DENİZ BİTTİ.!.

Sanırım yaptığınız bu basit aritmetik işlemlerden sonra “Ergenekon Davası”nın sonuçlandırılmak üzere açılmadığını da anlamışsınızdır.!

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

DENİZ BİTTİ.!.

Ergenekon davası avukatlarından Hüseyin Ersöz,  davadaki belge ve dijital verilerin 3 terebayt (1) boyutlarında olduğuna dikkat çekti. 3 terebaytın ne anlama geldiğini en kalın kafalıların anlayabileceği şekilde açıkladı. Her davada olduğu gibi, 300'e yakın kişinin yargılandığı, 18 ayrı davanın birleştiği Ergenekon Davasında sanıkların ve avukatlarının savunma yapabilmeleri için dava dosyasına hâkim olmaları gerekiyor.

Ancak o zaman aleyhlerindeki delilleri çürütebilir ve sahtecilikleri gösterip, karşı delillerin toplanmasını talep edebilirler.

Haklarındaki haksız isnatların doğru olmadığını başka nasıl kanıtlayabilirler.?

Diğer yandan bütün bu adli işlemlerin makul bir süre içerisinde gerçekleşmesi gerekir ki, adil yargılamadan söz edilebilsin.

“Ergenekon Davası”nda incelenecek 64 milyon sayfa vardır. Başka bir anlatımla, savunma yapabilmek için 300'er sayfalık 214.000 kitabın okunması ve akılda tutulup ileri sürülen iddiaların birbiriyle ilişkilerinin karşılaştırılarak, değerlendirilmesi gerekiyor.!

Yukarıdaki rakam, bir baskı hatası olarak buraya yazılmış değildir. Duyduğunuz rakam doğrudur. Avukatların ve sanıkların okuması gereken belge miktarını kitap boyutu ile anlatmaya çalışmış. Kısaca iki yüz on dört bin kitabın okunmasından söz ediliyor.!

Bir insan tüm yaşamı boyunda kaç kitap okuyabilir.? Siz bugüne kadar kaç kitap okuyabildiniz.? Kütüphanenizde kaç kitabınız var, saydınız mı? Bu soruların yanıtlarından yola çıkarak, altmış dört milyon sayfayı okumak için insana kaç ömür gerekir, bir de bunu hesaplayın bakalım.!

Davaya bakan hakimlerin bizler gibi sıradan insanlar olduğunu ve bizim kadar okuyabileceklerini düşünün, Sonra da bir yargıya varın.! İlla da bir hukukçunun konuşmasını beklemeniz gerekmiyor.!

Sanırım yaptığınız bu basit aritmetik işlemlerden sonra “Ergenekon Davası”nın sonuçlandırılmak üzere açılmadığını da anlamışsınızdır.! Diğer 18 davanın bu dava ile birleştirilmesi de aynı amaçla yapılmıştır demekte bir yanlışlık yoktur. Davaların arasında maddi veya hukuki bağlantı olduğunu söyleyebilmek için bu belgelerin tümünün okunması şarttır. Bu kadar belgeyi, kimler, ne zaman ve nasıl okuyabilmiştir de aralarında “maddi ve hukuki bağlantı” olduğunu anlamışlardır, bunu birinin açıklaması gerekiyor.

Ayrıca bu bağlantıyı anlayan üye, anladıklarını mahkemenin diğer üyelerine anlatıp onları da ikna etmiş olmalı ki, oy birliği ile birleştirmeye karar vermişler. Ya da bütün üyelerin bu dosyaları okuduklarını kabul etmek gerekir.  Öyleyse, yargıçların sadece bu işi başarmış olmalarından yola çıkarak olağanüstü insanlar olduklarını söyleyebiliriz.!.?

Acaba gerçek böyle midir.? Burada fiziki bir imkânsızlık var. Bu imkansızlık ancak  olağanüstü bir yetenekle aşılabilir.!

O olağanüstü yetenek özel görevli mahkemelerin hakimlerinde var mı.?

İşte size Cemaatçi yapılanmanın bulunmadığı söylenen bağımsız yargıdan, bir fotoğraf adil bir şekilde sonuca bağlanması beklenen o meşhur davanın özeti bu kadardır işte. Dilerseniz bu özete davanın hüzünlü öyküsü de diyebilirsiniz tabi.!.

İşte böyle bir davada, Y-CHP'nin Genel Başkanı; CHP'li sanıklar için Biz yargılanmasınlar demiyoruz ki...diyebilmiştir.!

Bir ana muhalefet partisi genel başkanıdır bu sözlerin sahibi. Hiçbir zaman bu sözlerini, yanlış anlaşıldım diyerek,  düzeltme ihtiyacı da duymamıştır... 

Bu sözlerin birçok yazıda tekrar edilme nedeni; sahibi tarafından sıkı sıkıya sahiplenilmiş olmalarıdır. İşte size, bu çirkin tertibi kabul eden AKP ile aynı komisyonlarda oturup,  özürlükçü bir anayasa yapacağını söyleyen Y-CHP'nin üst yönetiminin düştüğü durum.!

Dikkat ettiyseniz, Kılıçdaroğlu son günlerde sıkça bedel ödemek ifadesini kullanmaktadır.

Oysa ortada başka bir gerçek vardır. Yoksul kesimler, son on yıl içerisinde,  körü körüne ya da bir kaç paket makarna alabilmek için AKP'yi desteklemenin bedelini en ağır şekilde ödemişlerdir.

Emperyalistlerin çıkarı için tertiplenen kirli savaşta, hep onların çocukları şehit olmaktadır. Şehit babaları, yaşadıkları bu şokun etkisi altında, sağ kalan oğullarını da vatan için “şehit” olmaya yollayacaklarını söylemektedirler...

Geride gönderecek bir oğlu kalmayanlar ise, kendileri nöbete kalkmaktadır. Bazıları ise şehit olan oğullarının bebeğini göreve hazırlamaktadır. Mübarek Türkiye, emperyalistler için gönüllü asker tarlası sanki...

Ne yazık ki, sade vatandaş cahil bırakılmışlığının bedelini bu şekilde ödemektedir.

Hem de çocuklarının kanı ile.!

Vatandaş için durum böyledir diyelim. Peki, Kılıçdaroğlu'nun suçu nedir.?

Ne yaptı da  bedelini siyasi hayatı ile ödemeye hazırlanıyor.?

Bedel ödetmeyi ağzına hiç almayan bir genel başkan, iktidara talibim diyebilir mi.?

Yoksa üzerine aldığı bir görevi mi yerine getiriyor.? Ya da yolun sonuna mı geldi de böyle konuşuyor.? Bu soruların yanıtlarını bulmak zorundayız.!

Kürt sorununu PKK'nın yol haritasına göre çözmek için siyasi hayatını sonlandırmayı göze alan “Gandi Kemal”e, Türkiye emanet edilebilir mi.?

Cumhuriyet'i korumak için parmağını bile oynatmamış, oynatacak durumda olanları ise oyalamış olan bir kişi bu hareketi ile atı alanın Üsküdar'ı geçmesine olanak sağlamış değil mi.? Böyle bir adamın sözlerine kim inanır.?

Niçin inanalım ki.?.!

Bu ülkede irtica tehlikesi yoktur diyen Kılıçdaroğlu, karşı devrimin gerçekleşmesi için en önemli araç haline getirilmiş olan yargının içinde; Cemaatçi (F tipi) bir yapılanmaolduğunu da elbette söyleyemeyecektir.!.

Eğer bir ülkede, Anayasa Mahkemesi tarafından Laiklik karşıtı eylemlerin odağı haline geldiği oybirliği ile kabul edilen bir parti, hala iktidarda ise ve ana muhalefet partisine göre de o ülkede irtica tehlikesi yoksa; yargı içinde de okyanus ötesi ile işbirliği yapmış Cemaatçi bir yapılanma bulunmuyor ise, doğal olarak o ülkede darbe yapmaya hevesli olanları ordu içerisinden temizlemek için açılmış olan davaların sonucunu beklemek gerekebilir.!

Ne yazık ki, bu temel fikri kafamıza nakış gibi işleyen Kılıçdaroğlu ile Y-CHP'nin kurmay kadrosudur... Her şeyden önce bu saptamanın yapılması gerekiyor.!

Atatürkçü düşünceyi benimsemekten başka suçu gösterilemeyen; bilim adamları, yazarlar, gazeteciler ve subaylar için Biz yargılanmasınlar demiyoruz ki...” demek, bu mahkemelerde adil ve en azından yürürlükteki hukuka uygun şekilde yargılama yapıldığını kabul etmek anlamına gelir.! Bu sözleri veya aynı anlama gelecek farklı sözleri, en çok tekrarlayan ana muhalefet partisinin genel başkanı olmuştur.

Ordu darbecilerden temizlenmeli diyerek, yapılan bu büyük haksızlıkları meşrulaştırıp destekleyenlerin başında Kılıçdaroğlu gelmektedir.

Oysa hiç bir şekilde ordu darbecilerden temizlenmiyordu. Tam aksine ordu, içerisindeki ulusalcı subaylardan temizleniyordu.!

Geçmişte yapılan veya eksik bırakılan darbeleri, sürekli gündemde tutulup, asıl yapılmakta olan büyük darbe gözlerden kaçırılmak isteniyordu.!

Cumhuriyet rejimine karşı vurulan son darbeyi gizleme görevini, ne yazık ki Kılıçdaroğlu ile ekibi üstlenmiştir. Böylece Y-CHP ile Y-MHP'ye kalan iş, darbenin meşrulaştırılmasıydı.!

Hiçbir yöne doğru kıvırma payı kalmadan, söylemleri ile dolaylı şekilde, karşı devrimi destekleyen Kılıçdaroğlu ile Bahçelidir.

Temel tartışma konularını sürekli geri plana iterek, tali konular  üzerinde,  göstermelik bir muhalefet yapmışlar ve  yaşanmakta olan tehlikeyi basitleştirerek halkı aldatmışlardır.! Dikkat ettiyseniz eğer, her iki liderin iktidarın icraatlarına karşı bütün söylemleri, yapay sert gibi duran bir muhalefettir ve hep iş işten geçtikten sonradır. Ne yazıktır ki, bu beyler, hukukun üstünlüğünü savunmada ve haksızlıklara karşı tepki göstermekte, her zaman sokaktaki insanların gerisinde kalmışlardır.!

Tamemen göstermelik muhalefet yapan bu işbirlikçiler, bir yanda özel görevli mahkemelerde darbeciler yargılanırken, diğer yanda güçler ayrılığıve bağımsız yargı ilkelerine tamamen aykırı olan Darbeleri ve Muhtıraları Araştırma Komisyonunda görev almakta bir sakınca görmemişlerdir.!

Gerçekte bu komisyonun, PKK lideri Abdullah Öcalan'ın önerdiği Hakikatleri Araştırma Komisyonu”ndan hiç bir farkı yoktur.  “Silivri Hukuku”nu meşrulaştırmak ve CHP'yi darbelerin içinde göstermekten başka, hiçbir işe yaramadığı ortaya çıkan bu komisyonda, Y-CHP hangi amaçla görev almış olabilir.? Bunu çok merak ediyorum! Doğrusu bu tutum, Y-CHP'ye  pek de yakışmıştır.! Aynı şekilde Anayasa Uzlaşma Komisyonunda oturmak da darbe hukukunu benimsetmekten başka hiç bir işe yaramamıştır. Kılıçdaroğlu, Tayyip Erdoğan'ın başkanlık hayallerine sürekli umut olmuştur... 

Nitekim en sonunda Erdoğan, yeni anayasa konusunda bildiğini yapacağının işaretlerini vermeye başlamıştır. Kılıçdaroğlu'nun, CHP'yi kullanmaları için onların hizmetine sunduğu da böylece ortaya çıkmıştır.  Şimdi kendilerini tuhaf bir “şaşkınlık” içerisinde göstermeleri hiç de inandırıcı değildir.!

Denebilir ki, yargı eliyle yapılan darbeyi gözden kaçırtanların başında, Kılıçdaroğlu gelmektedir. Bahçeli için kullanılacak ifade biraz daha farklı olabilir. O AKP ile açıktan işbirliği yapacak kadar gözü kara bir şekilde yoluna devam etmektedir...

Neyazık ki,  MHP'nin milliyetçi kanadı, 10. Kurultay’da bu gidişe “dur” diyememiştir. AKP iktidarı yine MHP kongresinde kazanan taraf olmuştur. Bu da bir başka acınacak yanımızdır.!

Cumhuriyetin yıkılmasında en önemli işlevi gören bu ekip, artık kendilerini daha fazla gizleyemeyecektir. Onlar için deniz bitmiştir.!

Kılıçdaroğlu'nun Siyasi hayatıma mal olacaksa... “ ve Bedel ödenecekse ödemeye hazırım...” şeklindeki cümleleri, onun da yolun sonuna geldiğine inandığını gösteriyor... 

CHP'liler işin farkına varana kadar, belki bir süre daha  Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'in ziyaretine gidebilir.!

Daha fazlası zaten olmayacak! Zira 1919'da ayağa kalkıp, geleceğini belirleyen Türk halkının, hala ayağa kalkabilecek takati var.!

Av. Cemil Can

 

 

DİPNOT:

(1)  1024 cigabayt büyüklüğündeki ölçü birimidir

 

Av. Cemil Can, Ankara Kasım.2012

 

http://www.medyagunebakis.com/  okkesb61@gmail.com,

TDFAJANSToplum Dinamikleri Fikir Ajansı

Sosyal, Kültürel, Ticari, Eğitim ve Sanatsal Alanlarda;

Düşünce Üretimi. Paylaşımı. Toplum Yararına kullanımı.!

Bilgi Sahibi Olmadan Fikir Sahibi Olunamaz.! Olunsa olunsa;

Ancak Başkalarının Fikirlerini Tekrarlayan Papağan Olunur.

 

TEK YOL DEVRİM.!

YA İSTİKLAL YA ÖLÜM.!

Yaşasın Halkların Kardeşliği.!

KURTULUŞA KADAR SAVAŞ.!

ÜLKÜMÜZ TAM BAĞIMSIZLIK VE

GERÇEKTEN DEMOKRATİK TÜRKİYE.!

 

Hazırlanmakta olan AKP Anayasası Halkımız İçin Kölelik Anayasasıdır,

KÖLELİK ANAYASASINA HAYIR.!

 

BOP PROJESİNDE TÜRKİYENİN ROLÜ
Emperyalistler Tarafından, Müslüman’ın Müslüman’a Kırdırıldığı Ve Bunun Taşeronluğunun Da Kendine Müslüman’ım Diyen Kendi Liderleri Aracılığıyla Yapıldığının Ve Emperyalistlerinin Esas Amacının Da Ortadoğu’da Siyonistlere Hizmet Eden Sözde Kürdistan, Gerçekte Büyük İsrail'i Kurmak Olduğunun Tüm Müslümanlar Tarafından Bütünüyle Anlaşılması Dileğimle…Ayşe Eren

 

EĞER BİR ÜLKEDE

“Hukuk Üstün Değilse, Adalet Yok Hükmündedir...”

"Türk Yargısında Kronik İşlev Bozukluğu Var"

Bağımsız Bir Millet Olan Papua Yeni Gine, 

Parlamenter Demokrasi Sistemini Kabul Etmiş

Ülkelerdendir.

"Adil Yargılamayı Etkileme Suçunun Oluşabilmesi İçin, Öncelikle Adil Yargılamanın Olması Gerekir."

Türkiye, ‘Hukuk Devleti İlkesizlikleriyle Malul’

Ülkeler Kategorisini Oluşturan ‘Hibrit Rejimler’

Arasında 88. Sıradadır.

 

SU HAYATTIR… SU BİR HAKTIR…

SU, KAYNAK DEĞİL, DOĞAL VARLIKTIR.

SU YASASI ÇIKARILMALIDIR.!

 

TEMA Vakfı Eko Siyaset Bildirgesi:

“Salt ekonomi odaklı projeler dönemi bitmeli, Ekolojik Siyaset dönemi başlamalıdır.!”

 

GELECEĞİN TÜRKİYE’Sİ İÇİN

TEMA VAKFINDAN PARTİLERE..!

“Yaşamın sürdürülebilmesinin” ve “sürdürülebilir gelişmenin” ön koşulu “çevrenin, toprağın, suyun, ormanın, biyoçeşitliliğin” korunarak yönetilmesidir.

 

ÜLKEMİZ, TOPRAKLARIMIZ…

GÖZ GÖRE GÖRE ÇÖL OLMASIN.!

YEŞİL OLMASI İÇİN DESTEK OLUN.. 

Diğer Haberler

TrabzonSporKlübü

Nasa

Kentim_İstanbul

Doga_İcin_Sanat

ABD_USA

Department_State

TelerehberCom

Google_Blog

Kemencemin_Sesi

Kafkas_Music

Horon_Hause

Vakıf_Ay

Dogal Hayatı_Koruma

Seffaflık_Dernegi

Telerehber

Sosyal_Medya

E-Devlet

Türkiye Cumhuriyeti

BACK TO TOP