HES MAĞDURLARININ DİKKATİNE, BİLGİSİNE.!

Şavşat-Çağlayan Deresi Üzerinde Kurulacak Hesler Hakkında Protetolar Sürüyor

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

HES MAĞDURLARININ DİKKATİNE, BİLGİSİNE.!

Şavşat-Çağlayan Deresi Üzerinde Kurulacak Hesler Hakkında Protetolar Sürüyor

ŞAVŞAT İlçesi Çağlayan deresi üzerinde hidroelektrik santralleri projesi kapsamında,1826 kodunda dere suyu alınarak 1126, 1125 ve 750 kodlarında kurulacak HES’le ilgili ihale işlemlerinin sonuçlandırıldığı, ÇED - Çevresel Etki Değerlendirme raporunun ARALIK 2014’tarihinde tamamlanarak ilan edildiği, Karaelmas HES’inin ise tamamlanma aşamasında olduğu bilgisi alınmış bulunmaktadır.

HES için düzenlenen ÇED raporunda, yalnız Çağlayan Köyü’nden söz edildiği, bilgilendirme ve yazışmaların sadece Çağlayan Köyü ile sınırlı tutulduğu anlaşılmaktadır.

Oysa bu HES projesi, dereyi besleyen su havzasının içindeki içme ve kullanma su kaynaklarının tamamını kapsadığı için havzanın içinde bulunan veya havza içinde bulunmamakla birlikte havzanın sularından yararlanan diğer köyleri de doğrudan ilgilendirmektedir.

Köylerin kadimden beri kullanmakta oldukları sulama kanalları ve su kaynaklarının tamamı HES projesine dâhil olduğu için, köylerin su kullanım haklarının kısıtlanacağı, hatta kullanım hakkının büyük ölçüde kaybedileceği anlaşılmaktadır.

ÇED raporunda, projeden etkilenecek yöre köylerinden söz edilmemiş olması, bu köylerin su kullanım haklarının güvence altına alınmasıyla ilgili hiçbir hükme yer verilmemiş olması durumun ciddiyetini göstermektedir.

HES projesinin kapsadığı su havzasındaki birçok derenin değişik kot seviyelerinden, günün zor koşullarında imece gücüyle yapılarak hizmete alınmış ve kadimden beri kullanılagelen değişik uzunluklardaki su kanallarının varlığından da söz edilmemektedir.

Oysa bu su kanal ve arkları, kadimden beri mevcut bulunmakta olup, Artvin DSİ tarafından zaman zaman onarımları yapılarak, zaman zaman da boru yardımı yapması sağlanarak günümüze dek işlevsel (açık) tutulmuşlardır.

 Bu kanal ve arklar sayesinde yaşam bulan köyler, su kullanım haklarının engellenmesi veya kısıtlanmasıyla ilgili ciddi endişeler yaşamaktadır.

Harita ve arazi üzerinde yapılacak incelemeden de anlaşılacağı gibi, Çağlayan, Tepebaşı, Yağlı, Maden, Demirci, Eskikale, Dereiçi ve Çukur köyleri doğrudan, Oba ve Yanıklı köyleri de kısmen bu projeden etkilenecek durumda olan köylerdir.

Görüldüğü gibi su havzasında bulunan veya havza dışında bulunup havzanın su kaynaklarından sulama kanallarıyla yararlanmakta olan toplam 10 köy bu projeden etkilenmektedir.

Projenin Kapsadığı Dereler

1- Tepebaşı Köyü yaylasından doğup, Maden Köyü’ne inen ve Çağlayan deresi ile birleşen dere suyu,

2- Yağlı yaylasından doğan ve Yağlı Köyü’ nden inip, Çağlayan deresi ile birleşen Yağlı deresi suyu,

3- Çağlayan Köyü Keva deresinden doğup, Beltiyet mahallesi önünden geçerek Çağlayan deresi ile birleşen Beltiyet dere suyu,

4- Demirci Köyü Deviyet deresi suyu,

5- Demirci ve Oba Köyü arasındaki Şavskalat Deresi ile Oba deresi sularını kapsamaktadır.

Havzadaki su kaynaklarının doğuş yerleri ile kanal ve arklarla bağlantılarına bakıldığında projenin, köylerin tamamını kapsayan geniş bir alanı etkileyecek olduğu anlaşılmaktadır.

HES projesi kapsamındaki derelerin birbirine aktarılması, su nakil boruları ve iletim tünelleriyle gerçekleştirilecektir.

ÇAĞLAYAN REGÜLÂTÖRÜ:

Yağlı Köyü dere suyu, 1860 m. kot seviyesinden alınarak borularla Maden deresine aktarılmaktadır. Maden deresi üzerinde 5-7 m.yükseklikteve yaklaşık 50 m.kret uzunluğunda yapılacak olan havuzda su tutulmaktadır. Buradan 1826 m. kod seviyesinden su boruya alınarak, Didtkiyat ormanlarından geçirilerek Tepebaşı Köyü Nakurtev kışlasına, buradan da Tepebaşı Köyü kuzeyinden düşey 750 ve 1450 metre cebri boru ile Çağlayan deresi ve Demirci deresinin kesiştiği noktanın hemen önündeki (1120 m. kodundaki Çağlayan Regülâtörü) yamaç barajına aktarılmaktadır.

Dere suyu bu noktadan tekrar 7750 m.uzunluğunda iletim tüneli ile Tepebaşı Köyü sınırları içindeki Çitsa ve Nadvalev’den geçirilip, Dereiçi Köyü Bril Mahallesinde 750 m. kodunda Dereiçi ile Rabat arasından cebri boruyla HES’e akıtılarak Meydancık suyuyla birleştirilmiş olacaktır.

 

PROJE KONUSUNDAKİ ÇEKİNCELER (SAKINCALAR)

1. Sulama Kanalları Yönünden Etkilenecek Köy Ve Mahalleler,

 

A- Tepebaşı Sakoryayaylasından Maden Köyü’ne inen dere üzerinde;

1. EskikaleKöyü’nün tümü (büyük sulama kanalı 2600 Kod’ da )

2. Maden Köyü’nün tümü (küçük çaplı su arkları 1600-1860 kot arası)

3. Tepebaşı Köyü’nün tümü (büyük sulama kanalı yaklaşık (1860 Kod’ da)

4. Çağlayan Köyü, Abramiyent ve Mikelkmiedzeler mahallesi (1400Kod’da)

5. Çukur Köyü’nün Aktepe (Tetraket) ve Bakırtaş (Agara )mahalleleri, Agara Kışlası ile Dereiçi Bril Mh. (Tepebaşı Kanalı ile ortak 1860Kot’da)

6. DereiçiKöyüve Rabat Mahallesi (iki adet yaklaşık 700-900 Kod da)

 

B- Çağlayan deresi kollarından olan Yağlı deresinden etkilenecek köy ve mahalleler,

1. Yağlı Köyü’nün tüm mahalleleri,

2. Çağlayan Köyü Megreller Mahallesi

 

C- Çağlayan deresi Keva kışlasından inen Keva deresinden etkilenecek mahalleler,

1. Çağlayan Köyü Beltiyet, Goçiyent, Cimuğiyent ve Cami Mahallesi

 

D- Çağlayan deresi kollarından olan Demirci deresinden etkilenecek köy ve mahalleler,

1. Demirci Köyü Daba ve Devadzeler Mahallesi

 

D- Çağlayan deresi 700- 1100 m kod arası etkilenecek köy ve mahalleler,

1. Dereiçi Köyü ve Rabat Mahalleleri

Karaelmas ve Çağlayan HES’lerinin alacağı sudan; Tepebaşı, Maden, Yağlı, Çağlayan, Dereiçi Köyü Bril ve Rabat Mahallelerinin su değirmenleri çalıştırılmaktadır.

Değişik kot seviyelerinden alınan sulama kanalları ve su değirmenlerinden ÇED raporu ekindeki su kullanım raporunda söz edilmemiştir.

Projenin su alınan kodlarına bakıldığında yaklaşık olarak 750-1120 ve 1200-1860 kodları arasında kalan derelere eskisi gibi su akmayacağı, derelerin kuruma tehlikesiyle karşı karşıya kalacağı anlaşılmaktadır.

Çağlayan vadisi, dar bir vadi ve dik yamaçlardan oluşmaktadır.

Çok kısıtlı olan düz araziler üzerinde ve yamaçlardaki açık alanlarda köyler, mahalleler ve kışlalar kadimden beri kurulu bulunmaktadır.

Köy arazileri çok kısıtlı olduğundan, birim alandan iyi verim alınması, buralardaki tarım, ziraat ve hayvancılığın devamlılığı yeterli suyun varlığı ile mümkün olabilecektir. Tarla, çayır hatta meraların bulunduğu araziler, zemin (taban) suyu yüksek olmadığından kuraklıktan çok çabuk etkilenmektedir.

Suların iletim kanallarına alınmasıyla, sulama kanalları susuz kalacak, kanallara veya dereye bırakılacağı söylenen can suyu, toprak zemin ve yaz sıcaklığı nedeniyle birkaç metrede yok olup kaybolacağından asla yeterli olmayacaktır. Bu durumda dereler kuruyacak, sulama ihtiyacı asla karşılanamayacaktır.

Değişik uzunluklarda (en uzun olanları 15-17 km) olan toprak su kanalları böylece atıl hale gelecek, köylerde yaşam S.O.S vermeye başlayacaktır. Her ne kadar derelere ve kanallara can suyunun bırakılacağı sözleşmelerde belirtilmişse de, su debisi ortalama olan 0,63 m3 ve 1 m3 /sn olan dereden 0,55 çaplı boru içine alındığı düşünüldüğünde, derelere bırakılacak suyun hiç bir anlamı olmayacağı anlaşılmaktadır.

Bu Durumda;

Söz konusu olan, köylerin tarımsal faaliyetlerinde uğrayacağı sezonluk zarar değil, kadimden beri süregelen varlıkları ve kültürel değerleriyle köylerin geleceğinin tamamen yok olacağı gerçeğidir. Böylesi bir durumun yol açacağı maddi ve manevi zararın boyutunu hiç bir yargı kararının tazmin etmesi mümkün olmayacaktır.

“Köyler susuz bırakılmayacak, köylüler mağdur edilmeyecek” sözlerini inandırıcı bulup ciddiye almak asla mümkün değildir. Zira benzer durumu yaşayan köy ve köylüler, kanallardan su almak istediklerinde HES şirketince savcılığa şikâyet edildikleri, haklarında suç duyurularında bulundukları ve dava açtıkları bilinmektedir.

2. DEĞİRMENLER

Çağlayan vadisinde yar alan köy ve mahalleler su değirmenlerini halen kullanmaktadırlar. Değirmenler sadece derelerden değil, sulama kanaları üzerinden alınan sularla kışın dahi çalıştırılmaktadırlar. Bu nedenle değirmenlerin kurulu bulunduğu kanalların bir kısmı kış mevsiminde de açık tutulmaktadır. Gerek derelere, gerekse sulama kanallarına verilecek can suyu denen miktardaki sular asla yeterli olmayacaktır. İletim kanallarına alınacak dere suları yüzünden değirmenler bile çalıştırılamaz hale gelecektir.

3. BİTKİ DOKUSUNUN UĞRAYACAĞI ZARARLAR

Yöre, önemli ölçüde bitki örtüsü zenginliği ve çeşitliliğine sahiptir. Bu zenginliğin nedeni, dereler ve açık su kanallarındaki suyun doğadaki çevirimine uygun buharlaşma ve yağış yoluyla dolaşımını yapıyor olmasındandır.

Hem toprak emilimi, hem buharlaşmanın varlığı, bitkisel yaşamın canlılığı için yeterli nemi sağlamaktadır. Yörede yaşıyor olmayı gerektirmeyecek kadar açık olan bu gerçeğe rağmen suların boru ve iletim tünellerine hapsedilmesi suyun doğadaki çevrimine de engel olmak anlamına gelmektedir.

Değişik kot düzeylerinde zaman zaman yaşanan yoğun sis olayı, derin vadiler boyunca derelerin ve toprak neminin buharlaşması ile oluşmaktadır. Görüş mesafesini adeta perdeleyen yoğun sisin yol açtığı manzaranın seyrine doyum olmayacak şekilde zevkle izlenmektedir.

Su zerreciklerinden başka bir şey olmayan sis perdesi kalktıktan sonra orman ağaçlarından her türlü geniş yapraklı ağaçlara, çiçeklerden çayır ve otlaklara, bağ-bahçe bitkilerine kadar her birçeşit bitki örtüsü, çiğ denen doğa olayı sayesinde sudan nasibini almaktadır. Yöreye canlılık veren, bitki örtüsünü zenginleştiren, yeşili koruyan, toprağı nemlendiren, yöreye hayat ve can veren de suyun doğadaki bu serbest dolanımıdır.

Bu nedenle su kaynakları, yöre halkı ve yöre halkının yaşamı için en büyük, en önemli ve en değerli nimet kaynağıdır.

Derelerde yaşanacak susuzlukla buharlaşma da olmayacağından yaşanacak kuraklıkla bitkiler, mevsimlik ömürlerini doldurmadan kurumaya yüz tutacak, yörenin bitki dokusunun gelişimi duracak, adeta yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır.

Yıllar sonra ormanlarımızı bile bugünkü canlılığıyla göremeyeceğimiz gibi kuraklık nedeniyle tamamen kaybetmiş de olacağız.

Efendim neymiş, derelere can suyu bırakılacakmış. Dere yatağına bırakılacak can suyu, bırakıldığı dere yatağında 1 km bile ilerleyemeden buharlaşıp yok olacağından dere yatakları da birer kuru dere haline gelecektir.

Sulama kanallarına gerekli suyun verileceği ve derelere can suyu bırakılacağı söylemi bu nedenlerle asla inandırıcı bulunmamaktadır. Suya en çok ihtiyaç duyulan yaz mevsiminin su debisi bellidir.

HES’çilerde bunu gayet iyi bilmektedirler. Suyun kullanım hakkının kaybedilmesi halinde, yöre hayatının tamamen olumsuz etkileneceği su götürmez bir gerçek olduğundan HES işletmesi kesinlikle kabul edilmemelidir.

4.YABAN HAYATI

Yöre, çok çeşitli kuş türü ve yaban hayatı bakımından da zengin sayılır. Özelikle geniş yapraklı ormanlık alanlarda, (yöredeki adı ile “SANEKRELER de”) yüksek kodlardaki çayır,otlak ve meralara kadar alanlarda koruma kapsamındaki yabani dağ keçileri, muhtelif kuş türleri,kartallar, porsuk,gelincik, tavşan, tilki, vaşak, kurt, bozayı, domuz sıkça rastlanan türlerdir. Derelerde suyun azalması veya kuruması halinde yaban hayatının da olumsuz etkilenmesi kaçınılmaz olacak, yaban hayatının devamı zora sokulmuş olacaktır.

5. SU VE ENERJİ NAKİL HATLARI İLE CEBRİ BORU ve KANALLAR İÇİN AÇILACAK YOL VE TÜNELLERİN OLUŞTURACAĞI ZARARLAR

Yöre, üzeri ormanlık dar ve dik yamaçlardan oluşan fiziki yapıya sahip bulunmaktadır. Dere sularının iletim kanallarına alınması için kullanılacak tüm boru ve enerji nakil hatlarının geçirileceği güzergâhlar dikkate alındığında, eğimli ve yüksek şevlerdeki yol açma, ağaç kesme ve hafriyat dökme ve taşıma çalışmalarının çevre eko sistemine geri dönüşü olmayan çok büyük zararlar vereceği ortadadır.

Boruların döşenmesi, iş makineleri için açılacak yollar, borular için açılacak kanalların genişliği ile tahribatın boyutu çok daha vahim olacaktır.

Binlerce yaşlı çam, köknar, meşe ve ladin ağacı kesilecek, eğimli alanlarda heyelanlar oluşacak, dökülecek hafriyat artıklarından yüzlerce fidan ve bitki örtüsü tahrip olacaktır. Yol yapımından dolayı şevler oluşacak, heyelan alanları artacaktır. Meydana gelecek heyelan ve hafriyatlar nedeniyle ağaç ve bitki eko sistemi mahvolacaktır.

Yaklaşık 7750 metre uzunluğunda açılacak olan tünel hafriyatının çevreye dökülmesi ve taşınma ile oluşacak yoğun toz kirliliği, bitki örtüsü ve özellikle arıcılık başta olmak üzere birçok bakımdan çevreyi olumsuz yönde etkileyeceği gibi çevreye verilen zararın boyutları daha da artmış olacaktır.

Özet olarak, derelerden akan sulardan enerji elde etmek doğru bir işlem gibi görülebilir.

Ancak, elektrik enerjisini elde edeceğim diye dereleri ve sulama kanallarını kurutmak, o güzelim doğayı tahrip ederek çevreye dönüşü olmayan zararlar vermek pek akıllıca bir tercih olmasa gerek. Enerji üretmek, doğayı tahrip ederek ekolojik dengeyi altüst etmek anlamına gelmemelidir.

Dere sularından elektrik enerjisi elde edilmek isteniyorsa yöre halkının benimseyeceği, köylüye ve çevreye zara vermeyen doğa dengesini bozmayan, uygulanırlığı olan projeler tercih edilmelidir.

PROJE İLE İLGİLİ YAZIŞMA VE BİLGİLENDİRME NEDEN SADECE ÇAĞLAYAN KÖYÜ İLE YAPILMIŞTIR.

Yörede bulunan ÇAGLAYAN dışındaki köylerin hiç birine, HES projesi konusunda kesinlikle bilgi verilmemiştir. Bu oldukça manidar bir durumdur.

Çünkü HES çiler, bu projeden Çağlayan Köyü'nün yanı sıra Eskikale, Çukur, Dereiçi, Tepebaşı, Maden, Yağlı, Demirci, Oba ve Yanıklı köylerinin doğrudan veya dolaylı olumsuz olarak etkileneceklerini çok iyi bildiklerinden halkın olası tepkisine yol açmamak için projenin Çağlayan deresiyle sınırlı olduğu algısını yayarak, halkı pasifize etmeyi, edilgen durumda tutmayı amaçlamışlardır.

Zira başlangıçta “Çağlayan’ın altında kuruluyor nasıl olsa kimseye zararı olmayacak” şeklinde bir düşünce ile projenin gerçek yüzü dikkatlerden kaçırılmak istenmiştir.

HES ŞİRKETİ, etki alanının genişliği ve kapsamı nedeniyle köylerin olası tepkisi ve karşı duruşundan çekindiği için bilgilendirme işini diğer köylerden saklayarak projenin Çağlayan Köyü ile sınırlı olduğu görüntüsünü vermiştir.

Sonuç olarak;

İhale sözleşmelerinde, ÇED raporlarında ve firmalara verilecek Su Kullanım Hakkı Sözleşmelerinde;

Köylerin, yayla ve köylerindeki su kaynakları, sulama kanalı ve arklarla taşınan suları ile doğal hayat için gerekli yeteri kadar bırakılacak su miktarlarıyla ilgili net bir bilgiye yer verilmemiştir.

Bu nedenle köyler, suyun kullanım hakkının ellerinden alınacağı endişesini haklı olarak yaşamaktadırlar.

Çağlayan HES’le ilgili ÇED raporunda, sadece bir cümlede “kadimden gelen hak” korunacaktır denmiş olmakla birlikte bu ibare muğlâk olup köylülerin su kulamım haklarının korunmuş olacağı anlamına gelmemektedir.

Çünkü ÇED raporunda “HES projesi dâhilinde DSİ ve köylülerce yapılmış her hangi bir sulama kanalı yoktur” denerek gerçek durum görmemezlikten gelinmiştir.

Çağlayan Köyü dışında diğer köylerin hiçbiri için böyle bir ÇED raporu çıkarılması bile düşünülmemiştir.

Sezonluk azalma ile zaten yetersiz hale gelmiş su kaynaklarından, sulama kanal ve arklarına bırakılacak su miktarlarından, sulanan arazilerin genişliği, yapılan tarımsal ve zirai faaliyetlere yeterli olup olmayacağı, doğal yaban hayatı için gerekliliğini de dikkate alarak serbest bırakılması gereken su miktarı hakkında açık ve kesin bir bilgi verilmemiş olması haklı olarak endişe verici bulunmaktadır.

Raporda kadimden gelen su kullanım hakkını aynen koruyarak artan suyun tasarruf edileceğiyle ilgili en ufak bir teminat bulunmamaktadır. Bu nedenle ÇED raporu eksiktir. Yazılmış olması gerekenler yazılmamıştır.

Bu bilgi ve açıklamalar ışığında 2015 de hayata geçirilmesinin planlandığı ÇAĞLAYAN HES Projesinin, tümden durdurulması gerektiği ortadadır.

Bu karşı duruş, doğrudan yaşama hakkının savunulması anlamına gelmektedir. Siyasi polemiklerin tuzağına düşmeden birlikte ve topyekün duruş sergilemenin önemi çok büyüktür.

Bu düşünce ile, projeden olumsuz etkilenecek köy muhtarlıkları tüzel kişilikleri adına, kimi gerçek kişiler de, şahısları adına “PROJENİN DURDURULMASI VE TÜMDEN İPTALİ” için Rize Bölge İdare Mahkemesine dava açma hakkını kullanmışlardır.

Davanın mahkeme ve keşif sürecinde yakın ilgi ve halk desteğinin önemi büyüktür. HES’ çilerin yalanlarına aldanmamak için, herkesin öncelikli görevi halkın bu konuda yeterince bilgilenmesini sağlamak olmalıdır. Kazanan halkın haklı ve meşru mücadelesi olacaktır.

Kamuoyunun bilgilerine sunulur.

Erol Yılmaz

19 Mart Perşembe saat 10.00

ÇAĞLIYAN HES konusundaki bilgi toplantısı için Artvinden gelen beş değerli hocalarımın toplantısına bende isteyerek dinleyici olarak katıldım. Ancak Sayın hocam Mahmut YAŞAR'ın benim konuşmamı yanlış anlamış olacak ki orda Erol YILMAZ a tepkiler olduğunu yazmıştır. Konuşmamda;

Şu anda projelerin nerde HES yapılacağını bilmediğimizden, yapacak şirketin halen kimseyle irtibata geçmediğinin belkide yapılacak HESin yöreye zarar vermeyeceğinı söyledim. Bunun üzerine konuşmacılar Keva Suyunu - Yağlı Deresini ve Maden Deresinin birleştirip, Madenin üzerinden götürüleceğini söylediler. Bunun üzerine bende Heslerde çalışmış biri olarak Büyük Taştan yukarı yapılacak herhangi bir tünel ve kazı çalışmalarında yeraltı sularının yön değiştirip ekolojik dengenin bozulacağını, buralara bir kazma bile vurdurmayacağımızı söyledim. Ancak Büyük Taştan aşağı yapılacak Heslerde de söz sahibi olarak, Dereiçi Köyünün su hakkınıda gözetmek kaydıyla gelecek şirketle bilakis konuşup Çağlıyan ve cevre köylerin bu gelirden pay almaları, yörede istihdam için çalışacak geçici ve kadrolu personelin %70 ını bu yöreden alınması zorunluluğu gibi noter onaylı belgelerle anlaşmaya gidileceğini söyledim. Bunun üzerine Meydancık Dernek Başkanının bunların sözde söylenip belge vermediklerini söyledi. Bende belgelenmeyen her türlü çalışmaya karşı olacağımızı söyledim.

Bunların yanında Meydancıkta ve Şavşatta yapılmış ve yapılmakta olan Heslerde çalışanların önceden HES karşıtı olduklarını sorduğumuzda şimdi ise çalışanların '' HESe karşıyız, PARA ya karşı değiliz. '' dediklerini ve aynı duruma tekrar düşmememiz gerektiğini söyledim.

Ben burda doğdum, burda doydum, halen burdayım. Yöremın doğamın, insanımın maddi bir bedeli olamaz.

Her zaman doğruların yanında olacağımı, dolayısıyla Mahmut Hocamın yazısını yanlış aktardığı veya yanlış anladığını bilmenizi isterim.

Bir çok HES karşıtı ve çevreciden daha çevreci, HES karşıtı olan, yöremi seven biriyim. Bunlarıda başkaları gibi sözde gösterişte değil özde yaşıyorum.  Saygılarımla...

 

Mahmut Yaşar, Kamil Akaltun- 21 Mart, -15.42

https://www.facebook.com/photo.php?fbid=10206007697213554&set=gm.1580464545573719&type=1

 

19 Mart Perşembe günü Şavşat'ta bilgi paylaşımında bulunmak üzere Çağlayan Deresi HES projesine müdahil muhtarlarımızla mini bir toplantı yaptık.

HES projesinin, dere vadisi eko sistemini tümüyle yok edeceği, mevcut su kaynaklarından yaşam bulan yöre köylerinin su kullanım haklarının ciddi anlamda yitirileceği, davanın sadece avukatın takibi ve yargı sürecinin akışına bırakılamayacak kadar hayati bir önem taşıdığı üzerinde vurgu yapıldı.

Dere vadisindeki su kaynaklarının tümünün projeye dâhil ve HES'e ait olduğu belirtildi.

Tüm HES mücadelelerinde olduğu gibi Meydancık'taki HES lere karşı mücadelede de halkın bir bölümünün şirket yalanlarıyla ayartıldığını Dernek Başkanı Namık KEMAL BAHÇECİ yaşadıkları deneyimlerle ortaya koydu.

Tesis kurulumu için gerekli yerlerin sahiplerine yüksek fiyat önererek kandırmaya çalıştıkları ayrıca istihdam yaratacakları, yörenin çeşitli sorunlarına yardım veya katkı sağlayacakları, memleket kalkınmasına hizmet ettikleri, iddia edildiği gibi zararları olmayacağı gibi yalanlarla halkı bölmeye çalıştıklarını

Sonuç olarak, Meydancık ve Papart derelerindeki bir kısım HES lerin durdurulduğu, ama yapımı gerçekleşenlerin ise çevreyi ve doğal dokuyu mahvettiğini yaşayarak gördüklerini ifade etti.

Bu nedenle, başta muhtarlıklar ve neler olacağıyla ilgili bilgi ve bilinç sahibi insanlar olarak nitelikli bir halk desteğini sağlamak için yöre insanının istisnasız tamamına ulaşarak zaman kaybetmeden sorun hakkında bilgi paylaşımında bulunulması gerektiği belirtildi.

Dinleyicilerden Erol YILMAZ, "projenin Büyük Taş tan aşağı kodlarda yapılacağı, bu çalışmanın kimseye zararı olmayacağı " şeklindeki sözleri tepkiyle karşılandı. Zira projeye esas olan su kaynaklarının daha üst kodlardan boru ve iletim kanallarına alınacağı ve bu sularının tamamının HES çilerin tasarrufuna geçeceği gerçeği kendisine anlatıldı.

Tepki karşısında Çağlayan'dan yukarı hiç kimsenin su kaynaklarına el uzatamayacağını buna elbette karşı olduğunu belirtti.

HES'in kapsam alanı ve el koyacağı su kaynakları hakkında eksik veya yanlış bilgiden kaynaklı BU BİLGİ KİRLİLİĞİNE karşı durmalıyız.

HES'e geçit verdikten sonra su kullanım hakkına sahip çıkabilmenin artık mümkün olamayacağı herkese bir kere daha hatırlatılır.

 

Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul – Mart.2015 – okkesb61@gmail.com,

http://www.medyagunebakis.com/ -okkesb@turkfreezone.com,

https://twitter.com/okkesb E.mail: okkesb@telmar.net,

https://www.facebook.com/okkes.bolukbasi,- okkesb@gmail.com,

Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul – Mart.2015 – okkesb61@gmail.com,

 

Diğer Haberler

  • DARBE KİMDEN GELİRSE GELSİN KARŞIYIZ..
  • TRABZONLULAR BİRLEŞİNİZ
  • SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI…
  • KUL VE MAHLÛKAT HAKKI..
  • ADAM OLMAK–OLAMAMAK VE GAZETECİLİK
  • SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI..
  • DERNEKLER KANUNUNA MUHALEFET
  • TrabzonSporKlübü

    Nasa

    Kentim_İstanbul

    Doga_İcin_Sanat

    ABD_USA

    Department_State

    TelerehberCom

    Google_Blog

    Kemencemin_Sesi

    Kafkas_Music

    Horon_Hause

    Vakıf_Ay

    Dogal Hayatı_Koruma

    Seffaflık_Dernegi

    Telerehber

    Sosyal_Medya

    E-Devlet

    Türkiye Cumhuriyeti

    BACK TO TOP