TÜRKÝYE’NÝN KÜÇÜK
AMERÝKA OLMA HAYALÝ 
Adnan Menderes, “Küçük
Amerika” Olma Hülyasýyla Türkiye’nin Ýradesini, Güvenliðini ABD’ye Teslim
Etmiþti. 
ABD’ye baðlanmasaydýk, zaten adam olamazdýk.
Geliþemez, sanayileþemez, medeni olamazdýk. Münafýk tarihçiler böyle buyuruyor.
Batý Rönesansý, Doðu medeniyeti ile vücut buldu.
Medeniyet Doðu’da yaþanýrken, Batý din, mezhep savaþlarý ve yokluk içinde
kývranmaktaydý. Ama mesele bu deðildi, mesele Laik Cumhuriyet düzenini
kuranlardan intikam almaktý. Gericiliði ve onu besleyen kaynaklarý kurutan
zihniyeti yýkmaktý. Gericiliðin ve mafyokrasi’nin efendisi ABD’nin emrinde bu
amaçlara daha kolay ulaþýlýrdý. Bataklýðýn sinekleri bataklýðý yaþatacak
iblislerle her türlü iþbirliðine hazýr ve nazýrdý.
Bu öyle bir teslimiyetti ki, henüz NATO üyesi
olmadan, ABD’nin talebi üzerine Eylül 1950’de binlerce askerimizi Kore’ye
savaþa gönderdik. Asker, Amerikan 9. Kolordusu’nun sað kanadýnda
konuþlandýrýldý. ABD komutanlarýnýn talimatýyla hareket eden 3. Tabur 9. bölük,
savaþa Kuzey Kore’nin safýnda dâhil olan Çin kuvvetleri tarafýndan tamamen imha
edildi.
37’si subay, 26’sý astsubay, 658’i er olmak üzere
toplam 721 þehit verdi. Ayrýca 2 bin 147 asker yaralandý, 346 asker hastalandý,
234 asker esir düþtü ve 175 asker de kayboldu. Menderes hükümetine, ABD
Kongresi tarafýndan “Mümtaz Birlik Niþaný ve Beratý” verildi. Maaþ baðlandý.
Menderes “mümtaz bir memur” olduðunu ispat etmiþti. 
ÝSRAÝL’ÝN
BEKASI ÖNCELÝKLÝ
Türkiye, NATO üyesi yapýldý. Artýk bu aþamadan sonra
ve halen Türkiye insaný cüzdan ile vicdan arasýnda en büyük imtihanýný
yaþayacaktý. Yalaka tarihçiler Kore kararýnýn BM talebi üzerine alýndýðýný,
Türkiye’nin BM üyesi olarak “demokrasi” ve “egemenlik” haklarý için Güney
Kore’nin yanýnda yer aldýðýný yazabilmektedir.
Peki, 1954’e kadar Vietnam’ý iþgal eden Fransýzlara
karþý BM kararý olmasýna karþýn, Menderes Fransa’ya karþý savaþan Vietnam’a
niçin asker göndermedi? 1948’den itibaren Filistin topraklarýný BM kararlarýna
raðmen iþgal etmeye devam eden Ýsrail’e karþý BM kararlarýnýn uygulanmasý için
niçin asker göndermedi.?
1956 tarihinde Mýsýr’a saldýran Fransa, Ýngiltere ve
Ýsrail’e karþý BM kararlarýna binaen Mýsýr’ý savunmak için niçin savaþmadý?
Savaþamazdý. Çünkü efendisinin görevli maþasý ve taþeronuydu. Vicdan deðil
cüzdan namusu olmuþtu.
Menderes iktidarýnýn Suriye sahasýnda ilk uþaklýk
imtihaný 1957’de test edildi.
NATO üyesiydi. Arkasýnda Anglo-Amerikan kuvveti
vardý.
Dünya siyonist sermayesinin kanatlarý altýndaydý.
Türkiye’yi üs cennetine dönüþtürmüþtü. Medya, yargý, polis, eðitim tümden
gerici zihniyetin tasarrufu altýndaydý. Ama Suriye; Ýsrail’i ve ABD’yi rahatsýz
ediyordu. Mesele Lübnan’dý, Irak’tý, Filistin’di, Mýsýr’dý ve Kürt meselesi
idi. Yani genel konu bugünkü gibiydi. Suriye terbiye edilmeliydi. Bu görev
hamasi ve tamahkâr Menderes’e verildi.
“Mademki kraldan daha çok kralsýn, o zaman tekerimize
çomak sokan Suriye’yi hizaya getir” diye buyurdular. ABD ve Ýsrail’in Türk,
Kürt, Arap, Fars, Çerkez ama özellikle Müslüman dostlarý yoktur. Tek dostlarý
birbirleridir. Petrol, doðal gaz, su, altýn, elmas, uyuþturucu, pazar ve
Ýsrail’in bekasý ve güvenliði dýþýnda insan ve doða denilen varlýklarýn hiçbir
deðeri yoktur. Amma velakin kör, saðýr, dilsiz ve cüzdan uðruna vicdan satan
Menderes bunlarý bilemezdi. Ve anladýðýnda artýk onun içinde çok geçti.

YAZIÞMALARDAKÝ
GÖREVLENDÝRME
Suriye “krizi” süresince dönemin ABD Baþkaný
Eisenhower, Ýngiliz Baþbakaný MacMillan’a hitaben, “Suriye’nin iþgal edilmesi
lazým. Bir an önce bunu yapalým. Arkasýndan Ýran gelir. Bu, bir CIA-MI6 operasyonu
olacak. Önceleri de bazý örtülü operasyonlar yapacaðýz. Ama biz görünmeyelim.
Suriye’nin komþusu Türkiye bu iþi yapsýn” diye yazar. MacMillan, “Bahane ne
olsun” diye sorar. “Sýnýr ihlalleri” diye yanýtlar Eisenhower. Gönüllü devþirme
Menderes görevi kabul eder. “Dost ve kardeþ Suriye” o andan itibaren “zalim,
diktatör, medeniyet düþmaný, halkýný ezen þer ülke” olur.
Askerlikten nasibini almamýþ ABD tercümaný Bakan
Egmen Baðýþ’ýn “dahiyane” sözü “Halep’ten girer Þam’dan çýkarýz” nakaratlarý o
zaman da gündeme oturur. Türkiye, Suriye ile kalkar Suriye ile yatar. 1952’de
askeri-sivil darbeyle Kral Faruk’un tahtýný yýkan Cemal Abdülnasýr’ýn Mýsýr’ý
Suriye’yi destekler. Baðdat, Beyrut ve Filistin Suriye’nin yanýnda Menderese
karþý savaþa hazýr olduðunu ilan eder.
Moskova ve bütün Baðlantýsýzlar Hareketi üye
devletler Menderesi kýnar. Moskova Ýstanbul’u nükleer silahla vuracaðýný
söyler. Menderes NATO der; BM Güvenlik Konseyi der; ABD var der. Baðdat’ý,
Kahire’yi, Beyrut’u tehdit eder. “Pragmatik ve rasyonel” Batý Menderes’e “Kes
artýk” zýlgýtý çeker. Menderes’i “dünya savaþýna sebebiyet verecek manyak”
olarak deðerlendirir. Batý’nýn “dostu ve memuru” Menderes terk edilir.
Menderes, raydan çýkmýþ tren, freni boþalmýþ kamyon
gibi olur. Moskova ile iliþkilerini düzeltmeye çalýþýr. Batý’ya mesajlar verir.
Ýç kamuoyuna, “faiz lobisi, Yahudi lobisi, Batý’nýn komplosu” demeye baþlar.
“Ýlkesel tavýr”, “deðerli yalnýzlýk” gibi deyimler telaffuz eder. Ama çok
geçtir. Ne halký buna inanmaktadýr, ne Batý artýk kendisine güvenmemektedir. Ve
ilk fýrsatta rafa kaldýrýldý. Suriye baki kaldý. Daha da güçlendi. Mýsýr,
Suriye ile birleþti; Birleþik Arap Cumhuriyeti kuruldu.
Yaþanan bir olayý daha önceden yaþamýþlýk veya
görülen bir yeri daha önceden görmüþ olma duygusuna dejavu derlermiþ. Mýsýr
ordusundan bir heyet geçen hafta Þam’ý ziyaret etti. Ne konuþuldu bilemeyiz.
Bir dejavu yaþadýðýmýz ortada. Ama Suriye ve Mýsýr’ýn Erdoðan’a “Jamais vu”
(insanýn tanýdýðý bir çevrede yabancýlýk çekmesi olayý) yaþattýðý kesindir. 
Mehmet Yuva - 25 Aðustos 2013,
@#MedyaGünebakýþ ©#MedyaGünebakýþ
Ökkeþ
Bölükbaþý,
Ýstanbul-Aðustos.2018- okkesb61@gmail.com, http://www.medyagunebakis.com/
--- okkesb@turkfreezone.com,

Menderesleþen Erdoðan
Adnan
Menderes, "Küçük Amerika" olma hülyasýyla Türkiye'nin iradesini ve
güvenliðini ABD'ye teslim etmiþti. ABD'ye baðlanmasaydýk, zaten adam olamazdýk.
Geliþemez, sanayileþemez, medeni olamazdýk. Münafýk tarihçiler böyle buyuruyor.
Batý
Rönesansý, Doðu medeniyeti ile vücut buldu. Medeniyet Doðu'da yaþanýrken, Batý
din, mezhep savaþlarý ve yokluk içinde kývranmaktaydý. Ama mesele bu deðildi,
mesele Laik Cumhuriyet düzenini kuranlardan intikam almaktý.
Gericiliði ve onu besleyen kaynaklarý kurutan zihniyeti yýkmaktý.
Gericiliðin ve mafyokrasi’nin efendisi ABD’nin emrinde bu amaçlara daha kolay
ulaþýlýrdý. Bataklýðýn sinekleri bataklýðý yaþatacak iblislerle her türlü
iþbirliðine hazýr ve nazýrdý. 
Bu öyle bir teslimiyetti ki, henüz NATO üyesi olmadan, ABD’nin talebi
üzerine Eylül 1950’de binlerce askerimizi Kore’ye savaþa gönderdik. Asker,
Amerikan 9. Kolordusunun sað kanadýnda konuþlandýrýldý. ABD komutanlarýnýn
talimatýyla hareket eden 3. Tabur 9. bölük, savaþa Kuzey Kore’nin safýnda dâhil
olan Çin kuvvetleri tarafýndan tamamen imha edildi. 37’si subay, 26’sý
astsubay, 658’i er olmak üzere toplam 721 þehit verdi. Ayrýca 2 bin 147 asker
yaralandý, 346 asker hastalandý, 234 asker esir düþtü ve 175 asker de kayboldu.
Menderes hükümetine, ABD Kongresi tarafýndan “Mümtaz Birlik Niþaný ve Beratý”
verildi. Maaþ baðlandý. Menderes “mümtaz bir memur” olduðunu ispat etmiþti.
ANKARA- Siyaset Bilimci ve yazar Doç. Dr.
Haluk Gerger, Suriye krizi, Baþbakan Erdoðan’ýn ABD gezisi ve Taksim Gezi
Parký geliþmelerini ANKA’ya deðerlendirdi. Baþbakan Erdoðan’ýn her zaman
Menderesi hayranlýkla öven bir siyasetçi olduðunu söyleyen Gerger, “Son
zamanlardaki yaþadýklarý onun yolunda gittiðini de gösteriyor” diye konuþtu. 
“MENDERES BÜYÜK BÝR YENÝLGÝ VE PRESTÝJ KAYBI
YAÞADI”
Doç. Dr. Gerger, 1955-57 yýllarý arasýnda
ABD’nin temel hedeflerinden birinin Suriye rejimini devirmek olduðunu söylerken
þöyle devam etti: “Bu konuda onun en hararetli yandaþlýðýný da Menderes’in
baþýnda bulunduðu Türk hükümeti üstlendi. ABD ve baþta Türkiye bir yandan
içerde darbe planlarý hazýrladýlar, bir yandan da ülkeyi doðrudan iþgal
planlarý. Menderes’e göre Suriye bir Sovyet uydusuydu ve mutlaka bir askeri
harekatla cezalandýrýlmalýydý. Menderes bu konuda Ýngiltere ve Amerika’ya
güvence üstüne güvence veriyor Türkiye’nin yeþil ýþýk yakýldýðý taktirde bu
konuda en önde üstüne düþeni yapacaðýný bildiriyordu. Suriye Krizi o dönemde
sadece bölgenin deðil bütün dünyanýn barýþ ve güvenliði önünde en büyük riske
dönüþmüþtü. 
Türkiye ile Suriye arasýndaki ipler kopmuþ Türk hükümeti alenen
savaþ çaðrýlarý yapmaktaydý. Ne var ki, devreye önce Arap ülkeleri girdi ve
Arap dünyasýnda Türkiye’ye karþý büyük tepkiler ortaya çýktý. Ýngiltere ve ABD,
Arap dünyasýndaki tepkileri de göz önüne alarak Menderesi dizginlemeye karar verdi.
O zamanlar batý yanlýsý Arap hükümetleri bile Türkiye ile ortak bir askeri
harekata girmek istemediklerini, bunun kendilerini çok zor durumda býrakacaðýný
söylüyorlardý. Ayrýca Ýngiliz ve Amerikalý yetkililer bir kere oraya girerse
Türkiye’yi Suriye’den çýkartmanýn da zor olacaðýný tartýþýyorlardý. Sonunda ABD
ve Ýngiltere geri çekildiler, Menderes yalnýz kaldý. ‘Lütfen Türkiye’yi
engellemeyin’ diye ricalarý da kulak ardý edildi, durumu kabullendi, büyük bir
yenilgi ve prestij kaybý yaþadý. ABD ile Ýngiltere o zaman ekonomik zorluk
içindeki Türkiye’ye biraz mali yardým da yapýlarak savaþ kýþkýrtýcýlýðýnýn
törpülenmesini kararlaþtýrdýlar.” 
“ERDOÐAN, MENDERES GÝBÝ BÝR TEHLÝKELÝ
MACERAYA MEYLEDÝYOR”
Bugün Erdoðan’ýn en baþýndan son ABD gezisine
kadar yaþadýklarýnýn Menderes’in yasadýklarýyla neredeyse týpatýp ayný olduðunu
söyleyen Doç. Dr. Gerger, son Gezi Parký’nda yaþananlarýn da Menderes’in
durumuna benzediðini anlattý. Ankara’da Kýzýlay’daki “555K” (adýný 5. ayýn 5.
günü saat 5'te Kýzýlay'da gerçekleþmesinden alan eylem cumhuriyet tarihinin ilk
"sivil itaatsizlik" eylemi) diye bilinen protesto gösterileri ile
bugünkü durum benzeþtiðini dile getiren Gerger, þunlarý kaydetti: “Bu süreç
içerde Menderes iktidarýnýn sonunu hazýrlamýþtý. Seçim üstüne seçim kazanan ve
büyük karizmaya sahip Menderes büyüsü böyle bozulmaya baþlamýþ, her gerginlik
hem onun sinirlerini bozmuþ, hem parti içinde sorunlar yaratmýþ, hem de
toplumdaki çalkantýyý denetlenemez hale getirmiþtir. Sonun baþlangýcýnýn iç
boyutu da böyle baþlamýþtýr. 
Bugün Erdoðan, Taksim’den arkasýnda Tahrir
görüntüleri býrakarak ayrýlýrken, neredeyse her büyük kentte insanlar
meydanlara çýkarken, inatçý, kibirli, sertleþmeye yatkýn Erdoðan, Menderes gibi
bir tehlikeli maceraya meylediyor. Toplumsal karizmasý yara alýyor, liderliði
ve saðduyusu sorgulanýyor, geri çekilmek zorunda kalýp daha da kontrolünü
yitiriyor, hata üstüne hata yapýp toplumu kýþkýrtýyor, muhalefetini büyütüyor.
Yakýnda AKP içinde de kendi ikballeri için bu hallere yuvarlanmýþ Erdoðan’ýn tek
adam hýrslarýyla, etrafýndaki yandaþ çevresiyle realiteden koptuðunu görenler
olacak ve parti içinde de muhalefet ortaya çýkacaktýr. Bu muhalefet önce onun
baþkanlýk gidiþini engelleyecek, ardýndan yerine Gül gibi daha ýlýmlý birinin
tercih edileceði atmosferi oluþturacaktýr. Belki de Erdoðan’ý Menderes’in hazin
sonundan ve ülkeyi de bir felaketten kurtaracak olan bu geliþmeler sonunda
Erdoðan’ýn hýrslarýnýn önünün kesilmiþ olacaktýr.” 
“UMARIZ PARTÝ ÝÇÝ MUHALEFET ONU DA
DEMOKRASÝYÝ DE KURTARIR” Son Taksim geliþmelerinin Türkiye’nin
demokratikleþmesinde ve “Menderesleþen Erdoðan”dan demokratik kurtuluþun
baþlangýcýný oluþturan tarihsel öneme sahip olduðunu vurgulayan Doç. Dr.
Gerger, “Bugünden itibaren demokratik muhalefet yükselirken kendi partisinin içi
de dahil olmak üzere Erdoðan’ýn gerilemesi baþlamýþtýr. Erdoðan artýk içeride
ve dýþarýda çok sevdiði Menderes’e benzemiþ, Menderesleþmiþtir. Umarýz sonu
onun gibi olmaz ve parti içi muhalefet onu da demokrasiyi de kurtarýr”
deðerlendirmesinde bulundu. 25 Aðustos 2013,

@#MedyaGünebakýþ ©#MedyaGünebakýþ
Ökkeþ
Bölükbaþý,
Ýstanbul-Aðustos.2018- okkesb61@gmail.com,
http://www.medyagunebakis.com/
--- okkesb@turkfreezone.com,
|