17.01.2021
 
 
Kategoriler
   Güncel Haber
   Ýstanbul Haber
   Dünya Haber
   Trabzon-K.Maraþ
   Eðitim-Kültür-Sanat
   Siyaset-Politika
   Çevre-Doða-Turizm
   Sosyal Yaþam
   Söyleþi - Araþtýrma
   Saðlýk-Gýda-Tarým
   Sinema-Tiyatro-Dizi-Film
   Konuk Yazarlar
   Ekonomik Bakýþ
   Hukuksal Bakýþ
   Magazin-Aktüel
   Reklam-Ýlan-Satýþ
   Bilim-Teknoloji-Zirve
   Sosyal Bakýþ
   Toplumsal Bakýþ
   Tarihsel Bakýþ
   Müzik Magazin
   Medyatik.Bakýþ
   Cevap Hakký
   Black Sea
   Spor-Golf-Tenis-Boks
   Arþiv

Yazarlar
Bizden.Size

Ökkeþ BÖLÜKBAÞI
ECUMENOPOLÝS; KIRMIZI AHTAPOT; KANALÝSTANBUL;
Tüm yazýlarý..
DOÐAMIZ

Mikdat KADIOÐLU
BULUTLAR
Tüm yazýlarý..
Hatýralarým

Nuran NUHOÐLU
HEPÝMÝZ KERKENEZÝZ
Tüm yazýlarý..
Eko-Bakýþ

Abdurrahman YILDIRIM
Trabzon Turistik Merkez Olur mu.?
Tüm yazýlarý..
Uzay.Bakýþ

Musa ALÝOÐLU
TRABZON HAVALÝMANI
Tüm yazýlarý..
Tarihten Bir Yaprak

Mahiye MORGÜL
MATEMATÝK KÝTABINDA ATATÜRK’E SALDIRILAR
Tüm yazýlarý..
Hukuksal Bakýþ

Av. Cemil CAN
KILIÇDAROÐLU’NUN MUHTEREM EFENDÝSÝ.!
Tüm yazýlarý..
Eðitim Kültür Sanat

Emel Vildan Düzenli
TRT - Te. Re. Te. - TRT - Te. Re. Te. - TRT
Tüm yazýlarý..
68 DENÝZ 68

Selçuk Þahin POLAT
68'LÝLER VE DOSTLARI.! BASIN VE KAMUOYUNA
Tüm yazýlarý..
Sosyal Bakýþ

Fatih BACAK
TMTF 2018-2019 ALÝ ABALI PLAYOF MÜSABAKALARI
Tüm yazýlarý..
Geçmiþten Günümüze

Hüseyin IRMAK
CUMHURÝYET’E HEP DESTEK, TAM DESTEK
Tüm yazýlarý..
MEDENÝYET

Abdullah GÖZAYDIN
GEZÝCÝLER, AÐAÇSEVENLER NEREDELER.?
Tüm yazýlarý..
Sportif Bakýþ

Tekin KÜÇÜKALÝ
HAKSIZLIÐA KARÞI TEK YÜREK
Tüm yazýlarý..
Ýstanbul; Ýstanbul.!

Aslý Didari
DEÐÝÞMEYEN ÝSTANBUL; DEÐÝÞME ÝSTANBUL.!
Tüm yazýlarý..
Sosyal Bakýþ

Muhammet Akosman
BÝZANS’DA “HAYIR” DÝYOR.!.
Tüm yazýlarý..

Reklamlar




























Döviz Alýþ Satýþ
Dolar 1.6387 1.6466
Euro 2.1036 2.1137

    Toplumsal Bakýþ >> Manþet Haberler
  TÜRKÝYE CUMHURÝYETÝ LAÝK MÝ.? TEOKRATÝK MÝ.?

  GRUP YORUM DAVASI ERTELENDÝ

  BALIK BAÞTAN KOKUYOR.!

  R.T.ERDOÐAN'IN BARIÞ PLANI HEDEFÝ

  ÝSRAEL VE KÜRT'LERÝN TÜRKÝYE MESELESÝ

  VATAN ÝLE BÝRLÝKTE, DÝN DE ELDEN GÝDÝYOR.!

  KARA YÖRÜK ÇADIRININ DUMANI TÜTÜYORSA...!

  MURAT ÜNAL CÝNAYETÝ & ADNAN OKTAR

  BÜYÜK VEBAL ALTINDALAR

  BÝR ATATÜRK MÝRASI DAHA YIKILIYOR

  ÜMÝT KAFTANCIOÐLU CÝNAYETÝ

  AFRÝN'DE TOPUKLU EFE UNVANLI TOP MERMÝSÝ

  AMAÇ BÖLGEYÝ KÜRTLEÞTÝRMEK.!

  ÜNÝVERSÝTELERDE ARTIK KADININ ADI YOK

  ÝNANÇ SÖMÜREREK, OTORÝTER REJÝM DAYATILIYOR.

    ÝSRAEL VE KÜRT'LERÝN TÜRKÝYE MESELESÝ
HABERÝ PAYLAÞ : Google'da Paylaþ



ÝSRAEL VE KÜRT'LERÝN TÜRKÝYE MESELESÝ

22 Þubat, 2018 Etnik Ve Dini YapýlarKamu YönetimiKitap ÖzetiSahipkýran Akademi YazýlarýSASAM STAJ2486

SASAM Staj Programý kapsamýnda özetlediðim, orijinal adý “Turkey’s Kurdish Question” olan ve Henry J. Barkey ile Graham E. Fuller tarafýndan kaleme alýnan  bu kitap, yedi bölümden ve 328 sayfadan oluþuyor. Kitap 1998 yýlýnda yazýlmýþ fakat ilk baskýsý Eylül 2011 yýlýnda yapýlmýþtýr. Yedi bölümden oluþan bu kitabýn sadece “Kürt Sorununda Çözüme Doðru” baþlýklý son bölümünün ayrýntýlý özetini çýkarýp diðer bölümlere ise kýsa bir þekilde deðinmeye çalýþtým. Kitap siyasi bir çalýþmadýr.

Kitaba baþlamadan önce Morton Abramowitz’in Kürt meselesine bakýþýný ve düþüncesini içeren görüþlerine yer verilmiþtir.

“Kürt sorununun özünü Türk kültürü, siyaseti ve toplumu temelinde incelemeye ve çözüme yönelik deneme niteliðinde bazý yaklaþýmlarý sunmaya çalýþtýk. Kitabýmýz çoðunlukla Türkiye’deki Kürtlere odaklanmakla birlikte, Kürt kültürü ve toplumunu incelemeyi amaçlayan bir çalýþma deðildir. Bu eseri hazýrlamaktaki esas amacýmýz, Amerika’nýn kilit bir müttefiki olarak Türkiye’nin gelecekteki istikrarýnýn ve esenliðinin, ayrýca Türk yönetiminin Kürt sorununu tatmin edici bir biçimde ortadan kaldýrma kabiliyetinin korunmasý gerektiðinin altýný çizmektir.” 

Henry J. Barkey ve Graham E. Fuller

 

KÝTABIN YAZARLARI

Graham E. Fuller


Graham E. Fuller Amerikan RAND Corporation düþünce kuruluþunun daimi politik danýþmaný, ABD Merkezi Haberalma Teþkilatý’nýn (CIA) Milli Haberalma Konseyi eski baþkan yardýmcýsý, yazar, ABD’li devlet görevlisidir.  Harvard Üniversitesi’nden Rusya ve Orta Doðu çalýþmalarý ile BA ve MA dereceleri aldý. 20 yýllýk dýþiþleri görevlerinin 17 senesini Almanya, Türkiye, Lübnan, Suudi Arabistan, Kuzey Yemen, Afganistan, Hong Kong gibi ülkelerde hizmet ederek geçirdi. 1982 yýlýnda Yakýn Doðu ve Güney Asya’dan sorumlu CIA’nýn Milli Haberalma görevine atandý. 1986 yýlýnda ulusal seviyede stratejik tahminler umumi sorumlusu olarak CIA Milli Haberalma Konseyi baþkan yardýmcýlýðýna getirildi.

   

1988 yýlýnda doðrudan devlet ile çalýþmalarýný sonlandýran Graham Fuller, RAND Þirketine esas olarak Orta Doðu, Orta Asya, Güney ve Güneydoðu Asya ve Sovyetler Birliði etnik problemleri ile ilgili çalýþmalar yapmak göreviyle katýldý.

   

Rusça, Türkçe, Arapça ve Çince bilmektedir. Turkey’s New Geopolitcs (Westview Press, 1994) kitabýnýn yazarlarýndandýr ve “The Fate of the Kurd’s” (Kürtlerin Kaderi) baþlýklý makalesi Foreign Affairs dergisinin(ilkbahar 1993) sayýsýnda yayýnlanmýþtýr.

 

Henri J. Barkey

Aslen Ýzmirli bir Musevi olan, Ýstanbul’da doðup büyüyen ve Türkçe’yi bir Türk kadar akýcý konuþan Henri Barkey, doktorasýný Pennsylvania Üniversitesi’nde siyaset bilimi üzerine yaptýktan sonra Türkiye ve Ortadoðu üzerine çalýþmaya baþladý. 1998-2000 yýllarý arasýnda Amerikan Dýþiþleri Bakanlýðý’nýn Politika Planlama Bölümü’nde Türkiye, Yunanistan, Kýbrýs, Irak ve istihbarat alanlarýnda direkt dýþiþleri bakanýna baðlý çalýþtý.

Ortadoðu ve Türkiye uzmaný Barkey, eski CIA görevlisi Graham Fuller’ la “Kürt Sorunu” adlý kitabý yazdý. Makaleleri Los Angeles Times, The International Herald Tribune gibi gazetelerde yayýmlanan Barkey, News Hour, CNBC, ABC News and NPR gibi televizyonlarda siyaset yorumculuðu yapýyor.

ABD’nin Princeton, Columbia, Pennsylvania ve New York Devlet Üniversitesi gibi önde gelen okullarýnda dersler de vermiþ olan Barkey, Newsweek, Washington Post ve Wall Street Journal gibi medya kuruluþlarýnda yazýlar yayýnlýyor. Þu anda Carnegie Endowment For International Peace adlý düþünce kuruluþunda çalýþýyor.

Henri J. Barkey, Ortadoðu uzmaný ve akademisyen. Woodrow Wilson International Center for Scholars’ta Ortadoðu programýnýn direktörlüðünü yürütmektedir. Lehigh Üniversitesi Uluslararasý Ýliþkiler Bölüm Baþkanýdýr.

 

1.BÖLÜM

- Kürt Milliyetçiliðinin Kökleri ve Yeni Kürt Siyasi Bilinci; Kürt’ler, bir kavim olarak, ulusal bilinçlerinin yeniden canlandýðý yoðun ve önemli bir süreçten geçiyorlar. Elbette bin yýlý aþkýn bir süredir farklý bir halk ve topluluk olduklarýnýn bilincindedirler; netice Arap ve Türk komþularýndan tamamen farklý bir dile sahip, çeþitli Ýran halklarý arasýnda da farklý bir koldan gelmektedirler. 19. Yüzyýlýn sonlarýnda ve 20 yüzyýlda Ýran, Irak ve Türkiye’deki Kürt’ler yerel ve ulusal haklarý için çeþitli zamanlarda baþkaldýrmýþlardýr. Bugün ise olaðanüstü iç siyasi deðiþimler ile köklü uluslararasý geliþmeler karþýsýnda Türkiye’deki (elbette ki Ýran ve Irak’taki) Kürt’ler yeni bir uyanýþ evresine girmiþlerdir. Günümüz ulus devletler dünyasýnda yerel hak talepleri doðmuþ, demokratikleþme ve insan haklarýnýn hýzla yayýlmasý Kürtlerin kendi aralarýndaki iletiþimlerini arttýrmýþ ve siyasi beklentiler yaratmýþtýr. Yeni Kürt siyasi bilincinin oluþmasý, yapýsý itibari ile geri dönüþü pek mümkün olmayan siyasi bir evrimdir: Kiþi, öðrenmiþ olduðu etnik kimliði kolay kolay silip atamaz.

2.BÖLÜM

- PKK Sahneye Çýkýyor, Kürt Ulusal Hareketi;

PKK’nýn 1984 yýlýnda Kürt halkýnýn baðýmsýzlýðýný amaçlayan devrimci bir örgüt olarak ortaya çýkýþý, Kürt ulusal hareketinin evriminde çok önemli bir safhayý açmýþtý: Çaðdaþ Türk tarihindeki en uzun süreli Kürt isyaný olan, bugün on üç yýlý aþkýn süredir devam eden silahlý mücadele safhasýna geçilmiþti. Türkiye’deki Kürt sorununun bugünkü þeklini almasý sadece PKK’ya baðlý deðildir: Baþta Ýran-Irak ve Körfez savaþlarý olmak üzere, Ortadoðu’nun diðer bölgelerinde yaþanan olaylar PKK’ya önemli siyasi ve askeri manevra alaný saðlamýþtý. Örgütün jeopolitik deðiþikliklerden faydalanmasý ve sergilediði direnç, Türkiye içerisinde ciddi bir destek bulmasýna imkân saðlamýþtý.

3.BÖLÜM

-Kürt Ulusal Bilincinin Oluþturulmasý, Etnik, Ulusal Bilinç Algýsý;

Bugün Türkiye’deki Kürt siyasetini anlamak istiyorsak, derinleþen etnik ve ulusal bilinç algýsýnýn dinamiklerini incelememiz gerekir. Kürt kimliðinin oluþmasý yalnýzca devletin politikalarý engellememiþtir. Kürt’ler arasýnda coðrafi, dilsel, dini ve siyasi çizgiler üzerindeki ayrýlýklar da bu kimliðin geliþmesini engelleyen önemli etkenler olmuþtur.

4.BÖLÜM

-Türk Kamuoyunda Kürtler, Kürt Sorununun Çözümü;

Türkiye’nin Kürt sorununun barýþçýl biçimde çözüme kavuþturulabileceðine dair en büyük ümit ýþýklarýndan birini, ülkenin þu an bulunduðu nispeten geliþmiþ siyasi siyasi düzeyi yakmaktadýr. Türk siyasi kültüründe hâlihazýrda en az üç tane son derece önemli nitelik bulunmaktadýr: Demokratik süreç ve yönetim, geniþ ve canlý bir sivil toplum ve özgür basýn. Bu alanlarýn tamamýnda daha atýlmasý gereken adýmlar vardýr, ama bu unsurlar yine de Doðu Avrupa’nýn büyük kýsmýný ve Balkanlarý da içine alan bölge standartlarýna göre etkileyici biçimde iþlemektedir. Ne yazýk ki bu unsurlar Kürt sorununun ele alýnmasýnda çok iyi iþlememiþlerdir. Görünüþe göre Kürt sorunu Türk devleti ve toplumunun normal süreçlerinin çoðunun dýþýnda kalmaktadýr. Bir baþka deyiþle, söz konusu Kürt meselesi olduðunda Türkiye’nin demokratik unsurlarý çoðunlukla devre dýþý kalmaktadýr.

5.BÖLÜM

- Türk Devleti’nin Güneydoðu Politikalarý,Kürtlerle Ýlgili Politikalar;

Türk devletinde Kürtlerle ilgili politikalarýn belirlenmesinde tek bir merkez olduðunu söylemek mümkün deðildir-Milli Güvenlik Kurulu bu konuda en önemli merci olsa da. Kürt politikasýný, ülkenin tek tip ulusal kimliðe sahip üniter bir devlet olduðu inancýna sahip, köklü bir geçmiþi bulunan bir seçkin Türk siyasetçiler ve devlet adamlarý çevresi belirlenmektedir: Bu çevre, baþka ulusal kimliklerin varlýðýný kabul etmekte uzun süre zorlanmýþtýr. Geçmiþte tercihlerini ifade etmekten veya müdahalede bulunmaktan hiç çekinmemiþ olan sürekli sürekli teyakkuz halindeki ordu, bu Kemalist olgunun en büyük destekçisi olmuþtur. Basýnýn, aydýnlarýn, sivil toplumun ve siyasi partilerin büyük kýsmýnýn sessiz kalmasý ya da suya sabuna dokunmamasý da bu politikalara güç katmaya devam etmektedir.  Bu elbette Kemalist algýnýn deðiþmez olduðu anlamýna gelmez: Özal, cumhurbaþkanlýðý döneminde, bu algýya karþý çýkmýþ ve yeni görüþler sunup yeni sorgulama ve düþünme alanlarý açmýþtý. Bunu neredeyse tek baþýna yapmýþ, zaman zaman kendi partisinden insanlarýn ciddi muhalefetleri ile karþýlaþmýþtý.

Güneydoðu politikasý neredeyse tamamen askeri seçeneðe dayanmaktadýr. Olaðanüstü sayýlarda asker takviyesi, daha iyi taktikler, daha etkili silahlar ve sýrf kaba kuvvet sayesinde devlet, bir zamanlar PKK’nýn denetiminde olan bölgelerin çoðunun olmasa bir kýsmýnýn kontrolünü yeniden ele geçirmeyi baþarmýþtýr. Bu kýsmi baþarýnýn bedeli elbette çok aðýr olmuþtur: Geniþ çaplý köy boþaltmalarý ve evinden edilen binlerce insan, yaygýn insan haklarý vs. Bölgeye yýðýlan tüm bu insan gücüne ve silahlara karþýn, askeri seçenek bir türlü istenilen sonucu bir türlü yaratamamýþtýr. Durum þimdilik belli ölçüde kontrol altýna alýnmýþ olsa da, PKK ve isyan tam olarak kaldýrýlamamýþtýr. Daha da önemlisi, bunun öngörülebilir gelecekte gerçekleþtirilmesi de mümkün görünmemektedir.

Kürt politikasýný esasen birkaç ana kurum belirlemektedir: Cumhurbaþkanlýk, Baþbakanlýk, Genelkurmay Baþkanlýðý ve Milli Güvenlik Kurulu. Bu politikayý uygulayanlar ise silahlý kuvvetler, Milli Ýstihbarat Teþkilatý(MÝT), adli sistem, jandarma ve emniyet genel müdürlüðü gibi çeþitli güvenlik birimleridir.

6.BÖLÜM

- Kürt’ler ve Türk Dýþ Politikasý, Kürt Meselesi;

ABD, Avrupa, Ortadoðu, hatta Rusya ve Kafkasya ile olan iliþkileri bakýmýndan Ankara’nýn dýþ politika alanlarýnýn neredeyse tamamýnda önemli bir yer tutmaktadýr. Aslýnda bu büyük ölçüde Ankara’nýn kendi seçimidir çünkü yurtiçinde Kürt’lerle ilgili her þeyi PKK’yla iliþkilendirme konusundaki uygulamasýný dýþ politika alanýna taþýmaya karar vermiþtir. Türkiye, Amerikalýlar ile Avrupalýlarýn çoðunun zihinlerinde PKK’yý esasen terörle ve baþka kötü þeylerle iliþkilendirmiþ olmayý baþarmýþ olmakla birlikte, ýlýmlý Kürt gruplarýnýn varlýðýný da ýsrarlý biçimde inkâr etmektedir. Kürt meselesi uluslararasý platformda gittikçe önem kazandýðýndan, Türkiye’yi uluslararasý kamuoyuna yabancýlaþtýrma riski taþýyan bu durum Trk devletini daha ciddi biçimde rahatsýz etmeye devam etmeye devam edebilir. Ancak Türkiye, yurtdýþýndaki diplomatik elçiliklerine, Ankara’nýn Kürt politikasýnýn basýnda veya herhangi bir yerde en ufak biçimde bile eleþtirilmesine sert biçimde karþýlýk verilmesi politikasýný sürmeleri talimatýný vermeye devam edecektir.

Türk devletinin stratejisi, meseleyi Ankara’ya karþý bir koz olarak kullanmaya dünden hazýr Rusya, Suriye, Ýran ve Yunanistan gibi ülkelerden, Kürtlerin haksýzlýða uðradýklarýný düþünen ve Ankara’nýn politikalarýndan rahatsýzlýk duyan Avrupa’daki dost ülkelere ve ABD’ye kadar pek çok sayýda devletin Türk ve Kürt siyasetine müdahil olmasýna olanak saðlamaktadýr. Ankara, böyle yaparak Kürt meselesini Türkiye’nin en savunmasýz noktasý haline getirmiþtir. Türk Dýþiþleri Bakanlýðý’nýn günlük faaliyetlerini PKK ve Kürt meselesiyle uluslararasý çapta mücadele etme arzusu yönlendiriliyormuþ gibi bir tablo söz konusudur. Baþbakan Erbakan’nýn1996 yýlýnýn Ekim ayýnda Libya’ya yaptýðý ziyarette Libya lideri Muammer Kaddafi’nin konuyla ilgili yaptýðý ölçüsüz yorumlar bile Ankara’da eþine pek rastlanmayan siyasi türden bir siyasi çalkantýya sebep olmuþtu.

7.BÖLÜM

- Kürt Sorununda Çözüme Doðru,

1-) Kürt Sorununun Yapýsý

Konuyla ilgili çözüm arayýþýnda Kürt sorunun esasý dört temel unsur üzerinde incelenebilir. Birinci olarak, Kürt sorununun birden fazla boyutu olmakla birlikte, sorunun esasen etnik yapýda olduðunun, dolayýsýyla etnik bir çözüm gerektirdiðinin bilinmesi gerekir. Kürt’ler arasýnda etnik siyaset, çaðdaþ Türk devletinin milliyetçiliðine tepki olarak ortaya çýkmýþtýr ve etnik bilinçlenmede küresel çapta yaþanan artýþý yansýtmaktadýr.

Türkiye’de 1970’lerde yaþanan iç þiddet ve bir nevi iç savaþ ya da “anarþi” ortamý, çok sayýda sol görüþlü Kürdü(elbette Türküde) mevcut devlet yapýsýný kökten deðiþtirmeye yönelik ideolojik mücadeleye sürüklemiþti. Ýþte PKK böyle bir ortamda ortaya çýkarak devletin kuruluþundan beri Türk siyaset sahnesine en ciddi silahlý Kürt mücadelesini getirmiþti. Devletin PKK’ya karþýlýk olarak uyguladýðý þiddet ve bu askeri mücadelenin güneydoðudaki Kürt’lere yaþattýðý sýkýntýlar sorunu þiddetlendirmiþ ve ciddi bir kutuplaþmaya yol açmýþtýr. PKK o dönemde ortaya çýkmamýþ ve devlet de karþýlýk olarak Kürtlerin siyasi ve kültürel emellerine karþý böylesine keskin bir duruþ sergilemiþ olmasaydý, Kürtlerin kimliklerinin resmen tanýnmasý için verdikleri mücadelenin silahlý eyleme dönüþmeyebileceðini düþünmek mantýk çerçevesi sýnýrlarýndadýr.

Güneydoðuya yönelik önemli ekonomik iyileþtirmeler ve artan demokratik anlayýþ, krizin bazý belirtilerinin hafiflemesine yardým edecektir, ancak sonuçta sorunun etnik yapýsýna hitap eden bir çözüme ihtiyaç duyulmaktadýr. Bu çözüm asgari düzeyde þu anlama gelmektedir: Kürtlerin farklý kültürel bir kimliðe sahip olduklarýnýn açýk biçimde kabul edilmesi ve kültürel özerklik sisteminde kültürlerini diledikleri gibi yaþayabilme haklarýnýn verilmesi. Bu Kürt’lere yerel meselelerinin büyük çoðunluðunu kendi baþlarýna halledebilmelerine imkân saðlayan belirli ölçüde bölgesel sorumluluk verilmesi anlamýna gelir. Elbette savunma, para birimi, genel güvenlik, ulusal ekonomi politikasý ve dýþiþleri gibi önemli ulusal meseleler yine merkezi idaresinde olacaktýr. Türklerin bu sorunlarý yalnýzca kendilerinin yaþamadýðýný farkýna varmalarý gerekir; dünyada çok sayýda ülke benzer sorunlarý ya yaþamýþtýr ya da yaþamaktadýr. Uluslararasý toplum, konuyla ilgili çok fazla deneyim sahibi olmuþ ve Türk-Kürt sorunun çözümüne katký saðlayabilecek çok çeþitli formüller ve mekanizmalar geliþtirmiþtir.

Ýkinci olarak, çözümün sorumluluðu Kürt halkýndan daha Türk devletine düþmektedir. Türkiye’deki çatýþma, diðer ülkelerde çoðu zaman olduðunun aksine, birbirine karþý seferber olmuþ, çatýþan iki topluluk arasýndaki bir çatýþma deðildir. Aslýnda 1920’lerde taným itibariyle yalnýzca Türk’ler den oluþan bir ulus devlet kurma kararý alarak sorunu bizzat devlet yaratmýþtýr.

Devlet, Kürtlerin varlýðý resmen tanýnmaksýzýn bu tür bir çözümü devam ederse tek bir sonuca ulaþabilir: Kan dökülmeye devam eder ve Kürtlerin sonunda gerçekten de tam baðýmsýzlýk için direnme olasýlýklarý artar.

Üçüncü olarak, sorunun önemli bir kýsmý da vatandaþlarýn algýladýklarý biçimiyle Türk devleti kavramýnýn yeniden tanýmlanmasý ihtiyacýnda yatmaktadýr. Devlet, bir ulus oluþturma, bilinen þekliyle devleti koruma ve devletin geliþimi üzerinde her türlü yetkiye sahip olma görevlerini üstlenmiþ tek parça bir aygýt mýdýr.? Yoksa tüm vatandaþlarýn ulaþmak istedikleri hedeflerine giden yolda onlara yardým eden bir araç mýdýr.? Bu söylediklerimizin ilki, yani devletçi kavram, eski dönemlerin ulus inþa etme kavramýndan doðmuþtur ve aslýnda yýkýlmýþ, çok uluslu ve otoriter Osmanlý Ýmparatorluðu’nun kavramlarýnýn yerine tamamen yeni kavramlara ihtiyaç duyulduðu Atatürk dönemi Türkiye’si için çok uygun bir devlet tanýmýydý. Ancak bugün gelinen noktada devletin halký homojenleþtirme misyonunda kýsmen baþarýsýz olduðu herkesin malumudur.

Devletin kuruluþunun üzerinden yetmiþ yýldan uzun süre geçmiþken bazý gruplar baþarýlý bir þekilde entegre olmuþtur ama Kürt sorunu varlýðýný kaybetmemiþtir, aksine gittikçe büyümektedir. Bakýþ açýsýnýn devletin halkýn efendisi deðil de hizmetkârý olduðu þeklinde bir deðiþim olmadýðý sürece Türkiye’nin Kürt sorununda çözüme doðru yol alabilmesi pek olasý deðildir. Devletin rolündeki deðiþim devletin egemenliðine asla bir tehdit teþkil etmez, yalnýzca devletin-Türk, Kürt vs.- tüm vatandaþlarý üzerindeki rolünde köklü bir deðiþim öngörür.

Dördüncü olarak, ortada kesin göz ardý edilemeyecek bir zaman faktörü vardýr. Askeri anlamda ne tür kazanýmlar veya kayýplar olsa da, Kürtlerin kimlik bilinçleri geliþmektedir ve yitip biteceðe benzememektedir. Türkiye adil bir çözüm bulmak için sýnýrsýz zamana sahip deðildir; çözüm ne kadar gecikirse Kürt’ler de muhtemelen o kadar radikalleþecekler ve anlaþmanýn bedeli de aðýrlaþacaktýr. Devlet mesele üzerinde zamanýn hiç önemi yokmuþ gibi düþünmektedir, ancak zaman hýzla ilerlemektedir ve hem yurtiçinde hem de yurtdýþýnda tamamen devletin kontrolünde olmayan bazý gerçeklikler oluþmaktadýr.

Türkiye kendi Kürtlerinin kültürel taleplerini karþýlayamazsa, hem kendi Kürt vatandaþlarýnýn hem de Irak, Ýran ve Suriye’deki Kürt bölgelerinde yaþanan olaylarýn baskýsýný sürekli hissedecektir. Sözünü ettiðimiz bu ülkelerdeki iç siyasi durumlar da baskýcý, istikrarsýz ve önemli karýþýklýklara maruz kalmaya mahkûmdur. Ankara’nýn amaçlarýna Irak’taki Kürt gerçeðini görmezden gelerek ulaþmasý da mümkün deðildir. Kýsacasý, Türkiye’nin önündeki seçenekler gayet açýktýr, ama bu seçeneklere ulaþma sürecinin kolay olacaðýný söylemek mümkün deðildir.

2-) Olasý Çözümler Yelpazesi

Kürt etnik sorunuyla mücadelede Türkiye’nin elinde Kürtlerin etnik ifadelerinden tamamen bastýrýlmasýndan Kürt’lere tam baðýmsýzlýk verilmesine kadar uzanan çok geniþ bir seçenek yelpazesi vardýr. Bunlar, arada çeþitli seçenekler barýndýran, arzu edilmeyen uç örneklerdir. Sorun esasen etnik temelli olsa da, güneydoðudaki ekonomik faktörlerin iyileþtirilmesi mutlaka olumlu etki yaratacaktýr. Bu geniþ yelpazeyi çeþitli baþlýklar altýnda inceleyeceðiz. Kürt sorunun devlet baskýsý veya baðýmsýz bir Kürt devleti yerine demokratikleþme yolunda atýlan adýmlarla birleþtirilen çözümlerle ortadan kaldýrýlabileceðine inanýyoruz.

3-) Baský ve Zorla Asimilasyon

Bu çalýþma, baský ”çözümün” artýk öne sürmektedir. Kürtlerin talepleri belirli ölçüde karþýlanmalýdýr ve önlerine konulan tek sonuç asimilasyon olduðu sürece Kürtlerin taleplerini daha radikal ve uç biçimlerde ifade etmeleri de kaçýnýlmazdýr. Kürt etnik biçimlerde ifade etmeleri de kaçýnýlmazdýr. Kürt etnik kimliðinin ve kültürel taleplerinin tanýnmamasý sadece Türkiye’nin ekonomisine, manevi yapýsýna, istikrarýna, demokratik düzenine uluslararasý duruþuna zarar verir. Bugün Türkiye içerisindeki ve dýþýndaki birçok sayýda insan geçmiþteki devlet politikalarýnýn yanlýþlarýný görmüþ olduklarýndan, yeni bir baský ve zorla asimilasyon seferberliðini haklý göstermek çok çok zor olacaktýr. Bunun herhangi bir ideolojik ve tatbiki dayanak noktasý yoktur. Böyle bir politika Türkiye’ye uluslararasý platformlarda ciddi zarar vermekle kalmayacak, Türkiye içerisinde de çok daha fazla radikal unsurun oluþmasýna da yol açacaktýr. Böyle bir þey, 1920’lere ve 30’lara dönüþ olacaktýr.

4-) Statükonun Korunmasý

Türkiye’deki statüko, istikrarsýz sürdürülemeyecek durumda olduðunu bizzat kanýtlamaktadýr. Þiddet seçeneðini ortadan kaldýrmaya yönelik yeni yollar bulma konusunda Özal dýþýnda pek çaba sarf eden baþka bir isim veya kurum olmamýþtýr. Þiddet ancak Kürtlerin baþka yollar kullanarak da ilerleme kaydedebilecekleri umudunu gerçek anlamda hissedebilmeleriyle ortadan kaldýrýlabilir. Kýsacasý, bu kitabýn yazarlarý olarak, statükonun sürdürülebilirliðinin olmadýðýný düþünüyoruz.

5-) Kültürel Tavizler

Devlet, baþta Kürt dili olmak üzere, Kürt’lere hýzla birkaç jest yapabilir. Dil, bir kültürün en aziz ve duygusal araçlarýndan biridir. Kürtçe, farklý lehçelerine raðmen Türkçe ile neredeyse hiç alakasý olmayan farklý bir dildir.

Çeþitli kültürel reformlar arasýnda gerçekleþtirilmesi en kolay ve en etkili olanlar arasýnda Kürtçe basým ve yayýn özgürlüðü, insanlarýn çocuklarýna Kürtçe isimler verebilme ve çocuklara Kürt dilinde ile özel eðitim verilmesi hakký, Kürt bölgelerindeki Kürtçe yer isimlerinin iade edilmesi ve Kürtlüðün özgünlüðünü öne çýkaran her türlü kültürel faaliyete hoþgörü gösterilmesi gibi seçenekler vardýr.

Her þeyden önemlisi, devlet Kürt kimliðini þüpheye götürmeyecek biçimde alenen tanýyabilir. Bu tür adýmlar kuþkusuz Kürtlerin dikkatini çekecek ve önemli bir Kürt kesiminin Kürt kimliðinin tam olarak tanýnmasýna yönelik silahlý mücadele yerine müzakereler yoluyla yeni adýmlarý beklemeye sevk edecektir. Kürt’lere kültürel ve siyasi ilerleme alanýn savaþ meydanýndan devlete doðru kaydýrýldýðý algýsýnýn yaratýlmasý halinde, devletin bu adýmlarý PKK’ya verilen desteði çok büyük olasýlýkla zayýflatmaya baþlayacaktýr.

Devletin kültürel deðiþimleri bireysel haklar mý yoksa topluluk olarak mý yorumladýðýdýr. Bireylerin son derece rahat bir kültürel ortamda kültürel dernekler kurmalarýna, Kürt dilinde basým yayýn faaliyetlerinde bulunmalarýna izin verilmesiyle belirli kotalar ile oranlar tanýmlamasý birbirinden çok farklý þeylerdir.

Sýklýkla talep edilen diðer bir kültürel reform da üniversitelerde Kürtçe ve Kürt tarihi üzerine çalýþmalar yapacak enstitülerin kurulmasýdýr. Bu reform Kürt’ler açýsýndan varlýklarýný resmen olarak tanýnmasýnýn göstergesi olmanýn yaný sýra, uzun yýllardýr ihmal edilmiþ bir dilin geliþtirilmesine olanak saðlayacaktýr.

Dar görüþlü devlet politikalarýnýn Kürtçe yayýn yapýlmasýna izin vermeyerek Kürt’leri uydu üzerinden PKK destekli televizyon izlemeye sevk etmiþtir.

Türkiye’nin kültürel çeþitliliðinin kabul edilmesi ülkenin zayýflýðýnýn yansýmasý þeklinde yorumlanmamalýdýr. Bununla birlikte, çeþitliliðinin kabul edildiði yasalarda ve yönetmeliklerde yansýtýlmalýdýr. Türkiye, Kürt dilinin açýk biçimde yasaklayarak, Kürtçe köy isimlerini Türkçeleriyle deðiþtirerek ve ailelerin çocuklarýna Kürtçe isim koymalarýna izin vermeyerek Kürtlerin varlýðýný inkâr etme iþinde çok ileriye gitmiþti. Bazýlarý zaten deðiþtirilmiþ olan bu politikalarýn düzeltilmesi tek baþýna yeterli olmayacaktýr; yapýlacak deðiþikliklerin ayrýlýkçý veya tehdit edici faaliyetleri temsil etmediði konusunda Türk halkýnýn bilinçlendirilmesi de gerekecektir.

6-) Ekonomik Programlar

Bölgenin uzun yýllardýr ekonomik açýdan ihmal edilmiþ olmasýnýn Türkiye Kürtlerinin mutsuzluklarýný körüklemiþ olduðuna þüphe yoktur. Kürt sorunun çözümünde büyük ekonomik iyileþtirmeler zaruridir, ama etnik kimlik ve kültürel haklar meselesini göz ardý ederlerse tek baþýna yeterli olmazlar.

Kürt sorununa yönelik her türlü çözümün bölgenin ekonomik sýkýntýlarýnýn giderilmesine yönelik bir çabayý içermesi þarttýr. Güneydoðu ve Doðu Anadolu bölgeleri, 1960’lardan beri Devlet Planlama Teþkilatý’nýn dokümanlarýnda ve planlarýnda ilave yatýrýma ve teþvike ihtiyaç duyulan dezavantajlý bölgeler olarak tanýmlanmaktadýr. Bu sýnýflandýrmaya raðmen, bölgeye yapýlan yatýrýmlar beklentileri karþýlamamakla kalmamýþ, ayrýca çoðu boþ yatýrým olup çýkmýþtýr. Çatýþma sona erdirilmeden güneydoðuda önemli çapta ekonomik kalkýnmanýn gerçekleþmesi mümkün deðildir. Güneydoðu bir savaþ alaný olduðu sürece yeniden inþa sürecinin baþlamasý imkânsýzdýr.

Kürtlerle siyasi bir anlaþmaya varýlýr, çatýþma da son bulursa iþte devlet o zaman bölgede yeniden inþa sürecine baþlayabilir; bu noktada, köylülerin evlerine dönebilmeleri için öncelikle köylerin yeniden inþa edilmesi gerekir. Özel yatýrým da ancak böyle teþvik edilebilir. Bugün pek çok bölge insaný, geniþ devlet arazilerinin kendilerine tahsis edilmesini yalnýzca siyasi partilerle iyi iliþkileri bulunan az sayýda kiþinin baþarabildiðinden yakýnmaktadýr. Her þey bir yana GAP planlandýðý gibi tamamlandýðýnda iç þüphe yok ki bölgeye büyük faydalar saðlayacaktýr.

Son olarak, Türkiye’nin “Kürdistan” kavramýný yeniden etraflýca düþünmesi gerekmektedir. Cesur reformlar ve daha uzun vadede anayasal deðiþiklikler Türkiye’yi zayýflamaktan ziyade güçlendirecektir. Türkiye topraklarýnda kurulacak Kürdistan, güneydeki Irak Kürdistaný, hatta doðudaki Ýran Kürdistaný ve Baðdat ile Tahran yönetimleriyle çok olasýlýkla doðal ve organik baðlar kurulacaktýr. Türkiye,(Türkiye’nin toprak bütünlüðünü bozmayan) kendi Kürt bölgesinin Ortadoðu’daki tüm Kürt’ler açýsýndan ekonomik ve sosyal bir cazibe merkezi olacaðýný gösterecektir. Türkiye’nin yaratacaðý bu mýknatýs etkisinden asýl endiþelenmesi gereken Ýran ve Irak’týr.

7-) Güvenlik Unsurlarýnýn Varlýðýnýn Azaltýlmasý

Devletin özel timleri bölgeden geri çekme, jandarma ve ordu unsurlarýnýn sayýsýný azaltma, köy koruculuðu sistemini yeniden düzenleme veya tasfiye etme, olaðanüstü hal uygulamasýný kaldýrma yolunda göstereceði irade, siyasi durum üzerinde çok önemli etki yaratacaktýr. Kürt’lere yeni politikalarýn yolda olduðu izlenimi verecek, hele birde kültürel tavizler de verilirse, geleceðe dönük umutlarý ciddi bir þekilde yeþertecektir.

8) Kürt Siyasi Partilerinin Yasallaþtýrmasý

Çoðulcu ve bölünmüþ toplumlardaki siyasi partiler; sýnýfsal, bölgesel, etnik, dinsel ve ýrksal faktörlerden ister istemez etkilenirler. Bu, Türkiye’de de böyledir.

Etnik Kürt partileri üzerinde sýklýkla uygulanan yasak 1991 seçimlerinde Kürt HEP’ in SHP ile ittifak yaparak Türk siyaset sahnesine adým atmasýna kadar delinememiþti. Bu olay Türk siyasetini derinden sarsmýþtýr.

Bir topluluðu temsil eden bir veya birden fazla etnik partinin olmasýnýn da çok sayýda yararý vardýr. Bu partiler, kiþinin kimliðinden ödün vermesine gerek olmaksýzýn, siyasi asimilasyon sürecinin gerçekleþmesini saðlarlar. Ayrýca -þiddete baþvurmadýklarý sürece- þimdiye kadar önemsenmemiþ belirli bir grubun taleplerine güç vererek etnik dayanýþma ortamý yaratabilirler. Türk devletinin bu tür bir partinin varlýðýndan korkmasýna gerek yoktur; aksine, bu aþamada böyle bir partiyi memnuniyetle karþýlamalýdýr çünkü devletin güneydoðudaki yoðun Kürt nüfusunu eski Kemalist modelle Türkiye’ye entegre etmeyi baþaramadýðý ortadadýr. Bu partilerin ana akým partileriyle ittifaklar kurmaya teþvik edilmeleri, kutuplaþma sürecinin engellenmesine de yardým edecektir.

9-) Yetki Devri ve Âdemi Merkeziyet

Týpký diðer ülkeler gibi, Türkiye de birbiriyle çeliþen iki güçle boðuþmaktadýr: Uluslararasý ekonominin etkisi ve siyasi yetkinin yerel unsurlara devredilmesi. Bu güçlerle baþ edilebilmesi için devlet yapýsýnýn çok daha uyarlanabilir ve esnek olmasý gerekir. Bir yandan entegre bir ekonomi alaný sunarken ayný zamanda yetkiyi yerel yetkililere devretmelidir; aksi takdirde merkezi yönetim, küreselleþmenin bu yerel topluluklar üzerindeki karmaþýk etkisiyle daha fazla baþ edemez.

10-) Ordunun Rolünün Azaltýlmasý

Ordunun ve denetiminin yerel yetkililere devredilmesi iþi, Türk ordusunun siyasetteki müzmin rolünün azaltýlmasý baþlamalýdýr. Ülkede kýsa aralýklarla-sýrasýyla 1960,1971 ve 1980 yýllarýnda- yaþanan askeri müdahaleler nedeniyle halk artýk siyasi hesaplarýnda orduyu nerdeyse ayrýlmaz bir unsur olarak deðerlendirmektedir.

Güvenlik boyutu ne kadar aðýr olsa da, Türkiye’deki Kürt sorunu esasen çok zor seçimler ve kararlar içeren siyasi bir meseledir. Ordunun müdahalesi, siyasetçileri bu meþakkatli süreçten uzak tutmaya yönelik gerekçeler yaratarak ve sorunlarýn ahlaki bir zorluk teþkil etmesi nedeniyle gözlerini kokutarak, siyasi sürece aðýr zarar vermektedir. Bir siyasetçi yaþamlarý tehlikede olan insanlarý nasýl yönetebilir? Bu tarihte farklý zaman dilimlerinde pek çok ülkenin yaþamýþ olduðu klasik bir ikilemdir. Türkiye de çok geçmeden bu ikilemle yüzleþmek zorunda kalacaktýr.

 

11-) Kültürel ve Siyasi Özerklik

Kürtlere verilen þekli özerkliðin kültürel ve siyasi alaný kapsayacak þekilde geniþletilmesi, devlet politikasýnda önemli bir deðiþikliðe doðru atýlan büyük bir adýmý ifade edecektir. Özerklik, her türlü federasyon biçiminin aþaðýsýnda kalmaktadýr ve çok sayýda olasý düzenlemeler arasýndan kesin þartlarýn belirlenmesi gerekir.

Kürt bölgesine hangi siyasi-idari yetkiler verilecektir? Özerklik temelli çözümler ne kadar cazip görünse de, bunlarýn baþarýsýný ayrýntýlarýnýn doðru biçimde tespit edilmesi gerekir.

Bölgesel özerklik verilmesi konusunda örnek gösterilebilecek tek ülke Ýspanya’dýr. Madrid yönetimi Ýspanya’nýn tüm bölgelerine bölgesel özerklik vermiþtir; bundaki asýl amaç, baþta Bask ve Katalan bölgelerinde olmak üzere, etnik çalýþmalara son verilmesiydi. Özerk yapýlar, federal bir çözümden oldukça aþaðý kalmakla birlikte, bölge meclislerinin kendi topraklarýný idari biçimden yeniden düzenlemelerine, vergi toplamalarýna, turizm ve diðer altyapý hizmetlerini geliþtirmelerine ve belki de en önemlisi, yerel polis güçlerini oluþturmalarýna imkân saðlamalarýydý.

 

12-) Federal Çözüm.!

Uygulanan federalizmin derecesi ülkeden ülkeye belirgin biçimde deðiþiklik gösterebilmektedir. Federalizm, tanýmý itibariyle, biri ulusal düzeyde ve diðeri de alt birimler olmak üzere yalnýzca iki düzeyde yönetim gerektirir. Her ikisi de söz konusu bölge üzerinde söz hakkýna ve en az bir alanda baðýmsýz karar verme hakkýna sahiptir. Kanada örneðine bakacak olursak,  yapýlan konfederasyon anlaþmasý Quebec eyaletinde kayda deðer ölçüde yasama özgürlüðü vererek, Fransýzca konuþan Quebecliler'e farklý kültürlerini, dilleri ve Katolik geleneklerini sürdürme konusunda geniþ hoþgörü tanýmýþtýr.

Türkiye’nin uluslararasý çapta tanýnan bir hukukçusu, Avrupa Birliði’ne kabul edilmiþ bir Türkiye’nin kendi topraklarý içerisinde bir Kürt özerk bölgesinin kurulmasýna çok daha kolay rýza göstereceðini belirtmiþti. Bu mantýða göre AB’ye üye olmadan bölgeselleþme yolunda atýlacak her adým devleti bölgedeki rakiplerine karþý zayýflatabilecek ve bölgedeki devletlerin mevcut üniter yapýsýna uygun düþmeyecektir. Türkiye’de bölgeselleþme kavramýnýn kabul edilmesi AB baðlamýnda çok daha makul karþýlanacaktýr.

 

13-) Devletin Tek Taraflý Yürüttüðü Süreçler

Devlet öncülüðünde baþlatýlan tek taraflý bir giriþim, devletin Kürt halkýnýn belli taleplerini tanýmasýný ve bunlarý karþýlamaya yönelik tek taraflý adýmlar atmasýný kapsar. Örneðin devlet, güneydoðudaki askeri ve güvenlik eylemlerinin kapsamýný tek taraflý azaltabilir ve bölgenin yeniden inþasýna ve ekonomik kalkýnmasýna da yardým edebilir. Bu önlemler þüphesiz Kürt halký üzerinde güçlü bir etki yaratacak ve PKK’nýn cazibesini önemli bir ölçüde azaltacaktýr.

Devlet açýsýndan bakýldýðýnda bu yaklaþým bir avantajý daha vardýr: Türkiye’nin Kürt temsilcilerle diyaloða girmeden önce onlarýn lehine tek taraflý eylemler baþlatmasý kendi açýsýndan çok daha olumlu ve mantýklý olacaktýr.  Böyle yapmasý halinde, attýðý adýmlar Kürtlerin taleplerinin karþýlanmasý þeklinde deðil de Avrupa standartlarýna uyum için atýlan adýmlar olarak algýlanmaktadýr.

Silahlý mücadele Kürtlerin- aktif veya pasif- desteðinin önemli kýsmýný kaybetmeden önce kaç tavize ve reform ihtiyaç duyulmaktadýr? Bu sorunun bariz cevabý yoktur; cevap büyük ölçüde devletin yaklaþýmýnýn içeriðine ve gidiþatýna dayanacaktýr. Kýsýtlý tek taraflý yaklaþým kuþkusuz Kürtlerin durumu üzerinde ciddi bir etki yaratacaktýr, ama çatýþmaya son verip vermeyeceðini reformlarýn kapsamý kadar ekonominin gücü benzeri yan faktörler belirleyecektir. Ekonominin güçlü olmasý, güneydoðuda yatýrýmcýlarýn ve terör maðdurlarýn zararlarýnýn tazmin edilebilmesi açýsýndan son derece önemlidir. Bu reformlar yetersiz kalsa bile, devletin bu yaklaþýmý en azýndan ona zaman kazandýracak ve muhtemelen bu süreçte silahlý mücadeleyi zayýflatacaktýr.

Devletin tek taraflý baþladýðý her türlü giriþim, çok verimli bir sürecin ilk adýmý olabilir. Daha da önemlisi, barýþçýl bir siyasi çözümün etrafýnda bir çoðunluk koalisyonu oluþturulmasý þarttýr; devletin alternatifleri ciddi bir biçimde deðerlendirmeye çalýþmasý, toplumu bir çoðunluk koalisyonu arayýþýna daha da yakýnlaþtýrmaktadýr. Özal federasyon fikrinin tartýþmaya açýlmasýný bunun gerçekleþtirilebilir olduðuna inandýðý için deðil, meseleyi kamuoyu önünde tartýþarak bunun olasý bir çözüm olamayacaðýný göstermek için istemiþti.

 

14-) Demokratik Tahkim Süreci

Demokratik tahkim süreci, tek taraflý yaklaþýmlardan oldukça farklýdýr. Devletin tek taraflý giriþimlerinde devlet ya da aracýyý ihtiyaç olduðunu düþünmez ya da aracýlarý(muhataplarý) kendisi belirler. Bu durumda ortaya hangi aracý sorusu çýkar? Demokratik tahkim sürecinde ise Kürt aracýlar devletin kontrolü dýþýnda özgür ve demokratik biçimde seçilmektedir.

Kürt sorunun tartýþýlacaðý yer parlamentodur ve Kürtlerin temsilcilerin seçilmesinin en iyi yolu normal meclis seçimleridir. Böylece Kürt bölgelerinde özgür koþullar altýnda seçilecek Kürtler Kürt halký adýna konuþabileceklerdir. Bölgenin çýkarabileceði milletvekili potansiyelinin büyüklüðü düþünüldüðünde, meclisin bu Kürt ve Kürt olmayan vekilleri kendi aralarýnda devletle diyalog kurmak üzere küçük bir temsilci heyeti oluþturacaklardýr. Bu þekilde Kürtlerin belirli bir parti tarafýndan temsil edilmeleri sorunu yaþanmayacaktýr. Ancak bu heyete seçilenlerin siyasi eðilimleri ne olursa olsun devletin tamamýnýn meþruiyetini kabul etmesi þarttýr. Seçilen milletvekillerinin pek çoðu PKK’ya yakýn isimler olsa da bu hayatýn bir gerçeði, PKK’nýn seçimlerdeki gücünün(veya zayýflýðýnýn) demokratik göstergesi olacaktýr.

Diyalog sürecinde devletin Kürt milletvekillerine diledikleri yerde görüþmelerine izin vermesi akýllýca olacaktýr. Þiddet içermeyen siyasi “suçlar” yüzünden cezaevlerinde veya yurt dýþýnda sürgünde bulunan Kürtlerin topluma yeniden dönmelerine ve seçimlere katýlmalarýna izin verilmelidir.

Kürt’ler, Türkiye’nin kendilerine yaþattýklarý sýkýntýlarýn yaný sýra Türkiye’yle sürekli birlikteliðin önemli olasý faydalarýný da düþünmelidirler. Sürdürülebilir iliþkiler kurulabilmesi için tartýþmalara hem Kürt hem de Türk halkýndan bireyler özgürce katýlmalýdýr. Devlet, sivil toplumun meseleyi tartýþmasýna kapýyý açarak Türk’ler ile Kürt’ler arasýndaki iliþkilerin iyileþtirilmesine geçiþ sürecini kolaylaþtýrma yolunda çok büyük bir adým atmýþ olacaktýr.

 

15-) Sürecin Ýlerletilmesi  

Resmen tanýnan çok uluslu devlet yapýsýna doðru gidiþ hakkýnda Türk’lerin önemli bir kesiminin ciddi endiþeleri vardýr. Bu endiþelerin temelinde klasik Kemalist ulus modelinden kopuþ yatmaktadýr. Bu tür endiþeleri bulunan insanlar, devlet elini çektiði anda ulusun bir arada tutunabilmesinde Türk toplumunun ve ekonomisinin sosyal tutkalýnýn yeterli olup olmayacaðýndan emin deðillerdir. Biz ise Türkiye’nin bu yeni durumun üstesinden gelip bir devlet-daha doðrusu güçlü bir devlet- olarak varlýðýný sürdürebilecek kadar olgun olduðuna inanýyoruz. Kürt’ler arasýnda baþ gösteren milli bilinçlenme sürecinde artýk geri dönüþ yoktur; bu süreci durdurmak artýk imkânsýzdýr ve sadece þiddet ile yabancýlaþmanýn artmasýna yol açacak, sonunda da Türkiye’nin korktuðu senaryoyu, yani Kürtlerin tamamen ayrýlmalarýný garanti edecektir.

Türk liderler, Türkiye’nin batýlý kurumlarla iþbirliði ve entegrasyonunun uzun vadeli baþarýsýnýn Kürt sorunun çözümü yolunda ilerleme kaydedilmesine baðlý olduðuna bizzat inanmadýklarý sürece bu karmaþýk meseleye odaklanmaktan sakýnabilirler.

Türk siyasetinin ve toplumunun geçirdiði evrim, sivil toplumun teþvik edilmesi ve daha hoþgörülü bir ortamýn yaratýlmasý ile desteklenebilir. Sivil toplum örgütleri, sürecin ilerletilmesine iliþkin yollarýn tartýþýlacaðý toplantýlar ve seminerler düzenlenmesine yardým edilebilecek bir konumdadýr. Halkýn algýsýný en iyi bu örgütler deðiþtirebilir. Avrupa Birliði ve ABD ile yakýn iliþkiler içerisindeki örgütler, bünyelerinde Türk’leri ve Kürt’leri barýndýran bu tür sivil toplum gruplarýna mali ve lojistik destek saðlayabilecek imkânlara sahip olabilmektedir. Meslek örgütleri, parlamenterler, hukukçular, etnik sorunlarla ilgili uzmanlar, iþadamlarý vb. arasýndaki uluslararasý çaplý fikir alýþveriþlerine Kürt sorununun dostane biçimde tartýþýlmasý da dâhil edilebilir.

 

Özkan ULUDAР– SASAM Stajyeri
Uludað Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öðrencisi

 

@#ÖkkeþBölükbaþý ©#MedyaGünebakýþ

Ökkeþ Bölükbaþý, Ýstanbul –Nisan.2019- okkesb61@gmail.com, http://www.medyagunebakis.com/ - okkesb@turkfreezone.com,

 

CIA R.T.ERDOÐAN ÝÇÝN TARÝH VERDÝ.!

"Erdoðan'ýn Gücü 2015'te Sarsýlacak"

Türkiye'de de görev yapmýþ, Amerikan Merkezi Haber Alma Teþkilatý'nýn (CIA) eski üst düzey isimlerinden Graham E. Fuller, 2015'te Cumhurbaþkaný Tayyip Erdoðan'ýn gücünün sarsýlmaya baþlayacaðýný ileri sürdü. 
Fuller Ortadoðu üzerine yazdýðý analiz ve kitaplarla da tanýnan Fuller, blogunda yazdýðý son yazýda bölgenin 'falýna baktý.'
1. IÞÝD GÜÇ KAYBEDECEK
"Daha önce de, IÞÝD'in bir devlet olarak yaþayabilir olduðuna inanmadýðýmý söyledim" diyen Fuller bu düþüncesini þöyle açýkladý: "Tutarlý ve iþlevsel ideolojiden, ciddi siyasi ve sosyal kurumlardan, ciddi bir iderlik sürecinden, yönetimin karmaþýk ve detaylý lojistiðini ele alma becerisinden ve bölgede devletlerarasý iliþki kurma imkanýndan yoksunlar. Bunlara ek olarak, Irak ve Suriye'deki memnuniyetsiz Sunniler dýþýnda, dünyadaki Sunni Müslümanlarýn büyük bölümünü yabancýlaþtýrdýlar."
Fuller, IÞÝD'in savunduðu ideolojinin güçlenmemesi için kendisinin ve bölgedeki Müslümanlarýn gözünde açýkça baþarýsýzlýða uðramasý gerektiðini de belirtti.
2. ÝRAN'IN BÖLGEDEKÝ ROLÜ BÜYÜYECEK
ABD ve Ýran arasýndaki iliþkilerin normalleþeceði tahmininde bulunan Fuller, "Her iki tarafýn da baþarýlý olmak dýþýnda seçeneði yok" ifadesini kullandý.
"Ýran ve Türkiye bölgedeki iki 'gerçek' hükümet" diyen Fuller'e göre Körfez ülkeleri Ýran'la iliþkini gözden geçirecek. Fuller'ýn öngörüsü þöyle: "Ýran'ýn bölgedeki etkisi, Ýsrail'in Filistin'i daimi etkisi altýna alma çabasýndaki zorluklar nedeniyle de artacak."
3. ERDOÐAN'IN 2015 YILINDA GÜCÜNÜN YIKILMAYA BAÞLADIÐINI ANLAYACAK
"AKP iktidarýnýn ilk 10 yýlýndaki parlak baþbakanlýðýnýn ardýndan Erdoðan, yolsuzluk suçlamalarýna battý ve kendisinin giderek mantýksýzlaþan, despotlaþan ve hayalperestleþen yönetimini eleþtiren ya da karþý çýkan herkese paranoyakça saldýrdý" diyen Fuller'e göre Erdoðan, kurumlara zarar verme ve hem kendisinin hem de partisinin mirasýný yok etme sürecinde.

Türkiye'deki köklü kurumlarýn Erdoðan tarafýndan zayýflatýldýðýný söyleyen Fuller, bu kurumlarýn Erdoðan halk nezdindeki desteðini kaybedene kadar Türkiye'yi 'demokratik ve þiddet dýþý yolda' tutacaðýna inandýðýný belirtti.
4. RUSYA, ORTADOÐU'DA DÝPLOMASÝSÝNDE BÜYÜK ROL OYNAYACAK
Rusya'nýn, Ýran ile P5+1 ülkeleri arasýndaki nükleer müzakereler ve Suriye'de oynadýðý rolün önemine dikkat çeken Fuller, "Batý, Ukrayna'yý NATO'nun içine çekmekle, Moskova'yý zarar verici bir çatýþma için provoke etmekte ýsrarcý" ifadelerini kullandý.
5. TALÝBAN AFGAN HÜKÜMETÝ ÝÇÝNDE GÜÇ KAZANACAK
"Taliban bir Ýslami hareketten fazlasý" diyen Fuller'e göre örgüt, ulusal güç dengeleri için önemli bir faktör.
Taliban'ýn 2015 yýlýnda gücünü 'sahada' da kuvvetlendirmenin yollarýný arayacaðý tahmininde bulunan Fuller, "Taliban iþlevsel olarak dýþlanamaz" diye yazdý. Fuller, Taliban'la yapýlacak bir anlaþma 'istikrar arayanan Pakistan'da' kýsmen bu istikrarý saðlayabilir.

http://karsigazete.com/gundem/cia-tarih-verdi-erdoganin-gucu-2015te-sarsilacak-h22760.html

@#ÖkkeþBölükbaþý ©#MedyaGünebakýþ

Ökkeþ Bölükbaþý, Ýstanbul –Nisan.2019- okkesb61@gmail.com, http://www.medyagunebakis.com/ - okkesb@turkfreezone.com,

    Diðer Haberler
  • TÜRKÝYE CUMHURÝYETÝ LAÝK MÝ.? TEOKRATÝK MÝ.?
  • GRUP YORUM DAVASI ERTELENDÝ
  • BALIK BAÞTAN KOKUYOR.!
  • R.T.ERDOÐAN'IN BARIÞ PLANI HEDEFÝ
  • ÝSRAEL VE KÜRT'LERÝN TÜRKÝYE MESELESÝ
  • VATAN ÝLE BÝRLÝKTE, DÝN DE ELDEN GÝDÝYOR.!
  • KARA YÖRÜK ÇADIRININ DUMANI TÜTÜYORSA...!
  • MURAT ÜNAL CÝNAYETÝ & ADNAN OKTAR
  • BÜYÜK VEBAL ALTINDALAR
  • BÝR ATATÜRK MÝRASI DAHA YIKILIYOR



























  • Editörden

    TRABZONLULAR BÝRLEÞÝNÝZ

    Trabzonlular Birleþiniz. Trabzonlu Ýþadamlarý, Ýþkadýnlarý, Çalýþanlar, Genç Kýzlar-Erkekler, Okuyan çocuklar Birlik ve Bütünlüðü Saðlamak Sizin Ellerinizde..!
    Devamý..
    Son Dakika
      - TÜRKÝYE CUMHURÝYETÝ LAÝK
      - GRUP YORUM DAVASI ERTELEN
      - BALIK BAÞTAN KOKUYOR.!
      - R.T.ERDOÐAN'IN BARIÞ PLAN
      - ÝSRAEL VE KÜRT'LERÝN TÜRK
      - VATAN ÝLE BÝRLÝKTE, DÝN D
      - KARA YÖRÜK ÇADIRININ DUMA
      - MURAT ÜNAL CÝNAYETÝ & ADN
      - BÜYÜK VEBAL ALTINDALAR
      - BÝR ATATÜRK MÝRASI DAHA Y
      - ÜMÝT KAFTANCIOÐLU CÝNAYET
      - AFRÝN'DE TOPUKLU EFE UNVA
      - AMAÇ BÖLGEYÝ KÜRTLEÞTÝRME
      - ÜNÝVERSÝTELERDE ARTIK KAD
      - ÝNANÇ SÖMÜREREK, OTORÝTER
      - BÝNGÖL'DE YALAN, ÝSTANBUL
      - ÝSTEDÝÐÝNÝZ KADAR YIRTINI
      - YENÝ ANDIMIZ UYGULANMAYA
      - FETVA VERÝLDÝ.“BOÞ OL” DE
      - DÝNDAR NESÝL YETÝÞTÝRME P


    Günün Sözü

    HÜKÜMETLERÝN ÝCRAATI MENFÝ OLUP DA MÝLLET ÝTÝRAZ ETMEZ VE ÝKTÝDARI DÜÞÜRMEZSE BÜTÜN KUSUR VE KABAHATLERE KATILMIÞ DEMEKTÝR.

    M.K. ATATÜRK


    Anket
    KÜRESEL EKONOMÝK KRÝZ
    TEÐET GEÇTÝ
    DELDÝ GEÇMEDÝ





    Reklamlar












































     



    © 2009 Bu Site Ökkeþ BÖLÜKBAÞI tarafýndan hazýrlanmakta ve yayýnlanmaktadýr.
    Her hakký saklýdýr. Ýzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayýnlanamaz.