“DENİZ FENERİ” NDEN, EL FENERİNE..!

Küçük Hırsız "El Feneri", Büyük Hırsız "Deniz Feneri" Kullanır.. Ancak Her İkisinin Çalışması İçin de "Ampul" Gerekir...

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

DENİZ FENERİ” NDEN, EL FENERİNE..!

Küçük Hırsız "El Feneri",

Büyük Hırsız "Deniz Feneri" Kullanır..

Ancak Her İkisinin Çalışması İçin de "Ampul" Gerekir...

 

2006 yılında ABD Dışişleri Bakanlığı'na gönderilen hizmete özel” bir bilgi notunda: ”Yöneticisi, Deniz Feneri'nin hükümet ya da herhangi bir siyasi partiyle bağlantısının bulunmadığını anlatsa da Erdoğan'ın eşi Emine, sağlam bir destekçi ve resmi organizasyonun web sitesinde belirgin şekilde yer alıyor” deniyordu... 

ABD kaynaklı bilgileri Allah kelamı doğruluğunda kabul eden “iki kişiden biri bu bilgi notundan sonra, Deniz Feneri ile hükümet arasındaki ilişkiye ne diyecek, çok merak ediyorum...

AKP ile içli dışlı olduğu şüphe götürmez olan Deniz Feneri Derneği'nin sanıklarından ve aynı zamanda Kanal 7 televizyonunun üst düzey yöneticisi olan İsmail Karahan, soruşturmayı yürüten savcıya verdiği ifadede; arama yapılacağını önceden haber aldıklarını itiraf etmişti.! Arama yapılacağı haberini verenin kim olduğunu CHP Genel Başkanı daha sonra açıkladı zaten.

Dönemin İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın Koruma Müdürü Ali Karabağ. Müdür Bey, bir dönem Aytaç Grubun başkanlığını yapan, şimdiki AKP'li Kırıkkale Belediye Başkanı Veli Korkmaz'ı arayıp, arama yapılacağını haber vermişti.!.?

Koruma Müdürü savcılıkta verdiği yeni ifadesinde; Veli Korkmaz'ı İçişleri Bakanının bir gün sonra Kırıkkale'ye geleceğini haber vermek için aradığını söylüyor. Bir gün sonra Bakan Kırıkkale'ye gitmiş olsaydı, basında yer alırdı. Öyle bir kayıt görünmüyor...  

Belli ki, Koruma Müdürü doğruyu söylemiyor. O koruma görevini sürdürüyor, her şart altında bakanını koruyor! Asrın yolsuzluk soruşturmasının sanıklarını İçişleri Bakanımızın koruduğu gibi.! Anlaşılan delilleri yok etmeleri için onlara zamanında haber vermiş! Zaten daha önce de o sanıkların iş ortağı idi.. Birlikte gazete çıkartmak için Nehir Medya adlı bir şirket kurmuşlardı... Bu arada hatırlatırım, Aytaç şirketi, TSK'ne mal satması  yasaklanmış  şirketlerin arasındaydı...

Kamuoyundaki yaygın kanıya göre, AKP'nin kuruluşundaki finansmanı, Deniz Feneri e.V. yurt dışında çalışan işçilerden topladığı paralar ile sağlamıştı.!

Daha kuruluşunda şaibeli paralar ile yasa dışı hale gelen AKP'nin sadece bu bağlantısı dahi başlı başına bir kapatılma nedenidir.!

Yeni bir kapatma davası açılabilse, bizim “Deniz Feneri”nin içinden ne “el fenerleri” çıkardı.! Bütün bu gerçeklere rağmen, hükümetin her geçen gün iki kişiden birinin desteğini alarak büyümesini ise, anlamak mümkün değildir.! Aklıma gelen ters bir soru daha var, onu da paylaşmak isterim: Acaba iki kişiden biri” bu yasa dışılıkları meşru mu görüyor.? Öyleyse eğer, yandığımızın resmidir.!

 

Hükümet, soruşturmayı yürüten savcıları görevden aldırdıktan sonra, elinden gelse Deniz Feneri adını da yasaklayacak.!

Bunu şimdi de yapabilirler belki. Yetki kanununa bile ihtiyaç duyacaklarını sanmam. Örneğin, yarından itibaren “Deniz Feneri”ne “El Feneri” denilmesini zorunlu kılan bir Kanun Hükmünde Kararname çıkartabilirler.! Nasıl olsa bugünlerde kanunların Anayasa'ya uygunluğunu denetleyecek aygıt işlemiyor.

Biliyorsunuz bir zamanlar bu işleri yapan mahkemenin adına Anayasa Mahkemesi deniyordu.! 

Wikileaks'tan sızan belgelere göre, bu en yüksek mahkemenin başkanı Haşim Kılıç, ABD elçilerine bilgi sızdırıyormuş.! Siyasi partilerin kapatma davalarına bakan en yüksek mahkemenin başkanı,  ayrıca  ABD  elçilerine CHP aleyhine söylemediğini de bırakmamış. İki kişiden birinin 12 Eylül Referandumu ile Anayasa Mahkemesi'ne verdiği şekil böyledir işte...

O bakımdan ondan da fayda yok bize.!

Her neyse, bakalım hükümet bu zam furyasından iki kişiden birini nasıl koruyacak.! Aksi halde o cephede çözülme başlar.! Zira geniş yığınlar, AKP'ye acil gıda yardımları ve kömür ile bağlanmıştılar.! Tekel ürünlerini tüketenlerden alınacak dolaylı vergiler, cari açığı kapatmak için kullanılacağından bu güncelleme” lerden gelecek paradan onların payı olmayacak.!

 

Antalya'nın Muratpaşa İlçesi'nde bir Milli Eğitim Müdürü var. Adı: Erdem, Soyadı: Kaya. Bu ara kaya gibi sağlam bir buluş yapmış! Üstüne vazifeymiş gibi son günlerin en çok tartışılan konularından birini, kişinin “sosyal alanını” metre ile belirlemiş...

Bundan böyle kızlara 1 metreden fazla yaklaşılmayacakmış.!

Bu yasağı yazılı hale getirip ilan ettikten sonra, gerekçesini de açıklayıvermiş. Müdür Bey, öğretmenlerin rencide edilmemesi ve her hangi bir ithama maruz kalmamaları için böyle bir karar aldığını savunuyor.! Kendisi de bir öğretmen olan müdüre göre, öğretmenler potansiyel sapıkmış.!

Kız öğrencilere 1 metreden fazla yaklaştıklarında, cinsel istismarda bulunabilirlermiş.!

Şu kafaya heves etmez misiniz siz.? Gerekçe bu kadar basittir işte. Mili eğitimimiz kimlere teslim gördünüz. Müdür Beyimiz böyle bir önlemi gerekli görmüş ve uygulamaya koymuş. Belli ki Erdem öğretmenin analitik düşünme yeteneği yok. Tarihe geçeceği kesin olan bu kararda erkek öğrencilere yaklaşma mesafesini unutmuş.! Bakar mısınız.?.!

Erdem öğretmenin az ilerisinde bir yerde, emekli bir yargıç oturuyor. O da ayrı bir âlem. Onun da elinde kalem var, yazdıklarını on binler okuyor bugün.

Adı: Nusret, Soyadı: Çiçek. Eski adalet bakanlarından Şevket Kazan'a danışmanlık yapmış. Anımsadınız mı bilmem.

Şevket Bey 1997 yılında: Aydınlık Türkiye İçin Bir Dakika Karanlıkeylemleri için Mum söndü  oynuyorlar demişti.!

İşte Nusret Bey, o bakanın danışmanlığını yapmıştı.. Tencere kapak hikâyesi yani...

Hazret, ayrıca AKP'den Ankara Milletvekili Aday Adayıydı. Temayül yoklamasından çıkamamıştı. Bu nedenle olsa gerek, AKP'lilerden söz ederken, “bizimkiler” diyor. Meşhur Hüseyin Üzmez gibi o da Vakit Gazetesi'nde yazıyor..

Son köşe yazılarından birinde: “Sokaklardaki dar pantolon giyen kadın popoları’ndaki iğrençlik Meclis'e taşınıyor” demişti. AKP'lilerin Meclis'te pantolona serbesti getiren yasa teklifini kıyasıya eleştiriyor. Pantolonun cinsel teşhir” olduğunu savunuyor eski yargıç.!

O da Antalya'daki Erdem öğretmen gibi, erkekleri unutmuş.! Anlaşılan o ki, bu iki cinsel taciz uzmanı erkeklere de taciz yapılabileceğini düşünemiyor, kafaları basmıyor mu ne! Belki de erkeklere tacizi “normal” görüyorlar, kim bilir.!

Her neyse bugün, bu iki değerimizle ne kadar övünsek yeridir. Ne de olsa biri kişinin sosyal alanı” keşfetmiştir, diğeri dar pantolon altındaki kadın poposunun çirkinliğini”.! İkisine de aferin.!

Bu şaklabanlıkları geçelim isterseniz. Daha önemli konular var, onlar güme gidiyor. Bu magazin değeri bile olmayan haberlerle eş zamanlı olarak komutanlar Hasdal' dan uyarıyor. Halkın dikkatini çekmek istedikleri konu, hayati önemi sahiptir. Üstelik son zamları bile gölgede bırakacak kadar önemli...

 

Deniz Kuvvetleri Plan Prensipler Başkanı Tümamiral Cem Gürdeniz konuşuyor. Paşa: “Doğu Akdeniz'deki en muharip amiral ve albaylar seçilerek tutuklanıyor” diyor. Gürdeniz, bu sözlerinin ardından Doğu Akdeniz'deki petrol ve doğalgaz rezervleri hakkında bilgi veriyor: Türkiye buralardan uzaklaştırılmak ve sadece Antalya alanındaki rezervlerin yüzde beşine hapsedilmek istenmektedir. İşte oyun, belki de oyun içinde oyun budur...

Amiraller, “Mavi Vatan dediğimiz Karadeniz, Ege ve Akdeniz'de hak savaşındadırlar ve tutuklamalarda, donanmayı hazırlıksız bir savaşa sokmakta hedef budur, diyorlar. 25Şikellik CD'ler bahanedir, mesele donanmadır”.! 

metrelik “sosyal alan” ve “dar pantolon altındaki çirkin kadın poposu” üzerine söylenenler, sadece ve sadece bu gerçeklerin tartışılmasını engellemek içindir. Görevliler, görevlerini gereği gibi yerine getiriyor...

İki kişiden birine bir soru soruyorum: Komutanın ne dediğini anladınız mı? Öyleyse ben anladığımı aktarayım. Komutan diyor ki: Darbe planı yapmak vs hepsi bahanedir, asıl mesele Doğu Akdeniz'deki  enerji kaynaklarını yağmalamaktır. Ulusalcı komutanların hapislere tıkılması bu nedenledir... Görüldüğü gibi dışarıda kalanlar, “iki kişiden biri”nin hükümete verdiği destek nedeniyle, bu yağmaya ses bile çıkaramamaktadırlar.! Onlar için NATO Subayı” diyenler haksız değil.!

Av. Cemil Can

 

http://www.medyagunebakis.com/ -http://www.tdfajans.com/

TDFAJANSToplum Dinamikleri Fikir Ajansı

Sosyal, Kültürel, Ticari, Eğitim ve Sanatsal Alanlarda;

Düşünce Üretimi. Paylaşımı. Toplum Yararına kullanımı.!

Bilgi Sahibi Olunmadan Fikir Sahibi Olunamaz.! Olunsa olunsa;

Ancak Başkalarının Fikirlerini Tekrarlayan Papağan Olunur.

 

* * * * * * * * * *

TEK YOL DEVRİM.!

YA İSTİKLAL YA ÖLÜM.!

Yaşasın Halkların Kardeşliği.!

KURTULUŞA KADAR SAVAŞ.!

ÜLKÜMÜZ TAM BAĞIMSIZ VE

GERÇEKTEN DEMOKRATİK TÜRKİYE.!

 

* * * * * * * * * *

"SESSİZ, DURGUN BAŞI EĞİK KALMAYINIZ. UYANINIZ.!
MİLLİ BAĞIMSIZLIĞIMIZI ÇİĞNİYORLAR.!

HAKLARINIZI SAVUNMAK İÇİN BİRLEŞİNİZ.!

DÜŞMANIN KARŞISINA DİKİLİNİZ.!

SESİNİZİ DUYURUNUZ, BÜTÜN DÜNYAYA;

"BEN TÜRKÜM BAĞIMSIZLIK BANA ATALARIMINDAN MİRAS KALDI, ONU SANA VERMEM" DİYE HAYKIRINIZ..!

GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

MAYIS – 1919 HAVZA

 

Diğer Haberler

  • BİR ÖLÜM & BİR ÖYKÜ & HALNAME
  • 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ DENİLİNCE.!
  • 10 KASIM ATATÜRK'Ü ANMA GÜNÜ VE HAFTASI
  • *AYNI FAY ÜZERİNDE BU BÜYÜKLÜKTE DEPREM OLMADI*
  • THE WORLD RALLİES İN THE FACE OF DİSASTER
  • ABD SAVAŞ GEMİSİ USS NİTZE İSTANBUL BOĞAZI'NDA
  • İSTANBUL’UN BÜTÇESİ EMİN ELLERDE
  • YENİLENEN YEREBATAN SARNICI TÖRENLE AÇILDI
  • KIBRISTA NELER OLUYOR.?
  • Kahvaltıya Atılan İmza:*BALIKESİR*
  • TrabzonSporKlübü

    Nasa

    Kentim_İstanbul

    Doga_İcin_Sanat

    ABD_USA

    Department_State

    TelerehberCom

    Google_Blog

    Kemencemin_Sesi

    Kafkas_Music

    Horon_Hause

    Vakıf_Ay

    Dogal Hayatı_Koruma

    Seffaflık_Dernegi

    Telerehber

    Sosyal_Medya

    E-Devlet

    Türkiye Cumhuriyeti

    BACK TO TOP