15 OCAK 1902 NAZIM HİKMET’İN DOĞUM GÜNÜ

Nazım Hikmet, doğumunun 113. yılında, Sarıyer Belediyesi ve Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı tarafından düzenlenen törenle anıldı.

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

YILBAŞI AĞACI NAZIM HİKMET

…Finlandiya Koyunun Güneyinde Geceleyin Dumanlı Denize Yakın Telli Pullu Bir Yılbaşı Ağacı

Karanlık Gotik kulelerle Töton şövalyelerinin armaları arasında ve fabrika bacalarıyla çevrili bir yılbaşı ağacı.

Bir yılbaşı ağacı karlı bir meydanda Estonya türküleri söylüyor

telli pullu upuzun bir yılbaşı ağacı

sen kırmızı sırça topun içindesin

saçların saman sarısı kirpiklerin mavi

onu orya ben astım seni içine koyup

ak boynun uzundur yuvarlaktır

kuşkularım kaygılarım sözlerim umutlarım ve okşayışlarımla koydum seni sırça toplun içine

bütün yılbaşı ağaçlarına bütün ağaçlara bütün balkonlara pencerelere çivilere hasretlere astım kırmızı sırça topu seni içine koyup

bağışla beni öleceğim seni bırakıp orda

Estonya en küçük sosyalist devleti adam başına en çok şiir okuyan en çok votka içen ve otomobile motosiklete motorollere en çok meraklı ve deri işleriyle mobilyasıyla ünlü bir de otuz binlik korosuyla

…ölüm döşeğinde yatanın gözlerine bakamam utanırım

yaşamak ayıp bir şeymiş gibi gelir biri yanımda can çekişirken

Lüsya ölüyor Moskova’da Antuzyastlar Caddesinde bilmem kaç numrolu sağlık evinde

yüzü eski bir tahta kaşık

eriyen kara karışıyor akşam karanlığı

art arda kamyonlar geçiyor asfaltı sarsarak

Lüsya’dan vuran keder mi alnımı kırıştıran kendi yakınlığım mı ölüme

bir yılbaşı ağacı karlı bir meydanda Estonya türküleri söylüyor

telli pullu upuzun bir yılbaşı ağacı

bağışla beni öleceğim seni bırakıp içinde sırça topun

bu dünyada bir şey yaşıyor eşi emsali görülmedik bir şey ve benden başka kimse farkında değil onun

belki bir bitki bir hayvan bir söz bir maden bir ışın bir mutluluk belki

belki bir yıldızdan düşmüş

bu dünyada bir şey yaşıyor senin için yaşıyor ama sen farkında değilsin onun

öleceğim bağışla beni öleceğim ve sen kırmızı sırça topu parçalayıp çıkacaksın içinden ineceksin karlı bir meydana

artık Moskova’da mı olur Tallin’de mi Leningrad’da mı ineceksin karlı bir meydana yılbaşı ağacından

ama ben bu dünyada senin için yaşayan şeyi götürmüş olacağım

Lüsya ölüyor

yüzü eski tahta bir kaşık

…benden sonra ölmesi gerekenler benden önce ölüyor ne iştir

büyük harpler yüzünden ölüm büsbütün şaşırdı sırayı

kamyonlar geçiyor Antuzyastlar Caddesinin asfaltını sarsarak

afişlerde 65 yılının dev sayıları kömür şu kadar ton petrol bu kadar kumaş şu kadar metre

karlı bir meydanda bir yılbaşı ağacı Estonya türküleri söylüyor

karanlık Gotik kulelerin arasında ve fabrika bacalarıyla çevrili bir yılbaşı ağacı.

1962, 1 Ocak Tallin // NAZIM HİKMET

Nadya Uygun - Rustem Ayral

26 Aralık 2014, 17:24

 

 

İKİ HAYAT...

 O bir kağıt rozette temsili bir resim simdi...

 Ablasıyla birlikte bir tas yığınına tünemiş...

 Öylece bakıyorlar kendilerini resmedene...

 Kim bilir kimlerden onlar...

 Abla belki piyano çalıyor...

 Belki de bale yapıyor...

 Kendisi bir cağla henüz...

 Kabuğunu kırmaya zorluyor...

 Gündüzleri meyvesi bol ağaçların serinliğinde...

 Kuşlarla koşmaca oynuyor...

 Sonra birden bire...

 Gökyüzü kararıyor, şimşekler çakıyor...

 Nal sesleri it seslerine karisiyor...

 Ve perde...

 Iki hayat daha iki bozuk para gibi harcanıyor...

 

Rüstem Ayral - 29 Aralık 2014

1915 yetimlerine yardim için bastırılmış bir rozetteki  temsili resim üzerine...  — Ira Tzourou ile birlikte.

 

 

Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul – Ocak.2015 - okkesb@gmail.com,

http://www.medyagunebakis.com/ -okkesb@turkfreezone.com,

https://twitter.com/okkesb E.mail: okkesb61@gmail.com,

https://www.facebook.com/okkes.bolukbasi,

Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul – Ocak.2015 - okkesb@gmail.com,

 

15 OCAK 1902 NAZIM HİKMET’İN DOĞUM GÜNÜ

Ünlü Şair, “Romantik Komünist” Nazım Hikmet 113. Doğum Yılında Anıldı.

15 Ocak 1902’de doğan Nazım Hikmet, şiirlerinde Heybeliada Bahriye Mektebi öğrencisi olduğu yıl, 1915’teki Ermeni Soykırımı’na da, öncesindeki katliamlara da yer verdi.

Bu şiirlerden en bilineni, soykırımı konu aldığı için sansürlenen, 1950’de yazdığı “Hapisten Çıktıktan Sonra” şiirinin “Akşam Gezintisi” bölümüydü.

“Mürettip Refik’le Sütçü Yorgi’nin Ortanca kızı çıkmışlar akşam piyasasına Parmakları  birbirine dolanmış Bakkal Karabet’in ışıkları yanmış Affetmedi bu Ermeni vatandaş Kürt dağlarında babasının kesilmesini Fakat seviyor seni çünkü sen de Affetmedin Bu karayı sürenleri Türk halkının alnına”

NAZIM HİKMET'E BOĞAZ'DA KARANFİLLİ ANMA

Türk ve dünya şiirinin büyük ustası Nazım Hikmet, doğumunun 113. yılında, Sarıyer Belediyesi ve Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı tarafından düzenlenen törenle anıldı.

Usta şairin sevenleri, onun 64 yıl önceTürkiye'den tekne ile ayrıldığı Tarabya rıhtımda buluşup Boğaz'a açıldı, denize karanfiller attı.

Törene Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç, Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı Başkanı Rutkay Aziz, vakfın üyesi sanatçı Tarık Akan başta olmak üzere çok sayıda kişi katıldı.

USTA ŞAİR İÇİN BOĞAZA KARANFİLLER ATTILAR

Tören, 1951'in Haziran ayında Rusya'ya gitmek üzere hareket eden bir tekne ile Türkiye'den ayrılan Nazım Hikmet'in o yolculuğa çıktığı Tarabya rıhtımından başladı.

Tarabya rıhtımında toplanan usta şairin hayranları aynı noktadan kalkan bir tekneyle boğaza açıldı. Daha sonra açığa karanfiller bırakıldı. Teknede usta şairin şiirleri okundu, konuşmalar yapıldı. Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç, burada yaptığı konuşmada, Nazım Hikmet'in Türkiye'den ayrılırken Sarıyer'den hareket ettiğini hatırlatarak, "Burada ev sahipliğini yapmış olduğumuz şey aslında bir hasretin, özlemin başlamış olması ve bunun tekrar yad edilmesi bizim için çok farklı oluyor. Biz bu etkinlikleri yapıyoruz ancak bugün gerçekten çok farklı oldu. Sabah buraya geldiğimde kalabalığın olduğunu görmek beni çok daha mutlu etti. Önemli olan Nazım Hikmet'i okumak değil onu anlamaktır" dedi.

"GERÇEK BİR VATANSEVERİN 113. DOĞUM GÜNÜNÜ KUTLAMAKTAN ONUR DUYUYORUZ"

Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı Başkanı Rutkay Aziz ise usta şairin doğumunun insanlık açısından tarihsel bir değeri olduğunu, dünya ve ülkesi adına bir ışık olduğunu söyledi. Her insanın doğum gününün kullanamayacağını ifade eden Aziz, "Çünkü bazı doğumlar vardır, dünyaya insanlığa, toplumlara felaketler getirmiştir. Halk da onları uğursuz olarak nitelendirir. Ancak bazı insanlar vardır ki, doğumu insanlığa, ülkesine, dünyaya bir ışık gibi doğar, son derece bereketlidir. Bizim için Nazım Hikmet de böylesine tarihsel bir değer ve ışıktır. Her ne kadar onu 'fi' tarihinde vatan haini olarak ilan etmiş olsalar bile biz gerçek bir vatanseverin 113. doğum gününü kutlamaktan onur duyuyoruz" diye konuştu.

TARIK AKAN: "HAYATIMI ORTAYA KOYARAK ONUN İÇİN HERŞEYİ YAPMAYA ÇALIŞIYORUM"

Sinema sanatçısı Tarık Akan da Nazım Hikmet'in ülkesi adına olağan üstü işler yaptığını ifade ederek, "Nazım Hocam, canını ortaya koyarak inanılmaz şeyler yaptı. Ancak düşünebiliyor musunuz, halen daha eğitimin içerisine Nazım'ı sokamadık. Biz, vakıf olarak bunun için çok uğraştık. Dünyaya gelmiş geçmiş en büyük sanatçılarımızdan, aydınlarımızdan birisi olan Nazım Hikmet'i eğitimin içine sokamıyoruz. Bu çok acı... Ben sağ olduğum müddetçe her 15 Ocak'ta karanfil atmaya geleceğim. O, benim hocam... Vakfımızı kuralı 25 oldu, daha öncesi de var. Hayatımı ortaya koyarak onun için her şeyi yapmaya çalışıyorum" dedi.

Anma töreni, üzerinde 'Güle güle Nazım Hikmet' yazılı pankartların olduğu tekne ile yaklaşık bir saatlik gezintinin ardından sona erdi.

NAZIM HİKMET'İN 113. DOĞUM GÜNÜ ETKİNLİKLERİ AKŞAM DA DEVAM EDECEK

1902 yılında doğan usta şair için bu akşam da Maslak TIM Show Center’da etkinlik gerçekleştirilecek. Etkinlikte, Nazım Hikmet belgeseli, şiir dinletileri ve konser olacak.

 

Memleketimden 'Ermeni' Manzaraları 

Nazım Hikmet’in çok daha ayrıntılı olarak Ermenilere yönelik katliamlara atıfta bulunduğu şiirleri “Memleketimden İnsan Manzaraları” kitabındaydı.

Beş kitaplık eserin üçüncüsünde şair, ilk olarak soykırım öncesinde Ermenilerin toplumdaki varlığına işaret ediyordu.

1941’i tasvir eden Nazım Hikmet şiirinde, Bozkır hapishanesinde Çopur İhsan Bey, Asrî Yusuf ve Bakkal Sefer’in Sabah gazetesinin otuz üç yıllık (yani yaklaşık 1909-1908’e ait) bir sayısını okuması sırasında Ermenileri anıyordu. 

 

“— Çok eski bir gazete, efendi ağa,

33 senelik.” “— Ver.”

Çekip aldı gazeteyi Bakkal Sefer. Kendini zor tutuyordu Yusuf gülmemek için. Bakkal Sefer kokladı gazeteyi, altın dişleri kaysı gibi tatlandılar ağzında. Taktı gözlüklerini: “— Bak, gördün mü, İhsan Bey, resim de yok,

baştan başa Müslüman yazısı.

Al,

oku da dinleyelim.”

Yumdu gözlerini bakkal,

ağız açık,

bir akşam ezanı vakti gibi parlıyor altın dişleri.

“— Gazetenin ismi 'Sabah', efendi ağa,

10 Rebiülahır 1327.

Numero 7038.

Sahibi imtiyazı Mihran.” Asrî Yusuf sordu: “— Vay, sahibi Ermeni miymiş?” “— Ermeni, mermeni,

oku İhsan Bey...” “— Okuyorum, efendi ağa

Directeure-proprietaire.”

(Fıransızcayı Türkçe gibi okudu). Gözlerini açtı Bakkal Sefer: “— O ne, İhsan Bey?” “— Fıransızca, efendi ağa.” “— Doğru,

eskiden İstanbul'da, Beyoğlu'nda gâvur dükkâncılar

Frenkçe de yazarlardı levhalarına.

Bak, şimdi yasak ettiler bunu, iyi oldu.

Türkçe yazmalı, Türk'ün ekmeğini yiyenler.”

'Tarsus Sokakları Cesetlerle Dolu'

Şair, Osmanlı dönemi gazetelerini okurken 31 Mart Vakası’na da değiniyordu. Nazım Hikmet Ermenilerin direnişteki yerlerini anlattıktan sonra Adana Katliamı’ndaki korkunç tabloyu da aktarıyordu. 

“— Okusana, İhsan Bey, niye durdun?” “— Okuyorum, efendi ağa.

'Abdülhamid'in Müfarakatı.'

Yani Abdülhamid'in gidişi,

Yusuf anlıyorsun ya, yani herifi nasıl dehlemişler.”

Bakkal Sefer tasdikledi: “— Sürdülerdi Selânik'e.

Ama sonra Selanik Yunan'a geçince geldi. Seferberlikte İstanbul'da öldü, cenazesini de bir kaldırdılar,

görmeliydin! Millet kırıldı ağlamaktan,

sen sürgünü bırak İhsan Bey, başka şey oku...” “— Okuyalım.

'Abdülhamid'in Serveti': Abdülhamid'in yanında şark şimendiferleri tahvilâtı

700.000 imiş,

5 milyon 150 bin lira

eder.»

Yusuf güldü:

“— Çalışıp alın teriyle kazanmış, belli!”

Bakkal Sefer gözlüklerinin altından baktı Yusuf'a: “— Şimdikiler gibi,” — dedi, —

“bal tutan parmağını yalar, oğlum.

Havadis yok mu, İhsan Bey, havadis oku.” “— Var, ama gazetenin bu yanı hepten parçalı.” “— Olsun, oku, İhsan Bey.” “— Taşkışla ve civarındaki yerler

Osmanlı, Arnavut, Rum, Ermeni, Musevi, Bulgar kanlarıyla sulandı,

vatan aşkı ve hürriyet için... Hayretle sordu Asrî Yusuf: «— Türk yok muymuş be?” “— Osmanlı diyor ya.” “— İkisi bir mi?” “— Bilmem.” “— Sen oku hele...”

“—Tatavla'dan topları geçirmeye uğraşan askerlere Ermeni kadınlarının yardımını görenler...”

Bırakacak oldu gazeteyi İhsan Bey,

bakkalı kızdırmaktan kesmişti ümidini: «— Okunmuyor,

paramparça.”

Bu sefer Asri ısrar etti:

“— Ne olursa olsun, oku dibine kadar.”

“— Kâmil Paşanın firarı.

evler ateşe verilir

pazar günü firar ...........

konağından Caddebostanı'na

. . . . . . bir kayığa binerek

bir istimbota can attığı .......

Asri Yusuf hatırladı mapusluğunu: “— Allah yolunu açık tutsun,

tutulmasa bari!..”

Devam etti İhsan Bey: “— 'Adana vukuatı'

menhus eller, kirli nasıyeler

. . .... . . evli bir Ermeni kadının hanesine .....

..... zevci gelir, bu mel'unlardan üçünü kurşunla katleder

bu fırsattan istifade, Ermeni evlerine hücum

..... hükümetin miskinliği

İslâmlar Ermenilere, Ermeniler İslâmlara . .

..... evler ateşe verilir

Şehri yağma eden mürteciler .

. Adana kıtali köylere

Tarsus sokakları cesetle doludur .

Daha okuyalım mı?”

"Ve Ermeniler Kesilirken Kana Battı Göbeğine Kadar" 

Şair, beşinci kitaptaysa Ermeni katliamlarının Türkiye’deki yansımasını da anlatıyor, sert baba figürünü katliamlara doğrudan katılan “Çolak İsmail” karakteri üzerinden canlandırıyordu: 

“İsmail'i, seferberlikle, yaşı on altı olduğu halde,

tutup askere gönderdiler. Domuzuna yiğitti. Yozgat taraflarına jandarma gitti. Ve Ermeniler kesilirken,

kana battı göbeğine kadar.

Kaçtı, eşkiyalık etti. Seferberlik bitti,

döndü köye, kemeri: küpe, bilezik ve gümüş mecidiye dolu.”

“Gitmedi Ömer

ve yere serilinceyedek Çolak'dan dayak yedi,

kan içinde ayıldı ve karar verdi babasını öldürmeye.

Söyledi anasına:

“— Herifi uyurken vuracağım.”

Ana ağladı:

“— Yedi canlıdır baban,

seni, beni de öldürür sen onu birde öldüremezsen.

Bin yıl yaşa diye beddua almış Ermeni papazından.

Vazgeç oğul.

Ben çilemdir çekerim.

Sen şehre git, çalış boğaz tokluğuna,

kurtar tatlı canını.”

 

 

Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul – Ocak.2015 - okkesb@gmail.com,

http://www.medyagunebakis.com/ -okkesb@turkfreezone.com,

https://twitter.com/okkesb E.mail: okkesb61@gmail.com,

https://www.facebook.com/okkes.bolukbasi,

Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul – Ocak.2015 - okkesb@gmail.com,

 

Bir gün nereli olduğumu sordular.

 - Babam Siverek'lidir dedim.

 Siverek adına şaştılar, hiç duymamışlar.

 - Nerdedir bu Siverek? Dediler.

 Siverek Napoli'nin kazasıdır dedim.

 Düşündüler bir süre, birbirlerine bakındılar.

- Biz İtalya'yı çok iyi biliriz. Yanlışınız olmasın.

 - Napoli'nin böyle bir kazası yoktur.

 

Siverek İtalya'da olsa bileceklerdi.

Siverek Urfa'nın bir kazasıydı.

Urfa da Türkiye'de bir şehirdi.

 

Bizim memleketin insanları iyidir, hoştur, akılları çoktur;

İtalya'yı bilirler, Fransa'yı bilirler. Çinistanı, Falanistanı bilirler. Lakin kendi yurtlarını bilmezler.

Dünyanın öte ucundaki ülkelerin yardımına koşmak için can atarlar.

Onlar için şiirler yazar, onlar için ağıt yakarlar.

Falanistan köylüsünün acısını anlatan kitaplar kapışılır,

benim memleketimin insanlarına sırtları dönüktür, onları görmezler, göremezler.!

Yılmaz Güney

Diğer Haberler

  • İSTANBUL’UN YILDIZLARI TRAFİKTE MUTLULUK DAĞITIYOR
  • GELENEKSEL PERPA ŞİİR GÜNLERİ
  • DÜNYA ANADİL GÜNÜ & BİLİNMEYEN DİL KOMEDİSİ
  • GÖNLÜMDE AÇAN AKÇİĞDEM
  • SERKAN BAYER RESİM SEVERLERLE BULUŞUYOR.!
  • 100.YIL PLATFORMU *CUMHURİYET VE KADIN* ETKİNLİĞİ
  • 100.YIL PLATFORMU ÖĞRETMEN KONFERANSI
  • DOKUN ve BAK
  • DARÜŞŞAFAKA ÖĞRENCİLERİ “J.U.C. AWARDS” dan 13 ÖDÜL ALDI
  • CAHİT ARF ve YAPAY ZEKÂ
  • TrabzonSporKlübü

    Nasa

    Kentim_İstanbul

    Doga_İcin_Sanat

    ABD_USA

    Department_State

    TelerehberCom

    Google_Blog

    Kemencemin_Sesi

    Kafkas_Music

    Horon_Hause

    Vakıf_Ay

    Dogal Hayatı_Koruma

    Seffaflık_Dernegi

    Telerehber

    Sosyal_Medya

    E-Devlet

    Türkiye Cumhuriyeti

    BACK TO TOP