AHMET
ŞIK & MAHKEME HEYETİ DİYALOGU.!
Ahmet Şık İle Mahkeme
Heyeti Arasında Sert Diyaloglar: Aradığınız ‘Örgüt’ Şu Anda Türkiye’yi
Yönetiyor
Cumhuriyet gazetesi davasının 3.
gün. Duruşmada gazeteci Ahmet Şık’ın savunmasına geçildi.
Şık savunmasını yaparken Mahkeme
başkanı “Savunmaya Bağlı Kal Ahmet Şık, Köşe Yazısı
Yazmanı İstemiyoruz” dedi.
Ahmet Şık ise;
“Savunmamın Tamamını
Dinlerseniz Anlayacaksınız” diye cevap verdi.
Savunmasının ardından sorgusuna
geçilen Ahmet Şık, MİT TIR’ları haberi için “Gurur Duyuyorum”
karşılığını verdi. Hakim ve savcılara “Cübbelerinizin
İnsanların Canından Ve Özgürlüğünden Yapıldığını Bilin” şeklinde
seslendi.
Duruşmada
Ahmet Şık’ın savunması;
Ahmet
Şık; “3 Gündür Bu Davanın Saçmalığını Arkadaşlarım
Anlattı, Aslında İçeriğine Dair Söyleyeceğim Bir Şey Yok” dedi.
Ahmet
Şık “Devletin sahibinin kim olacağına ilişkin
kavgaya tutuştular. Bu kavga, darbe girişimine kadar uzandı. Hakikati
dile getirenlerin seslerinin kısılmaya çalışıldığı günlerden geçiyoruz. OHAL
ile temel haklar askıya alındı. RTE ‘Bu Darbe Allahın Bize Bir Lütfudur’ dedi.
Ağzından kaçırdı. Şimdi bu lütfu yaşıyoruz. Nuriye ve Semih kardeşime dahi
yanıt hapishane oldu. Yargı bağımsızlığı ortadan kaldırıldı. HDP genel
başkanları esir edildi. 10 binlerce insan darbecilik-FETÖ’cülük suçlamasıyla
gözaltına alındı50 binden fazlası tutuklandı.İşkencelerden geçirilenler oldu. KHK’larla liyakatin değil biatin esas alındığı AKP
kadroları oluşturma yoluna gidildi kamuda” dedi.

MAHKEME
BAŞKANI: SAVUNMAYA BAĞLI KAL
Mahkeme
başkanı “Savunmaya bağlı kal Ahmet Şık, köşe yazısı yazmanı istemiyoruz” dedi.
Ahmet Şık ‘Savunmamın tamamını dinlerseniz anlayacaksınız’ diye cevap verince
Mahkeme Başkanı müdahaleyi kesti.
Ahmet
Şık daha sonra savunmasına devam etti.
“FETÖ’nün
idealize ettiği model 15 Temmuz sonrası başarılı oldu. Tam da bu nedenle FETÖ
ne istediyse AKP vermiştir” diyen Şık şöyle devam etti:
Erdoğan
uykusunda konuşsa canlı yayın yapmak zorunda olan televizyon kanallarında,
iktidar komiserleri olmadan siyasal program yapmak yasak.15 Temmuzda darbe
engellendi ama cunta iktidar oldu. Medyanın tamamını iktidar borazanı haline
çevirenler korkacağımızı, susacağımızı sanıyor anlatmaya devam edeceğiz.
Şimdi
o dönemin suç ve günahlarının tüm yükünü Gülen Cemaati’nin sırtına yükleyerek
kendi rollerini ve suçlarını gizlemeye çalışıyorlar. Cemaatin tehlikeli hale
gelecek güce erişmesinin en büyük sorumlusu, “Ne istedilerse veren” Erdoğan ve
AKP’dir. Dolayısıyla Erdoğan ve AKP 15 Temmuz kalkışmasının da sorumluları
arasındadırlar. Mehmet Dişli ve Partigöç’ ün hazırladığı teklifi AKP’liler
olduğu gibi kabul ederek kanunlaştırdılar. 2012 Mayıs’ında yapılan yasal
değişiklikle, askeri personelin 15 yıllık mecburi hizmet süresi 10 yıla
indirildi.

“BEKİR
BOZDAĞ KENDİ YAPTIĞI ATAMALARIN İHRACINI YÖNETİYORDU”
Cemaat
böylece, kendilerinden olmayan subaylardan bazılarının ordudan ayrılacağını
hesaplıyordu. Öyle de oldu. Gülen ile mücadele planlı MGK kararını hiç
uygulamadiklarını Erdoğan, Gül ve Bülent Arınç itiraf ettiler. Hayır
kandırılmadınız, birlikte bizi kandırmaya çalıştınız. Şimdi de Cumhuriyetten
FETÖ çıkartmaya çalışıyorsunuz.
Bekir
Bozdağ, yargının Gülen cemaatine teslim edilmesinin baş sorumlularından
birisidir. Biz FETÖ sebebiyle hapsedilmişken Bekir Bozdağ geçen haftaya kadar
adalet bakanıydı. Kendi yaptığı atamaların ihraçlarını yönetiyordu.

“KUŞKULARIMIZI
YAZDIĞIMIZ İÇİN HAPİSTEYİZ”
Biz
kuşkularımızı yazdığımız için hapisteyiz. Bir darbe kalkışmasının parçası
olduğunu anlayabilecek kapasitede olmadıklarını itiraf edenler, orduyu ve MİT’i
yönetmeye devam ediyor.
Canını
ortaya koyarak darbeyi engellemeye çalışanların yaslı aileleri başta olmak
üzere herkesin gerçekleri bilmeye hakkı var
AKP
iktidarı döneminde ortaya çıkan, polis adaylarının girdiği sınavlarda kopya
çekilmesi soruların sınavdan önce Gülen Cemaati’nin dershanelerine
sızdırılmasına yönelik etkin soruşturma yapmamaları onları tek başına sorumlu
kılıyor. Gülen Cemaati, AKP iktidarda bulunduğu 14 yıl boyunca herhangi bir
engelle karşılaşmadan nihai hedefine yol almaya devam etmiştir

“SÖYLEDİKLERİM
SAVUNMA DEĞİL İTHAMDIR”
Söylediklerim
savunma değil, ithamdır! Bu iddianame bir linç programıdır.
Bizlere
yönelik bu operasyon düşünce özgürlüğüne yönelik bir operasyondan başka bir şey
değildir. Kimsenin kuşkusu olmasın, tüm kişi ve kurumlarıyla organize kötülük
örgütünün bu ablukası da dağıtılacak. Hakikati boğmak isteyenlere inat
gazetecilik yapmaya devam edenler var.
Cumhuriyet
gazetesinde aradığınız “Örgüt”, şu anda Türkiye’yi yönetiyor. Bu siyasi
operasyonun kılıfını hazırlayan metnin başında “iddianame” yazması, çöpe
eşdeğer bu utanç vesikasını hukuki kılmıyor. Her siyasal iktidarın ve her
dönemin yargısının kötüsü – suçlusu olmayı başardım. Kızıma bırakacağım bu
mirastan gurur duyuyorum. Bu kirli düzen, suç hanedanlığı hep sürecek sananlar
yanılıyorlar. Dün gazeteciydim. Bugün gazeteciyim. Yarın da gazetecilik yapmaya
devam edeceğim. Taşlarını kendi döşedikleri cehennemlerine vardıklarında,
akılları kör eden kibirden eser kalmaz. Kahrolsun İstibdat,
Yaşasın Hürriyet.!
Ben
ne yazdıysam arkasındayım. Çünkü iki kişinin neden bir savcının başına silah
dayamak istediğini anlamazsak bu işler olmaya devam eder. 
“CÜBBELERİNİZ
İNSANLARIN CANINDAN YAPILDIĞINI BİLİN”
‘cumhuriyet.com.tr
‘de yayınlanan” diye bir vurgu yapılıyor. Ben basılı gazetede çalışıyorum.
Haberler basılı nüshada yayımlanıyor. Yayınlandıktan sonra web sitesi kendisi
sitesinde yayınlıyor. Haberlerle ilgili dava açma süresi 4 aydır, bunu bilmeyen
savcı hukuk fakültesini yeniden okumalı.
SORGUSUNDA
BU DİYALOGLAR YAŞANDI
Savunmasının
ardından Ahmet Şık’ın sorgusuna geçildi.
Şık’ın
sorgusunda şu diyaloglar yaşandı…
Mahkeme Başkanı: Gazetecilik sınırsız özgürlük müdür.?
Ahmet
Şık: Sınır
Gazetecinin Hakikatle İlişkisi Ve Kamu Yararıdır.

Mahkeme Başkanı: Gazetecilik sınırsız özgürlük müdür.?
Ahmet
Şık: Sınır
gazetecinin hakikatle ilişkisi ve kamu yararıdır. Bugün buraya gelene kadar tek
bir cümle söylemeye niyetim yoktu. Ben Türkiye
yargısına ifade özgürlüğünü anlatmaktan sıkıldım.
Mahkeme Başkanı Cemil Bayık röportajını sordu.
Ahmet
Şık: Etik
ilkelerle yazılmış bir söyleşidir. Değilse bana o kısmı gösterin. 27 yıllık gazeteciyim, gururla
söylüyorum, bugüne kadar bir tek yazım tekzip edilmedi.
Mahkeme Başkanı: İddianamenin takıldığı bazı yerler var.
Ahmet
Şık: En iyisi siz o iddianameyi çok
kaale almayın.
Başkan:
‘MİT Reyhanlı Katliamını biliyordu’ haberini neden teyid etmediniz.?
Ahmet
Şık: Nasıl
edeyim, MİT’i mi arayayım mesela.? MİT yaptım der mi.?
Mahkeme Başkanı: MİT TIR’ları haberi ile ilgili ne
diyorsunuz.?
Ahmet
Şık: Gurur duyuyorum.
Mahkeme Başkanı: Savcı Kiraz’ı öldürenlerle konuşmanız
barışı ve yaşamı savunmaya uyuyor mu.?
Ahmet
Şık: İsterseniz sorularımı okuyun
birlikte karar verelim. Benim bayrağın arkasına
gizleyecek bir suçum, dinin arkasına gizleyecek bir günahım yok.
Ahmet Şık: Cübbelerinizin insanların canından ve özgürlüğünden
yapıldığını bilin (Hakim ve savcılara)
Mahkeme Başkanı: “Berkin Baskını” haberinin gazeteye
verilmesinde punto seçiminde resmin basılmasında sizin etkiniz var mı.?
Ahmet
Şık: Genel
kural, o yazıları oluşturan kişi müdahalesini istemez. Bir suçlama yöneltecekseniz o
haberdeki her şeyden sorumluyum. Bazı suçlamaların nereye varacağını biliyorum.
Yayınlanmamış bir kitaptan suç çıkaran bir yargı
bu. Bugünkünün cemaat yargısından farklı yok. Ben gazeteciliği çok seviyorum. Mesleğin
namusu için patronuna dava açmış birisiyim. Kimse bana talimatla bir şey
yazdıramaz
Mahkeme Başkanı: Kim sizi işe aldı.?
Ahmet
Şık: Teklif
üzerine başladım.
Mahkeme Başkanı: Can Dündar mı teklifte bulundu.?
Ahmet
Şık: Can Dündar Ben geldikten sonra
Genel Yayın Yönetmeni oldu. Ben başladığımda
İbrahim Yıldız Genel Yayın Yönetmeniydi.
Mahkeme Başkanı: Genel Yayın Yönetmeni, haber müdürü ya da vakıf
tarafından engellenen ya da sansürlenen bir yazı var mı.?
Ahmet
Şık: Ben
yazımın sansürlendiği, ya da başka bir arkadaşımın yazısının sansürlendiği
yerde çalışmam, istifamı
basar giderim.Ben sansür be otosansürü demokrasiyi baltalamaya yönelik bir girişim
olarak görür, orada çalışmam.
Ahmet
Şık tweetlerle ilgil soruya “Genel cevap veremem
tek tek sorun” dedi.
Savci
: "Burayı siz yönetiyorsunuz herhalde”
Savcı Bölükbaşı: Esasa dayanmayan, sanki bir seminerde ders
veriyor gibi söyledikleriniz…
Ahmet
Şık: Dediklerimin hepsi esasa
ilişkin.
Savcı Bölükbaşı: Ders vermek haddiniz değil. Biz de eğitim
aldık, mesleğimizi sorgulama hakkınız yok…
Savcı Bölükbaşı: Hep FETÖ’den bahsettiniz PKK ve DHKP-C
iddialarına ne diyeceksiniz?
Ahmet
Şık: İddia
nedir.?
Savcı Bölükbaşı: İddianameyi okumadınız mı.?
Ahmet
Şık: Çok
dikkate almadım
Savcı Bölükbaşı: Siz burada cevap verir ya da vermezsiniz.
Ahmet
Şık: Faşizmde
niyet okumak diye bir şey vardır… Niyet okuyarak sormayın o
zaman.
Savcı: O zaman soruyu anlamadım deyin. Bu
örgütlerle ilgili iddialara ne diyorsunuz.?
Ahmet
Şık: Ben
gazeteciyim. Bu örgütler benim için haberdir.
Savcı: Katil devlet demişsiniz.
Ahmet
Şık: Devletin
tarihi kanlıdır. Ermeniler, Hrant, Suriye, Berkin… Az söylemişim seri katildir.
Siyasal görüşüm, dünyadaki tüm devletlerin terör örgütü olduğudur.
Terör dosyası diyorsunuz üç
gündür gazetecilik faaliyetimizi soruyorsunuz. Tek örgüt sorusu soramadınız.
Nokta. 
Aradığınız örgüt siyasi parti kılığında ülkeyi
yönetiyor.
Ahmet
Şık: İsrail,
Filistin’e yönelik devlet terörü yapmıyor mu.? Suriye’yi bombalayan, Irak’ı
işgal eden, bir gecede Yeni Zelanda. Aborijinlerini kesen devlet değil mi…
Türkiye
de bundan muaf değildir. Osmanlı’dan
bu yana kanla dolu, yıkımla, dolu.!.
Dersim’de katliam yapan, Ermenileri soykırıma uğratan, Berkin’i öldüren devlettir.
Doğrusu devlet seri teröristtir.
Duruşmaya
ara verildi.
@ #Medya
Günebakış
Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul – Ağustos.2017 – okkesb61@gmail.com,
http://www.medyagunebakis.com/ –– okkesb@turkfreezone.com,
https://twitter.com/okkesb ––––––– E.mail: okkesb@telmar.net,
https://www.facebook.com/okkes.bolukbasi,- okkesb@gmail.com,
Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul – Ağustos.2017 – okkesb61@gmail.com, |