REFERANDUM
HAYIR OLURSA AKP NE YAPACAK.?
Referandumda
“Evet” Çıkarsa Kim, “Hayır” Çıkarsa Kim Kaybeder.?

Başbakan yardımcısı Numan Kurtulmuş
“referandumdan EVET çıkarsa terör örgütlerinin sesi kesilir” dedi. Bunun ne anlama geldiğini hepimiz 7
Haziran tecrübesinden biliyoruz. 7 Haziran seçimlerine kadar çatapat
patlamazken, 7 Haziran seçimlerinde AKP kaybedince ülke birden kan gölüne
dönmüştü. İstihbarat nedense birden kör ve sağır oldu ve tüm terör örgütleri
ülkeyi adeta kurtarılmış alan ilan etti. İstihbaratın adını soyadını ve
DNA’sını bile bildiği terör örgütleri göz göre göre Ankara’nın göbeğinde
katliam yaptı. Amaç HDP’nin kampanya yapmasını engelleyip HDP’ye giden oyları
AKP’ye çevirmekti. Başarılı da oldular.
İşte Numan Kurtulmuş bu tecrübeyle
ifade ediyor. Kurtulmuş dolaylı olarak “şu anda terör varsa referandumdan EVET çıksın” diye var diyor. İktidarı tepe tepe
kullanan, OHAL ilan edip vatandaşın ümüğüne çöken, istediğine istediğini
yaptıran AKP terörü neden şimdi durdurmuyor da referandumdan EVET çıkmasını
bekliyor.? 12 Eylül darbecileri de öyle yapmıştı da ondan. Kenan Evren 12 Eylül
öncesi terörü neden durdurmadınız? sorusuna “şartların olgunlaşmasını bekledik” dememiş miydi.? 
İşte böyle AKP de şartların
olgunlaşmasını bekliyor. Aslında sadece şartların olgunlaşmasını beklemiyor.
Şartları olgunlaştırıyor da.
Çok basit bir soru: Hava limanından
Türkiye’ye girip Türkiye’den bir daha çıkmayan yabancıların tamamının listesi
Türkiye’nin elinde. Resmi kayıtları var. Yani teröristlerin adları soyadları ve
hatta havalimanından girerken verdikleri irtibat isimleri de devletin elinde.
Öyle kaçak göçek girmiyorlar bunlar. Nasıl oluyor da bu yabancılar yılbaşı gecesinde tam da
AKP’lilerin hedef gösterdiği gibi yılbaşı kutlayanları katlediyor.?
Daha açık soralım IŞİD veya El Nusra
neden sadece AKP’li olmayanları vuruyor.? IŞİD veya El kaide saldırılarından
zarar gören tek AKP’li var mı.?
AKP’lileri vursunlar diye söylemiyorum.
Havuz medyası bunu çarpıtacaktır. Ancak bu soruyu sormak zorundayız zira bu soruyu sormazsak o
saldırıların asıl amacını göremeyiz. İstihbaratın ve polisin elinde kayıtları olan El Kaide ve
IŞİD’cilerin seçtikleri hedeflere bakarak Türkiye’yi nereye sürüklemek
istediklerini, istihbaratın buna neden sessiz kaldığını göstermek için bu
soruyu soruyorum.
IŞİD veya El Kaide’nin hedeflerine
baktığımızsa tek belirleyici unsurun “yaşam tarzı”
olduğunu görüyoruz. IŞİD’in terör eylemlerinde turistik bölgeler, HDP tabanı
gibi AKP’nin rakipleri ve seküler yaşam tarzındaki bölgeleri seçmesinin nedeni
şu: Toplumu seküler dindar, sünni Alevi diye ayrıştırmak. Toplum bu şekilde
ayrışınca kim kazanır.? %80 çoğunluğu sünni olan, %60’ı muhafazakar olan
toplum, seküler Alevilere ve Kürtlere karşı bilenirse bundan kim kazanır.? 
Tabi
ki SÜNNİCİ siyaset yapan parti kazanır. Şimdi
o soruyu yeniden soralım: İstihbarat havalimanından giren tüm yabancıların
adları soyadlarını, Türkiye’de kalacakları irtibat adreslerini bildiği halde,
(bir yabancı otel adresi bile verse oteller her gece polise misafirlerinin
adlarını vermek zorundalar. Havalimanından girerken otel adresi verip de otelde
kalmayan bir kişi varsa bu otomatikman istihbaratın dikkatini çeker) neden El
Kaide/IŞİD teröristlerini bulup yakalamıyor.?
Bir daha düşünün.
Bu soruyla bağlantılı ek soru şu:
Türkiye’den IŞİD/El Kaide/El Nusra ve Ahrar El Şam gibi terör örgüleri ve
cihatçı yapılara gidip eğitim alan binlerce Türk vatandaşı, Halep yenilgisinden
sonra Türk istihbaratının girişimleriyle Halep’ten çıkarıldı. Bunlar şimdi
nerede.?
Halep’e Suriye’ye cihada giden Hacı bayram
ve Fatih gibi mahallelerden çıkan bu kişilerin aldıkları savaş eğitimini olası
bir iç kargaşada kimin lehine kullanacaklar.?
15 Temmuz darbe girişimi gecesi
Genelkurmay karargahını basıp oradan canlı yayın yapan cihatçılar nerede?
Bu cihatçıların sayısını kim nasıl
biliyor.?
AKP’nin 15 Temmuzdan sonra taraftarlarına
silah dağıttığı bilgisini AKP’li yetkililer de doğrulamış “halk kendini korumak
için silahlanmalı” demişlerdi. O AKP’liler neden silahlandırıldı?
Daha net soralım. AKP’nin arka bahçesi
vakıflar ve derneklerdeki “güvenilir” kişilere 15 Temmuz öncesinde
hazırlanın olası bir darbe durumunda sokağa çıkacaksınız denilmişti. Aynı
çağırı aynı yönlendirmeler referandum sonrası için de yapılıyor mu yapılmıyor
mu.?
Daha açık yazayım benim referanduma
neden EVET dediğimi tartışma konusu yapan bazı okurlar daha net anlasın. AKP
referandumda HAYIR çıkması ihtimaline karşı bir “Ergenekoncu/mezhepçi darbe”
girişiminden korkuyor. AKP içinden aldığım bilgiler şu yönde:
15 Temmuzu organize edip darbecileri erken sokağa çıkararak darbeyi akim
bırakan AKP aklı şimdi ortak çalıştıkları subaylardan çekinmeye başladı. “Eğer referandumdan HAYIR çıkarsa
15 Temmuz darbesini akim bırakmak için anlaştığımız bazı “Ergenekoncu/mezhepçi”
subaylar özellikle ÖKK’ daki Siyah Kuvvet unsurlarını kullanarak bir darbe girişiminde
bulunacak. Buna hazırlıklı olmalıyız” diye düşünüyorlar. Bunun için de bir İÇ SAVAŞ senaryosuna
hazırlanıyorlar. Bu beklenti gerçek mi yoksa tıplı 15 Temmuzdaki gibi AKP’nin
Avrasyacı subayları tasfiye etmek için yaptığı bir hazırlık mı orasını bilemem.
Ama AKP’nin böyle bir beklenti içinde olduğundan yüzde yüz eminim. 
Sırf
bunun için Yargıtay’dan çıkması beklenen ERGENEKON DAVASI KARARI bir değil İKİ
DEFA ertelendi. Erdoğan’ın kontrol ettiği yargının Ergenekon Davası kararını
neden iki defa ertelediğini anlarsanız yukarıda anlattığım o kavgayı daha iyi
okursunuz.
Daha kötüsü şu: 15 Temmuz’da AKP ile
anlaşıp rakiplerini tasfiye eden ekip de referandumdan EVET çıkması durumunda
ordudaki yapılanmalarının tasfiye edileceğinden endişeliler. AKP’nin son ortağı
Ergenekoncuların telaşa HAYIR demesinin, AKP’yi tehdit etmeye başlamalarının
nedeni bu.
Şimdi dönün ve Numan Kurtulmuş’un
“referandumdan EVET çıkarsa terör örgütleri susar” sözünü bir kez daha okuyup
düşünün. Anladınız mı arka plandaki kavgayı?
Korkarım AKP haklı. Referandumdan HAYIR çıkarsa
Türkiye’de bir Ergenekoncu/mezhepçi darbe olasılığı oldukça yüksek. Buna
karşı AKP’nin derin devletin “Siyah Kuvvetler” gücüne paralel yetiştirdiği
pratiğini Suriye’de yapıp, Halep boşaltılırken çıkardığı binlerce militan ve
teröristin Türkiye’de çeşitli yerlere konuşlandırıldığı birlikte düşünülürse
referandum sonrasında gelişen KAOS dalgasını görmemek için aptal olmak gerek.
“Referandumdan EVET de çıksa HAYIR da
çıksa Türkiye kaybedecek” dememin nedeni bu. Bu kaos senaryosunu düşündüğümde
referandumdan HAYIR çıktığı anda AKP’nin bekledikleri “Ergenekoncu darbeyi”
önlemek için özellikle TSK/ÖKK içinde bir temizliğe başlaması kaçınılmaz. Buna
paralel “Siyah Kuvvetler” unsurlarının sokakları alev yakma olasılıkları oldukça
yüksek. Dahası referandumdan HAYIR çıkarsa AKP halka dayandırdığı meşruiyetini
yitireceğinden dolayı olası bir Ergenekoncu Darbenin zemini de hazırlanmış
olacak. Bu durumda referandumdan HAYIR çıkması demek en iyi ihtimalle kısa
vadede bir Ergenekoncu DARBE, AKP’nin buna direnmesi durumundan bir İÇ SAVAŞ
demektir. 
Bu yüzden ben EVET çıkarsa AKP halka
dayandırdığı meşruiyetini güçlendireceği için diktatörlüğü halka onaylatmış
olacak. Böylece bir diktatörlük doğacak ama kısa vadede iç savaşı, değilse
yüksek dozlu bir kosu, önlemiş olacağız.
Ökkeş
Bölükbaşı, İstanbul – Ocak.2017 – okkesb61@gmail.com,
http://www.medyagunebakis.com/ -okkesb@turkfreezone.com,
https://www.facebook.com/okkes.bolukbasi,- okkesb@gmail.com,
Ökkeş
Bölükbaşı, İstanbul – Ocak.2017 – okkesb61@gmail.com,

REFERANDUMDA
“EVET” ÇIKARSA KİM,
“HAYIR” ÇIKARSA KİM KAYBEDER.?
Başkanlık referandumuna EVET diyeceğimi
açıklamam seküler kesimlerde geniş çaplı bir sarsıntı yarattı. İlginç bir
şekilde her gün Cemaate FETÖ diye hakaret eden sekülerler ve ulusalcılar,
Erdoğan’ın arkasına saklanıp Cemaate düşmanlık edenler, Cemaatin referandumda
kendilerinin yanında HAYIR demesini istiyor. Eğer bir kesimden bir beklentiniz
varsa öncelikle onlara saygı duyarak işe başlayabilirsiniz. 
Ayrıca şu gerçeğin altını çizelim. Perinçekçilerin/Ulusalcıların
Cemaat karşıtlığı İDEOLOJİK VE MEZHEPSEL DÜŞMANLIKTAN hatta din düşmanlığından,
AKP’lilerin cemaat karşıtlığı kızgınlık, kırgınlık, ihanete uğrama hissi ve
hayal kırıklığından. Kırgınlık tamir edilir ama ideolojik
düşmanlık kolay kolay ortadan kaldırılmaz. Bu gerçek bugün yazıma gelen tepkilerle bir kez daha gün yüzüne
çıktı.
Benim uzun süredir bir teorim var.
Cemaatin en büyük hatası bu ulusalcı / Kemalist seküler kesimlere şirin
görüneceğim diye başlattığı DİYALOG çalışmaları. Defalarca eleştirmişimdir;
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın tek görevi, hiç bir zaman dindar ve
muhafazakarları kabul etmeyen, sekülerlere yalakalık yapmakmış gibi, hep
onların kuyruğunda gezdiler. Cemaat
sekülerlerin peşinde dolandığı kadar dindar ve muhafazakarların yanında dursa
bugün başına gelenler gelmezdi.
Biraz daha ileri giderek şunu da iddia
edebilirim. Cemaati
Erdoğan’ ile savaşa iten bugün utanmadan yalan söyleyip “FETÖ bana Vergi Cezası
kesti” diye manşet atıp yırtacağını sanan kaçakçı ile onun ahbapları, Beykoz
çetesidir. Bunu da en iyi
kendileri, Erdoğan ve çevresi biliyor. Manşetlerini
ve dalaksız tetikçilerini Erdoğan’ın hizmetine sunmak onu ve çevresini
kurtaramayacak. Erdoğan, hukuken Başkan olur olmaz
Kemalist rejimin ayrıcalıklarıyla semiren, özellikle 28 şubat döneminde
yaptıkları vurgunlarla büyüyen o sermayeyi hedef alacak. Bu nedenle Başkanlık
seçimleri en fazla eski rejimin BAZI PATRONLARINI etkileyecek.
Şimdi sorulması gereken temel soru şu:
Referandumdan EVET çıkarsa ne olur, HAYIR çıkarsa ne olur.? Evet çıkarsa kim
kaybeder Hayır çıkarsa kim kaybeder.? 
Bu
sorunun kısa cevabı belli; Evet de çıksa Hayır da çıksa Türkiye kaybeder. Bu
konu Referanduma gelmemeliydi. Bunda
en büyük vebal Devlet Bahçeli’nin. Ancak
madem artık referandum kaçınılmaz, o zaman konuya daha yakından bakmak
zorundayız.
Kimseyi
kandırmaya gerek yok referandumdan EVET çıkarsa sıradan yurdum insanı için
değişen bir şey olmaz. Zaten yurdum insanının özgürlük talebi diye bir talebi
yok. Onlar ekmeğinin derdinde.
Dolayısıyla EVET HAYIR kavgası aslında
Eski rejimin Sermayedarları ile Yeni Rejimin Müteahhitleri arasındaki bir
kavga. Eski rejimin aydınları ile Yeni Rejimin tetikçileri arasındaki bir savaş
bu.
Dünkü
yazıda da belirttiğim gibi referandumdan HAYIR çıkarsa iç savaş çıkar. İç
savaşın en büyük kaybedeni garibanlardır. İç savaş çıktığında entelektüeller ve
zenginler uçaklarına atladığı gibi soluğu yurt dışında alırlar. Bu yüzden iç
savaş zenginlerin parasının bir kısmını etkiler. Ama iç savaş asıl garibanı
vurur. Bunun en güzel örneği Suriye Mısır ve Libya’dır. Suriye Mısır ve
Libya’nın zenginleri bugün Beykoz villalarında hayatını sürerken garibanlar
İstanbul sokaklarında dilencilik yapıyor. İç savaş çıkarsa Türkiye’deki
garibanlara olacak olan budur. Bu
nedenle, iç savaşın çıkmasını önlemek için be EVET diyeceğim ve diktatörlüğün
geleceğini bile bile buna maalesef EVET demek zorunda olduğumuzu düşünüyorum.
Yani EVET çıkarsa ülkedeki diktatörlük
tescillenmiş olur. Şu andaki fiili durum hukuki duruma dönüşür. Gariban için
durum budur.
Ancak referandumdan EVET çıkarsa
İstanbul zenginleri ve özellikle 28 Şubat zenginleri için durum böyle değildir.
Öncelikle rejim değişeceği için SERMAYE de el değiştirecektir. Yani Aydın
Doğan’ın başta olmak üzere bu süreçte Erdoğan ile kavgaya tutuşan 28 Şubat
sermayesini iyi günler beklemiyor. Erdoğan’ın başkan olmasının ardından Aydın
Doğan ve eski zenginlerinin sermayesinin üstüne gideceğini görmek için kahin
olmaya gerek yoktur.
Gülen cemaati için de durum farklı değil.
Erdoğan Gülen cemaatinden intikam almaya devam edecektir ancak Gülen
cemaatinin kaybedeceği hiç bir şeyi kalmadı. Artık
operasyonlar AKP’ye kaybettirmeye başladı. Bu nedenle Gülen cemaati için
referandumdan EVET veya HAYIR çıkmasının fiilen hiç bir hükmü yoktur. Hatta
referandumdan HAYIR çıkarsa Erdoğan iç savaş çıkarmak için yine Gülen cemaatini
günah keçisi ilan edip, hapishanelere doldurduğu binlerce insanı infaza
kalkacak çılgınlıklar yapabilir. Bu nedenle bence EVET
demek uzun vadede Gülen cemaati için HAYIRLI bile olabilir.
Referandumdan EVET çıkması Erdoğan sonrası için hep
sağ partilerin iktidara gelmesi anlamına geliyor.
Yani CHP hep muhalefet partisi olarak kalacaktır. Bu durumda siyaseten
referandumun en büyük kaybedeni CHP ve Ulusalcılar olacak.
Siyaset biliminin temel kanunu Duverger
Kuramı bu durumu çok net anlatır. “Seçim
sisteminiz nasılsa siyaset kurumlarınız da öyle olur” der.
İki turlu başkanlık seçimlerini maksimum %30 halk tabanı olan CHP
kazanamayacağı için, başkanlık seçimleri hep sağ partiler arasında geçecektir.
Ancak CHP veya Sol partiler “king maker” Kralı belirleyen partiler olacaktır.
Erdoğan’dan sonra başkanlık yarışına
çıkacak partiler, ilk seçimlerde sağın oyları bölüneceği için, soldan da oy
alabilecek adaylar çıkarmak zorunda kalacaktır. Bu nedenle daha ılımlı sağ
liderler görmek olasıdır. Bu
da sağda yeni partilerin çıkması, AKP’nin alternatiflerinin doğması anlamına
geliyor. Hatta adil bir seçim olursa, Erdoğan’ın karşısına çıkacak
etkili bir sağ lider Erdoğan’ın yerine seçilebilir bile.
Örneğin
Cemaat akıllı davranır bir parti kurarsa bu sistemin içinde on yıla iktidar
bile olabilir.
Seçimlerden EVET çıkarsa 1930’ların tam
tersi olacak. Türkiye bir sağ parti
diktatörlüğü olacak. Maalesef bundan kaçış yok. EVET çıkarsa
eski rejimin sermayedarları, Aydın Doğan, CHP, Doğu Perinçek, İstanbul
sermayesi kaybedecek. Zaten bu sermaye de parasını eski rejimin sağladığı
imkanlarla kazandı. Ama HAYIR çıkarsa garibanlar ve tüm Türkiye kaybedecek.
İşte ben bu nedenle EVET diyorum.
Ben
referandumdan HAYIR çıkıp bir iç savaş ihtimalinde tüm Türkiye ve garibanların
kaybetmesi yerine, diktatörlük bile gelse, son noktada 28 Şubat Sermayesi ve
CHP’nin kaybetmesini EHVENİ ŞER olarak görüyorum.

Ökkeş
Bölükbaşı, İstanbul – Ocak.2017 – okkesb61@gmail.com,
http://www.medyagunebakis.com/ -okkesb@turkfreezone.com,
https://www.facebook.com/okkes.bolukbasi,- okkesb@gmail.com,
Ökkeş
Bölükbaşı, İstanbul – Ocak.2017 – okkesb61@gmail.com,

REFERANDUMDAN
“EVET” ÇIKTIĞINDA TÜRKİYE
Önceki Gün Referandumdan “HAYIR”
Çıktığında Takim Meydanında Ve Tüm Türkiye’de Olacakları Yazmıştım. Bugün Referandumdan “EVET” çıktığında
Ankara’da ve tüm Türkiye’de olacakları yazacağım.
Hiç bir şeffaflığın ve denetimin olmadığı
bir seçim sürecinden, mafyanın Hayırcıları tehdit ettiği bir kampanya
ikliminde, medyanın susturulduğu bir ortamda ve daha kötüsü AKP’nin trol
yuvasına dönüşen Anadolu Ajansı’nın vereceği sonuca güveneceğiniz bir ülkede
referandumdan HAYIR çıkma ihtimali var mı? Bence yok. 
Ama yine de eski rejimin bekçilerinin
son umut olarak HAYIR çabalarını da son derece saygıdeğer buluyorum. Eğer adil seçimler olsa sadece Türk
halkının DEĞİŞİME ne kadar dirençli bir halk olduğunu bildiğim için Başkanlığa HAYIR
çıkacağını düşünüyorum. Eğer Hayır kampanyası yapanlar Başkanlığın bir
yenilik, bir belirsizlik olduğunu işleyen kampanyalar yürütürse muhafazakar
halkımız bundan korkar ve HAYIR der.
Ancak daha önce de söylediğim gibi
referandumun sonuçlarını sandıklar değil bilgisayarlar belirleyecek.
Bu nedenle Referandum akşamı
BİGİSAYARLARDAN EVET çıktığında Ankara’da olacak havayı ve planları anlamaya
çalışmalıyız.
O akşam Ankara’da Ak Saray’ın önünde
yüz binler toplanmış eğleniyor.
(Bu noktada Melih Gökçek Erdoğan’a yaranmak için her şeyi yapıp Ankara’yı oraya
yığacaktır) Ancak Türkiye’nin diğer yarısına bir hüzün çökmüş artık ölen 1.
Cumhuriyete ağıt yakıyorlar. İşte bu noktada Erdoğan ve çevresinin o birinci
cumhuriyetin önemli adamlarından intikam planları yaptığını görmek için orta
zekalı olmak yeterli.
Ankara’da halk eğlenirken Erdoğan Aydın
Doğan ve Beykoz Baronlarını nasıl alt edeceğinin düğmesine basmıştır bile.
Erdoğan’ın kendisine iyilik yapan hiç bir kimseyi cezasız bırakmadığı
düşünülecek olursa ona “iyilik” yapanlar kervanına katılan son vagon Aydın
Doğan iyiliğinin cezasını en erken çekenlerden biri olacak.
Artık Hürriyet’e Abdulkadir Selvi’yi
değil Cem Küçük’ü bile yazar yapsa kurtuluşu yoktur. Zira Doğan için hüküm çoktaan
kesilmişti. Ankara’da gazetecilik yapan herkes Doğan için kesilen hükmün
“yağmurlu havasa susuz bırakmak” olduğunu bilir.
Referandumdan Evet çıkması durumunda
Erdoğan’ın üstüne gideceği ikinci kesim Ergenekoncular, ordudaki Ulusalcılar
olacak. Ağustos ayında ordudaki Ulusalcı komutanlara toplu bir emeklilik
bekleyin. Zira Erdoğan artık ordudan bir Ulusalcı darbe bekliyor ve bu darbeyi
önlemek için daha önce anlaştığı ulusalcı komutanları tasfiye etmesi gerekecek.
Böylece Erdoğan asıl zaferini Ağustos ayındaki YAŞ zirvesinden sonra
taçlandırmış olacak. 
Tabi ki referandumdan EVET çıkması
fiili tek adam yönetimini hukuki hale dönüşmesi anlamına geliyor. Bundan sonra Erdoğan’a karşı çıkmak
mümkün olmayacağı için bu kurumların Erdoğan’a göre son şeklini alması demek.
Orduda hızla Erdoğan’cı bir ekip oluşturulacak, yargıda şimdiye kadar ittifak
yaptıkları ülkücü kesimler tasfiye edilecek veya pasifleştirilecek, polise
Türgev ve Ensar mezunları hızla doldurulacaktır.
Ortadoğu Siyasetini inceleyen
akademisyenlerin çok iyi bildiği bir kavram vardır; “bunker state” yani sığınaklı devlet. Bu devlet
modelinde devlet merkezi, yani lideri/diktatörü ve çevresini korumak üzere
yapılandırılmıştır.
Ordunun görevi sınırları veya ülkeyi
korumak değil, lideri korumaktır. Polisin görevi partinin cezalandırıcısı olarak faaliyet
göstermektir. Hakim ve savcının görevi rejimi korumaktır. Bu devlet modeli
Türkiye’de de nispeten kurulmuştu. Ancak AB süreci ile birlikte kurumların
rolleri dönüşmeye başlamıştı.
Referandumdan EVET çıktığı akşam şu
anda “fiilen/mecburen” yapılan Reisi koruma faaliyetleri
artık hukuki zemin kazanmış olacak. Bunsan sonra daha çok tetikçi savcı, daha
çok iktidar yalakası hakim, daha çok yardakçı bürokrat göreceğiz.
Ortadoğu örneği çok belli. Bu sistemde
yönetici değişmeyeceği için eninde sonunda ya darbe ya devrim olacak. Mısır’da Tunus’da Libya’da olduğu gibi
olacak.
Peki ben bu sitemin nesine EVET
diyorum?
Ben bu siteme EVET demiyorum. Ben
bundan kaçışımız yok, HAYIR çıkma olasılığı ne kadar artarsa AKP’nin ülkeyi iç
savaşa sürükleme olasılığı da o kadar artıyor. Eğer EVET dersek iç savaş
olasılığını geciktirmiş oluyoruz. Belki zaman kazanıp bir ilahi lütuf bekleriz
diye EVET diyorum. Yoksa Erdoğan ölene kadar Başkan olacak ve bizim bundan
kaçışımız yok. Maalesef yok.
Hiç
sanmıyorum ama, eğer HAYIR cephesi benim gördüğümden farklı bir şeyler yapar
bir iç savaş çıkmadan ülkeyi bu kaçınılmaz diktatörlükten kurtarırsa onlara bin
yıl minnettar kalırım.
Ökkeş
Bölükbaşı, İstanbul – Ocak.2017 – okkesb61@gmail.com,
http://www.medyagunebakis.com/ -okkesb@turkfreezone.com,
https://www.facebook.com/okkes.bolukbasi,- okkesb@gmail.com,
Ökkeş
Bölükbaşı, İstanbul – Ocak.2017 – okkesb61@gmail.com,
|