GLADYO & NAGEHAN
ALÇI & NİHAT GENÇ 
FETÖ Türkiye'yi İşgal Ederken, FETÖ
Gladyosu Görev Başında Ve Nagehan Alçı da FETÖ'cü Savcılarının Yanındaydı.
Yedi Uzun Yıl Gladyonun
Savcılarıyla Güle Oynaya Bir Hayat Yaşayan Nagehan Alçı Bugün Hâlâ 'Ergenekon Var
mıydı.?' Diyor
Soğuk Savaş yıllarının gladyosu,
aşırı sağ ve aşırı dinci gruplara, anti-komünist ve komünizmle mücadele
başlıklarıyla yerleştirilmiş, beslenmiş ve büyütülmüştü. Bu birinci gladyo.
İkinci
gladyoyu FETÖ üstlendi, soğuk savaş bittikten sonra devreye sokuldu.
Bu
herkesin bildiği kısa bilgi notundan sonra gelelim Enver Altaylı’nın gözaltına
alınmasına. Enver Altaylı, CIA Orta-doğu istasyon şefi ünlü Özbek Ruzi Nazar’ın
yetiştirmesidir.
Ruzi
Nazar sadece Türkiye’de değil Orta Doğu’da da anti-komünist yapıların
kurucusudur.
Enver
Altaylı daha birkaç sene önce Ruzi Nazar’ın hayat hikayesini yazmış ve
Habertürk ekranlarında Balçiçek Pamir’le yağlaya ballaya güle oynaya Ruzi
Nazar’ın magazin maceralarını anlatmıştır.
ENVER ALTAYLI’NIN GÖZALTINA ALINMASI GÖZDEN KAÇTI
Enver
Altaylı’nın gözaltına alınması şuradan çok önemli; birinci gladyo ile ikinci
gladyonun bağlantı yeri.
Çünkü
Enver Altaylı CIA adına casusluk yapmaktan ve FETÖ savcılarını yurtdışına
kaçırmaktan gözaltına alınmıştır.
Ayrıca
biliyoruz ki Enver Altaylı FETÖ’nün Orta Asya’ya yerleşmesinde öncü roller
oynamıştır.
Enver
Altaylı hakkında başka neler biliyoruz. Mesela Hergün Gazetesi’nin başyazarı
olduğunu biliyoruz. Bu gazetenin diğer ünlü yazarı kimdir, Taha Akyol’dur.
Taha
Akyol’un 17-25 Aralık’a kadar FETÖ savcılarını ekranda alayla valayla nasıl
ağırladığını da biliyoruz.
Gelin
görün ki Enver Altaylı gibi güzide bir ajanın gözaltına alınmasına basınımız
pek bir hürmet göstermedi.!
ERGENEKON VAR MIYDI.?
Ancak,
hâlâ ekranlarda “Ergenekon var mı yok mu.?” tartışması bir şekilde sürüyor.
Ergenekon var, adı: gladyo.!
Mesela
Nagehan Alçı hanım yedi uzun yıl Gladyo’nun savcılarıyla güle oynaya bir hayat
yaşamış ve bugün hâlâ “Ergenekon.?” yazıları yazıyor, diyor ki, “Ergenekon var
mıydı.?” Var hanımefendi var:
Burnunuzun
ta dibinde her akşam arzı endam ettiğiniz ekranların ta içinde yedi uzun yıl
savcılarıyla birlikte çalıştığınız.
Birinci
gladyonun en önemli cinayetlerinin başında Bahçelievler’de yedi TİP’li gencin
öldürülmesi gelir, ikinci gladyonun cinayetleri, Muammer Aksoy’dan Ahmet Taner
Kışlalı’ya, Uğur Mumcu, Behçet Oktay, Necip Hablemitoğlu ve 15 Temmuz’a kadar
uzanır.
NAGEHAN ALÇI FETÖ İLE GÖREV BAŞINDAYDI
Ve
sıkı durun, FETÖ, Türkiye’yi operasyonlarla işgale başlayınca, ilk işi, birinci
ve ikinci gladyonun cinayetlerini yıkmak için milli sol aydınları ve subayları
tutukladı, hatta milli sol aydınlar ve subayları toplum önünde kriminalize
etmek için Hrant’ı öldürdüler.
İşte
bu sırada Nagehan Alçı ve nice yazar da FETÖ’nün savcılarının yanında FETÖ
denilen ikinci gladyoyla görev başındaydı.
aydinlik.com.tr - 25.8.2017 13:16
Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul – Ağustos.2017 – okkesb61@gmail.com,
http://www.medyagunebakis.com/ –– okkesb@turkfreezone.com,
https://twitter.com/okkesb ––––––– E.mail: okkesb@telmar.net,
https://www.facebook.com/okkes.bolukbasi,- okkesb@gmail.com,
Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul – Ağustos.2017 – okkesb61@gmail.com,
NİHAT GENÇ ÇOK SERT KONUŞTU.! 
‘Sözcü Ve Cumhuriyet Kapımı Dahi Çalamaz.!’
Son günlerin dikkat çeken isimlerinden Nihat Genç
gündeme ilişkin dikkat çekici açıklamalarda bulundu. Muhalif kimliği ile
tanınan Genç ‘Sözcü ve Cumhuriyet kapımı dahi çalamaz’ dedi.
22 Ağustos 2017 Salı 11:20
Son dönem yazdığı yazılarla dikkat çeken ve muhalif
kimliği ile tanınan Gazeteci Nihat
Genç gündeme ilişkin
açıklamalarda bulundu.
15
TEMMUZ ve "KONTROLLÜ DARBE" SÖYLEMLERİ
Ana muhalefet partisinin gündeme getirdiği ‘Kontrollü
darbe' söylemleri var ve kontrollü darbeye karşı çok kızgın yazılar
yazıyorsunuz…
— O gece birçok karanlık noktanın olduğu doğrudur. O
gecenin en önemli siyasi ve askeri figürleri halâ konuşmuyor doğru ve bu
karanlık açığa çıkmadan bir şey söylemek çok zor; ancak, ‘kontrol' saçma sapan
bir şey. Hatta FETÖ'cü unsurlar... Gecenin ilerleyen saatlerinde birkaç komutan
saf değiştirmiş olabilir. İktidar birçok cepheden birilerini ikna etmiş
olabilir. Bunlar da savaştandır.
Kesin bilgi nedir; başta Amerika, NATO ve Almanya
planlayarak Türkiye Cumhuriyeti devletini yıkmak, ülkeyi ele geçirmek için o
gece darbe gerçekleştirmiştir, bitti. 
AMERİKA,
NATO VE ALMANYA DİYORSUNUZ…
— 40 yıldır hazırladıkları ve çok güvendikleri
muazzam bollukta ajan güçleri mağlup olmuştur, Amerikan tarihinin en büyük ve
en acı mağlubiyetlerinden biridir, Amerika afallamış durumda, yarattıkları
Frankenstein'ın fişi çekildi. Şok yaşıyor Amerika, Almanya ve NATO şok yaşıyor,
an itibariyle rezil olmuş durumdalar.
Şüphesiz birkaç yıl içerisinde yepyeni plan ve
projeler ile gelecekler, ama artık karşılarında bu kadar kolay sızabilecekleri
Türkiye bulamayacaklar. Silahlı darbe ve uzaktan kumanda olarak güçlerini kaybettiler,
başka modeller arayacaklar.
Mesela 90'lı yıllardan başlayarak seri Kemalist
aydınları öldürmeye başladılar, bunların çoğunun faili de bulunamamıştır, pek
tabii bu Gladyo'nun işi. Şimdi ne yapar Gladyo bilemeyiz.
Orta Asya'daki ülkelerde şu Reina baskınındaki gibi
canlı bombalar yetiştirecek FETÖ güçleri var; tekrar böyle ya da şu Rus
elçisinin öldürülmesi gibi.
BAYKAL
KASETLERİYLE MUHALEFETE SIZILDI
— Gladyo, muhteşem bir silahtı; seksen yıllık alt
yapısı var. Ortadoğu ülkelerinin her ağır sert milli ve tarikat yapılarına
kadar sızmış, soğuk savaşın ilk yıllarında komünizme karşı mücadele
birliklerinden, aşırı milli antikomünist yapılarından, İslami hareketlere
Pakistan'da, Ortadoğu'da Yeşil Kuşak büyük bir hareket…
Ama FETÖ için çok da para harcamadı, iktidar hırsı
olan İslami yapıları ve Mesih benzeri psikopatları devşirmekte çok mahirdiler
ve Ortadoğu'yu bu manyak tarikatlarla parçalayarak çok büyük işler yaptılar.
FETÖ hareketi ekmeğini taştan çıkarttı. Devletten,
halktan, kurdukları paravan şirketlerle, üniversitelerle, himmetle
‘işadamlarını soyar alırız' dediler ve akıl almaz milyar dolarları yurt dışına
kaçırmayı başardılar.
Türk milleti için 15 Temmuz bu anlamıyla da tarihi
bir andır, sadece ajanlar açığa çıkmadı, büyük soygunları da sona erdi. Bir
bayram gibi kutlanması lazım. Her geçen gün bu savaşın detayları ortaya çıkacak
net göreceğiz. Sorunuzun cevabı olarak, bu darbeden içerde haberdar olan
muhalif unsurlar vardı; belgelemiyorum ama vardı.
Muhalefetin 17-25'teki tavrı ve 15 Temmuz gecesi
tavırları ve politik söylemlerine bakıyorum, dışardan bir irtibat var.
Muhalefete maalesef sızılmış ve bu sızmanın tarihi Baykal kasetleriyle ve milli
sol aydınların CHP'den tasfiyesiyle başlıyor.
Sizin gözleminiz ne oldu 15
Temmuz gecesi.?
— Şimdi bugünlerde dünyada bir güvenlik patlaması
oldu. Şöyle bir şey çıktı; bütün devletler S-400'ler gibi uzun menzilli füzeler
gibi ya da büyük radarlar gibi aşırı güvenlik tedbirleri almaya başladılar ve
yepyeni bir çağa girdik. Komşularımıza karşı radarlar, sensörler, uyarılar,
silahlar, yarış içindeyiz, ben bu silahlanmayı felaket görüyorum. 
15
TEMMUZ İNGİLTERE'DE YAŞANSA HALK KARŞILIK VERMEZDİ
— Doğrusu şudur; benim görüşme göre, halkın kendi
toprağına, devletine bağlılığı ve yabancı tahakkümüne karşı mücadele etmesi
asıldır.
Asıl olan bu, halkın bu kadar yüksek bir mücadele
direniş göstereceğini tahmin edemiyorduk. Yine o ruh, yine o kutsal adamlar,
Çanakkale'de Conk Bayırı'ndan o gece çıkıp geldiler ve savaştılar ve öldüler ve
tekrar ülkeyi bekledikleri yere döndürdüler.
15 Temmuz gecesi halkın ülkesine sahip çıktığını
gördüm, bu büyük bir meziyettir ve bu ruh radarlardan, sensörlerden, ağır silahlardan
daha önemli ve önceliklidir.
Şimdi Fransa'da, İngiltere'de aynı şey olsa; İngiliz
ordusu tüm tankları ve helikopterleri ile onların üzerine gitse halkın bu denli
fedakâr karşılık verebileceğini sanmıyorum, bu da bin yıldır bu toprağı esir
olmadan nasıl tuttuğumuzu bize gösterir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın o gece halka yönelik
çağrısının darbenin kırılmasında etkisi var mıydı? Çağrı yapmamış olsa da o
kadar kişi dışarı çıkar mıydı?
— İktidarın duyuru yapması çok büyük şok etkisi
yarattı. Bir çığlık anıdır... O gece bir saat dahi geç kalsan ülke elden
çıkacak. Korkunç bir an, o geceki direnişlerin televizyonlardan verilmesinin
çok büyük etkisi olmuştur.
Mesela Emniyet'in, Genelkurmay'ın TBMM'nin önüne halk
23:30'da gelip yetişmiştir, o tişörtünden başka hiçbir şeyi olmayan insanlara
bu ülke çok şey borçludur.
Düşman saldırdığında içerdeki muhalefet biter,
halkımız düşman karşısında birlik olup mücadele etti, bir daha gelsinler şimdi
daha güçlü eder. Sonik patlamaları niye yaptılar? İnsanlar korksun kaçsın diye…
İnsanlar sabaha kadar kaçmadı.
İSLAMOFOBİ,
Daeş
Ve Ortadoğu'da Süren Kargaşa
Buradan dünyanın genel gidişatına dair bir soruya
geçsem… Dünya genelinde artan İslamofobi ile alakalı ne düşünüyorsunuz? Bu
yönde çok sistematik bir çalışma gözlemliyoruz…
— Uzun hikaye, ünlü gazeteci Robert Fisk'in bin
sayfayı geçen büyük boy anıları, bu çağın özeti ve en muhteşem kitabıdır.
1980'li yıllarda Amerika, Sovyetleri def etmek için Afganistan'dan oradaki
‘mücahit gruplar'ı destekliyor, bu mücahidlerle dünyada Müslümanlığın Müslüman
geleneklerin karakteri değişiyor, bambaşka tür bir İslam çıkıyor. Bu desteğin
altına Suudi Arabistan giriyor, aracı Pakistan giriyor, gizli olarak İsrail de
var. 
IŞİD'DEN
BAŞKA NE ÇIKACAK?
Irak'ta
Yüz Binlerce Küçük Kızı Öldürdün
— ‘Mücahit İslamcı' kavramı Ortadoğu'da her şeyi
değiştiriyor, çok sonra tersine dönüyor. Tarihin bir daha görmediği eşi benzeri
olmayan silahlı ‘İslami terör örgütleri' ortaya çıkartılıyor.
Nedir bunlar; anlayana kadar İslam toprakları
paramparça oldu ve iç savaşların içine düştü, düşüyor. Müslüman coğrafyalarında
sürekli kan akıyor. Yepyeni bir selefi hareket ortaya atılıyor mu.?
Müslüman geleneğinde ve kültürümüzde olmayan… İşte
Amerika'da ikiz kuleleri devirdiler, kıyamet Afgan direnişiyle başladı ve
selefi zihniyetin silahlanmasıyla.
Son dönemlerde ortaya çıkan şiddet olaylarını –terör
saldırılarını- nasıl değerlendiriyorsunuz?
— Sen geliyorsun Irak'ta insanları öldürüyorsun,
havadan bomba atıyorsun, yüz binlerce küçük kız ölüyor, yüz binlercesi ailesiz
kalıyor. On binlercesi IŞİD'e cariye oluyor. Ailesini kaybetmiş.
Bütün ailesini kaybetmiş, şimdi bu canavarlıkları
yaşamış ayakta kalmış insanların nasıl bir yaratığa dönüşebileceğini hiç hesap
etmiyorsun, Irak'a atılan bombaların sonra Avrupa'da patlamaya başladığını
gördük.
Avrupalıların bunca uygarlık bunca diplomasi
kültürüne rağmen bu denli aptal olabileceklerini kimse hesap edememişti.
Etki-tepki meselesi, canavarı yaratan Batı'dır.
Avrupa'da, Amerika'da Yeşil Kuşak ile Saddam'ı, Arafat'ı indirdiler, İslami
tarikatları yanına aldı, Türkiye'de gardrop Atatürkçüleri de yanlarına
almadılar mı, aldılar.
Kenan
Evren kim.? Liberalleri de
aldılar, en dip sokak milliyetçilerine kadar her yeri planlayıp içine sızdılar,
bu macera otuz-kırk yıl gibi uzun bir sürede tohumlandı…
Bizim hikâye etmemize zaman bile kalmaz, şimdi onlar
bu canavarı nasıl yarattıklarının sinemasını yapar, pek yakında gönderir,
izleriz.
“Bütün ailesini kaybetmiş, şimdi o tür insanların
nasıl bir yaratığa dönüşeceği düşünülemez” dediniz…
Yani “IŞİD Boş Yere Çıkmadı” Mı
Diyorsunuz.?
— Psikolojiden siyasete yazılıp çizilmeye başlandı.
Sen dünyaya naklen yayın katliamlar yapıyorsun. Bağdat'ta milyonlar ölüyor
milyonlar, ne olacak, ne çıkacak buradan?
SONA
EREN KÖŞE YAZILARI
Felsefi Olarak Anarşistim, Bu Saatten
Sonra Yontulamam

Bir süre Aydınlık'ta köşe yazdınız ama
çabuk bıraktınız… Neden bıraktınız?
— Ben düzenli yazar değilim. Haftada 2 gün yazdığım
hiçbir zaman olmadı. Haftada 5 yazıyorum, bir de bakıyorsun 1 ay hiç
yazmıyorum. Aydınlık dedi ki, bir düzen getirelim haftada 2 ya da üç kez yazar
mısın.?
Benim anarşist tavrım bu düzene uymadı. Ben canım
istediği zaman yazarım. Düzenli bir yazar değilim. Kendimi anarşist olarak
tanımlıyorum. Yönetime, lidere, buyrukçuluğa, düzene, hiyerarşiye karşı bir
yazarlığım var, bu huyumla baş edemiyorum, bu saatten sonra yontulabileceğime
inancım yok.
Hocam ‘Anarşizm' Derken Siz Pasif
Anarşizmden Bahsediyorsunuz Değil Mi?
— O ayrı bir şey, çağımız yazarları felsefi anarşist
olmak zorunda, felsefi olarak anarşistim, bugün baskı ve sansürlere karşı çıka
çıka yüzlerce yıl içinde insan özgürlüğünün çok daha fazla öne çıkacağına
inanıyorum, bu yüzden hükümet, iktidar, baskı türlerinin her türlüsüne
karşıyım.
Allah insanı özgür yarattı. Neden var bu kadar sert
yasaklar ve kurallar? Zenginler daha rahat yaşasın diye. Modern çağ yazarının
tek hedefi vardır: İnsan özgürlüğü.
Sözcü
Ve Cumhuriyet Kapımı Dahi Çalamaz.!
— Yazar olursam bir gün, dedim, mutlak bağımsız bir
yazar olacağım. Ülkemizde mutlak bağımsız yazar yoktur. Toprağımdan başka
tarafım yoktur, toprağım Allah'ımdır, gerisi kimseye, eyvallahım yoktur.
Altmış yaşını geçmiş bulunuyorum ve bugüne dek
yazılarımın hiç biri patron ve editör baskısı görmedi, göremez, görürse
yatağımı ayrı sererim. Tabii ki aptal değiliz, hukuk karşısında dikkatliyiz.
Bakın benimle kimse röportaj yapamaz, ne Sözcü'sü ne Cumhuriyet'i kapımı dahi
çalamaz.
Diyelim çaldılar ve bir röportaj yaptılar,
yayınlayamazlar. Mutlak bağımsız yazar kor ateştir, mutlak bağımsız bir yazarı
övmeye, takdire dahi kimse cesaret edemez, bizleri, sirk seyreder gibi uzaktan
seyrederler.
LATİN AMERİKA'DA YAŞANANLAR
Venezüella'da Şu An Bir Ayaklanma Var.
Nasıl Okuyorsunuz?
— Latin Amerika tarihini okuyan herkes orada korkunç
bir darbeler ve diktatörlükler tarihi olduğunu bilir.
Amerika her şeyden önce onlardan Amerika adını
çalmıştır. Latin Amerika'yı ezbere biliriz, kafadan Amerika'ya karşıyız, bitti. 
İSLAM'A
DAYALI SÖYLEM
Ayetlerle
Konuşanları Sevmem, ‘Aşk' Tarafındayım
Bir dönem İhsan Eliaçık baya
gündemdeydi. Şimdi de Kuran'ı okuyalım ve anladığımızla amel edelim diyen
anlayışlar revaçta…
Nasıl Değerlendiriyorsunuz.?
— Ben ayetlerle konuşanları hiç sevmem, direkt
Kur'an'dan ayetler yorumlanarak oluşturulan hiçbir ideolojiye, insana, yazara sıcak
bakmam. Şu ayet, bu ayet diye ahkâm kesenler iyi de dese inanmam, kötü de dese
inanmam. Tarzım değil, gerçek bir aydın refleksi olarak görmem.
Siyasetin ve ideolojilerin içine bu kadar ayet
basılması kitlelerin ortasına gaz bombası atmak gibi bir şey... Ben kültürle,
Müslüman kültür ve medeniyetiyle ve bu toprakların ortak değerleri ve
kardeşliği, bu toprakların insan kültürünü inşa eden hümanizmiyle ilgiliyim.
Yani ‘aşk' tarafındayım, ayrıca kayanın, taşın,
ağaçtaki yaprakların da ayetler olduğunu ve fizik ve kimya olarak okunmasından
yanayım.
FETÖ
ve PKK
Fetö
Ve Pkk Bağlantılı Muhalefeti Affedemem
Yazılarınızda CHP'yi sert Bir Dille
Eleştiriyorsunuz. Kemal Kılıçdaroğlu'nun
İyi Bir Muhalif Olduğunu Düşünüyor musunuz.?
— AKP'nin karşısında şüphesiz her türlü muhalefeti
tutarım; ancak, bariz yalan, FETÖ'cü ve PKK'cı izler, imalar gördüğümde sıtkım
sıyrılır. Milli sol bir muhalefet, sırf muhalif diye her türlü arızalı
politikayı desteklemez, ucu nereye giderse gitsin, yanlışa yanlış diyen
bağımsız bir taraftayım.
HDP
De Muhalefette; Tutar mısınız.?
— Arkasına Amerika'yı, düşmanı almışlarla işim olmaz,
olmadı, Türkiye'nin birlik ve bütünlüğüne, temel değerlerine karşı bir terör
hareketiyle işim olmaz. PKK, Amerika'nın, Avrupa'nın malı. FETÖ ve PKK ile en
küçük irtibatı bile affetmem, hiçbir şekilde, hiçbir politikada yan yana
durmam, mümkün değil.
Muhalefet dediğin kendi ayakları, kendi gücü, kendi
omurgası üzerine oturur, bu kadar. İşte, liberaller gençleri uzun yıllar
kandırdı, 'yetmez ama evet'e kadar getirdiler işi, ne oldu, gençlere ve
halkımıza kolektif bir suç işlettirdiler.
Peki sizce iyi bir muhalif lider kim olabilir? Mesela
‘Şu isim olsa çok daha iyi olur' diyeceğiniz kimse var mı?
— Var tabii. Bu toprağın yetiştirdiği yüzlerce insan
var. Onur Öymen var, Abdüllatif
Şener var, Ümit Kocasakal var hatta emekli askerler var, Soner
Polat gibi. Yüzlerce isim sayabilirim size…
'ANTİEMPERYALİST
ERBAKAN.!'
15
Temmuz'da Erbakan Olsa, O Da Sokağa Çağırırdı. 
Erbakan Hocayı Siz Bazı Yazılarınızda
Desteklemiştiniz. Erbakan Hoca Daha Farklı mıydı?
— İnsan başına felaket gelmeden anlayamıyor. Tayyip
Erdoğan ve ekibi ortaya çıkmadan Erbakan'ın değerini bilemedik.
O günkü anlayışımıza göre Erbakan bize sert
geliyordu. Fakat çok daha sertini FETÖ ya da başka hadiseleri gördükten sonra
Erbakan'a karşı “yahu bu adam milliymiş” diye bir sempati oluştu. Hatta ben
özür diledim. Kendisiyle vefatından önce görüştüm.
Erbakan, Müslüman ülkelere “Kendi içimizde iş birliği
yapalım” dedi. D-8'i kurdu, alaşağı ettiler. Erbakan antiemperyalist bir insan,
bu milli gelenekle pek tabii siyasi bir hareket içerisinde olabiliriz, olacağız
da…
15 Temmuz'da Erdoğan'ın yerinde
Erbakan olsaydı ‘Sokaklara çıkın' der miydi?
— Derdi… 28 Şubat'ta da ülkenin parçalanmaması
noktasında büyük bir sabır göstermiştir. Bunun kendi tayfası tarafından da iyi
anlaşılmadığını düşünüyorum, Erbakan devleti yıkmak istemedi, ortalık karışsın
istemedi, bu anlaşılmadı.
'SİYASAL
İSLAMCILIK'
Müslüman
Kanı Dökülmesini Affedemiyorum
Peki İslamcılığın ya da klasikleşen tabirle ‘Siyasal
İslamcılık'ın neden karşısında duruyorsunuz?
Türkiye'de gerçekten böyle bir hareket
var mı?
Yani mesela bir ‘Siyasal İslamcılık'
varsa aynı şekilde ‘Siyasal laiklik' de yok mu?
— Müslümanlık ayrı şey, İslamcılık ayrı şey.
İslamcılık 60'lı yıllarda peydah oldu. Her şeyiyle Ortadoğu'dan Pakistan'dan
çıktı, bizimle alakası yok. Ve bir devlet hukuk düzeni olarak ‘laiklik'i
İslamcılar'a anlatabilmenin imkanı yoktur. Boşuna bir çabadır. ‘Herkes'
kelimesini anlatamazsın, ‘herkes hukuk karşısında eşittir'i anlatamazsın…
Peki Erdoğan Ya Da AK Parti
Muhalifliğinizi Nasıl Temellendiriyorsunuz.?
Yani ‘İhaleci' Oldukları İçin mi,
‘Siyasal İslamcı' Oldukları İçin mi Muhalifsiniz? Ya Da Başka Bir Sebep.?
— Suriye savaşına kadar siyasi İslamcılığa muhaliftim
ama Suriye savaşından sonra muhalifliğim hiç uzlaşmayacak kadar sertleşti.
Müslümanın Müslümana kırdırılmasına hala inanamıyorum.
Hırsızlık, yolsuzluk; bir şekilde hukuken hesabı
verilir, alınır ama düşmanın oyununa gelip kendi ellerimizle Müslüman kanı
dökmeyi affetmiyorum, affetmeyeceğim. 
ANTİEMPERYALİST
ERDOĞAN
Antiemperyalist
Erdoğan Muhaliflerin Kafasını Karıştırıyor
Siz yıllarca AK Parti'yi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı
gayri milli ve emperyalistlerin yanında olmakla suçladınız. Şimdi Türkiye,
Erdoğan liderliğinde gerçekten Amerika'ya ve Batı ülkelerine karşı bir
bağımsızlık mücadelesi veriyorsa bu bir tezatlık arzetmiyor mu? Yani
emperyalistler, emperyalistlere mi karşı?
— Evet; böyle bir şey var ve pek çok muhalifin kafası
karışıyor. İşte antiemperyalist Tayyip Erdoğan diyorlar. Ben, artık AKP eliyle
tövbeye gelmeyecek kadar ağır trajediler yaşandığına inanıyorum.
Bu fikrimde yalnız değilim, sakın gülmeyin. Bugün
İslamcılar bile kendilerine yeni bir ideoloji arıyor, yeniden başlasak
diyorlar, yeni isimler arıyorlar ama ortalık çok kirlendi…
Peki ‘Üst Akıl'ın varlığına
inanıyor musunuz? Varsa kimdir?
— Tabii ki var; bu kadar kumpası yapan kim? Sol
partileri bile kim dizayn etti? Bu kadar milli yazarı kim tutuklattı? Kim
partiden kovdu? On binlerce FETÖ'cü ajanı kim besledi, büyüttü.?
'BÖCEKLER'
KONUŞMASI
‘Böcekler'
Konuşmamı Halâ Savunuyorum
Yılmaz
Özdilpek çok yazısında ifadeleriyle
halkı aşağılamıştı. Örneğin ‘Bidon Kafa' dedi. Bunun hakkında ne
düşünüyorsunuz?
— Yılmaz
Özdil'i son 6 yıldır yakından takip
ediyorum, halkı aşağıladığını düşünmüyorum. Tam tersine milli, kuvvacı, direnen
yazılar yazıyor. Cumhuriyet değerlerini yüceltiyor. Ve en zor zamanlarda
korkusuzca yapıyor.
Şunu söylemek istiyorsanız; evet, gardropçu
Atatürkçü, kendini bir b*k sanan, halâ yukardan bakan, aşağılık bir çok yazar
yok mu? Bal gibi var, mesela şu Ekmeleddin'i kimler desteklediyse, bir bakın…
Siz de benzer bir şekilde ekranlardaki bir
konuşmanızda AK Parti için “Aydınlardan oy alamazsınız. Böceklerin oyunu
alırsınız” demiştiniz… Özdil'in ifadeleriyle paralel…
— Bu kuru iftiradır ve FETÖ'cüler bu cümlelerimi
defalarca mahkemeye verdiler ve beraat ettim. Çünkü, cümlem aynen şöyledir:
“Eğitimsiz, bilimsiz, okulsuz, öğretmensiz, sanatsız bırakılan kitleler
böcekleşir ve bu böceklerden kolaylıkla oy alabilirsiniz.” Şöyle dedim, “Hakim
bey, bu cümlemin neresi yanlış.?” O habire döndürülen videoda sadece ‘böcekler'
var, cümlemin öncesi yok. Bu cümlemi ve birçok sert cümlemi bugün aynen gururla
savunuyorum.
Çok daha sert yazılarınız…
— Evet, Genelkurmay'a kelepçe vurulmasına herkes
sessiz kalmıştır. Önce bu sessiz çoğunluğun vicdanının yargılanması lazım. Biz
17-25 Aralık'tan sonrasını kabul etmiyoruz diye bir çizgi çiziyorlar. Bu doğru
değil, çünkü vicdanın mahkemesi 17-25 Aralık değil. Kim sebep olduysa bunların
hepsi yargılanmalı, sıra herkese gelecek, Türkiye büyük bir ülke, imkanları
büyüktür, gençliği büyüktür, okumuş milyonları vardır. İkincisi ekranlar
kolektif suç, işlemiştir.
Yani, oligarşik bir düzen vardı. İş adamları,
televizyonları vardı. Bunlar bazı yazarları ekranlarda kasıtla konuşturarak
hatta beşinci sınıf etnik milliyetçileri aklınıza gelen her cahili konuşturarak
halkı bu kolektif suça ortak etmiştir. O yüzden FETÖ sadece bugün yargılananlar
değildir.
Bu milletin vicdanında sessiz çoğunluk da kolektif
suç da masaya yatırılacaktır. Avrupa'da; ikinci dünya savaşında, bu kadar
katliam olurken neden hiçbir gazete konuşamadı? Herhangi bir STK neden ayağa
kalkamadı. Çünkü tüm kurumların kontrolünü Hitler ellerine almıştı. Şimdi
benzer şeyler görüyoruz. Ekranları açtığımız zaman yandaşlar konuşuyor, başka
türlü fikir yok. Halâ aynı ‘sessizlik' ve halâ ‘aynı kolektif suç' kaldığı
yerden devam ediyor, çünkü ekranlar her fikre açık değil, işte Ulusal Kanal'ı
Digitürk'e almıyorlar, neden.? 
'MUHALİF
KANAL' AÇMAZI
Muhalefet
Milli Olmalı, Dışarıdan Müdahaleyi Midem Kaldırmaz
Konuşmuyor mu başka fikirler?
— Diyelim ki Merdan Yanardağ'ın bir televizyonu var,
hiçbir yerde göremiyorsunuz. Ya da Doğu Perinçek'in televizyonu yasaklanıyor.
Doğu Perinçek'in televizyonu hangi güçle yasaklanıyor.?
Açıklaması yok. Eğer 2007'de operasyonlar (Ergenekon)
başlarken Ulusal Kanal'ı ya da Aydınlık Gazetesi'ni ya da Oda TV'yi halkımız
görebilseydi bu kolektif suçu işlemeyeceklerdi. Ekranlar büyük bir suç işledi,
büyük trajediler yaşadık ve halâ kendisinden olmayanı boğmaya çabalıyor,
ötelemeye çalışıyorlar. Bir takım saçma sapan kumpasları da görüyorsun.
Nasıl oluyor: diyelim ki Yüksek Askeri Şûra
toplantısından 3 gün önce Türkiye'nin en büyük gayrimenkul zengininin sahibi
olduğu bir gazete, “Ordu'da Kemalist subaylar darbe yapacak” diye bir laf
atıyor ortaya. O kumpasa dahil olacak olan kimdir, belli değil.
Bunun önüne geçmek için fikir özgürlüklerine herkes
dikkat edecek. Acı olan şey; Fox Kanalı dışında muhalif kanal bulamıyorsun.
Niye.?
Adamın arkası sağlam. Türkiye'de de muhalefet yapacak
kanallar var. Neden onlara müsaade etmiyorsun?
Neden FOX'un önünü açıyorsun.?
Çünkü Fox dünya devi… İçerdeki muhalefeti bastırmak
maliyetsiz.
Biz bunu yayınlarız da… FOX TV ile alakalı sözleriniz
dikkatimi çekti… FOX TV yasaklanmalı mı.? Ne düşünüyorsunuz.?
— Hayır, asla… Tam tersine FOX'tan daha gerçekçi
sahici muhalefet yapacak Merdan'ın da tv'si var, Birgün gazetesi var, Sol
Portal var, Ulusal Kanal'a da yer açmak lazım… Bunların hiçbiri yok, ama Fox
var, çünkü sırtı sağlam, hadi be…
Yine FOX TV örneğinden gitmek istiyorum… Amerika
merkezli bir yayın kuruluşunun Türkiye'deki Erdoğan karşıtı ulusalcılığın
sözcüsü olduğu şeklindeki genel kabulü düşünecek olursak… Burada da bir
tezatlık yok mu? Bir ulusalcı bu durumu nasıl açıklıyor?
— Muhalefet kesinlikle yerli olmalı, milli olmalı; bu
ülkenin solu olmalı, dışarıdan hiçbir müdahaleyi, yardımı midem kaldırmaz… Halk
ne yapsın? Orda yok burada yok, mecburen izliyor. Onlar da bu boşluğu doğrusu
iyi kullanıyor. 
Nihat Genç
@ #Medya
Günebakış
Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul – Ağustos.2017 – okkesb61@gmail.com,
http://www.medyagunebakis.com/ –– okkesb@turkfreezone.com,
https://twitter.com/okkesb ––––––– E.mail: okkesb@telmar.net,
https://www.facebook.com/okkes.bolukbasi,- okkesb@gmail.com,
Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul – Ağustos.2017 – okkesb61@gmail.com,
FETONUN KUSMUĞUNDAKİ
DOLMA PARÇASI.!
Bir Daha Bakın Bu
Surata, 
Fetonun Kusmuğundaki Dolma Parçası.!
Oda TV yazarı Nihat Genç, zehir
zemberek bir yazıyla cevap vererek Aydın Engin'i adeta yerin dibine soktu.
İşte 'Sümük Gibi Yazılar Yazıyor" dediği Aydın Engin için 'FETO'nun Kusmuğu' yakıştırmasını yapan Nihat Genç'in olay
satırları;
PİS ADAM.!.
-‘Benim arkadaşım’ mış mış… Arkadaşınızın ölümüne
yedi yıl niçin sustunuz be pis adam.!
REZİL ADAM.!.
Hrant’ın vurulmasından hemen sonra bizler "Hrant’ı
öldürenler cemaattir." diye yüzlerce ayrı programda bas bas bağırırken
sizler hangi cemaat kanallarında gerdan kıvırıyordunuz rezil adam.!
YILIŞIK ADAM.!.
‘Benim arkadaşım’ mış mış… Hrant’ın katili cemaattir
diye bağırdığımız TV’ler polis baskınıyla kapanırken, Hrant’ın katilleri
yargıda diye bas bas bağırdığımız TV’lerin stüdyolarına kadar gaz bombası
atılırken sizler hangi cemaatte kanallarında arzı endam ediyordunuz yılışık
adam.!
UTANMAZ ADAM.!.
‘Benim arkadaşım’ mış mış… Hrant’ın arkadaşıysanız
Hrant’ın katillerinin TV’lerinde Abant toplantılarında ne işiniz vardı utanmaz
adam.!
CİĞERSİZ ADAM.!.
‘Benim arkadaşım’ mış mış… Hrant’ın arkadaşıysan
Hrant’ın katillerinin yetmez ama yetmez oyununda niçin özgürlük kahramanı gibi
ekranlarda hukuku yargıyı Fetö katiline teslim eden utanç dolu konuşmalar
yaptınız terbiyesiz ciğersiz adam.!
HRANT'IN CESEDİNİ ABD UŞAĞI
FETÖ'YE SATTINIZ.!.
‘Hrant arkadaşım…’ mış mış… Sekiz yıl susan sekiz yıl
cemaat gazete ve TV’lerinde arzı endam eden Hrant’ın arkadaşlarıymış mış mış!
Dehasınız deha, kahramansınız kahraman, en yakın arkadaşınızın cesedini dahi
sattınız, harikasınız harika! Soralım Hrant’ın cesedini kime sattınız, Fetö
denen amerikan uşağı katillere.! 
KENDİNİ BİR B.K SANMALAR.!.
Hala bu kadar pişkinlik çöküş ve kepazelik içinde
hala bir alametli konuşmalar, hala aşırı ölçüsüz bir kin, hala ne bok
yediklerini kabul edemeyiş, hala kendini bir şey sanmalı afralı tafralı imalar,
ulan ne bitmez belaymışsınız.!
FETO'NUN KUSMUĞU.!.
Buyurun Aydın Engin, yukarıdaki satırlarda nacizane
hıyar desenli portreniz pek kısacık oldu, mahkeme celbinizi bekliyorum, daha
uzununu cemaat TV’lerinde yaptığınız manipülatif konuşma videoalarınızla daha
hukuki ve ayrıntılı üzerinde çalışırız, hala su üstüne çıkmaya çalışan
Cumhuriyet Gazetesi’nin muhteşem zeytinyağı.! Bir daha bakın bu surata, Fetonun
kusmuğundaki dolma parçası.! 
Nihat Genç
Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul – Ağustos.2017 – okkesb61@gmail.com,
http://www.medyagunebakis.com/ –– okkesb@turkfreezone.com,
https://twitter.com/okkesb ––––––– E.mail: okkesb@telmar.net,
https://www.facebook.com/okkes.bolukbasi,- okkesb@gmail.com,
Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul – Ağustos.2017 – okkesb61@gmail.com,
|