3G İle 4,5 G İle DESTAN YAZILMAZ. 
YERİM DESTANINIZI.!
Yeliz Koray - Kocaeli Koz Gazetesi
Sosyal medyada 15 Temmuz darbe girişimiyle
ilgili yazdığı yazı paylaşım rekorları kıran ve AKP cenahından pek çok tepki
toplayan Yeliz
Koray gözaltına
alındı.
Kocaeli Koz Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Yeliz
Koray polis ekiplerince gözaltına alındı. Akşam saatlerinde Koray’ın evine
gelen İl Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı Güvenlik Şube ekipleri Koray’ı gözaltına aldı.
Bilindiği gibi Yeliz Koray’ın “Yerim
Destanınızı.!” başlıklı yazısı nedeniyle çeşitli kesimler
tarafından hedef gösterilmişti. 
Yeliz Koray’ın Kocaeli Koz gazetesinde yayınlayan ve gözaltına
alınmasına sebep olan o yazı:
1.DÜNYA SAVAŞI; 4 YIL SÜRDÜ.
1.Dünya Savaşı; 4 Yıl Sürdü. Tekrar ediyorum 4 yıl
Yani
16 mevsim, 208 hafta, bin 460 gün…
Kafkas,
Kanal, Filistin-Suriye, Çanakkale, Hicaz-Yemen,
Makedonya,
Galiçya, Romanya Cepheleri açıldı.
İtilaf
Devletlerinin 42 milyon askerine karşı 2 milyon 850 bin kadardık.
Kafkas
Cephesi’nde Sarıkamış’ı Rus ordusundan almak için savaştık. 90 bin asker
DONARAK ÖLDÜ.
Dok-san-bin
asker… Lojistik destek gelememişti çünkü.
Zaten
açlardı, üşüyerek, uykuya dalarak öldüler.
Kimi
anasını, kimi sevdiğini hayal ederek uykuya daldı.
Bir
daha uyanmadılar… 
ÇANAKKALE CEPHESİ…
Zafer
kazanıldı ama bedeli 500 bin insanın ölümü oldu.
253
bini asker, gerisi sivildi.
Tarihçiler,
hastalıktan ölenlerin bu sayının iki katı olduğunu söyler.
Bir
de o dönem üç lisenin mezun veremediğini.
Galatasaray,
Konya ve İzmir Liseleri…
Çünkü
elleri silah tutuyordu, çocuklardı, dönmeyi düşünmemişlerdi…
Dönemediler,
tarihe “meçhul çocuk asker” olarak geçtiler.
Çoğunun
ismi de mezarı da yok, Çanakkale’de yatıyorlar!
Kurtuluş
Savaşı.. Doğu Cephesi’nde Ermenilerle
Güney
Cephesi’nde Fransızlarla savaştık.
Doğu
Anadolu tamamen kurtarıldı, TBMM resmen tanındı.
Maraş,
Urfa, Adana ve Sakarya’da zafer kazandık.
Fransızları
yurttan TEMİZLEDİK.
Şehirlerimize;
Gazi, Kahraman, Şanlı isimleri verdik. 
BATI CEPHESİ DAHA KANLIYDI.
1.
ve 2. İnönü, Kütahya-Eskişehir, Sakarya Savaşı yaşandı.
Sakarya
Savaşı, tarihe en çok subayın şehit olduğu savaş olarak girdi. İtalyanlar Muğla
ve Antalya’dan çekildi.
Mustafa
Kemal Atatürk, Büyük Taarruzu BAŞLATTI!.
Dumlupınar
Meydan Muharebesi’nden sonra
“İlk
hedefiniz Akdeniz ileri” dedi.
Yunan
ordusu İzmir’e kadar kovalandı, İzmir düşman işgalinden KURTARILDI.!
Batı
Anadolu düşmandan tamamen TEMİZLENDİ.
Konferanslar,
kongreler, ateşkesler, anlaşmalar…
Kurtuluş
Savaşı da 4 yıl sürdü.
16
mevsim, 208 hafta, bin 460 gün… Binlerce şehit verdik.
O
binlerin yine iki katından fazlası bulaşıcı hastalıktan öldü. 
YILLARDIR PKK’YA VERİLEN ŞEHİTLERİ SAYMIYORUM…
Ve
15 Temmuz… 1 gün bile sürmedi.
Tekrar
ediyorum 24 saat bile değildi; 15 saat sürdü.!
Limana
yanaşan düşman gemilerinden değil,
sağ
olsun Erdoğan’ın ‘eniştesi’nden öğrendik.
Ama
hazırlıksız değildik. Lojistik destek tamdı mesela.
Nedense
4 farklı noktada bekletilen uçaklar-helikopterler,
3G
bağlantıları, televizyonlar, radyolar…
Düşman
bu kez ne İngiliz, ne Fransız, ne de Almandı…
Bir
zamanlar yedikleri içtikleri ayrı gitmeyen,
istedikleri
her şey verilen “muhterem hoca efendileri”ydi.
Amaç
devleti ele geçirmekti ama nedense birkaç tankla darbe yapmaya çıkmışlardı.
Her
şeyden habersiz masum erlerle polisi ve vatandaşı karşı karşıya getirdiler. Kardeşi
kardeşe kırdırdılar.!
Kurtuluş
yine bizimkilerden; FETÖ’nun kumpas kurduğu Kemalist askerlerden geldi.
Ve
milletin direnişiyle birlikte darbe püskürtüldü.
Sonuç
248 şehit, yüzlerce yaralı…
Kısaca…
Evladını beşikte bırakan Nene Hatunlar
Kocasını
toprağa verip cepheye koşan Kara Fatmalar…
Çocuk,
yaşlı, kadın demeden.. Atamızın önderliğinde bizlere 19 Mayıs’ı, - 23 Nisan’ı, - 30 Ağustos’u, - 29 Ekim’i
bıraktılar.! 
AMMA SON 15 YILDIR…
Geriye
Sarıkamış’ta ölenler için ‘halay’ çektiğimiz anmalar,
“Yağmur
yağıyor çocuklar üşümesin” diye yasaklanan 23 Nisan’lar,
Her
sene hastalık bahanesiyle iptal edilen 19 Mayıs’lar,
ve
güvenlik gerekçesiyle yasaklanan 30 Ağustos’lar kaldı.!
VELHASIL
“Elin
tokadını yemeyen kendi tokadını yumruk sanırmış.!”
Tarihe
altın harflerle yazılan onca zafer,
binlerce
şehit ve ders alınacak yüzlerce hikaye kalmışken…;
Darbenin
araştırılmasını istemediğiniz meclis önergeleri,
Muhterem
hoca efendinizi değil de masum askeri karşınıza alarak bastırdığınız afişler, Bir
türlü Temizleyemediğiniz, Kovalayamadığınız ve Düşmandan
Kurtaramadığınız vatan varken Size
de hiçbir güvenlik gerekçesi göstermeden 1 hafta bayram yapmak komik gelmiyor
mu.? Gelmiyorsa yukarıdaki satırları tekrar okuyun beyler, bayanlar.
Destan
3G ile yazılmaz. 
~ Yeliz Koray -
Kocaeli Koz Gazetesi
@#MedyaGünebakış ©#MedyaGünebakış
Ökkeş
Bölükbaşı,
İstanbul –Temmuz.2018- okkesb61@gmail.com,
http://www.medyagunebakis.com/
--- okkesb@turkfreezone.com,
SORGU-LA
Giriş Gelişme Yapmadan Bodoslama
Söyleyeceğim… 
En
büyük FETÖ’cüler 15 Temmuz için meydanda şov yaparken benim neden soğuk
nezarethanede titreyerek sabahı beklediğimi sorgula! 15 Temmuz şehitlerine
saygısızlık yaptığımı söylerken “birkaç Mehmet için” meclisi açmayanları
sorgula. Ufacık çocuklara, askerime,polisime, köylüme, öğretmenime, kurşun
sıkan PKK’lılara çadırdan mahkeme kurup bir saatte serbest bırakanların benim
için neden saldırıya geçip, savcı değiştirdiklerini sorgula.
Ahh Mehmet abi, Hasan Amca, Aynur Teyze… Koklamaya kıyamadığımız
evlatlarımıza “Bir kereden bir şey olmaz” diyenler hala meclis
koltuklarında otururken.. bana kahpe diyen ahlakını sorgula! ‘Fikir özgürlüğüm’
nedeniyle neredeyse benim için idamı getirecek olanların, bebek katilini neden
barış elçisi yaptıklarını sorgula.
Çok
uzak değil, birkaç yıl önce ‘megri megri’ diye timsah gözyaşı döküp, ‘şemmamme’
ile halay çekenlerin beni neden terör örgütü propagandası yapmakla suçladığını
sorgula.
Ülkenin
MİT’i, Genel Kurmay Başkanı, Başbakanı, Cumhurbaşkanı dururken, darbe
teşebbüsünü neden enişteden duyduğunu ve enişte kadar istihbaratı olmayanların
hala koltuklarında neden oturduklarını sorgula. 
Aynaya baksa FETÖ’cü görecek kişilerin, neden hala “Bizde
FETÖ’cü yok” dediğini sorgula.
Benim
cinsel kimliğim üzerinden ‘vermekle’ ilgili iğrenç fanteziler üretirken, “Ne
istediniz de vermedik” diyenlerin; babasının malı gibi vermedik neyin kaldığını
sorgula.
Bırak
gazeteciliğimi, bir insan olarak ‘Düşünce özgürlüğüm’ Anayasada koruma altına
alınmışken.. Hakkımı gasp edenlerin, Anayasanın ilk dört maddesini neden
kurcaladıklarını sorgula.
Emniyete,
TBMM’ye, askeriyeye, MİT’e ve devletin en büyük kademelerine bir bir
yerleştirilen teröristlerin şimdilerde neden ‘sızdılar’ diyerek “sütten çıkmış
ak kaşık” olduklarını sorgula. 
Mehmetçik dağda, karlar üstünde, konservesini çakmağıyla
ısıtmaya çalışırken, FETÖ’nün bu kadar parayı nasıl bulduğunu sorgula.
Şehit
cenazeleri hep damı akan gecekondulardan çıkarken, bize dindar nesil diye bas
bas bağıranların çocuklarının neden Amerika’da, İsviçre’de, kumar masalarında
keyif çattıklarını sorgula.
Vatandaşına,
“Vandal, çapulcu, kaportası bozuk, ananı da al git, gavat” diye hakaretler
edenleri şak şaklarken beni neden edepsiz ilan ettiklerini sorgula.
Bırak
AKP’yi, MHP’yi, CHP’yi, HDP’yi… Zamanı gelince birbirlerine
‘kafatasçı-vampir’ diyenlerin menfaatleri için nasıl dost olduğunu düşün.
Maaşımız, sigortamız, tazminatımız, primlerimiz, haklarımız aylarca
konuşulurken; söz konusu vekil maaşları olunca nasıl tam kadro meclisi
doldurup bir saatte ortak karar aldıklarını sorgula. 
‘Halkı
kin ve düşmanlığa sevk ettiğimi, ayrıştırdığımı’ düşünürken, Doğu’da yirmi
küsür şehrimizi Kürdistan ilan edenlerin neden Cumhurbaşkanlığında
ağırlandığını sorgula.
Eğitim,
sağlık, barınma, korunma… Devletin en asli görevlerini düşün. Gencecik
fidanları okutamayan devletin çocuklarımızı neden cemaat evlerine mahkum
bıraktığını sorgula.
Uğur
Mumcu, Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kışlalı, Gaffar Okkan ve daha niceleri taa 30
sene önceden “Bunlar darbe yapacak” dedi diye cemaatlere, tarikatlara kurban
giderken, kulaklarını tıkayanların, şimdi utanmadan nasıl “kandırıldık”
dediklerini sorgula. 
“Yaratılanı yaradandan ötürü severim” diyenlerin bizleri
neden Alevi, Sünni, Kürt, Türk diye ayırdığını sorgula. Geçmişinden, tarihinden,
kültüründen bi haber nesil yetiştirmek için gömlek değiştirir gibi müfredat
değiştirenlerin ‘Kara Fatma’yı hakaret sayıp’ bizi ne hale getirdiği düşün,
Eğitimini sorgula.
Neredeyse
Anayasayı değiştirmeye çalışmaktan yargılanacakken, özerklik isteyenlerin nasıl
elini kolunu sallaya sallaya dolaştığını sorgula.
Yalnızca
15 Temmuz’un değil, tüm milli bayramlarımızın aynı coşkuyla kutlanmasını istedi
diye, 60 kilo bir kadının iki satır yazısından neden bu kadar korktuklarını
sorgula.
Biz
her Cuma okul çıkında ‘Korkma’ diye başlayan İstiklal Marşımızı okurken, her
Cuma bir dua sallayanların bizi neden korkuttuğunu sorgula. 
KORKMA!
Yeni
nesil maalesef bilmeyecek; biz her sabah sınıflarımıza koşmadan “Türküm” diye
bağırarak Ant içerken, bazılarının T.C. kısalmasından bile neden rahatsız
olduğunu sorgula.
Dün
28 Şubat diye bağırıp, türbanlı kardeşlerimiz için sözde adalet naraları atan
simsarların, bugün kendinden olmayanlar için hukukçulara nasıl kamu hizmeti
yaptırdığını sorgula.
“Bizden
hain çıkmaz” diye bana hakaret eden Dadaş amcacım, benim soyuma sopuma
ineceğine “Takla at da göreyim” diye seni sirk maymununa çevirenleri sorgula.
Yıllarca
teröristlerle karı-koca gibi olanların şimdi kendilerinden olmayan herkesi
terörist ilan etmelerini düşün, “Yavuz hırsızın ev sahibini nasıl bastırdığını”
sorgula. Hatta
daha ileri git! Karı kocanın neden boşandığını da sorgula. 
Ben
sorguladığım için SORGULANDIM.! Ne olur uyan gaflet uykusundan. Korkma sen de
sorgula.
Gençliğe
hitabeyi oku.. Birinci vazifeni hatırla,
“Muhtaç
olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur.” Son paragrafı sorgula…
Yeliz
KORAY 20 Temmuz 2017, -Kocaeli Koz
https://www.kocaelikoz.com/sorgu-la-makale,455.html

@#MedyaGünebakış ©#MedyaGünebakış
Ökkeş
Bölükbaşı,
İstanbul –Temmuz.2018- okkesb61@gmail.com,
http://www.medyagunebakis.com/
--- okkesb@turkfreezone.com,
|