“DURMAK YOK ‘AÇILIMA' DEVAM!..”

Dursun Kaptan’ ın getirdiği belgelerin üçüncüsüne biraz deniz suyu sızdığı için, her tarafını okuyamamıştık… Adli Tıp Uzmanlarının incelemeleri sonucu okunabilir hale gelen kısımlarını aşağıda aktarıyoruz.

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

“DURMAK YOK ‘AÇILIMA' DEVAM!..”

(2. BÖLÜM, 3. BELGE)

Av. Cemil Can- Yılmaz Özbay

 

Dursun Kaptan’ ın getirdiği belgelerin üçüncüsüne biraz deniz suyu sızdığı için, her tarafını okuyamamıştık… Adli Tıp Uzmanlarının incelemeleri sonucu okunabilir hale gelen kısımlarını aşağıda aktarıyoruz. Sırası gelmişken belgenin aslının kaybolduğunu (!) da bilmenizi istiyoruz. Aslının olmaması çok mu önemli ?!.. Bizde olan fotokopisi ve ‘derin uzman’  yorumları ile kaldığımız yerden devam ediyoruz:

3. belgede ‘ateşkesin’ kamuoyuna yavaş yavaş yedirilerek, iyice hazmettirilmesi için nelerin yapılacağı yazılıydı.., ‘Türk tarafı’nın yapacağı açıklamalarda; dışına çıkılmayacak çerçeve  ricayı fazlasıyla aşan bir ifade ile anlatılmaktaydı… İlk fırsatta ‘bizim tarafın’  Kürtlere minnettarlığının vurgulanmasına özel bir önem verilmesi gereğinden söz ediliyor; metinde bu anlama gelecek cümlelerin her ‘fırsatta’ öne çıkartılmasının önemine değiniliyordu… Mümkün olan en kısa zamanda bu tür cümlelerin Kürtçeye tercüme edilip; sokak gösterilerinde ‘slogan’ olarak kullanılması için, ‘pankartların’ hazırlanması ve derhal üst geçitlere asılması istenmekteydi… Beklenenin üstünde yarar sağlanacağı daha önceki deneylerle sabit olan bu pankartlarda sarı, kırmızı ve yeşil renklerin kullanılması şart koşuluyordu…

“Cahil Türk Halkı” nın meseleyi kolayca anlaması için ‘okunamaz’ hale gelmiş konu başlıkları altında şunlar yazılıydı:

1.)   Her kesimden insanın bu projeyi sahiplenmesi için “Kürt Açılımı” nın adı derhal değiştirilip, “Demokrasi Açılımı” yapılacak; hükümet adına bir bakan “destek arayışı” adı altında siyasi partileri, sivil toplum kuruluşlarını ve giderek de demokratik kitle örgütlerini ziyaret edecek; fakat bu ziyaretler sırasında ‘açılım’ ile ne anlatılmak istendiği; nereye ‘destek’ arandığı hiçbir zaman anlatmayacaktır!… Ziyaret sonrasında basına yapılacak açıklamalarda;  ev sahibi olan taraf zaten ne anlatılmak istendiğini anlamış olacağından, kendi açıklamasını buna göre yapacak ve “her iki taraf için yararlı bir görüşme olmuştur!“ cümlesiyle sözünü bitirecektir!... Destek arayışlarını haberleştirmek için dışarıda bekletilen ‘bizim medya’ mensupları, her seferinde ayrı bir madde başlığına işaret ederek soracağı soru ile ”eşeğin aklına karpuz kabuğunu düşüreceklerdir”!…

2.)   ‘Açılımın’ kamu oyuna açıklanacak gibi yapılması sırasında dikkat edilmesi gereken noktalar ara başlığı altında da: “Sorunun çözümünü istemiyor musunuz?” sorusu ile söze başlanılmasının çok etkili olacağı;  okunamayan iki satırdan sonra da: “Eskiden beri terörün dinmesini, ölümlerin bitmesini istemeyen, terörle mücadeleyi bir rant kapısı gibi gören kamu görevlilerinin bulunduğu, işin bu noktaya kadar gelmesinin müsebbibinin aslında onlar olduğu?!...” cümlesi ile konuşmanın bitirilmesinin son derece yerinde olacağı  ifadelerine yer verilmiştir!…  Bu bölümde, konunun hafızalarda iyice yer etmesi için bazı soruların farklı şekilde yeniden sorulması önerilmektedir... Örneğin:”PKK ile masaya oturulmayalım da savaşı mı sürdürelim, 25 yıldır savaşıyoruz da ne oldu, terör bitti mi?... Doğudan her gün şehit cenazeleri gelmesini mi istiyorsunuz?, Ateş düştüğü yeri yakmıyor mu?...” gibi sorular ‘uzmanlarınca’ geliştirilip çeşitlendirilerek, farklı zeminlerde ‘Türk ve Kürt Aydınları’ tarafından her lehçede dile getirilip sorulacaktır!…  Soruyu soran konuşmacı, dinleyicileri suçlayan bir ses tonu ile ve gözlerinin içine bakarak konuşacaktır… Tam da bu noktada sözü, “Kırk satır mı, kırk katır mı?” (*) atasözüne  getirilip  konuşmasını sonlandıracaktır!... Dinleyenlerin kendilerini suçlu hissetmeleri sağlanacaktır!… Bu durumda  hazır bekletilen ambulanslarla bir kısmı acile kaldırılıp oradan da  “merkeze” götürülecek; sonra da serbest bırakılarak sevindirileceklerdir!…

3.)   Basra Körfezi’nden Hazar Denizi’ne kadar olan bölgenin altında dünyanın en değerli petrol ve doğalgaz rezervlerinin bulunduğu; bu ‘enerji Bölgesi’ nin üzerinde ABD ile uyumlu bir ‘Kürt Devleti’ kurulmasında ‘Stratejik Ortak’ Türkiye açısından sayısız yararları bulunduğu; Türkiye’nin artık bir ‘süper güç’ (!) olduğu her zeminde anlatılacaktır… Arkasından, Kürtlerin kendi “öz savunma gücünü” oluşturmasının son derece doğal bir şey olduğu söylenecek; ‘ulusların kaderlerine tayin etme hakkını’ Birlemiş Milletler Sözleşmesi ile bütün dünyanın kabul ettiğini belirtip, Kürt taleplerinin ‘Temel Hak ve Özgürlükler’ kapsamında değerlendirilmesi gerekeceğine söz getirilecektir… “Birlik” kelimesinin içinde geçtiği soruların tümüne “Kürtlerin Türklerle ‘yan yana’ yaşaması için hiçbir sorun olmadığı” cümlesi ile cevap verilecektir… “‘Yan yana’ ile ‘birlikte’ sözcükleri arasında ne fark var?” gibi bir soru ile karşılaşılması halinde; o zaman iyi ‘komşuluk’ ilişkilerinin yararlarından söz edilerek geçiştirilecektir!… Bu yararların neler olduğunu ise, Türkler zaten kendiliğinden bularak,, en kısa zamanda bir tez oluşturup, savunmaya başlayacaktır?!..

4.)   “Demokratik Açılım” süreci % 99’u Müslüman olan halkımızın “kahir ekseriyeti” nin görüşü olarak yansıtıldıktan sonra, Hükümet tarafından sahiplenilecektir… Böylece “milli irade” yi temsil eden (!) hükümetin de eli güçlendirilmiş olacaktır… Projeye karşı çıkanlar “gencecik çocuklarımızın ölümünden rant elde etme peşinde olan vatan hainleri(!)” olarak gösterilecektir… Hatta ‘ibret-i alem’ olsun diye böyle kişilerden bir kaçının “Ergenekon Davası” ile ilişkilendirilip, göz altına alınmaları için Cumhuriyet Savcılarına talimat verilecektir!…

5.)   Müttefikler ve onların adına  ‘demokratik açılım’ sürecini yöneten ‘sayın’ Öcalan’ ın, bu aşamada “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin terhisini istememiş”,  olması önemli bir kazanım olarak anlatılacak; ayrıca savaş tazminatı istememiş olması da ne kadar “özverili” olduğunun bir kanıtı olarak gösterilecektir… Diğer tazminat isteklerini ucu açık olacak şekilde ileri bir tarihe ertelenmesi ise, ‘piyango bileti almadan ikramiyeyi çıkması’ değerinde bir şans olarak belletilecektir…

6.)   Türk Devleti’nin özür dilemesinden sonra, Kürtler de özür dilemeyi kabul etme nezaketini gösterecek; Böylece Ermenilerden özür dileyen Türk “aydınları” ndan Kürtlerin aşağı kalır bir yanlarının olmadığı gösterilecektir… O gün dilenen özür ile halkın nabzının tutulup, gazı alındığından bugün dilenen özre halkın tepki gösteremeyeceği göz önünde tutularak;  Türklerle Kürtlerin  özürlü  ikiz kardeşler oldukları anlatılarak kardeşlik bağları güçlendirilecektir!..

7.)    Kürtlerin, “bölge coğrafyasının değişmesini istemedikleri?!” şeklindeki açıklama bir uluslararası metinde ifade edilirken, bundan anlatılmak istenenin: dağların yerlerinde kalacağı ve nehirlerin de eski yataklarında akmaya devam edeceği gerçeği olduğu vurgulanacaktır… Bu vesile ile Kürtlere de ‘çevre ve doğa dostu’ olduklarını dünya aleme gösterme fırsatı verilmiş olacaktır… Böylece Türklerden önce Kürtlerin AB’ye ‘entegre’ olabilecekleri ortaya konulmuş olacaktır!...

8.)  Bu metinde, bir tek dağdaki bir numaranın “Türkiye sınırları içinde 4 bin adamımız var, gerekirse bu sayıyı daha da artırabiliriz” şeklindeki açıklamasına yer verilmeyecektir… TBMM’ndeki  adamları ile ‘demokratik açılım projesi’ sahiplerinin bu rakama dahil olup olmadığı hususu ise, ‘pentagon’ bağlantısı olmayan yerlerde hiçbir zaman gündeme getirilmeyecektir!...

9.)  İstanbul ve Çanakkale boğazları ile ilgili olarak bir talepte bulunulmamış olması; Möntro Boğazlar Sözleşmesi’nin aynen yürürlükte kalacağına söz verilmesi ise, ’Sayın’ Karayılan’ ın İngiltere’den daha insaflı olduğuna kanıt olarak gösterilecek; Kürtlerin Türklerle kardeş olduklarına bu vesile ile tekrar vurgu yapılacaktır… Ateşkes Sözleşmesi’ne ‘akit taraf’ olarak Kürtlerin kabul edilmesi, Türkiye için  bir artı olarak anlatılacaktır!... Akit (Vakit) ve Taraf Gazeteleri’ ne de bu süreçteki katkılarından dolayı  ‘Şükran’ Madalyası verilecektir!…

10.)                      Mayın temizleme işi ile ortaya çıkan arazilerin, Kürt ağlara verilmek suretiyle işsizlik sorununun çözümüne ‘düşünce temelinde’ yapılacak katkı, İLO Sözleşmeleri’ ne de geçirilecek; güçlü sendikaların yapacağı sempozyumlarda ‘küresel krizden sonra işsizlik nasıl çözülür?” sorusunun yanıtı bu örnekle verilecektir… Sayın  Erdoğan da bu icraatı ile  Nobel’ e  aday gösterilecektir!...

11.)                      Bütün bu anlatılanlardan daha da önemlisi, CHP’nin 1989 yılında yaptığı çalışmalardan sürekli söz edilerek; “açılım” ın o çalışmaların bir devamı gibi gösterilmesiydi… Böylece Baykal’ın ve Bahçeli’nin açılıma karşı yapacağı muhalefet de, Erdoğan’ın başarılarından birini daha kıskanma krizi gibi gösterilebilecektir… Eleştirilere verilecek cevaplar ise; daha önceden ‘amacını aşan ithamlar’ için uzmanına hazırlatılmış olanlar arasından seçilecektir… Bütün cevaplar sert ve kavgacı  bir üslupla medya kuruluşları önünde en geç o akşam haberlerine yetiştirilmek üzere deneyimli hatiplere okutturulacaktır!... Bu fırsattan yararlanarak da Cumhuriyetin ön önemli projesinin ”demokrasi açılımı” olduğuna vurgu yapılacaktır!...

12.)                      Kuşkusuz  ‘Açılım Bir ABD Projesidir!’ diyen haddini bilmezler de çıkacaktır!... Hatta Başbakan Erdoğan’ın  dönemin ABD Başkanı Bush ile görüşmesinden önce,  Amerikan Dış Politikası Ulusal Komitesi Direktör Yardımcısı David L. Phillips (**) tarafından  hazırlanan planda bu gün yapılmakta olanların hemen hemen tümünün yer aldığını kanıtları ile birlikte ortaya çıkartanlar da olacaktır!... Daha fazlasını söyleyelim: “Bu planda sözü edilen ‘Sopa ve Havuç’ yöntemi, birkaç gün önce Abdullah Öcalan tarafından ‘Şimdi bu mücadelede 40 milyon Kürt var. İyi örgütlenmiş kesimler var. 40 milyon Kürt’e karşı nasıl duracaksın? 40 milyon Kürt ayağa kalktığı zaman ortada devlet-mevlet diye bir şey kalmaz… Ordu öyle çok kendine güvenmesin. Çok kaotik, çok çatışmalı dönem olursa, çözümün önünde engel olursa, ordu da ortada kalmaz, dağılır gider.’(***) sözleri ile uygulamaya konmuştur!..” diyenler de bulunacaktır…  Bu tür yazı ve beyanların sahipleri   ‘bozgunculuk yapmakla’ suçlanıp, halk tarafından ‘linç’ edilmeleri için ortalıkta bırakılacak; zorunlu olmadıkça  “it ürür kervan yürür” atasözü ise hiç  kullanılmayacaktır!...

Bizim ele geçirdiğimiz 3. belgelerde yazılanlar böyleydi…  Gel gör ki, tam da bu sırada MGK’dan ‘açılımla ilgili çalışmalara devam’ kararı çıktı… Doğrusunu söylemek gerekirse şaşırıp, kaldık!...

27.08.3009

 

(*)Ünlü masalı bilirsiniz: Sultan büyük bir suç işlemiş olarak karşısına getirilen kişiye sormuş "Kırk katır mı istersin kırk satır mı?" Kırk satır ile idam edileceğini düşünen ve seçenek olarak kendisine kırk katır sunulduğunu sanan adam "Kırk katır!" demiş. Bedeninin her bir parçası bir katıra bağlanan adam, ayrı yönlere giden katırların kırbaçlanmasıyla büyük acılar içinde parça parça olarak ölmüş.

(**) Erdoğan ile dönemin ABD Başkanı Bush arasındaki görüşmelerden önce Amerikan Dış Politikası Ulusal Komitesi Direktör Yardımcısı David L. Phlipps tarafından hazırlanan planda “reformlar yapılmalı, af düzenlemeleri geliştirilmeli, bir aracı tespit edilmeli, alt yapıya yatırım yapılmalı” gibi gerçekleştirilmiş veya gündemde yer alan açıklamalar yer alıyor. Planda “ordu demokratikleştirilmeli, sopa ve havuç yöntemi uygulanmalı” gibi öneriler bulunuyor..(22 Ağustos 2009 Pazar, Cumhuriyet, Murat Kışlalı)

(***) 22 Ağustos 2009 tarihli Milliyet Gazetesi

Av. Cemil Can- Yılmaz Özbay

Diğer Haberler

  • BİR ÖLÜM & BİR ÖYKÜ & HALNAME
  • 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ DENİLİNCE.!
  • 10 KASIM ATATÜRK'Ü ANMA GÜNÜ VE HAFTASI
  • *AYNI FAY ÜZERİNDE BU BÜYÜKLÜKTE DEPREM OLMADI*
  • THE WORLD RALLİES İN THE FACE OF DİSASTER
  • ABD SAVAŞ GEMİSİ USS NİTZE İSTANBUL BOĞAZI'NDA
  • İSTANBUL’UN BÜTÇESİ EMİN ELLERDE
  • YENİLENEN YEREBATAN SARNICI TÖRENLE AÇILDI
  • KIBRISTA NELER OLUYOR.?
  • Kahvaltıya Atılan İmza:*BALIKESİR*
  • TrabzonSporKlübü

    Nasa

    Kentim_İstanbul

    Doga_İcin_Sanat

    ABD_USA

    Department_State

    TelerehberCom

    Google_Blog

    Kemencemin_Sesi

    Kafkas_Music

    Horon_Hause

    Vakıf_Ay

    Dogal Hayatı_Koruma

    Seffaflık_Dernegi

    Telerehber

    Sosyal_Medya

    E-Devlet

    Türkiye Cumhuriyeti

    BACK TO TOP