1923 TÜRKİYESİ

Neymiş Efendim, Mezar Taşı Okuyacakmış.! Sen Önce İki Tane Kitap Oku Da, Dünyadan Haberin Olsun Biraz.!

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

1923 TÜRKİYESİ

Neymiş Efendim, Mezar Taşı Okuyacakmış.! Sen Önce İki Tane Kitap Oku Da, Dünyadan Haberin Olsun Biraz.!

 

1923' te Türkiye'de; Nüfus 13 milyon civarıydı, 11 milyon kişi köyde yaşıyordu. 40 bin köy vardı, 38 bininde okul yoktu.
Traktör sıfırdı, karasaban’dı. 5 bin köyde sığır vebası vardı.
Hayvanlar kırılıyor, insanlar kırılıyordu.
İki milyon kişi sıtma, bir milyon kişi frengiydi, verem, tifüs, tifo salgını vardı, üç milyon kişi trahomluydu,
Bebek ölüm oranı yüzde 48’di, yani her doğan iki bebekten biri ölüyordu.
Memlekette sadece 337 doktor vardı.
Sadece 60 eczacı vardı, sadece 8’i Türk’tü.
Diş hekimi, sıfırdı. Dört hemşire vardı.
40 bin köy, sadece 136 ebe vardı. Ortalama ömür 40’tı.
Yanmış bina sayısı 115 bin, hasarlı bina sayısı 12 bin. Ülkeyi yeniden inşa etmek gerekiyordu.
Kiremit bile ithaldi. Adı; Marsilya kiremidiydi.
Limanlar, madenler, demiryolları yabancıya aitti. 
Toplam sermayenin sadece yüzde 15’i Türk’tü.
Osmanlı’dan Cumhuriyet’e miras kalan sadece dört fabrika vardı, Hereke ipek, Feshane yün, Bakırköy bez, Beykoz deri…
Elektrik sadece İstanbul, İzmir ve Tarsus’ta vardı. 
Otomobil sayısı bin 490’dı. 
Sadece dört şehirde özel otomobil vardı.
Veremle boğuşan halk, ahırda yatarken…
Bugün bazılarının yere göğe sığdıramadığı Abdülhamid’in 16 tane eşi vardı: Nazikeda, Safinaz, Dilpesent, Peyveste, Nazlıyar, Bidar, Mezide, Emsalinur Hanım... 16 tane… Yaş itibariyle, tamamı çocuktu.
Abdülmecid’in 22 eşi vardı. Ahali ineğine verecek saman bulamazken, o sarayında iki futbol takımı kadar kadınla yatıyordu. Kadın, insan değildi.
Tiyatro yok, müzik yok, resim yok, heykel yok, spor yoktu. 
Arkeolojik eserler, öyle gizli saklı değil, padişahların hediyesi olarak, trenlerle çalınmıştı.
Kimisi alaturka saat’i kullanıyor, güneşin battığı anı 12.00 kabul ediyordu.
Kimisi zevali saat’i kullanıyor, güneşin en tepede olduğu anı 12.00 kabul ediyordu.
Kimisi güneş batarken grubi saat’i esas alıyordu, 
Kimisi güneşin tamamen battığı ezani saat’i esas alıyordu. 
“Saat kaç birader.?” diye sorduğunda, her kafadan ayrı bir ses çıkıyordu.,
Kimisi hicri takvim kullanıyordu, kimisi Rumi takvim kullanıyordu. Kimisinin Şubat’ı kimisinin Aralık’ına denk geliyordu. Herkes aynı zaman dilimindeydi, ama farklı aylarda yaşıyordu.!
Dirhem, okka, çeki vardı. Arşın, kulaç, fersah vardı.

Ne ağırlığımız dünyaya ayak uydurabiliyordu, ne uzunluğumuz.! Ölçülerimiz ortaçağ’dı.
Erkeklerin sadece yüzde yedisi, kadınların sadece binde dördü okuma yazma biliyordu.
Okur-yazar erkeklerin çoğunluğu, subay veya gayrimüslimdi. Okul yaşı gelen her dört çocuktan üçü okula gitmiyordu.
Toplam, 4894 ilkokul, sadece 72 ortaokul, sadece 23 lise vardı. Türkiye’nin tüm liselerinde sadece 230 kız öğrenci kayıtlıydı.
Öğretmenlerin üçte birinin, öğretmenlik eğitimi yoktu. Tek üniversite vardı, darülfünun, medreseden halliceydi. Ülke bilim’den çoook uzaktı.
600 sene boyunca Türkçenin ırzına geçilmiş, Osmanlıca denilmişti. Arapça, Farsça, Fransızca, İtalyanca kelimeler, Levanten terimler dilimizi istila etmişti. Karşılıklı sesli-sessiz harfleri olmayan Arapçayla Türkçe yazmaya çalışıyorlardı.
“Harf devrimi yapıldı, bir gecede cahilleştirildik, köpekleştirildik” deniyor ya…
İbrahim Müteferrika’dan itibaren 150 sene boyunca basılan kitap sayısı kaçtı biliyor musunuz.?

Sadece 417’ydi. Bunların da çoğu gayrimüslimlerin matbaasından çıkmıştı. Ki zaten, Müteteferrika da devşirmeydi, Macar’dı.
Bu topraklara kitap gelene kadar, Avrupa’da 2,5 milyon farklı kitap basılmış, 5 milyar adet satılmıştı.
Voltaire, bir kitabında şu ağır tespiti yapmıştı: “İstanbul’da bir yılda yazılanlar, Paris’te bir günde yazılanlardan azdır.!”
Ve neymiş efendim, mezar taşı okuyacakmış…
Sen önce iki tane kitap oku da, dünyadan haberin olsun biraz.!.”

 

Yılmaz Özdil

 

Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul – Ekim.2015 – okkesb61@gmail.com,

http://www.medyagunebakis.com/ -okkesb@turkfreezone.com,

https://twitter.com/okkesb E.mail: okkesb@telmar.net,

https://www.facebook.com/okkes.bolukbasi,- okkesb@gmail.com,

Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul – Ekim.2015 – okkesb61@gmail.com,

 

1923 TÜRKİYESİ

2023 TÜRKİYE SENARYOLARI


2023, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100’üncü yıldönümü olacak. Daha şimdiden 2023 yılında Türkiye için kurgulanan senaryolar birbiri üstüne havalarda uçuşturuluyor. İddialar odur ki, “TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLELEBET YAŞAYACAKTIR” denilen ülkemiz sahibi olduğu jeopolitik-coğrafi konumu, yeraltı ve yerüstü zenginlikleri, su varlığı nedeniyle birçok devletin ağzını sulandırarak, iştahını kabartarak 2023 yılına ulaşmadan bölünüp, parçalanacakmış.!

Hatta nasıl bölüneceğini ne hallere düşürüleceğini gösteren haritalar bile yayınlanmaktadır.
Güneydoğu’nun tümü, Doğu Anadolu’nun bir kısmı ''KÜRDİSTAN'', Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz bölgelerinin bir kısmı ''ERMENİSTAN'' olacak.!.?

Türkiye için ABD, AB ve İsrail tarafından çizilmiş üç farklı harita var. 2023 yılına kadar Türkiye nin nasıl üçe bölüneceğini gösteren bu üç senaryoyu bilmek ve ortamı buna göre değerlendirmek lazım. Türkiye Cumhuriyeti topraklarının bölünmesine razı mı olacağız.

Yoksa bölünmemesi ve İLELEBET YAŞAMASI İÇİN GEREĞİNİ Mİ YAPACAĞIZ. Bu gün iktidar olan AKP’nin yapmak istediği nedir.?

Ana kucağından çıkıp ilkokul ile gerçek hayata adım atan her Türk çocuğunun "ABC" ile birlikte öğrendiği ikinci şey ülkemizin içinde bulunduğu tehlikelerdir. Jeopolitik konumu nedeniyle her zaman yabancı devletlerin iştahını kabartan bir coğrafya üzerinde kurulu olan milletimize vatanlık yapan Türkiye, son dönemde yeniden şekillenen ve yakın zaman içinde köklü değişiklere gebe olan Orta Doğu'da nasıl bir rol üstlenecek.?

Çeşitli çevrelerce iddia edildiği gibi ABD, AB ve İsrail'in Türkiye topraklarında ''Bağımsız bir Kürdistan devleti'' kurmak, Ermenistan'ı Anadolu'ya doğru genişletmek amaçları olanlar hem içeriden hemde dış odaklardan yüksek şiddetle, tehdit edilerek seslendirilmektedir. Değişen güç dengeleri içinde Türkiye kendini nasıl konumlandıracak veya koruyacak.?
Bu kafamızı bulandıran, sinir sistemimizi harab eden meseleleri anlamak, çözebilmek için Lozan Barış Anlaşmasını ve perdenin arkasını irdelemek gerekir.

24 Temmuz 1923 Lozan antlaşması imzalandığında İnönü Haydarpaşa Garında kendisini karşılayan coşkulu kalabalığa zafer kazanmış komutan edasıyla ''100 yıl '' kazandık demiştir. Bunun anlamı batı ile 100 yıl savaşmayacağız ya da emperyalist batı bize 100 yıl daha saldırmayacaktır. Özellikle Başbakan’da 2023 yani Cumhuriyetin 100. yılına atıfta bulunarak dünya’nın ilk 10 ekonomisi arasına gireceğiz, milli gelirimiz 25.000 dolar olacak, kendi otomobilimizi, uçağımızı, uzay teknolojimizi, tankımızı, topumuzu, tüfeğimizi, gemimizi yapacağımıza dair projeksiyonlar oluşturuyor olması bu tarihe dair iyice merakımı arttırdı.


Lozan antlaşmasının 100 yıl gecerli olduğu gerçekse ve 12 ile 24 arasında gizli maddeler varsa böyle gizli maddeler gizliliğin doğası gereği bilemeyiz.
Ancak cereyan eden, vuku bulan anlaşmalardan, devletin batı devletlerine verdiği çeşitli ödünlerden, bu kadarda olmaz dedirten siyasi davranışlardan bazı çıkarımlarda bulanabiliriz. İngilizlerin Lozan Antlaşmasından sonra İstanbul'u terketmeleri, Lozandan sonra yeni bir anayasa yapılması, devletin temel niteliklerinin bu süreçten sonra değiştirilmesi Lozan'da bize bazı şeylerin dayatıldığına işaret etmektedir.
Mesela önceleri Hilafetin kaldırılması taraftarı olmayan Atatürk İnönü’den gelen telgrafla birden Hilafet karşıtlığı halet-i ruhiyesiyle kaldırılmasını çoğunluğun itirazına rağmen diktatöryasıyla kaldırtmıştır hemde ne tehditlerle..
Latin harflerinin kabul edilmesiyle milletin eskiyle bağının koparılarak hafızasız dumur bir millet tesis edilmesi şart koşulmuş olmalı.
Kılık kıyafet kanunu ile namuslu, dindar Anadolu Türk milleti açılıp, saçılmaya sapkınlaştırılmaya çalışılmıştır karşı koyan alimler, dindar millet asılarak, işkence görerek, dayak atılarak Kurtuluş savaşından daha fazla şehit verdirilmiştir.
Laiklik kâfirliğiyle din ile devlet işlerini birbirinden ayırarak Kur’an hükümlerinin toplum yaşamından uzaklaştırılması ve yerine tanrıtanımazlık inancını yerleştirme şartı diğer bir gizli maddedir.
Şeri kanunların kaldırılıp yerine oradan buradan yamalı bohça gibi batı devletlerinin kanunlarını tercümeyle dayatılması bir başka maddeyi oluşturur.
Toprak bakımından adaların kayalık olması gerekeçesiyle Yunanlılara bırakılması, batı Trakya’nın peşkeş çekilmesi, gerekirse İstanbul’un bile verilmeye niyetlenilmesi, Limni adasının unutulması, Musul ve Kerkük misak’ı milli sınırları içinde olmasına rağmen alınamaması ve diğer Osmanlı toprakları konusunda hiçbir itirazın olmaması ve vatan topraklarının koparılmasını sessiz kalınmış.

ve diplomasi nedir bilmeyen hatta anadili Ermenice'den başka bir dil bilmeyen İsmet baş müzakereci olarak Mustafa Kemal tarafından görevlendirilmesi manidar olup, ver kurtul aymazlığıyla bir an önce kurulacak Cumhuriyeti yönetmeye başlanmak zevk-ü sefa tahtına oturulmak istenmesiyle alakalı ihtiras olarak görüyorum.
Türkiye 24 Nisan 2023 tarihi itibariyle bütün yeraltı servetlerini ve doğal kaynaklarını kullanma hakkından feragat edecek, bu hak anlaşmada imza sahibi olan diğer memleketlerin olacaktır. İş bu maddeye ormanlar, değerli madenler ve bütün enerji kaynakları da istisnasız dâhildir.
Yer altı kaynaklarımızı katiyetle çıkartmamamız ile alakalı bu gizli madde’nin yürürlükte olduğunu Türkiye’nin egemenlik haklarını hiçe sayan çıkarılan petrol ve doğalgaz’ın ancak % 25’ine sahip olabildiğimiz 1957 tarihli Maxwell petrol anlaşmasıyla ABD ve İngiltere orijinli petrol firmalarına imtiyaz tanıyan bu anlaşma Türkiye’ye senede ancak 10 sondaj imkânı veriyordu. Üstelik bazı bölgelerde (Sivas, Kastamonu, Kars-Erzurum) aramasını yasaklıyordu.

MTA ve TPAO’nun emekli olmuş mühendislerinin anlatımlarına bakarsanız ‘’kömür veya linyit arıyoruz diye kaçak sondaj yapabiliyorduk.

Diyarbakırda bulduğumuz petrol 400 metre havaya fışkırıyordu o yörenin bütün köylüleri de canlı şahittirler İngilizlerin haberi bir şekilde oldu gelip betonladılar petrolü çıkaran mühendislerin hepsi değişik nedenlerle kısa bir süre sonra öldüler. Anadolu’nun birçok ıssız alanları vatansever petrol arayıcısı mühendislerin kemiklerine ev sahipliği etmektedir’’ 2007 yılına kadar devam etti aynı tarihte AKP hükümetinin meclisten geçirdiği yeni petrol yasası Türkiye’ye yabancı firmalar karşısında ancak petrol’ün KDV’leri hariç % 2’sine sahip olabileceğini hüküm altına alabilmiş öncekinden daha korkunç bir anlaşmadır.
Daha dün Karadeniz’de Istranca açıklarında hayli büyük bir rezerv doğalgaz bulduk ne oldu hemen İngiliz firması palas pandıras ortaklık anlaşması yapmak için geldi baskı kuruyor inanmazsanız açın ilgili haberleri okuyun ve kalıbımı basarım Türkiye işletme hakkını onlara verecektir.!
''Türkiye, Türklere bırakılamayacak kadar zengin bir ülkedir.''
''Türkler, hazine üzerinde oturan dilencilerdir.''
'' Su akar, Türk bakar.''
Sözlerini eminim duymuşsunuzdur.

Peki, böyle bir anlaşma var da neden yabancı firmalar bunları çıkarmıyor sadece yurtdışından ithal ettiğimiz bugün 55 milyar dolar harcadığımız belimizi büken bu dış ticaret açığının % 60’ını teşkil eden petrolün ancak dağıtımını ve petrol istasyonlarını işletiyorlar diyebilirsiniz.

Bende size bu ülkenin madenlerini ve petrolü rezerve ediyorlar anlayacağınız bütün dünya’da bitince başka bir enerji kaynağını geliştirene veya diğer ülkelere, milletlere vurulacak son darbe için saklanmak isteniyor diye düşünüyorum.
Petrol müdürümüzün 2023 sonrası enerji açığımız olmayacak demesi çok anlamlıdır.

Kazdağlarındaki altın rezervlerinin çok yüksek olduğu söyleniyor. Dış bağlantılı bazı çevreci örgütlerin direniş göstermesi karşısında devletin sessiz kalması, bana çok anlamsız gelmişti.
Farkındaysanız 2023 sonrası için yeni Osmanlı haritaları piyasaya sürülmeye başlandı.
Öncelikle gündemden 2 olayı birleştirmek istiyorum..Birincisi Kürtlerin bağımsızlık ve özerklik ilanları diğeri de Ermenistan Cumhurbaşkanının “Ağrı Dağı” ile ilgili sözleri.
ABD ve AB tarafından resmi NATO toplantılarında gösterilen Türkiye toprakları üzerinde ‘’Kürdistan’’ haritalarını, başımızdaki bela terör örgütü PKK’ya desteklerini, Irak ve Afganistan’ın işgali, Irak’ın üç bölgeye (Kuzeyde Kürt, Orta kesimde Sünni Arap ve Güneyde Şii Arap bölgesine ayrılması, Suriye’nin iç savaşla üç bölgeye ayrılmak istenmesi, Arap baharını kaotik diziler gibi demokrasi isyanlarıyla Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da ülkelerin sınırlarının değiştirilmeye çalışılması, Somali, Sudan gibi sahra altı ülkelerinin ikiye ayrılması ve İsrail’inde içinde olduğu Lübnan olayları ve İran’a bir bahaneyle saldırılmak istenmesi bize bu dehşet senaryolarının gerçekliği konusunda bir fikir verecektir.


2023 yılında ABD, AB ve İsrail nasıl bir Türkiye istiyorlar, bunu bilmek gerekir. İsrail, bölgede kendi kontrolünde olacak bir Kürt devletinin kurulmasını istemektedir. Kurulacak böyle bir devlet üzerinden Türkiye’yi, Irak’ı, Suriye’yi ve İran’ı baskı altına almayı hayal etmekte. AB, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerini Türkiye için fazlalık olarak görmektedir. Onlara göre ancak ufaltılmış bir Türkiye AB’ye alınabilir. Türkiye, Irak, Suriye ve İran’dan koparılmış topraklar üzerinde bir Kürt devleti kurulması ABD nin de politikasıdır. Ortadoğu’yu kontrol altına alması için gereklidir.
Düşünsenize bir I.Dünya savaşından yenik çıktığımızda Sevr’le dayatılan Kürt ve Ermeni toprak istekleri yıl 2012'de yine tekerrürle ısıtılıp, ısıtılıp önümüze getirilen ve dayatılan büyük bir sorundur. Yine aynı şekilde İsrail ile ilgili aramızdaki sorunlar halen devam ediyor.!.?.?
Buradan çıkartılacak 2 Komplo teorisi var..Birincisi bunlar danışıklı dövüş mü? Yoksa AKP gerçekten istenilen Büyük Türkiye için mi mücadele ediyor.?
“2023 Yılında Lozan Anlaşması ile Türkiye yer altı ve yer üstü zenginliklerini kurtarıp tamamen özgür bir ülke olacaktır…”
Her ne kadar araştırmacılar ve bilim adamları Türkiye’de Petrol çıkartılmıyor çünkü yok dese de bugün bir çok doğu ilimizde petrol rezervleri bakımından Abdulhamit Han zamanından beri bilinen çok zengin petrol kaynakları olduğu özenle saklanan ve inkar edilen İstanbul'un Fatih Sultan Mehmed Han tarafından fethi kadar gerçektir..
Bugün petrolle birlikte diğer madenlerde özellikle Bor, altın, bakır, uranyum ve diğer alternatif enerji madenleri açısından oldukça zengin topraklarımız bulunuyor..
Bugün eğer o madenlerin işletme ve kullanma haklarına sahip olabilirsek gerisini siz düşünün..
“2023 Yılında Türkiye Başkanlık ve Eyalet Sistemine Geçecek?”
Karşı çıktığım projelerden birisi..Türkiye 2 yada 3 farklı eyalete bölünerek bir başkanlık sistemiyle yönetilecek..Bugün Amerika topraklarında hakim kılınan eyalet sistemi Türkiye’ye getirilmek isteniyor..
Tabi bu olması güç bir ihtimal ama umarım halkımız bu düşünceye prim tanımaz..


“2023 BÜYÜK TÜRKİYE PROJESİ”
Lozan anlaşmasının gizli maddelerinden kurtulan Türkiye Cumhuriyet’i Osmanlı’nın izinden gitmek isteyecektir..

Yada alternatif Türklük düşüncesi olan Turan politikasını izleyerek Orta Asya Türk cumhuriyetlerini Türkiye liderliğinde toplayarak bölgesel değil dünya gücü haline gelmek isteyecektir..
Turgut Özal’ın, Eşref Bitlis’in, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Ebu Feyz Elçibey’in ve daha nice devlet adamlarının öldürülmesi bu planlara ABD, AB ve İsrail tarafından engel olunması isteğindendir.
Bush’un yardımcısı Dick Cheney’in tarihi itirafında ''İslam’a karşı açtığımız savaş çerçevesinde Afganistan ve Irak işgal etmemizin amacı kurulacak olan İslam ve Türk birliğini engelleyerek İsrail’in bugün ve gelecekte var olmasını sağladık.'' demiştir ilginç değil mi?
Yada en kötü ihtimal gerçek bir Kurtuluş savaşı..

BÜYÜK TÜRKİYE İÇİN;
Yerel olarak bir çok adımda yeniliklere imza attık..Ve çoğu alanda dışa bağımlılıktan kurtulmaya çalışıyor..Gerek Silah olarak gerekse teknoloji olarak bir çok gelişmiş ülkeyle aynı konumdayız..
Ülke olarak okuma yazma oranımızı oldukça iyi yerlere ve konumlara geldi..Halkımız artık daha bilinçli!??..%90′lara varan okuma-yazma oranına sahibiz..

Nüfusu: 100 Milyon
Kişi Başına Düşen Milli Gelir: 25.000$+
İşsizlik: % 0.08-
Yaş Ortalaması: 40+
Enflasyon: 0,02-
Ortalama Yaşam Süresi: 80+
Kişi Başına Araç : 2 +
İŞ KOLLARINDA ÇALIŞAN NÜFUS ORANI:
- Tarım: % 10
- Sanayi: % 50
- Devlet – Hizmet: % 38
- Diğer: 2 %

İslam ve Türk birliğini kurmuş, ileri teknoloji ürünlerini güçlü AR-GE çalışmalarıyla üreten, Üniversitelerini bilim-teknoloji kurumlarına dönüştürmüş, kendi otomobilini, bilgi teknolojilerini, uçağını, helikopterini, nükleer gücünü (ekonomik-savaş), uzaya fırlatma teknolojisine sahip, tibbi cihazlar üretimde ve sağlık alanında yaptığı reformlarla dünya’nın heryerinden hasta kabul eden, bütün silahlarını kendisi üreten, yenilenebilir enerji kaynaklarını ve yer altı kaynaklarını milletinin refahı için sonuna kadar kullanan bölgesinde ve dünya’da etkin süper güçlü Türkiye’nin arzusundayız.
Parçalanmış bir Türkiye için;
Kürtler özerklik ilan eder Büyük Kürdistan kurulur..Ermeniler soykırım tezinden vazgeçmez Doğu Anadolu illerini içine alan Ermenistan genişletilir..
Aleviler ve farklı kültürel çatışmalar Dersim katliamından sonra günümüzdeki dış zorlamalarla Kürt, Ermeni ve Rum açılımlarıyla korkudan kabuklarına çekilmiş ve gizliden illegal örgütlerde boy gösteren Alevi-Ermeniler adeta üzerlerindeki ölü toprağını attılar yeni yeni nüfus tanımları yapılarak çatışmalar, fütursuz sert tartışmalarda baş aktör olmaya başladılar bile.
İsrail ile ilişkiler kötü durumda gibi görünüyor ancak ticaret rakamları ve GAP’taki toprakların satışına, özelleştirilen KİT’lerin sahiplerine ve altın madenlerinin işleticilerinin menşeine bakarsanız gerçekler hiçte öyle değildir.
Bu meseleler o partiyle bu partiyle yada ideolojik taraftarlıkla açıklanamayacak ve değerlendirilemeyecek kadar hepimizi tüm Türkiye Vatandaşlarının aynı hassasiyetle davranmasını zorunlu kılan ölüm-kalım kararları olacaktır..
Sonuçta biz bugüne kadar çıkar saikleri (iç-dış mihraklar) tarafından suni olarak çıkarılan, manipüle edilen hep kardeş kavgasından geri bıraktırıldık..

Kürt, Türk, Laz, Çerkez, Yörük, Zaza bunların hepsinin aynı vatanda bir geçmişimiz var ne zaman başkalarınca nifak sokulmuş o zamanlar birbirimizi yemiş, her alanda biçare kalmışız. Lüzumsuz, boş konularla gündemi meşgul eden siyasilerin polemikleriyle ''Cambaza Bak.!'' oyununun süjesi, kandırılanı olmayı bırakıp asıl meselelere odaklanarak, kafa yorup çözüm üretme zorunluluğumuz ''yok olmak, yada varlığımızı sürdürmek'' anlamını taşımaktadır. Madem bu ülkede beraber yaşamak zorundayız birleşip asıl düşmanı alt etmemiz gerekiyor yoksa ortada ne vatanımız kalır nede bayrağımız.
Bizim savunduğumuz ve büyük bir arzuyla istediğimiz tabiki Büyük Türkiye!
Türkiye hakkındaki kararı ancak bu millet verir o millet ki; ceddine yaraşır güçte, dünya milletlerine adaletle hükmeden ''Yeni Osmanlı İmparatorluğu'' olacaktır.

Bu konuda düşündünüz mü.?

Sizinde 2023 senaryolarınız var mı.?

Varsa yazarsanız çok okumak isterim..
Etiketler: siyaset forum siyasethane.com


Siyasethane.com

6th November 2012, siyasethane tarafından yayınlandı

http://siyasethane.blogspot.com.tr/2012/11/2023-turkiye-senaryolar.html

 

Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul – Ekim.2015 – okkesb61@gmail.com,

http://www.medyagunebakis.com/ -okkesb@turkfreezone.com,

https://twitter.com/okkesb E.mail: okkesb@telmar.net,

https://www.facebook.com/okkes.bolukbasi,- okkesb@gmail.com,

Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul – Ekim.2015 – okkesb61@gmail.com,

 

Diğer Haberler

  • BERAT’A BERAT.!,
  • TÜRKİYE'NİN MEDYA HALİ & BALKAN ÜLKELERİ
  • ÜÇ YILDIR DİRENEN BOĞAZİÇİLİLER VE NAZIM
  • İSKİ'YE HAK ARAMAYA GİTTİLER, KOVULDULAR
  • MEDYA DÜNYASINI ÜZEN ÜÇ KAYIP
  • YENİ “DOSTUMUZ” İNGİLTERE... HAYIRLI OLSUN.!
  • 100’ÜNCÜ YILINDA TÜRKİYE FOTOĞRAFI
  • TÜRKİYE’DE SOSYAL DEMOKRASİ
  • LGBT VE 250 BİN KİŞİLİK GÖSTERİ
  • FELAKETİN DEMOGRAFİK ETKİSİ
  • TrabzonSporKlübü

    Nasa

    Kentim_İstanbul

    Doga_İcin_Sanat

    ABD_USA

    Department_State

    TelerehberCom

    Google_Blog

    Kemencemin_Sesi

    Kafkas_Music

    Horon_Hause

    Vakıf_Ay

    Dogal Hayatı_Koruma

    Seffaflık_Dernegi

    Telerehber

    Sosyal_Medya

    E-Devlet

    Türkiye Cumhuriyeti

    BACK TO TOP