TEK-EL-İM VARDI O DA ARTIK YOK.!..

Kadın hakları konusunda 134 Devlet arasında 12’nci sıradayız. Önümüzde İran, arkamızda Suudi Arabistan var.

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

TEK-EL-İM VARDI O DA ARTIK YOK.!..

 

Kadın hakları konusunda 134 Devlet arasında 12’nci sıradayız. Önümüzde İran, arkamızda Suudi Arabistan var. Suudi Arabistan’da kadınlara otomobil kullanma hakkı yeni veriliyor.(1) İran’da ikinci eşle evlenme yasa ile meşru hale getirildi sonunda.(2) Bizim kadınlara bu ikisi arasında yer bulmuş, sıralamayı yapan kuruluş. Bizim kadınların çoğu kendinde bir kusur var sanıyor! Avrupa ülkelerinden çok önce kadınlara seçme ve seçilme hakkını vererek(3) kadın-erkek eşitliğinde birinci sıralara oturan Türkiye’nin 80 yılda muhafazakâr iktidarlar elinde geldiği nokta burası işte...

 

Şimdilik erkeklerin arasında oturarak, televizyon programlarında fikirlerinin söylenmesine ses çıkartılmadığına aldanmayın. Kadınları camilerde vaaz verirken, hatiplik yaparken görmüyor olabilirsiniz ülkemizde. O yasak biliniyor!.. Onların yumuşak eliyle rejimi yıkana kadar 72 milyonun karşısına geçip vaaz vermelerine ses çıkartılmayacak. Kadın olmalarını kullanarak diğer konuşmacıları tahrik edip tuzak sorular ile sıkıştırmalarını da bir süre daha izleyeceğiz. O da bize özgü şark kurnazlığımız. ‘Ulema’, birkaç yıl önce kamu alanlarındaki ‘türban yasağı’ nedeniyle, kendilerini üniversite kapılarına zincirleyip eylem yapan kızların, bu davranışına İslami gelenekler arasında yer bulamadı henüz. Araştırmalar eski arşivlerde ‘derinlemesine’  devam ediyor.

Asıl dikkati çeken, geçmiş yıllarda ‘dinsel’ bir sorun olarak gösterilen ‘türban yasağının’ çözülmediği halde sorun olmaktan nasıl çıkartıldığı. Bu çözümün ‘patenti’ de bizde. Başbakanın türban için “velev ki siyasi simge” deyişini hatırlayın... Başbakan bu sözleri ile kabadayılık taslayıp, bir siyasal harekete destek verirken,  gerçeğin de yalın bir şekilde altını çizmişti o gün...

 

Tekel işçilerinin haklı eylemine gelince, aynı hoşgörüyü gösteremiyor nedense...  Kadın hakları konusundaki gerilemeyi türban ile örtüp gizleyenler de ne yazık ki yine kadınlardır ülkemizde. Aralarında tuzu kuru olup, ciple dolaşanlar çok küçük bir azınlığı teşkil etse de, aynı fotoğraf karesinde yer almaları başka bir avantaj. Diğer kadınları bir süre daha susturabilirler bu gidişle... Şimdilik kendilerini veya kocalarını başarısız sayarak kaderlerine razı olmalarına da aldanmamak gerekir. Bu ‘derin’ uykudan uyandıklarında, önlerine konan üçüncü çocuğu yapma zırvalarını, ‘oklava’ ile karşılayacakları kesin, başka yolu yok bunun!..

Emekli maaşlarında yapılan göstermelik artışlar, hemen arkasından yapılan zamlarla fazlasıyla geri alınmış. Emekliler bunu bildiğinden her ücret ayarlamasında ayrı bir korku yaşıyorlar. Ya her ay maaşlara zam yapmaya kalkışırsa bu hükümet vay halimize!.. Yandık ki, ne yandık o zaman!..

 

Bir de şu yaman çelişkiye bakın; kadınları ikinci sınıf vatandaş olarak kabul eden bir iktidarı, iktidara getiren de, sekiz yıldır orada tutan da yine kadınlardır.  %19.4’ü işsiz olan bu ülkenin vatandaşları sayısal olarak 5.300.000 kişiye ulaşmış, haberiniz var mı? Her dört kişiden biri işsiz kısacası... Hırsızlık yeni bir iş kolu gibi görülmeye başlandı ülkemizde. Polis karakollarını soyan hırsızlar var!.. Övünün övünebildiğiniz kadar. Açlık ve yoksulluktan çıldıran çıldırana, o konu biraz daha ağır!.. İşin komik yanı bir yana, altındaki sosyal gerçekliği dile getirmek bile son derece tehlikeli, toplum adeta fitili ateşlenmiş bir bomba... Bir tek, bu konuda açıklama yapmak için uzmanlığa ihtiyaç var!..

 

Başbakan Tekel işçileri için ne dedi işittiniz: “Çalışmıyorlar, boş depolarda oturuyorlar!” Erdoğan işçileri bir zamanların ‘bankamatik’ memurlarına benzetmiş. Böylece onlara ‘asalak’ muamelesi yapıp, arkalarındaki kamuoyu desteğini azaltmak hesabındadır. İşçilerin çalıştıkları fabrika ve atölyeleri Amerikalı bir şirkete peşkeş çeken kendisi değilmiş gibi. Bari Tekel’i işçileri ile birlikte satsaydın da elin gâvuruna, onun kapısında eylem yapsalardı bu kara kışta... CHP ile MHP’nin Tekel işçilerine sahip çıkması çok zoruna gitmiş hükümetin. “72 yaşına geldin be adam, bugüne kadar bir tek işçi eylemi içinde görünmedin, şimdi ne oldu sana da ortalığa düştün?” sözleri bunun en çarpıcı kanıtı. Diğer yandan direnişin “ideolojik” olduğunu söylemekle sanki onu ‘haksız’  bir eyleme dönüştürecekler. Grevi yapan işçiler bir sendikanın üyesi beyler! Sendikanın varlık nedeni işçilerin haklarını aramak. Doğal olarak hakkın aranacağı yer, ya bir kamu kurumu olacak ya da özel sektör. Her ikisinin de bir ‘ideolojisi’ var değil mi? Onlara karşı ‘hak aramak’ için kurulmuş bir sendikanın da ‘ideolojisi’ olması son derece doğal değil mi? İktidar, elinden gelse Tekel işçilerini ‘vatan hainliği’ ile de suçlayacak!..

 

Hükümetin Tekel işçilerine karşı bu hoşgörüsüz tutumu başka kaygılardan kaynaklanıyor. Bu çıktı ortaya artık, gizlenemiyor. Türk-İş, yönetim olarak bu eylemlerin çok gerisinde kaldı, o da ayrı bir zaaf. Yapılan oylama bunun kanıtı. İşçilerin yüzde yüze yakını biber gazı, soğuk su havuzu dinlemeyip ‘eyleme devam’ kararı aldı. Türk-İş hükümeti daha fazla kızdırmak istemiyor anlaşılan. O da ayrı bir kepazelik ya. Şimdi; ‘ya bu  direniş ülke çapında yayılırsa, ya genel grev konuşmaya başlanırsa’ diyerek  ikisini de  korku sardı!.. Arkasından genel seçim var, bundan da kaçamazlar... Referandum süresinin 120 den 45 güne indirilmeye kalkışılmasının başka bir açıklaması olamaz. Halkın hafızası ile alay eden bir iktidar belli ki, onun unutkanlığına kaderini bağlamış(4)... Çalışma Bakanının: “Tekel işçilerinin aldığı paraya çalışacak yüz binlerce insan var” açıklaması 5.300.000 işsiz var haberiyle birlikte veriliyor ‘yandaş medya’nın manşetlerinden. Halkı tehdit eden bir iktidar, mutlaka çıkış kapısına da bir bekçi koyar! Aksi halde dediğini yapmak zorunda kalacak... Koşar adım faşizme doğru giden bu gidişat, bakalım ne zaman duvara toslayacak!.. “Yetim hakkı yedirtmem” söylemi inandırıcılığını çoktan yitirdi; yerine “yenecekse yetim hakkını da biz yeriz” söylemi geldi adeta!

 

Özelleştirmelerle ağır yara alan işçi sınıfı, kurtuluşun kendi ellerinde olduğunu anladı sonunda. İstanbul’daki itfaiye işçilerinin direnişi yeterli halk desteğini arkasında bulamadı bu doğru. O da ayrı bir çelişki ya… Sanki herkes kendi başının çaresine bakabilecek durumda! Önümüzdeki günlerde mecburen başka iş kollarındaki işçiler de sokağa inecek... İşçileri işsizlerle tehdit etmek, o da yeni bir moda. İktidar için tek kurtuluş yolu kaçmakta görünüyor... Ya da zorbalığa başvurulacak. Gidişatı onu gösteriyor, hazırlıklar da hemen hemen tamam. Polisin 16 bin kişilik yeni kadrolarla takviye edilmesi(5), hükümetin ağır silah alımından da vazgeçmemesi ne anlama geliyor Allah aşkına?(6)

Av. Cemil Can

 

DİPNOTLAR:

(1) http://www.tumgazeteler.com/?a=2687531

(2) http://www.tumgazeteler.com/?a=4074767

(3) Milletvekili seçimlerinde, Türk kadını ilk kez seçme seçilme hakkını kullandı. 8 Şubat 1935 te Meclise 18 kadın milletvekili girdi. İtalya'da kadınlar 1948'de, Japonya'da ise ancak 1950'de seçme hakkını kazandı. Türkiye'nin Medeni Kanun'u aldığı İsviçre'de ise kadınlar seçme ve seçilme hakkını 1971'e kadar alamadı. İsveç ve Danimarka örneklerinde de durum farklı değildi.

Türk kadını, Atatürk hayattayken yapılan son seçimde (1935) ilk kez seçilme hakkını kullandı ve TBMM'ye 18 milletvekiliyle girdi.

http://www.turkforum.net/showthread.php?t=516018

(4) Bozdağ, halkoylamasına sunulan konularda 4 aylık sürenin oldukça uzun olduğunu, bu süre zarfında olayın gündemden düştüğünü, lehteki veya aleyhteki bütün fikirlerin unutulabileceğini, bu sonuçları önlemek için teklif verdiklerini kaydetti.

http://www.nethaber.com/Politika/129088/AKP-Referandum-suresi-45-gune-insin-istedi

(5) http://www.haberturk.com/ekonomi/haber/185602-Emniyete-yeni-kadro.aspx

(6) MECLİS İçişleri Alt Komisyonu, TSK'nin, "askeri silah ve malzemelerin ülkeye giriş çıkışlarının tek elden takip edilmesini zorlaştıracağı ve kontrolsüzlüğe yol açacağı" gerekçesiyle karşı çıktığı Silah Yasası maddesini değiştirmedi. Yeni Silah Kanunu Tasarısı'nı görüşen Komisyon, "Emniyet ve MİT'in harp silahı ithal yetkisini" düzenleyen hükmünü korudu. Tasarının ilk 6 maddesinin ele alındığı toplantıda daha önce kurumlardan gelen itirazlar ve değişiklik önerileri üzerinde duruldu. Edinilen bilgiye göre alt komisyon, Emniyet ve MİT'e de ağır silahlar ithal etme yetkisi veren, bunu daha önceki gibi Milli Savunma Bakanlığı değil, İçişleri Bakanlığı üzerinden yaptıran düzenlemeyi korudu.

http://www.aktifhaber.com/news_detail.php?id=265735

http://www.medyagunebakis.com/ 

 

 

Diğer Haberler

TrabzonSporKlübü

Nasa

Kentim_İstanbul

Doga_İcin_Sanat

ABD_USA

Department_State

TelerehberCom

Google_Blog

Kemencemin_Sesi

Kafkas_Music

Horon_Hause

Vakıf_Ay

Dogal Hayatı_Koruma

Seffaflık_Dernegi

Telerehber

Sosyal_Medya

E-Devlet

Türkiye Cumhuriyeti

BACK TO TOP