ŞEFKAT BİR YERLERDE SAKLANMIYOR.!
2019 Yılı Tüm Dünya İçin Çok Zor Geçti.
2020 Yılının Nasıl Geçeceğini Bilemeyiz. 
Ancak hızla akıp geçen zaman centilmen ise bizler de bu centilmenliğe
sürecin bir parçası olarak dâhil olabiliriz. Bir anlamda hayatın nesnesi değil
öznesi olarak yaşamayı tercih edebiliriz.
Özler Aykan;
Ritz Restaurant,
the Ritz, London'da huzurlu hissediyor.

Sistemin çarkları arasında sıkışmış, gündelik hayatın dertleri içinde
hapsolmuş hayatlar olağan ve gerçekçi olsa dahi, derinlik ve estetikten
yoksundur.
Bu vesileyle kendimin ve sizlerin yeni yılını hepimize bir öneride
bulunarak tebrik etmek istiyorum. Her ne kadar geçerli kişisel mazeretlerimden
ötürü bu tebrik için geç kalmış olsam da sizlerden özür dilemek için zaman
aşımının henüz dolmadığı inancındayım. 
YENİ YIL İLE BİRLİKTE HEPİMİZİN BİR ÜLKÜSÜ OLSUN…
Çevremizde, maddi ya da manevi olarak zor durumda olan insanlara yardım
edebilmeye odaklı küçük ya da büyük bir ülkü yaratalım. Hayat bizi seçtiğine
göre biz de kendi irademizle bu hayattaki ülkümüzü seçmekte özgürüz.
Bir gün ya da bir ömür arasında aslında hiç bir fark olmadığını idrak
edelim…
Bir an için kendi kendimize “hayatta sadece bir günüm var ve o da işte
bugün” diye düşünelim. Kum saatimiz doğduğumuz andan başlayarak, üstteki
hazneden alttakine kum taneciklerini aktarmaya başlar. Bu nedenle yarını
beklemeyelim, hemen şu an başlayalım… Gündelik hayatın bizi devinimsiz bırakan
ataletinden sıyrılalım.
Boş zamanımızı güzel değerlendirelim…
Hiç bir zamanın “boş” olamayacağının farkına varalım. 
KENDİ RENGİMİZİ KULLANALIM…
Kararlı olalım. Bu ülkümüzün bir anlamda kendimiz için yaratacağımız bir
farklılık olacağının bilincine varalım. Bu farklılığın bizlere kazandıracağı iç
huzurunu hayal edelim. İnsan hayatı hayal gücünün rengiyle boyanır. Hayat,
etrafında çerçevesi olan kocaman bir tuval gibidir. Ancak o boş tuvalin üzerine
koyacağımız renkler, çizeceğimiz şekiller bize kalmıştır. Çoğumuzun paletindeki
renkler hemen hemen aynıdır; ancak paletten tuvale kimimiz kasvetli, kimimiz
canlı renkleri aktarır, kimimiz uyumsuz, kimimiz uyumlu renkleri kullanırız.
Sonuç olarak, tuvaldeki renkler ve biçimler, iç dünyamızın dışa açılan
penceresi, dünyayı nasıl gördüğümüzün yansımalarıdır. Kararlı olmak kendi
rengimizi kullanmaktır. Ülkümüze ulaşabilmek için aldığımız kararlardan asla
vazgeçmeyeceğimize dair kendimize söz verelim. Sadece içimizdeki insan sevgisi
ve kendimize olan inancımız bize hedeflediğimiz ülkümüze giden yolda
ihtiyacımız olan kararlılığımızı sağlayacaktır. 
KİMSEYİ BEKLEMEYELİM…
Tek başımıza çok şey yapabiliriz, hem de pek çok! Önce kendimize dönelim.
Bütün eksiklerimizle, hatalarımızla, kusurlarımızla barışalım ve kendimizi
sevmeyi öğrenelim. Hırs, ihtiras öfke ve nefretin bizi yönetmesine kesinlikle
izin vermeyelim. İşte size iyi bir insan olabilmenin en basit formülü... İyi
olmak kötü olmamak demek değildir. İyi olmak bu dünyada ya da öldükten sonra
cezalandırılmaktan korkarak kendimizi frenlemek değildir. İyi olmak, maddi ya
da manevi olarak ihtiyacı olan insanlara bütün gücümüzle yardım elimizi
uzatmaktır. İyi olmak, muhtaç insanların yanında durabilmektir. İyi olmak,
insanlara yardım etmeyi bir görev olarak değil, bilakis hayatın bizlere
kendimizi yüceltmek için sunduğu bir armağan olarak algılayabilmektir. 
BİR AKIL DEFTERİMİZ OLSUN…
Bize ihtiyacı olan ailemize, sevdiklerimize, dostlarımıza ve yardıma muhtaç
herkese nasıl yardımcı olabileceğimize dair düşüncelerimizi, planlarımızı bu
deftere yazalım. Akıl defterimizi yanımızdan ayırmayalım. Yaşamın büyük bölümü
bize verilenler, daha küçük bölümü ise bizim yaptıklarımızdır. Biz elimizden
geleni yapalım ve elimizden gelenle yetinmeyi bilelim. Gerçekten elimizden
gelen her şeyi yapmış olmanın iç huzurunu yaşayalım. 
ÇARESİZLİKTEN KORKMAYALIM…
Hayatta keder de mutluluk da olduğuna göre, bir kulağımızda acı bir
haykırış dahi olsa, diğerinde hep güzel bir şarkının varlığına inanalım. O
şarkının sevimli melodisine, enerjisine dikkatimize verelim. Mutluluğun
mutsuzluğa ya da tam tersi mutsuzluğun mutluluğa dönüşmesi sadece an
meselesidir. Gecenin en koyu karanlık olduğu vakit sabaha, yani aydınlığa
merhaba demeye mahkumdur. Çaresizlikler karşısında yılmayalım. Umudumuzu asla
yitirmeyelim. Çünkü hedeflediğimiz ülkümüz çaresiz insanlara yardım elini uzatmak
ve onlara güç vermek olacaktır. 
ŞEFKATLİ VE ALÇAK GÖNÜLLÜ OLALIM…
Bizi biz yapan değerleri gerekirse yeniden öğrenelim. Dünyanın bir tarafı
orta çağın karanlığına gömülmüş, diğer tarafı savaşlar, istilalar altında
ezilirken bu topraklarda dünyanın en şefkatli, hoşgörülü ve alçak gönüllü
insanlarının ve onların fikirlerinin birer çiçek gibi açtığını görmezden
gelmeyelim. 
YARGILAMADAN SEVELİM…
İnsanları tanımadan onlara ön yargı ile yaklaşmayalım. Belki bir kısmımız
için insanlara birdenbire ön yargısız yaklaşabilmek zaman alacaktır. Ancak bu
zamanı kısaltmak hatta durdurmak da bizim elimizde. İnsanları gerekli gereksiz
yargılamanın bizleri alçak gönüllülükten uzaklaştıracağını asla unutmayalım.
Bilmeliyiz ki, evrensel anlamda kabul görmüş erdemler dışında her insanın bir
diğerinden farklı değerleri olabilir. Bu konuda atacağımız her adım, tüm
ilişkilerimizde koşulsuz ve özgür bir sevgiyi tecrübe etmemize olanak
sağlayacaktır. 
FARKLILIK ZENGİNLİKTİR…
Bağışlayıcı, affedici olalım. Affetmenin erdemini aklımızdan bir an bile
çıkarmayalım. Affedebilme yeteneğimiz, karakterimizin ne denli alçak gönüllü ve
güçlü olduğunun en önemli göstergesidir. İnsanları olduğu gibi kabul edelim.
Herkes bizimle aynı olamaz. Farklılık zenginliktir, farklılığı kabul edelim. Çatışma
yerine yapıcı tartışmalara yönelelim. Eleştirilere açık olalım ve eleştirirken
de insanları kırmadan yapıcı bir üslupla eleştirelim. Pek tabii ki
ilişkilerimizde fiziksel ve ruhsal sınırlarımızı koyabilmeliyiz, ancak bunu
yaparken hayata sadece kendi penceremizden bakmayalım. 
DAİMA YER DEĞİŞTİRELİM…
Kızdığımızda ya da kırıldığımızda hemen tepki vermeyelim. En az 24 saat
geçmesini bekleyelim. O esnada düşünelim ve kızdığımız, kırıldığımız insanın
yerine kendimizi koyalım yani yer değiştirelim. Böylelikle karşımızdakine
neye/neden/niçin kızdığımızı ya da kırıldığımızı öfkeyle değil, sakin ve ılımlı
bir şekilde açıklayabiliriz. Yani anlaşabiliriz, uzlaşabiliriz ya da farklı
olduğumuzu saygıyla kabullenebiliriz. 
GÜLÜMSEYELİM…
En zor koşullarda dahi gülümsemeyi ve sevmeyi ihmal etmeyelim. Kendimizi
sevginin ve yardım etme zihniyetinin olduğu bir noktaya koyabilmeyi
başarabilirsek, bir şekilde bizlere en zor görünen işleri bile şu ya da bu
şekilde yoluna koyabiliriz. 
HAYATIN BİZDEN İSTEDİĞİNİ ESİRGEMEYELİM…
İnsanların büyük çoğunluğunda hayattan alabildiğini almak tutkusu vardır.
Aynaya bakalım ve kendimize soralım; acaba bizler gerçekte alabileceğimizi
almak için mi buradayız, yoksa hayata verebileceğimizi vermek için mi? Eğer
aynayla utanmadan, sıkılmadan yüzleşmeyi becerebilirsek, hayatın bizden
istediğini de esirgemeyiz. Sadece hoşlandığımız şeyleri yapmaktan değil, aynı
zamanda yapmak zorunda olduğumuz şeylerden de hoşlanmaya başlarız. 
OKUYALIM…
Hangi alanda olursa olsun en zor sorunları, binlerce imkansızlıklar içinde
ve sadece başarma azmine sığınarak çözebilmiş insanların yaşam mücadelesini
okumak ya da araştırmak bizlere ülkümüzü gerçekleştirebilmek için önemli bir
yol haritası olacaktır. Karanlıklar okuyarak aydınlanacak ve tüm kilitli
kapılar açılacaktır. Ayrıca, okumak bir yandan kişisel gelişimimize katkıda
bulunurken bir diğer yandan da bizleri kültürel sürekliliğin içine çekecektir. 
BARIŞÇIL OLALIM…
Hiçbir sorunu kavga ile çözemeyiz ve bize yapılan hiç bir kötülüğü intikam
ile bertaraf edemeyiz. Kendimizi her türlü kavganın dışında tutalım.
Yaşadığımız sorunları sakinliğimizi koruyarak, konuşarak, anlayarak ve
paylaşarak çözelim.
İnanıyorum ki başarı, zeka, yürek ve yeteneğin cinsiyetsiz, ırksız,
milliyetsiz ve çok kültürlü olduğunun kabul edildiği gün, tüm insanların
aralarındaki surların ve duvarların da kalktığı gün olacaktır.
Hayat şu aşamada benim perspektifimden böyle gözüküyor.
Aynı perspektifte buluşabilmek umuduyla ve o eşsiz melodinin esintisiyle
mutlu yıllar dilerim. 
SON SÖZ:
Ayni yolda yürüdüğüm basta çok kıymetli hocam Prof Dr Vamik D. Volkan olmak
üzere tüm hocalarıma, bende emeği olan tüm hocalarima, meslektaşlarıma, canım
öğrencilerime,
...Ve aynı iklimde olduğum tüm gerçek dost ve arkadaşlarıma, büyüklerime,
küçüklerime ve canım aileme mutlu Noeller dilerim. Ve üzüm tanelerime...
           
           

Özler AYKAN, 24 Aralık 2019, Londra
@#ÖkkeşBölükbaşı ©#MedyaGünebakış
Ökkeş
Bölükbaşı,
İstanbul - Şubat.2021- okkesb61@gmail.com,
http://www.medyagunebakis.com/-okkesb@turkfreezone.com,
Metni |