İNSAN
HAKLARI ANITI NEDEN TUTUKLU.?
Ankara’da
Bir Yıldır Abluka Altında Bulunan İnsan Hakları Anıtı OHAL’in Ve Ülkedeki İnsan
Haklarının Durumunu Yansıtan Bir Sembol Haline Geldi.
Başkent Ankara’nın en işlek caddelerinden biri olan
Kızılay’daki Yüksel Caddesi'nde, tutuklu bir kadın oturuyor. Elinde BM İnsan
Hakları Evrensel Bildirgesi'ni tutuyor. Sessiz, hiç kıpırdamıyor. Bronzdan
yapılmış bu kadın, insanlara yönelik en yüksek değerleri temsil ediyor. Çünkü o
bir İnsan Hakları Anıtı. Ve tam bir yıldır tutuklu. Yanıbaşında kurulan geçici
karakolla 24 saat polis gözetimi altında tutuluyor.
İnsan Hakları Anıtı’nın hikayesi 10 Aralık 1990
tarihine uzanıyor. Başkentin en kalabalık caddelerinden birinde duran anıt
yıllardır farklı kesimlerden örgüt ve toplulukların eylemleri için bir buluşma
noktası. Burada basın açıklamaları okunur ve yürüyüşler başlatılır. Anıt Gezi
Parkı Protestoları'nda da Ankara için buluşma noktasıydı. Ancak sonra her şey
değişti.
Türkiye, 15 Temmuz 2016 tarihindeki darbe
girişiminden beş gün sonra ilan edilen OHAL ile belki de hiç tanık olmadığı bir
döneme girdi. OHAL, Nisan ayında yedinci kez uzatıldı. İçişleri Bakanlığı’nın
verilerine dayandırılan raporlara göre, OHAL’in 20 aylık döneminde 160 bin kişi
hakkında gözaltı işlemi yapıldı, 228 bin 137 kişi tutuklandı ve 116 bin kişi
kamu görevinden ihraç edildi.
Ve tüm bu gelişmeler olurken, 23 Mayıs 2017 tarihinde
bu kez gözaltına alınan, anıtın kendisiydi. Bir gün önce bronz kadının önünde
açlık grevi yapan iki eğitmen; Nuriye Gülmen ve Semih Özakça ev baskınıyla
gözaltına alınmıştı. İhraç edilenler işlerini geri istiyor, İnsan Hakları Anıtı
bugün 561'inci gününe giren en uzun soluklu eylemlerden birine sahne oluyordu.
Bir Yıldır Abluka Altında Bulunan ve Ülkemizdeki İnsan Haklarının Durumunu Yansıtan Bir Sembol Haline Gelen Ankara, Kızılay Yüksel Caddesindeki İnsan Hakları Anıtı Neden Barikatlarla Çevrili.?
"Abluka Faşizmin Fotoğrafıdır"
"Ablukayı ülkemizde faşizmin resmi olarak
görüyorum" diyor 36 yaşındaki akademisyen Nuriye Gülmen. Gözaltı sonrası,
29 yaşındaki öğretmen Semih Özakça ile birlikte tutuklanmış ve İnsan Hakları
Anıtı’nın etrafı da barikatlarla çevrilmişti.
Gülmen, bir yıl sonra o günleri DW Türkçe'ye
anlatırken, "Aslında iktidarın bu kadar çok baskı uygulaması, güçsüzlüğünü
gösteriyor. Hareket edemeyen bir anıtın tutuklanmasının hiçbir anlamı yok.
İnsanların zihninde ‘bakın burası tehlikeli bir yer’ algısı oluşturmaya çalışıyor"
diyor.
Gülmen ve Özakça’nın gözaltına alınmasından hemen
sonra ana muhalefetteki Cumhuriyet Halk Partisi'nin bazı vekilleri anıtın
önünde oturma eylemi yaparak, eğitmenlerin serbest bırakılmalarını istedi.
Oturma eylemine katılan Milletvekili
Ali Haydar Hakverdi;
"Nuriye ve Semih gözaltına alındığında biz
onların yerine oturma eylemine başladık. Biz oturduğumuz için vatandaş destek
vermeye başladı. Bunun üzerine polis vatandaşı bizden uzaklaştırmaya
başlayarak, çevresine o barikatı kurdu. Biz ilk gece barikatı devirdik. Her şey
keyfi uygulamalarla başladı. Ertesi sabah da barikatı iki tur yapıp,
artırmışlardı."
Anıtın önünde her gün eylemler sürüyordu. Polisin
eylemcilere sert müdahalesi sosyal medya üzerinden yayılırken, eylemciler sabah
gözaltına alınıp, akşam bırakılıyordu.
Valilik’ten o dönem yapılan açıklamada, anıtın
etrafının "güvenlik" gerekçesiyle kapatıldığı belirtiliyordu. Çünkü
Türkiye OHAL'deydi.
"Abluka kalksa bile insan hakları
ablukada olacak"
Ve artık "DHKP-C terör örgütüne üye
olmakla" suçlanan Nuriye Gülmen ve "DHKP-C terör örgütüne
yardım etmekle" suçlanan Semih Özakça açlık grevlerini cezaevinde
sürdürüyordu.
DW Türkçe'ye "Aslında ülkenin görüntüsü o"
diyor 49 yaşındaki öğretmen Acun Karadağ anıt için.
O da işini geri almak için Gülmen ve Özakça ile
Yüksel Caddesi'nde eylem yapan ve aynı davada tutuksuz yargılanan bir isim. İki
gün gözaltında tutulan Karadağ sonra yine anıtın önüne gelmişti:
"Sadece anıt gözaltına alınmamıştı, bütün
sokaklarda TOMA vardı ve sokaklar kapalıydı."
Caddenin TOMA ve polislerle dolu olduğunu belirten
Karadağ bir zaman sonra TOMA’ların geri çekildiğini ancak anıtın etrafındaki
barikatların kaldığını belirtiyor.
Karadağ, ablukayla iktidarın "hiçbir
hakkınızı kullanamazsınız, biz ne kadar istersek o kadar nefes alırsınız"
mesajını verdiğini belirtiyor ve ekliyor:
Abluka Kalksa Bile İnsan Hakları
Manevi Olarak Abluka Altında
"Eserlerimiz Barış Dolu Bir
Dünyada Yer Almalı"
İnsan Hakları Anıtı'nı yapan sanatçı Metin Yurdanur,
Çankaya Belediyesi’ne hediye ettiği eserinin bugün bir simge haline geleceğini
muhtemelen öngöremezdi. DW Türkçe’ye konuşan Yurdanur, "Tüm eserlerim gibi
bu heykelimin de sahibi insanlıktır" diyor ve ekliyor: "Eserlerimizin
barış dolu güzel bir dünyada yer almasını isteriz."
Semih Özakça ve Acun Karadağ beraat etti. Nuriye
Gülmen "örgüt üyeliği" suçlamasıyla 6 yıl 3 ay ceza aldı ancak
hapiste kaldığı süre göz önünde tutularak tahliye edildi. Açlık grevi 324'üncü
günde bitirildi. Eğitmenler hala işlerine iade edilmedi. Yüksel Caddesi’nde
anıtttan uzak da olsa eylemleri sürüyor.
Bugün anıtın yanında kurulmuş geçici karakolda 24
saat polisler görev yapıyor. Anıta yaklaşmak mümkün değil. Nöbet tutan polisler
ise gerekçe için sadece "asayiş" diyor.
Ankara Valiliği DW Türkçe'nin konu ile ilgili
sorusuna cevap vermedi.
Anıt OHAL’in Simgesi Oldu
Ablukanın kalkması için başvuru yapan CHP'nin
milletvekillerinden Hakverdi, kendilerine OHAL kapsamındaki güvenlik önlemlerinin
gerekçe gösterildiğini belirtiyor.
Seçim öncesi bir değişiklik olmayacağı görüşünde
olduğunu belirten CHP’li Ali Haydar Hakverdi, "Bu bir keyfiyet ve anıt
OHAL’in bir simgesi. OHAL’i kaldırmayacaklarını ve böyle yöneteceklerini
söylüyorlar açık açık" diyor.
Türkiye OHAL şartlarında Cumhurbaşkanı ve
milletvekillerini seçmek üzere 24 Haziran’da sandığa gidiyor. OHAL'in diğer
mağdurları gibi bronz kadının geleceği de belirsizliğini koruyor.
Kaynak:
İnsan
Hakları Anıtı bir yıldır tutuklu
@#MedyaGünebakış ©#MedyaGünebakış
Ökkeş
Bölükbaşı,
İstanbul –Haziran.2018- okkesb61@gmail.com,
http://www.medyagunebakis.com/--okkesb@turkfreezone.com, |