SUSMA.! SUSARSAN SIRA SANA GELECEK

Yükseköğretim Yasası’nın açık hükmüne(1) rağmen, Kurulun İmam Hatip Liselilere üniversiteye girişte ayrıcalık getiren kararının Danıştay’ca yürütülmesinin durdurulmasına Başbakan çok içerledi.

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

SUSMA.! SUSARSAN SIRA SANA GELECEK

Av. Cemil Can

Yükseköğretim Yasası’nın açık hükmüne(1) rağmen, Kurulun İmam Hatip Liselilere üniversiteye girişte ayrıcalık getiren kararının Danıştay’ca yürütülmesinin durdurulmasına Başbakan çok içerledi. İdari işlemlerin ve düzenlemelerin yargı tarafından denetlenmesini bir türlü içine sindiremeyen Erdoğan, karar için “ideolojiktir” dedi. Baykal’ın bu değerlendirme üzerine “asıl YÖK’ün aldığı karar ideolojikti” demesi, bu defa da Bülent Arınç’ı kızdırdı. Arınç bir gazetecinin sorusuna “bayramdan sonra görürsünüz, ne Danıştay kalacak, ne Bülent Arınç” diyerek yanıt vermesi, tepkisinin çok şiddetli olacağının işaretini verdi...

 

Böyle Bir Tepki Gösterme Hakları Var Mı.?.. Yürütme tarafından yargının kuşatılma altına alındığının bundan daha çarpıcı bir kanıtı bulunamaz her halde. Bu beyanlardan sonra,  mahkeme kararını etkisiz hale getirecek düzenlemeler, başka bir ifade ile söylersek ‘kanuna karşı hile’(2) anlamına gelebilecek yeni düzenleyici işlemler; AKP’nin ‘kuvvetler ayrılığı(3) ilkesini benimsemediğine ve bu Anayasal ilkeyi ortadan kaldırmaya kalkıştığına kanıt olarak gösterilebilirler. Sonra uyarmadılar demesinler... Bu tür düzenlemeler yeni bir kapatma davası için hiçbir şekilde göz ardı edilemeyecek somut kanıtlar sayılırlar.

 

TSK’ni kuşatmadan kurtaracak olan yargı da kuşatma altında olduğundan, yargıçların görevi adalet dağıtmakla sınırlı kalmayıp, rejimi kurtarmaya kadar genişledi. Telefon dinlemeleri ile başlatılan ‘yargıyı sindirme’ operasyonuna en etkili karşı koyma, haklı olarak yargıçlardan beklenir. ‘Ankara yargıçlar var’ sözünü söyletmenin tam da sırası. TSK’ne karşı yürütülen ‘karalama kampanyası’nda, hukukun üstünlüğüne bağlı olanların çoğu şaşkın durumda. Bu olayda ‘sap ile saman’ birbirine karışmış. Vaktiyle NATO tarafından ‘solcuları susturmak’ için kurulan Gladyo’nun(4) tasfiye edilme işinin bugünlere sarkması ayrı bir tartışma konusu. Bizi asıl korkutan, Gladyo’nun tasfiyesi sırasında AKP’ye muhalif olanların da aynı cadı kazanı içinde boğulacak olması. Silahlı Kuvvetlerin bile kendini korumakta zorlandığı bu karmaşa içinde, bireylerin tek başına yapabileceklerinin çok da etkili olamayacağı belli. Bu nedenle bütün yük yargının omuzlarında...

 

Yargı her zamanki gibi kararları ile konuşmalı. Asıl diğer iş yükünün ortaya çıkarttığı hantallığına rağmen, bu dönemde daha özverili çalışmak zorundadır... Özellikle iktidarın rejimi tehdit eden düzenleyici işlemleri hakkında vereceği kararlar ne hata affeder, ne de gecikme kaldırırlar... Aksi halde ‘yandaş yargı’ ve ‘yandaş yargıç’ suçlamaları getirilecek ortaya. Yargı içinden yapay çatlak yaratmak da denenebilir buna. O günleri sabırsızlıkla bekleyenler var. Eğer onlara bu fırsat verilirse birbirinden kuşkulanan (!) yargıçlar yaratacaklar!.. Yargıçların telefonlarını dinlemeler de aynı nedenle değil mi? Bu oyuna gelindiğinde, yargının da ‘işi bitmiş’ olacaktır!.. Böyle bir şey imkânsızdır sanıp da oturmak aymazlıktır. Yakın geçmişe, 12 Eylül’e bir göz atın da görün. 12 Eylül Faşizmine karşı durabilen bir tek kurum var mıydı ülkemizde?.. Yargının bağımsızlığı konusunda o günden bu yana değişen ne? Bu nedenle başka bir şey beklemeden yargının konuşma zamanıdır; hemen şimdi!.. Yargı içindeki hiyerarşiye uyulmadan, yine yargıç kararı ile telefonların dinlenmesi ‘yandaş yargı’ yaratma çabalarının ilk işaretidir. Hukuk dışı uygulamalara karşı sesini yükselten yargıçlara bu yapılanlar, diğer yargıçlara bir gözdağıdır. Artık hedef kendini:’ Susturulmuş ve sadece dinleyen yargıçlar cemaati’ olarak gösterdi…

 

Tarih baba konuşma zamanı geldiği halde susan korkakların, hüzünlü öyküleri ile doludur. Vaktiyle Hitler’i oyları ile iktidara taşıyanlar arasında, Yahudilerin bulunmadığını kimse iddia edemez bugün. Hitler’in bir gün masa başında, bilime aykırı gerekçelerle aldığı ‘Yahudileri imha’ etme kararından ona oy veren Yahudiler de kurtulamadı. İnsanlığa mal olmuş bu örneği günümüzde öğrenmeyen kalmadı çok şükür!?... Yahudilerden sonra ‘toplama kampları’na alınanlar komünistlerdi. Sonra sosyalistler, derken yazar çizer muhalifler ve en sonunda o meşhur sözü söyleyen  Papaz Martin Niemoller‘e(5) geldi sıra. Ne demişti rahmetli:”Bana sıra geldiğinde kimse sesini çıkartamıyordu çünkü; sesini çıkartacak kimse kalmamıştı.” Sonunda herkesi aynı acı son kucakladı: Gaz odaları, fırınlar, kurşuna dizilmeler ve laboratuarlarda canlı deneyler!.. İnsanlık bu olaydan yeterince dersini alamadı!..

Almanların ‘literatüre’ soktuğu bu trajik örneğin, başka uluslarda bulunmadığını sanmayın. Örneğin bizde:”Beni sokmayan yılan bin (yıl) yaşasın” denir. Bu deyişte geçen  ‘yaşasın’ sözcüğünün, mecazi anlamda olduğu hususunda kuşku yok. Asıl vurgulanmak istenen zehirli yılanın “yaşatılmama” olduğu açık; mesajın yılanı ilk görene verilmekte olduğu ayan. Yaşamın dayatması sonucunda her iki örneği daha etkili ve anlaşılır bir şekilde ifade eden bir başka deyiş gelişti: SUSMA SUSTUKÇA SIRA SANA GELECEK!..  Yüklendiği mesaj aynıdır ve atasözümüzden daha etkili duruyor. Fakat kullanılması bayağı tehlikeli!.. Yakın zamana kadar bu ‘sloganı’ yüksek sesle dile getirenin, ‘yasa dışı’ bir örgüt(6) olması nedeniyle,‘örgüt propagandası yapmak’(!) suçlaması ile ‘güme gitmek’ olmayacak iş değil!..  ‘Burası Türkiye’ diyenler çoğunlukta hala!.. Bu nedenle tam da sırası gelmiş iken ve (kökleri bizde olduğu için) dayanağını ‘bana dokunmayan yılan...’ atasözünden alan bu sloganı, yargı organlarına verilen her dilekçedeki başlığın üzerine yazabilmenin vakti geldi diyorum!.. Bu da bir tür eylem sayılır!..

Susma Susarsan Sıra Sana Gelecek.!

uyarısı ile başlayan dilekçeler dönemi başlatmayı öneriyorum!..

Önerim tartışmaya açıktır, başlığa yazma yerine yargı bağımsızlığını kazanana kadar, dilekçelerin sol alt köşesine kısaca: (SSSSG.!)  işareti konarak, yerimizin  bağımsız yargının yanı olduğu belli edilebilir!..

Av. Cemil Can - 29.11.2009

 

DİPNOTLAR:

(1) Yükseköğretim Yasası’nın 45. Maddesini (a) fıkrasının 3. Bendi: “ Bir mesleğe yönelik programlar uygulayan liselerin mezunları, Yükseköğretim Kurulu tarafından belirlenecek aynı alanda bir yükseköğretim kurumuna girerken, başarı notları ayrıca tespit edilecek bir katsayı ile çarpılmak suretiyle değerlendirilerek giriş sınavı puanlarına eklenir.”  hükmünü amirdir. Asıl hukuk dışı ve ideolojik saik ile karar vermek, yasanın bu emredici hükmünü yok sayarak karar vermek halinde söz konusu edilebilir.. http://www.yok.gov.tr/content/view/435/183/lang,tr/

(2) Kanuna Karşı Hile: Hukukun yasaklamış olduğu bir sonucu,  yasaklamadığı yollardan giderek elde etmek olarak tanımlanan kanuna karşı hileyi çağdaş hukuk sistemleri korumaz. Bu şekilde elde edilen sonuçlar da hukuka aykırı olarak kabul edilirler…

(3) Kuvvetler Ayrılığı: Siyasal düşünce tarihinde genellikle Montesquieu’nün adıyla özdeşleştirilen kuvvetler ayrılığı  teorisi 1789 Amerikan, 1791 Fransız Anayasalarından başlayarak pek çok pozitif hukuk belgesinde şu veya bu biçimde anlatımını bulmuş olmakla birlikte ,bu teorinin hukuki olmaktan çok ,siyasal nitelik taşıdığını belirtmek gerekir.Ünlü düşünüre göre iki hele üç kuvvetin aynı elde toplanması istibdada (=Uyruklarına hiçbir hak ve özgürlük tanımayan sınırsız monarşi, despotluk, despotizm. ) yol açar.

(4) Gladyo  :  (İtalyanca: Kısa Kılıç), II. Dünya Savaşı sonrasında Batı Avrupa'da gelecekte olması beklenen bir Varşova Paktı işgaline cephe gerisinde bir direniş başlatmak amacıyla İtalya'da NATO tarafından gizli olarak örgütlenen Kontrgerilla (stay-behind) operasyonunun kod adı. Gladyo, özel olarak NATO cephe gerisi direniş organizasyonun İtalyan kolunu belirtse de bazen "Gladyo operasyonu" NATO'nun bütün cephe gerisi (stay-behind) operasyonlarının gayri resmî adı olarak kullanılır ve bazen "Süper NATO" adıyla da anılır.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Gladio

(5) Papaz Martin Niemoller

http://www.uludagsozluk.com/k/martin-niemoller/

(6) DHKP-C (Devrimci Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi)

 

 

http://www.medyagunebakis.com/

 

 

Diğer Haberler

TrabzonSporKlübü

Nasa

Kentim_İstanbul

Doga_İcin_Sanat

ABD_USA

Department_State

TelerehberCom

Google_Blog

Kemencemin_Sesi

Kafkas_Music

Horon_Hause

Vakıf_Ay

Dogal Hayatı_Koruma

Seffaflık_Dernegi

Telerehber

Sosyal_Medya

E-Devlet

Türkiye Cumhuriyeti

BACK TO TOP