AKP’ye DOMUZ BAĞI.! Av. Cemil Can

AKP’ye DOMUZ BAĞI(*)!.. Av. Cemil Can

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

AKP’ye DOMUZ BAĞI(*)!..

Av. Cemil Can

Hükümet Kanunda(1) (Hakimler ve Savcılar Kanununun 101. madde) ve ilgili Tüzükte(2) (Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu Tüzüğü 35. madde) bulunmayan ‘haberleşmenin dinlenmesi ve tespiti’ yetkisini, Yönetmeliğe(3) bir madde ekleyerek, Adalet Bakanlığı Müfettişlerine verdi. Askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasına yol açan ‘gece yarısı operasyonunun’ bir benzeri olan bu yönetmelikti. 24.01.2007 tarihinde çıkartılan bu yönetmeliğe karşı bu defa  muhalefetin yapabileceği bir şey yoktu!..

 

Adalet Bakanlığı Müfettişlerinin görevleri Yasa(4) (Adalet Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun 15. Madde) ile belirlenmiş, yetkileri de Tüzüğün 15. maddesi ile sınırlandırılmış olup,  bunlar arasında; ‘gerek gördükleri kimseleri yeminle dinleme’ bulunmakla beraber “telefon dinlenmesine” olanak sağlayan bir hüküm yoktur. Aynı şekilde;  Hâkimler ve Savcılar Kanunun 82. Maddesi, hakim ve savcıların ‘görevden doğan’ veya ‘görev sırasında işlenmiş’ suçlarla ilgili soruşturmanın Adalet Bakanlığı Müfettişlerince yapılacağını hükme bağlamıştır. Ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçüstü halleri dışında, hâkim ve savcıların ‘yakalama’, ‘arama’ ve ‘sorguya çekilme’ sinin söz konusu olamayacağı 88. Madde ile hüküm altına alınmıştır. Ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçüstü hallerinde soruşturmanın ‘genel hükümlere göre’ yetkili Cumhuriyet savcıları tarafından bizzat yürütüleceği 94. maddenin bir gereğidir. İşte dananın kuyruğunu kopartacak olan hüküm de budur. Genel hükümlere göre soruşturmayı yürütmek söz konusu olduğunda, devreye Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 135.(5) maddesi girebilmektedir. Bu maddeye göre hakim ve savcıları dinlemek mümkün müdür?.. Cevabı aranacak ilk soru budur. İkincisi ise: “Birinci sınıfa ayrılmış hâkim ve savcıların telefonlarını bir soruşturma kapsamında dinlemek mümkün müdür?” sorusudur…

 

Birinci sorunun cevabını vermeden önce, herhangi bir kişinin ‘iletişiminin  tespitinin’ hangi şartlar dâhilinde olabileceğine bakmak gerekir. Maddede açıkça; a.) kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı, b.) başka suretle delil elde etme imkânının bulunmaması ve c.) hâkim kararı bulunması halinde telefonların dinlenebileceği belirtilmiştir. Bu madde kapsamında ‘dinleme, kayda alma ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi’ ancak, 135. maddesinin 6. fıkrasında sayılan suçlarla ilgili olabilir.  Bu temel bilgilere ‘birinci sınıfa ayrılmış’ hakim ve savcıların, ‘disiplin cezası, soruşturma ve kovuşturma bakımından’ Yargıtay üyeleri hakkındaki hükümleri tabi olduğu, Hakimler ve Savcılar Kanununun 98. maddesinin bir gereği olduğunu da  eklemek gerekir. Yargıtay Kanunun 46. maddesi(6) üyelerin ‘görevleri ile ilgili ve kişisel suçlarından dolayı haklarında soruşturma yapılabilmesi’ni Birinci Başkanlar Kurulunun kararına bağlamıştır. Bu madde ile ‘ağır cezayı gerektiren suçüstü hallerinin’  hazırlık ve ilk soruşturması da ‘genel hükümlere’ tabi kılmıştır. Görüldüğü gibi, ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren bir suçüstü hali söz konusu olmadıkça genel hükümlere göre hakim ve savcılar hakkında, yetkili ve görevli savcıların soruşturma  yürütmesi olanaksızdır. Telefon dinleme konusuna gelince durum daha da zorlaştırılmıştır. CMK’ nın 135. maddesinin 6. bendinde sayılan suçlarla ilgili bir soruşturma bulunmadıkça zaten hiç kimse için bu yola başvurma olanağı bulunmamaktadır. Kaldı ki, Hakimler ve Savcılar Kanununun 88. Maddesinin mevhumu muhalifinden, ağır ceza mahkemelerinin görev alanına giren suçlarda  bile, hakim ve savcıların telefonlarının dinlenebileceği sonucu çıkartılamaz!..  Genel hükümlere göre yürütülecek bir soruşturmada (135. maddede sayılı bulunan örgütsel faaliyetler içinde işlenen suçlar için) bir hakim için  bu şekilde delil toplamanın zorunlu hale gelebileceği koşullar hiçbir şekilde bir araya gelemezler!..

 

Bununla beraber, CMK’nun 251. maddesinin(7) hakim ve savcıların iletişiminin tespitine olanak verip vermediğine bakmak gerekir. Bu madde 250. maddede belirtilen suçların, ‘görev sırasında veya görevden dolayı işlenmiş olsa bile Cumhuriyet savcılarınca doğrudan soruşturma’ yapılabileceğini hükme bağlamaktadır. Bu hükümden ilk bakışta 250. maddede belirtilen suçların  ‘görev sırasında’ veya ‘görevinden dolayı’ hakim ve savcılar tarafından işlenmesi halinde, de ilgili diğer savcılar tarafından doğrudan soruşturulabileceklerine olanak verdiği sanılmaktadır!.. Sorun bu hükmün yukarıdaki özel kanunlarda belirtilmiş olan sorgulama usul ve esaslarını ortadan kaldırıp kaldırmadığında düğümleniyor. Yasa koyucunun böyle bir düşüncesi olsaydı, bu durumu yasa içinde bir madde ile koyabileceği gibi, maddenin gerekçesinde de açıklayabilirdi. Bunları hiç biri yapılmamıştır. O halde ‘görev sırasında’ veya ‘görevinden dolayı’ kavramları kapsamına ‘hakim ve savcıları’ dahil etmek zorlama bir yorumdur! Bu husus elbette ki davaların birinin temyiz incelemesi nedeniyle Yargıtay önüne geldiğinde ‘yargı yorumu’ ile açıklığa kavuşacaktır. Ne var ki, açılmış olan davaların Yargıtay’ın önüne gelmesi neredeyse “imkansız” hale getirilmiştir. Yeni iddianamelerle her geçen gün davanın şişirilmesi, yargılamanın makul bir süre içinde bitmeyeceğinin işaretlerini vermektedir.

 

Öte yandan, Yasada ve Tüzükte bulunmayan ‘iletişimin tespiti’ yetkisinin Adalet Bakanlığı Müfettişlerine bir Yönetmelik hükmü ile verilmiş olması ise ayrı bir hukuk komedisidir. Bu durum, İç Hizmet  Kanunu’nun verdiği ‘Devleti koruma ve kollama’ kapsamınki göreve Anayasa’ yı ortadan kaldırmayı da dahil etmekle aynıdır!.. Başka bir deyişle ile yönetmeliğe bu hüküm konmak suretiyle ‘normlar hiyerarşi’ de alt üst edilmiştir… Temel hukuk kuralları ve ilkelerini çiğnenmiştir... Kuşkusuz Yönetmeliğin (98/ç) maddesinin (yürütülmesinin durdurulması ve) iptali istemiyle Danıştay’da dava açılması mümkündür. Bu maddeye dayanılarak telefonu dinlenmiş yargıç ve savcılardan birinin, dava açma süresini geçirmeden böyle bir dava açmasının hayati öneme sahip olduğunu söylemeye bile gerek yoktur!..

 

Yasa ve tüzükte olmayan bir yetkinin yönetmelikle verilmesi,  aynı zamanda ‘fonksiyon gaspı’ niteliğinde olup, ‘yok hükmündedir’. Ne var ki, bu durumu saptayacak olan yine yetkili yargı organıdır. Bu da dava açma yoluyla olacak bir iştir.  İdare ‘hakim ve savcıların’ iletişiminin tespiti ile ilgili düzenlemeyi yasa koymak suretiyle yapmayı deneseydi, ana muhalefetin konuyu Anayasa Mahkemesine götürmesi söz konusu olabilecekti. Tüzük değişikliği ile yapmayı deneseydi, o zaman da Danıştay’ın görüşü alınmak zorunda kalınacaktı. Dolayısıyla hukuka aykırılık daha o aşamada saptanabilecekti. Her iki halde de ‘yargı denetimi’ söz konusu olduğundan, idarenin bu denetimden kaçma yolunu seçtiği ortaya çıkmaktadır. Bunu ne zamana ve nereye kadar yapabilecektir, bekleyip göreceğiz!...

 

Bu düzenleme ile yapılanı ‘fonksiyon gaspı’ olduğu açıktır. Daha önceki gece yarısı operasyonunda ‘asker kişilerin sivil mahkemede yargılanmasına’ olanak sağlayan yasa değişikliği ile ilgili düzenleme ile, asker kişilerin yargılanmasında çift başlılık getirilmiştir. O düzenleme de Anayasa ile hüküm altına alınmış bulunan Askeri Yargı’ nın görev alanına tecavüz edilmiştir.  Bunun da  ‘fonksiyon gaspı’ niteliğinde olduğu kuşkusuzdur. Bütün bu olup bitenlere, Hükümet kanadından geliştirilen söylem de eklendiğinde, yürütme organının yasama organının görev alanına sürekli müdahale ettiğini söylemek yanlış olmayacaktır. ‘Kuvvetler ayrılığı’ ilkesine aykırı olan bu durum, hükümetin ‘demokratik, laik, parlamenter hukuk sistemini’  benimsemediğini ve bunu rejimi ortadan kaldırmak için fırsatlar yaratıp bunları değerlendirdiğini göstermektedir!..

Hukukun üstünlüğüne saygılı olmayan bir yönetim, kendi ipini kendi çeker!.. Tarih bunun örnekleri ile doludur…Av. Cemil Can

 

DİPNOTLAR:

(*) Domuz bağı, kişinin "az yer kaplamasını" sağlayan işkence yöntemi Normal boy ve kilodaki bir kişi bu şekilde top haline getirilebiliyor. İlk önce kurbanın boynuna ip bağlanıyor. Eğer ölüme terk edilmeyecekse kurban boğuluyor. Ardından ipin ucu bedenin ön kısmından sarkıtılıp bacaklarının arasından arkaya geçiriliyor, ip çekilince bu insanın başı, bacaklarının arasına sıkıştırılmış oluyor. 
İp daha sonra arka tarafa alınan ellere bağlanıyor. Eller bağlanınca sıra ayaklara geliyor. 
Oldukça uzun tutulan bu iple ayaklar da bağlanıyor. Ardından dizler kırılıp yukarı doğru itiliyor. İp, bu şekilde 3'e katlanan vücudunun çevresinde dolanıyor. Beden top gibi bir hale getiriliyor.

(AKP Hükümeti, Anayasa, Yasa, Tüzük ve Yönetmelik olarak sıralanan düzenleyici işlemler içinde en alt sırada bulunan ve yönetmeliklerle ülkeyi idare etmeye devam ederse, kendi kendine ‘domuz bağı’ bağlayarak  sonunda hareket edemez hale gelip,  kendisi adalet istemeye başlayacaktır!. Yaşayıp  hep birlikte göreceğiz!.. C.C.)

( 1 ) HAKİMLER VE SAVCILAR KANUNU (*)

MADDE 82 - Hâkim ve savcıların görevden doğan veya görev sırasında işlenen suçları, sıfat ve görevleri gereğine uymayan tutum ve davranışları nedeniyle, haklarında inceleme ve soruşturma yapılması Adalet Bakanlığının iznine bağlıdır. Adalet Bakanı inceleme ve soruşturmayı, adalet müfettişleri veya hakkında soruşturma yapılacak olandan daha kıdemli hâkim veya savcı eliyle yaptırılabilir.

Soruşturma ile görevlendirilen hâkim ve savcılar, adalet müfettişlerinin 101 inci maddedeki yetkilerini haizdirler.

MADDE 88 - (Değişik ibare: 5435 - 22.12.2005 / m.39) "Ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçüstü halleri" dışında suç işlediği ileri sürülen hâkim ve savcılar yakalanamaz, üzerleri ve konutları aranamaz, sorguya çekilemez. Ancak, durum Adalet Bakanlığına derhal bildirilir. (...)

MADDE 93 - Hâkim ve savcıların kişisel suçları hakkında soruşturma, ilgilinin yargı çevresinde bulunduğu ağır ceza mahkemesine en yakın ağır ceza mahkemesi (Değişik ibare: 5435 - 22.12.2005 / m.32) "Cumhuriyet başsavcısına" ve son soruşturma o yer ağır ceza mahkemesine aittir.

MADDE 94 - (Değişik 1. fıkra: 3611 - 24.1.1990) (Değişik ibare: 5435 - 22.12.2005 / m.39) "Ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçüstü hallerinde" hazırlık soruşturması genel hükümlere göre yapılır. Hazırlık soruşturması yetkili Cumhuriyet savcıları tarafından bizzat yürütülür.

MADDE 98 - (Değişik ibare: 5435 - 22.12.2005 / m.39) "Adalet Bakanlığı merkez, bağlı ve ilgili kuruluşlarındaki" birinci sınıf hâkim ve savcılar, disiplin cezası, soruşturma ve kovuşturma bakımından Yargıtay üyeleri hakkındaki hükümlere tabidir. Ancak soruşturma yapılması Adalet Bakanının istemine bağlıdır.

MADDE 101 - Adalet müfettişleri lüzum gördükleri kimseleri yeminle dinler, gerektiğinde istinabe yoluna başvurabilir ve soruşturmanın zorunlu kıldığı hallerde arama yaparlar. Sübut delillerini, gereken bilgileri bütün daire ve kuruluşlardan doğrudan doğruya toplarlar. Adalet müfettişlerince yapılacak denetim, inceleme ve soruşturmalarda ilgili kuruluş ve kişiler istenecek her türlü bilgi ve belgeyi vermek zorundadırlar.

(2) ADALET BAKANLIĞI TEFTİŞ KURULU TÜZÜĞÜ

MADDE 33 - Hâkim ve savcıların görevden doğan veya görev sırasında işledikleri suçları, sıfat ve görev gereklerine uymayan tutum ve davranışları sebebiyle haklarında inceleme, araştırma ve soruşturma yapılması Bakanın iznine bağlıdır.

MADDE 35 - Müfettişler, gerek gördükleri kimseleri yeminle dinlemeye, istinabe yoluna başvurmaya, zaruri hallerde arama yapmaya ve her türlü delili toplamaya yetkilidirler.

(101. Maddedeki bütün  dairelerden  gerekli bilgileri toplama anlamındadır.CC)

(3) ADALET BAKANLIĞI TEFTİŞ KURULU YÖNETMELİĞİ

Madde 98 - (1) İnceleme ve soruşturma, aşağıdaki esaslara göre yapılır;    

ç) İstinabe, tanık dinlenmesi, arama, el koyma, keşif, haberleşmenin tespiti ve dinlenmesi gibi delil toplama işlemleri sırasında Ceza Muhakemesi Kanununun hükümleri ile birlikte 2802 sayılı Kanunun 101 inci maddesindeki yetkiler kullanılır, hâkim ve Cumhuriyet savcıları lehine 2802 sayılı Kanunun 85 ve 88 inci maddelerinde yer alan kısıtlayıcı hükümler dikkate alınır,

(4) ADALET BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMENİN DEĞİŞTİRİLEREK KABULÜ HAKKINDA KANUN

MADDE 15 - Teftiş Kurulu Başkanlığı, Bakanın emri veya onayı üzerine Bakan adına aşağıdaki görevleri yapar.

a) Adlî  ve idarî yargı hakîm ve savcılarının görevlerini kanun, tüzük yönetmelik ve genelgelere (Hâkimler için idarî nitelikteki genelgelere) uygun olarak yapıp yapmadıklarını denetlemek, hakîm ve savcıların görevlerinden dolayı veya görevleri sırasında suç işleyip işlemediklerini hal ve faaliyetlerinin sıfat ve görevleri icaplarına uyup uymadığını araştırmak ve gerektiğinde haklarında inceleme ve soruşturma yapmak,

Teftiş  Kurulu ve müfettişlerin görev, yetki ve sorumlulukları ile çalışma usulleri tüzükle düzenlenir.

...

(5) CEZA MUHAKEMESİ KANUNU

İletişimin Tespiti, Dinlenmesi ve Kayda Alınması

MADDE 135.- (Değişik 1. cümle: 5353 - 25.5.2005 / m.17) (1) Bir suç dolayısıyla yapılan soruşturma ve kovuşturmada, suç işlendiğine ilişkin kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka suretle delil elde edilmesi imkanının bulunmaması durumunda, hakim veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının kararıyla şüpheli veya sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişimi tespit edilebilir, dinlenebilir, kayda alınabilir ve sinyal bilgileri değerlendirilebilir. Cumhuriyet savcısı kararını derhal hakimin onayına sunar ve hakim, kararını en geç yirmidört saat içinde verir. Sürenin dolması veya hakim tarafından aksine karar verilmesi halinde tedbir Cumhuriyet savcısı tarafından derhal kaldırılır.

(2) (Değişik ibare: 5353 - 25.5.2005 / m.17) "Şüpheli veya sanığın" tanıklıktan çekinebilecek kişilerle arasındaki iletişimi kayda alınamaz. Kayda alma gerçekleştikten sonra bu durumun anlaşılması halinde, alınan kayıtlar derhal yok edilir.

(3) Birinci fıkra hükmüne göre verilen kararda, yüklenen suçun türü, hakkında tedbir uygulanacak kişinin kimliği, iletişim aracının türü, telefon numarası veya iletişim bağlantısını tespite imkan veren kodu, tedbirin türü, kapsamı ve süresi belirtilir. Tedbir kararı en çok üç ay için verilebilir; bu süre, bir defa daha uzatılabilir. (Ek cümle: 5353 - 25.5.2005 / m.17) Ancak, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili olarak gerekli görülmesi halinde, hakim bir aydan fazla olmamak üzere sürenin müteaddit defalar uzatılmasına karar verebilir.

(4) Şüpheli veya sanığın yakalanabilmesi için, (...) (*) mobil telefonun yeri, hakim veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının kararına istinaden tespit edilebilir. Bu hususa ilişkin olarak verilen kararda, (...) (*) mobil telefon numarası ve tespit işleminin süresi belirtilir. Tespit işlemi en çok üç ay için yapılabilir; bu süre, bir defa daha uzatılabilir.

(5) Bu madde hükümlerine göre alınan karar ve yapılan işlemler, tedbir süresince gizli tutulur.

(6) Bu madde (Değişik ibare: 5353 - 25.5.2005 / m.17) "kapsamında dinleme, kayda alma ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesine ilişkin hükümler" ancak aşağıda sayılan suçlarla ilgili olarak uygulanabilir:

a) Türk Ceza Kanununda yer alan;

1. Göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti (madde 79, 80),

2. Kasten öldürme (madde 81, 82, 83),

3. İşkence (madde 94, 95),

4. Cinsel saldırı (birinci fıkra hariç, madde 102),

5. Çocukların cinsel istismarı  (madde 103),

6. Uyuşturucu veya uyarıcı  madde imal ve ticareti (madde 188),

7. Parada sahtecilik (madde 197),

8. Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (iki, yedi ve sekizinci fıkralar hariç, madde 220),

9. (Ek: 5353 - 25.5.2005 / m.17) Fuhuş (madde 227, fıkra 3),

10. İhaleye fesat karıştırma (madde 235),

11. Rüşvet (madde 252),

12. Suçtan kaynaklanan malvarlığı  değerlerini aklama (madde 282),

13. Silahlı örgüt (madde 314) veya bu örgütlere silah sağlama (madde 315),

14. Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk (madde 328, 329, 330, 331, 333, 334, 335, 336, 337) suçları.

b) Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silah kaçakçılığı (madde 12) suçları.

c) (Ek: 5353 - 25.5.2005 / m.17) Bankalar Kanununun 22 nci maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkralarında tanımlanan zimmet suçu,

d) Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar.

e) Kültür ve Tabiat Varlıklarını  Koruma Kanununun 68 ve 74 üncü maddelerinde tanımlanan suçlar.

(7) Bu maddede belirlenen esas ve usuller dışında hiç kimse, bir başkasının telekomünikasyon yoluyla iletişimini dinleyemez ve kayda alamaz.

(6) YARGITAY KANUNU

MADDE 18 - Birinci Başkanlık Kurulunun görevleri şunlardır:

4. Yargıtay Birinci Başkanı, birinci başkan vekilleri daire başkanları  ve üyeleri ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı vekilinin hâkimlik vakar ve onuruna ve kişisel haysiyetlerine dokunan veya görev gereklerine uygun düşmeyen davranışlarından, kişisel ve görevle ilgili suçlardan dolayı ön veya ilk soruşturma yapmak ve bu soruşturmanın, bir daire başkanı veya üye tarafından yapılması gerektiği takdirde, hakkında soruşturma yapılacak olandan kıdemli olması koşulu ile bu görevliyi belli etmek, bu mümkün olmadığı takdirde eşit kıdemli, o da yok ise en yakın kıdemli başkan veya üyeyi görevlendirmek,

MADDE 19 - Yüksek Disiplin Kurulu; Yargıtay üyeliği vakar ve onuruna dokunan, kişisel haysiyet ve itibarını kıran veya görev icaplarına uymayan davranışlarından dolayı Yargıtay Birinci Başkanı, birinci başkanvekilleri, daire başkanları ve üyeleri ile Yargıtay Cumhuriyet başsavcısı ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı vekili hakkında disiplin kovuşturmasını gerektiren eylemin ağırlığına göre "Uyarma" veya "Görevden çekilmeye davet" işlemlerinden birini uygular.

MADDE 46 - Yargıtay Birinci Başkanı, birinci başkan vekilleri, daire başkanları,  üyeleri, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı vekilinin görevleriyle ilgili veya kişisel suçlarından dolayı haklarında soruşturma yapılabilmesi Birinci Başkanlık Kurulunun kararına bağlıdır. Ancak, ağır cezayı gerektiren suçüstü hallerinin hazırlık ve ilk soruşturması genel hükümlere tabidir.

Birinci Başkanlık Kurulu kendisine intikal eden veya ettirilen ihbar ve şikâyetleri inceleyerek soruşturma açılmasını gerektirir nitelikte gördüğü takdirde, ilk soruşturma yapılması için ceza dairesi başkanlarından birini görevlendirir. Aksi takdirde dosyasının işlemden kaldırılmasına karar verir. Bu karar kesindir.

Soruşturma ile görevlendirilen başkan, soruşturmayı ikmal ettikten sonra evrakı Birinci Başkanlık Kuruluna gönderir.

Soruşturmayı  yapan ceza dairesi başkanı sorgu hâkiminin yetkisini haiz olup Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun ilk soruşturmaya ait hükümlerini uygular.

Vereceği tutuklama ve tutuklamanın kaldırılması veya kefaletle salıvermeye ait kararları Birinci Başkanlık Kurulunun onaması ile tekemmül eder.

Birinci Başkanlık Kurulu, incelediği evrakı eksik bulursa soruşturmayı yapan başkana tamamlattırır. Son soruşturmanın açılmasına gerek görmediği takdirde evrakın işlemden kaldırılmasına, aksi halde son soruşturmanın açılmasına karar verir ve görevle ilgili suçlarda Anayasa Mahkemesine, kişisel suçlarda Yargıtay Ceza Genel Kuruluna tevdi olunmak üzere dosyayı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderir. Evrakın işlemden kaldırılmasına dair verilen kararlar kesindir.

Sanık, Ceza Genel Kurulunca verilen kararın tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde yeniden incelenmesini isteyebilir.

Haklarında inceleme ve soruşturma yapılacakların, inceleme ve soruşturma mercilerinin tayininde son görev ve sıfatları esas alınır. Sıkıyönetim Kanununda sözü edilen yetkili izin mercii, Yargıtay Büyük Genel Kuruludur

(7) CEZA MUHAKEMESİ KANUNU

MADDE 250.- (1) Türk Ceza Kanununda yer alan;

a) (Değişik : 5918 - 26.6.2009 / m.7) Örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen uyuşturucu ve uyarıcı madde imâl ve ticareti suçu veya suçtan kaynaklanan malvarlığı değerini aklama suçu,

b) Haksız ekonomik çıkar sağlamak amacıyla kurulmuş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde cebir ve tehdit uygulanarak işlenen suçlar,

c) İkinci Kitap Dördüncü Kısmın Dört, Beş, Altı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar (305, 318, 319, 323, 324, 325 ve 332 nci maddeler hariç),

Dolayısıyla açılan davalar; Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca yargı çevresi birden çok ili kapsayacak şekilde belirlenecek illerde görevlendirilecek ağır ceza mahkemelerinde görülür.

(2) Gelen iş  durumu göz önünde bulundurularak birinci fıkrada belirtilen suçlara bakmakla görevli olmak üzere, aynı yerde birden fazla ağır ceza mahkemesi kurulmasına, Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca karar verilir. Bu halde, mahkemeler numaralandırılır. Bu mahkemelerin başkan ve üyeleri adli yargı adalet komisyonunca, bu mahkemelerden başka mahkemelerde veya işlerde görevlendirilemez.

(3) Birinci fıkrada belirtilen suçları işleyenler sıfat ve memuriyetleri ne olursa olsun bu Kanunla görevlendirilmiş ağır ceza mahkemelerinde yargılanır. Anayasa Mahkemesi ve Yargıtayın yargılayacağı kişilere ilişkin hükümler ile savaş ve sıkıyönetim (Değişik ibare : 5918 - 26.6.2009 / m.7) “halinde” askeri mahkemelerin görevlerine ilişkin hükümler saklıdır.

MADDE 251.- (1) 250 nci madde kapsamına giren suçlarda soruşturma, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca bu suçların soruşturma ve kovuşturmasında görevlendirilen Cumhuriyet savcılarınca bizzat yapılır. Bu suçlar görev sırasında veya görevden dolayı işlenmiş olsa bile Cumhuriyet savcılarınca doğrudan soruşturma yapılır. Cumhuriyet savcıları, Cumhuriyet Başsavcılığınca 250 nci madde kapsamındaki suçlarla ilgili davalara bakan ağır ceza mahkemelerinden başka mahkemelerde veya işlerde görevlendirilemez. 
 

Av. Cemil Can

Diğer Haberler

TrabzonSporKlübü

Nasa

Kentim_İstanbul

Doga_İcin_Sanat

ABD_USA

Department_State

TelerehberCom

Google_Blog

Kemencemin_Sesi

Kafkas_Music

Horon_Hause

Vakıf_Ay

Dogal Hayatı_Koruma

Seffaflık_Dernegi

Telerehber

Sosyal_Medya

E-Devlet

Türkiye Cumhuriyeti

BACK TO TOP