Kyoto Protokolü Öldü

Kyoto Protokolü Öldü; Yaşasın Kopenhag Protokolü.!

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

Kyoto Protokolü Öldü; Yaşasın Kopenhag Protokolü.!

Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu Yeşil Görünüm'de

Küresel iklim değişimi problemine, insanın bilinçsiz davranış ve yaşam tarzı neden olduğu bir bilimsel gerçektir. “Isınmaya gerçekten insan mı, yoksa buna atmosferimizdeki doğal salınımlardan biri mi neden oluyor” tartışmaları ise artık çok gerilerde kaldı. Biz yeni keşfetmiş olsak bile Kyoto Protokolü de bu “Baki kalan bu kubbede bir hoş seda” oldu artık.!

Küresel ısınma konusundaki ilk canlı tartışmaya 1986'da Missouri-Columbia'da atmosfer bilimleri doktorası yaparken tanık olmuştum. İki bilim insanı, karşılıklı duran kürsülerde ve konferans salonunu doldurmuş yüzden fazla kişinin önünde durarak "küresel ısınma var mıdır, yok mudur" tartışıyorlardı. Ben de klimatoloji dersim için "Kim haklı? Neden?" adlı ödevim için oradaydım. Kimi haklı bulduğumu şimdi hatırlamıyorum bile, zaten sayısal hava tahmini ile uğraşan sayısalcı biri olarak "iklim" konusu bana fazla sözel ve lafı güzaf gibi gelmişti.!

Isınmaya gerçekten insan mı, yoksa buna atmosferimizdeki doğal salımınlardan biri mi neden oluyor tartışmaları artık çok gerilerde kaldı.

Yıllar geçti, bütün dünya gibi ister istemez ben de bu konuya odaklanmak zorunda kaldım. Çünkü bu problem günümüzde, en az kalkınma, açlık ve sağlık kadar dünya toplumlarının üzerinde durması gereken sorunların başında geliyor. Bu nedenle, 21. Yüzyıl'da kalkınma çabaları ile çevreyi yitirme endişeleri "Sürdürülebilir Kalkınma" kavramını ortaya çıkarttı.

Sürdürülebilir kalkınma bağlamında iklim değişikliğine neden olan sera gazları (GHG) emisyonlarının azaltılmasına yönelik, ilk olarak Haziran 1992 Rio Konferansı'nda (UNFCCC) özellikle gelişmiş ülkelerin ciddi önlemler alması konusu gündeme getirildi. Bu amaca yönelik olarak, daha sonra Kyoto'da bir araya gelen BM ülkeleri, daha somut adımların atılabilmesi için bir dizi karar aldı. Bu kararlardan en önemlisi, özellikle gelişmiş ülkelerin GHG emisyonlarını 2008-2012 yılları arasında 1990 seviyesinin ortalama %5 altına indirmesiydi. Kyoto Protokolü'nün uluslararası geçerlilik kazanması için önkoşul, global anlamda GHG emisyonunun % 55'ine tekabül eden ve en az 55 ülkenin bu yükümlülük altına girmesiydi. Rusya'nın katılımı ile 16 Şubat 2005'te Kyoto Protokolü yürürlüğe girdi.

Türkiye maalesef olayları hep geriden takip etti ve dünyanın gerisinde kaldı. 1992 Rio Konferansı'nda imzaya açılan 5 temel belgeden Gündem 21'i kabul eden ülkelerden biri de Türkiye oldu. Ancak 1992'de kabul edilen ve 21 Mart 1994 tarihinde yürürlüğe giren BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'ne (İDÇS), Türkiye 24 Mayıs 2004 tarihinde 189. taraf ülke olarak onay verebildi. BM İDÇ Sözleşmesi`ne, 1994 yılında yürürlüğe girişinin üzerinden 10 yıl geçtikten sonra katılan Türkiye, 2005 yılında yürürlüğe giren Kyoto Protokolü`nü de 4. yılında kabul etti.

Türkiye'nin BM İDÇS'yi 10 yıl sonra imzalamasının bir nedeni vardı. 1980'lerde kendisini önce OECD ülkesi olarak lanse etti. Bunu rahmetli Cumhurbaşkanımız Turgut Özal'a bağlayanlar da var. Bizi zengin OECD ülkeleri ile büyük mali yükümlüklerin altına sokan bu fikir kimden ve nasıl çıktı bilinmiyor. Neyse aklımız başımıza geldikten sonra zengin ülkeler grubundan çıkmak için uzun süre uğraştık durduk. Sonunda 2001 yılında Marakeş'te düzenlenen 7. Taraflar Konferansı'nda alınan karar gereğince, Ek-I ülkelerinden farklı konumda sözleşmeye taraf olduk. Böylece, İDSC Sekretaryası'na düzenli olarak sera gazı salımı raporu vermeyi ve gaz salınımını azaltacak önlemler geliştirmeyi taahhüt ettik.

Türkiye 24 Mayıs 2004 tarihinden itibaren Kyoto Protokolüne taraf olabilirdi ama olmadı. Neden? İşte bu sorunun mantıklı ve kabul edilebilir bir cevabı yok. 2004 yılından 2009 yılına kadar bu konuda Türkiye için değişen hiçbir şey olmadı ama Türkiye bekledi durdu! Hatta sera gazı artırımında Dünya rekoru kırdı! Aslında Kyoto Protokolü'nün ülkemizde ekonomisinin gelişmesini tehdit edebileceği kaygısı doğru değildi. Diğer bir deyişle, gelişmekte olan ülkeler arasında protokolü ekonomisine tehdit gibi gören tek ülke Türkiye'ydi. Çünkü protokol Türkiye gibi ülkeler için esnek maddeler içeriyor. Türkiye protokolü imzalamaya yanaştığı takdirde bunlardan yararlanabilirdi.

Aslında Kyoto Protokolü, sera gazlarını artıran emisyonların salınımın kontrol altına alınarak zarar azaltılması ile birlikte enerji tarım, orman, katı atıklar, kıyıların kullanımı, vb. gibi konu ve sektörlerde uyum çalışmaları yapmamızı istemekteydi. Bütün bunlar, protokol, cezai yaptırım vb. olmadan da küresel iklim değişiminin kötü etkilerinden korunmak için zaten kendiliğimizden yapmamız gereken ve ret edilmesi mümkün olmayan çalışmalardı. Yani gerçekte önemli olan "imza" değil; bizdeki "konuyu algılama, niyet ve zihniyetti"!..

Ne diyelim zararın neresinden dönersek kardır. Kyoto protokolü öldü; yaşasın Kopenhag protokolü!

Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu

Meteoroloji ve Afet Yönetimi Profesörü. 1984 İTÜ Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Mezunu. Atmosfer Bilimleri konusunda 1987'de Master ve 1991'de Doktorasını ABD'nin Missouri-Columbia Üniversitesinden almış. TMMOB Meteoroloji Mühendisleri Odası Marmara Bölge Temsilcisi; Türk Deniz Araştırmalar Vakfı Üyesi. Sinoptik Meteoroloji, Sayısal Hava Öngörüsü, Uygulamalı Klimatoloji ve Afet Yönetimi konuları ile ilgileniyor. Şuan İstanbul Teknik Üniversitesi Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Bölüm Başkanı ve İTÜ Afet Yönetim Merkezi Öğretim Müdürüdür. Hürriyet Gazetesi Seyahat Ekinde yazı yazmakta ve Açık Radyo'da Cuma sabahları Havadan-Sudan adlı bir program yapmaktadır.

Harekete Geçin

İklim değişikliğinin tehlikeli etkilerini durdurmamiz için bize yardım edebilirsiniz. Türkiye’de yapılacak 47 yeni kömürlü termik santral için internet eylemine katılın. Sesimizi Ankara’ya hepbirlikte duyuralım.

Destek Ver!

Bağımsızlığımızı korumak için hiçbir şirket, devlet ya da politik partiden bağış ya da sponsorluk kabul etmiyor, sadece sizin gibi bireylerin desteği ile çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, Meteoroloji ve Afet Yönetimi Profesörü

 

http://www.medyagunebakis.com/ -http://www.tdfajans.com/

TDFAJANSToplum Dinamikleri Fikir Ajansı

Sosyal, Kültürel, Ticari, Eğitim ve Sanatsal Alanlarda;

Düşünce Üretimi. Paylaşımı. Toplum Yararına kullanımı.!

Bilgi Sahibi Olunmadan Fikir Sahibi Olunamaz.! Olunsa olunsa;

Ancak Başkalarının Fikirlerini Tekrarlayan Papağan Olunur.

Diğer Haberler

TrabzonSporKlübü

Nasa

Kentim_İstanbul

Doga_İcin_Sanat

ABD_USA

Department_State

TelerehberCom

Google_Blog

Kemencemin_Sesi

Kafkas_Music

Horon_Hause

Vakıf_Ay

Dogal Hayatı_Koruma

Seffaflık_Dernegi

Telerehber

Sosyal_Medya

E-Devlet

Türkiye Cumhuriyeti

BACK TO TOP