MUĞLA'DA 45 BİN KİŞİYE ERKEN ÖLÜM TEŞHİSİ
Türkiye’nin
hatalı enerji politikalarının bedelini halk canıyla ödüyor, Muğla’daki üç kömürlü termik santral,
Yatağan’da ilk santral ünitesi .!
Avrupa İklim Ağı (CAN Europe) tarafından, Muğla Çevre Platformu (MUÇEP)
ve TMMOB Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) ortaklığıyla yapılan “Kömürün
Gerçek Bedeli: Muğla” adlı araştırmanın bulguları,
kömürlü santrallerin korkunç yüzünü ortaya koydu. Araştırmanın bulgularına göre
Muğla’daki Yatağan, Yeniköy, Kemerköy termik santrallerinden kaynaklanan hava
kirliliği 1983-2017 yılları arasında en az 45 bin erken ölüme sebep oldu.
Ayrıca yine hava kirliliğine bağlı kalp-damar ve solunum yolu hastalıkları
nedeniyle 46 bin kişinin hastaneye yattığı tahmin ediliyor.

KÖMÜRÜN BEDELİNİ 40 YILDIR HALK CANIYLA ÖDÜYOR
Muğla’da “Kömürün Gerçek Bedeli”ni
40 yıldır doğa ve halk ödüyor. Muğla’daki üç kömürlü termik santral, Yatağan’da
ilk santral ünitesi çalışmaya başladığından beri 45 bin erken ölüme neden oldu.
Emeklilik yaşına geldiği halde 2014’te özelleştirilen santraller çalıştırılmaya
devam ederse, önümüzdeki 25 yılda, sadece hava kirliliğinden kaynaklı 5 binden
fazla erken ölüme daha yol açacak.

ARAŞTIRMA SONUÇLARI ÜRKÜTÜCÜ TABLOYU ORTAYA KOYDU
Bu ürkütücü tablo, Avrupa İklim Ağı (CAN
Europe) tarafından, Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) ve TMMOB Çevre Mühendisleri
Odası (ÇMO) ortaklığıyla yapılan “Kömürün
Gerçek Bedeli: Muğla” adlı araştırmanın bulgularına
dayanıyor. Geçtiğimiz hafta Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) ‘Küresel Hava
Kirliliği ve Sağlık’ konferansıyla eş zamanlı olarak kamuoyu ile paylaşılan
araştırmanın sonuçları, yıllardır kömürlü termik santrallerin etkilerini
birebir yaşayan Muğla halkının ne bedeller ödediğini ve mevcut planlardan
vazgeçilmezse ne bedeller daha ödeyeceğini verilerle ortaya koyuyor.

1983-2017 ARASINDA 45 BİN ERKEN ÖLÜM
Araştırmanın bulgularına göre Muğla’daki
Yatağan, Yeniköy, Kemerköy termik santrallerinden kaynaklanan hava
kirliliği 1983-2017 yılları arasında en az 45 bin erken ölüme sebep
oldu. Ayrıca yine hava kirliliğine bağlı kalp-damar ve solunum yolu
hastalıkları nedeniyle 46 bin kişinin hastaneye yattığı tahmin ediliyor.

YATAĞAN HALKI DÜNYA LİMİTİNİN ÜSTÜNDE ZEHİR SOLUDU
Tamamı kasım ayında kamuoyuna açıklanması
beklenen araştırmaya göre, Yatağan’da havadaki partikül madde (PM10) yoğunluğu,
DSÖ’nün belirlediği yıllık ortalama üst limitin 2015’te dört, 2016’da üç buçuk
katı olarak gerçekleşti. Yani Yatağan halkı, 2015 ve 2016 yılları boyunca
DSÖ’nün insan sağlığı için aşılmaması gerektiğini belirttiği sınırın kat be kat
fazlası zehir soludu.

ÇOCUKLARIN FİZİKSEL VE ZİHİNSEL GELİŞİMİ RİSK ALTINDA
Çalışma, hava kirliliği ile Muğlalıları hasta
eden üç santralin doğayı da yıkıma sürüklediğini ortaya koyuyor. Sonuçlara
göre, hali hazırda toplamda bu santrallerden 28 bin kg cıva salınmış ve
baca gazı arıtma tesisleri devamlı çalışsa dahi yılda 1100 kg cıva salmaya devam
ediyor. Bu cıvanın yarısı ormanların, tarım alanlarının üzerine ve
Akdeniz’e çöküyor. İnsanlar ve diğer canlılar için toksik bir ağır metal olan
cıva toprakta, tatlı su kaynaklarında, denizde ve dolayısıyla bitki ve
hayvanların dokularında birikiyor. Bu toksik ağır metal, besin zinciri
(özellikle mantarlar ve balıklar) aracılığı ile insanlara da ulaşıyor;
özellikle çocukların fiziksel ve zihinsel gelişimi için ciddi riskler
yaratıyor.

YENİ RUHSATLAR: BEŞ
BOZCAADA BÜYÜKLÜĞÜNDE ORMAN YOK OLACAK
Kömür üretimi sebebiyle yıkıma uğrayan orman
ve tarım arazilerinin tam boyutu, resmi verinin kamuoyuna açık olmaması
nedeniyle bilinmese de, Milas ve Yatağan’da açık ocak kömür madeni işletme
ruhsatı alanları 440 km2’lik bir alanı kaplıyor. Bu da Viyana şehrinin
yüzölçümüne denk geliyor. Henüz işletmeye alınmamış ruhsat alanları da
işletmeye alınırsa 185 km2’lik ormanlık alan daha yok olacak. Bu, beş
Bozcaada büyüklüğünde orman alanının yerini madene bırakması anlamına geliyor.

‘YURTTAŞ MERKEZLİ ENERJİ POLİTİKALARI ÖNEM ARZEDİYOR’
CAN Europe’tan (Avrupa İklim Ağı) Elif
Gündüzyeli, “Kömür
başta olmak üzere tüm fosil yakıt kaynakları, aynı iklim değişikliği gibi sınır
tanımayan hava kirliliğini de insan yaşamı ve sağlığı için ciddi bir küresel
tehdit olarak ortaya çıkarıyor. Atmosferik şartlar nedeniyle hava kirliliği
kirletici kaynakların bulunduğu ülke sınırlarının bile dışına çıkıyor. Dünya
Sağlık Örgütü’nün hava kirliliği konusunda yaptığı küresel seferberlik çağrısını
destekliyoruz. Küresel iklim değişikliğinin de temel kaynaklarından biri olan
kömürün, bu araştırmada ortaya koyduğumuz yaşamsal bedellerin önüne
geçilebilmesi için bir an önce enerji üretimi planlarından çıkarılması
gerekiyor. Düşük karbonlu, yurttaş merkezli enerji kaynaklarına adil bir geçiş
için plan ve politikaların hizalanması büyük önem arz ediyor”
diye konuştu.

DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ ACİL DURUM ÇAĞRISI YAPTI
Muğla Yatağan’ın Türkiye’de hava kirliliğinin
en yoğun yaşanan yerleşimlerinden biri olduğuna dikkat çeken Türk Toraks
Derneği’nden Prof. Dr. Sebahat Genç, “Türk Toraks Derneği olarak yaptığımız bir araştırmada
2014 –2015 yılları arasında havadaki aylık ortalama PM10 kirliliği
açısından en kötü hava kalitesine sahip iller arasında Muğla’nın 4. sırada
yer aldığını tespit etmiştik. Bugün DSÖ de Cenevre’de düzenlediği toplantı
çerçevesinde hava kirliliğini, halk sağlığına etkileri nedeniyle aciliyetle
müdahale edilmesi gereken bir salgın olarak nitelendiriyor. Böyle bir aciliyet
varken ülkemizde ve küresel ölçekte çevre ve enerji politikalarının da hava
kirliliğiyle etkili mücadele çerçevesinde planlanması gerekli” dedi.

‘BAKANLIK YATAĞAN’DA İKİ YILDIR HAVA KALİTESİ ÖLÇÜMÜ YAPMADI’
Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) Temsilcisi
Mustafa Tuncaelli ise “Bu
araştırmayla, 4 km uzaklıkta bir termik santral olmasına rağmen, Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı’nın Yatağan ilçe merkezinde 2017 ve 2018 yıllarında yani
iki yıldır hava kalitesi ölçümlerini yapmadığı ortaya çıktı. Milas’ta ise
bir hava kalitesi ölçüm istasyonu yok. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da,
Enerji Bakanlığı da, Muğla’daki linyit madeni sahalarından kaynaklanan hava
kirliliğine dair resmi açıklamada bulunmuyor; bilgi edinme başvurularımızı
cevapsız bırakıyor. Özellikle Yatağan, Milas, Muğla merkezdeki yoğun hava
kirliliğinin kaynaklarına dair somut ve resmi bilgiler şeffaf olarak kamuoyuyla
paylaşılmıyor. Yatağan’da ve Milas’ta ne kalitede bir hava soluduğumuzu
bilmiyoruz” görüşünü dile getirdi.

YERİN ALTINDAKİ KÖMÜR, ÜSTÜNDEKİ İNSANLARI GÖÇE ZORLUYOR
Kömürün enerji kaynağı olarak kullanılmasının
doğaya ve insana yüklenen bedelleri sağlık etkileri ile sınırlı değil. Kömürün
yeraltından çıkarılmasından, yakılarak elektrik üretilmesi süreçlerinde her
aşamada ortaya çıkan ekosistem tahribatı, insan topluluklarının göçe
zorlanması, geçim kaynaklarının ellerinden alınması ya da çevre kirliliği
nedeniyle tarım ve turizm gibi sektörlerde üretimin düşmesi gibi sosyo-ekonomik
bedeller de var. Yatağan’ın Eskihisar, Milas’ın ise Sek köyleri 1980’li
yıllarda kömürlü termik santraller yüzünden göçe zorlanan yerleşimler. Kömürlü
termik satraller nedeniyle yapılan kamulaştırma çalışmalarının ardından 1984
yılında Gökçeada’ya yerleştirilen yöre halkını bugün yeni zorunlu göçler
bekliyor.

2016’DA 600 BİN ÇOCUK HAVA KİRLİLİĞİ YÜZÜNDEN ÖLDÜ
Dünya Sağlık Örgütü’nün hava kirliliğine
ilişkin açıklamasına göre ise dünyada her gün 15 yaşın altındaki çocukların
yaklaşık yüzde 93’ü (1.8 milyar çocuk) kirli hava soluyarak sağlık ve
gelişimlerinde ciddi risklere maruz kalıyor. DSÖ’nün açıklamasına göre dünyada
yalnızca 2016 yılında 600.000 çocuğun hava kirliliği kaynaklı solunum yolu
enfeksiyonları yüzünden öldüğü tahmin ediliyor. Ayrıca hava kirliliğine maruz
kalan hamile kadınların da erken doğum yapma ve düşük gibi risklerle
karşılaştığı belirtilen açıklamada, hava kirliliğinin nörogelişimi ve bilişsel
yeteneği de etkilediği kaydedilerek astım ve çocuk kanserini tetiklediğine
işaret ediliyor.

DSÖ DİREKTÖRÜ GHEBREYESUS: ‘HAVA KİRLİLİĞİ YENİ TÜTÜN’
Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Tedros
Adhanom Ghebreyesus, İngiliz The Guardian Gazetesi’nde yayınlanan makalesinde,
basit bir nefes alma eyleminin dünyada 7 milyon insanı öldürdüğüne, milyarlarca
insana da çeşitli zararlar verdiğine dikkat çekti. Dünya nüfusunun yüzden
90’ından fazlasını etkileyen hava kirliliğini “yeni tütün” olarak değerlendiren
Ghebreyesus, zengin ya da fakir kimsenin hava kirliliğinden kaçamayacağını
belirterek bunun halk sağlığı için acil bir durum olduğunu ve acilen harekete
geçilmesi gerektiğini kaydetti.
Yusuf Yavuz - Odatv.com
- Fotoğraflar:
(Servet Dilber)

@#ÖkkeşBölükbaşı ©#MedyaGünebakış
Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul –Aralık.2018- okkesb61@gmail.com, http://www.medyagunebakis.com/ -
okkesb@turkfreezone.com,
|