CHP'DEKİ “İŞGAL BİRLİĞİ”.!

Türk Milliyetçiliği’nin Mustafa Kemal Atatürk'ün Şahsında Ve Eylemlerinde Ete Kemiğe Büründüğünü Söylemekte Bir Yanlışlık Yoktur.!

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

CHP'DEKİ “İŞGAL BİRLİĞİ”.!

Türk Milliyetçiliği’nin Mustafa Kemal Atatürk'ün Şahsında Ve Eylemlerinde Ete Kemiğe Büründüğünü Söylemekte Bir Yanlışlık Yoktur.!

 

Yakın geçmişteki hatalı kullanımlar ve ön yargılar bir tarafa bırakılırsa, Türk milliyetçiliği”nin Mustafa Kemal Atatürk'ün şahsında ve eylemlerinde ete kemiğe büründüğünü söylemekte bir yanlışlık yoktur.! Atatürk milliyetçiliği” olarak da bilinen Türk milliyetçiliğinin temel karakteristiği, tam bağımsızlıkçı ve antiemperyalist oluşudur. Bu fikir Ya tam bağımsızlık ya ölüm sloganı ile formüle edilmiş ve Birinci Dünya Savaşı sırasında uygulamaya geçirilerek yaşama alanı bulmuştur. Anayasalarımızda da yer alan bu milliyetçilik anlayışı; İkinci Dünya Savaşı sonrasında, mazlum milletlere rehberlik ederek, pek çok ülkenin bağımsızlığını kazanmasında birinci derecede rol oynamıştır. Bununla birlikte Türk milleti” kavramı bir üst kimlik olarak, Kürt milleti kavramından içerik olarak oldukça farklı bir anlam yüklenmiştir. Öyle ki, Türk sözcüğü, Kürt sözcüğü gibi,  sadece etnik olarak işaret ettiği milleti değil, vatandaşlık bağı ile Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlı olan bütün etnik grupları içerir...

Geçmişinden bu yana Kürt milliyetçiliğine bakıldığında; Şeyh Sait, Seyit Rıza, Talabani, Barzani, Ahmet Türk, Abdullah Öcalan ve son olarak da BDP eş başkanları; Gülten Kışanak ile Selahattin Demirtaş'ın kişiliklerinde anlam kazanmaya başlamıştır. Emperyalizme karşı her birinin tutumunu ayrı ayrı ele aldığımızda; sicillerinin berbat olduğu açıktır. Kürtler, hiçbir zaman emperyalizmin Ortadoğu'daki maşası olmaktan öteye bir misyon yüklenememişlerdir.!  En iddialı gibi gözüken seçilmiş siyasi temsilcilerinin. Emperyalistlerin ayağına (Beyaz Saray'a) kadar gidip, BOP olarak bilinen ve Kürtlerin de üzerinde yaşadığı toprakların. Yer altı ve yer üstü zenginliklerinin yağmalanması sonucunu ortaya çıkartacak ihanet projesi içerisinde rol istemiş olmaları, içerik olarak Türk milliyetçiliğinin çok ötesinde ve ters bir yerde konuşlandıklarını ortaya koymaktadır...

Bir de bu durumlarını övünülecek bir şeymiş gibi anlatmaları var ki, yüz kızartıcıdır. Ne yazık ki, Kürt milliyetçiliği, ne geçmişinde ne de şimdi -Türk (Atatürk) milliyetçiliği gibi-  tam bağımsızlıkçı ve antiemperyalist olamamıştır.!

Dolayısıyla, Türk milliyetçiliği ile Kürt milliyetçiliğini aynı ayarda ve değerde kabul etmek olanaksızdır!.. Aksine olan düşünceler en hafif tabiri ile Atatürk milliyetçiliğine karşı yapılmış açık bir haksızlıktır. Bu doğru tespiti Türk ve Kürt halklarının  birbirine denk olmadığı şeklinde anlatmak, tartışmayı haksız olarak, bir ırkın diğerine üstün olduğu iddiasına getirip, asıl anlamından saptırmaktan başka bir şey değildir.!

Bir başka açıdan bakıldığında, bu yapay tartışma, yeni anayasa çalışmalarında Türk sözcüğünün anayasadan çıkartılıp, yerine  T.C. Vatandaşlığı nın getirilmesi çabasının bir devamı gibi de gözükmektedir...

Bilindiği gibi, 24.01.2013 günü TBMM'nde PKK'nın talebi olan “Anadilde savunma” ile ilgili Hükümet tasarısı görüşülmüştür. CHP Grubu adına söz alan İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler'in, “Kürt milliyetçiliğini bana 'ilericilik' ve 'bağımsızlıkçılık' diye yutturamazsınız...” sözlerine, BDP Grubu sert tepki gösterdi. Adeta suçüstü yapılan Kürt milliyetçileri, Güler için linç kampanyası başlattılar. Y-CHP'li Sezgin Tanrıkulu'nun kampanyacılara katılması ise kimseyi şaşırtmadı.

Güler, Kürtlerin “temsilcileri”ne ayıp yanları göstermiştir.

Y-CHP'nin Adıyaman Milletvekili Salih Fırat, kendisi gibi milletvekili olmaktan başka bir görevi bulunmayan Güler'in bu sözleri ile onu alkışlayan CHP Milletvekillerine tepki olarak, CHP'den istifa etti. Bu istifa, Hüseyin Aygün'ün PKK'lı kardeşleri tarafından “kaçırılması” olayındaki gibi  danışıklı bir dövüşü akıllara getirmektedir...

Aygün'ün Kurtuluş Savaşı'mızı Yunanlılara karşı yapılmış etnik temizlik olarak göstermesi üzerine hareketlenen gerçek CHP'lileri disiplin altına alıp susturmak ve TESEV'Cİ işgal birliğinin kaybetmek üzere olduğu kontrolü yeniden ele alabilmesine olanak sağlamak için, Salih Fırat istifa ettirilmiştir!.. Nitekim Kılıçdaroğlu da ilk defa ağzına, sürekli ihlal ettiği parti programını almış ve disiplin kurallarını hatırlatmak zorunda kalmıştır... Açıktır ki, CHP içerisindeki SOROS'cular Birgül Hocadan oldukça rahatsızdır. Çünkü o gerçek bir CHP'li ve katıksız bir Atatürkçüdür. (1) 34. Kurultay'dan önce, Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü olan Güler'i, Parti Meclisi listesine de bu nedenle koymamışlardı. Unutmayalım ki, bu tercih, bizzat Genel Başkan tarafından yapılmıştır...

Gelelim Salih Fırat konusuna. Salih Fırat kimdir.? Alınganlığı Birgül Hocanın yüzde yüz doğru olan sözlerinden midir.? İstifasının üzerinden bir gün bile geçmeden geri gelmesinin, ardından yeniden istifasını uygulamaya koymasının bir anlamı olmalıdır.!

Salih Fırat; Hüseyin Aygün'ün Atatürk ve İnönü'yü katliamcı-soykırımcı,  Kurtuluş Savaşı'mızı -Sotiriyu'nun kitabından öyle bir ana fikir çıkmadığı halde-  Yunanlılara karşı  etnik temizlik  olarak takdim etmesinden nedense hiç rahatsız olmamıştır. Bay Salih, herhalde Diyarbakır'da İngiliz ajanı Şeyh Sait'i anma etkinliklerini de duymamıştır ki, bu konuda da ağzından bir tek söz çıkmamıştır! Büyük olasılıkla Kılıçdaroğlu'nun memleketi Tunceli'ye dikilen Seyit Rıza heykelinden de haberdar değildir.! Anlaşılan Adıyaman'ın Y-CHP Milletvekili Ortopedi Doktoru olan Salih, “Din adamı” sıfatıyla Ulusal Kurtuluş Savaşı karşıtı bildiriyi  kaleme aldığı için idam cezasına çarptırılan İskilipli Atıf Hoca'nın adının, İskilip Devlet Hastanesi'ne verilmesini de duymamıştır.! Paris'te öldürülen PKK'lıların ailelerine taziyeye gidip, 40 bin yurttaşımızı öldüren terör örgütünün bayrağını arkasına alıp, fotoğraf çektiren Hüseyin Aygün'e kızdı mı onu bilmiyoruz. CHP Genel Başkanı'nın önünde Hepimiz Seyit Rıza'yız diye bağırtılan CHP Gençlik Kolları Genel Sekreteri'ne, “Yanılıyorsun oğlum hepimiz Seyit Rıza değil, Atatürk'üz ve onun askerleriyiz” de dememiştir! Ulusalcılara geri zekalı, kafatasçı diyen meslektaşı Hüseyin'e bir kere olsun sitem etmemiştir! Sezgin Tanrıkulu'nun İmralı'ya CHP heyeti gönderme teklifine de karşı çıkmamıştır! Salih Fırat, sanki  Ergenekon  Mahkemelerinde yapılan hukuk katliamına mı ses  çıkarttı.?

Hayır. TSK'ya kurulan komplolara, velhasıl adım adım uygulamaya konan karşı devrime bir defa  olsun tepki mi verdi.? Ona da hayır. Tam aksine susarak bu rezilliklere destek vermiştir ve suç ortaklığı yapmıştır.!

Her ay 10 bin lirayı cebine indiren Bay Salih'in, Milletvekili seçildikten sonra yaptığı işlere bakalım:

İstanbul Milletvekilleri Özgündüz ve Dinçer’in Cemevleri’nin resmi ibadet yeri olması teklifini imzalamak, 35 köylünün öldürülmesiyle ilgili olarak Uludere'de  incelemeler yapan grup içinde yer almak,  Suriye’de yaşanan olayların illerin ekonomik ve sosyal yaşamına olan etkilerini belirlemek ve alınması gereken önlemleri tespit etmek için incelemeler yapan grupta bulunmak,”4+4+4” diye bilinen yasal düzenlemenin iptali ile yürütmesinin durdurulması dava dilekçesini imzalamak, Başbağlar Köyünde 5 Temmuz 1993′de PKK tarafından 33 masum vatandaşımızın katledilişinin 19. yıl dönümünde hazır bulunmak, Şemdinli’de meydana gelen olayları incelemek üzere görevlendirilen CHP heyetinde yer almak, Suriye’deki iç savaş nedeniyle başta sınır illeri olmak üzere; ticarette sıkıntı yaşayan esnaf ve işletmelerin devlete olan vergi ve prim borçlarının 2014 sonuna kadar ertelenmesi, esnaf ve işletmelerin devletten olan alacaklarının söz konusu kanuni borçlarına mahsuplaşmasına imkan veren yasa teklifini imzalamak ve “Gölge Kabine”nin “Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu”nda görevlendirilmiş olması nedeniyle, Tokat Milletvekili  Orhan Düzgün'ün,  hükümetin yanlış politikalarını eleştirdiği  toplantıya katılmak.!

CHP listelerinden milletvekili seçildikten sonra yaptıkları sadece ve sadece bu kadardır.!

Salih Fırat CHP'li değil Y-CHP'lidir.! CHP Programını içselleştirmiş değildir. O sadece CHP'yi, Y-CHP'ye dönüştürmekle görevli elemanlardan biridir. CHP ile doku uyuşmazlığı vardır, CHP’nin TBMM Grubu'na hiç mi hiç yakışmamıştır! Bulunması gereken en doğru yer; bir travmatoloji hastanesinde alçı odasıdır. İstifa haberi ile internette yer tutan CHP'li ilk vekildir.

Onun için TBMM'nde yasama faaliyetleri içinde yoktur denebilir... Bugüne kadar Hükümet üyelerine bir tek soru dahi yöneltmemiştir. Ne bir kanun teklifi hazırlamış ne de basın açıklaması yapmıştır. Dişe dokunan iki eylemi vardır: Biri 705 sicil numaralı Sezgin Tanrıkulu ve Binnaz Toprak ile Adalet Komisyonu'nu basmak, (2) diğeri ise, CHP'den istifa etmektir. Hazret, istifayı da gecikmeli ve eksik yapmıştır, milletvekilliğinden de istifa etseydi çok iyi olacaktı... Zira CHP, Atatürk'ün koltuğu ve 6 oklu tabelası ile hiç çalışma yapılmasa da yüzde 26'dan fazla oy alabilir... Onun gibilere hiçbir zaman ihtiyaç duyulmaz.!

Adıyamanlı Kürt Salih'in arkasından, güle güle diyerek su dökmeye hazırlanıyordum ki, bir de baktım geri dönmüş. Tutarsız adamdan başka ne beklenebilir ki.?

Bu durum CHP ve ülkemiz için iyi olmadı tabi.

Ekip arkadaşları Salih'i topluca takip edebilirler düşüncesiyle bayağı sevinmiştim. Yine de giderken kapıda sıkışıp ezilmesinler diye arkasından “Çıktığın kapıyı kapatma” diye seslenecektim. Olmadı yetiştiremedim. Bu arada yeni bir haber daha geldi; Salih Efendi istifasında kararlıymış. “Bağımsız” devam edecekmiş.! Arkasından gideceklerin sayısı daha şimdiden 63'e dayanmıştır.!

CHP içerisindeki “işgal birliği” iki yıla yaklaşan süre içerisinde; ne CHP'li olabildi ne de bizi Yeni CHP'li yapabildi.! O bakımdan, onlar için bir tek yol kalmıştır: Ya CHP'li olacaklar ya da GİDECEKLER.!

Av. Cemil CAN

 

 

DİPNOTLAR:

(1)http://www.birgulaymanguler.net/

(2)http://www.aydinlikgazete.com/mansetler/17222-komisyonda-tr705-darbesi.html

 

Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul Ocak.2013

http://www.medyagunebakis.com/  okkesb61@gmail.com,

TDFAJANSToplum Dinamikleri Fikir Ajansı

Sosyal, Kültürel, Ticari, Eğitim ve Sanatsal Alanlarda;

Düşünce Üretimi. Paylaşımı. Toplum Yararına kullanımı.!

Bilgi Sahibi Olmadan Fikir Sahibi Olunamaz.! Olunsa olunsa;

Ancak Başkalarının Fikirlerini Tekrarlayan Papağan Olunur.

 

 

EĞER BİR ÜLKEDE

“Hukuk Üstün Değilse, Adalet Yok Hükmündedir...”

"Türk Yargısında Kronik İşlev Bozukluğu Var"

Bağımsız Bir Millet Olan Papua Yeni Gine,  Parlamenter Demokrasi Sistemini Kabul Etmiş Ülkelerdendir.

"Adil Yargılamayı Etkileme Suçunun Oluşabilmesi İçin, Öncelikle Adil Yargılamanın Olması Gerekir."

Türkiye, ‘Hukuk Devleti İlkesizlikleriyle Malul’ Ülkeler Kategorisini Oluşturan ‘Hibrit Rejimler’ Arasında 88.

Sıradadır. 

 

* * * * * * * * * *

TEK YOL DEVRİM.!

YA İSTİKLAL YA ÖLÜM.!

Yaşasın Halkların Kardeşliği.!

KURTULUŞA KADAR SAVAŞ.!

ÜLKÜMÜZ TAM BAĞIMSIZLIK VE

GERÇEKTEN DEMOKRATİK TÜRKİYE.!

 

Hazırlanmakta olan AKP Anayasası

Halkımız İçin Kölelik Anayasasıdır,

KÖLELİK ANAYASASINA HAYIR.!

 

SU HAYATTIR… SU BİR HAKTIR…

SU, KAYNAK DEĞİL, DOĞAL VARLIKTIR.

SU YASASI ÇIKARILMALIDIR.!

 

TEMA Vakfı Eko Siyaset Bildirgesi:

 “Salt ekonomi odaklı projeler dönemi

bitmeli, Ekolojik Siyaset dönemi başlamalıdır.!”

 

GELECEĞİN TÜRKİYE’Sİ İÇİN

TEMA VAKFINDAN PARTİLERE..!

“Yaşamın sürdürülebilmesinin” ve

“sürdürülebilir gelişmenin” ön koşulu

“çevrenin, toprağın, suyun, ormanın,

biyoçeşitliliğin” korunarak yönetilmesidir.

 

ÜLKEMİZ, TOPRAKLARIMIZ…

GÖZ GÖRE GÖRE ÇÖL OLMASIN.!

YEŞİL OLMASI İÇİN DESTEK OLUN..

 

Diğer Haberler

TrabzonSporKlübü

Nasa

Kentim_İstanbul

Doga_İcin_Sanat

ABD_USA

Department_State

TelerehberCom

Google_Blog

Kemencemin_Sesi

Kafkas_Music

Horon_Hause

Vakıf_Ay

Dogal Hayatı_Koruma

Seffaflık_Dernegi

Telerehber

Sosyal_Medya

E-Devlet

Türkiye Cumhuriyeti

BACK TO TOP