MİSYONERLİKLE SAVAŞ İÇİN DERS BAŞINA.!

Yabancılara Eğitimi Teslim Eden, Yabancılara Doğrudan Devlet Memurluğu Veren Yasa Çıkartmak Ve Yabancıların Misyonerlik Yapmalarına Ortam Yaratmak Misyonerliktir. (5544 sayılı yasa.!)

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

MİSYONERLİKLE SAVAŞ İÇİN DERS BAŞINA.! 

Ankara’da Kıbrıs Kültür Derneğinde anlatmak üzere benden eğitim ve misyonerlik konulu bir konferans istediler. Konferansta dağıtmak üzere aşağıdaki notları aldım:

Yabancılara Eğitimi Teslim Eden, Yabancılara Doğrudan Devlet Memurluğu Veren Yasa Çıkartmak Ve Yabancıların Misyonerlik Yapmalarına Ortam Yaratmak Misyonerliktir. (5544 sayılı yasa.!)

Medeniyetler İttifakı Enstitüsü adıyla okul açmak…

İngiliz korsan gemisi Armada’yı çıpasıyla birlikte getirip Anıt Kabir’in hizasında, Eskişehir-Sakarya yoluna, yani İstiklâle giden yolun üzerine dikmek…

Türk bayrağının rengini, kumaşını, ölçülerini ve asılma kurallarını bozmak…

Aile kültürünü bozacak dizileri, fotoğrafına bakılması bile insanın ruh sağlığını bozacak sahneleri dakikalarca insanlara izlettirmek misyonerliktir.

Çocuğun Türkçe konuşmaya başladığı çağda onu İngilizce konuşmaya zorlamak…

Okula başlamayı 5 yaşında zorunlu yaparak, ilkokulu 5-9 yaş arasına almak.

Beş yıl boyunca onları Hıristiyanlaştırılmış ve Amerikalılaştırılmış Güney Koreli kızlara teslim etmek misyonerliktir… (Kore, 60 yıl önce bize böldürüldü.!)

İnsanların yaşadığı şehirleri tarihsizleştirmek;

Şehrin Hitit sembolünü, Bahçelievler’de sokak adlarını, Ulus’ta mahalle adlarını değiştirmek misyonerliktir.

 

Anıt tepe’de anlamlı bir cümle oluşturan İleri, Ordular, İlk Hedef, Akdeniz gibi cadde adlarından en önemli olan Akdeniz adını kaldırarak bu cümleyi yok etmek…

Sakarya Caddesi gibi ve çevresindeki Tuna, İnkilâp, Hürriyet gibi tarihsel ve kültürel anlamları olan sokakları meyhaneciler sokağı yapmak, Sakarya adıyla ve kültürümüzle örtüşmeyen, “kütük baba”, “delikli kadın”, “ayaklarından gömülü kadın” gibi postmodern uyduruk heykellerle, her yaz yenilerini ekleyerek caddeyi tıka basa bunlarla doldurmak...

Çocukların beynine bilgi yerine çöplüğe atılacak resimler koymak, böyle resimlerle akıl ve ruh sağlıklarını bozmak,

Sahte ders kitaplarını bedava dağıtıp çocuklarımızı onları okumaya mecbur etmek...

Akıl sağlığını bozan, anlamsız bozuk pazıl şekillere bakmaya insanları mecbur etmek…

Kutsal sembollerimizi, buğdayı paradan atmak, ay yıldızı kuyruklu yıldız yapmak, sekizgen şems motifini yedigen yapmak, Taksim Zafer Anıtındaki yeşil Şems motifini tadilat diye kirletip ampule çevirmek, yeni nesli maneviyatsız bırakmak…

Saman-Yolu’nu keşfeden Oğuz ata Şaman adımızı kötü adam rolündeki çizgi roman kişisine vermek, bunun gibi kültürel kavramlarımızın içeriğini değiştirmek…

Köylüyü yabancı bankalara borçlandırarak elindeki toprağın yabancıların eline geçmesine yol açmak…

Suları HES diye kilitleyip, karıncanın kuşun ördeğin içeceği su bile bırakmadan hepsini borulara hapsedip suyun buharlaşmasına bile izin vermemek… (Şems suresine göre bunu yapanlar Allahsızdır)

Yaylaları, meraları, ormanları, 90 yıllığına yabancılara vermek, halkı topraksız bırakıp onları yabancıya el açtırmak…

İnsanı çalışmadan, hiçbir şey üretmeden, eline konulanla yaşamaya itmek, onu miskinleştirmek, avucuna sus payı koymak, onu dilenciliğe alıştırmak, bedenini ve beynini uyuşuk bırakmak…

Okulları laboratuarsız ve kütüphanesiz bırakmak, laboratuarları kapatıp bilgisayar odasına laboratuar demek, çocukları iletişimsiz bırakmak…

Teknolojiye, onsuz yapamayacağına insanları inandırmak, elektronik iletişim aletlerini kullanmaya teşvik etmek, arıların ölümüne sebebiyet verdiğini hiç söylememek, teknolojiye tapanlar tarikatı gibi bir mantıkla düşünmeye insanları zorlamak…

Zihinsel faaliyetin ihtiyacı olan bilim ve sanat ışığından, dalga boyu yüksek görsel ve işitsellerden insanları mahrum bırakmak; insanın en büyük meziyeti olan aklını kullanamaması için, dalga boyu düşük görsel ve işitsellerle aklın ışığını körleştirmek; çocukları uyumsuz-matematiksiz ve hayatta hiç olmayacak şeylerle bombardımana tutmak, benzeri yollarla akıl sağlığını bozmak…

 

İnanç sektörü yaratmak, meydanı din tacirlerine vermek, demokratik eğitim yalanıyla eğitimi ve din eğitimini parçalayıp her parçasını serbest piyasaya atmak, alanın yabancıların eline geçmesine zemin yaratmak; İlahiyat Fakültelerini sıfır puanla girilen İlahiyat Meslek Yüksek okuluna çevirmek, din bilgisi yüksek ilâhiyatçı yetiştirmemek…

Domuz gribi, domuz aşısı gibi sahte hastalık ve sahte aşılarla halkın beynini ve bedenini domuza aşılamak…

Türk meralarından gelen etler yerine ne ile beslendiği bilinmeyen hayvanları üstelik kurban diye insanlara yedirmek, bu yolla midesiz bir toplum yaratmak…

Anadolu Türk Tarihini kesip atarak bu topraklarda insan varlığını İsa ile başlatmak…

1. yüzyılın haçlı seferinde, Galata bankerleri önce işbirlikçilerini buldular, sonra havarilerini göndererek rüşvet dağıttılar, Anadolu’ya savaş üstüne savaş açan Sezar’a büyük paralar verdiler, Roma senatosunda bilim evlerimizi yerle bir etme kararı verdiler, sonra buna Hıristiyanlık (331) adı altında din kılıfı uydurup bilim evlerini din dışı ilan ettiler. Resmi devlet dini ilan ettikleri Hıristiyanlığa geçmeyenleri İstanbul’a sokmadılar, anıt müze, şifahane, resim, heykel, tiyatro, bilim ve sanat adına ne varsa kırıp yok ettiler. Kültürsüz toplum yaratmak misyonerliktir. Bugün Kültür bakanlığımız fiilen yoktur; müzeler ve salonlar tadilat adı altında tahrip edilmektedir.

 

Gopaz adlı Gürcü kral(415), borç para almak için gittiği İstanbul’da Hıristiyanlığa geçerek Tiflis’e döndüğünde, ilkin anıt heykelleri yıktırdı. VI.Büyük Bedri’nin (Mohti Oğuz, Mitras, Hubyar Sultan) ve kurtarıcısı olan baş kadın savaşçı Adige Fırtına Aba’nın heykellerini kırdığı için kral Gopaz’a Yobaz sıfatı verildi; yobazlığın belirtisi heykelleri resimleri kaldırmak oradan kaldı. Onlara göre, Türkler atalarına tapardı; türbe ve yatırlara gider kurban keser, dua eder, onlardan manevi esin alırlar; bu töre devam etmektedir. İlham aldığımız Aşık Veysel anıtına bile tahammülleri yoktur. Onun için, atalarımızın sembol ve heykellerini kırmak, çocuklarımızı maneviyatsız bırakmak,  yobazlıktır, misyonerliktir…

Birinci yüzyılın haçlı seferinde, Karadeniz bölgesinde ilaç yapan 3 bin Başoğuzlu kadını büyücü ilan edip yakarak öldürdüler, Diojen gibi bilim adamlarını Atina’ya kaçırıp oligarklara köle öğretmen olarak sattılar… Bugün, Türk bilim adamlarının önünü kesmek, hapse atmak, hastaları kendi hastanelerine kaçırtmak ve hatta aydınları kendilerine hizmet eder hale getirmek, sömürgeciliktir.

Hıristiyanlık, Yahudi tüccarlara para kazandırmanın diğer adıdır! Misyonerlik, sömürgecilik yolundaki dikenleri ayıklamaktır. Özetle, emperyalizmin, sömürgeciliğin dini Hıristiyanlıktır. Bu yüzden emperyalizme teslim olan uluslar adım adım Hıristiyanlaştırılırlar.

Asya kıtasını Hıristiyanlaştırarak sömürmek, bugün de sömürgecilerin hayalidir. Hıristiyan tarih kitaplarında der ki, “Çıktığımız topraklarda ilerleyemedik de, Avrupa, Afrika ve Amerika’da ilerledik. Çünkü Anadolu’da Mitras’ın direniş ruhu ile karşılaştık.” (Mitras; VI.Mitri Date’nin 22 Oğuz boyunu birleştiren gücü!)

 

Öneri ve dileğimiz:

Aklın ve bilimin yolunda gidenler kendilerini sömürtmezler, sömürgecilerin dayattığı kof eğitime, onların uyduruk ders kitaplarına itibar etmezler.

Misyonerliğe karşı, emekli bir eğitimcinin bugün yapacağı en önemli iş, kendi ulusal eğitim programlarının kitaplarını yeniden derlemek, onlarla yeni neslin ulaşacağı bir kütüphane yapmaktır.  Bu kitaplarla yetişmiş olan bizim kuşağın belki de en önde yapması gereken budur.

Dileğim şudur:

Her açıdan mükemmel bir program olan 1968 müfredatına göre, ki 1961 anayasası ışığında hazırlanmıştır. 1980 yılına kadar basılmış olan ilkokul ve ortaokul ders kitaplarını tozlu raflardan bulup indirelim. O kitaplardan bir set yapalım. Kitapların sayfalarını resimli tarayıcıdan geçirip CD’ye aktaralım, bunları Türk çocuklarının hizmetine sunalım, isteyen velilere CD olarak verelim.

Öğretmen Okullarından, Köy Enstitülerinden ve Gazi Eğitim Enstitüsünden yetişmiş eski öğretmenlerimizden bize miras kalmış olan “İlkokulda çocuğa hangi bilgiler nasıl verilir ve çocuk nasıl iyi bir yurttaş yetiştirilir” kültürünü bizden sonrakilere aktaralım.

Korkunun ecele faydası yok. Çocuklarımızın beyinlerini kurtarmak için bugünden tezi yok, kolları sıvayalım.

Her ilde kitapları toplayıp onları CD yapacak gönüllüler bulalım. Şimdi her ilden gönüllü velilerimizi bekliyoruz.

Misyonerlikle Savaş İçin Haydi Ders Başlına.!

 

Mahiye Morgül, Ankara – Kasım.2014 – mahiye@gmail.com,

http://www.medyagunebakis.com/  -okkesb@telmar.net,

https://twitter.com/okkesb E.mail: okkesb61@gmail.com,

https://www.facebook.com/okkes.bolukbasi,

Mahiye Morgül, Ankara – Kasım.2014 – mahiye@gmail.com,

 

HİBELİ YOLLARLA GELEN MİSYONERLİK

Yabancılar Benim Ülkemde Halka Eğitim Verecekmiş. Bizde Bunun Adı Misyonerliktir. 

Kipu adında bir yabancı eğitim danışmanlık şirketi, sitesinde kendini tanıtıyor.

25 ilde toplumu eğitip dönüştürmek için hibeli yollarla dersler verecek, eleman alacak, duyuruları var.

Yani yabancılar benim ülkemde halka eğitim verecek. Bizde bunun adı misyonerliktir. 

Önce, 2006 yılında, AKP hükümetinin CHP ve MHP ile birlikte kapalı oturumda çıkardığı 5544 sayılı Mesleki Yeterlilik Kurumu kanunuyla, eğitimimiz on yabancıya teslim edildi. Kanuna göre artık dışarıdan eğitim hizmeti satın alınabilecekti. Mevcut anayasamıza aykırı olduğu halde geçirildi. 

Yasası geçirilince, eğitim danışmanlık hizmetleri veren yabancı şirketler üşüşmeye başladı. Örneğin, Kipu adındaki İzmir ve Denizli’de merkez kurdu. Bu şirketler ne yapar merak ederseniz “www.kipu.com.tr” girin. Açıkça diyor ki: “biz size hibe eğitim vereceğiz”… (Bizde eğitim hep parasız değil miydi.?) 

İlanla akademisyen arıyorlar: “Kipu Danışmanlık Ltd. tarafından 25 ilde öğrencilere, velilere ve öğretmenlere yönelik gerçekleştirilecek eğitim ve seminer çalışmaları için Eğitmenler ve Danışman Akademisyenler aranmaktadır.” 

Verilecek derslerin adını görünce, bunlarla ne eğitim almış olur insan acaba, merak ettiniz değil mi.?

Benim anladığıma göre, çağa uydurulmuş misyonerlik yapılıyor; başta aile kavramı olmak üzere, temel dayanışma kavramlarımız değiştiriliyor.  

Bir an derslerin adları çok masum görünüyor. Ama içinde bir tane iş-ekmek getiren ders yok. Sadece insan beyni nasıl bulandırılır, bunun eğitimi var. Çatışma teorileri temel konu; ailede ve toplumda herkes herkesle çatışma içerisine sokulacak, acılar kaşınacak, kin ve nefret taze tutulacak… İçinde bir tane sanat dersi yok, halk oyunları yok, insanları mutlu ve barışık kılacak hiçbir şey yok.  

Bence bu serbest misyonerliktir, postmodern Hıristiyanlık eğitimidir, küresel sömürü düzenine insan devşirmektir. Derslerden biri, meslek eğitiminde yeni yaklaşımlar, sertifikalı çıraklık kurslarına hazırlıktır.

Sıfır puanla meslek yüksek okuluna gidiş başladı; bu, okur yazar olan herkesin sınavsız gideceği yüksek okul demektir.

Oradan Polis Kolejlerine geçiş artık var; bugün (16.2.2011) TBMM’de görüşüldü, geçti. Yani hiç eğitimsizler polis okuluna gidecek…

Polis Akademileri neden buna karşı çıkmadı acaba.? Bunu sonra da konuşuruz. 

Yabancıların bize aile eğitimi vermesi… Ilımlı İslamlaştırma mı dersiniz, Yeni Hıristiyanlaştırma mı dersiniz, adını siz koyun.
Türk insanının beynine yer etmiş sağlam ne varsa değiştirmek üzere gayri Müslimleri davet etmek, en büyük ihanettir. 

Kipu (Hipu, İp) şirket ilanında yer alan aşağıdaki derslerin konuları içinde neyin öğretileceği bizim denetimimizde değildir, bunların müfredatı yoktur, gerisini siz tahmin edin. 

- Aile Eğitimi
- Aile içi İletişim(Aile Semineri)
- Çocuk Yetiştirmede Ailenin Rolü(Aile Semineri)
- Akran Arabuluculuğu Eğitimi
- Sevginin Gücü(Aile Semineri)
- Anne Baba Eğitimi ve Rehberlik(Aile Semineri)
- Gençlik Çağının Aile İlişkileri(Aile Semineri)
- Kültürlerarası Hoşgörü/ Farklılıklara Saygı Eğitimi
- Çatışma Yönetimi Eğitimi
- Suç Ve Şiddeti Önleme Eğitimi
- Cinsel Eğitim
- Mesleki Eğitimde Yeni Yaklaşımlar Eğitimi
- Çoklu Zeka Eğitimi
- Alternatif Öğrenme Teknikleri Eğitimi
- Aktif Öğrenme Eğitimi
- Çocuk / Ergen Psikolojisi Eğitimi
- Sınıf Yönetimi Eğitimi
- Okul Sağlığı / Madde Bağımlılığı Eğitimi
- Problem Çözme Teknikleri Eğitimi
- Alternatif Öğretim Yöntemleri Eğitimi
- Stres Yönetimi Eğitimi
- Zaman Yönetimi Eğitimi
- Eleştirel Düşünme Eğitimi
- Okulda Kaynaştırma Programı Uygulama Eğitimi
- Etkili Öğretim Teknikleri Eğitimi
- Döner Sermaye Kursu Eğitimi
- Birleştirilmiş Sınıf Uygulamaları Eğitimi
- Resmi Yazışma Kuralları Eğitimi
- Stratejik Yönetim ve Planlama Eğitimi
- Yatırım ve Onarımlar Eğitimi
- Burs ve Yurt Uygulamaları Eğitimi
- Pansiyon Yönetimi Eğitimi
- İlköğretim Kurumları Standartları Eğitimi
- Zor İnsanlarla Başa Çıkma Eğitimi
- Güvenli İletişim Eğitimi
- Etkin İnsan Yönetimi Eğitimi
- Proje Yönetim Danışmanlığı Eğitimi
- Yaratıcılık Geliştirme Eğitimi
- Rehberlik ve Koçluk
- Takım Çalışması Eğitimi
- Organizasyon Becerileri Eğitimi
- Yönetim Becerileri Eğitimi
- Etkili İletişim Becerileri Eğitimi
- Etkili Sunum ve Raporlama Eğitimi
- Oyun ve Etkinlik Hazırlama Eğitimi
- Önleyici Rehberlik ve Krize Müdahale Eğitimi
- Duygusal Zeka Eğitimi
- Etkili iletişim(Öğretmen Semineri)
- Hayalleri Gerçeğe Dönüştürme Yolları(Öğrenci Semineri)
- Hedef Belirleme Sonuç Alma(Öğrenci Semineri)
- Zaman Yönetimi(Öğrenci Semineri)
- Ders Çalışma Teknikleri(Öğrenci Semineri)
- Derste Başarıyı Sağlayan Altın Kurallar(Öğrenci Semineri)
- İlçe MEM Kurs (Öğretmenler İçin)

Hibeler artık sadece kömür makarna değil. Öyle görünüyor. Doğrudan papazlarla da gelmiyorlar. Ailelerimizi eğitmeye, çocuklarımızı terbiye etmeye hibe kurslarla geliyorlar. Üçüncü bin yılın haçlı seferi böyle… 

Üstelik işsiz öğretmenleri ve işten atılan üniversite araştırma görevlilerini, bu “hibe” programlarında çalışmaya doğru kaçırtıyorlar. Sanki danışıklı, yerli misyonerler tabakası yaratılıyor. Hem de akşamları ve hafta sonu, kamu binalarımızı kullanacaklarmış; elektriği, tuvaleti, suyu ve binası bizden… Hibeymiş…

Sömürgeciler kendi kültürlerini artık böyle hibe adı altında getiriyorlar. Birinci yüzyılda Milat ilan ettikleri tarihte, halkı soyup soğana çevirdikleri o dönemde Yahudi bankerlerin işi zorlaşmıştı, İsa onlara mesih (kurtarıcı) geldi, yeniden gelecek deniyordu, meğerse gelmiş bile! Bakın, Amerika’da mali krize girdiler, yeni sömürgeler bulmaları lazım…

“Kipu Danışmanlık, başta Avrupa Birliği, Dünya Bankası, Birleşmiş Milletler gibi uluslararası kuruluşlar olmak üzere yurtiçi ve yurtdışı fon kaynaklarının hibe, ihale ve kredi gibi finansal kaynaklarıyla bireyler, şirketler, sivil toplum kuruluşları, yerel yönetimler ve diğer kurum ve kuruluşlar için projeler geliştirmektedir.” Böyle yazıyor. Bizim için daha ne projeleri varmış, bekleyin siz daha.

Ek: Kipu/Hipu adı, Peru’da And dağlarında yaşayan Keçua (Keçi, Geçci) halkının, ipe düğüm atarak yaptıkları ticari hesap işinin adıdır. Danışmanlık şirketine göre Hipu, “düğüm” demekmiş.

Oysa Hipu adında çok açık Türkçe İP var. And dağlarının adı da Türkçedir. Keçuyaların yerli diliyle ortak pek çok sözcüğümüz vardır. Zamanın İspanyol misyonerleri binlercesini yok etti, sağ kalanları Hıristiyanlaştırdı, ama bakın dillerini yok edemediler. 

Tahminim, İp’e “düğüm” demekle, kıyamet günü göğe çıkacaklarını zanneden başları kipalı dindar Yahudilerin cebinden sarkıttıkları düğümlü ipi kastediyorlar da açıktan diyemiyorlar. 

Son ek: Bugün TBMM’de yeni ÖSYM yasası geçti, eskisinde çalışanlar YÖK’e devroldu, ama yenisinde başkanlığın nasıl oluşacağı yoktu, muhalefet sözcüleri bu boşluğa anlam veremediklerini, kaldırılan kadrolara AKP adamlarını koyacak diye eleştirdiler.

Oysa, yeni ÖSYM artık MYK’ya ve Çalışma Bakanlığına bağlıdır. Ömür boyu paralı sınav sistemi getirildiğini milletvekilleri bilmiyor. YÖK çok yakında kaldırılırken şimdi YÖK bünyesine sözleşmeli geçirilen bu elemanlar hop diye açıkta kalıverecekler. Kültür Bakanlığı kaldırılırken de bütün korolar, tiyatro, opera ve senfoni elemanları öyle hop diye açıkta kalacak


Mahiye Morgül, Ankara – Kasım.2014 – mahiye@gmail.com,

http://www.medyagunebakis.com/  -okkesb@telmar.net,

https://twitter.com/okkesb E.mail: okkesb61@gmail.com,

https://www.facebook.com/okkes.bolukbasi,

Mahiye Morgül, Ankara – Kasım.2014 – mahiye@gmail.com,

Diğer Haberler

  • İSTANBUL’UN YILDIZLARI TRAFİKTE MUTLULUK DAĞITIYOR
  • GELENEKSEL PERPA ŞİİR GÜNLERİ
  • DÜNYA ANADİL GÜNÜ & BİLİNMEYEN DİL KOMEDİSİ
  • GÖNLÜMDE AÇAN AKÇİĞDEM
  • SERKAN BAYER RESİM SEVERLERLE BULUŞUYOR.!
  • 100.YIL PLATFORMU *CUMHURİYET VE KADIN* ETKİNLİĞİ
  • 100.YIL PLATFORMU ÖĞRETMEN KONFERANSI
  • DOKUN ve BAK
  • DARÜŞŞAFAKA ÖĞRENCİLERİ “J.U.C. AWARDS” dan 13 ÖDÜL ALDI
  • CAHİT ARF ve YAPAY ZEKÂ
  • TrabzonSporKlübü

    Nasa

    Kentim_İstanbul

    Doga_İcin_Sanat

    ABD_USA

    Department_State

    TelerehberCom

    Google_Blog

    Kemencemin_Sesi

    Kafkas_Music

    Horon_Hause

    Vakıf_Ay

    Dogal Hayatı_Koruma

    Seffaflık_Dernegi

    Telerehber

    Sosyal_Medya

    E-Devlet

    Türkiye Cumhuriyeti

    BACK TO TOP