İÇİMİZDEKİ
GATTO’LAR & TEVHİD-İ TEDRİSAT
İçimizdeki Gatto’lar
Tevhid-i Tedrisatımıza Göz Dikti.! 
Öğretmenlere eylül
seminerinde dayatılan iki kitaptan biri Talim Terbiye Başkanı Alpaslan
Durmuş’un önsöz yazarak kendi şirketi EDAM’da bastırdığı Amerikalı Gatto’nun
“Eğitim bir kitle imha silahı”, diğeri ise Sefer Turan’ın “Fuat Sezgin’le Bilim
Tarihi Sohbetleri” adlı kitaplardır. Kitabın biri parçacı piyasacı eğitimi
reklam eder, diğeri de İslamcı eğitimi reklam eder niteliktedir. Seminer
bahanesiyle her iki kitap da özellikle bu dönemde tartışmaya açılmıştır.
Önce Fuat sezgin’den kısaca
söz edeyim. Fuat Sezgin bir Alman Oryantalist kadınla evlenmiş, bu kadın
sonradan Müslüman olmuş, oryantalistleri çok sevmiş, onlardan çok etkilenmiş
birisi. Kitaplarını Almanca yazdı, Suudi kralından birçok kez ödül aldı. Arap
İslam Bilginleri diye yazdığı kitabı Arabistan’da bir kitap fuarına götürmüş, o
fuarda gazeteci Sefer Turan onu tanımış ve onu tanıtmaya karar vermiş. Kitabın
özeti; tarihte Türk Bilim adamları yok, sadece İslam âlimleri var. Kitapta Türk
adı sadece Türkleri aşağılamakta kullanılıyor. Arap İslamcı bir yazar olduğu
için defalarca Suudi kralından ödül (para ödülü) almış.
Bu iki kitabı bu hafta tüm
öğretmenlere dayatan Milli Eğitim Bakanlığının zamanlamayı bu seminere denk
getirmesi hiç hayra alamet değil. Gatto’nun savunduğu şey bizde eğitimde
birliğin yeniden parçalanmasıdır, yani tartışması başlatılan şey Tevhid-i
Tedrisat Kanunudur, Lozan’dır. 
Yani
eğitimde birliğin parçalanması için Gatocuların önündeki son engel Eğitimde
Birlik Yasasıdır.
Müfredatları
Gardnercilerle paslaşarak parçalayan bakan Ziya Selçuk şimdi devlet okullarını
parçalamak için Gattocularla paslaşıyor. 2004 yılında Ankara’da Gazi
Konser Salonunda verdiği konferansta ulus devletleri yıka yıka gelen küresel
dalganın önünde en büyük engel olarak gördüğü milli direnç noktaları için
akademisyen arkadaşlarına “ulusal direnç noktalarının bertaraf edilmesi görevi
bizi bekliyor” demişti. O salonda özel konuk bendim, elimde okul dışında
alınacak seçmeli sertifikalı kurslara atılacak derslerin listesi vardı, pilot
okulda masanın üzerinde bırakılmıştı, birlikte çalıştığı Amerikalılar onu
düşürmüşlerdi, ben de Cumhuriyet gazetesine vermiştim, haber edilmişti. Bana
gözdağı veriyordu kendince. Ziya Selçuk eğitimi hem dikey hem yatay
parçalamanın uzmanı olarak yetiştirildi, 2023’e kadar bu görevini tamamlaması
için ona Tansu Çiller’in ön açmasıyla bakanlık verildiği kanaatindeyim, bu
kanaatimi perçinleyecek işler yapılıyor.
Ziya
Selçuk’un bu seminerde neyi tartışmaya açtığını öğretmenlerin çoğu farkında
değildir, dilerim J.T.Gatto okurken ayıkırlar. Ayıkanlar olmadı değil, ancak
seslerini duyuramıyorlar.
Bu
arada, kitabın yazarı Gatto İtalyanca erkek kedi demektir, Gatti ise (ok.keti)
dişi kedi demektir. Şaka gibi, ama gerçekten kara kedi gibi eğitimde
birliğimizi bozmak niyetindeler. Sözcüleri var. TGRT kanalına bile çıktılar,
önüme düştü. Programın alt başlıklarına baktığınızda çok açık niyetlerini
söylüyorlar.
İÇİMİZDEKİ GATTOLAR
Ziya Selçuk’un “11’imiz de
var” dediği, “ekosistemi kurduk, parçalama artık kendiliğinden devam ediyor”
dediği... 2005’den beri eğitimde birliği parçalamaya paslaşarak devam edenler,
Fatih Projesi gibi ders kitapları piyasası kurarak bu işten nemalananlar, cemaatlerle
kolkola, Eğitim Reformu Girişimi gibi STK’larla el ele, eğitim reformu diye
sunulan parçacı ideolojiyle eğitim fakültelerinde kürsüleri işgal edenler,
Abant sözcüsü Eser Karakaş gibi sözcüler... Yani içimizdeki Gattolar,
Gattocular ve ekranlarda onların sözcülüğünü yapanlar var.
31
Mart 2012’de TGRT’de yayınlanan “Eğitim Şart mı?” adlı programa çıkanların
söyledikleri de buydu. Sanki Gatto Amerika’dan gelmiş konuşuyordu. TGRT’de
yayınlanan o programın adını ve alt başlıklarını sıraladığımızda Gatto’nun
“Eğitim Kitle İmha Silahı” kitabıyla ne kadar paralel düştüğü görülür:
Seminer
kitabını basan ve önsözünde Gatto’nun çağrısına icabet ettiğini, herkesi de
buna davet eden Talim Terbiye Başkanı A.Durmuş’un da Gattocu olduğunu ayrıca
söylemeye gerek yok. Bu kitabın satışından bu hafta ne kadar kazandığı, kaçıncı
baskı yaptığı, öğretmenleri kendi kitabını okumaya mecbur tuttuğu için nasıl
suç işlediği burada konumuz değildir.
TGRT’de
2012’de yayınlanan programın konuğu E.Buğra Ekinci’nin, daha sonra 2016’da da
benzer programları oldu, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’la, Talim
Terbiye Başkanı Alpaslan Durmuş’la ve Gatto ile nasıl bu kadar örtüşebildiğine
hiç de şaşmayarak içerikle ilgili aldığım notları okurlarımla paylaşmak
istiyorum.
Programın adı: Konuşmak Lazım
www.youtube.com/watch?v=j_DsWnyDAFY&feature=youtu.be
Konu: Eğitim Şart mı.?
Konuşmacılar: Mustafa
Selçuk, Prof. Ekrem Buğra Ekinci, Serhat İbrahimoğlu
Konu başlıkları:
*Türkiye eğitim sistemini
tartışıyor.
*Eğitim diye bir mesele
sadece bizde var. Dünyada eğitim değil öğretim modelleri var.
*Osmanlıda nasıl bir
eğitim-öğretim sistemi vardı?
*Çocukları terbiye etmek
devletin değil ailenin hakkıdır. Devlet bu alana el atmamalı.
*Bizdeki eğitim kavramı
çocukları devletin önünde eğmeyi hedefliyor.
*Osmanlı’da okuyacak
çocuğun önü açılırdı, okuyamayacak olanı da kimse zorlamazdı.
*Osmanlı’da devlet eliyle
bir maarif sistemi tesis edilmemişti.
*Osmanlı’da mahalle ve
köylerde en ilim irfan sahibi olanlar medrese eğitimli imamlardı.
*Devlet eliyle mektep kurma
devlete adam yetiştirme zaruretinden ortaya çıkmıştı.
*Eğitimin ya da öğretimin
MİLLİ’si olur mu?
Soru
(dak.32.00): “Eğitimi mecbur tutmak insan hakları ihlali değil midir?”
*Eğitim
– öğretim bizde insan hakları olarak tartışılmıyor.
Açıklama
(dak 37.56): “Ailenin çocuğunu evde eğitme veya eğitmeme hakkı vardır.”
*Bizdeki
eğitim anlayışı tek tip. Farklılıkları umursamıyor.
Açıklama (dak.42.00):
“Avrupa’da Katolik kilise okulları var. Beraberinde fen dersleri verilen
Katolik din okullarında kalite çok yüksek. Biz de buna benzer İmam
Hatipler açmaya başladık.”
Evet, Katolik Kilise okulu
modeli İHL Rize’de (Engindere semtinde) yeni açıldı. Adı; Şehit Erhan
Dural Kız İmam
Hatip Lisesi, Fen ve Sosyal Bilimler Lisesi.
Katolik kilise okulları
Avrupa’da çok pahalı özel okullardır ve sayısı çok azdır, bunu söylemiyorlar.
Bizde de görülen altı market üstü cami cemaat camileri (külliyeli) böyle okul
açabilsin istiyorlar. Eğitimde Birlik yasası kaldırıldığı anda onları
göreceğiz. 
*Tevhidi Tedrisat devam
etmeli mi?
Soru (dak.41.00): Tevhidi
Tedrisat Eğitim reformunun önünde engel durmuyor mu.? Soru (dak.43.00): Bu
tevhidi tedrisat ilanihaye duracak mı.?
Açıklama (dak.43.40): “İngiltere’de 12 yaşına kadar anaokulu gibi bir
tedrisat verirler. Sonra çocuk ders seçmeye başlar. İngiltere’de lisede çocuk
üç ders alır, onunla üniversiteye gider. Öyle çok fazla okula gitmek falan yok.”
İngiltere akademisyen
ihtiyacını bizim gibi ülkelerden kalite eğitim veren devlet okullarından beyin
göçüyle karşılıyor.! İngiltere’deyken bizzat tanıştığım öğretmenler bizim
çocuklarımız neden fakültelerin iftihar listelerinde yok diye ağlıyordu. “Hem doğru
düzgün bir şey öğretmemizi istemiyorlar hem de sürekli bizi de çocukları da
sınav yapıyorlar” diye yakınıyorlar. Bizde de şimdi bu oldu; yetiştirdikleri
öğrenciler sınavlarda sıfır çeken öğretmenlerimizin hali budur.
Eğitimde Birlik kalkarsa azınlık
okullarına geri dönülür.
TGRT’de konuşan
Prof.Ekinci’ye göre Tevhidi Tedrisat Kanunu ile azınlıkların kendi okullarında
eğitim yapma hakkı elinden alınmış oldu.
Yani, bu tartışmalar bizi
nereye götürecek belli oluyor. Bunları konuşmak Lozan’ı tartışmaktır. Bunları
tartışmak onun için varlığımızı ve birliğimizi tehdit etmektir.
Türk Milli Eğitimi
Gattoların eline geçti, yavrularımız Allah’a emanet.
İyi haberlerim de var:
Öğretmen seminerinde bu
hafta Arap İslamcısı Fuat Sezgin ile Bilim Tarihi Sohbetleri kitabını
özetleyecek olan bazı öğretmenler bu görevi reddetti.
Bazı okullarda öğretmenler
velilerden gelen istek üzerine mahiye.com sitemdeki 1970’lerin ders
kitaplarını kullanacaklarını öğrendim. Tebrik ediyorum.
Çok sayıda benimle facebook
üzerinden arkadaş olmak isteyen var. Üzgünüm, sadece e-posta yazışıyorum,
yazılarımı OdaTv ve mahiye.com sitemde
yayınlıyorum. 
Ve bugün;
Bugün 9 Eylül, 1922’de
İzmir’den düşmanı denize döktüğümüz İzmir’in de kurtuluş bayramı, kahraman Türk
milletine ve İzmirlilere kutlu olsun.
9 Eylül’ü kutlamak üzere
Anıtkabir’e akın akın gelen İzmirliler var. Bunlardan Bornova Anadolu Lisesi
Mezunları Derneği’nin ve BAL öğrencilerinin dün (8 Eylül) gerçekleştirdiği
Anıtkabir’e resmi ziyaret töreninde ben de onlarla birlikteydim. Çünkü
1976-1978 yıllarında BAL’de müzik öğretmeni olarak çalışmıştım ve bunu bilen
derneğin Ankara’daki üyesi arkadaşlarım beni davet ettiler, gururla aralarına katıldım.
Bugün yazımı şöyle
bitireceğim: Eğitimde Birliğimizi ve Lozan’ı delmeye kalkışan içimizdeki
Gatto’lara karşı direnen Mustafa Kemal’in öğretmenlerine sesleniyorum.
Elinize nutku alarak okula
gidin, bu seminerde nutku yeniden keşfetmeniz sizin için daha hayırlı
olacaktır. Öğretmen semineri için toplantı salonuna girdiğinizde Gençliğe
Hitabeyi ve Bursa Nutkunu bir kere daha hep bir ağızdan yüksek sesle okuyun. Değerli
öğretmen arkadaşlarım, yaşadığınız korkuları dile getirdiğimin farkındayım.
Korkmayın,
umut ateşi sizin yüreğinizdedir, lütfen onu harlayın.
Mahiye Morgül, 9 Eylül 2018
|