Tayyip'in Yeni Türkiye’si

#BackToTheFuture; Lafla Sünni Dünyaya Lider Olunmaaazz.!

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

Tayyip'in Yeni Türkiye’si #BackToTheFuture

Lafla Sünni Dünyaya Lider Olunmaaazz.!

TİB TARAFINDAN YASAKLANMIŞTIR.!

Farkında mısın.? Korku ve dehşet dolu bir geleceğe savruluyoruz...

Bu geleceğe yön vermek hepimizin elinde... Önümüzde sadece iki seçenek var; Ya biz bu iktidarın geleceğini belirleyeceğiz, ya da bu iktidar bizim geleceğimizi belirleyecek.!

Oyumuzu boşa atmaya, sonucu değiştirmeyecek tercihler yapmaya hakkımız yok.! 30 Mart`ta bu iktidara öyle bir ders verelim ki bir daha hiç bir iktidar ülkemizi bu hale getirmeye cesaret edemesin.!

Lafla Sünni Dünyaya Lider Olunmaaazz.!

"Sünni dünyanın lideri” olmaya soyunan Tayyip Erdoğan’a ise, böylesine istediğine erişemeyenlerin halet-i ruhiyesi kalmış ne yazık ki… “One Minute” ile “İslam Dünyasının Lideri” ilan edilen Erdoğan nerede.?

TAHA HABER - Ortadoğu yanıyor. Ortadoğu’da yakılan ateşin, artık o ateşi yakanlarca neticeleri alınmaya başlandı… Hamas, direniş hattından El-Fetih’in uzlaşmacı kucağına düştü. İsrail son darbe için saldırıyor. Direniş hattına verilen tahribat hala devam ediyor. Suriye yakılıp yıkılmakla kalmadı, İşgalci rejimin korkulu rüyası “kimyasal silahlar” artık yok… İran bir Suriye’ye, bir Lübnan’a, bir Irak’a koşuyor… Hizbullah tekfirci vahşete karşı teyakkuzda, dikkatini oraya yöneltmek durumunda kalmış… Irak malum, tekfirci ruh hastalarının vahşeti ile boğuşuyor… Ya Türkiye.?.! Türkiye ne yapıyor? Meşhur “onu minute” nidası nerede.?… Ortadoğu yangınında Türkiye’nin durumu ne.?

İşte Türkiye’den manzaralar:

1- “Üç ay içinde Esad’ı devirir, biz de Suriye’yi kontrolümüz altına alır, yeniden Osmanlı’nın misyonunu icra etmeye başlarız” hayaliyle beslenerek Suriye’yi harabeye çeviren tekfirci zihniyet, bu gün artık kontrol edilemez hale geldi… IŞİD adıyla vahşetin envai çeşidini tekbir nidaları ile uygulayan bu ruh hastaları artık Türkiye’yi de tehdit ediyor…

2- Bu tekfirci zihniyet, Irak’ta da yine Müslüman kanı dökmeye ve “Allah adına” en aşağılık katliamlara imza atmaya başladı. Yaptığı ilk işlerden birisi de Türkiye’nin Musul Konsolosluğunu işgal edip Konsolos ve çalışanlarını kaçırmaktı… Türkiye, bu olay karşısında şaşılacak bir tavır alıyor ve IŞİD adlı terör grubunu kınamak bir yana, baskın hakkında yayın yapmayı dahi yasaklıyordu. Aradan bir buçuk aya yakın bir zaman geçmesine rağmen, ne Konsolosluk görevlilerinden bir haber var, ne de Hükümetten bu konuda bir açıklama… Sadece Başbakan’ın IŞİD’e evlere şenlik bir çağrısı var:

“IŞİD diye bir örgüt, 49 vatandaşımızı kaçırdılar, rehin olarak duruyor. Bunun size sağlayacağı bir fayda yok. 49 vatandaşımızı bırakmanız gerekir. Eğer Müslümansanız bu şekilde zulmetmeniz doğru değil. Bu vatandaşlarımızı bırakın. Bizim dış politikamız barış üzerinedir. Yeni şartlarla birlikte dünyada küresel meselelere katkıda bulunmayı bu barış üzerine inşa etmek istiyoruz.”

Ve yine bir başka toplantıda yine IŞİD’e sesleniyor Başbakan:

“Irak’taki kardeşlerimizin sağ salim dönmesi için elimizden geleni yapıyoruz. Ancak sabrımız son haddine geldi. Sana bir zararı olmayana bunu yapamazsın. O kardeşlerimiz çok zor şartlarda yaşamaya başladılar. IŞİD’e sesleniyorum.  Konsolosluk çalışanlarımızı bırakmalarını istiyoruz. Bunu özellikle hatırlatıyorum” 

Bunlar bir terör örgütüne karşı yapılacak çağrılar mıdır.? Başbakan IŞİD’i ne olarak görüyor acaba.? IŞİD’e karşı kullanılan dil normal bir dil midir.? Geçmişte PKK tarafından kaçırılan asker, polis, vatandaşlar olmuştu. Acaba PKK’ye karşı hem de en yüksek düzeyden böyle bir “çağrı”, böyle bir hitap olmuş mudur.?

Şu “Bunun size sağlayacağı bir fayda yok. 49 vatandaşımızı bırakmanız gerekir. Eğer Müslümansanız bu şekilde zulmetmeniz doğru değil. “ve “sana bir zararı olmayana bunu yapamazsın” sözüne dikkat eder misiniz.? Bu sözler ne anlama geliyor.? Varlığını “terör” üzerine bina eden ve vahşeti ile kanları donduran bir örgüte karşı “Eğer Müslümansanız…” ve “Sana bir zararı olmayana…” diye seslenmek oldukça “hafif” değil mi.?

3-IŞİD’in ise bu çağrılara zerre değer verdiği yok.

IŞİD zihniyeti bu çağrılara değer vermemekle kalmıyor, üstüne üstlük Türkiye’de cami yakmaya başlıyor. Esenyurt’taki Muhammediye Camii, tam da bu zihniyet tarafından yakıldı. Yakılan Allah’ın evi idi… Allah’a ait bir mekandı. (Cin Suresi/18) Üstüne üstlük camide yakılan kitaplar arasında Kur’an-ı Kerim de vardı… Yani iki kutsalımıza birden saldırılmıştı… Ve yine “mezhepçi” bir anlayışla yapılmıştı bu saldırı… Mezhep kavgalarının tahribatını sonuna kadar yaşamış bir ülkede, bu kavganın yeniden körüklenmek istenmesi söz konusu idi… Ama heyhat! Hükümetimiz, bu konuda bu işler hiç olmamış gibi davrandı… Bir açıklama, bir kınama, bir karşı duruş hiçbir şey yok! Sadece hükümet de değil, ne Vali, ne Emniyet müdürü, ne de bir başka üst düzey yetkili… Hiç kimsenin umurunda olmadı… Rutin bürokratik işlemlerle olay incelendi. Diyanet İşleri Başkanı dahi olay yerine 4 gün sonra gitti… Yakılan Camide yaptığı açıklama fena değildi, ama neden bu kadar beklendiği ile ilgili tek bir kelime dahi yoktu sözlerinin arasında…

4-İsrail Gazze’yi yakıp yıkarken, Sayın Başbakan gürlüyor: “Ey İsrail, Gazze’den elini çek!”

O kadar.! Başka bir şey yok.! İsrail’e karşı ne bir ambargo, ne bir yaptırım içeren uygulama, ne başka bir şey… İsrail ile ticaret ise son gaz devam ediyor… Ve ne kadar gariptir ki, İsrail’e ambargo koyması, İsrail ile ilişkileri en alt seviyeye düşürmesi gereken Türkiye olması gerekirken, bunu İsrail yapıyor ve Türkiye ile ilişkileri en alt seviyeye düşürme kararı alıyor… Ey “one minute” neredesin.? Ve üstüne bir de ABD’den azar işitiyor hükümet… Cevap mı? Tıs yok.!

5- Diyanet İşleri Başkanlığı “Dünya İslam Bilginleri Barış, İtidal ve Sağduyu Konferansı” düzenliyor…

Konferansa 32 ülkeden İslam alimi katılmış. Katılan ülkeler arasında İran da var… Ve bu toplantıda konuşan Sayın Başbakan “Vahdet” adına bakın neler söylüyor:

“Filistin’de yaşanan, bir mezhep çatışması olmadığı için, bir Şii-Sünni çatışması olmadığı için, oradaki can alıcı mesele maalesef İslam dünyasının da ilgisini çekmiyor. İşte burası yaralayıcı…”

Ve peşinden ekliyor:

“Hz. Ömer’in adını duyunca isyan edenlere sesleniyorum. Bizim böyle bir derdimiz yok. Şia’ya sesleniyorum siz neden Ömer adını duymaya tahammül edemiyorsunuz?”

Bu konuşma vahdet konuşması mı şimdi? Şu ana kadar Şii mercilerden Sünni değerler aleyhine bir açıklama duyan var mı? Şia’nın büyük müçtehidleri, Sünnilerin değerlerine hakaret etmeyi “fitne çıkarmak”ve “İslam düşmanlarının ekmeğine yağ sürmek” olarak açıklamadılar mı? Vahdet adına yapılan onca açıklamalar ortada değil mi.? Bütün Şia dünyasını itham ederek mi vahdet yapacak Sayın Başbakan.? Bu tür bir konuşmayı daha önce de yapmış, yine “Ömer adına tahammül edemeyenler” diye gürlemişti… Ülkesinde milyonlarca bu “itham ettiği” halk kitlesi olan bir Başbakan’ın, Sünni vatandaşlarını bu “Ömer adına tahammül edemeyenler” olarak yaftaladığı diğer kesime karşı bu şekilde kışkırtması vahdet mi şimdi.? “Vahdet” yapıyorum diye mezhebi farklılıklara vurgu yapmak, hem de en derininden kaşımak, misafir olarak çağırdığı Şii alimlerin gözünün içine baka baka “Siz neden Ömer adına tahammül edemiyorsunuz” diye efelenmek ne anlama geliyor.?

Halbuki şu an tam tersi bir manzara var.!

“Sünni” ülkelerce -buna “Sünni Erdoğan’ın hükümeti de dahil- yapayalnız bırakılan Filistinli mücahidler, “Şii” İran’ın verdiği silah ve füzelerle savaşıyor, “Şii” Hizbullah’ın yardımları ile direniyor… “Şii” İran, Gazze’ye sadece silah değil, ekonomik ve lojistik yardımlarını da esirgemiyor… Haydin Mücahidler Suriye’ye.!” diye yeri göğü inletenlerden ise “Haydin Mücahidler İsrail ile savaşmaya, Gazze’ye!” nidası ise hiç duyulmuyor.! “Direniş ekseniymiş.! Pöh.!” diye burun kıvıranlar, şimdi “direniş” diye bir söz dahi edemiyorlar…

“Sünni dünyanın lideri” olmaya soyunan Tayyip Erdoğan’a ise, böylesine istediğine erişemeyenlerin halet-i ruhiyesi kalmış ne yazık ki… 

“One Minute” ile “İslam Dünyasının Lideri” ilan edilen Erdoğan nerede.? diye sormanın ve Erdoğan’ın kendi üslubu ile aynen şöyle demenin tam zamanı değil midir.*: “One minute imiş.! Sevsinler.!”

Muhsin Küçüker / rasthaber

 

Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul Ağustos.2014 - okkesb@gmail.com,

http://www.medyagunebakis.com/  - okkesb@turkfreezone.com,

https://twitter.com/okkesb E.mail: okkesb61@gmail.com,

https://www.facebook.com/okkes.bolukbasi,

Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul Ağustos.2014 - okkesb@gmail.com,

 

Diğer Haberler

  • İMAMOĞLU GÖREVDEN AFFINI İSTESİN*MİŞ.!
  • TOPRAKLARIMIZ SATILMAMALI
  • SELOCAN & SELAHATTİN DEMİRTAŞ ve SİYASET
  • DEPREMDE YIKIMIN SUÇLUSU KİM.?
  • YENİ TÜRKİYE FİYASKOSU, K9 KADAR FAYDA YOK
  • BU ÜLKEDE HEM SOLCU, HEM ERMENİ OLMAK.!
  • *VATANDAŞLIK VERİLİRKEN, VATAN DA VERİLİYOR.!*
  • LAİK DEMOKRATİK CUMHURİYET
  • *SİYASETİN ANADOLU FIRTINASI OSMAN BÖLÜKBAŞI*
  • İSKİLİPLİ ATIF'IN OSMANLI SİCİLİ DE BOZUKTU.!
  • TrabzonSporKlübü

    Nasa

    Kentim_İstanbul

    Doga_İcin_Sanat

    ABD_USA

    Department_State

    TelerehberCom

    Google_Blog

    Kemencemin_Sesi

    Kafkas_Music

    Horon_Hause

    Vakıf_Ay

    Dogal Hayatı_Koruma

    Seffaflık_Dernegi

    Telerehber

    Sosyal_Medya

    E-Devlet

    Türkiye Cumhuriyeti

    BACK TO TOP