İÇ BARIŞ, HEMEN ŞİMDİ.!
Toplumun Ana Akımları”ndan
Biri Sünnilik Diğeri Aleviliktir. Bu İki Güçlü Nehir Bin Yıldır Bu Ülkede Birlikte
Akıp Gitmekte, Geçtiği Toprakları Sulamakta Ve Beslemektedir.
Söz konusu “Toplumun
Ana Akımları”ndan başlıca ikisi, Sünnilik ve Aleviliktir.
Bu iki güçlü nehir bin yıldır bu ülkede akıp gitmekte, geçtiği toprakları
sulamakta ve beslemektedir.
Birinin havzasından beslenenlerin, diğerinden beslenenleri yok sayma, susuz
bırakma, bu ülkeden kazıma, nehrin yatağını değiştirme, diğerinin üstünde
hâkimiyet kurma çabaları her daim son derece olumsuz sonuçlar vermiştir.
Önce Kemal Kılıçdaroğlu ve
CHP’ye teşekkürle söze başlayalım.
Genel başkanın ve parti teşkilatının o en karanlık gecenin ilk saatlerinden
başlayarak takındığı tutum, geçen pazar günü Taksim’de gerçekleştirilen miting
gerçekten takdire şayandır. Diğer parti mensuplarının da katılımıyla Türkiye’de
bir ilk gerçekleşmiştir, bu son derece önemli bir olaydır.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasında
söylediklerine, meydandan yükselen bazı çatlak seslere takılmak içinde
bulunduğumuz ahval ve şeraitte anlam taşımamakta, taşımadığı gibi ülkenin
rotasını çevirmesi gereken olumlu istikamete fayda getirmemektedir.
Gerçekleri konuşmak lazımdır, Türkiye’de
toplumun ana akımları arasında ciddi bir zihinsel yarılma mevcuttur, bu
yarılmanın dünden bugüne giderilmesi mümkün değildir. Bu minvalde CHP tabanının olaylara diğer partilerin tabanıyla
birebir aynı gözle bakması beklenmemelidir. Kaldı ki bir lider tabanına hitap ederken,
söylenmesi gereken/duyulmak istenen arasında bir denge tutturmak durumundadır. Bu oran, içinde
bulunulan vaziyetin nitelik ve hassasiyetine göre değişir. Aynı cümleden
olarak, Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı’nın davetine uyarak Beştepe’ye gitmesi de “N’oooldu.? Hani Gitmeyecektin.?” demenin bu ülkeye faydası olmadığı gibi zararı vardır.
Sözünü ettiğimiz zihinsel yarılma, bir
yalan haberin (şu kafa kesme (.!.) ameliyesinden bahsediyoruz) bir anda onca
vahşetin önüne geçivermesiyle kendini göstermiştir. Demek ki toplumun ciddi bir kesiminde bu
haberin doğruluğunu yanlışlığını araştırmaya bile gerek görmeden anında
inanmaya hazır bir alıcı kitlesi vardır. Haber
yalanlandıktan sonra 10 gün geçmiş olmasına rağmen bir profesörün gerçekmiş
gibi olayı gündeme getirmesi de durumun vahametini göstermektedir. O kadar
farklı bir dünyada yaşamaktadır ki, yalan çıktığından haberi bile yoktur. Deli
değildir ya kadın…
Yukarıda bahsini ettiğimiz “Toplumun Ana Akımları”ndan
başlıca
ikisi, Sünnilik ve Aleviliktir. Bu iki güçlü nehir bin yıldır bu ülkede
akıp gitmekte, geçtiği toprakları sulamakta ve beslemektedir.
Birinin havzasından
beslenenlerin diğerinden beslenenleri yok sayma, susuz bırakma, bu ülkeden
kazıma, nehrin yatağını değiştirme, diğerinin üstünde hâkimiyet kurma çabaları
her daim son derece olumsuz sonuçlar vermiştir.
Geçmişte farklı zaman dilimlerinde her
iki nehir yatağıyla da oynanmıştır; sonuçları kısa, orta ve uzun vadede bu ülke
için çok ağır olmuştur. Bugün yaşadığımız ağır bunalım da bunlardan birinin
sonucudur, açıklaması çok uzun sürer. Belki başka bir yazıda…
“İki nehri birleştirelim, aynı
yatakta birlikte aksınlar, daha güçlü olsunlar” diye bir şey yok. Bu hem mümkün değildir hem de iyi
bir şey değildir. Bırakın ikisi de kendi mecralarında özgürce aksın,
havzalarını beslesin. O havzalardan beslenenler, bir daha rahatsız
edilmeyeceklerinden emin olsunlar.
Bu yarılmanın tamirinde görev başta
Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere bütün partilerden siyasetçilere, daha sonra
diğer kurum ve kişilere düşmektedir. Sanıldığı kadar zor değildir. İmkânsız hiç
değildir. Bu ülke insanı Alevisiyle Sünnisiyle bu irfana sahiptir.
Bu iki ana damarın birbirine bu kadar
uzak düşmüş olması, büyük ölçüde birbirlerini tanımak yerine ön yargıları
beslemekten kaynaklanmıştır. Ciddi ve yoğun bir çabayla çok da uzak olmayan
bir gelecekte bu problemin üstesinden gelinebilir. Bakınız, darbeler karşısında gıkını çıkaramayan bir
toplum, 20-30 yıllık bir enformasyon süreci sonucu mermiye kafa atacak, tankın
önüne yatacak, F-16’nın üzerine atlamaya kalkacak kadar sivil bilince sahip
hale geldi.
Sosyal barış da pekâlâ mümkün. Yeter ki
gerekli gayret sarf edilsin.
Bülent
Şirin, İstanbul – Ağustos.2016– bulentsirin1967@gmail.com,
http://www.medyagunebakis.com/
--- okkesb@turkfreezone.com,
https://www.facebook.com/okkes.bolukbasi,--- okkesb@gmail.com,
Bülent
Şirin, İstanbul – Ağustos.2016
– bulentsirin1967@gmail.com,
|