TÜRKİYE’NİN KÜÇÜK AMERİKA OLMA HAYALİ

Adnan Menderes, “Küçük Amerika” Olma Hülyasıyla Türkiye’nin İradesini, Güvenliğini ABD’ye Teslim Etmişti.

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

TÜRKİYE’NİN KÜÇÜK AMERİKA OLMA HAYALİ

Adnan Menderes, “Küçük Amerika” Olma Hülyasıyla Türkiye’nin İradesini, Güvenliğini ABD’ye Teslim Etmişti.

ABD’ye bağlanmasaydık, zaten adam olamazdık. Gelişemez, sanayileşemez, medeni olamazdık. Münafık tarihçiler böyle buyuruyor.

Batı Rönesansı, Doğu medeniyeti ile vücut buldu. Medeniyet Doğu’da yaşanırken, Batı din, mezhep savaşları ve yokluk içinde kıvranmaktaydı. Ama mesele bu değildi, mesele Laik Cumhuriyet düzenini kuranlardan intikam almaktı. Gericiliği ve onu besleyen kaynakları kurutan zihniyeti yıkmaktı. Gericiliğin ve mafyokrasi’nin efendisi ABD’nin emrinde bu amaçlara daha kolay ulaşılırdı. Bataklığın sinekleri bataklığı yaşatacak iblislerle her türlü işbirliğine hazır ve nazırdı.

Bu öyle bir teslimiyetti ki, henüz NATO üyesi olmadan, ABD’nin talebi üzerine Eylül 1950’de binlerce askerimizi Kore’ye savaşa gönderdik. Asker, Amerikan 9. Kolordusu’nun sağ kanadında konuşlandırıldı. ABD komutanlarının talimatıyla hareket eden 3. Tabur 9. bölük, savaşa Kuzey Kore’nin safında dâhil olan Çin kuvvetleri tarafından tamamen imha edildi.

37’si subay, 26’sı astsubay, 658’i er olmak üzere toplam 721 şehit verdi. Ayrıca 2 bin 147 asker yaralandı, 346 asker hastalandı, 234 asker esir düştü ve 175 asker de kayboldu. Menderes hükümetine, ABD Kongresi tarafından “Mümtaz Birlik Nişanı ve Beratı” verildi. Maaş bağlandı. Menderes “mümtaz bir memur” olduğunu ispat etmişti.

İSRAİL’İN BEKASI ÖNCELİKLİ

Türkiye, NATO üyesi yapıldı. Artık bu aşamadan sonra ve halen Türkiye insanı cüzdan ile vicdan arasında en büyük imtihanını yaşayacaktı. Yalaka tarihçiler Kore kararının BM talebi üzerine alındığını, Türkiye’nin BM üyesi olarak “demokrasi” ve “egemenlik” hakları için Güney Kore’nin yanında yer aldığını yazabilmektedir.

Peki, 1954’e kadar Vietnam’ı işgal eden Fransızlara karşı BM kararı olmasına karşın, Menderes Fransa’ya karşı savaşan Vietnam’a niçin asker göndermedi? 1948’den itibaren Filistin topraklarını BM kararlarına rağmen işgal etmeye devam eden İsrail’e karşı BM kararlarının uygulanması için niçin asker göndermedi.?

1956 tarihinde Mısır’a saldıran Fransa, İngiltere ve İsrail’e karşı BM kararlarına binaen Mısır’ı savunmak için niçin savaşmadı? Savaşamazdı. Çünkü efendisinin görevli maşası ve taşeronuydu. Vicdan değil cüzdan namusu olmuştu.

Menderes iktidarının Suriye sahasında ilk uşaklık imtihanı 1957’de test edildi.

NATO üyesiydi. Arkasında Anglo-Amerikan kuvveti vardı.

Dünya siyonist sermayesinin kanatları altındaydı. Türkiye’yi üs cennetine dönüştürmüştü. Medya, yargı, polis, eğitim tümden gerici zihniyetin tasarrufu altındaydı. Ama Suriye; İsrail’i ve ABD’yi rahatsız ediyordu. Mesele Lübnan’dı, Irak’tı, Filistin’di, Mısır’dı ve Kürt meselesi idi. Yani genel konu bugünkü gibiydi. Suriye terbiye edilmeliydi. Bu görev hamasi ve tamahkâr Menderes’e verildi.

“Mademki kraldan daha çok kralsın, o zaman tekerimize çomak sokan Suriye’yi hizaya getir” diye buyurdular. ABD ve İsrail’in Türk, Kürt, Arap, Fars, Çerkez ama özellikle Müslüman dostları yoktur. Tek dostları birbirleridir. Petrol, doğal gaz, su, altın, elmas, uyuşturucu, pazar ve İsrail’in bekası ve güvenliği dışında insan ve doğa denilen varlıkların hiçbir değeri yoktur. Amma velakin kör, sağır, dilsiz ve cüzdan uğruna vicdan satan Menderes bunları bilemezdi. Ve anladığında artık onun içinde çok geçti.

YAZIŞMALARDAKİ GÖREVLENDİRME

Suriye “krizi” süresince dönemin ABD Başkanı Eisenhower, İngiliz Başbakanı MacMillan’a hitaben, “Suriye’nin işgal edilmesi lazım. Bir an önce bunu yapalım. Arkasından İran gelir. Bu, bir CIA-MI6 operasyonu olacak. Önceleri de bazı örtülü operasyonlar yapacağız. Ama biz görünmeyelim. Suriye’nin komşusu Türkiye bu işi yapsın” diye yazar. MacMillan, “Bahane ne olsun” diye sorar. “Sınır ihlalleri” diye yanıtlar Eisenhower. Gönüllü devşirme Menderes görevi kabul eder. “Dost ve kardeş Suriye” o andan itibaren “zalim, diktatör, medeniyet düşmanı, halkını ezen şer ülke” olur.

Askerlikten nasibini almamış ABD tercümanı Bakan Egmen Bağış’ın “dahiyane” sözü “Halep’ten girer Şam’dan çıkarız” nakaratları o zaman da gündeme oturur. Türkiye, Suriye ile kalkar Suriye ile yatar. 1952’de askeri-sivil darbeyle Kral Faruk’un tahtını yıkan Cemal Abdülnasır’ın Mısır’ı Suriye’yi destekler. Bağdat, Beyrut ve Filistin Suriye’nin yanında Menderese karşı savaşa hazır olduğunu ilan eder.

Moskova ve bütün Bağlantısızlar Hareketi üye devletler Menderesi kınar. Moskova İstanbul’u nükleer silahla vuracağını söyler. Menderes NATO der; BM Güvenlik Konseyi der; ABD var der. Bağdat’ı, Kahire’yi, Beyrut’u tehdit eder. “Pragmatik ve rasyonel” Batı Menderes’e “Kes artık” zılgıtı çeker. Menderes’i “dünya savaşına sebebiyet verecek manyak” olarak değerlendirir. Batı’nın “dostu ve memuru” Menderes terk edilir.

Menderes, raydan çıkmış tren, freni boşalmış kamyon gibi olur. Moskova ile ilişkilerini düzeltmeye çalışır. Batı’ya mesajlar verir. İç kamuoyuna, “faiz lobisi, Yahudi lobisi, Batı’nın komplosu” demeye başlar. “İlkesel tavır”, “değerli yalnızlık” gibi deyimler telaffuz eder. Ama çok geçtir. Ne halkı buna inanmaktadır, ne Batı artık kendisine güvenmemektedir. Ve ilk fırsatta rafa kaldırıldı. Suriye baki kaldı. Daha da güçlendi. Mısır, Suriye ile birleşti; Birleşik Arap Cumhuriyeti kuruldu.

Yaşanan bir olayı daha önceden yaşamışlık veya görülen bir yeri daha önceden görmüş olma duygusuna dejavu derlermiş. Mısır ordusundan bir heyet geçen hafta Şam’ı ziyaret etti. Ne konuşuldu bilemeyiz. Bir dejavu yaşadığımız ortada. Ama Suriye ve Mısır’ın Erdoğan’a “Jamais vu” (insanın tanıdığı bir çevrede yabancılık çekmesi olayı) yaşattığı kesindir.

Mehmet Yuva - 25 Ağustos 2013,

 

@#MedyaGünebakış ©#MedyaGünebakış

Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul-Ağustos.2018- okkesb61@gmail.com,

http://www.medyagunebakis.com/ --- okkesb@turkfreezone.com,

 


Menderesleşen Erdoğan

 Adnan Menderes, "Küçük Amerika" olma hülyasıyla Türkiye'nin iradesini ve güvenliğini ABD'ye teslim etmişti. ABD'ye bağlanmasaydık, zaten adam olamazdık. Gelişemez, sanayileşemez, medeni olamazdık. Münafık tarihçiler böyle buyuruyor.

Batı Rönesansı, Doğu medeniyeti ile vücut buldu. Medeniyet Doğu'da yaşanırken, Batı din, mezhep savaşları ve yokluk içinde kıvranmaktaydı. Ama mesele bu değildi, mesele Laik Cumhuriyet düzenini kuranlardan intikam almaktı.

Gericiliği ve onu besleyen kaynakları kurutan zihniyeti yıkmaktı. Gericiliğin ve mafyokrasi’nin efendisi ABD’nin emrinde bu amaçlara daha kolay ulaşılırdı. Bataklığın sinekleri bataklığı yaşatacak iblislerle her türlü işbirliğine hazır ve nazırdı.

Bu öyle bir teslimiyetti ki, henüz NATO üyesi olmadan, ABD’nin talebi üzerine Eylül 1950’de binlerce askerimizi Kore’ye savaşa gönderdik. Asker, Amerikan 9. Kolordusunun sağ kanadında konuşlandırıldı. ABD komutanlarının talimatıyla hareket eden 3. Tabur 9. bölük, savaşa Kuzey Kore’nin safında dâhil olan Çin kuvvetleri tarafından tamamen imha edildi. 37’si subay, 26’sı astsubay, 658’i er olmak üzere toplam 721 şehit verdi. Ayrıca 2 bin 147 asker yaralandı, 346 asker hastalandı, 234 asker esir düştü ve 175 asker de kayboldu. Menderes hükümetine, ABD Kongresi tarafından “Mümtaz Birlik Nişanı ve Beratı” verildi. Maaş bağlandı. Menderes “mümtaz bir memur” olduğunu ispat etmişti.

ANKARA- Siyaset Bilimci ve yazar Doç. Dr. Haluk Gerger,  Suriye krizi, Başbakan Erdoğan’ın ABD gezisi ve Taksim Gezi Parkı gelişmelerini ANKA’ya değerlendirdi. Başbakan Erdoğan’ın her zaman Menderesi hayranlıkla öven bir siyasetçi olduğunu söyleyen Gerger, “Son zamanlardaki yaşadıkları onun yolunda gittiğini de gösteriyor” diye konuştu.

“MENDERES BÜYÜK BİR YENİLGİ VE PRESTİJ KAYBI YAŞADI”

Doç. Dr. Gerger, 1955-57 yılları arasında ABD’nin temel hedeflerinden birinin Suriye rejimini devirmek olduğunu söylerken şöyle devam etti: “Bu konuda onun en hararetli yandaşlığını da Menderes’in başında bulunduğu Türk hükümeti üstlendi. ABD ve başta Türkiye bir yandan içerde darbe planları hazırladılar, bir yandan da ülkeyi doğrudan işgal planları. Menderes’e göre Suriye bir Sovyet uydusuydu ve mutlaka bir askeri harekatla cezalandırılmalıydı. Menderes bu konuda İngiltere ve Amerika’ya güvence üstüne güvence veriyor Türkiye’nin yeşil ışık yakıldığı taktirde bu konuda en önde üstüne düşeni yapacağını bildiriyordu. Suriye Krizi o dönemde sadece bölgenin değil bütün dünyanın barış ve güvenliği önünde en büyük riske dönüşmüştü.

Türkiye ile Suriye arasındaki ipler kopmuş Türk hükümeti alenen savaş çağrıları yapmaktaydı. Ne var ki, devreye önce Arap ülkeleri girdi ve Arap dünyasında Türkiye’ye karşı büyük tepkiler ortaya çıktı. İngiltere ve ABD, Arap dünyasındaki tepkileri de göz önüne alarak Menderesi dizginlemeye karar verdi. O zamanlar batı yanlısı Arap hükümetleri bile Türkiye ile ortak bir askeri harekata girmek istemediklerini, bunun kendilerini çok zor durumda bırakacağını söylüyorlardı. Ayrıca İngiliz ve Amerikalı yetkililer bir kere oraya girerse Türkiye’yi Suriye’den çıkartmanın da zor olacağını tartışıyorlardı. Sonunda ABD ve İngiltere geri çekildiler, Menderes yalnız kaldı. ‘Lütfen Türkiye’yi engellemeyin’ diye ricaları da kulak ardı edildi, durumu kabullendi, büyük bir yenilgi ve prestij kaybı yaşadı. ABD ile İngiltere o zaman ekonomik zorluk içindeki Türkiye’ye biraz mali yardım da yapılarak savaş kışkırtıcılığının törpülenmesini kararlaştırdılar.”

“ERDOĞAN,

MENDERES GİBİ BİR TEHLİKELİ MACERAYA MEYLEDİYOR”

Bugün Erdoğan’ın en başından son ABD gezisine kadar yaşadıklarının Menderes’in yasadıklarıyla neredeyse tıpatıp aynı olduğunu söyleyen Doç. Dr. Gerger, son Gezi Parkı’nda yaşananların da Menderes’in durumuna benzediğini anlattı. Ankara’da Kızılay’daki “555K” (adını 5. ayın 5. günü saat 5'te Kızılay'da gerçekleşmesinden alan eylem cumhuriyet tarihinin ilk "sivil itaatsizlik" eylemi) diye bilinen protesto gösterileri ile bugünkü durum benzeştiğini dile getiren Gerger, şunları kaydetti: “Bu süreç içerde Menderes iktidarının sonunu hazırlamıştı. Seçim üstüne seçim kazanan ve büyük karizmaya sahip Menderes büyüsü böyle bozulmaya başlamış, her gerginlik hem onun sinirlerini bozmuş, hem parti içinde sorunlar yaratmış, hem de toplumdaki çalkantıyı denetlenemez hale getirmiştir. Sonun başlangıcının iç boyutu da böyle başlamıştır.

Bugün Erdoğan, Taksim’den arkasında Tahrir görüntüleri bırakarak ayrılırken, neredeyse her büyük kentte insanlar meydanlara çıkarken, inatçı, kibirli, sertleşmeye yatkın Erdoğan, Menderes gibi bir tehlikeli maceraya meylediyor. Toplumsal karizması yara alıyor, liderliği ve sağduyusu sorgulanıyor, geri çekilmek zorunda kalıp daha da kontrolünü yitiriyor, hata üstüne hata yapıp toplumu kışkırtıyor, muhalefetini büyütüyor. Yakında AKP içinde de kendi ikballeri için bu hallere yuvarlanmış Erdoğan’ın tek adam hırslarıyla, etrafındaki yandaş çevresiyle realiteden koptuğunu görenler olacak ve parti içinde de muhalefet ortaya çıkacaktır. Bu muhalefet önce onun başkanlık gidişini engelleyecek, ardından yerine Gül gibi daha ılımlı birinin tercih edileceği atmosferi oluşturacaktır. Belki de Erdoğan’ı Menderes’in hazin sonundan ve ülkeyi de bir felaketten kurtaracak olan bu gelişmeler sonunda Erdoğan’ın hırslarının önünün kesilmiş olacaktır.”

“UMARIZ PARTİ İÇİ MUHALEFET

ONU DA DEMOKRASİYİ DE KURTARIR”

Son Taksim gelişmelerinin Türkiye’nin demokratikleşmesinde ve “Menderesleşen Erdoğan”dan demokratik kurtuluşun başlangıcını oluşturan tarihsel öneme sahip olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Gerger, “Bugünden itibaren demokratik muhalefet yükselirken kendi partisinin içi de dahil olmak üzere Erdoğan’ın gerilemesi başlamıştır. Erdoğan artık içeride ve dışarıda çok sevdiği Menderes’e benzemiş, Menderesleşmiştir. Umarız sonu onun gibi olmaz ve parti içi muhalefet onu da demokrasiyi de kurtarır” değerlendirmesinde bulundu. 25 Ağustos 2013,


@#MedyaGünebakış ©#MedyaGünebakış

Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul-Ağustos.2018- okkesb61@gmail.com,

http://www.medyagunebakis.com/ --- okkesb@turkfreezone.com,


Diğer Haberler

  • DARBE KİMDEN GELİRSE GELSİN KARŞIYIZ..
  • TRABZONLULAR BİRLEŞİNİZ
  • SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI…
  • KUL VE MAHLÛKAT HAKKI..
  • ADAM OLMAK–OLAMAMAK VE GAZETECİLİK
  • SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI..
  • DERNEKLER KANUNUNA MUHALEFET
  • TrabzonSporKlübü

    Nasa

    Kentim_İstanbul

    Doga_İcin_Sanat

    ABD_USA

    Department_State

    TelerehberCom

    Google_Blog

    Kemencemin_Sesi

    Kafkas_Music

    Horon_Hause

    Vakıf_Ay

    Dogal Hayatı_Koruma

    Seffaflık_Dernegi

    Telerehber

    Sosyal_Medya

    E-Devlet

    Türkiye Cumhuriyeti

    BACK TO TOP