FEHMİ KORU'DAN ABDULLAH GÜL'E ÇAĞRI.!

Fehmi Koru Gül'e Bir Çağrı Yaparak; "Aday Olmasın Ve Bunu Daha Sonraya Bırakmadan, Derhal, Hemen, Şimdi Açıklasın.!" Dedi.

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

FEHMİ KORU'DAN ABDULLAH GÜL'E ÇAĞRI.!

Fehmi Koru Gül'e Bir Çağrı Yaparak; "Aday Olmasın Ve

Bunu Daha Sonraya Bırakmadan, Derhal, Hemen, Şimdi Açıklasın.!" Dedi.

Gazeteci Fehmi Koru, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip

Erdoğan ve MHP lideri Devlet Bahçeli'nin Abdullah Gül'e yönelik ifadelerinin 11. Cumhurbaşkanı'nın 2019'da

başkanlık için adaylığını koymasına engel olmak amacıyla söylendiğini yazdı.

 

BU TRENDEN İNEN YERDE KALIR.!

Abdullah Gül'e yakınlığıyla da bilinen gazeteci Koru, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Bu Trenden İnen Yerde Kalır" sözleri ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ilke ve esaslarıyla yönetim hayatımıza mühür vurması, 696 sayılı KHK'nın 121. maddesini muğlak bularak muradını deşifre eden Sayın Gül'ün harcı değildir" ifadelerine ilişkin "AK Parti ile MHP’nin birlikteliği.. Abdullah Gül’ün adaylığı.. Daha başka ne var?" başlıklı bir yazı kaleme aldı. Yazı; www.fehmikoru.com da:

AKP İLE MHP’NİN BİRLİKTELİĞİ

Her siyasi davranışın arkasında makul bir sebep aramak gerekmeyebilir, ama şu sıralarda tanığı olduğumuz gelişmelerin fazla zorlanmadan farkına varılabilecek bir

sebebi bulunuyor: Eğer öyle bir niyeti varsa Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığına yeniden adaylığını koymasını engellemek… AK Parti genel başkanı sıfatını da taşıyan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ‘‘Gül’ü hedef alıyor’’ diye yorumlanan çıkışları ile MHP lideri Devlet Bahçeli’nin açıkça aynı hedefe yönelik sözlerinin amacı bu. Gül aday olmasın ve bunu daha sonraya bırakmadan, derhal, hemen, şimdi açıklasın…

İTTİFAK VAR İTTİFAK VAR

Siyaset aslında ittifaklar üzerine oturur. Hemen her konuda bütünüyle tıpatıp aynı düşünen iki kişi bile olamayacağına göre, insanlar partilerin etrafında bilinçli veya bilinçsiz olarak, başkalarıyla ittifak etme düşüncesiyle toplaşırlar.

Kişiler arasında ittifaklar olabildiği gibi partiler arasında da ittifaklar kurulabilir.

Bazen iki veya daha çok sayıda parti seçim öncesinde oluştururlar ittifaklarını ve başarılı olurlarsa hükümeti birlikte kuracaklarının mesajını seçmene çok önceden verirler. Bazen ittifak yüksek barajlı ülkelerde seçim barajını aşabilmek için de kurulabilir. Bazı durumlarda ise, her partinin ayrı ayrı girdiği seçimden tek bir partinin iktidarı sonucu alınamazsa, iki veya daha çok sayıda partinin birlikteliğiyle hükümet kurma zorunluluğu doğar.

Her bir seçeneğin dünyada ve bizim demokrasi serüvenimizde örnekleri vardır.

MHP’nin 22 ay sonra yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimi için stratejisini belirleyerek daha şimdiden adayını açıklaması ve AK Parti ile kurmayı düşündüğü seçim ittifakının şartlarını konuşmak istemesi ise pek alışılmış bir durum değildir.

Alışılmış olmamakla birlikte üzerinde durulduğunda anlaşılabilir bir durumdur.

Dün burada ne anladığımın ilk açılımını okurlarla paylaşmıştım: MHP AK Partili günümüz ortamında kendini iktidar olarak görüyor ve bunun devamını sağlamak için kendini geri plana itme fedakârlığını bile göze alabiliyor.

Yeter ki, AK Parti, şimdilerde kendini tanımladığı biçimde kalmayı sürdürsün; MHP için —hiç değilse Devlet Bahçeli için— bu, MHP’nin parti olarak başarısından daha önemli…

Adını ‘yerli ve milli’ koydukları bir politik çizgi bu ve ‘bütün dünyaya karşı biz’ diye özetlenebilecek uluslararası bir

boyutu da var.

İlk bakışta garip gelse de tarafların pozisyonlarına

bakıldığında sislerin dağıldığı görülebiliyor.

DEVLET BAHÇELİ VE HAMLELERİ

Bu noktaya MHP liderinin akılcı hamleleriyle gelindi.

Devlet Bahçeli AK Parti’ye ve iktidarda yapmak istediklerine ölesiye denilebilecek bir şiddette karşıydı; iktidarın neredeyse ilk 15 yılı boyunca, en yıpratıcı muhalif çıkışlar, MHP’den ve Bahçeli’den yükseldi.

Ta ki 15 Temmuz (2016) hain darbe girişimine kadar…

Girişimi ikili ilişkilerin dönüm noktası olarak görebiliriz.

Hemen ardından ilk hamle, daha önce yine ölesiye şiddetinde karşı çıktığı ‘başkanlık sistemi’ konusunda işbirliği teklifi olarak Bahçeli’den geldi: ‘‘Sistemle ilgili teklifinizi, adını ‘cumhurbaşkanlığı sistemi’ olarak belirlemek şartıyla,

Meclis’e getirin, destekleyelim…’’

MHP’nin desteği anayasa değişikliğinin 16 Nisan’da halk tarafından kabulünden sonra da devam ediyor.

Bahçeli’nin ‘‘Cumhurbaşkanlığı seçiminde adayımız Tayyip Erdoğan’’ açıklamasının bu sebeplerle şaşırtıcı bir yönü yok.

MHP lideri AK Parti’nin iktidarda kalmasını ve Tayyip Erdoğan’ın referandumla kabul edilmiş yetkilerle mücehhez başkanlığı üstlenmesini kendi partisinin yapılacak ilk seçimde başarısız kalması pahasına arzu ediyor.

Belki bu yolun partisine seçimde başarı getireceğini de umuyor olabilir; özellikle İYİ Parti’nin varlığı düşünüldüğünde…

İstediği türden bir ittifakın şartları sağlanabilirse, MHP, Meclis’te yine bir grupla temsil edilebilir de; neden olmasın.?

SİYASETİN MATEMATİĞİ

Tek sorun, siyasetin matematiksel kesinlikle başı hoş olmayan doğasıdır. Matematikte ‘2+2’ her zaman ‘4’ ettiği halde, siyaset her zaman aynı sonucu vermiyor. Evdeki hesap çoğu kez çarşıya uymuyor siyasette.

AK Parti ile MHP’ye farklı gerekçelerle katılmış olan kişiler ve onların içinde yer aldığı kitleler, tepede meydana gelen buluşma ve anlaşmayı liderler gibi içselleştirebilirlerse elbette sorun çıkmayabilir; ancak ya o kişiler ve kitleler bu ‘kutlu yürüyüşü’ o yürüyüşü başlatanlar kadar benimsemeye hazır değillerse ne olacak.?

Daha da önemlisi, bu birliktelik görüntüsüyle etkilenmesi ve

—verdiği bir karar varsa— onu değiştirmesi beklenen rakip/ler ‘‘Yola devam’’ derlerse?

Ya ‘yerli ve milli duruşa’ daha uygun birliktelikler oluşursa.?

Elbette bunlar, her biri birden fazla kişiyi ve onların içinde yer aldıkları kitleyi ilgilendirdiği için, bugün cevaplanabilecek sorular değil.

Şimdi oluştuğu görülen AKP-MHP cephesinin hesaplarına uygun da gelişebilir siyaset… Peki, ya farklı gelişirse.? Görüyorsunuz, sorular bitmiyor.


@#MedyaGünebakış ©#MedyaGünebakış

Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul – Ocak.2018- okkesb61@gmail.com,

http://www.medyagunebakis.com/ - okkesb@turkfreezone.com,

 

 

MI-6 AJANLARININ EĞİTİM GÖRDÜGÜ YER EXETER

Bizimkiler; Birleşik Krallık Üniversiteleri Arasında “Kürt Araştırmaları Enstitüsü” ve “Arap, İslami Araştırmalar Enstitüsü” Olan Tek Eğitim Kurumu Exeter Üniversitesinde.

 

O FOTOĞRAFI ÇEKEN HULUSİ AKAR'DI

Bu kareyi, fotoğraf makinesinin deklanşörüne basarak

tespit eden ise; o gün Üsteğmen, bugün ise Genelkurmay Başkanı olan Orgeneral Hulusi Akar’dı.!

Medyada, geçmişten bugüne çokça yer alan bir fotoğraf var. Fotoğraf karesinde yer alanlar, bugün kamuoyunun çok iyi

bildiği üç isim. Bunlar; soldan sağa doğru Fehmi KoruAbdullah Gül ve Şükrü Karatepe’dir. Her üç isim de İngiltere’nin güneybatısında yer alan Exeter kentinde bulunan Exeter Üniversitesi’nde, 1976-1978 yılları arasında eğitim almaya gitmişler.

Birleşik Krallık üniversiteleri arasında “Kürt Araştırmaları Enstitüsü” olan tek eğitim kurumu Exeter Üniversitesi.

Ayrıca, bu üniversitede “Arap ve İslami Araştırmalar Enstitüsü” de bulunuyor.

MI-6 AJANLARI BURADA EĞİTİM GÖRÜR

Arapİslam Dünyası ve Kürtler hakkında uzmanlaşması istenenler ile Ortadoğu’da görev yapacak olan MI-6 ajanları ve İngiliz subayları, icra edecekleri görevin önemine binaen değişen sürelerde, bu üniversitede eğitim ve öğretim görürler. Birleşik Krallıkİstihbaratı’nın bir yan kuruluşu olduğu söylenen Green Peace (Yeşil Barış) örgütü, bu üniversite tarafından kurulmuştur.

İşte Fehmi KoruAbdullah Gül ve Şükrü Karatepe bu üniversitenin rahle-i tedrisatından geçmek üzere; Milli Kültür Vakfı’nın bursu, Nevzat Yalçıntaş ve Sabahattin Zaim gibi hocaların teşviki ile buralara gelmişlerdir.

TANIŞIKLIK KAYSERİ LİSESİ’NDEN

Bu üçlünün,Türkiye’den Üsteğmen rütbesinde asker bir misafirleri vardır. Esasında ev sahibi konumunda olan, 

Abdullah Gül’dür. Tanışıklıkları Kayseri Lisesi’ne dayanır. Üsteğmenimiz, 42 gün izin alarak İngiltere’ye gelmiştir. Bu kadar uzun bir süre çok pahalı bir ülke olan İngiltere’de tatil yapmak, hele hele bir Üsteğmen geliri ile neredeyse imkansızdır. Sanırım, Üsteğmenimizi Abdullah Gül misafir etmiştir.

O hafta sonu, Exeter’de yaşayan üçlü aralarına misafir gelen Üsteğmeni de alarak, 3,5 saat mesafedeki Londra’ya geldiler. Amaçları hem Londra’da gezmek,hem de Üsteğmenin izin kağıdını Londra’da bulunan Askeri Ataşeliğeonaylatmaktı!

FOTOĞRAFI ÇEKEN HULUSİ AKAR’DI

Önce, Belgrave Square 43 numarada bulunan Türk Büyükelçiliği’nin ikinci katındaki Askeri Ataşeliğe gittiler.

Daha sonra buradan çıkarak, yaklaşık 250 metre mesafede bulunan Hyde Park’a girdiler. Biraz dolaştılar, yorulunca birer pound vererek şezlong kiraladılar ve oturup sohbet ettiler. Hava güzel ve güneşli bir gün olduğu için ceketlerini çıkarıp, şezlongların arkasına astılar ve günün anısına bir de fotoğraf çektirdiler.

İşte yukarıda gördüğünüz üçlünün fotoğrafı bu! Bu kareyi, fotoğraf makinesinin deklanşörüne basarak tespit eden ise; o gün üsteğmen, bugün ise Genelkurmay Başkanı olan Orgeneral Hulusi Akar’dı!

HALA MÜCADELEYE DEVAM EDİYORUZ

Daha sonra kalktılar, ceketlerini ve safarilerini giydiler, kuzeye doğru yürüdüler, Hyde Park’ın Marble Arch kapısından çıktılar ve sağa dönerek Oxford Street’e girdiler. Bu sefer de fotoğraf makinesinin arkasına Fehmi Koru geçti, şimdiye kadar hiç medyada görmediğiniz Hulusi AkarAbdullah Gül ve Şükrü Karatepe’nin fotoğrafını çekti.

2010’da İstifa ederek mesleğimden ayrıldım. Çünkü iki yıl yaptığım Deniz Harp Okulu Komutanlığım sırasında,Gülen Cemaati'nin akla hayale gelmeyecek saldırılarına maruz kaldığım, cansiperane bir şekilde mücadele ettiğim halde; hem komutanlarım tarafından takdir edilmemiş, hem de onların dost ateşine maruz kalmıştım. KomutanlarımınTürk Silahlı Kuvvetleri’ne yönelik asimetrik psikolojik savaşı yönetemedikleri iddiasında bulunarak üniformamı çıkardım ama hala mücadeleye devam ediyorum.

HULUSİ AKAR’LA HİÇ KARŞILAŞMAMIŞTIK

Balyoz operasyonu ile muvazzaf askerler içeri atıldığında, görev başındaydım. Daha ilk günden itibaren sahip çıktım. Sanırım üzerinde üniforması ile Hasdal’a, Ankara’dan emir ve amirinden izin almadan gidenilk askerim. Ve hep gitmeye devam ettim.

İstifa ettiğim günün hemen ertesinde de bu sefer sivil elbisem ile Hasdal’a, silah arkadaşlarımı ziyarete gittim. Ziyareti tamamladıktan sonra, Hasdal Cezaevi Komutanına teşekkür için odasına yöneldim. Kapıda emir subayı “İçeride Kolordu Komutanı var” dedi. İçeri girmemi istemiyordu! Ama umursamadım ve derhal,biraz da hışımla kapıyı açarak, içeriye yöneldim. O güne kadar Hulusi Akar ile hiç karşılaşmamıştık, beni tanımazdı!

AÇTIM AĞZIMI, YUMDUM GÖZÜMÜ!

İçeri girer girmez,Hulusi Akar hemen ayağa kalktı, “Türker ne haber, hayırlı olsun” diyerek, güleç ve sevecen bir yüzle beni karşıladı ve kucakladı. Açtım ağzımı, yumdum gözümü! Balyoz’un hukuk görünümlü bir operasyon oluğunu, Cumhurbaşkanı Gül’ün ve iktidarın işin içinde olduğunu söyledim. Ayrıca, bu operasyonla mücadelenin yargıya saygı duyarak değil, yok sayılarak yapılabileceğini anlattım.

Ne dersem beni destekledi ve katıldığını beyan etti. Belli ki; gerginliği arttırırım diye alttan almaya, gazımı almaya çalıştı ve kendini sakladı! Daha sonra emir subayını çağırdı;“Amiralimin emrindesin, kolordu alarak ev taşıma ve yeni evini hazırlama dahil ne isterse yapılacaktır” diye önümde direktif verdi.

NE BİLEYİM KANKA OLDUKLARINI.!

Böyle davranarak, o an için gazımı aldı ve kendini sakladı. Meğerse ben, kimi kime şikayet ediyormuşum! Ben “Abdullah Gül de TSK’ya karşı yürütülen operasyonun arkasında” diyorum; meğerse Hulusi Akar, Abdullah Gül’ün kankasıymış.

Şimdi Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’a sormak istiyorum;

1. Size niçin hukuk görünümlü operasyonlar ve itibarsızlaştırma saldırıları yapılmadı.? Yoksa sizi oraya getirmek için muhtemel rakiplerinize karşı mıntıka temizliğimi yapıyorlardı.?

2. Kontrollü darbe girişiminin neresindesiniz.?

İTİRAZINIZ YOK MU.?

3. TSK’nın komuta birliği, gayri anayasal bir biçimde tahrip edilmiş durumda, bunu işgal döneminde bile yaşamadık, itirazınız yok mu.?

4. TSK’nın moral ve motivasyonu yerlerde, dayanışma ruhu zayıflamış, bunun için hangi tedbirleri aldınız.?

5. Askeri Liseleri niye kapattınız, buralarda okumadığınız için bir düşmanlığınız mı var.?

HAYIR DİYEMEDİNİZ Mİ.?

6. Harp Okullarının, Harp Akademilerinin durumu ve bağlantı yapısı, dünyanın hiçbir yerinde eşi ve benzeri görülmeyecek şekilde, adeta garabet bir yapıya geçirildi. “Hayır, böyle olmaz” diyemiyor musunuz.?

7. MSB Üniversitesi denen ucube yapının başına Süleymancı birisini getirdiler, “Hayır” diyemediniz mi.?

8. GATA için yaşanan rezilliğe muhalefetiniz yok mu.?

GEREĞİNİ YAPIN.!

9. Sizi yaver gibi yanında taşıyor, “Olmaz” diyemiyor musunuz.?

10. Siyasi mitinglerin enstrümanı olmayı içinize sindirebiliyor musunuz.?

11. Ülkemiz koşar adım felakete sürükleniyor, farkında değil misiniz.?

Bu sorulara verecek yanıtınız yok mu.? Varsa da, yoksa da bunun gereğini yapın.!

Türker Ertürk - Odatv.com, 28.04.2017

 

@#MedyaGünebakış ©#MedyaGünebakış

Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul – Ocak.2018- okkesb61@gmail.com,

http://www.medyagunebakis.com/ - okkesb@turkfreezone.com,

 

 

DEVŞİRME MERKEZİ-EXETER ÜNİVERSİTESİ 
İngiliz Üniversiteleri arasında "Kürt Araştırmaları Enstitüsü" olan tek yüksek öğretim kurumudur. Exeter Üniversitesi'nde ayrıca Arap ve İslami Araştırmalar Enstitüsü de bulunuyor.

İngiliz istihbarat servislerinin yurt dışı görevlere gönderilecek ajanlarının önemli bir bölümü Exeter Üniversitesi'nde eğitim görür. Ayrıca Arap ve İslam Dünyası ile Kürtler hakkında uzmanlaşması gereken İngiliz ajanlar da bu üniversitenin hocaları tarafından eğitilir. Üniversite yayınlarında, Irak'ın kuzeyinden "Irak Kürdistanı" diye söz edilir. 
İngiliz istihbarat servisinin bir yan kuruluşu olan Green Peace (Yeşil Barış) örgütü de Exeter Üniversitesi tarafından kurulmuştur.
Exeter Üniversitesi'nden mezun olan veya doktorasını burada yapan kişileri, daha sonra özellikle İslam ülkelerinde önemli ekonomik ve siyasi kuruluşların başında veya devlet görevlerinde görmek mümkündür.
Mesela İslam Kalkınma Bankası'nın bütün önemli yöneticileri Exeter Üniversitesi'nde yüksek lisans veya doktora yapmıştır.!
Tabii buraya gönderilecek öğrencileri de kendi ülkelerindeki "İslami kuruluşlar" seçer.
İngiliz tarihinde kullanılan işkence aletlerinden biri "Exeter Dükünün Kızı" olarak anılır.
İstanbul Milletvekili Nevzat Yalçıntaş seneler önce İngiliz Dışişleri Bakanlığı'nın kendisini Londra'ya ve güneye Exeter Şatosuna davet ettiğini, burada medyanın demokrasiyi tahrip etmesi üzerine bir beyin fırtınasına katıldığını bir Meclis konuşmasında açıklamıştır.
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Exeter Üniversitesi'nde iki yıl eğitim-öğretim görmüştür. Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz da Abdullah Gül'ün bu üniversitedeki sınıf arkadaşıdır.
Abdullah Gül, Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş ve Prof. Sebahattin Zaim gibi hocalarının teşviki ve sağladıkları Milli Kültür Vakfı bursu ile 1976-1978 yıllarında Fehmi Koru ve Şükrü Karatepe ile birlikte İngiltere'ye gönderilmiştir.
Gül, burada İslam ülkelerinde ileride görev alacak olan doktora öğrencileri ile sıkı bir arkadaşlık kurmuştur.
Dönüşte Sebahattin Zaim'in daveti ile Sakarya Üniversitesi'nde görev almıştır.
Doktara tezi, "Türkiye ile İslam Ülkeleri Arasındaki Ekonomik İlişkilerin Gelişimi" başlığını taşır. Tez hocası ise Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş'tır.!
Abdullah Gül, 12 Eylül'den birkaç gün sonra evinden alıp götürülür ve İstanbul'da Metris Askeri Cezaevine kapatılır.
Çıktıktan bir süre sonra 48 İslam ülkesinin üye olduğu İslam Kalkınma Bankası'nda diğer Exeter mezunu arkadaşları ile birlikte ekonomi uzmanı olarak görev alır.
İslam Konferansı Örgütü Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğu, Exeter Üniversitesi'nde doktora sonrası çalışmalar yapmıştır.

Harry Potter serisinin yazarı Joanne Rowling, Exeter Üniversitesi'nde, Fransızca ve klasik edebiyatlar okumuştur.
Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Tutulmaz Exeter
Üniversitesi'nde kamu yönetimi yüksek lisansı yapmıştır.
Exeter Üniversitesi'nden Prof. Dr. Ian Markham'ın "Said Nursî'nin başarısı: Hakikat ve hoşgörü" başlıklı bir makalesi vardır.
Yani bu üniversite "dinlerarası diyalog" un kurgulanmasında da vardır. Markham, Exeter'de ilahiyat dalında öğretim görevlisidir.
İçişleri Bakanlığı, birçok kaymakam adayını Milli Güvenlik Akademisi eğitiminden sonra Exeter Üniversitesi'ne göndermiş ve burada dil eğitimi almasını sağlamıştır.
Halen Türkiye'de, özellikle Güneydoğu ilçelerinde görev yapan birçok kaymakam ve vali yardımcısı Exeter'de doktora yapmıştır.
Yüksek yargı organlarından da tetkik hakimleri Exeter Üniversitesinde yüksek lisans eğitimine gönderilmektedir.

Kaynak:

http://www.nuveforum.net/81-yurtdisi-egitim/18222-

exeter-universitesi-hakkinda-bilgi/

 

@#MedyaGünebakış ©#MedyaGünebakış

Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul – Ocak.2018- okkesb61@gmail.com,

http://www.medyagunebakis.com/ - okkesb@turkfreezone.com,















Metni

Diğer Haberler

  • HZ. MUHAMMED'İN HIRKASINA SÜRTÜLEN DESTİMALLER
  • ŞEYHİMİZ, ŞIHIMIZ ÇOK, FİLOZOFUMUZ YOK.!
  • BEYAZ KÜRTLERİN GİZLİ İKTİDARI
  • BÜYÜK YAHUDİ GÖÇÜNÜN GERÇEK HİKÂYESİ
  • 74 YILLIK FAİLİ MEÇHUL: NURİ KİLLİGİL PAŞA
  • BUGÜN GÜNLERDEN ÂŞIK VEYSEL
  • CHESTER PROJESİ, OLTADAKİ BALIK TÜRKİYE
  • BAD-EL HARAB-ÜL BASRA.! & BAD-EL HARAB-ÜL TÜRKİYE.!
  • YENİ İSRAİL DEVLETİ KARADENİZ’DE KURULUYOR.!
  • SELANİK’TE BİR EVİN HİKÂYESİ
  • TrabzonSporKlübü

    Nasa

    Kentim_İstanbul

    Doga_İcin_Sanat

    ABD_USA

    Department_State

    TelerehberCom

    Google_Blog

    Kemencemin_Sesi

    Kafkas_Music

    Horon_Hause

    Vakıf_Ay

    Dogal Hayatı_Koruma

    Seffaflık_Dernegi

    Telerehber

    Sosyal_Medya

    E-Devlet

    Türkiye Cumhuriyeti

    BACK TO TOP