ANAYASA MAHKEMESİ ACİL GÖREVİ!...

ANAYASA MAHKEMESİ ÜYELERİNİN ÖNÜNDE DURAN ACİL BİR GÖREV!... Av. Cemil Can Bazı maddelerini değiştirmedikçe, Anayasanın yakasından düşmeyecekleri kesin görünen cumhuriyet ve laiklik karşıtlarının; ' böyle önemli makamlara' gelmelerine olanak sağlayan maddelerin kaldırılması en hayırlısı olacaktır.

Paylas:
  • Facebook'da Paylaş
  • Twitter'da Paylaş

ANAYASA MAHKEMESİ ÜYELERİNİN ÖNÜNDE DURAN ACİL BİR GÖREV!...
Av. Cemil Can

Bazı maddelerini değiştirmedikçe, Anayasanın yakasından düşmeyecekleri kesin görünen cumhuriyet ve laiklik karşıtlarının; ' böyle önemli makamlara' gelmelerine olanak sağlayan maddelerin kaldırılması en hayırlısı olacaktır. Hukukçu olmayan "denetçilerin" Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilmelerine izin veren, Anayasanın 146. Maddesi ile, 2449 Sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanununun 3 ve 4. maddelerinde yapılacak değişiklikle sorunun kökünden çözüleceği unutulmadan, bu tartışmayı sürdürmek gerekir.

2449 Sayılı Yasanın 4. maddesini 2. fıkrası hakimlik mesleğinden gelmeyenlerin -bu arada Sayın Haşim Kılıç'ın- Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilmesine engeldir. Bu maddede üyelerin niteliğinin "hakim" olması gerektiği açıkça belirtilmektedir. Nitekim, Yasada: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve Başsavcı Vekilleri ile Danıştay, Askeri Yargıtay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi başsavcılarının da bu kapsamda olduğu ifade edilerek, hakimlik mesleğinden gelmeyip de üyeliğe seçilebilecekler ayrıca belirtilmişlerdir. Her ne kadar 3. madde ; Sayıştay başkan ve üyesi olmayı Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilmek için yeterli görmekteyse de, bundan 'hakimlik mesleğinden gelen' Sayıştay başkan ve üyelerinin anlaşılması gerekeceği ortadadır. Yasanın tümü incelendiğinde yasa koyucunun amacının bu yönde olduğu kolaylıkla anlaşılabilmektedir. Öyle ki 3. maddenin 3. fıkrasında yüksek mahkeme üyeliğine seçilme şartları sayılırken; " Hâkimlik mesleğine alınmamayı gerektiren bir suçtan hüküm giymemek veya bu gibi suçlardan dolayı ceza kovuşturması altında bulunmamak ve hâkimlik mesleğine alınmasına engel bir hali olmamak." demek suretiyle , ölçünün "hakimlik mesleği" olduğu bir kez daha vurgulanmıştır.(1) Üyeliğin Sona Ermesi ile ilgili 13. maddenin 1. fıkrasında; "Hâkimler ve Savcılar Kanununa göre hâkimlik ve savcılık mesleğinden çıkarılmayı gerektiren bir suçtan dolayı kesin hüküm giyilmesi halinde kendiliğinden" denilmek suretiyle yine Anayasa Mahkemesi Üyeliğinde aranan asıl niteliğin 'hakimlik mesleği' olduğu bir kez daha ifade edilmiştir.(2)

Başkan Haşim Kılıç, Eskişehir İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi'ni bitirdikten sonra, denetçi yardımcısı olarak Sayıştay'da başladığı görevini Başdenetçi olarak sürdürmüş ve 1985 yılında Sayıştay Üyeliğine, beş yıl sonra da 1990 yılında Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilmiştir. Görüldüğü gibi Başkan Haşim Kılıç 'hakimlik mesleğinden' gelmemiş bir denetçidir.(3) Yukarıda özetlenen, yasa maddeleri karşısında zamanın Cumhurbaşkanı Turgut Özal tarafından Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilmesi hatalı bir idari işlemle olmuştur. " Anayasa bir kere delinmekle bir şey olmaz" deyişi ile siyaset ve hukuk tarihimizdeki yerini alan Özal'dan yüksek mahkemeye bu şekilde bir üye seçimi o tarihlerde fazla yadırganmamış ve kamu oyunda da yeteri kadar tartışılmamıştır. Bu gün gelinen noktada, hukuka aykırı bir idari işlemle Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilen Kılıç, hakimlik mesleğinden gelen üyelerin çoğunluğunun oyları ile başkanlığa seçilmiştir. Özal'ın hatalı bir idari işlemle başlattığı süreç, hakimlik mesleğinde 1. sınıfa ayrılmış 'meslekte deneyimli fakat siyasette toy' üyelerin basiretsizliği ile iyice pekişmiştir. Gelinen bu noktada, başkana oy veren üyeler (kamu vicdanı önünde sorumlulukları ağır olduğu için) bu konuyu tartışmaktan özenle kaçmaktadırlar! Hal böyle olunca da, meydan tamamen Kılıç'a ve ekibine terkedilmiş bulunmaktadır. Bunu doğal sonucu olarak da değiştirilmesinin teklifi dahi olanaksız olan Anayasamızın ilk 4 maddesinin(4) değiştirilme olasılıklarının tartışıldığı ve bir Alman Vakfı tarafından finanse edilmiş toplantılara katılmayı kendisine '' edinebilmektedir. Başkanın salt bu tutumu, Yasanın üyeliğin sona ermesi ile ilgili 11. maddesi ile hüküm altına alınmış " Anayasa Mahkemesi Başkan ve üyeleri aslî görevleri dışında resmî veya özel hiçbir görev alamazlar" şeklindeki hükmüne aykırılık teşkil etmektedir.(5) Aynı zamanda bu maddede belirtilen "çekilmiş sayılırlar" hükmüne de uygun düşmektedir... Aynı şekilde Anayasamızın 146. maddesinde de: "Anayasa Mahkemesi üyeleri, aslî görevleri dışında resmî veya özel hiçbir görev alamazlar" şeklinde düzenleme de mevcuttur.(6) Başkan Kılıç'ın bu tür toplantılara katılmasının asli görevi ile bir ilgisi olmadığı gün gibi ortadadır. Bu tutumdan duyulan rahatsızlık Başkanvekili Paksüt'ün kamuoyu önündeki sitemiyle kamuoyunun bilgisine sunulmuştur.(7)

Hatalı idari işlemin kazanılmış bir hak sağlamayacağı ve her zaman işlemi yapan makam tarafından geri alınabileceği idare hukukunun temel ilkelerindendir. Yüksek Mahkeme Başkanının bir taraftan atanması hatalı bir idari işlemle yapıldığı için atama işleminin geri alınması gündeme taşınabilir, diğer taraftan asli görevi ile bağdaşmayan işlere bulaştığı için üyelikten çekilmiş sayıldığı kurulda tartışılabilir. Ne var ki, geri alma işlemini yapacak olan makamda Cumhurbaşkanı olarak Abdullah Gül'ün bulunması, bu yolu işlemez hale getirmektedir. Zira Cumhurbaşkanlığına kendisinin seçilmesi de tartışılır durumdadır. Dava arkadaşları ile hocası Erbakan "kayıp trilyon davasından" hükümlü bulunmaktadırlar. Dokunulmazlığı olmasaydı ve yargılanabilseydi, büyük olasılıkla o da mahkûm olacak ve Cumhurbaşkanlığına seçilme yeterliliğini kaybedecekti.(8) Sırtında benzer bir kambur taşıyan Cumhurbaşkanından bu aşamada Özal'ın yaptığı hatalı idari işlemi geri almasını beklemek hayaldir.

Diğer yandan korumaya andiçtiği Anayasamızın değiştirilmesi dahi önerilemeyen maddelerinin değiştirilmesi arayışı içinde ve akademik düzeyde yapılan çalışmalara fikri ve moral anlamda katkı sunmayı görevde olduğu sırada kendisine edindiği için "çekilmiş sayılması" tartışılmalıdır... Başkanın kurul üyelerinin haberi ve oluru olmadan bu tür faaliyetlerde bulunması kuşkusuz kurulu bağlayıcı değildir. Ancak rahatsız edicidir... Korumaya yemin ettiği Anayasa ile barışık olmayan, "hukukun üstünlüğü " ilkesine bağlılık yerine siyaset adamı ve akademisyenlere bağlı gibi davranan, Başkanvekilinin eşi üzerinden dinlenmiş olmasını(9) içine sindirip, bu konuda bir tek kelime bile söylemeyen ve bu haliyle yargısal faaliyetlerde uyumsuzluk gösteren bir başkanın, ilke temelinde çoğunlukla uyumlu yeni bir başkan ile değiştirilmesi zorunludur. Anayasa Mahkemesinin böyle bir karara ihtiyacı da vardır yetkisi de. Şirketlerin, derneklerin, vakıfların başkanlarını değiştirebildiği bir hukuk düzeni içinde Anayasa Mahkemesinin başkanını değiştirememesi düşünülemez bile... Seçilmiş bir kurul başkanının, seçilme amacına ters düşmesi ve görevini gereği gibi yerine getirememesi hallerinde; onu seçen kurul üyeleri tarafından seçim gündemli bir olağanüstü toplantı ile görevinden alınabilmesine engel olan bir hukuki düzenleme hukukumuzda bulunmamaktadır. Bu nedenle de tez elden 'Kılıc'ın kılıcı' elinden alınmalıdır!..

En yüksek mahkemenin üyeleri ile bu günlerin en önemli (Ergenekon) davasına bakan mahkemenin üyelerinin, siyasilerin bürokratlara verdiği emirler üzerine dinlenebilmesi, insanın aklına: hakimlerin tutum ve davranışlarının 'üstün ve gizli normlara' (!) uygun olup olmadığı hususunda denetimin yapıldığı 'yetkili ve görevli' bir makamın varlığını(!) getiriyor... Bu kuşkulu durumda hukukun üstünlüğüne inanların; hukuksuz dinlemeleri yaptıranların izini sürmesi öncelikli bir görev haline gelirken; yasa dışı dinlenme kararını verenlerin de 'dinlenmesi' verdikleri emirlerin ise 'dinlenmemesi' gerekiyor!… Çünkü, bu türden dinlemelerle hukukun üstünlüğüne inananların, özel hayatları deşifre edilmekle tehdit edilip, susmaları için kamu adına şantaj yapıldığı tartışmasızdır. Bu son olasılık hiç de yabana atılacak cinsten olmadığından, acil ve öncelikli olarak Anayasa Mahkemesi üyelerine görev düşüyor... Bu gün onlar Cumhuriyetin niteliklerine ve hukukun üstünlüğüne bağlı kalarak kararlar aldıkça, tüm yurtseverler de arkalarında olacaktır... Geç kalınması halinde, tarihte acı örnekleri görüldüğü gibi arkalarındaki insanlar da birer birer boşaltılacaktır. Tıpkı Prof. Martin Mueller'in Hitler döneminde olanları aktardığı gibi. (10) Bence asıl yakın tehlike de buradadır...

Kalın sağlıcakla... Av. Cemil Can
- 17.11.2008



DİP NOTLAR:
Kanun Numarası: 2949 - Kabul Tarihi: 10.11.1983
Seçilme yeterliği
Madde 3.-
Anayasa Mahkemesi asıl ve yedek üyeliğine seçilebilmek için aşağıdaki şartları haiz bulunmak gerekir :
1.Yargıtay, Danıştay, Askerî Yargıtay, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi ve
Sayıştay'da başkan ve üye olmak veya
2. Kırk yaşını bitirmiş, altmışbeş yaşını doldurmamış, yükseköğrenim görmüş ve kamu hizmetlerinde en az onbeş yıl fiilen çalışmış veya yükseköğretim kurumlarında en az onbeş yıl öğretim üyeliği yapmış olmak şartıyla :
a) Yükseköğretim kurumlarının hukuk, iktisat ve siyasal bilimler dallarında öğretim üyesi
veya
b) Yükseköğretim Kurulu başkan veya üyesi veya Yükseköğretim Kurumu rektör
veya dekanı veya müsteşar, müsteşar yardımcısı, general, amiral, büyükelçi, bölge valisi veya vali,
Olarak görev yapmak; veya
c) Mesleğinde
avukat olarak fiilen onbeş yıl çalışmış olmak; ve,
3. Hâkimlik mesleğine alınmamayı gerektiren bir suçtan hüküm giymemek veya bu gibi suçlardan dolayı ceza kovuşturması altında bulunmamak ve hâkimlik mesleğine alınmasına engel bir hali olmamak.
İKİNCİ BÖLÜM
Üyelerin, Başkan ve Başkanvekilinin Seçimi
Üyelerin seçimi
Madde 4.-
Cumhurbaşkanı, iki asıl ve iki yedek üyeyi Yargıtay, iki asıl ve bir yedek üyeyi Danıştay, birer asıl üyeyi Askerî Yargıtay, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi ve Sayıştay genel kurullarınca kendi başkan ve üyeleri; bir asıl üyeyi Yükseköğretim Kurulunun kendi üyesi olmayan yükseköğretim kurumlarının hukuk, iktisat ve siyasal bilimler dallarındaki öğretim üyeleri içinden; üye tamsayılarının salt çoğunluğu ile her boş yer için gösterecekleri üçer aday içinden; üç asıl ve bir yedek üyeyi ise 3 üncü maddenin (2/b) ve (2/c) bentlerinde sayılanlar arasından doğrudan seçer.
Bu maddede geçen Yargıtay, Danıştay, Askerî Yargıtay ve Askerî Yüksek İdare Mahkemesinin başkan ve üyeleri deyimi;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısını, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıvekilini, Danıştay, Askerî Yargıtay ve Askerî Yüksek İdare Mahkemesi başsavcılarını da kapsar.
Hüküm giyme, hastalık ve devamsızlık
Madde 13.-
Anayasa Mahkemesi Başkan ve üyeliği, 11 ve 12 maddelerde yazılı haller dışında;
1. Hâkimler ve Savcılar Kanununa göre
hâkimlik ve savcılık mesleğinden çıkarılmayı gerektiren bir suçtan dolayı kesin hüküm giyilmesi halinde kendiliğinden;
2. Görevin sağlık bakımından yerine getirilemeyeceğinin sağlık kurulu raporuyla kesin olarak anlaşılması veya göreve izinsiz veya özürsüz ve aralıksız olarak onbeş gün veya bir yılda toplam otuz gün süre ile devam edilmemesi hallerinde Anayasa Mahkemesi üye tamsayısının salt çoğunluğunun kararıyla; Sona erer.

HAŞIM KILIÇ-
Başkan
13.03.1950 tarihinde Kırşehir İl'inin Çiçekdağı İlçesi'nde doğdu. İlk, orta ve Yozgat'da bitirdiği lise'den sonra 1968 yılında Eskişehir İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi'ne kaydoldu.
1972 yılında mezun oldu. 1974 yılında Sayıştay Başkanlığı'nda Denetçi yardımcısı olarak göreve başladı. Denetçi, Başdenetçi unvanlarını aldıktan sonra 1985 yılında Sayıştay Üyeliğine, beş yıl süren üyelikten sonra da 1990 yılında Anayasa Mahkemesi Üyeliğine seçildi.
Anayasa Mahkemesi'nin 7.12.1999 günlü toplantısında, açık bulunan Anayasa Mahkemesi Başkanvekilliğine seçildi. 7.12.2003 tarihinde yeniden Anayasa Mahkemesi Başkanvekilliğine seçildi.
22.10.2007 tarihinde Anayasa Mahkemesi Başkanlığına seçilmiştir.
Evli ve dört çocuk babası olup Almanca bilmektedir.

http://www.anayasa.gov.tr/general/icerikler.asp?contID=249&menuID=43&curID=52

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI
I. Devletin şekli
MADDE 1.
- Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.
II. Cumhuriyetin nitelikleri

MADDE 2.
- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
III. Devletin bütünlüğü, resmî dili, bayrağı, millî marşı ve başkenti
MADDE 3.
- Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.
Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Millî marşı "İstiklal Marşı"dır.
Başkenti Ankara'dır.
IV. Değiştirilemeyecek hükümler

MADDE 4.
- Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.
2949 Sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanununu

Üyeliğin Sona Ermesi
Üyelikle bağdaşmayan haller

Madde 11
.- Anayasa Mahkemesi Başkan ve üyeleri aslî görevleri dışında resmî veya özel hiçbir görev alamazlar, görev alanlar çekilmiş sayılırlar. Bu husus Anayasa Mahkemesince karara bağlanır.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI
A. Anayasa Mahkemesi
1. Kuruluşu
MADDE 146.
- Anayasa Mahkemesi onbir asıl ve dört yedek üyeden kurulur.
Cumhurbaşkanı, iki asıl ve iki yedek üyeyi Yargıtay, iki asıl ve bir yedek üyeyi Danıştay, birer asıl üyeyi Askerî Yargıtay, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi ve Sayıştay genel kurullarınca kendi Başkan ve üyeleri arasından üye tamsayılarının salt çoğunluğu ile her boş yer için gösterecekleri üçer aday içinden; bir asıl üyeyi ise Yükseköğretim Kurulunun kendi üyesi olmayan yükseköğretim kurumları öğretim üyeleri içinden göstereceği üç aday arasından; üç asıl ve bir yedek üyeyi üst kademe yöneticileri ile avukatlar arasından seçer.
Yükseköğretim kurumları öğretim üyeleri ile üst kademe yöneticileri ve avukatların Anayasa Mahkemesine asıl ve yedek üye seçilebilmeleri için, kırk yaşını doldurmuş, yükseköğrenim görmüş veya öğrenim kurumlarında en az onbeş yıl öğretim üyeliği veya kamu hizmetinde en az onbeş yıl fiilen çalışmış veya en az onbeş yıl avukatlık yapmış olmak şarttır.

Anayasa Mahkemesi, asıl üyeleri arasından gizli oyla ve üye tamsayısının salt çoğunluğu ile dört yıl için bir Başkan ve bir Başkanvekili seçer. Süresi bitenler yeniden seçilebilirler.

Anayasa Mahkemesi üyeleri, aslî görevleri dışında resmî veya özel hiçbir görev alamazlar.
Paksüt'ten Kılıç'a sert tepki
Başkanvekili Osman Paksüt ´Haşim Kılıç mahkeme adına konuşamaz´ dedi.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın mahkemenin kuruluş yıldönümünde anayasanın değiştirilemez ilkelerini tartışmaya açma düşüncesine Yüksek Mahkeme'den sert tepki geldi. Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt, mahkemenin kişiyle sınırlı olmayıp bir kurum olduğunu vurgulayarak, "Duyurduğu konu kişisel görüşü olsa gerek. Konudan heyetimiz haberdar değildir, düşüncesini basından öğrendik" dedi.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, "Anayasadaki Değiştirilemez İlkeler" konusunu, Anayasa Mahkemesi'nin kuruluş yıldönümünde konu olarak tespit etmeyi düşündüğünü belirterek, "Ancak bu konuda ne kadar cesaretli olabilirim, o konuda biraz endişeliyim. Konunun ne kadar önemli ve Türkiye açısından ne kadar hayati bir değere sahip olduğunu anlamak mümkündür" demişti. Haşim Kılıç'ın bu çıkışı hukukçularca "sivil dikta hazırlığı" olarak nitelendirilirken, Kılıç'a en sert tepki başkanı olduğu Anayasa Mahkemesi'nden geldi. Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt, konuya ilişkin Cumhuriyet'in sorularını yanıtladı.
Paksüt, Nisan 2009'da gerçekleştirilecek Yüksek Mahkeme'nin 47. Kuruluş Yıldönümü'nde yapılacak sempozyumda irdelenecek konunun henüz değerlendirilmesinin yapılmadığını bildirdi. Paksüt, bunun gerekçesini "Çünkü kuruluş yıldönümü hazırlıklarına başlanmadı" sözleriyle açıkladı. Paksüt, "Sanırım bu ay ya da aralık ayı gibi kuruluş yıldönümü hazırlıklarına başlanır. 2009 yılı kuruluş yıldönümünde konunun ne olacağına ilişkin mahkememizde bir görüşme olmadı. Konu da belirlenmedi" diye konuştu.
Haşim Kılıç'ın "anayasanın değiştirilemez ilkelerinin" tartışmaya açılmasına ilişkin düşüncelerini Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Paksüt, "Duyurduğu konu kişisel görüşü olsa gerek. Takdir kendisinin. Ama heyetle paylaşması gerekecektir" şeklinde değerlendirdi.

"Anayasanın değiştirilemez ilkelerinin tartışılacağı konusundan heyetimiz haberdar değildir" diyen Paksüt, "Başkanın bu konudaki düşüncesini biz de basın aracılığıyla öğrenmiş olduk" sözleriyle Kılıç'a tepkisini dile getirdi. Osman Paksüt, "Anayasa Mahkemesi kişiyle sınırlı bir yapı değildir. Anayasa Mahkemesi bir kurumdur. Mahkeme kararlarını heyetçe verir" dedi. Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt, Kılıç'ın "kişisel" çıkışının heyette rahatsızlık yaratıp yaratmadığı sorusuna ise "Yorum yapmak istemiyorum" yanıtını vermekle yetindi.
Anayasa Mahkemesi kuruluş yıldönümü kapsamında yapılacak etkinlikler ve katılımcıların belirlenmesi oluşturulan kurulca belirleniyor. Kurula kimi zaman Anayasa Mahkemesi Başkanı da katılırken genelde kurul 3 üyeden oluşuyor. Heyet ile de görüşmelerin ardından program netleşiyor.

Cumhuriyet - 13.11.2008
http://209.85.135.104/search?q=cache:6SrT1xXS3kkJ:www.skyturk.tv/news.jsp%3Fc%3D1%26newsId%3D76733+Anayasalardaki+De%C4%9Fi%C5%9Ftirilemez+%C4%B0lkeler+Ba%C5%9Fkanvekili&hl=tr&ct=clnk&cd=3

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI
I. Cumhurbaşkanı
A. Nitelikleri ve tarafsızlığı
MADDE 101. - (Değişik: 31.5.2007-5678/4md )
Cumhurbaşkanı, kırk yaşını doldurmuş ve yüksek öğrenim yapmış Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri veya bu niteliklere ve milletvekili seçilme yeterliğine sahip Türk vatandaşları arasından, halk tarafından seçilir.
Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir.
Cumhurbaşkanlığına Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri içinden veya Meclis dışından aday gösterilebilmesi yirmi milletvekilinin yazılı teklifi ile mümkündür. Ayrıca, en son yapılan milletvekili genel seçimlerinde geçerli oylar toplamı birlikte hesaplandığında yüzde onu geçen siyasi partiler ortak aday gösterebilir. Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği sona erer.
B. Milletvekili seçilme yeterliliği
MADDE 76
. - (Değişik: 13.10.2006 - 5551/1 md.) Yirmibeş yaşını dolduran her Türk milletvekili seçilebilir.
(Değişik: 27.12.2002 - 4777/1 md.) En az ilkokul mezunu olmayanlar, kısıtlılar, yükümlü olduğu askerlik hizmetini yapmamış olanlar, kamu hizmetinden yasaklılar, taksirli suçlar hariç toplam bir yıl veya daha fazla hapis ile ağır hapis cezasına hüküm giymiş olanlar;
zimmet, ihtilâs, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlarla, kaçakçılık, resmî ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, Devlet sırlarını açığa vurma, terör eylemlerine katılma ve bu gibi eylemleri tahrik ve teşvik suçlarından biriyle hüküm giymiş olanlar, affa uğramış olsalar bile milletvekili seçilemezler.
Hâkimler ve savcılar, yüksek yargı organları mensupları, yükseköğretim kurumlarındaki öğretim elemanları, Yükseköğretim Kurulu üyeleri, kamu kurum ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri ile yaptıkları hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri ve Silahlı Kuvvetler mensupları, görevlerinden çekilmedikçe, aday olamazlar ve milletvekili seçilemezler.
(9) Paksüt izlemesinde takipsizlik kararına Başsavcılık onayı


Göksel ÇAĞLAV / ANKARA
15.11.2008 (SABAH)
Anayasa Mahkemesi
Başkanvekili Osman Paksüt ve eşi Ferda Paksüt'ün dinlendiği iddiasıyla ilgili soruşturmada Başsavcılık, "Ferda Paksüt ve Turhan Çömez'in mahkeme kararıyla dinlendiği" ve "Herhangi bir delile ulaşılamaması" nedeniyle "kovuşturmaya yer olmadığına" karar verdi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı yetkililerinden alınan bilgiye göre, Paksüt'ün dinlenildiği ve izlenildiği iddiasına ilişkin yürütülen soruşturma tamamlandı. Cumhuriyet Savcısı Vahdet Polatkan tarafından yürütülen soruşturmada, "kovuşturmaya yer olmadığına" karar verildi.
'DELİLE ULAŞILAMADI'
Ancak metindeki imla ve şekil hataları gerekçesiyle onaylanmayan karar, bilahare düzeltilerek, yeniden görevli savcıya gönderildi. Karar usul yönünden Savcı Polatkan'a iade edildi ve düzeltmelerin ardından onaylandı. Kararda, Osman Paksüt'ün dinlenildiği ve izlendiği hususunda delile ulaşılamadığından "kovuşturmaya yer olmadığı" kararı verildiği belirtildi. Soruşturma çerçevesinde, araçta ekip amiri olan
başkomiserin de ifadesine yer verilen kararda, başkomiserin emniyetin yazısında olduğu gibi akaryakıt kaçakçılığı olayıyla ilgili bir haber elemanıyla görüşmek üzere Karum İş Merkezi önüne gittiklerini anlattığı belirtildi.
http://arsiv.sabah.com.tr/2008/11/15//haber,6BC97A8001604662BDA73D1E704EBE1C.html

Prof. Martin Mueller,
bu durumu şöyle açıklamaktadır:
"Almanya'da Naziler Komünistleri içeri attı; sesimi çıkarmadım. Çünkü komünist değildim. Sonra Yahudileri içeri tıktılar; bu kez de sesimi çıkarmadım. Çünkü Yahudi değildim. Derken, sıra Sendikacılara geldi. Hala susuyordum. Çünkü Sendikacı da değildim. Sonunda beni de götürdüler; kimse sesini çıkarmadı. Zira sesini çıkaracak kimse kalmamıştı."






 

 

Diğer Haberler

TrabzonSporKlübü

Nasa

Kentim_İstanbul

Doga_İcin_Sanat

ABD_USA

Department_State

TelerehberCom

Google_Blog

Kemencemin_Sesi

Kafkas_Music

Horon_Hause

Vakıf_Ay

Dogal Hayatı_Koruma

Seffaflık_Dernegi

Telerehber

Sosyal_Medya

E-Devlet

Türkiye Cumhuriyeti

BACK TO TOP