HOLLYWOOD, BOLLYWOOD, MİDWOOD...
  • DE BABAM RIFAT TİYATROSU
  • TrabzonSporKlübü

    Nasa

    Kentim_İstanbul

    Doga_İcin_Sanat

    ABD_USA

    Department_State

    TelerehberCom

    Google_Blog

    Kemencemin_Sesi

    Kafkas_Music

    Horon_Hause

    Vakıf_Ay

    Dogal Hayatı_Koruma

    Seffaflık_Dernegi

    Telerehber

    Sosyal_Medya

    E-Devlet

    Türkiye Cumhuriyeti

    BACK TO TOP