ŞEDDELİ VE SÜREKLİ OHAL GELİYOR
Hazırlanın: Şeddeli ve sürekli OHAL geliyor.! 
Daha bütçe
görüşmeleri sürerken, Adalet Komisyonundan virgülü
değiştirilmeden geçirilip TBMM Genel Kuruluna yollanan metnin adı: Kitle İmha Silahlarının
Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi.
Bu fevkalade insanî başlıklı metnin
ilan edilen gerekçesi, uluslararasına uyum sağlamak: BM Güvenlik Konseyinin
1373 (2001) sayılı kararını (Ubama Bin Ladin’in 11 Eylül 2001 saldırılarından
sonra 28 Eylül 2001’de alınmıştı) ve Kara Paranın aklanmasını
önlemek için G-7’nin 1989’da kurduğu FATF’nin tavsiye kararlarını yerine
getirmek.
En basit bildiriyi/oturma
eylemini “Terörist” ilan eden, sıkıştıkça durup durup “Fetöcü” tutuklayan, hiçbir uluslararası
örgütün insan hakları kararlarına aldırış etmeyen Rejim, yıllar sonra bunlara
sarılmakta.
En azından, kitlesel imha
silahlarının (nükleer, kimyasal, biyolojik) ve uyuşturucunun engellenmesi gibi
bir kuzu
postu örtünmek için.
Oysa teklifin 43 maddesinden sadece
6’sı kitle imha silahlarıyla ilgili. Bu silahların yayılmasını engellemek
dışında her şey var teklifte. Özellikle de muhalif dernek ve vakıfları kanunen
ve/veya fiilen kapatacak her şey. O kadar ki, gerçek adı “Dernekleri İmha Etmeye İlişkin
Kanun Teklifi” olmalıydı
OHAL rejimi 3’er ay 7 kere
uzatıldıktan sonra 18.07.2018’de kaldırılmış, ama en önemli yetkileri valilere
3 yıl boyunca transfer eden bir kanun hemen ertesi günü TBMM’ye sunularak
31.07.2018’de yayınlanmıştı. AKP+MHP iktidarı çok sıkışmış olmalı ki, şimdi o 3
yılın bitmesini beklemeden yeni ve şeddeli bir OHAL getiriyor.
Prof. İ. Kaboğlu’nun bu konuda
hazırladığı 16 sayfalık bilgi notuna dayanan CHP muhalefet şerhinde geçen
ilginç terimle, TBMM artık “Torba Yasama” ya
dönüşmüş vaziyette. Çünkü bu son dönemde yürürlüğe giren 1.780 maddenin
1.202’si (üçte ikisi), neye oy verildiği anlaşılmasın diye düzenlenmiş torba
kanunlardan gelmekte. Burada da aynen böyle bir torbadan, hatta çuvaldan
bahsediyoruz. Başlıca teknik özelliklerini bilgi notu şöyle sıralıyor:

1) Anayasanın tam 14
maddesinin ihlali:
Md. 2 (hukuk devleti ilkesi); Md. 5
(temel hak ve özgürlükler, sosyal hukuk devleti); Md. 9 (yargının bağımsızlığı
ve tarafsızlığı);
Md. 10 (kanun önünde eşitlik); Md.
13 (hakkın özüne dokunmama); Md. 20 (kişisel verilerin korunması); Md. 33
(dernek kurma hürriyeti);
Md. 35 (mülkiyet hakkı); Md.
36 (hak arama hürriyeti); Md. 38 (suçta kanunilik, masumiyet karinesi, ceza
sorumluluğunun şahsiliği);
Md. 40 (temel hak ve hürriyetlerin
korunması); Md. 123 (idarenin kanuniliği); Md. 124 (yönetmeliğin kanun
uygulamak için çıkarılması).

2) Bu anayasa ihlalleri, daha önce defalarca değiştirilip sertleştirilmiş
tam 7 kanunda değişiklik yapılarak devreye sokuluyor:
Yardım Toplama K.; Dernekler K.;
Ceza Muhakemesi K.; Kabahatler K.; Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi
Hakkında K.; Türk Ticaret K.; Terörizmin Finansmanının Önlenmesi hakkında
K.
Böylesi bir karmaşayı TBMM sitesinden
de okuyup özetlemeye çalışayım:
Kişi ve kuruluşların
derneklere/vakıflara fon toplamaları yasaklanıyor. (Md. 2)
Kişi veya kuruluşların ve bunlarla
doğrudan veya dolaylı ilgili kişi ve kuruluşların malvarlığına
el konulması/dondurulması Cumhurbaşkanının takdiri ve kararıyla oluyor. (Md. 3)
Denetim ve İşbirliği Komisyonu
kuruluyor. Bunun elde edeceği bilgilerin kimler tarafından, ne için, hangi
süreyle kullanılacağı belirsiz. (Md. 4)
Kanuna aykırı davrananlar 1 yıldan 5
yıla kadar, malvarlığı dondurulması kararını yerine getirmekte geciken kişiler
6 aydan 2 yıla kadar hapis alıyor. (Md. 5)
Sulh ceza hâkimlikleri, internette
yardım toplanmasını duruşma
Yapmaksızın engelleyebiliyor. (Md. 7)
“Yurt içine ve dışına yapılacak
yardımlara ilişkin usul ve esaslar yönetmelikte düzenlenir” denilerek, kanun
düzeyinde yapılması gereken düzenleme tümüyle yönetmeliğe bırakılıyor. (Md. 8)
Denetim makamları; gerçek ve tüzel
kişilerden, bankalardan ve her türlü kamu kurum ve kuruluşlarından her türlü
bilgi ve belge isteyebilecek. (Md. 9)
İdari para cezaları 285 kat
artırılarak 700 TL’den 200.000 TL’ye kadar çıkarılıyor. (Md. 10)
Belli hakları kullanmaları TCK
tarafından önlenmiş kişiler, kanunun öngördüğü süre geçmiş veya affa uğramış
olsalar dahi dernek organlarında görev alamayacaklar. (M. 12)
Dernekler artık şikâyet üzerine
değil, İçişleri Bakanı talimatıyla her yıl rutin olarak denetlenecek. Bu
denetimlerde, mahkeme kararına gerek olmaksızın, her türlü bilgi ve belge
istenebilecek. Bu denetim İçişleri Bakanlığı ve dernek denetçileri dışındaki
“kamu görevlileri” tarafından yapılacağı için polis, jandarma ve hatta
istenirse bekçiler tarafından bile icra edilebilir. Denetlenen derneğe hibede
bulunmuş veya onunla ortak çalışmış olan derneklerin de denetlenmesi otomatik
olacak. (Md. 13)

Kesinleşmiş yargı kararı aranmadan, sadece
soruşturma açılması yeterli sayılarak, dernek yöneticileri İçişleri Bakanı
kararıyla görevden “geçici” olarak uzaklaştırılabilecek. Bu kişilerin yerine
kayyım atanacak. Böylece meşhur kayyım müessesesi dernekler/vakıflar için rutin
hale geliyor. (Md. 15)
Ortada bir yargı kararı olmaksızın
tüzel kişiye 50 milyon TL’ye kadar idari para cezaları kesilebiliyor. Bu cezaya
hükmedebilmek için soruşturma açılmış olması yetiyor. (Md. 19)
Avukatlar, suç gelirlerinin
aklanmasında bildirim yükümlülüğü altına sokuluyor. Avukat ile müvekkil
arasındaki sır saklama ilkesi bitiyor. (Md. 20)
“Gecikmesinde sakınca bulunan
hallerde” el koyma kararını savcı da verebiliyor. Ayrıca, aynen gizli tanık
gibi, “Gizli soruşturmacı” kavramı getirilerek savunmanın dosyayı öğrenmesi
engelleniyor. El koyma kararlarının hâkim tarafından 3 ay içinde onanması
öngörülüyor ki, bu süre içinde mülkiyet hakkı olmayacak (Md. 24)
Mahkemece terör örgütü olduğuna
karar verilen kuruluşun malvarlığının dondurulmasına, mahkeme 5 gün içinde
karar vermeden, Hazine Bakanı ve İçişleri Bakanı karar veriyor. (Md. 37)
Malvarlığının dondurulmasına karar
verilen kişi veya kuruluşlara fon sağlayan ve hizmet eden kişilere 1 yıldan 3
yıla kadar hapis getiriliyor. (Md. 41)
Bu kanun teklifi içişleri bakanına muazzam
yetkiler getirdiği halde önce İçişleri Komisyonunda görüşülmedi. Doğrudan
Adalet Komisyonuna gönderildi. Oradan da Anayasaya uygunluk denetimi yapılmadan
yıldırım hızıyla Genel Kurula.
Herhalde bu hızdan ötürüdür, HDP’nin
muhalefet şerhinde belirtildiği gibi, FATH’ın 2019 Türkiye Değerlendirme
Raporunda 12 no’lu tavsiye olarak geçen “Siyasi nüfuz sahibi kişiler”e ilişkin
tedbirlere yer vermek unutulmuş. Sadece bu bile, kanun teklifinin, uluslararası
kuruluş kararlarıyla ne kadar “ilgili” olduğunu göstermekte ve amacının ne
olduğunu ortaya koymakta:
Türkiye’de STK’leri Felce
Uğratmak.
Damat’ın söylediği gibi, "
"At izi it izine karıştı. Cenab-ı Allah sonumuzu hayreylesin".
Çünkü kanunlar, AKP+MHP’nin kalkması otomatiğe bağlanmış elleriyle kabul
ediliyor.
Not: Yazıyı bitirdikten sonra haber
geldi: AİHM Büyük Dairesi ki kararı kesindir, S. Demirtaş’ın derhal tahliyesini
istedi.
Hemen ardından da şu: Erdoğan: “AİHM
kararı bizi bağlamaz ardından, ilave haber: Erdoğan: "AİHM, böyle bir
teröristi savunmanın arkasında olduğunu bilmelidir. Ey AİHM! Sen anlamasan da
biz anlatmaya devam edeceğiz”
Yukarıdaki kanun teklifi özetini
bunların ışığında yeniden okuyunuz. 
Bu makale
yazarın görüşlerini yansıtır.
Ahval’in
yayın politikası ve editoryal bakış açısı ile her zaman uyumlu olmak zorunda
değildir.
@#ÖkkeşBölükbaşı
©#MedyaGünebakış
Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul - Aralık.2020- okkesb61@gmail.com,
http://www.medyagunebakis.com/ okkesb@turkfreezone.com,

Baskın Oran
Mülkiye’den 1968'de mezun oldu. Aynı fakültede
uluslararası ilişkiler asistanı olarak 1974'te doktorasını bitirdi. 6 Kasım
1982’de YÖK, davayı kazanması üzerine 1983’te de Sıkıyönetim tarafından
görevden atıldı.
Danıştay Genel Kurulu kararıyla Ekim 1990’da görevine
döndü. 1991’de doçent, 1997’de profesör oldu. 2004’te “Azınlık Hakları ve
Kültürel Haklar Raporu”nu yazdı.
2008’de Ermenilerden Özür Diliyoruz metninin, 2009’da
da Genelkurmay Başkanına Suç Duyurusunun başlatıcılarından biriydi. SBF’den
2006’da kendi isteğiyle emekli oldu.
Haftalık olarak Agos’ta, ayrıca T24.com.tr, artigercek.com, ve Ahval’de yazıyor.
Temel konuları: Milliyetçilik, azınlıklar, Türk dış politikası. 2017 itibariyle
21 kitabı var. Bunlardan biri Fransızcaya, biri de İngilizceye çevrilip
yurtdışında yayınlandı. www.baskinoran.com; Facebook sayfası; Academia.edu;
SÖZLERİNİ
TUTTULAR ve HAK YOL İSLAM YAZIYORLAR
HAK
YOL İSLAM YAZACAĞIZ
Kör dünyanın göbeğine
Hak yol İslâm yazacağız.
Kuşların göz bebeğine
Hak yol İslâm
yazacağız.
Yola, ağaca, pınara
Esen yele, yağan kara
Yağmur yüklü bulutlara
Hak yol İslâm
yazacağız.
Koç burcuna, yay burcuna
Bebeklerin avucuna
Minarelerin ucuna
Hak yol İslâm
yazacağız.
Bucak bucak, köşe köşe
Kara taşa, kor-ateşe
Yıldıza, aya, güneşe
Hak yol İslâm
yazacağız.
Askerlerin miğferine
Kağnıların tekerine
Buda´nın tunç heykeline
Hak yol İslâm
yazacağız.
Her kapının eşiğine
Her sofranın kaşığına
Balaların beşiğine
Hak yol İslâm
yazacağız.
Herkes duyacak, bilecek
Saklanmaz gayrı bu gerçek
Yaprak yaprak, çiçek çiçek
Hak yol İslâm
yazacağız.
|