“ISLIK” ÇALMA ZAMANIDIR.!

Hükümetin “Bizim Dönemimizde Faili Meçhul Yok” Söyleminin Aldatmacadan İbaret Olduğu Ortaya Çıktı.

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

“ISLIK” ÇALMA ZAMANIDIR.!

Hükümetin “Bizim Dönemimizde Faili Meçhul Yok”

Söyleminin Aldatmacadan İbaret Olduğu Ortaya Çıktı.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu: ”8 yılda 116 faili meçhul cinayet işlendiğini, yargısız infaz, dur ihtarı ve rastgele ateş açma sonucu 367 kişinin öldürüldüğünü; cezaevi ve gözaltında ölenlerin sayısının ise 370 olduğunu”  açıkladı.!

 

8 yılda çatışmalarda 2 bin 262 kişi yaşamını yitirmiş, 8 bin 710 kişi işkenceden geçirilmiş, 87 bin 513 kişi gözaltına alınmıştır. Yasaklanan yayın sayısı ise 671’i buldu. Türkiye’nin “insan hakları raporu” böyledir.  Hal böyle olunca, Başbakan’a “İnsan Hakları Ödülünü” Kaddafi’nin vermesi gayet normaldir.! Alan razı, veren razı size ne oluyor.? Kendi halkının “demokrasi” ve “özgürlük” taleplerini kurşun ve bomba ile karşılayan Kaddafi’nin,  koca dünyada ödül verebileceği kişi olarak, bizim Rizeli Recep’i bulması oldukça anlamlı değil mi.? Kuzey Afrika ülkelerini de kapsayan Genişletilmiş Büyük Ortadoğu Projesi’nin eş başkanına ödül vererek projenin uygulanması durdurulabilir mi.? Hiç sanmam… Silaha ve zora başvurmadan petrol zengini ülkeleri emperyalizmin çıkarlarına göre “dizayn” etme anlamına gelen bu projeyi Kaddafi’nin engellemesi imkânsız gibi…

Bizde 2002- 2009 yılları arasında “namus” ya da “töre” cinayeti nedeniyle öldürülen kadın sayısındaki artış, % 1400’e çıkmış. Yeterli önlemlerin alınmaması nedeniyle  7 yılda 4 bin 63 kadın öldürülmüş.! Bunu da bir yerlere not edin… “Yasemin Devrimleri” bitince karşılaştırma yapacağız.!

Kaddafi saklambaç oyununa çevirdiği halka hitap günlerinde, Libyalılara ne derdi bilir misiniz.? “Dedelerimizin yüzyıllar boyunca ‘uşaklık’ yaptığı Osmanlıların torunlarını ‘uşak’ olarak ayağınıza getirdim.” Kaddafi’nin Arap halkına karşı yaptığı en önemli icraat bu kadardır…

Kaddafi Kuzey Afrika’yı saran ateşi söndürebilecek mi.? BM müdahale etmezse, NATO devreyi girecek mi.! Eş başkan Dusseldorf’ta: ” NATO’nun Libya’da ne işi var.?” diyerek bağırmış… Washington muhaliflere her türlü yardıma hazır olduğunu bildirmiş. “Her türlü yardım” vaadini Erdoğan duymasın çok kızar vallahi.!  Her geçen gün bu tür sorular artıyor, Anlaşılan yanıtlarını almak için birkaç gün daha bekleyeceğiz…

Kaddafi cehaleti ile övünen bir lider. “Bedevi Çadırı” nı gittiği her ülkeye götürmesi bu yüzdendir. Halkına “cahilliğinizden utanmayın, övünün” diyen başka bir lider tanıdınız mı.? Çağımızda  “örgütlü cehalet” ten daha tehlikeli bir silah yok.! ABD bile bu silahı kullanıyor artık.!

Ben derim ki, Kaddafi’ye “demokrasi ve özgürlük” ödülü verilsin. Kaddafi, “İnsan Hakları Ödülü” verebiliyorsa, ona neden  “demokrasi ve özgürlük ödülü”  verilmesin.? Halkına kurşun ve bomba yağdıran bir lidere, bu ödül yakışır mı yakışır.! “Al gülüm ver gülüm” gibi bir şey.!

Kaddafi anti-Amerikancıdır buna inanın! Ama anti-emperyalist değil. Vaktiyle devletleştirdiği Libya petrollerini, (çoğu ABD’li olan) uluslar arası petrol şirketlerin emrine vererek emperyalistlerle uzlaşmıştır. Çağdaş hukuk sistemlerindeki bir tek kurumu ülkesine ithal etmemiş olan bu diktatör lider, aşiretler arasındaki düşmanlıkları dengeleyerek, ülkesini 42 yıldır yönetmeyi becerebilmiştir. Ne yazık ki, Afrika’nın zengin enerji kaynakları, bu ülkeyi çağdaş uygarlıkla kolay kolay buluşturamayacaktır.! Emperyalistler için önceliği olan Libya halkı değil, petroldür.!

Hükümet Libya’daki vatandaşlarımızın tahliye hareketini, “Cumhuriyet tarihinin ve yüzyılın en büyük tahliye olayı” olarak yutturmaya çalışıyor. CHP Milletvekili Onur Öymen: “1975 yılında Güney Kıbrıs’ta kalan ve İngiliz üslerine sığınan 60 bin yurttaşımızı iki haftadan az sürede tahliye ettik. 10 gün içinde havadan taşıdığımız yurttaşlarımızın sayısı 9391 idi” diyerek hükümetin canını sıktı… Hafızası kuvvetli adamları AKP’liler hiç sevmiyor…

Bizim hükümet tahliye işine biraz geç başlamış. Acaba neden.? Bu sorunun yanıtını ben biliyorum: Tunus’ta başlayan ayaklanmanın “domino etkisi” göstereceği öngörülerek, tahliye işlemlerine başlansaymış,  hükümetimiz bu etkinin Akdeniz sahili boyunca, Türkiye’ye kadar uzanacağını da kabul etmiş olacaktı.! Ülkemizde “Facebook” kullanıcılarının sayısının 20 milyonu geçtiği (Twiter kullanıcı sayısının 1 milyondan fazla olduğu söyleniyor) hesaba katıldığında, böyle bir tedbire başvurmak son derece yerinde ve doğrudur.

 

BİRÇOĞUNUN KENDİLERİ BELLİ, FAİLLERİ MEÇHUL

 

BUNLARIN FAİLLERİ BELLİ, KENDİLERİ MEÇHUL

 

Aksi halde “eşeğin aklına karpuz kabuğunu düşürülmüş” olurdu. “Araplardan Neyimiz eksiktir” diyen kendini bilmezler ( ! )  çıkabilirdi.!  Övünmekte Türklerin önüne kim geçebilir ki.? O nedenle son ana kadar beklemek daha isabetli oldu.! Biliyorsunuz “Sosyal Medya” emperyalizmin silahsız ordusudur. Milyonlar sokağa indi mi, en gaddar diktatörler bile çaresiz kalabilirler.!  Son örnek: Kaddafi’dir. Çok şükür bizde şimdilik öyle bir tehlike yok.! Eş başkanın başbakanlığındaki bir hükümet, zaten aynı projeyi uygulamakla görevlidir.!

Tahliye işi gecikince, Türk işçilerin can güvenliği tehlikeye girecekmiş. Kime ne! Birkaç yüz kişi ölse ne olur ki.? Önemli olan genişletilmiş büyük projedir.! Öyle bir olay olsa da fark etmez; kalemşorlarımız ardından ne kahramanlık öyküleri yazarlardı. “Mavi Marmara” baskını yaya kalırdı bu öykülerin yanında. İsrail’in “Mavi Marmara” baskınından sonra; “Ölülerimizin cenazelerini söke söke alacağız.!” demedik mi.?

 

AKP’li Elazığ Belediyesi’ndeki ihale yolsuzluğu AKP milletvekili Tahir Öztürk’ü de içine almış. Çok yazık!..  Tahir’in sahibi olduğu aile şirketi “Hazar Ltd. Şti” ile yönetiminde yakın akrabalarının bulunduğu “Öztürk Ltd. Şti.” nin 2009 yılı içinde aldığı ihale miktarı 183 milyon 441 bin TL tutarındaymış. Bu kadar parayla kaç paket makarna, kaç paket bulgur alınırdı, hesap eden yok tabi! Bu iki şirket, ihalelere başka şirketleri sokmamışmış.! Ya da katılanlar, bir şekilde elenmişler. Gerçekler yargılama sonunda ortaya çıkacak elbette. Biraz daha bekleyeceğiz. Ne diyelim; Elazığlılar her seçimde kendilerini temsil edecek olanları en “isabetli”  bir şekilde seçiyorlar.!

Belediye deyip de geçmeyelim. Yakında “özerk” hale gelecekler. Devlet Bakanı Babacan’ın verdiği bilgiye göre, belediyeler ve bağlı kuruluşlarının Hazine’ye 7,7 milyar lira vadesi gelmiş borçları bulunuyor. Her zamanki gibi başı, 4 milyar 706 milyon TL ile Ankara Büyükşehir Belediyesi çekiyor. Bu miktarın 2,4 milyarlık kısmının vadesi gelmiş. “Torba Yasa” ile İ. Melih’in borçları 74 milyon halkın üzerine bir güzel dağıtılmış. Melih’in borçlarını ödemek için harika bir yöntem bulunmuş. Ne diyelim.! Üstelik borçlar yasa çıkartılarak “ödenmiş” kabul ediliyor.

AKP seçmeni Erdoğan’a böyle yasalar çıkartsın diye oy vermiş olmalı.! Allah’ın kulu bu duruma itiraz edemez artık. “Milli irade” ye karşı gelmek ne mümkün!  Yasanın anayasal “eşitlik ilkesi”ne aykırılığını bile ileri sürmek imkânsız hale geldi. Seçimlere 3 ay kala, böyle bir iptal davası açmak  öyle kolay iş değil!.. Kaldı ki, Anayasa Mahkemesi de o eski Anayasa Mahkemesi değil.!

Melih Gökçek’in elinde, Ankara halkını aldatmak için “açılmamış” daha pek çok kart var. Bunlardan biri Eskişehir yolu üstünde “demir kafes” de denilen ucube. Diğeri Milli Kütüphane’nin önündeki  “gökkuşağı”  isimli tuhaf dükkânlar. Hepsinin de parasını 74 milyon Türk halkına ödetilmiş. Seçimlerden önce makarna, bulgur ve kömür parasını da bir köşeye ayırmıştır herhalde… Oh ne ala, gel keyfim gel.! 20 yıldır Ankara’nın başına bela edilen Melih’e oy verenler de isabetli ( ! ) bir seçim yapmışlardı.! Melih, Türkiye Cumhuriyeti’nin başkentine yakışan bir başkandır… Sarkozy’i yolcu ederken çiklet çiğnemesinden belli değil mi.?

 

TEKEL işçilerine de muştulu bir haberim var: Biliyorsunuz TEKEL’in içki bölümü 292 milyon dolara satın alan Türk şirketler, (Nurol, Limak, Özaltın ve Tütsab) iki yıl bekledikten sonra, bir kuruşluk bile yatırım yapmadan bu varlıkları, 810 milyon dolara yabancı bir firmaya (Texas Pacific Group) satmışlardı.  Havadan kazandıkları parayı hesapladım: 518 milyon dolar. Özelleştirme adı altındaki satış bedeli olan 292 milyon doların içinde 17 fabrika ile 150 milyon dolarlık ham madde ve hazır içki stoku olduğunu unutmayalım. 

Sıkı durun, şimdi size bomba gibi yeni bir haber veriyorum: Bu hafta başında ise TEKEL’i İngiliz viski şirketi Diageo’ya 2 milyar 100 milyon dolara satılmış. Bu bedel TEKEL’in gerçek piyasa değerini gösterir. Ne tatlı kar. Ticaret yapmak da sünnetmiş nasılsa.! Bu üçüncü satıştan benim payımı verirler mi bilmiyorum. Ama ilk ikisinden komisyon ücretimi dolu dolu almıştım.! Ne yalan söyleyeyim.!Sizi ilgilendirmez tabi!  Vatana millete sağ olsun.!

Yanlış mı duydum.? Yine TEKEL işçileri dediniz galiba.? Onları da önümüzdeki kış ayarlında Ankara’daki Abdi İpekçi Parkı’nda bekleriz. Yalnız ceplerinde birer limon olsun… 

O günlerde İngiliz viski şirketi üstümüze havadan biber gazı atabilir. Ne olur ne olmaz, biz tedbirimizi alalım.!

12 Haziran’da oylarımız elbette yine AKP’ye.!

Lanet olsun, ötekileri verdik de ne olmuş.?

Biz Halk Partisi’nin “kuyruklarını” unutmadık ki.!

“Yuuuuuuuuh olsun” demiyorum artık, bundan böyle ıslık çalacağım hepinize.!

Av. Cemil Can

 

http://www.medyagunebakis.com/ - http://www.tdfajans.com/

TDFAJANSToplum Dinamikleri Fikir Ajansı

Sosyal, Kültürel, Ticari, Eğitim ve Sanatsal Alanlarda;

Düşünce Üretimi. Paylaşımı. Toplum Yararına kullanımı.

Bilgi Sahibi Olunmadan Fikir Sahibi Olunamaz.! Olunsa olunsa;

Ancak Başkalarının Fikirlerini Tekrarlayan Papağan Olunur.

 

* * * * * * * * * *

TEK YOL DEVRİM.!

YA İSTİKLAL YA ÖLÜM.

Yaşasın Halkların Kardeşliği.!

KURTULUŞA KADAR SAVAŞ.!

ÜLKÜMÜZ TAM BAĞIMSIZ VE

GERÇEKTEN DEMOKRATİK TÜRKİYE. 

Diğer Haberler

TrabzonSporKlübü

Nasa

Kentim_İstanbul

Doga_İcin_Sanat

ABD_USA

Department_State

TelerehberCom

Google_Blog

Kemencemin_Sesi

Kafkas_Music

Horon_Hause

Vakıf_Ay

Dogal Hayatı_Koruma

Seffaflık_Dernegi

Telerehber

Sosyal_Medya

E-Devlet

Türkiye Cumhuriyeti

BACK TO TOP