TERÖRİST & İHANET

Emperyalist ABD’nin Kendi Çıkarları İçin Yapmayacağı Yaptıramayacağı Hiçbir Şey Yoktur.

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

TERÖRİST

Emperyalist ABD’nin Kendi Çıkarları İçin Yapmayacağı

Yaptıramayacağı Hiçbir Şey Yoktur.

Bugüne kadar yaptığı katliamlar, emperyalizmin kirli yüzünü

anlamayanlar için önemli bir uyarıdır. Emperyalist ABD,

teröristleri besler, büyütür, finanse eder, görevini yaptırır ve

işi bitince deliğe süpürür. Bunun en son örneği El Kaide terör

örgütünün başı Usame Bin Ladin’dir.

Mart ayı başında emperyalist ABD’nin üçüncü büyük kenti

Şikago’nun caddelerinde dolaşan otobüslerde Usame Bin

Ladin, Pakistan asıllı Faisal Shazt, Filistin kökenli ABD

ordusunda Binbaşı Nidal Hasan, HAMAS üyesi bir Arap

teröristin resimleri vardı.

Ancak bu teröristlerin yanında Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı

Recep Tayyip Erdoğan’ın da resmi vardı…

Usame Bin Ladin’in afişinde; “Sizi derhal İslam’a çağırıyoruz.

Benim cihadım bu, ya sizinki.?” yazılıydı.

 

Recep Tayyip Erdoğan’ın afişinde ise; “Minareler süngümüz,

kubbeler miğferimiz, camiler kışlamız, müminler askerlerimiz.

Bu ilahi ordu dinimi bekler... Benim cihadım bu, ya sizinki.?”

yazıyordu.

 

Bu afişleri ‘Amerika Özgürlükleri Savunma Girişimi’ (American

Freedom Defense Initiative) adlı örgüt hazırlamıştı. Türkiye

Cumhuriyeti’nin Başbakanı bir terörist gibi Şikago caddelerinde

Amerikan halkına tanıtılıyordu.

Bu olay açıkça diplomatik bir skandaldır. Dost ve müttefikimiz

diye övünülen ABD yetkililerinin bu duruma sessiz kalmasını

da anlamak olanaksızdır.

Bu konu hakkında Türkiye Cumhuriyeti Büyük Elçiliği ya da

Dışişleri Bakanlığı’ndan açıklama yapılmaması da başka bir

skandaldır.

AKP kurulduğu zaman, henüz milletvekili bile olmayan Tayyip

Erdoğan, ABD’ye davet edilmiş, ağırlanmış ve başkanla

görüşmüştü.

Aradan geçen on yılda istedikleri rolü üstlenen Tayyip

Erdoğan’ın artık işi bitmiştir ve deliğe süpürülme

aşamasındadır.

Bu aşamaya kılıf hazırlamak isteyen emperyalist ABD,

Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nı terörist ilan etmiştir.

FBI adına çalıştığı açıklanan Fettullah Gülen, terörist ilan

edilen Tayyip Erdoğan yerine, emperyalist ABD için yeni

yükselen değer konumuna getirilmiştir.

Yaklaşık elli bin kişinin katili PKK terör örgütünün başı ile

görüşülmesine olanak sağlayan ABD, şimdi Türkiye

Cumhuriyeti Başbakanı’nı terörist ilan etmiştir.

Emperyalizme bilerek ya da bilmeden hizmet etse bile,

dünyada ilk kez emperyalizme karşı zafer kazanan Türkiye Cumhuriyeti’nin bir başbakanını, emperyalist ABD teröristlerle

aynı kefeye koyamaz. Dünyanın birçok ülkesinde terörizme

destek veren emperyalist ABD’nin, kendini görmeden, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nı terörist ilan etmesi, “Yurtta Barış,

Dünyada Barış” ilkesini savunan ülkemize karşı yapılan büyük

bir haksızlıktır, onursuzluktur.

 

Kendi başbakanımız yaptıklarıyla, yanlışlarıyla, ihanetleriyle

sadece Türk Milleti tarafından yargılanabilir, terörizme destek

veren emperyalist ABD’nin önce kendi sicilini düzeltmesi

gerekmektedir. Emperyalist ABD terörist arıyorsa, kendi

yönetimlerine bakmalıdır.

Ülkemizin bölünmesi ve parçalanması için harita ve planlar

yapan emperyalist ABD’nin, PKK terör örgütüne destek verdiği bilinmektedir. 17 Mart Pazar günü katillerin ve teröristlerin

meydanlarda gövde gösterisi yapmasının yol haritası da

emperyalist ABD tarafından çizilmiştir.

Demokrasi ve insan hakları konusunda sicili bozuk

emperyalist ABD için söylenecek en iyi söz Âşık Mahzuni

Şerif’e aittir:

“Defol git benim yurdumdan, Amerika katil katil.

Yıllardır bizi bitirdin, Amerika katil katil.

Devleti devlete çatar, İt gibi pusuda yatar,
Kan döktürür, silah satar, Amerika katil katil.. “

Suay Karaman - İlk Kurşun Gazetesi, 18 Mart 2013.

 

 

 

İHANET

Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğini, bir terörist ile pazarlık

konusu yapmaktan utanmayanlar, hiç kuşkusuz tarih önünde

hesap vereceklerdir.

2009 yılının ortalarında siyasi iktidar, içeriği belli olmayan bir

açılımla yollara döküldü. Hükümetin herkesten destek istediği

bu açılıma, “Amerikan Projesi” diyenler için başbakan “bunu

ispat ederlerse her şeye varım. Ama ispat edemezlerse

alçaktırlar, namussuzdurlar.

Bu kadar açık, bu kadar ağır konuşuyorum. Çünkü artık bu

kadar iftiraların, bu kadar hakaretlerin altında bu iktidar kalmaz” demişti.

Çok tanıdık gelen bu alçaklık ve namussuzluk söylemleri

PKK terör örgütüyle Oslo’da yapılan görüşmelerde de

karşımıza çıkmıştı. Yaklaşık on yıllık geçen süre içinde siyasi

iktidarın nelerin altında kaldığı apaçık ortadadır, üstelik alçaklık

ve namussuzluk almış başını gitmektedir.

ABD’nin dış politikasının etkin isimlerinden David Phillips,

2007 Eylül ayında Türkiye’de hükümet tarafından ağırlanmış

ve yaptığı görüşmeler sonucunda “PKK’nin Silahsızlandırılması, Dağıtılması ve Yeniden Entegre Edilmesi” başlıklı bir rapor

hazırlamıştı. Hazırlanan bu raporun, açılıma yön verdiği belli

olmuştur.

Carnegie Endowment adlı kuruluşun Türkiye ve Ortadoğu

uzmanı ve CIA Türkiye uzmanı Prof. Henry Barkey, 2008 yılı

Ekim ayında “Kürdistan Üzerinden Çatışmayı Önleme” başlıklı

bir rapor hazırladı. Obama işbaşına geldikten sonra ABD

yönetimine sunulan bu rapordaki önerilerin şimdi yapılanlarla

örtüştüğü görülmektedir.

 

Kuzey Irak’taki yönetimle Türkiye’nin ilişkiler kurması, Ankara,

Erbil, Washington işbirliği ile sorunun çözülmesi, PKK için

genel af, Kürt sorununun demokratik temelde çözüme

kavuşturulması, bunun için de AB üyeliğinin bir baskı aracı

olarak kullanılması gibi öneriler sıralanmıştı.

ABD’de Kurulu Atlantik Konseyi isimli kuruluşun öncülüğünde

David Phillips tarafından 2009 Haziran ayında “Türkler ve Irak

Kürtleri Arasında Güven Tesisi” adında bir rapor hazırlandı.

Proje grubunda eski ABD Ankara Büyükelçisi Ross Wilson,

ABD’li General Charles Wald ve Soros’un kurduğu Açık Toplum

Enstitüsü’nün politika analizcisi Mike Amitay de bulunuyordu.

Bu rapordaki görüşler ve öneriler, Türklerle Irak Kürtlerinin

13-15 Nisan 2009 tarihinde Washington’da yaptıkları

toplantıdaki görüşmelere ve David Phillips’in Türkiye ve

Irak’taki görüşmelerine dayandırılmıştı. Rapor dikkatli

okunduğunda görüş ve önerilerin, bugün yaşadığımız

olaylarla nasıl örtüştüğü net olarak görülebilir.

Raporun öneriler bölümünden sadece üç başlığa bakmakta

 yarar var:

* Teröre karşı çıkmanın ötesine geçin: PKK sorununun

çözümü, güvenlik önlemlerinin ötesinde adımlar

gerektirmektedir. Nihai çözüm Türkiye’nin sürdürülebilir demokratikleşmesinde ve gelişiminde, aynı zamanda PKK

liderleri ve birlikleri için af organizasyonu yapmakta

yatmaktadır.

* Tutukluları serbest bırakın: Demokratikleşmeyi geliştirmek

için DTP’li tutukluları serbest bırakın.

* Düşmanla konuşun: Ankara, Öcalan’la konuşmayı

reddedebilir fakat DTP etkin birer muhatap olabilir. Erdoğan’ın,

DTP’yle görüşmesini ve geniş kapsamlı görüşmeler için bir

kanal olarak görmesini sağlayın.

Hazırlanan bu rapor BOP’un  nasıl uygulanacağının koşullarını  belirlemektedir.

Bu raporda Kürt kimliğinin  anayasada tanınması ve Türklüğün

de kal­dırılması gerektiği açıklanmaktadır. Bugün yeni anayasayı hazırlamakla görevli komisyonun, bu önerilerin dışına

çıkabileceğini düşünmek saflıktır.

Siyasi iktidarın bugün uygulamaya koyduğu her şeyi bu

raporda sırasıyla görmek mümkündür.

Siyasi iktidarın yaptığı bu Amerikan açılımı ile ülkemiz yeniden

Sevr Anlaşması şartlarına doğru sürüklenmektedir. Oslo’da

yapılan görüşmelerin ardından, İmralı’da konaklatılan PKK

terör örgütünün başı ile görüşmelere başlanmıştır.

İmralı’da terörist Abdullah Öcalan ile BDP heyetinin yaptığı

görüşmeleri tarihi bir adım olarak niteleyen emperyalist

maşalar, basına yansıyan tutanaklardaki kirli pazarlıkları

görmek istememektedirler. İhanetle eşdeğer bu kirli pazarlıkları

şu şekilde özetleyebiliriz:

Türkiye’nin geleceğini belirleyen yeni anayasa, PKK terör

örgütü ile birlikte hazırlanmaktadır. Yapılacak yeni anayasada

“Türk milleti” gibi gereksiz sözler çıkarılarak, yerine iki milletli

devlet dönemine geçilmek istenmektedir. PKK terör örgütü

“Tayyip Bey’in başkanlığını” desteklemektedir. Buna karşılık

tüm terör örgütüne ve Abdullah Öcalan’a özgürlük tanınacaktır. 

TBMM karar alırsa, PKK terör örgütü ancak o zaman çekilecektir. “Hakikatleri araştırma komisyonu” kurulacaktır. 

Bölgenin kendi kendini yönetmesi istenmektedir. Eğer bunlar

yapılmazsa, PKK terör örgütü elli bin kişi ile halk savaşı

başlatacaktır.

Bütün bu ihanet söylemleri ortaya çıkmışken, ihanetle

uğraşmak yerine bu tutanakların kimler tarafından açıklandığı araştırılmaktadır.

Ortadaki ihanetin üzerinde durulmamaktadır, ihanet

önemsenmemektedir. Bu ihanete karşı muhalefetin tepkisi bile

yumuşak hale getirilmiştir.

Alçaklık, namussuzluk, ihanet birbirine karıştırılmış ve “demokratikleşiyoruz” diye yutturulmak istenmektedir. 

Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğini, bir terörist ile pazarlık

konusu yapmaktan utanmayanlar, hiç kuşkusuz tarih önünde

hesap vereceklerdir. Bu süreci destekleyenler ve sessiz

kalanlar da aynı ihanetin parçalarındandır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin doksan yıllık tarihinde hiç bugünkü

kadar büyük sıkıntı yaşanmamıştı. 

Günümüz koşullarında Mustafa Kemal Atatürk'ün “Millet'in

istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” sözüyle

ayağa kalkmanın zamanı gelmiştir..

Suay Karaman - İlk Kurşun Gazetesi, 4 Mart 2013.

 

The Global Think Tank

 

 

Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul – Mart.2013

http://www.medyagunebakis.com/ -okkesb61@gmail.com,

TDFAJANSToplum Dinamikleri Fikir Ajansı

Sosyal, Kültürel, Ticari, Eğitim ve Sanatsal Alanlarda;

Düşünce Üretimi. Paylaşımı. Toplum Yararına kullanımı.!

Bilgi Sahibi Olmadan Fikir Sahibi Olunamaz.! Olunsa olunsa;

Ancak Başkalarının Fikirlerini Tekrarlayan Papağan Olunur.

Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul – Mart.2013

 

EĞER BİR ÜLKEDE

“Hukuk Üstün Değilse, Adalet Yok Hükmündedir.!”

"Türk Yargısında Kronik İşlev Bozukluğu Var"

Bağımsız Bir Millet Olan Papua Yeni Gine,

Parlamenter Demokrasi Sistemini Kabul Etmiş

Ülkelerdendir.

"Adil Yargılamayı Etkileme Suçunun Oluşabilmesi

İçin, Öncelikle Adil Yargılamanın Olması Gerekir."

Türkiye, ‘Hukuk Devleti İlkesizlikleriyle Malul’

Ülkeler Kategorisini Oluşturan ‘Hibrit Rejimler’

Arasında 88.Sıradadır.

 

Hiç Bir Şey İçin Aşırı Endişe Etmeyin.

Bakarsınız, Yarın; Ya Deve, Ya Deveci

Ya Da Üstündeki Hacı Ölebilir. İ.İnönü

* * * * * * * * * *

TEK YOL DEVRİM.!

YA İSTİKLAL YA ÖLÜM.!

Yaşasın Halkların Kardeşliği.!

KURTULUŞA KADAR SAVAŞ.!

ÜLKÜMÜZ TAM BAĞIMSIZLIK VE

GERÇEKTEN DEMOKRATİK TÜRKİYE.!

 

Hazırlanmakta olan AKP Anayasası

Halkımız İçin Kölelik Anayasasıdır,

KÖLELİK ANAYASASINA HAYIR.!

 

SU HAYATTIR… SU BİR HAKTIR…

SU, KAYNAK DEĞİL, DOĞAL VARLIKTIR.

SU YASASI ÇIKARILMALIDIR.!

 

 

TEMA Vakfı Eko Siyaset Bildirgesi:

“Salt ekonomi odaklı projeler dönemi bitmeli,

Ekolojik Siyaset dönemi başlamalıdır.!”

 

 

GELECEĞİN TÜRKİYE’Sİ İÇİN

TEMA VAKFINDAN PARTİLERE..!

“Yaşamın sürdürülebilmesinin” ve

“sürdürülebilir gelişmenin” ön koşulu

“çevrenin, toprağın, suyun, ormanın,

biyoçeşitliliğin” korunarak yönetilmesidir.

 

ÜLKEMİZ, TOPRAKLARIMIZ…

GÖZ GÖRE GÖRE ÇÖL OLMASIN.!

YEŞİL OLMASI İÇİN DESTEK OLUN..

 

Bir Memlekette, Namuslular, Namussuzlar

Kadar Cesur Olmadıkça, O Memlekette

Kurtuluş Yoktur. İ.İnönü

Ülkeyi Dini İrticadan Kurtarmanın Tek Yolu

Millete Kuran’ı Türkçe Olarak Okutmaktır.


Şartlar Gelişirse İhtilal’ler Hak Olur.

İrtica Başbakan’dan Cesaret Bulursa,

Kim Onun Sokağa Dökülmesini Önleyebilir.?

İrtica’nın Sokağa Dökülmesi İse Ülkenin Kana

Bulanmasıdır. İ.İnönü


Biz Açıkça Milliyetçiyiz... Ve Milliyetçilik Bizim

Yegâne Birlik Unsurumuzdur.

Türk Ekseriyetinde Diğer Unsurların Hiçbir

Etkisi Yoktur. Vazifemiz Türk Vatanı İçinde

Türklüğü Yaşatmaktır. Türkleri Ve Türklüğe

Muhalefet Edecek Öğeleri Kestirip Atacağız.

Ülkeye Hizmet Edeceklerde Her Şeyin

Üstünde Aradığımız Türk Olmalarıdır. İ.İnönü

 

 

 

Diğer Haberler

TrabzonSporKlübü

Nasa

Kentim_İstanbul

Doga_İcin_Sanat

ABD_USA

Department_State

TelerehberCom

Google_Blog

Kemencemin_Sesi

Kafkas_Music

Horon_Hause

Vakıf_Ay

Dogal Hayatı_Koruma

Seffaflık_Dernegi

Telerehber

Sosyal_Medya

E-Devlet

Türkiye Cumhuriyeti

BACK TO TOP