ABD’YE GÖRE TAYYİP ERDOĞAN MACERASI.!

ABD İle Yakın İlişkileri Erdoğan'a Başbakan Ve Cumhurbaşkanı Olarak Büyük Olanaklar Yaratmıştı; Ancak ABD Bunun Karşılında İstediğini Yeterince Alamadı

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

ABD’YE GÖRE TAYYİP ERDOĞAN MACERASI.!

 

ABD İle Yakın İlişkileri Erdoğan'a Başbakan Ve Cumhurbaşkanı Olarak Büyük Olanaklar Yaratmıştı; Ancak ABD Bunun Karşılında İstediğini Yeterince Alamadı.

 

 

Kısa bir süre önce İstanbul'daydı. Her yıl düzenlenen İstanbul Forumu'nun değişmez konukları arasında.  

Obama Yönetimi'nin "dış politika şifrelerini" önceden "fısıldayan" Center For Progress'in "kıdemli" Türkiye uzmanı.  

Center for Progress kritik bir kurum. Obama'nın Başkanlık seçimlerinde yer alan "beyin takımı" bu kuruluşta... 

18 Ocak'ta İstanbul'a geldi. Stratejik İletişim Merkezi'nin düzenlediği İstanbul Forumu için...  

"Forum"un değişmez katılımcıları arasında iyi bildiğiniz Henry Barkey de var, Irak Bölgesel Yönetimi'nden Sefin Dizayi de... İsrailli uzmanlardan başka Türk basın dünyasının "önde gelen" "her konuda uzmanları" da Forum da başgösteriyor.  

2009 yılından beri düzenlenen Forum'da bu sene farklı olan ne derseniz.?

Yanıtı ilginç... 

2012'de Forumu Erdoğan'ın değişmez Başdanışmanı İbrahim Kalın açmış. Son sözü söylemese de; son oturumlardan birinin "moderatör"lüğünü Sümeyye Erdoğan yapmış. Önceki yıllarda da hep böyle... AKP-Washington hattında beyin fırtınası merkezi gibi çalışmış İstanbul Forumu... Ancak bu yıl farklı.  

Bu kez konuşanlar Erdoğan "ekol" ünden değil...  

Kimler mi.? 

Açılış Kılıçdaroğlu'ndan... Ara sıcaklar Zaman yazarları İhsan Dağı ve Joost Lagendijk'ten... Tatlı menüsü bugünlerde çok sık basında görmeye başladığımız CHP'nin yeni vitrini ekonomi "uzmanı" Selin Sayek'ten... 

Tabii Barzani'nin sağ kolu Sefin Dizayi'nin Prof. Dr. Ümit Özdağ ile aynı oturumda konuşmacı olmasını da not etmek gerekli. Aynı oturumda Henri Barkey de var... Konu "Kürtler". 

Bu oturumun diğer konuğu kim mi.?  

Geçen hafta yayınlanan raporuyla AKP-ABD ilişkilerinde alarm sinyalleri veren Michael Werz. 

Werz'in de katılımıyla tablo tamamlanıyor. ABD'den CHP'ye, Gülencilerden Barzani'ye uzanan bir resim... 

Peki Erdoğan ve mevcut AKP yönetimi bu resmin neresinde.? 

Yanıtı Werz'in Center for Progress'den çıkan raporunda gizli: 

"Obama Erdoğan'a büyük yatırım yaptı" 

"Yatırımın bir karşılığı vardı: Ortadoğu'da ABD'nin vekâletini yürütmek" 

"Erdoğan; Kürt açılımı, Kıbrıs, AB ile ilişkiler ve Ermeni açılımında önemli adımlar attı" "Ancak son iki yıldır bu yoldan saptı." 

Göstergeler: Gezi protestolarında topluma hakim olamaması, Musul'da diplomatlarını rehin vererek ortaya koyduğu stratejik basiretsizlik ve Kobani'de IŞİD'i bırakıp Kürtlere tavır alarak ABD'ye engel oluşturması. 

Burada ilginç bir bilgi de veriyor Werz: 

"Kobani'ye havadan yardım gönderilmesi için Beyaz Saray'da bir gün de karar alınmadı. Türkiye'nin tutumuyla ilgili uzun süren rahatsızlık sonucu yapılan toplantılar sonrası kritik bir politika değişikliği yapıldı." 

Werz'in raporunun özeti ise şu sözlerinde saklı: 

"ABD ile yakın ilişkileri Erdoğan'a başbakan ve cumhurbaşkanı olarak büyük olanaklar yaratmıştı; ancak ABD bunun karşılında istediğini yeterince alamadı" 

Werz'in raporu Türkiye'de yankılandı. En çok da "Gülen" gazetelerinde... 

Çok geçmedi. Bu kez rapor değil ama en az onun kadar etkili bir başka yazı düştü gündeme: 

"TÜRKİYE NATO'DAN KOPUYOR"  

Başlık New York Times'a ait. Beyaz Saray'ın sözcüsü olarak bilinen gazeteye...  

Werz'in ayrıntılı olarak aktardığı "ABD'nin endişeleri" bu kez bir başyazıda kendine yer bulmuş: 

Çin füzeleri kararından Ukrayna'ya, IŞİD'den Suriye'ye... 

Soru: Türkiye NATO'dan kopar mı? 

New York Times'a göre bu sorunun yanıtı değil önemli olan: 

"SORULMASI BİLE KRİZ İŞARETİ" 

Peki eğer böyle ise Erdoğan, ABD'den kopma işaretleri mi veriyor.? 

Üstelik tam da Eğit-Donat imzalanmışken, İncirlik ABD'nin silahlı predatörlerine açılırken, TSK Irak'ta peşmerge ve ABD sünnilerine eğitim verirken, Şah-Fırat'ta PKK/PYD ile koordinasyon sınanmışken ve açılımda kritik hamle atılmışken... 

Aksine Erdoğan ABD ile "yeniden eski günlerine dönme" arayışında. Bu çaba Amerika kıtasına doğru yollanan her hükümet üyesinin Washington'da bir temas arayışından belli... 

Ama "mesele" sadece siyasi değil: Ekonomik 

Burada da ABD'liler yetişiyor imdada. ABD'nin iki eski ama "kudretli" büyükelçisi: Morton Abramowitz ve Eric Edelman. Yanına bir de Türkiye deyince CIA'nın vazgeçilmez ismi Henri Barkey'i koyun. 

Türkiye'nin ekonomisi masaya yatırılıyor: Türiye ekonomisi kırılgan. Ciddi sıkıntıları var.  

En önemli tespitleri ise: Önümüzdeki günlerde sıkıntı daha da büyüyecek.  

Nasıl mı? Rapordan aktaralım: 

"Türkiye ekonomisini AKP döneminde dışarıdaki olumlu gelişmeler ileriye taşıdı." 

"Artık bu durum değişecek. Sıcak para akışı duracak." 

"Erdoğan bununla başa çıkabilir mi.?" 

ABD'liler böyledir: IŞİD raporu hazırlarlar, ancak içinde ne ABD'nin Afganistan-Irak işgali vardır ne de IŞİD'in neredeyse bütün önder kadrolarının ABD hapishanelerinde yetiştiği... 

Tek sorumlu yine kendi güdümlerinde hareket eden bölge ülkeleri olur. Buna rasyonel araştırma yöntemi derler. 

Erdoğan'ın faturasına katlanmak zorunda olduğu gelişmelerde ABD'nin payı yok mudur? 

Çoktur... Yazının başında belirttik: ABD yatırımıyla gelirsen o yatırımın bedeline katlanmak zorunda kalırsın. 

ABD'liler aslında şunu tespit ediyor:  

Önümüzdeki süreç hem bölge hem de Türkiye açısından büyük karışıklıklara gebe... 

Sorun açık: Erdoğan'a yatırıma devam edersek yeni bir Mısır/Tunus örneği ile karşı karşıya kalabiliriz...  

Türkiye'de değil ama ABD'de Gezi/Haziran ayaklanması hala hafızalarda taze... Gezi'de ekonomik kriz yakıcı değildi. Artık o da var.  

Erdoğan bu dalgaya dayanamaz... Dayanmaya kalkarsa daha büyük bir fırtınayla karşı karşıya bırakır ABD'nin Türkiye'deki çıkarlarını. 

ABD'nin stratejik istihbaratı kuvvetlidir: Türkiye'de önümüzdeki süreçte ortaya çıkacak bir hareketlenmeye hazırlıyor ABD kendini... 

Erdoğan ile ilişkileri günlük al-ver şeklinde.  

Bu nedenle dikkatli olmak gerekir: ABD'den rol kapmak için Erdoğan önümüzdeki günlerde büyük tavizler verebilir... Irak, Suriye, İran dosyalarında... 

Aslında bu Türkiye'nin 60 yıllık hikâyesi. Ayı ile yatağa girmek böyle oluyor... Erdoğan geçen yıllar içinde bunun bedelini ödüyor, ödeyecek... 

Biz de ABD'den yeni raporlar ve başyazılar okuyacağız. Sakın raporlara bakıp yoksa Erdoğan... soruları sormayın. Durum açık. 

Ancak... 

İnsanın anlamakta zorluk çektiği: Ülkemizde "ayı" ile yatağa girmeye "meraklı" ne kadar parti varmış...

Mustafa Kaya  

 

 

ÇÖZÜM SÜRECİ VE AÇILIM'IN İSPATI

KÜRT AÇILIMI BİR ABD PROJESİDİR.

İŞTE KANITLARI:
Obama'ya destek veren, esasında büyük çoğunluğu demokrat olan, her dönemde yönetime yön vermiş, görev almış etkili şahsiyetlerin açıklamaları; "Kürt Açılımı"nın, Türkiye Cumhuriyeti'nin ülkesiyle, devletiyle, halkıyla, diliyle, tarihiyle ve kültürüyle parçalanma operasyonu olduğunu gösteriyor.

Kürt açılımı bir ABD projesidir. Taşeronu ise Büyük Ortadoğu Projesi'nin Eşbaşkanı Başbakan'dır. İşte kanıtlar:
KÜRT KANAAT ÖNDERLERİ ARASINDA NABIZ YOKLAMASI
ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan üç yetkili ve ABD büyükelçiliği siyasi işler müsteşarı Jason Avery, Hilary Clinton'un Türkiye'ye yaptığı ziyaret öncesi KADEP- Katılımcı Demokrasi Partisi Genel Başkanı Şerafettin Elçi, CHP eski Hakkâri Milletvekili Esat Canan ve Orhan Miroğlu ile görüştü. Görüşmede Kuzey Irak'la ilişkiler, PKK'nın silahsızlandırılması ve Kürt sorununa çözüm gibi konular ele alındı. Görüşmede Kürt kanaat önderlerine "PKK'yı nasıl dağdan indirebiliriz? Silahı nasıl bıraktırabiliriz.? Bunun için af yeterli mi.?" soruları yöneltildi. (Rıfat Başaran, Radikal, 14.3.2009)
JEFFREY'NİN ÖNCELİKLERİNE DİKKAT.!
ABD'nin Ankara Büyükelçisi James Jeffrey; Murat Yetkin'in "Cumhurbaşkanı Gül yakında Kürt sorununda gelişme bekleyebileceğimizi söyledi.

PKK'ya karşı işbirliği yapıldığı için soruyorum, sizinle de koordine edilen bir konu var mı.? Nasıl bir gelişme bekliyorsunuz.?" sorusunu şöyle yanıtlıyordu: 

"Ortada iki ayrı konu var. Birincisi, AB'ye aday bir ülkede kişi hak ve özgürlüklerinin gelişmesi konusudur. Bu Kürt konusuna özel bir durum değil, ifade özgürlüğünden medyaya, AB raporlarında sayılan konulara dek çok alanı ilgilendiriyor. Türkiye bu konuda önemli ilerleme sağlamaya devam ediyor.
İkincisi PKK'nın terörist faaliyetini ilgilendiriyor. Bizim de paylaştığımız anlayışa göre bu konu geniş işbirliği öngören bir strateji gerektiriyor. Askeri yönleri, diplomatik yönleri, GAP projesi gibi, PKK'nın propagandasını elinden alan TRT Şeş gibi sosyal yönleri bulunuyor. PKK'yı alt etmeyi amaçlayan bu ikinci yöndeki gelişmeler, ilk yöndeki gelişmelere yaklaşabilir.
Mesela, dil ve ifade özgürlükleri alanında... Mesela, bazı grupların siyasi hayata katılımının sağlanması alanında... Fazla bir şey söylemeyeceğim. Ama Türkiye bu alanda bir şey yapmak istiyor ve bu PKK ile mücadeleye yardımcı olabilir.
Bu Türkiye'nin karar vereceği bir konu. Bizim koordinasyonumuz özellikle askeri alanda. İkincil olarak da Irak'ın kuzeyinin PKK için sığınak olmaması gerektiği konusı da çabalarımız, dolayısıyla diplomatik alanda koordinasyonumuz var. Onun dışında Türkiye'nin reform adımlarını yakından izliyoruz ve destekliyoruz. Askeri alanda Türkiye'den gelecek her teklifi değerlendiriyoruz.
"

Murat Yetkin'in, "Obama'nın burada dile getireceği konularda öncelik sırası ne olacak?" sorusuna Jeffrey'in yanıtı ise şöyle:

"Türkiye'yi çevreleyen bölgedeki ihtilafların giderilmesi ve barışın sağlanması konusunda çok geniş bir işbirliğimiz var ve çok güçlü çıkarlarımız bulunuyor.
Irak zaten çok geniş işbirliğimizin olduğu bir alandır. Türkiye'nin PKK'ya karşı ve diğer konularda Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KBB) ile kurduğu ilişkiyi yakından izliyoruz. Bizce (gülerek) model demek istemiyorum ama KBY için Türkiye çok iyi bir örnek olabilir.
Öncelikli konular arasında Kafkaslar ve Ermenistan konusu geliyor. Kıbrıs var, İran var. Ortadoğu Barış Süreci, İsrail-Suriye diyaloğunun canlandırılması Pakistan, Afganistan'da işbirliği, NATO konuları var.
Dediğim gibi, Obama yönetiminin Türkiye'ye ilgi düzeyi olağanüstü boyutlarda.
" (Murat Yetkin, Radikal, 12 2009)


OBAMA'NIN MECLİS KONUŞMASI
Nitekim Obama'nın 6 Nisan'da TBMM'deki konuşması Jeffrey'in sıraladığı öncelikleri neredeyse bire bir yansıtıyordu. Obama konuşmasında: "Güçlü azınlık hakları" sözleri ile Kürt vatandaşlarımızın "azınlık" olduğunu ilan etti.
Ayrıca bu alandaki "açılım" hakkında "Kürtçe öğretimi ve Kürtçe yayın konusundaki yasakları kaldırdınız. Bütün dünya, Kürtçe yayın yapan yeni devlet kanalıyla verilen mesajı saygıyla not etti" övgüsünü TBMM tutanağına geçirdi. "PKK ile mücadeleye destek" konusunda "söz" verdikten sonra "Türkiye, Irak hükümeti ve Iraklı Kürt liderler arasında işbirliği bağları oluşturma çabalarının devamıyla ve sizin, Türkiye'deki Kürt nüfusu için eğitim ve demokrasiyi geliştirme yönündeki kesintisiz çabalarınızla güçlenecektir" diyerek Kuzey Irak'la ilginç bir köprü kurdu.
Özetleyecek olursak, AKP'nin "Açılım Siyasası"nın mimarı Beyaz Saray'daki siyah başkandır.

(Özgen Acar, Cumhuriyet 9 Eylül 2009)
YIL 1994, PENTAGON'UN BİR ODASINDA...
1994'te Pentagon'un bir odasında toplanan dört kişi Kürdistan planları üzerinde çalışıyorlardı.

ABD'li Kürt uzmanı, önde gelen CIA ajanı Herald Rhode.

KYB - Kürdistan Yurtseverler Birliği Başkanı Celal Talabani'nin Washington temsilcisi CIA ajanı Barham Salih.

Kürdistan Demokrat Partinin (KDP) Başkanı Mesut Barzani'nin görevlendirdiği CIA ajanı Neçirvan Barzani.

PKK'nın ve Mesut Barzani'nin Washington'daki en güvendiği isim Kürt asıllı Amerikalı Dr. Necmaldin Kerim.
Dr. Necmaldin Kerim; Kürt politikalarının şekillendirdiği Washington Kürt Enstitüsü Başkanı. Molla Mustafa Barzani'nin en güvendiği isimdi. Şimdi de Mesut Barzani'ye çok yakın.
(Nagehan Alçı, Akşam, 26.09.2009)
Kerim, Abdullah Öcalan ile yakalandıktan sonra onu ziyaret etmiş. Ziyarette Öcalan kendisine savaşı kesip siyasi mücadeleye geçmekten bahsetmiş, ama sonrasında işler hızla değişmiş, Öcalan tutuklanarak Türkiye'ye getirilmişti.
Peter Galbraight ve Prof. Henry Barkey de Abdullah Öcalan Suriye'den çıktıktan sonra Avrupa'da görüşmek için randevulaşmıştı. Ancak Öcalan, görüşmenin mümkün olmadığını 16 Ocak 1999 tarihli bir mektupla kendilerine bildirmişti.


PROF. DAVİD L PHILLIPS'İN WASHİNGTON TOPLANTISI
Atlantik Konseyi adlı ABD'li Think-Tank'ın direktörü Prof. David L. Phillips. Geçen aylarda Washington'da, "Türkler ve Iraklı Kürtler arasında güven inşası" konulu bir toplantı düzenledi.
Phillips, Derin Dünya Devleti'nin Merkezi olan 
CFR -Council of Foreign Relations Dış İlişkiler Konseyi'nin "Önleyici Eylem Merkezi Yöneticiliği" yapmıştır. ABD Dışişleri Bakanlığı, Birleşmiş Milletler, Norveç Barış Enstitüsü, Norveç İnsan Hakları vakıflarına çatışmalara çözüm bulma konusunda danışmanlık yapmaktadır. Bu konuda dünya çapında bir uzman olan Phillips; Kürt sorunu, PKK, Türkiye Kürt bölgeleri konularında yirmi yıldır çalışıyor.

Zaman zaman Uluslararası Kriz Çözüm Grubu ile de çalışmalar yürütüyor. Türkiye-Ermenistan arasında İsviçre'de yapılan toplantılara ve Kuzey Kore-Güney Kore Uzlaşma Komitesitoplantılarına katılıyor.
Phillips'in Washington toplantısına 
Necmaldin Kerim ve Peter Galbraight de katıldı. Toplantı, Norveç eski Başbakanı Dışişleri Bakanı Cari Bild'in ilgisi ve bilgisi dâhilinde yapıldı.
Toplantıda PKK önemli üst düzey yöneticilerinin 
Norveç'e yerleştirilmesi konusunu, Norveç'le bu konularla ilgili çalışmalar yürüten Dr. Kerim ve eşi Norveç'li olan Peter Galbraight gündeme getirdi.
Kerim, "Kürt sorunu sadece Türkiye, Abdullah Öcalan ve DTP aracılığıyla çözülür" düşüncesindedir. ABD yönetimine bu görüşünü kabul ettirdiği için, Obama Türkiye'yi doğrudan bu yönde yönlendirdi. Kerim, Kürt sorununa bir süreç olarak bakmakla birlikte, Abdullah Öcalan'ın beş yıl içinde serbest bırakılacağını ve sürecin tamamlanacağını öngörüyor. Nitekim, Kerim'le uzun yıllardan bu yana temasta olan Prof. Doğu Ergil de, "Kürt sorununun çözümü için önce küçük adımlar atılır. Açılım iki yılda sonuç verir. 5 yıl içinde Kürt sorunu çözülmüş olur" diyerek Kerim'in öngörüsünü paylaşıyordu.

(Akşam, 10 Ağustos 2009)


IRAKLI KÜRTLERİN "AKIL HOCASI" GALBRAİGHT
Peter Galbraight, Kanada ve Bosna benzeri "gevşek bir federasyon"un Irak için uygun bir model olduğunu, böyle bir federasyonla bir araya getirilecek. Yeni Irak'tan, örneğin on yıl sonra "federasyonun en güçlü üyesi" Kürtlerin barışçı bir boşanmayla ayrılmasının ABD'yi endişelendirmesine gerek olmadığını öne sürdü.

ABD'nin eski Hırvatistan Büyükelçisi ve devrik Saddam Hüseyin rejiminin Irak'lı Kürtlere yaptığı katliamı belgeleyerek Irak'a ambargo konulmasına önderlik eden Galbraight, Senato Dışişleri Komitesi'nde yaptığı konuşmada, Kürtlerin, Irak'ın kuzeyindeki statükodan memnun olduğunu ve otoriteyi Bağdat'ın eline bırakmak istemediğini belirtti. 
Galbraight (Galbraith), "Hiçbir Kürt, özgür seçim hakkı verilse, Iraklı kimliğini kabul etmeyecektir" dedi. Iraklı Kürtlerin "akıl hocası" olarak bilinen Galbraight, "Onlar, tek bir Kürdistan parlamentosu ve hükümeti isteyecekler. Vergi ve harcama gücünün kendilerinde olduğu, polisi kontrol ettikleri, kendi doğal kaynaklarına ve kendilerini savunma gücüne sahip oldukları bir hükümet isteyecekler" dedi. Galbraight "Gelecek bir noktada barışçı bir boşanma olabilirse, 2003'te değil de 2013'te bunun bizi çok endişelendireceğini sanmıyorum. Son on iki yıldır 4 milyon Kürt, ABD ve İngiltere'nin koruduğu, fiili olarak bağımsız devlette kendi kendini yönetti. Kendi seçilmiş parlamentoları ve göreceli özgürlük ve refah içindeki Kürtlerin, kontrolü Bağdat'a geri vermeye yönelik hiçbir arzusu yok. Kürdistan; ılımlı, laik, ABD'yi çok destekleyen bir bölge olacaktır." dedi. (Hürriyet, 17 Haziran 2003)

Prof. HENRI BARKEY: "Gül'le görüştüm Kerkük'ün Kürtlere verilmesine AKP karşı çıkmayacak"
Prof. Henri Barkey, 22.6.2009 tarihli Wall Street Journal gazetesinde "Türk-Kürt Barışı İçin Şans" başlığıyla yayımlanan makalesinde
"Obama Müslüman dünyasında kilit bir dış politika başarısı elde edebilir. O da Türkiye'de ve Kuzey Irak'taki Kürt sorununun çözümlenmesidir" görüşünü dile getirdi:

"PKK'nın silahlarını Türk askerlerine teslim etmesi olası değil, ancak Amerikan güçlerine teslim edebilir. Bunun karşılığında da ABD Türk hükümeti ve kamuoyunun güveneceği sıkı bir denetleme teklifinde bulunabilecek. ABD diplomatları da birkaç PKK liderinin bölgenin dışında sığınmasını sağlayabilir ve ABD yanlısı ve Kürt Bölgesel hükümetinin Irak'ta kalmayı sürdüren Türkiye karşıtı asilerin eylem yapmasını önleyeceği güvencesini Ankara'ya verebilir. Böylece PKK asilerinin birçoğu evlerine dönebilir ve Türkler, şiddetin gölgesi olmadan Kürtlerin haklarının genişletilmesi amacıyla iç siyasi reformları konuşmaya başlayabilir.
ABD; Kürt nüfusunun yaşadığı Güneydoğu Türkiye ve Kuzey Irak'ı içine alacak (İsrail ve komşularında olana benzer) bir 'kalifiye sanayi bölgesi' kurulmasını önerebilir;

Böylece ekonomik faaliyet teşvik edilmiş ve Türkiye'yle Kürt bölgesel yönetimi arasındaki bağlar güçlendirilmiş olur. Denize çıkışı olmayan Kür bölgesi yönetimi dünyanın geri kalanıyla ekonomik ilişkileri açısından Türkiye'ye bel bağlıyor."
Barkey; ABD Dışişleri Bakanlığı'ndaki 28 Mayıs 2004 tarihinde gerçekleştirilen
"Irak'ın geleceği konusundaki muhtemel politikalar" konulu gizli toplantıda şu açıklamada bulunmuştur:

"Ben, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile görüştüm. Bakan, bana Kürtlerin haklarına AKP ve hükümet olarak karşı değiliz, zaten Kerkük'ün Kürtlere verilmesine AKP tepki göstermez. Göstereceği tepki askerin ve milliyetçi grupların tepkisini azaltmak içindir."

(E. Bilbilik, Amerikaperestler, Destek Yayınları, 3. Baskı, Ocak 2009, sf. 40, 174, 175.)


Son Söz: 

Şundan emin olunmalıdır ki bu açılım,

AKP iktidarının sonunu getirecektir.

05, 2009 -11.17

 

Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul – Mart.2015 – okkesb61@gmail.com,

http://www.medyagunebakis.com/ -okkesb@turkfreezone.com,

https://twitter.com/okkesb – web: http://www.trabmarder.org,

https://www.facebook.com/okkes.bolukbasi, -okkesb@telmar.net

Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul – Mart.2015 okkesb61@gmail.com,

Diğer Haberler

  • BİR ÖLÜM & BİR ÖYKÜ & HALNAME
  • 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ DENİLİNCE.!
  • 10 KASIM ATATÜRK'Ü ANMA GÜNÜ VE HAFTASI
  • *AYNI FAY ÜZERİNDE BU BÜYÜKLÜKTE DEPREM OLMADI*
  • THE WORLD RALLİES İN THE FACE OF DİSASTER
  • ABD SAVAŞ GEMİSİ USS NİTZE İSTANBUL BOĞAZI'NDA
  • İSTANBUL’UN BÜTÇESİ EMİN ELLERDE
  • YENİLENEN YEREBATAN SARNICI TÖRENLE AÇILDI
  • KIBRISTA NELER OLUYOR.?
  • Kahvaltıya Atılan İmza:*BALIKESİR*
  • TrabzonSporKlübü

    Nasa

    Kentim_İstanbul

    Doga_İcin_Sanat

    ABD_USA

    Department_State

    TelerehberCom

    Google_Blog

    Kemencemin_Sesi

    Kafkas_Music

    Horon_Hause

    Vakıf_Ay

    Dogal Hayatı_Koruma

    Seffaflık_Dernegi

    Telerehber

    Sosyal_Medya

    E-Devlet

    Türkiye Cumhuriyeti

    BACK TO TOP