KIBLE - İ ALEM SAĞ OLSUN..!

Gökçek’in Gülen’li Doğalgaz Reklamıyla Ders Kitaplarındaki Benzerlik

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

Haber

KIBLE - İ ALEM SAĞ OLSUN..!

Gökçek’in Gülen’li Doğalgaz Reklamıyla Ders Kitaplarındaki Benzerlik

 

Doğalgaz satış merkezlerinde asılı duran reklam panosunda sadece GÜLEN yazısı okunuyor. Beyin altına çalışılmış bir reklam.

Batıkent abone işlem merkezinde çektiğim aşağıdaki fotoğrafta açıkça görünüyor.

 

            

 

            Melih Gökçek’in doğalgaz sayaçlarındaki 35 milyonluk vurgunu hakkında önceki yıllarda çokça haber okumuştuk, hatırlayalım.

http://odatv.com/35-milyonluk-vurgun-1102131200.html

Şimdi herkesin kandırıldığını itiraf ettiği günlerdeyiz.  Gökçek’i reklamcılar da kandırmış, böyle mi düşüneceğiz?

 Bu reklamda “Ankara” adı ötelenmiş ve itibarsızlaştırılmış, silinmek üzeredir. Cümlenin tamamını zorlayıp okuyabilirseniz orada “Ankara’nın gülen yüzü” yazıyor. Gördüğünüz gibi “Gülen”den başka okunabilen kelimesi yok.

Görsel tuzaklarla dolu ders kitaplarına bu kadar yoğunlaşmasaydım bu reklamdaki ana reklamın GÜLEN’le yapıldığını fark edemezdim. Gülen’e bedava reklam hizmeti var. Seçilen yeşil renk de İslami imaj veriyor.

Melih Gökçek’in Fetö’ye neleri peşkeş çektiğini belgelerle anlatan CHP Ankara Milletvekili Murat Emir’e bu fotoğrafı gönderdim, dosyasına koyar. Ancak ben bu reklamdan hareketle beynimizin nasıl yanıltılabildiğini anlatmaya geçeceğim.

Bir yazıda veya resimde, öne çıkartmak istediğiniz bir ögeyi büyük diğerlerini küçük yazarsanız onlar silinir sadece büyük olan akılda kalır. Eğer bir cümlenin tamamı aynı puntoyla yazılırsa o zaman kelimeler arasında anlamlı bağ kurabiliriz. Burada, kelimeler arasında bağlantıyı kıracak şekilde görsel tuzak var. Ders kitaplarında gördüğümüz gibi.

Punto farkıyla kelimeler arasında bağlantıyı kırarak cümlenin anlamını kaybettirmek ve bu yolla öğrencinin aklına tamamen bambaşka şeyler yerleştirmek maalesef yeni ders kitaplarında sıkça yapılıyor.

Bu silahlar bize ABD’den geldi, hatta NASA’da yapay insan beyni üretmek üzere yapılan çalışmalar sırasında üretildi. İyi niyetle yapılan bir çalışmanın kötü amaçla kullanılması ile karşı karşıyayız. Bulguları çocuklara yönelik bir tehdit haline geldi. Orada fizik bilimciler insan beyninin nasıl düşünce enerjisi ürettiğini ve bilgiyi nasıl depoladığını çözmeye çalışırken tam tersini yaptıklarında beynin nasıl işlevsizleştiğini fark ettiler. Beynin düşünce enerjisi aldığı kaynakları kuruttuğunuzda zihinsel faaliyet yapamadığını gördüler. Beyin bulandırıldığında kaosa düşüyor ve düşünce enerjisi üretemiyor.

Bulanık suda balık avlamak diyoruz, aynen öyle. Yeni nesillerimizi kobay yaptılar. Sonuçlarını görmeye başladığımız halde itiraz edemiyoruz. Bu daha da vahimdir.

Aşağıda 4.sınıf İnsan Hakları kitabında yer alan “Sağlık Ne” masalından bir alıntı var. Burada, Gökçek’in Gülen reklamındaki gibi, punto büyüterek ve rengini değiştirerek bilimdışı bir cümle çocuğun aklına nasıl işlenir, bunu göreceksiniz.

 

 

GÖKÇEK’İN GÜLEN’Lİ DOĞALGAZ REKLAMI

Mutlu adamın gömleğini giyerek sağlığına kavuşmak gibi bir öğüt bu kitabın ne kadar bilimsel eğitimden uzak bir ders kitabı olduğunu anlatmak için elbette yeterlidir. Ancak burada yazı stiliyle oynayarak çocuğa oynanan tuzağı göstermek istiyorum.

Dikkatle bakarsanız birçok yanlış daha fark edeceksiniz, örneğin “Kıble-i Alem sağ olsun” ne demek, bu masalda işi ne, mercimek çorbasının bu metinde işi ne.? 

Yazı metnine sıcak çorba kâsesi sokarak dikkati buna çekmek, renklendirerek bir daha abartmak, ayrıca çorbanın bu masalla ilgisi yok, çorbanın şişmanlıkla ve şekerle ilgisi yok, ayrıca masallarda şeker hastası olmak geçmez, vb. Birbiriyle bağlantısız pek çok öge var.

Bağlantısız nesneler akıl dağıtır, zihinsel faaliyeti keser, işte silah bu. Çocuklarımıza okulda zihin terörü yaşatıyoruz, hepimiz suç işliyoruz.

Gardner adında bir ABD’li sözde bilim adamı uyduruk bir tez attı, zekâ çok parçalıdır dedi, oysa parçalar arasında bağlantıyı kesersen düşünme gerçekleşemiyor. Onun marifetiyle paramparça edildi eğitim, cümleler bile paramparça şimdi. Anlamlı bir tek cümle öğretilmiyor çocuklarımıza, akıl tutulması yaşıyorlar. Bu sahte bilim adamına boşuna beyin kasabı demiyorum.

O masalın dip notundan bir şey daha öğreniyoruz; asıl adı “Mutluluk Ne” olan bir Terekeme masalına “Sağlık Ne” başlığı konulmuş. Masal kültürümüz bile karman çorman hale getirildi. Çocuklara hiçbir şeyin doğrusunu öğretmiyoruz.

İngilizce kitaplarda ise Evangelist masallarını çok iyi öğretiyoruz; cadı bayramları maskeli festivaller, sihirbazlar, büyücüler...

Türkçe dersini 5 saat öğretmediğimiz çocuğa 20 saat İngilizce koyduk, buna sömürge eğitimi denir. Rahmetli Prof. Sinanoğlu bizi uyarmıştı. 20 saat konuşma becerisiyle doldurulacak, bunun için Tayvan’dan vb Protestan İngilizce öğretici dadılar gelecek. Bizim genç öğretmenlerimiz daha atanmayı beklesin. 2006 yılında MYK/ 5544 sayılı yasayla bu yol açılmıştı ve hatta bu yasa haçlı yasasıdır dediğimde tekzip ve dahi tehdit almıştım. 20 saate çıkartılan bir İngilizce ile dağlara taşlara İngilizce öğreteceğiz, bari onu da doğru öğretse, hayır hiç öğretmiyor, lütfen açın en önemli “can” fiilini ortaokul sonuna kadar hiç öğretiyor mu, bakın. 5.sınıf kitabında “can” fiilini öğretirken Superman can save the world (Süpermen dünyayı koruyabilir” diyor.

Devam Ediyor; He İs Strong.! He Can Help You.!

Çocuğa ne doğru fiil öğretiyoruz ne aklı başında cümle kurduruyoruz. Tam da Oktay Sinanoğlu’nun dediği gibi, bavul taşıyıcı hamal düzeyinde bir İngilizce ile çocukların zamanını ve beynini öldürüyoruz.

İsterseniz 5.sınıf kitabında festivaller ünitesine bakın, hepsi de ABD’nin din bayramları, sınıfta etkinliklerini yaptırıyor; yumurta boyamaklar, çam süslemekler, Monsters, Batman, Karaib Korsanları, Harry Potter, Horror, vb korku filmleri izlemekler, “turkey” yiyip şükran duası etmekler... Kitabın sonunda da ABD Bağımsızlık Bayramını öğretiyor.

Öğrenmesi en zor olan On ve At kavramlarını dahi dini bayramlarla veriyor:

-At Christmas, we give gifts. -On Diwali, we lihgt candels. -On Halloween, we carve pumpkins. -At Easter, we paint eggs.

Ayrıca, İngilizce dersinde gizli mesaj nasıl yazılır diye bir konu var. Kendi şifreni uydur, onunla boşluğu doldur diye çocuğa kendisinden başkasının okuyamayacağı uydurulmuş sembollerle yazı yazdırıyor. Bunun adı bence ajanlık ya da misyoner yetiştirme eğitimidir.

Biz çoktan sömürge olduk, bütün yasaları geçti, bir tek adını koymak kaldı. Başbakan B.Yıldırım da zaten bunu diyor;

“Anayasayı değiştirip mevcut durumu anayasayla uyumlu hale getireceğiz.”

Bununla Anayasayı ortadan kaldıracağını ilan ediyor ve biz de “bu darbenin ta kendisidir” diyemiyoruz. Ben şimdi diyorum; Anayasayı değiştirdiğinde bir tane sömürge valisi olacağına göre kendisi emanetçidir, emanetçiler yasa yapma hakkına sahip olamaz.!

Herkes herkesi kandırıyor. Gökçek de Ankaralıları kandırıyor. Bari çocuklarımıza gerçeği anlatalım. İtiraf edelim, onları beyin kasaplarına kobay verdik.


 Mahiye Morgül, 22.10.2016

 

Mahiye Morgül, Ankara Ekim.2016 -–- mahiye@gmail.com,

http://www.medyagunebakis.com/ - okkesb@turkfreezone.com,

https://twitter.com/okkesb ----–------ E.mail: okkesb@telmar.net,

https://www.facebook.com/okkes.bolukbasi,- okkesb@gmail.com,

Mahiye Morgül, Ankara Ekim.2016 -–- mahiye@gmail.com,

Diğer Haberler

  • DARBE KİMDEN GELİRSE GELSİN KARŞIYIZ..
  • TRABZONLULAR BİRLEŞİNİZ
  • SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI…
  • KUL VE MAHLÛKAT HAKKI..
  • ADAM OLMAK–OLAMAMAK VE GAZETECİLİK
  • SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI..
  • DERNEKLER KANUNUNA MUHALEFET
  • TrabzonSporKlübü

    Nasa

    Kentim_İstanbul

    Doga_İcin_Sanat

    ABD_USA

    Department_State

    TelerehberCom

    Google_Blog

    Kemencemin_Sesi

    Kafkas_Music

    Horon_Hause

    Vakıf_Ay

    Dogal Hayatı_Koruma

    Seffaflık_Dernegi

    Telerehber

    Sosyal_Medya

    E-Devlet

    Türkiye Cumhuriyeti

    BACK TO TOP