TRABZON'UN GERÇEK FETİH TARİHİ 15 AĞUSTOS 1461

Trabzon’un Fethi 26 Ekim gibi aslı belirsiz bir tarihte değil, 15 Ağustos 1461 deki gerçek tarihinde kutlanmalıdır.

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

TRABZON'UN GERÇEK FETİH TARİHİ 15 AĞUSTOS 1461

Trabzon’un Fethi 26 Ekim gibi aslı belirsiz bir tarihte değil, 15 Ağustos 1461 deki gerçek tarihinde kutlanmalıdır.

Trabzon’un Gerçek fetih tarihi 15 Ağustos 1461 yozlaştırılarak Ortodokslara terk edilmiş, Bizlere 26 Ekim gibi aslı belirsiz bir tarihte Trabzon’un fethi törenleri yaptırılmaktadır.

15 Ağustos 1461 Tarihi Trabzon’un gerçek fetih tarihidir, Trabzon üzerinde kara emelleri olan güçler Trabzon’un kuruluşundan günümüze kadar galen zamanda bölgede yaşamış halklar üzerinde tahrifatlar yaparak, Bölge tarihinde kısa bir dönem Rum hâkimiyetini bölgenin kadim halkı olarak dayatmakta, bu dayatma sonucu Bölge üzerinde siyasi ve kültürel haklar iddia etmektedirler.

Rum, Köken ve kullanım itibari ile Romalı demektir, Yunanistan kavmi Greek’lerle doğrudan hiçbir bağları yoktur, Dolaylı ilişkileri ise diğer kavimler gibi Roma imparatorluğu bünyesinde olmalarındandır.

Anadolu bölgesi Asya’dan, Roma döneminde Batıdan gelen çok eski nüfus göçü yaşamış son derece önemli bir alanı temsil eder. İlkçağ boyunca Anadolu sayısız yerli halkın geniş bir yelpazede beşiğiydi: Asurlular, Hititler, Helenler, Frigler, Traklar, Medler ve diğerleri. Roma Dönemi'nde ve daha sonra, Moğol istilasından önce, Anadolu nüfusu 12 milyon insanın üzerinde tahmini bir düzeye ulaşmıştı. Oğuz Türkleri, Anadolu'ya taşınan asıl Türkî halkıydılar.

Birçok Türk, 1071'deki Malazgirt Savaşı'nda Selçukluların Bizanslılar karşısındaki zaferinden sonra daha yoğun göçlerle Anadolu’ya gelmişlerdir.

Malazgirt Savaşı'ndan önce Anadolu’ya yerleşmiş, Turanî kültürünü korumuş Roma ve Bizans halkı içinde Hıristiyan olarak varlığını sürdüren büyük orandaki Turanî nüfus,1071'den sonraki yüzyıllarda bölgede egemen olan Müslüman Turani nüfusun dinini benimsemiş, var olan Türk kimliğini Müslümanlık inancıyla yaşamaya devam etmiştir.

Hıristiyanlığını muhafaza eden halk Romalı anlamına gelen Rum kimliği ile varlığını korudu, Güzümüze kadar gelen Rumlar son birkaç yüzyıl içinde Ortodoks Dünyanın etkisinde kalarak etnik kimliğini unutmuş, dini kimliğini ön plana çıkarmış olmasından dolayı Yunanistan halkı Greklerin asimilasyonu ile Kendilerini Yunanlılarla özdeşleştirmiş olduğunu görüyoruz.

1071 yılı öncesi Asya’dan siyasi ve kıtlık nedenleriyle gerçekleşen büyük göçlerle batıya gelen Turanî kavimlerin birçoğu Avrupa içlerine gelerek yerleşmiş, soyları günümüze Hungarya (Macaristan) Bulgar, Gagavuz gibi birçok kavmi Hıristiyan olmalarına rağmen Turanî etnik kimliğini korumuş olduğunu görüyoruz.

Anadolu’daki Turanî Hıristiyanlar maalesef yanlış yaklaşımlar nedeniyle adeta Yunanlaştırılmışlardır. Yakın tarihimizde Rus ve Greklerle işbirliği yaparak Türkiye’yi yok etmeye kalkışmış olduğunu görüyoruz. 

Bu konuda önyargılara kapılmadan uyanık olmalı, tarihi gerçekleri belgeleri ile ortaya koyarak Yunanlıların, Ermenilerin oyunlarını bozarak Turanî kavimlerin Milleti olan Türk milli kimliğinde birleşmeyi başarmalıyız.

Trabzon’un fethinin 15 Ağustos 1461 olan tarihi bazı mihraklarca tahrif edilmiş, 26 Ekim 1461’in Trabzon’un fetih tarihi olarak halkımıza dayatılmıştır.  


Tarihten habersiz kurumlarımız gerçekleri araştırmak yerine kendilerine dayatılanı benimsemiş, Trabzon’un gerçek fetih tarihi olan 15 Ağustos 1461 gününü Hıristiyan azınlığına terk ederek 15 Ağustos’un Pontusun yıkılışına ağıt günü olarak kutlanmasının önünü açmışlardır.

Tarihler konusunda bu taassup neden, değişmiş olsa ne olur, bırakın 15 Ağustos’u Rumlar kutlasın bizde 26 Ekimi kutlarız, burada kavgaya ne gerek var diyenler, hayatın gerçeklerini bilmeyen, Milli hassasiyetleri olmayan tarih “Lümpen” kişilerdir.
Büyük milletler sahte mazilerle yaşatılamaz, şanlı tarihimizin tek harfinden vaz geçilmemelidir.

Bir harfin yokluğu istikbale ulaşmamızda bir gedik demektir, zamanla bu gedikler büyüyerek mevcut ilkesiz, soysuz, amaçsız bir neslin Türk ve İslam düşüncesine ihanete varan duyarsızlığını yaşar olduk.

Bu nedenle 40 milyon Km2 bir vatanın parçalanmasına imkân oluşturuldu. Halen duyarsızlıklarımız devam ettiği için Türk milletinin son kalesi Anadolu SEVR dayatmasının tekrar uygulamaya konulması tehdidi altındadır.

Konu hakkında bilgimiz, merakımız, tedbir alanımız yok denecek kadar azdır.

Acilen devletimiz Trabzon’un fetih kutlamalarını 26 Ekim gibi mesnetsiz bir tarihten kaldırarak gerçek fetih tarihi olan 15 Ağustos gününe almalıdır.
Kavmiyetçilik ve mezhepçilik ile bizleri parçalamaya çalışanların oyunlarını bozmalıyız,

Günümüzde Afganistan’da, Irak’ta, Mısır’da, Cezayir’de, Libya’da, Sudan’da, diğer İslam ülkelerinde yaşanan iç karışıklıklar Batının yeniden başlattığını en yetkili ağızlardan duyurduğu 3. BİN YIL HAÇLI SEFERİ uygulamasından başka bir şey değildir.

Demokrasi ihracı gibi komik bir gerekçe ile bütün İslam âlemi yangın yerine çevrilmiştir.

Son 20 yıldır değişik gerekçelerle milyonlarca Müslüman öldürülmüş, milyonlarcası sakat kalmış, İslam devletlerinin ellerindeki sanayi yok edilmiş, yer altı kaynaklarına el konulmuş olduğunu hala göremiyorsak ….
Bekleyin ölümlerden en kötü ölümlerin gelmesi hiçte uzak değildir.

Trabzon’un fethinin yıl olarak 1461 olduğu kesindir.
Bizde Trabzon tarihiyle ilgili ilk güvenilir bilgiler, fetihten 400 yıl sonra Trabzonlu Şakir Şevket tarafından yazılan “Trabzon Tarihi” adlı eserde verilmiştir.

1877’de eski yazı ile yazılan bu kitabı 2001 yılında İsmail Hacıfettahoğlu Latin harflerine çevirip yayınlamıştır.

Trabzon’un fethinin yılının 1461 olduğu kesindir.

Fetih günü olarak kutlanılan 26 Ekim 1461’in Trabzon’un gerçek fetih günü olduğu konusunda ise yeterli bilgi ve belge yoktur.

Bu konuda Trabzon üzerine önemli bir çalışma yapan araştırmacı M. Hanefi Bostan ise Bryer ve Winfield’ın Osmanlı ordusunun takip ettiği güzergâh ve takvime dair bilgilerinden yola çıkarak Trabzon’un fetih tarihi konusunda 15 Ağustos 1461’de ısrar etmektedir.

 

http://www.medyagunebakis.com/ -http://www.tdfajans.com/

TDFAJANSToplum Dinamikleri Fikir Ajansı

Sosyal, Kültürel, Ticari, Eğitim ve Sanatsal Alanlarda;

Düşünce Üretimi. Paylaşımı. Toplum Yararına kullanımı.!

Bilgi Sahibi Olunmadan Fikir Sahibi Olunamaz.! Olunsa olunsa;

Ancak Başkalarının Fikirlerini Tekrarlayan Papağan Olunur.

 * * * * * * * * * *

TEK YOL DEVRİM.!

YA İSTİKLAL YA ÖLÜM.!

Yaşasın Halkların Kardeşliği.!

KURTULUŞA KADAR SAVAŞ.!

ÜLKÜMÜZ TAM BAĞIMSIZ VE

GERÇEKTEN DEMOKRATİK TÜRKİYE.!

 

 

15 Ağustos Sümela Ayini Siyasidir

Kültür bakanlığı tarafından 15 Ağustos tarihinde ayin müsaadesi verilen Sümela müzesinde gerçekleştirilen ayin ibadet değil Rumların siyasi gösterisidir. Ve bu tarih değiştirilmelidir.

Trabzon’un Maçka ilçesi Altındere Vadisi’ndeki Karadağ eteklerinde kurulu tarihi Sümela Manastırı‘nın 88 yıl aradan sonra geçen yıl bir günlüğüne Ortodoks Hıristiyanların ibadetine açılması,

Yapılan ayinin 15 Ağustos tarihine denk getirilmesinin inanç özgürlüğü ile izah edilecek tarafı yoktur.


Patrikhanenin 15 Ağustos dayatması Trabzon’un Türkler tarafından bu tarihte fethedilmesi  nedeniyle siyasi bir intikamın hırsı ile dayatılan bir karardır.

Sümela ayini inanç özgürlüğü ile izah edilecekse,  Ortodoks Hıristiyanların kutsal günleri bellidir, böyle kutsal saydıkları bir tarihte ayine müsaade verilmelidir.

15 Ağustos dayatmasına hükümetimiz müsaade etmemelidir.

Sümela ayininin 15 Ağustos 'hikmet'i
Trabzon, Osmanlı’nın en zor aldığı kalelerden biridir. Esasında, Bizans düştükten sonra bile, Trabzon’un orada fitne yuvası olarak kalmaya devam etmesi, Fatih’i çok sinirlendiriyordu.
Trabzon tekfuru da bunun farkında idi ve kendisini sağlama almak için bölgeye daha önceden gelip Hıristiyan olarak yerleşmiş Kuman Türkleri (Gürcüler), hala eski dinlerini muhafaza eden bazı Türk boyları ve özellikle Akkoyunlu Uzun Hasan ile ‘stratejik ortaklık’lar kurmuştu. Tekfurun elde edemediği bir tek Çepniler ve bir kısım Türkmenlerdi.

Fatih, Trabzon alınmadan, Anadolu’daki Türk birliğinin gerçekleşmeyeceğini biliyordu. O yüzden de bu mesele, içinde saklı bir dert gibi duruyordu.

Bir gün, Rumeli Beylerbeyi Mahmut Paşayı çağırıp şöyle demişti:

“Mahmud birkaç niyyetüm var. Umarım ki Hak Teala ben zayıfa kuvvet verip, anı nasip ede. Evvel biri, şol İsfendiyar vilayetidir ki, Kastamonu, Sinop ve Koyulhisar’dır. Benim huzurumu bunlar giderir. Ve biri şol Trabzon’u bir cünüb kafir yiyip yürür. El-hasıl bunlar benim maksudumdur. Gece ve gündüz hayalimden gitmez” (Trabzon’un Fethi, Doç. Dr. Kenan İnan, Sosyal Bilimler Enst. Dergisi, 14. sayı, s71-84)

Biz bugün maalesef Fatih gibi himmeti yüksek insanları anlayamıyoruz. Onların bize emanet ettikleri şu toprakların ne zahmet ve sıkıntılarla alınıp bize bırakıldığının kıymetini bilmiyoruz. O yüzden de bu topraklara nasıl sahip çıkmamız gerektiğini de kestiremiyoruz.

Düşünebiliyor musunuz, Uzun Hasan, kız kardeşini aldığı-evlendiği tekfuru korumak için, annesini Fatih’e ricacı gönderiyor.

Fatih ‘ana’ya müşfik davranıyor. O da bunun farkında. İstanbul’un fethi sırasında ‘Gavurcuklarımı koru Allahım.!” diye dua eden Cibalili Ali gibi o kadıncağız da Trabzonlu gavurcuklarını korumak için Fatih’e “Hay oğul.! Bir Durabuzun cün bunca bunca zahmatlar çekmek nedür.?” der ve güya Fatih’e ‘çektiğin zahmetlere değmez bu şehir’ demek ister.

Maksat ise, Trabzon’un, Fatih’in ‘cenabet’ dediği tekfurun elinde kalmasını sağlamak.!

Nihayet şehir sarılmaya başlayınca, kadın bu kere de:

“Bu (Trabzon), benim gelinime teallüktür. (Yani Akkoyunlu emanitidir.) Bunu bana bağışla oğul” der.

Fatih ona şu cevabı verir:

“Ana bu zahmatlar Durabuzun çün değildür. Bu zahmatlar Din-i İslam yolundadır kim, ahrette Allah hazretine varıcak hacil olmayayuz (utanmayalım) diyedür.

Zira kim elimizde İslam kılıcı vardır. Ve eğer biz, zahmatı ihtiyar etmesevüz (bu zahmetlere bugün katlanmazsak) bize gazi demek yalan olur.” (Aşıkpaşazade Tarihi, s. 208)

İşte Trabzon’un fethi, böyle bir ali himmet bir yüreğin armağanıdır bu millete. Biz onların hatırasına bile saygı göstermekten aciz hale gelmişiz. Basiretten yoksun, ferasetten bî haber, tarih bilincinden mahrum siyasetlerle ülkeyi bilinçsizce eski sahiplerine ( ! ) peşkeş çekiyoruz.

Ey memleketi idare edenler, bu işlere ‘masum faaliyetler’ diye bakamazsınız! Bakarsanız, Fatih’in ve Yavuz’un lanetine uğrarsınız.

AB projeleri çerçevesinde Balat, zaten havluyu atmış durumda. Midyat,  Mardin öyle... Şimdi sırada Antakya havalisi ve Trabzon var. Sonra arkasından Van gelecek.

“Dedelerimizin kanla aldığı yerleri parayla satıyorsunuz” diyemem ama üç beş Avrupalı size aferin diyecek diye bu toprakları eski sahiplerine peşkeş İslam’ın izzetini ayaklar altına almış olursunuz. Ergenekoncu taifesine karşı elinizi güçlendirmek için bile yapsanız, bu millet sizi affetmez!

Kim onlara “15 Ağustos”ta Sümela manastırında ayin yapma izni verdiyse ahmaktır.!

Eğer bu işte, sevdiğim ve başarılı bulduğum Ahmet Davutoğlu’nun da izni varsa bilsin ki ayağına balta vurmuştur.

Trabzon’un fetih günü olan 15 Ağustos’tan başka gün mü yoktu.? Ayin için Sümela’dan başka yer mi kalmadı.?

Bu mu vizyon.? Bu mu tarih bilinci.? Eğer her meselede böyle iseniz vah memleketin haline.?

Bir Kültür Bakanı 15 Ağustos’un Trabzon’un fetih tarihi olduğunu bilmiyorsa yazıklar olsun. Dışişleri onu ikaz etmiyorsa ona da yazıklar olsun.! Biliyorlar da ona rağmen o tarihi günde ayin yapmalarına fırsat veriyorlarsa bunun adını siz koyun…

 

http://www.medyagunebakis.com/ -http://www.tdfajans.com/

TDFAJANSToplum Dinamikleri Fikir Ajansı

Sosyal, Kültürel, Ticari, Eğitim ve Sanatsal Alanlarda;

Düşünce Üretimi. Paylaşımı. Toplum Yararına kullanımı.!

Bilgi Sahibi Olunmadan Fikir Sahibi Olunamaz.! Olunsa olunsa;

Ancak Başkalarının Fikirlerini Tekrarlayan Papağan Olunur.

 * * * * * * * * * *

TEK YOL DEVRİM.!

YA İSTİKLAL YA ÖLÜM.!

Yaşasın Halkların Kardeşliği.!

KURTULUŞA KADAR SAVAŞ.!

ÜLKÜMÜZ TAM BAĞIMSIZ VE

GERÇEKTEN DEMOKRATİK TÜRKİYE.!

 

 

Diğer Haberler

TrabzonSporKlübü

Nasa

Kentim_İstanbul

Doga_İcin_Sanat

ABD_USA

Department_State

TelerehberCom

Google_Blog

Kemencemin_Sesi

Kafkas_Music

Horon_Hause

Vakıf_Ay

Dogal Hayatı_Koruma

Seffaflık_Dernegi

Telerehber

Sosyal_Medya

E-Devlet

Türkiye Cumhuriyeti

BACK TO TOP