KARGODA HUB
OLMAK VE ÜÇÜNCÜ HAVALİMANI
Hava kargoda
taşınan yüklerin diğer yollarla taşınan yüklere oranı, tonaj olarak yüzde bir
düzeyinde olsa da değer olarak yüzde 40’ı buluyor.
Havayoluyla çip, akıllı telefon gibi çok pahalı
ürünler taşındığı gibi yedek parça, tekstil numunesi, ilaç gibi görece havaleli
ama yine de değerli ürünler de taşınmaktadır.
2017 yılı Türkiye verilerine göre; havayolunda taşınan
ortalama bir kilogram mal bedeli ithalatta 256 dolar iken bu rakam ihracatta
18,74 dolara düşüyor. Taşıması denizyoluyla yapılan bir kilogram mal 0,66
dolara ithal, 1,01 dolara ihraç ediliyor. Aynı verilere karayolu ile taşınan
mallar açısından bakıldığında ise ithalatın kilogram değeri 4,30, ihracatın ise
1,80 dolar olduğu görülüyor.
Coğrafyanın çekiciliği, lojistik olanaklarla doğru
orantılı olarak artar. Önce mallar gelir geçer, sonra depolanır ve sıra orada
üretim yapmaya gelir. Bu mantıkla lojistik alt yapının niteliği, üretimin
niteliğini de etkiler. İstanbul ve çevresi için de bu etkileşim geçerlidir ve
hava kargo varsa üretim teknolojisi de artacaktır...
Hemen tüm havalimanları ve uçak şirketlerinin odağında
yolcu taşımacılığı yer alsa da üçüncü havalimanı konumu, fiziki nitelikleri,
teknik altyapısı ve yetkililerin açıklamalarına göre, yük açısından da bir
dünya hub’ı olacak.
Burada iki konu öne çıkıyor. Bunlardan bir tanesi;
büyük gövdeli uçaklarla çoğu zaman en uzak noktalardan gelen ya da gidebilecek
yüklerin, havayoluyla taşınması sayesinde elde edilen tüm avantajlarını yok
eden iç taşımaya yönelik karayolu işbirliğinin sağlanamıyor olmasıdır. Diğeri
ise hem yurtiçinde bu işbirliğini güçleştiren hem de yakın ülke havalimanlarına
yönelik kara bağlantılarının da önünü kesen mevzuat eksikleridir.
Uçak-kamyon bağlantılı taşıma ile ülke içindeki
dağıtım ve toplama hizmetleri, hız avantajını da koruyacak şekilde
yapılmalıdır. Aynı zamanda İstanbul söz konusu olduğunda Bulgaristan,
Yunanistan, Romanya hatta Macaristan gibi AB üyesi ülkelerin havalimanlarının
da uydu birer liman olarak hizmet ağına katılması sağlanmalıdır.
Bu sayede örneğin Sofya’ya gidecek malın İstanbul’a
gelmesi ve karayoluyla Sofya’ya aktarılması ya da tersi kolay olmalıdır. Bunu
da lojistiğin ruhuna uygun olarak hızlı, ekonomik, güvenli bir şekilde
gerçekleştirmek gerekiyor. Yoksa bu iş; 70 kilometrelik bir yolu 7 bin
kilometrelik yoldan daha uzun sürede giderek olmaz. Gerekli koşullar
sağlanırsa, karayolu taşımacılarının üçüncü havalimanına gelecek ya da gidecek
malları yerde bırakmayacağına inanıyorum.
Yeni havalimanı; karayolu taşımacılarının hava kargo
pazarına yönelik ilgisinin artması, karadaki süreyi uzatan ve kilogram taşıma
maliyetlerini artıran unsurların denetim altına alınması ile yerel bir hub
olabilir. Fakat uluslararası bir hub olmanın yolu, yüklerin ülke sınırlarını
sorunsuz aşabilmesi ile mümkündür. Bu hem gidiş yüklerinin toplanması hem de
gelen yüklerin komşu ülkelere dağıtılmasındaki engelleri ortadan kaldıracak
düzenlemelerin yapılmasına bağlıdır.
Her ülkenin kendi potansiyeli, bu ölçekli
havalimanlarının asıl dayanağı olacaktır. Buna rağmen hava kargoda önemli bir
hub olan Amsterdam’da Hollanda’nın payı yüzde 30’u geçmez. Belki Paris,
Frankfurt, Londra gibi şehirlerde ülke payları daha yüksek olabilir ancak Türk
taşımacılarının sunacağı karayolu taşımacılığı hizmeti ile İstanbul
rakiplerinin önüne geçecektir.
Tüm işaretler gösteriyor ki; Türkiye’nin hava kargoda
önü açık. Türkiye’de hava kargo endüstrisinin temsilcileri konumunda olup
üyeleri arasında ana taşıyıcılar, handling, yer ve depo işletmecileri ile havayolu
şirketleri bulunan bir işbirliği inisiyatifi durumundaki Airport Cargo
Committee (ACC)’nın önderlerinin aktardığı bilgiler ve analizlere göre de;
devlet mevzuatlarda eksiklik, nakliyeci de yerde mal bırakmazsa, üçüncü
havalimanının bir dünya kargo hub’ı olması mümkün olacaktır.
Bu sayımıza konuk olarak bize hava kargo sektörünün
görünümünü ve özellikle Türkiye’deki durumu anlatan ACC yöneticilerinin
görüşlerine sayfalarımızda detaylı olarak yer verdik. Bu söyleşiden de net
olarak çıkan sonuç şu: Her iş için geçerli ama hava kargo için kesin olan bir
gerçek var; hızlı olan kazanır. Türkiye bunu göz önüne alıp süreçlerini de
hızlandırmayı başarabilirse birinci fazda 2.5 milyon ton, tamamlandığında da
4.5 milyon tonun üzerinde kargo kapasitesine sahip olacağı açıklanan İstanbul
yeni havalimanı da emeklere, yatırımlara ve hayallere bir yol açacak.
İlker ALTUN
ilker@aysberg.com
@#MedyaGünebakış ©#MedyaGünebakış
Ökkeş
Bölükbaşı,
İstanbul –Temmuz.2018- okkesb61@gmail.com,
http://www.medyagunebakis.com/
--- okkesb@turkfreezone.com,
|