KURTLARIN KÜRT DANSI

Kürt sorunu yoktur. Kürt kardeşlerimizin sorunları vardır. Çünkü Kürt sorununun ülkemiz sınırları içinde iki çözüm yolu vardır.

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

KURTLARIN KÜRT DANSI

Tarihçi değilim. Fakat Anadolu’da ‘rahmetli’ İsa’dan önce ve sonra eğer 9.yy da ki Paulikianos’ların 25-30 yıllık hükümranlıklarını saymazsak hiçbir başkaldırı ve isyanın başarıya ulaşmamış olduğunu kolaylıkla söyleyebilirim. Biliyorsunuz Kürtlerin son isyanının nasıl sonuçlanacağına ilişkin de kesin bir tahmin yapamıyoruz.
Hatırlayın diyorum.
“Kürt sorunu yoktur. Kürt kardeşlerimizin sorunları vardır.” Yine “Türk milliyetçilerin işini bitirdik. Şimdi sıra Kürt milliyetçilerinde” vb. binlerce beyan daha bir yıl içinde söylenmişti. Aslında 100 yıldan fazla, aynı müzikle şarki gösterimizi ve dansımızı yaptığımızı belirtmeliyim.
Yeni gelişecek bir uzlaşma durumuyla ilgili olarak; daha önceden bu konuda yazdıklarımı yeni cümle ve üslupla tekrarlayacağım için üzgünüm: Türk sorunu çözülmeden Kürt sorunu ülkemiz sınırları içinde kesin olarak bir çözüme ulaşmaz.
Çünkü Kürt sorununun ülkemiz sınırları içinde iki çözüm yolu vardır.
Birincisi savaş naraları atanların önerdikleri Kürtleri imha etmek. (‘İnkâr’ artık yapılamaz aşamada.)
Şimdilerde düşünülen Kürtleri bölgede azınlığa düşürecek ‘göç’ politikalarını ve ekonomik yatırımları ise başarı şansı olmadığı için gündeme almıyorum.
İkincisi de Kürtlerin bir ulus olduğunu, onlarında bizim gibi insanlardan oluştuğunu kabul etmek. Görüldüğü gibi çözüm çok basit. Çünkü bir ulusun varlığını sözde değil özde kabul ettiğinde onun ‘Ana Dilde Eğitim’ başta olmak üzere ‘Kendi Kaderini Tayin Hakkı’nı ona tanımak gerekir.
Bunun ülkemizdeki sıralanışı şöyle:
Eşit yurttaşlık hakkının anayasa güvencesine kavuşturulması, ana dilde eğitim, Yerel özerklik statüsü, siyasi af, ayrılma hakkı dâhil diğer tüm hak ve istekler yukarıdaki maddeler üzerinden tarafların mutabakat sağlayacağı düşünüldüğü için burada telaffuz edilmemiştir.
Bana göre yukardaki önerileri yapan Kürt hareketi, aslında devletin temel taşlarını oynatma ve kırmızıçizgilerini geçme niyetiyle değil çok masum ve yumuşak taleplerini sıralamaktadır. Bu açıdan devletin, iki çözüm yolundan birine karar verip yürümesi zorunludur. Arada bir yol yoktur.
Ya Kürtleri imha etmeye devam edeceğiz.
Ya da onların bu basit ve doğal haklarını onlara tanıyacağız.

 
Üçüncü bir çözüm önerenler bilin ki birinci yolun yılmaz ve kurnaz savaşçılarıdır. Yani yok Apo’yu ev hapsine alalım, yok gerillaları yurda davet edelim, yok müzakere masasına oturalım vs. vs. hepsi oyalama ve şark kurnazlığıdır. Bunu Kürtlerin önemli bir kesiminin görmemesi mümkündür. Fakat bu tür ara çözümlerle oyalanmak isteyen Kürt Hareketinin Temsilcileri de oyunun bir parçası haline geldiklerini artık görmek zorundadırlar. Bunun için doğru olan adım: Yukarıda sıralanan hakların devlet tarafından demokratik güvenceye kavuşturulmasıdır.
Bunun dışındaki her öneri ve adım savaşın daha fazla artmasından ve gençlerin daha fazla ölmesinden başka bir sonuç vermeyecektir.
Ak Parti’den medet uman Kürtler yeni seçim arifesinde aynı hırlama ve ulumaların olduğunu fark etmiyorlarsa bari ayağa kalkanların davranış ve üsluplarına dikkat etsinler. Çünkü kurtlar avını parçalamadan önce onun en zayıf yerini keşfetmek için etrafında dönerler.

Bu barışçıl bir çözüm değildir.
Eğer Ak Parti yönetimi Kürt sorununu çözmek istiyorsa öncelikle Kırmızı Anayasayı ve ona bağlı olarak kurulmuş yarı legal ve gizli tüm örgütleri lav etmekle işe başlamalıdır. Yoksa Kürt sorununu çözemez. Dolayısıyla çözemezse çözerler. Çünkü uluslararası güçler ve ilişkiler Ak Parti yönetiminin bağlı olduğu Milli Siyaset Belgesi’ni takmaz.


SON SÖZ
Şu an KCK’ dan dolayı içerde olan bir dostuma Kürtlerin bir kurmayı olmadığını söylediğimde bana bozulmuştu. Öncelikle küçük iyileştirmeler ve adımlar, derin acılar içinde olan halk için bir ışık, bir umuttur. Fakat devamı ve sürekliliği
olmayan çözümler daha büyük acıların da hazırlayıcısıdır. Kürt hareketi, batıyı ve emekçi sınıfları etkileyecek adımlar atmadan ne kadar güçlü olursa olsun ülke sınırları içinde kalıcı bir sonuç alamaz. Bu yönde ciddi hiçbir girişim görmediğim içinde baştaki düşünceme nedense daha çok inanıyorum.
Türkiye’yi yönetenlerin zaten bir kurmayı yok. İttihat Terakki gibi sığ ve terörize bir grubun hala etkisi altında ülke çıkarlarını düzenlemesi, Mustafa Kemal’in yönetiminde gerçekleşmiş ve yarım kalmış burjuva devrimini(Sadece 1919-23 yılları.) ilerletme yetenek ve cesaretinden yoksun olması, 1952 de NATO’ya girip Kontr-Gerilla dediğimiz Nazi örgütlenmesini benimsemesi ve bu örgüt aracılığıyla her türlü cinayet, suikast ve kitlesel katliamları siyaset sanması bu konudaki yeterli doneleri vermektedir bize.
Demokrat ve devrimci olanlar, emekçiler adına hareket edenler, kendi bağımsız ve kitlesel hareketlerini yaratıp siyasi sahnede etkili olmadıkça gerçek bir çözümün olacağına inanamıyorum.
Acıların bitmesi adına yanılmayı çok isterdim.
Selcuk POLAT 01.10.12  

Ökkeş Bölükbaşı, İstanbul Aralık.2012

 

http://www.medyagunebakis.com/  okkesb61@gmail.com,

TDFAJANSToplum Dinamikleri Fikir Ajansı

Sosyal, Kültürel, Ticari, Eğitim ve Sanatsal Alanlarda;

Düşünce Üretimi. Paylaşımı. Toplum Yararına kullanımı.!

Bilgi Sahibi Olmadan Fikir Sahibi Olunamaz.! Olunsa olunsa;

Ancak Başkalarının Fikirlerini Tekrarlayan Papağan Olunur.

 

Dünyada Her Millet İcraatına Tahammül

Ettiği Hükümetin Mesuliyetine Ortak Sayılır…! Mustafa Kemal ATATÜRK

 

TEK YOL DEVRİM.!

YA İSTİKLAL YA ÖLÜM.!

Yaşasın Halkların Kardeşliği.!

KURTULUŞA KADAR SAVAŞ.!

ÜLKÜMÜZ TAM BAĞIMSIZLIK VE

GERÇEKTEN DEMOKRATİK TÜRKİYE.!

 

Hazırlanmakta olan AKP Anayasası

Halkımız İçin Kölelik Anayasasıdır,

KÖLELİK ANAYASASINA HAYIR.!

 

BOP PROJESİNDE TÜRKİYENİN ROLÜ
Emperyalistler Tarafından, Müslüman’ın Müslüman’a Kırdırıldığı Ve Bunun Taşeronluğunun Da Kendine Müslüman’ım Diyen Kendi Liderleri Aracılığıyla Yapıldığının Ve Emperyalistlerinin Esas Amacının Da Ortadoğu’da Siyonistlere Hizmet Eden Sözde Kürdistan, Gerçekte Büyük İsrail'i Kurmak Olduğunun Tüm Müslümanlar Tarafından Bütünüyle Anlaşılması Dileğimle…Ayşe Eren

 

EĞER BİR ÜLKEDE

“Hukuk Üstün Değilse, Adalet Yok Hükmündedir...”

"Türk Yargısında Kronik İşlev Bozukluğu Var"

Bağımsız Bir Millet Olan Papua Yeni Gine, 

Parlamenter Demokrasi Sistemini Kabul Etmiş

Ülkelerdendir.

"Adil Yargılamayı Etkileme Suçunun Oluşabilmesi İçin,

Öncelikle Adil Yargılamanın Olması Gerekir."

Türkiye, ‘Hukuk Devleti İlkesizlikleriyle Malul’

Ülkeler Kategorisini Oluşturan ‘Hibrit Rejimler’

Arasında 88. Sıradadır.

 

SU HAYATTIR… SU BİR HAKTIR…

SU, KAYNAK DEĞİL, DOĞAL VARLIKTIR.

SU YASASI ÇIKARILMALIDIR.!

 

TEMA Vakfı Eko Siyaset Bildirgesi:

“Salt ekonomi odaklı projeler dönemi bitmeli,

Ekolojik Siyaset dönemi başlamalıdır.!”

 

GELECEĞİN TÜRKİYE’Sİ İÇİN

TEMA VAKFINDAN PARTİLERE..!

“Yaşamın sürdürülebilmesinin” ve “sürdürülebilir gelişmenin” ön koşulu “çevrenin, toprağın, suyun, ormanın, biyoçeşitliliğin” korunarak yönetilmesidir.

 

ÜLKEMİZ, TOPRAKLARIMIZ…

GÖZ GÖRE GÖRE ÇÖL OLMASIN.!

YEŞİL OLMASI İÇİN DESTEK OLUN..

 

Diğer Haberler

TrabzonSporKlübü

Nasa

Kentim_İstanbul

Doga_İcin_Sanat

ABD_USA

Department_State

TelerehberCom

Google_Blog

Kemencemin_Sesi

Kafkas_Music

Horon_Hause

Vakıf_Ay

Dogal Hayatı_Koruma

Seffaflık_Dernegi

Telerehber

Sosyal_Medya

E-Devlet

Türkiye Cumhuriyeti

BACK TO TOP